AK Parti Sözcüsü Çelik: Demokrasinin sahibi millettir, ne derse o olur
SİYASET
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
15.04.2019 - 18:32, Güncelleme:
27.10.2022 - 05:58
AK Parti Sözcüsü Çelik: Demokrasinin sahibi millettir, ne derse o olur
AK Parti Sözcüsü Çelik, ˮDemokrasinin sahibi millettir, ne derse o olur. Biz de bunu başımızın üstünde bir emanet gibi taşırız.ˮ dedi.
<p>ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkeziʹnde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu. </p><p>Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyetin Rusya ziyaretinde Üst Düzey İşbirliği Konseyiʹnin (ÜDİK) sekizinci toplantısını gerçekleştirdiklerini anımsatan Çelik, toplantının zamanlamasına işaret etti.</p><p>Çelik, ˮÖzellikle son zamanlarda Orta Doğuʹda ortaya çıkan gelişmeler söz konusu olduğunda Başkan Trumpʹın İsrailʹi cesaretlendiren ve pervasızlığa sürükleyen Kudüs, Golan Tepeleri gibi kararları, dün bahsettiğimiz Netanyahuʹnun tekrar Batı Şeriaʹyı ilhak edeceğini seçimden sonra bu eylemi gerçekleştireceğini söyleyen pervasız ve son derece ürkütücü açıklamaları çerçevesinde Orta Doğuʹdaki gelişmelerin tamamına baktığımızda önümüzdeki dönemde Suriye konusu daha merkezi bir rol alacak.ˮ diye konuştu. </p><p>Libyaʹdaki gelişmelerin de bu bakımdan çok önemli olduğunu anlatan Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğanʹın bu ziyaretinin seçimden sonraki ilk yurt dışı ziyareti olduğunu hatırlattı. </p><p>Suriyeʹdeki gelişmelerle ilgili Türkiyeʹnin güvenlik kaygılarının Rusya ile paylaşılmış olması, PKK ve DEAŞ konusundaki görüşlerinin, yaklaşımlarının ele alınmış olması ve Suriyeʹdeki genel durumun ifade edilmesi bakımından karşılıklı görüşmenin önemli olduğuna işaret eden Çelik, Türkiyeʹnin terör örgütleri arasında ayrım gözetmeyen ve terör örgütlerinin tamamına ilkesel yaklaşan bir politikası olduğunu anımsattı. </p><p>Çelik, ˮMaalesef müttefiklerimizin terör örgütlerine geçmişte yaptıkları çok önemli vahim hataları tekrarlayarak destek vermeyi sürdürdüklerini görüyoruz. Biz güvenli bölgeden bahsederken bunun egemen bir devlet olarak Türkiyeʹnin, bölge halklarının yararına olacak, müttefiklerimizin yararına olacak bir güvenli bölgeden bahsediyoruz ama maalesef karşımızdakiler bu güvenli bölgeyi ister SDG adı altında olsun, ister başka adlar altında olsun o Suriyeʹnin kuzeyinde terör devletçiği oluşturmak isteyen PYD/YPG odaklı birtakım terör organizasyonlarının güvenli olarak yaşayacağı bölge olarak algılayabiliyorlar.ˮ dedi.</p><p>Bunun temel bir kırılma olduğunu belirten Çelik, burada uluslararası hukuk ve meşruiyet açısından Türkiyeʹnin tezlerini dillendirmeye devam edeceğini vurguladı.</p><p>Türkiye ve Rusya arasında 2019 yılının karşılıklı olarak ˮKültür Yılıˮ ilan edildiğini anlatan Çelik, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putinʹin Türk iş dünyasının Rusyaʹda yapacağı yatırımlarla ilgili bürokratik engellerin aşılmasına yönelik açıklamalarının da gelecek dönemde Türk iş dünyası açısından Rusyaʹdaki faaliyetlerin daha kolaylaşacağı yönünde bir söz olarak okunabileceğini bildirdi. </p>Yerel seçimler<p>İstanbulʹda seçim sonrasında yaşanan tartışmaları anımsatan Çelik, ˮCumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü konuştu, amatör bir bakışla bile değerlendirildiğinde bunun bir bakıma bir şekilde bir iş bölümü halinde kamuoyunu sistematik olarak yanıltmaya dönük bir faaliyet olduğunu görüyoruz. Daha geçtiğimiz günlerde CHP Sözcüsü Yüksek Seçim Kurulunu tehdit ederken, biz bu tehdidin yanlışlığını anlatmak için ʹkürsülere hesap makinesiyle çıkacağınıza anayasayla çıkınʹ dememize rağmen bundan ders alınmadığı görülüyor.ˮ diye konuştu.</p><p>Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:</p><p>ˮBugün CHPʹnin İstanbul adayı maalesef çok vahim bir işe imza atarak medya gruplarının sahibi olan aileleri soyadlarını zikrederek tehdit etmiştir. Şimdi bu kadar vahim bir işe nasıl imza atılıyor? Daha bir gün öncesinde bu CHP adayı ʹailelerinizin kıymetini bilin, ailelerinize sarılın, siyasi ihtiraslardan uzak durunʹ gibisinden açıklamalar yapıyordu, bugün ise insanların soyadlarını, aile isimlerini vererek bu insanları tehdit ediyor. Böyle bir basiretsizliğin hiçbir zaman unutulması mümkün değil. Bu insanların büyükleri var, çoluk çocukları var, eşleri, akrabaları var, aynı soyadını taşıyan çok geniş bir kesim var. Bu şekilde bir hedef gösterme basiretsizce ve şuursuzca doğrudan aile kavramını hedef alan, siyasetçilerin hiç girmemesi gereken temel konulardan birinin ihlali anlamına geliyor.ˮ </p><p>Ailelerin soyadını vererek tehdit edip, hedef gösterildiğine değinen Çelik, şöyle devam etti:</p><p>ˮSon derece şaşırtıcı, basiretsiz, şuursuz bir yaklaşım. CHPʹnin İstanbul adayının bir şeye karar vermesi lazım. Bu retorik şeklinde söylediği sevgi saygı cümlelerinin arkasında mıdır, yoksa bunun altına gizlenmiş bu şekilde tehditkar, bu derece insanların soyadlarını, ailelerini, çocuklarını, eşlerini, akrabalarını hedef gösterecek şekilde vahşi bir yaklaşıma mı sahiptir ya da bunlar içi içe midir? Buna bir karar vermesi lazım. Doğrusunu söylemek gerekirse bunu son derece vahim bulduğumuzu ifade ediyorum. Yanlışlıkla yapılacak bir işe benzemiyor ama yanlışlıkla yapılacaksa bu çiğlikten geri dönülmesi ve netice itibarıyla bu ailelerden özür dilenmesi gerektiğinin altını çiziyorum. Özür dilenmesi çok önemli.ˮ </p><p>Medyanın eleştirilebileceğini, bu eleştirilerin gündeme getirilebileceğini, tehdit edilmediği sürece her türlü eleştirinin hak olduğunu belirten Çelik, ˮÇıkıp söyleyecek söz bulamayıp netice itibarıyla ʹben şu konuda haklıyım, bu konuda haklıyım, o zaman şu haksız cürümlere imza atmak hakkım vardırʹ gibisinden bir yaklaşım ortaya koyarsanız bu son derece vahim bulunur ve maalesef ʹhenüz herhangi bir resmi unvana sahip olmadan bunları yapıyorsanız yarın bir gün bir resmi unvanınız olsaydı acaba neler yapardınızʹ gibisinden bir soruyu kafalara yerleştirmiş olur. Aileleri soyadlarını vererek bütün o soyadını taşıyan insanları hedef gösterecek şekilde bir açıklamada bulunmanız doğrusu ahlaken büyük bir sorundur. Siyaseten sorun olduğu ortadadır ama ahlaken daha büyük bir sorundur.ˮ dedi. </p><p>Mekanizmaların olağan bir şekilde işlediğini ve karar verildikten sonra siyasetçiler olarak kendilerinin hukukun verdiği kararı saygıyla karşıladıklarını anlatan Çelik, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaşʹın mazbatasını aldığını anımsattı. </p><p>AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahinʹin, Yavaşʹı tebrik ettiğini, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tunaʹnın da devir teslim törenine katıldığını aktaran Çelik, ˮAnkara seçimiyle ilgili de aynı şeyler söyleniyordu, işte ʹBurayı teslim etmezler, teslim etmemek için başka şeyler yapacaklarʹ gibisinden dışarıda üretilmiş kara propagandanın içeriye tercümesi şeklinde pek çok söylem üretiyorlardı. Ama ne oldu hep beraber gördük. Hukuk kararını verdi, aday mazbatasını aldı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatını kazandı, kazandıktan sonra arkadaşlarımız partimiz adına tebrik ettiler.ˮ dedi. </p><p>Her şeyin olağan bir şekilde olduğunun görüldüğünü bildiren Çelik, ˮHer zaman söylediğim gibi memleketin sahibi millettir, hiçbir grup, hizip, parti değildir. Demokrasinin sahibi millettir, ne derse o olur. Biz de bunu başımızın üstünde bir emanet gibi taşırız.ˮ diye konuştu. </p><p>Çelik, ˮCumhuriyet Halk Partisiʹnin adayı, bugün belediye başkanlığı mazbatasını alan, her gün Anıtkabirʹe gitme imkanı varken İstanbul adayı gibi sahip olmadığı bir unvanı kullanarak herhangi bir şekilde Anıtkabir ziyareti yapmadı, Atatürkʹün aziz hatırasını istismar etmedi, Anıtkabir defterini siyasi hırsları bakımından suistimal etmedi. Ne oldu? Mazbatasını aldıktan sonra bu ziyareti gerçekleştirdi ve resmi unvanını oraya yazdı.ˮ diye konuştu. </p><p>Bununla ilgili herhangi bir eleştiri olmadığını ve bunun gayet doğal bir durum olduğunu kaydeden Çelik, ˮDemek ki mesele devlet adabına, usullere, Anıtkabirʹle ilgili protokol kurallarına, aziz Atatürkʹün aziz hatırasına saygı temelindeki davranış biçimlerine uyulmasıyla ilgilidir. Ama hala bunu maalesef bu yaptığı yanlış işten dolayı da herhangi bir özür içerisine girmemiştir Cumhuriyet Halk Partisiʹnin İstanbul adayı.ˮ ifadelerini kullandı. </p><p>ˮSistematik olarak bu kadar CHP skandalının art arda geldiği bir dönem çok az görülmüştür.ˮ ifadelerini kullanan Çelik, şunları söyledi: </p><p>ˮBugün karşımızdaki ittifakın bileşenlerini oluşturan genel başkanlar bir basın toplantısı gerçekleştirdiler. Sayın Cumhurbaşkanımızın demokratlığını sorgulayan, Sayın Cumhurbaşkanımıza dışarıda üretilen birtakım söylemleri ve etiketleri yapıştırmaya çalışan bir üslup kullandılar. Biz tabi bunların dışarıda söylenmesine çok alışığız fakat Türkiyeʹdeki bu son seçimde ikinci olarak çıkmış ittifakın bileşenlerini oluşturan genel başkanların yaptığı basın toplantısında kullandıkları söylemlerin ve argümanların Sisiʹnin Mısırʹdaki diktatörün resmi yayın organı olan El Ahram Gazetesiʹnde Cumhurbaşkanımızla ve partimizle ilgili kullanılan argümanlardan hiçbir farkı yok. </p><p>Normalde buna şaşırmamız lazımdı, ʹBu nasıl olabiliyor, Türkiyeʹnin içerisindeki siyaset yapan partilerin genel başkanları bu ülkenin Cumhurbaşkanı hakkında, bu ülkenin meşru bir partisi hakkında nasıl böyle konuşabilirlerʹ diye ama maalesef şaşırmıyoruz artık. Çünkü biz Türkiyeʹye karşı dışarıda en büyük husumet odaklarının ortaya koyduğu argümanların Cumhurbaşkanımıza dönük olarak ortaya koydukları bu iftiraların ve bu sorgulamaların anında tercüme edilerek içeride başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere onun müttefikleri tarafından dile getirilmesine alışkınız.ˮ</p><p>Türkiyeʹnin kurumlarına, Cumhurbaşkanlığı makamına, Türkiyeʹyi yöneten kurumların üyelerine karşı saygı göstermenin herkesin ortak değeri olması gerektiğine işaret eden Çelik, şu görüşlerini paylaştı:</p><p>ˮEğer bu şekilde birtakım yanlış etiketlemeler, birtakım dışarıda üretilmiş propagandaların tercümesi yoluyla sorgulamalara girilirse bunu herkes yapmaya başlar ve bundan emin olun zararlı çıkacak olan ne Cumhurbaşkanımızdır ne AK Partiʹdir. Vatandaş bunu görür ve aslında herkes tarihine, geçmişteki sözlerine baktığında aslında bugün eleştirdiği şeylere ne kadar çok imza attığını da bir şekilde bununla yüzleşmek durumunda kalacağını da tespit etmiş olur. Dolayısıyla Türkiyeʹye karşı, Türkiyeʹnin demokrasisine, Türkiyeʹnin Cumhurbaşkanıʹna karşı dışarıdaki kara propaganda odaklarının kullandığı üslubu, dili ve sorgulamayı Türkiyeʹdeki bazı partilerin genel başkanlarından duymamız büyük bir üzüntü kaynağıdır. Bu onların sorgulaması gereken, onların dikkat etmesi gereken ve bu konuda da çeki düzen verilmesi gereken bir durumdur. Eleştireceksiniz, siyaset yapıyorsunuz, siyasetin temeli bu diyalektiğe dayanır. Ama bunu bırakıp da başka bir aşamaya taşımaya başladığınız andan itibaren meşruiyet sorgulamasına girdiğiniz andan itibaren meşruiyet sorgulaması herkesin üzerinde yükseldiği temel zemini yok etmeye başlar.ˮ </p>İstanbul Barosuʹnun açıklaması <p>Çelik, İstanbul Barosu tarafından 31 Mart seçimlerine ilişkin yapılan açıklamayı ˮvahimˮ bir açıklama olarak değerlendirdi.</p><p>Çelik, İstanbul Barosunun, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) organı olmadığını belirterek, Baronun, yargı denetiminde yürüyen bir sürecin sonuçlanmasını beklemeden tutum almasını eleştirdi.</p><p>Cumhuriyet Halk Partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğluʹnun son birkaç gündür kullandığı argümanların aynısının İstanbul Barosu tarafından kullanıldığını ifade eden Çelik, şöyle konuştu:</p><p>ˮDolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi adayının konuşma metinlerindeki eleştirileri, İstanbul Barosuʹnda bu açıklamayı yapanlar mı yazıyor, yoksa onlar mı Cumhuriyet Halk Partisinin adayından kopya çekiyor? Bu da son derece şaşırtıcı bir benzerliktir. İstanbul Barosunun, kendisini Yüksek Seçim Kurulu yerine koyması, adeta marjinal parti gibi davranması, kendi üyelerinin iradelerine ipotek koymuş bir tutum sergilemesi, doğrusunu söylemek gerekirse son derece vahimdir. Bu kurum kendisinin parti olmadığını, kendisinin hukuk kurumu olduğunu bir kere daha hatırlamalıdır. İstanbul Barosunun üyelerini tek bir siyasi sürece angaje etmek gibi antidemokratik bir tutumu, o üyelerin de değerlendirmesi gereken bir durumdur.ˮ</p>ˮVatandaşımızın talimatları doğrultusunda siyaset yapmayı erdem kabul ediyoruzˮ<p>Cumhuriyet Halk Partisi tarafından, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilgili ˮEllerinizi oy sandıklarından, oy torbalarından çekin.ˮ diye açıklama yapıldığını anımsatan Çelik, ˮTemel bir vahim yanlış var. O da şu, Yüksek Seçim Kurulu gözetiminde yürütülen süreçleri, Adalet Bakanımız ve İçişleri Bakanımız yürütüyormuş gibi bir yaklaşım sergiliyorlar.ˮ değerlendirmesinde bulundu.</p><p>AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, bu süreci Yüksek Seçim Kurulunun yürüttüğüne CHP tarafından bir türlü alışılamadığını belirterek, şöyle devam etti:</p><p>ˮBunu bir türlü öğrenemediler. Adalet Bakanımız ve İçişleri Bakanımız ile ilgili konularda eleştiri getirdikleri konular, bakanlıkların görev alanında değil, Yüksek Seçim Kurulunun görev alanındadır. Ayrıca eğer birilerinin ellerinin oy torbasında olup olmadığını merak ediyorlarsa, Twitterʹa oy çuvallarının üzerine saygısız bir biçimde uzanarak, oy çuvallarının üzerinde fotoğraf veren ve bu fotoğrafı Twitterʹa koyan kendi milletvekillerini sorgulamalarında büyük bir fayda vardır. Önce bu saygıyı kendileri gösterecekler, ondan sonra temeli olmayan bir takım yaklaşımlarla herhangi bir siyasetçiyi suçlamayacaklar. Bugün Ankara seçimlerinde de ortaya çıktığı gibi itirazlar sonuçlanıyor. Gayet doğal bir şekilde... Gayet olağan bir şekilde devir teslim gerçekleşti. Karşılıklı olarak teşekkürler edildi, mazbata teslim edildi, diğer prosedürler yerine getirildi. Süreç bu şekilde devam ediyor.ˮ</p>ˮVatandaşımızın talimatları doğrultusunda siyaset yapmayı erdem kabul ediyoruzˮ<p>Herhangi bir olağanüstü durum olmadığını baştan beri söylediğini vurgulayan Çelik, memleketin sahibinin vatandaşlar olduğunun altını çizdi.</p><p>Çelik, Türkiye Cumhuriyeti Devletiʹnin sahibinin millet, demokrasin sahibinin de vatandaşlar olduğuna ve vatandaşların iradesinin üstünde herhangi bir irade olmadığına dikkati çekti. </p><p>Vatandaş siyasetçiye hangi talimatı veriyorsa siyasetçinin buna uymakla mükellef olduğunu belirten Çelik, şunları kaydetti:</p><p>ˮDemokrasinin temel prensibi budur. Biz vatandaşımızın talimatları doğrultusunda siyaset yapmayı bir erdem kabul ediyoruz. İradesi nasıl gerçekleşirse gerçekleşsin başımızın üstünde bir emanet gibi taşıyacağız. Hukuki meşruiyet ve sayısal meşruiyet birleştiği zaman siyasal meşruiyet, demokratik meşruiyet ortaya çıkar ve hepimizin üzerinde varolduğu zemin de budur. Bu zemin kalktığı andan itibaren hiçbirimiz varolamayız, hiçbirimiz bir yetki sahibi olamayız. Her türlü meşruiyetin kaynağı budur ve bütün siyasetçiler bu meşruiyetle ancak görev yaparlar. Bu meşruiyet yoksa siyasetçinin bir yetkisi de yoktur. Siyasetçinin patronu millettir, vatandaştır. Siyasi süreçlerin patronu da böyledir.</p><p>Dolayısıyla bu sandıklara sahip çıkan, bu itiraz süreçleri çerçevesinde oylara sahip çıkan vatandaşımızın iradesi bir oy bile heba olmadan tam olarak belirginleşsin diye görev yapan bütün siyasi partilerin tabanlarındaki vatandaşlarımız, gençler, kadınlar, erkekler demokrasimize sahip çıkarak, ülkemize sahip çıkmanın önemli bir vatanseverlik örneğini gösteriyorlar. O yüzden lütfen hiç kimse, bu bahsettiğim siyasilerin kem sözlerine aldanıp da bir diğerine kem söz söylemesin. Lütfen kimse bir diğerine kem gözle bakmasın. Hepimiz kardeşiz, partnerlerimiz farklı olabilir ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti.ˮ</p><p>Ömer Çelik, demokrasinin milletin ve devletin gücü olduğunu hatırlatarak, ˮKurumları tehdit eden, insanları tehdit eden siyaset diline herhangi bir şekilde pirim vermeye gerek yok. Hepimiz topyekün vatandaşımızın iradesine saygılıyız. Bu hukuki süreçler de sonuçlanacak. Türkiyeʹnin her tarafında bugün Ankaraʹda görüldüğü gibi gayet sağlıklı, gayet olağan bir geçiş süreci yaşandı. Kazanırsak biz aynı şekilde davranacağız itiraz ettiğimiz yerlerde. Eğer herhangi bir şekilde rakip adaylar kazandığında da bunlar gayet olağan bir şekilde karşılanacak. Milletimiz bize bu emri vermiştir, başımızın üstünde yeri vardır diyeceğiz. Türkiye, dirayetle yönetilmeye, basiretle yönetilmeye devam edecek.ˮ diye konuştu.</p><p>Önemli olanın, karşılıklı olarak bütün partilerin tabanlarındaki vatandaşlarla birlikte nezaketi koruması olduğuna dikkati çeken Çelik, ˮBiz, sadece birbirine vatandaşlık bağıyla bağlı bir millet değiliz. Arada büyük bir duygudaşlık ve aynı zamanda da geçmişten gelen geleceğe yürüyen büyük bir kaderdaşlık var. Duygudaşlıkla, kaderdaşlıkla, vatandaşlıkla birbirimize bağlıyız. Bu tehditler, bu yanlışlar bir kenara itilecek ve geleceğe hep beraber ilerlemeye devam edeceğiz.ˮ ifadelerini kullandı.</p><p>Muhabir: Enes Kaplan, Yeşim Sert Karaaslan</p><p>
AK Parti Sözcüsü Çelik, ˮDemokrasinin sahibi millettir, ne derse o olur. Biz de bunu başımızın üstünde bir emanet gibi taşırız.ˮ dedi.
<p>ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkeziʹnde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu. </p><p>Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyetin Rusya ziyaretinde Üst Düzey İşbirliği Konseyiʹnin (ÜDİK) sekizinci toplantısını gerçekleştirdiklerini anımsatan Çelik, toplantının zamanlamasına işaret etti.</p><p>Çelik, ˮÖzellikle son zamanlarda Orta Doğuʹda ortaya çıkan gelişmeler söz konusu olduğunda Başkan Trumpʹın İsrailʹi cesaretlendiren ve pervasızlığa sürükleyen Kudüs, Golan Tepeleri gibi kararları, dün bahsettiğimiz Netanyahuʹnun tekrar Batı Şeriaʹyı ilhak edeceğini seçimden sonra bu eylemi gerçekleştireceğini söyleyen pervasız ve son derece ürkütücü açıklamaları çerçevesinde Orta Doğuʹdaki gelişmelerin tamamına baktığımızda önümüzdeki dönemde Suriye konusu daha merkezi bir rol alacak.ˮ diye konuştu. </p><p>Libyaʹdaki gelişmelerin de bu bakımdan çok önemli olduğunu anlatan Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğanʹın bu ziyaretinin seçimden sonraki ilk yurt dışı ziyareti olduğunu hatırlattı. </p><p>Suriyeʹdeki gelişmelerle ilgili Türkiyeʹnin güvenlik kaygılarının Rusya ile paylaşılmış olması, PKK ve DEAŞ konusundaki görüşlerinin, yaklaşımlarının ele alınmış olması ve Suriyeʹdeki genel durumun ifade edilmesi bakımından karşılıklı görüşmenin önemli olduğuna işaret eden Çelik, Türkiyeʹnin terör örgütleri arasında ayrım gözetmeyen ve terör örgütlerinin tamamına ilkesel yaklaşan bir politikası olduğunu anımsattı. </p><p>Çelik, ˮMaalesef müttefiklerimizin terör örgütlerine geçmişte yaptıkları çok önemli vahim hataları tekrarlayarak destek vermeyi sürdürdüklerini görüyoruz. Biz güvenli bölgeden bahsederken bunun egemen bir devlet olarak Türkiyeʹnin, bölge halklarının yararına olacak, müttefiklerimizin yararına olacak bir güvenli bölgeden bahsediyoruz ama maalesef karşımızdakiler bu güvenli bölgeyi ister SDG adı altında olsun, ister başka adlar altında olsun o Suriyeʹnin kuzeyinde terör devletçiği oluşturmak isteyen PYD/YPG odaklı birtakım terör organizasyonlarının güvenli olarak yaşayacağı bölge olarak algılayabiliyorlar.ˮ dedi.</p><p>Bunun temel bir kırılma olduğunu belirten Çelik, burada uluslararası hukuk ve meşruiyet açısından Türkiyeʹnin tezlerini dillendirmeye devam edeceğini vurguladı.</p><p>Türkiye ve Rusya arasında 2019 yılının karşılıklı olarak ˮKültür Yılıˮ ilan edildiğini anlatan Çelik, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putinʹin Türk iş dünyasının Rusyaʹda yapacağı yatırımlarla ilgili bürokratik engellerin aşılmasına yönelik açıklamalarının da gelecek dönemde Türk iş dünyası açısından Rusyaʹdaki faaliyetlerin daha kolaylaşacağı yönünde bir söz olarak okunabileceğini bildirdi. </p>Yerel seçimler<p>İstanbulʹda seçim sonrasında yaşanan tartışmaları anımsatan Çelik, ˮCumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü konuştu, amatör bir bakışla bile değerlendirildiğinde bunun bir bakıma bir şekilde bir iş bölümü halinde kamuoyunu sistematik olarak yanıltmaya dönük bir faaliyet olduğunu görüyoruz. Daha geçtiğimiz günlerde CHP Sözcüsü Yüksek Seçim Kurulunu tehdit ederken, biz bu tehdidin yanlışlığını anlatmak için ʹkürsülere hesap makinesiyle çıkacağınıza anayasayla çıkınʹ dememize rağmen bundan ders alınmadığı görülüyor.ˮ diye konuştu.</p><p>Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:</p><p>ˮBugün CHPʹnin İstanbul adayı maalesef çok vahim bir işe imza atarak medya gruplarının sahibi olan aileleri soyadlarını zikrederek tehdit etmiştir. Şimdi bu kadar vahim bir işe nasıl imza atılıyor? Daha bir gün öncesinde bu CHP adayı ʹailelerinizin kıymetini bilin, ailelerinize sarılın, siyasi ihtiraslardan uzak durunʹ gibisinden açıklamalar yapıyordu, bugün ise insanların soyadlarını, aile isimlerini vererek bu insanları tehdit ediyor. Böyle bir basiretsizliğin hiçbir zaman unutulması mümkün değil. Bu insanların büyükleri var, çoluk çocukları var, eşleri, akrabaları var, aynı soyadını taşıyan çok geniş bir kesim var. Bu şekilde bir hedef gösterme basiretsizce ve şuursuzca doğrudan aile kavramını hedef alan, siyasetçilerin hiç girmemesi gereken temel konulardan birinin ihlali anlamına geliyor.ˮ </p><p>Ailelerin soyadını vererek tehdit edip, hedef gösterildiğine değinen Çelik, şöyle devam etti:</p><p>ˮSon derece şaşırtıcı, basiretsiz, şuursuz bir yaklaşım. CHPʹnin İstanbul adayının bir şeye karar vermesi lazım. Bu retorik şeklinde söylediği sevgi saygı cümlelerinin arkasında mıdır, yoksa bunun altına gizlenmiş bu şekilde tehditkar, bu derece insanların soyadlarını, ailelerini, çocuklarını, eşlerini, akrabalarını hedef gösterecek şekilde vahşi bir yaklaşıma mı sahiptir ya da bunlar içi içe midir? Buna bir karar vermesi lazım. Doğrusunu söylemek gerekirse bunu son derece vahim bulduğumuzu ifade ediyorum. Yanlışlıkla yapılacak bir işe benzemiyor ama yanlışlıkla yapılacaksa bu çiğlikten geri dönülmesi ve netice itibarıyla bu ailelerden özür dilenmesi gerektiğinin altını çiziyorum. Özür dilenmesi çok önemli.ˮ </p><p>Medyanın eleştirilebileceğini, bu eleştirilerin gündeme getirilebileceğini, tehdit edilmediği sürece her türlü eleştirinin hak olduğunu belirten Çelik, ˮÇıkıp söyleyecek söz bulamayıp netice itibarıyla ʹben şu konuda haklıyım, bu konuda haklıyım, o zaman şu haksız cürümlere imza atmak hakkım vardırʹ gibisinden bir yaklaşım ortaya koyarsanız bu son derece vahim bulunur ve maalesef ʹhenüz herhangi bir resmi unvana sahip olmadan bunları yapıyorsanız yarın bir gün bir resmi unvanınız olsaydı acaba neler yapardınızʹ gibisinden bir soruyu kafalara yerleştirmiş olur. Aileleri soyadlarını vererek bütün o soyadını taşıyan insanları hedef gösterecek şekilde bir açıklamada bulunmanız doğrusu ahlaken büyük bir sorundur. Siyaseten sorun olduğu ortadadır ama ahlaken daha büyük bir sorundur.ˮ dedi. </p><p>Mekanizmaların olağan bir şekilde işlediğini ve karar verildikten sonra siyasetçiler olarak kendilerinin hukukun verdiği kararı saygıyla karşıladıklarını anlatan Çelik, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaşʹın mazbatasını aldığını anımsattı. </p><p>AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahinʹin, Yavaşʹı tebrik ettiğini, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tunaʹnın da devir teslim törenine katıldığını aktaran Çelik, ˮAnkara seçimiyle ilgili de aynı şeyler söyleniyordu, işte ʹBurayı teslim etmezler, teslim etmemek için başka şeyler yapacaklarʹ gibisinden dışarıda üretilmiş kara propagandanın içeriye tercümesi şeklinde pek çok söylem üretiyorlardı. Ama ne oldu hep beraber gördük. Hukuk kararını verdi, aday mazbatasını aldı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatını kazandı, kazandıktan sonra arkadaşlarımız partimiz adına tebrik ettiler.ˮ dedi. </p><p>Her şeyin olağan bir şekilde olduğunun görüldüğünü bildiren Çelik, ˮHer zaman söylediğim gibi memleketin sahibi millettir, hiçbir grup, hizip, parti değildir. Demokrasinin sahibi millettir, ne derse o olur. Biz de bunu başımızın üstünde bir emanet gibi taşırız.ˮ diye konuştu. </p><p>Çelik, ˮCumhuriyet Halk Partisiʹnin adayı, bugün belediye başkanlığı mazbatasını alan, her gün Anıtkabirʹe gitme imkanı varken İstanbul adayı gibi sahip olmadığı bir unvanı kullanarak herhangi bir şekilde Anıtkabir ziyareti yapmadı, Atatürkʹün aziz hatırasını istismar etmedi, Anıtkabir defterini siyasi hırsları bakımından suistimal etmedi. Ne oldu? Mazbatasını aldıktan sonra bu ziyareti gerçekleştirdi ve resmi unvanını oraya yazdı.ˮ diye konuştu. </p><p>Bununla ilgili herhangi bir eleştiri olmadığını ve bunun gayet doğal bir durum olduğunu kaydeden Çelik, ˮDemek ki mesele devlet adabına, usullere, Anıtkabirʹle ilgili protokol kurallarına, aziz Atatürkʹün aziz hatırasına saygı temelindeki davranış biçimlerine uyulmasıyla ilgilidir. Ama hala bunu maalesef bu yaptığı yanlış işten dolayı da herhangi bir özür içerisine girmemiştir Cumhuriyet Halk Partisiʹnin İstanbul adayı.ˮ ifadelerini kullandı. </p><p>ˮSistematik olarak bu kadar CHP skandalının art arda geldiği bir dönem çok az görülmüştür.ˮ ifadelerini kullanan Çelik, şunları söyledi: </p><p>ˮBugün karşımızdaki ittifakın bileşenlerini oluşturan genel başkanlar bir basın toplantısı gerçekleştirdiler. Sayın Cumhurbaşkanımızın demokratlığını sorgulayan, Sayın Cumhurbaşkanımıza dışarıda üretilen birtakım söylemleri ve etiketleri yapıştırmaya çalışan bir üslup kullandılar. Biz tabi bunların dışarıda söylenmesine çok alışığız fakat Türkiyeʹdeki bu son seçimde ikinci olarak çıkmış ittifakın bileşenlerini oluşturan genel başkanların yaptığı basın toplantısında kullandıkları söylemlerin ve argümanların Sisiʹnin Mısırʹdaki diktatörün resmi yayın organı olan El Ahram Gazetesiʹnde Cumhurbaşkanımızla ve partimizle ilgili kullanılan argümanlardan hiçbir farkı yok. </p><p>Normalde buna şaşırmamız lazımdı, ʹBu nasıl olabiliyor, Türkiyeʹnin içerisindeki siyaset yapan partilerin genel başkanları bu ülkenin Cumhurbaşkanı hakkında, bu ülkenin meşru bir partisi hakkında nasıl böyle konuşabilirlerʹ diye ama maalesef şaşırmıyoruz artık. Çünkü biz Türkiyeʹye karşı dışarıda en büyük husumet odaklarının ortaya koyduğu argümanların Cumhurbaşkanımıza dönük olarak ortaya koydukları bu iftiraların ve bu sorgulamaların anında tercüme edilerek içeride başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere onun müttefikleri tarafından dile getirilmesine alışkınız.ˮ</p><p>Türkiyeʹnin kurumlarına, Cumhurbaşkanlığı makamına, Türkiyeʹyi yöneten kurumların üyelerine karşı saygı göstermenin herkesin ortak değeri olması gerektiğine işaret eden Çelik, şu görüşlerini paylaştı:</p><p>ˮEğer bu şekilde birtakım yanlış etiketlemeler, birtakım dışarıda üretilmiş propagandaların tercümesi yoluyla sorgulamalara girilirse bunu herkes yapmaya başlar ve bundan emin olun zararlı çıkacak olan ne Cumhurbaşkanımızdır ne AK Partiʹdir. Vatandaş bunu görür ve aslında herkes tarihine, geçmişteki sözlerine baktığında aslında bugün eleştirdiği şeylere ne kadar çok imza attığını da bir şekilde bununla yüzleşmek durumunda kalacağını da tespit etmiş olur. Dolayısıyla Türkiyeʹye karşı, Türkiyeʹnin demokrasisine, Türkiyeʹnin Cumhurbaşkanıʹna karşı dışarıdaki kara propaganda odaklarının kullandığı üslubu, dili ve sorgulamayı Türkiyeʹdeki bazı partilerin genel başkanlarından duymamız büyük bir üzüntü kaynağıdır. Bu onların sorgulaması gereken, onların dikkat etmesi gereken ve bu konuda da çeki düzen verilmesi gereken bir durumdur. Eleştireceksiniz, siyaset yapıyorsunuz, siyasetin temeli bu diyalektiğe dayanır. Ama bunu bırakıp da başka bir aşamaya taşımaya başladığınız andan itibaren meşruiyet sorgulamasına girdiğiniz andan itibaren meşruiyet sorgulaması herkesin üzerinde yükseldiği temel zemini yok etmeye başlar.ˮ </p>İstanbul Barosuʹnun açıklaması <p>Çelik, İstanbul Barosu tarafından 31 Mart seçimlerine ilişkin yapılan açıklamayı ˮvahimˮ bir açıklama olarak değerlendirdi.</p><p>Çelik, İstanbul Barosunun, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) organı olmadığını belirterek, Baronun, yargı denetiminde yürüyen bir sürecin sonuçlanmasını beklemeden tutum almasını eleştirdi.</p><p>Cumhuriyet Halk Partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğluʹnun son birkaç gündür kullandığı argümanların aynısının İstanbul Barosu tarafından kullanıldığını ifade eden Çelik, şöyle konuştu:</p><p>ˮDolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi adayının konuşma metinlerindeki eleştirileri, İstanbul Barosuʹnda bu açıklamayı yapanlar mı yazıyor, yoksa onlar mı Cumhuriyet Halk Partisinin adayından kopya çekiyor? Bu da son derece şaşırtıcı bir benzerliktir. İstanbul Barosunun, kendisini Yüksek Seçim Kurulu yerine koyması, adeta marjinal parti gibi davranması, kendi üyelerinin iradelerine ipotek koymuş bir tutum sergilemesi, doğrusunu söylemek gerekirse son derece vahimdir. Bu kurum kendisinin parti olmadığını, kendisinin hukuk kurumu olduğunu bir kere daha hatırlamalıdır. İstanbul Barosunun üyelerini tek bir siyasi sürece angaje etmek gibi antidemokratik bir tutumu, o üyelerin de değerlendirmesi gereken bir durumdur.ˮ</p>ˮVatandaşımızın talimatları doğrultusunda siyaset yapmayı erdem kabul ediyoruzˮ<p>Cumhuriyet Halk Partisi tarafından, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilgili ˮEllerinizi oy sandıklarından, oy torbalarından çekin.ˮ diye açıklama yapıldığını anımsatan Çelik, ˮTemel bir vahim yanlış var. O da şu, Yüksek Seçim Kurulu gözetiminde yürütülen süreçleri, Adalet Bakanımız ve İçişleri Bakanımız yürütüyormuş gibi bir yaklaşım sergiliyorlar.ˮ değerlendirmesinde bulundu.</p><p>AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, bu süreci Yüksek Seçim Kurulunun yürüttüğüne CHP tarafından bir türlü alışılamadığını belirterek, şöyle devam etti:</p><p>ˮBunu bir türlü öğrenemediler. Adalet Bakanımız ve İçişleri Bakanımız ile ilgili konularda eleştiri getirdikleri konular, bakanlıkların görev alanında değil, Yüksek Seçim Kurulunun görev alanındadır. Ayrıca eğer birilerinin ellerinin oy torbasında olup olmadığını merak ediyorlarsa, Twitterʹa oy çuvallarının üzerine saygısız bir biçimde uzanarak, oy çuvallarının üzerinde fotoğraf veren ve bu fotoğrafı Twitterʹa koyan kendi milletvekillerini sorgulamalarında büyük bir fayda vardır. Önce bu saygıyı kendileri gösterecekler, ondan sonra temeli olmayan bir takım yaklaşımlarla herhangi bir siyasetçiyi suçlamayacaklar. Bugün Ankara seçimlerinde de ortaya çıktığı gibi itirazlar sonuçlanıyor. Gayet doğal bir şekilde... Gayet olağan bir şekilde devir teslim gerçekleşti. Karşılıklı olarak teşekkürler edildi, mazbata teslim edildi, diğer prosedürler yerine getirildi. Süreç bu şekilde devam ediyor.ˮ</p>ˮVatandaşımızın talimatları doğrultusunda siyaset yapmayı erdem kabul ediyoruzˮ<p>Herhangi bir olağanüstü durum olmadığını baştan beri söylediğini vurgulayan Çelik, memleketin sahibinin vatandaşlar olduğunun altını çizdi.</p><p>Çelik, Türkiye Cumhuriyeti Devletiʹnin sahibinin millet, demokrasin sahibinin de vatandaşlar olduğuna ve vatandaşların iradesinin üstünde herhangi bir irade olmadığına dikkati çekti. </p><p>Vatandaş siyasetçiye hangi talimatı veriyorsa siyasetçinin buna uymakla mükellef olduğunu belirten Çelik, şunları kaydetti:</p><p>ˮDemokrasinin temel prensibi budur. Biz vatandaşımızın talimatları doğrultusunda siyaset yapmayı bir erdem kabul ediyoruz. İradesi nasıl gerçekleşirse gerçekleşsin başımızın üstünde bir emanet gibi taşıyacağız. Hukuki meşruiyet ve sayısal meşruiyet birleştiği zaman siyasal meşruiyet, demokratik meşruiyet ortaya çıkar ve hepimizin üzerinde varolduğu zemin de budur. Bu zemin kalktığı andan itibaren hiçbirimiz varolamayız, hiçbirimiz bir yetki sahibi olamayız. Her türlü meşruiyetin kaynağı budur ve bütün siyasetçiler bu meşruiyetle ancak görev yaparlar. Bu meşruiyet yoksa siyasetçinin bir yetkisi de yoktur. Siyasetçinin patronu millettir, vatandaştır. Siyasi süreçlerin patronu da böyledir.</p><p>Dolayısıyla bu sandıklara sahip çıkan, bu itiraz süreçleri çerçevesinde oylara sahip çıkan vatandaşımızın iradesi bir oy bile heba olmadan tam olarak belirginleşsin diye görev yapan bütün siyasi partilerin tabanlarındaki vatandaşlarımız, gençler, kadınlar, erkekler demokrasimize sahip çıkarak, ülkemize sahip çıkmanın önemli bir vatanseverlik örneğini gösteriyorlar. O yüzden lütfen hiç kimse, bu bahsettiğim siyasilerin kem sözlerine aldanıp da bir diğerine kem söz söylemesin. Lütfen kimse bir diğerine kem gözle bakmasın. Hepimiz kardeşiz, partnerlerimiz farklı olabilir ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti.ˮ</p><p>Ömer Çelik, demokrasinin milletin ve devletin gücü olduğunu hatırlatarak, ˮKurumları tehdit eden, insanları tehdit eden siyaset diline herhangi bir şekilde pirim vermeye gerek yok. Hepimiz topyekün vatandaşımızın iradesine saygılıyız. Bu hukuki süreçler de sonuçlanacak. Türkiyeʹnin her tarafında bugün Ankaraʹda görüldüğü gibi gayet sağlıklı, gayet olağan bir geçiş süreci yaşandı. Kazanırsak biz aynı şekilde davranacağız itiraz ettiğimiz yerlerde. Eğer herhangi bir şekilde rakip adaylar kazandığında da bunlar gayet olağan bir şekilde karşılanacak. Milletimiz bize bu emri vermiştir, başımızın üstünde yeri vardır diyeceğiz. Türkiye, dirayetle yönetilmeye, basiretle yönetilmeye devam edecek.ˮ diye konuştu.</p><p>Önemli olanın, karşılıklı olarak bütün partilerin tabanlarındaki vatandaşlarla birlikte nezaketi koruması olduğuna dikkati çeken Çelik, ˮBiz, sadece birbirine vatandaşlık bağıyla bağlı bir millet değiliz. Arada büyük bir duygudaşlık ve aynı zamanda da geçmişten gelen geleceğe yürüyen büyük bir kaderdaşlık var. Duygudaşlıkla, kaderdaşlıkla, vatandaşlıkla birbirimize bağlıyız. Bu tehditler, bu yanlışlar bir kenara itilecek ve geleceğe hep beraber ilerlemeye devam edeceğiz.ˮ ifadelerini kullandı.</p><p>Muhabir: Enes Kaplan, Yeşim Sert Karaaslan</p><p>
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.