Ankara'nın Türkçe konuşan büyükelçileri

(AA) - Anadolu Ajansı | 12.04.2019 - 16:06, Güncelleme: 27.10.2022 - 05:58
 

Ankara'nın Türkçe konuşan büyükelçileri

Ankara'da görevli dört büyükelçi Türkçe'yi öğrenme serüvenlerini ve dil öğrenirken yaşadıkları ilginç anıları anlattı.
<h6>Ankara</h6> <div style="box-sizing: border-box; color: rgb(33, 37, 41); font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, &quot;Segoe UI&quot;, Roboto, &quot;Helvetica Neue&quot;, Arial, sans-serif, &quot;Apple Color Emoji&quot;, &quot;Segoe UI Emoji&quot;, &quot;Segoe UI Symbol&quot;, &quot;Noto Color Emoji&quot;; font-size: 16px;"> <p>Başkent Ankara&#39;da g&ouml;rev yapan&nbsp;yabancı diplomatların bir kısmı T&uuml;rkiye&#39;ye gelmeden, bazıları da T&uuml;rkiye&#39;ye geldikten sonra T&uuml;rk&ccedil;e &ouml;ğreniyor.&nbsp;Ankara&#39;daki b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;ilerden bazıları da T&uuml;rk&ccedil;e konuşabiliyor. Bunlardan biri de Macaristan&#39;ın Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;isi Viktor Matis.</p> <p>Şubat itibariyle Macaristan&#39;ın Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;iliği g&ouml;revine atanan Matis, T&uuml;rkiye&#39;ye ilk 2005&#39;te Avrupa Birliği&rsquo;nin G&ouml;n&uuml;ll&uuml;l&uuml;k Projesi kapsamında geldiğini ve yaklaşık 1,5 yıl kaldığını aktardı.&nbsp;</p> <p>Matis, T&uuml;rkiye&#39;ye g&ouml;rev i&ccedil;in ilk defa 2010&#39;da geldiğini vurgulayarak, &quot;İlk geldiğimde T&uuml;rk&ccedil;e hi&ccedil; bilmiyordum ama etrafımdaki kişilerden hi&ccedil; kimsenin İngilizcesi veya Almancası yoktu. O nedenle en kısa zamanda T&uuml;rk&ccedil;eyi &ouml;ğrenmem gerekiyordu. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; ekmek alırken bile zorluk &ccedil;ekiyordum. Tabii &ccedil;ok g&uuml;zel bir deneyimdi. Yaklaşık 3 ay sonra hatalarla ve k&ouml;t&uuml; bir telaffuzla yavaş yavaş T&uuml;rk&ccedil;e konuşmaya başladım.&quot; dedi.</p> <p>Sonrasında T&uuml;rk&ccedil;esinin daha iyi seviyelere geldiğini vurgulayan Matis, 9 ay sonra dilinin şimdiki seviyesine yaklaştığını kaydetti.</p> <h3>&quot;Macarlar ve T&uuml;rkler birbirine benziyor&quot;</h3> <p>Matis, T&uuml;rkiye&#39;deki dili, k&uuml;lt&uuml;r&uuml; ve insanlarını kısa zamanda &ccedil;ok sevdiğini vurgulayarak, ş&ouml;yle devam etti:</p> <p>&quot;Geldiğim ilk aylarda, yemeklerden dolayı &ccedil;ok hızlı kilo almaya başladım ve hepsini beğendim. Sonra aylar boyunca spor yapmam ve hayat tarzımı değiştirmem gerekti. K&uuml;lt&uuml;rle daha &ccedil;ok tanışmaya başladığımda T&uuml;rk&ccedil;eye daha fazla hakim oldum. Onun &uuml;zerine her g&uuml;n daha fazla aktiviteye katılmaya başladım. Mesela konserlerin dışında s&ouml;yleşilere de katılmaya başladım. Sonra yavaş yavaş gazete ve kitap da okumaya başladım. B&ouml;ylece T&uuml;rk&ccedil;e artık ne yazılı ne de s&ouml;zl&uuml; olarak &ccedil;ok zor değildi.&quot;</p> <p><img alt="Macaristan'ın Ankara Büyükelçisi Viktor Matis" src="https://www.aa.com.tr/uploads/userFiles/c9f1ae26-3cf3-4ab4-9d72-230dedd01a4c/eylul_ekimyeni2Fa36b66ef-0086-4438-8f35-47e7e43d436d.jpg" style="border-style:none; box-sizing:border-box; max-width:100; vertical-align:middle" /><br /> <em>Macaristan&#39;ın Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;isi Viktor Matis</em></p> <p>Kendisini her zaman doğru ifade etmeye &ccedil;alıştığını dile getiren Matis, &quot;Macarlar ve T&uuml;rkler bu konuda da birbirine benziyor. Bir yabancı bizim ana dilimizde konuşmaya başladığında &ccedil;ok mutlu oluyoruz. Sanıyoruz ki o kişi &#39;merhaba&#39; dedikten sonra her şeyi biliyor ve onunla kendi ana dilimizde hızlıca konuşmaya başlıyoruz. Bana da eskiden oluyordu. &#39;Merhaba, nasılsınız&#39; dediğimde T&uuml;rk arkadaşlar hemen hızlıca konuşuyorlardı ve bir şey anlamıyordum.&quot; dedi.</p> <p>B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;i Matis, T&uuml;rkiye&#39;ye g&ouml;rev i&ccedil;in geldiği 2010&#39;dan bu yana Gen&ccedil;lerbirliği Spor Kul&uuml;b&uuml;&#39;n&uuml; desteklediğini kaydetti. T&uuml;rkiye&#39;ye ilk geldiğinde Ankara&#39;da bir S&uuml;per Lig ma&ccedil;ına gitmek istediğini vurgulayan Matis, ilk kombine Passolig kartını 2010&#39;da aldığını vurguladı.</p> <p>T&uuml;rkiye&#39;yi ikinci memleketi olarak g&ouml;ren Matis, futbol ma&ccedil;larıyla ilgili sevimli hikayeleri olduğunu da aktararak ş&ouml;yle devam etti:</p> <p>&quot;Bir defasında Gen&ccedil;lerbirliği ma&ccedil;ına gittiğimde Passolig kartımın hazır olmaması nedeniyle sırada bekliyordum. Oradaki arkadaşlarla 5-10 dakika konuştuk. Sonra baktılar ki telaffuzum biraz farklı, &#39;Almanya&rsquo;dan mı geldiniz?&#39; diye sordular. Ben de &#39;Yok ben Macar&#39;ım&#39; dedim. Burada ne yaptığımı sorunca ben &#39;B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;iyim&#39; diye cevap dedim. Sonra bana &#39;Burada sıra mı bekliyorsunuz?&#39; dediklerinde, ben de &#39;İşte ben ne yapayım ki, siz sıra beklerseniz ben de beklerim.&#39; dedim. Ondan sonra Passolig kartım hazır olmadığı i&ccedil;in ma&ccedil;a giremedim.&quot;</p> <h3>&quot;T&uuml;rk&ccedil;e kolay değil ama &ccedil;aba g&ouml;steriyorum&quot;</h3> <p>Japonya&#39;nın Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;isi Akio Miyajima, yaklaşık 1 yıl 7 aydır T&uuml;rkiye&#39;de g&ouml;rev yaptığını s&ouml;yledi.</p> <p>Miyajima, şu ana kadar T&uuml;rkiye&#39;deki 19 şehri ziyaret ettiğinin altını &ccedil;izerek, &quot;Gittiğim her yerde son derece sıcak bir şekilde karşılanıyorum.&quot; ifadesini kullandı.</p> <p>Japonya Dışişleri Bakanlığında 40 yıldır diplomat olarak &ccedil;alıştığını aktaran Miyajima, &quot;İlk defa bu kadar Japonya&rsquo;yı seven bir &uuml;lkede &ccedil;alışıyorum. Bundan b&uuml;y&uuml;k bir mutluluk duyuyorum.&quot; dedi.</p> <p>B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;i Miyajima, &quot;T&uuml;rk&ccedil;e kolay değil ama T&uuml;rkiye (halkına) yakın olmak i&ccedil;in &ccedil;aba g&ouml;steriyorum. T&uuml;rkiye ve Japonya iki devlet tek y&uuml;rektir. Coğrafi olarak birbirinden uzak olsalar da insanların kalpleri yakındır.&quot; diye konuştu.</p> <p>İfadelerini kalpten gelerek s&ouml;ylediğini vurgulayan Miyajima, bunları diplomatik gerek&ccedil;elerle s&ouml;ylemediğini vurguladı.</p> <p>Japonya Dışişleri Bakanlığında 1981&#39;den bu yana g&ouml;rev yapan 61 yaşındaki Miyajima, daha &ouml;nce &uuml;lkesinin G&uuml;ney Kore, Birleşik Krallık ve Birleşmiş Milletler nezdindeki b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;iliklerinde &ccedil;eşitli g&ouml;revlerde bulundu.</p> <p>Miyajima, Tokyo Metropolitan Valiliğinde Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Vali &Ouml;zel Danışmanı g&ouml;revini y&uuml;r&uuml;tm&uuml;ş, Ağustos 2017&#39;de Japonya&#39;nın Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;iliğine atanmıştı. İlk b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;ilik g&ouml;revini T&uuml;rkiye&#39;de yapan Miyajima&#39;nın &uuml;&ccedil; &ccedil;ocuğu bulunuyor.</p> <h3>&quot;Cimbomlu oldum&quot;</h3> <p>Kazakistan&#39;ın Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;isi Abzal Saparbekulı, Kazakistan&#39;ın 1991&#39;de bağımsızlığını kazanmasından bir sene sonra T&uuml;rk&ccedil;e &ouml;ğrenmek &uuml;zere T&uuml;rkiye&#39;ye geldiğini, T&uuml;rk&ccedil;e &Ouml;ğrenim, Araştırma ve Uygulama Merkezinde (T&Ouml;MER) eğitim aldığını kaydetti.</p> <p>Saparbekulı, &Ouml;zbek, Kırgız, T&uuml;rkmen ve Kazak &ouml;ğrencilerle aynı sınıfta T&uuml;rk&ccedil;e dersleri almaya başladığını s&ouml;yleyerek, dili &ouml;ğrenirken başlangı&ccedil;ta zorlandığını dile getirdi.</p> <p>Galatasaray&#39;a g&ouml;n&uuml;l verdiğini kaydeden Saparbekulı, ş&ouml;yle devam etti:</p> <p>&quot;1992 yılı. O d&ouml;nemler Galatasaray&#39;ın parlak olduğu d&ouml;nemlerden biriydi. Oda arkadaşım ma&ccedil;tan d&ouml;nd&uuml;ğ&uuml;nde heyecanlı, neşeli şekilde &#39;&Ccedil;ak Cimbom&#39; diyordu. Ben de o zaman bir kere Cimbom&#39;un ne olduğunu bilmiyorum. Arkadaşı kırmamak i&ccedil;in ben de &#39;Cimbom&#39; diyordum. Kolay kelime olduğu i&ccedil;in b&ouml;yle alışa alışa Cimbomlu olduk.&quot;</p> <p>Saparbekulı, yeni T&uuml;rk&ccedil;e &ouml;ğrenenlere &ouml;zellikle kelime bilgisine &ouml;nem vermeleri tavsiyesinde bulunarak, Kazak&ccedil;a ve T&uuml;rk&ccedil;e her ne kadar yakın diller olsa da kelimelerin değişkenlik g&ouml;sterdiğine değindi.</p> <p><img alt="Kazakistan'ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekulı" src="https://www.aa.com.tr/uploads/userFiles/c9f1ae26-3cf3-4ab4-9d72-230dedd01a4c/eylul_ekimyeni2Fd5ebc99c-dce8-46ef-9e91-7a728a4d72f5.jpg" style="border-style:none; box-sizing:border-box; max-width:100; vertical-align:middle" /><br /> <span style="color:rgb(51, 51, 51); font-family:helvetica neue,helvetica,arial,sans-serif"><em>Kazakistan&#39;ın Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;isi Abzal Saparbekulı</em></span></p> <h3>Y&ouml;r&uuml;klerle benzerlik</h3> <p>Y&ouml;r&uuml;kleri hem sima hem de dil a&ccedil;ısından kendilerine yakın bulduklarına işaret eden Saparbekulı, &quot;Mesela Y&ouml;r&uuml;kler &#39;geliyorum&#39; yerine &#39;gelipdurum&#39; der. Biz de &#39;gelipturmun&#39; diyoruz.&quot; şeklinde konuştu.</p> <p>T&uuml;rk&ccedil;edeki hitap şekillerine alışmakta da zorlandığını anlatan Saparbekulı, &quot;Bana birisi &#39;sen&#39; dediği zaman &ccedil;ok zoruma gidiyordu. Kazaklarda &#39;sen&#39; diyebilen b&uuml;y&uuml;klerdir. Eşit ya da daha k&uuml;&ccedil;&uuml;kse &#39;siz&#39; demelidir. Sonradan &ouml;ğrendim ki bu aslında bu Anadolu insanının sıcaklığı. Artık kafama takmıyorum.&quot; ifadesini kullandı.&nbsp;</p> <p>T&uuml;rk&ccedil;eyle ilgili başından ge&ccedil;en ilgin&ccedil; anıları da paylaşan Saparbekulı, ş&ouml;yle devam etti:</p> <p>&quot;T&uuml;rkiye&#39;ye geldikten yaklaşık &uuml;&ccedil; ay sonra annemle konuşurken fark etmeden T&uuml;rk&ccedil;e konuştuğumu anladım. 30 saniyelik de olsa T&uuml;rk&ccedil;e konuşmuşum. Annem de ne konuştuğumu anlamamış. Bir sene T&uuml;rk&ccedil;e g&ouml;rd&uuml;kten sonra b&ouml;yle komik olaylar oldu. (Kazakistan&#39;a d&ouml;nerken) U&ccedil;akta Kazak hostese bir şey soruyorum. T&uuml;rk&ccedil;e sorduğum i&ccedil;in hi&ccedil;bir şey anlamamış.&quot;</p> <p>Saparbekulı, Nihal Atsız&#39;ın &quot;Bozkurtlar&quot; kitabını &ccedil;ok severek okuduğunu, bu kitabın Kazak&ccedil;aya &ccedil;evrilmesi i&ccedil;in de &ccedil;alışmaları olduğunu dile getirdi.</p> <p>Yunus Emre&#39;nin şiirlerinin b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;iliğinin girişimiyle orijinalinden Kazak&ccedil;aya &ccedil;evrildiğinin altını &ccedil;izen Saparbekulı, bu eserlerin daha &ouml;nce Rus&ccedil;adan Kazak&ccedil;aya &ccedil;evrildiğini belirtti.</p> <p>Saparbekulı, T&uuml;rkiye&#39;ye ilk geldiği yıllarda şarkıcı Tarkan&#39;ın yeni pop&uuml;ler olmaya başladığını anımsatarak, &quot;Biz de o yıllarda Tarkan ile dalga ge&ccedil;iyorduk. Tarkan ağabeyden &ouml;z&uuml;r dileriz bu arada. Ama sonrasında hem T&uuml;rkiye&#39;yi hem de T&uuml;rk d&uuml;nyasını d&uuml;nyaya tanıtan bir sanat&ccedil;ı oldu.&quot; dedi.</p> <p>Sezen Aksu&#39;yu &ccedil;ok severek dinlediğini s&ouml;yleyen Saparbekulı, &quot;Sezen Aksu&#39;nun her bir şarkısının bende ayrı yeri var. Mustafa Sandal&#39;ın şarkısını Kazakistan&#39;da s&ouml;ylemiştim. M&uuml;sl&uuml;m G&uuml;rses gibi arabesk şarkıcıları da var. Aşık Veysel gibi halk ozanlarının eserlerini de dinlerim. Yabancı m&uuml;ziklerdense T&uuml;rk&ccedil;e dinlemeyi tercih ediyorum.&quot; diye konuştu.</p> <h3>&quot;T&uuml;rkler genelde sıcak kanlı insanlar&quot;</h3> <p>İngiltere&#39;nin Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;isi Dominick Chilcott da T&uuml;rk&ccedil;e &ouml;ğrenme ser&uuml;veninin 1980&#39;li yıllarda İngiltere&#39;nin Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;iliğinde g&ouml;reve başlamadan &ouml;nce aldığı T&uuml;rk&ccedil;e kursuyla başladığını aktardı.</p> <p>Chilcott, &quot;Ama şu anda b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;i olarak imrenilecek bir pozisyonum var. Buraya gelmeden &ouml;nce Londra&#39;da tekrar yoğun bir kurs aldım.&quot; dedi.&nbsp;</p> <p>T&uuml;rk&ccedil;esini geliştirmek i&ccedil;in elinden geleni yapmaya &ccedil;alıştığını kaydeden Chilcott, ş&ouml;yle devam etti:</p> <p>&quot;Ana dili İngilizce olanlar i&ccedil;in T&uuml;rk&ccedil;e basit bir dil değil. C&uuml;mle yapısı, kavram a&ccedil;ısından genelde T&uuml;rk&ccedil;e İngilizcenin tam tersi. Bundan dolayı İngilizce bilenler genelde zorluk &ccedil;ekiyorlar. Ama T&uuml;rk&ccedil;e &ccedil;ok g&uuml;zel bir dil. Tabii ki &ccedil;alışırsanız, alışıyorsunuz.&quot;&nbsp;</p> <p>Chilcott, kendisinin de T&uuml;rk&ccedil;e &ouml;ğrenirken zorlandığını belirterek, &quot;Ama değer. Aslında g&uuml;zel bir kelime hazinesi yaratmak i&ccedil;in b&uuml;y&uuml;k &ccedil;aba g&ouml;stermek lazım. Devam ediyoruz.&quot; diye konuştu.&nbsp;</p> <p>&quot;Benim na&ccedil;izane g&ouml;r&uuml;ş&uuml;me g&ouml;re sokaktaki T&uuml;rkler genelde sıcak kanlı insanlar.&quot; diyen Chilcott, soğuk bir mizaca sahip olduğu s&ouml;ylenen İngilizlerin &ouml;zellikle T&uuml;rkiye&#39;de sokakta iletişim kurarken saygılı ve sıcak kanlı davranmaları gerektiğini vurguladı.&nbsp;</p> <p>Chilcott, &quot;T&uuml;rklere g&uuml;l&uuml;mseyerek karşılık vermeliyiz.&quot; ifadesini kullandı.&nbsp;</p> <p>T&uuml;rk&ccedil;e ile ilgili en g&uuml;zel anılarından birini b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;i olarak Ankara&#39;ya atandığında T&uuml;rkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan&#39;a g&uuml;ven mektubunu takdim ederken yaşadığını kaydeden Chilcott, &quot;Cumhurbaşkanı ile sohbet ettik ve T&uuml;rk&ccedil;e konuştuk. Benim i&ccedil;in &ccedil;ok eğlenceliydi ve aynı zamanda itiraf etmeliyim ki gurur duydum.&quot; diye konuştu.&nbsp;</p> <p>Chilcott, b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;i olarak g&ouml;rev yaptığı &uuml;lkenin dilini anlamanın ve konuşmanın &ouml;nemine ilişkin şunları s&ouml;yledi:</p> <p>&quot;T&uuml;rkiye&#39;de T&uuml;rk&ccedil;e bilirseniz g&ouml;revinizde b&uuml;y&uuml;k bir potansiyeliniz olabilir. Se&ccedil;enekler artar. Mesela ben konuşmalar veriyorum zaman zaman. Bazen T&uuml;rk&ccedil;e konuşmalar verebiliyorum gazetecilere. Televizyon seyredebiliyorum. Gazeteleri okuyabiliyorum ve bu tabii ki bir avantaj getiriyor.&quot;</p> <p>B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;i Chilcott, Ankara dışında genelde İngilizce bilmeyen insanlarla T&uuml;rk&ccedil;e sohbet ettiğini belirterek, &quot;T&uuml;rkleri anlamak i&ccedil;in T&uuml;rk&ccedil;e bir anahtar.&quot; dedi.&nbsp;</p> <p>T&uuml;rk&ccedil;e konuşurken genelde uzun kelimeleri tercih ettiğini anlatan Chilcott, T&uuml;rkiye&#39;nin &ccedil;ok zengin bir k&uuml;lt&uuml;r ve tarihe sahip olduğunu kaydederek, &quot;K&uuml;lt&uuml;r ve tarih bakımından T&uuml;rkiye azımsanmayacak &ouml;nemde.&quot; diye konuştu.&nbsp;</p> <p>T&uuml;rk&ccedil;ede var olan eski deyimler ve atas&ouml;zlerini kullanmayı ve anlamlarını &ccedil;ok sevdiğini s&ouml;yleyen Chilcott, &quot;Eski deyimleri, mesela &#39;her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır&#39;, &ccedil;ok seviyorum.&quot; dedi.</p> </div>
Ankara'da görevli dört büyükelçi Türkçe'yi öğrenme serüvenlerini ve dil öğrenirken yaşadıkları ilginç anıları anlattı.
<h6>Ankara</h6> <div style="box-sizing: border-box; color: rgb(33, 37, 41); font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, &quot;Segoe UI&quot;, Roboto, &quot;Helvetica Neue&quot;, Arial, sans-serif, &quot;Apple Color Emoji&quot;, &quot;Segoe UI Emoji&quot;, &quot;Segoe UI Symbol&quot;, &quot;Noto Color Emoji&quot;; font-size: 16px;"> <p>Başkent Ankara&#39;da g&ouml;rev yapan&nbsp;yabancı diplomatların bir kısmı T&uuml;rkiye&#39;ye gelmeden, bazıları da T&uuml;rkiye&#39;ye geldikten sonra T&uuml;rk&ccedil;e &ouml;ğreniyor.&nbsp;Ankara&#39;daki b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;ilerden bazıları da T&uuml;rk&ccedil;e konuşabiliyor. Bunlardan biri de Macaristan&#39;ın Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;isi Viktor Matis.</p> <p>Şubat itibariyle Macaristan&#39;ın Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;iliği g&ouml;revine atanan Matis, T&uuml;rkiye&#39;ye ilk 2005&#39;te Avrupa Birliği&rsquo;nin G&ouml;n&uuml;ll&uuml;l&uuml;k Projesi kapsamında geldiğini ve yaklaşık 1,5 yıl kaldığını aktardı.&nbsp;</p> <p>Matis, T&uuml;rkiye&#39;ye g&ouml;rev i&ccedil;in ilk defa 2010&#39;da geldiğini vurgulayarak, &quot;İlk geldiğimde T&uuml;rk&ccedil;e hi&ccedil; bilmiyordum ama etrafımdaki kişilerden hi&ccedil; kimsenin İngilizcesi veya Almancası yoktu. O nedenle en kısa zamanda T&uuml;rk&ccedil;eyi &ouml;ğrenmem gerekiyordu. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; ekmek alırken bile zorluk &ccedil;ekiyordum. Tabii &ccedil;ok g&uuml;zel bir deneyimdi. Yaklaşık 3 ay sonra hatalarla ve k&ouml;t&uuml; bir telaffuzla yavaş yavaş T&uuml;rk&ccedil;e konuşmaya başladım.&quot; dedi.</p> <p>Sonrasında T&uuml;rk&ccedil;esinin daha iyi seviyelere geldiğini vurgulayan Matis, 9 ay sonra dilinin şimdiki seviyesine yaklaştığını kaydetti.</p> <h3>&quot;Macarlar ve T&uuml;rkler birbirine benziyor&quot;</h3> <p>Matis, T&uuml;rkiye&#39;deki dili, k&uuml;lt&uuml;r&uuml; ve insanlarını kısa zamanda &ccedil;ok sevdiğini vurgulayarak, ş&ouml;yle devam etti:</p> <p>&quot;Geldiğim ilk aylarda, yemeklerden dolayı &ccedil;ok hızlı kilo almaya başladım ve hepsini beğendim. Sonra aylar boyunca spor yapmam ve hayat tarzımı değiştirmem gerekti. K&uuml;lt&uuml;rle daha &ccedil;ok tanışmaya başladığımda T&uuml;rk&ccedil;eye daha fazla hakim oldum. Onun &uuml;zerine her g&uuml;n daha fazla aktiviteye katılmaya başladım. Mesela konserlerin dışında s&ouml;yleşilere de katılmaya başladım. Sonra yavaş yavaş gazete ve kitap da okumaya başladım. B&ouml;ylece T&uuml;rk&ccedil;e artık ne yazılı ne de s&ouml;zl&uuml; olarak &ccedil;ok zor değildi.&quot;</p> <p><img alt="Macaristan'ın Ankara Büyükelçisi Viktor Matis" src="https://www.aa.com.tr/uploads/userFiles/c9f1ae26-3cf3-4ab4-9d72-230dedd01a4c/eylul_ekimyeni2Fa36b66ef-0086-4438-8f35-47e7e43d436d.jpg" style="border-style:none; box-sizing:border-box; max-width:100; vertical-align:middle" /><br /> <em>Macaristan&#39;ın Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;isi Viktor Matis</em></p> <p>Kendisini her zaman doğru ifade etmeye &ccedil;alıştığını dile getiren Matis, &quot;Macarlar ve T&uuml;rkler bu konuda da birbirine benziyor. Bir yabancı bizim ana dilimizde konuşmaya başladığında &ccedil;ok mutlu oluyoruz. Sanıyoruz ki o kişi &#39;merhaba&#39; dedikten sonra her şeyi biliyor ve onunla kendi ana dilimizde hızlıca konuşmaya başlıyoruz. Bana da eskiden oluyordu. &#39;Merhaba, nasılsınız&#39; dediğimde T&uuml;rk arkadaşlar hemen hızlıca konuşuyorlardı ve bir şey anlamıyordum.&quot; dedi.</p> <p>B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;i Matis, T&uuml;rkiye&#39;ye g&ouml;rev i&ccedil;in geldiği 2010&#39;dan bu yana Gen&ccedil;lerbirliği Spor Kul&uuml;b&uuml;&#39;n&uuml; desteklediğini kaydetti. T&uuml;rkiye&#39;ye ilk geldiğinde Ankara&#39;da bir S&uuml;per Lig ma&ccedil;ına gitmek istediğini vurgulayan Matis, ilk kombine Passolig kartını 2010&#39;da aldığını vurguladı.</p> <p>T&uuml;rkiye&#39;yi ikinci memleketi olarak g&ouml;ren Matis, futbol ma&ccedil;larıyla ilgili sevimli hikayeleri olduğunu da aktararak ş&ouml;yle devam etti:</p> <p>&quot;Bir defasında Gen&ccedil;lerbirliği ma&ccedil;ına gittiğimde Passolig kartımın hazır olmaması nedeniyle sırada bekliyordum. Oradaki arkadaşlarla 5-10 dakika konuştuk. Sonra baktılar ki telaffuzum biraz farklı, &#39;Almanya&rsquo;dan mı geldiniz?&#39; diye sordular. Ben de &#39;Yok ben Macar&#39;ım&#39; dedim. Burada ne yaptığımı sorunca ben &#39;B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;iyim&#39; diye cevap dedim. Sonra bana &#39;Burada sıra mı bekliyorsunuz?&#39; dediklerinde, ben de &#39;İşte ben ne yapayım ki, siz sıra beklerseniz ben de beklerim.&#39; dedim. Ondan sonra Passolig kartım hazır olmadığı i&ccedil;in ma&ccedil;a giremedim.&quot;</p> <h3>&quot;T&uuml;rk&ccedil;e kolay değil ama &ccedil;aba g&ouml;steriyorum&quot;</h3> <p>Japonya&#39;nın Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;isi Akio Miyajima, yaklaşık 1 yıl 7 aydır T&uuml;rkiye&#39;de g&ouml;rev yaptığını s&ouml;yledi.</p> <p>Miyajima, şu ana kadar T&uuml;rkiye&#39;deki 19 şehri ziyaret ettiğinin altını &ccedil;izerek, &quot;Gittiğim her yerde son derece sıcak bir şekilde karşılanıyorum.&quot; ifadesini kullandı.</p> <p>Japonya Dışişleri Bakanlığında 40 yıldır diplomat olarak &ccedil;alıştığını aktaran Miyajima, &quot;İlk defa bu kadar Japonya&rsquo;yı seven bir &uuml;lkede &ccedil;alışıyorum. Bundan b&uuml;y&uuml;k bir mutluluk duyuyorum.&quot; dedi.</p> <p>B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;i Miyajima, &quot;T&uuml;rk&ccedil;e kolay değil ama T&uuml;rkiye (halkına) yakın olmak i&ccedil;in &ccedil;aba g&ouml;steriyorum. T&uuml;rkiye ve Japonya iki devlet tek y&uuml;rektir. Coğrafi olarak birbirinden uzak olsalar da insanların kalpleri yakındır.&quot; diye konuştu.</p> <p>İfadelerini kalpten gelerek s&ouml;ylediğini vurgulayan Miyajima, bunları diplomatik gerek&ccedil;elerle s&ouml;ylemediğini vurguladı.</p> <p>Japonya Dışişleri Bakanlığında 1981&#39;den bu yana g&ouml;rev yapan 61 yaşındaki Miyajima, daha &ouml;nce &uuml;lkesinin G&uuml;ney Kore, Birleşik Krallık ve Birleşmiş Milletler nezdindeki b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;iliklerinde &ccedil;eşitli g&ouml;revlerde bulundu.</p> <p>Miyajima, Tokyo Metropolitan Valiliğinde Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Vali &Ouml;zel Danışmanı g&ouml;revini y&uuml;r&uuml;tm&uuml;ş, Ağustos 2017&#39;de Japonya&#39;nın Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;iliğine atanmıştı. İlk b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;ilik g&ouml;revini T&uuml;rkiye&#39;de yapan Miyajima&#39;nın &uuml;&ccedil; &ccedil;ocuğu bulunuyor.</p> <h3>&quot;Cimbomlu oldum&quot;</h3> <p>Kazakistan&#39;ın Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;isi Abzal Saparbekulı, Kazakistan&#39;ın 1991&#39;de bağımsızlığını kazanmasından bir sene sonra T&uuml;rk&ccedil;e &ouml;ğrenmek &uuml;zere T&uuml;rkiye&#39;ye geldiğini, T&uuml;rk&ccedil;e &Ouml;ğrenim, Araştırma ve Uygulama Merkezinde (T&Ouml;MER) eğitim aldığını kaydetti.</p> <p>Saparbekulı, &Ouml;zbek, Kırgız, T&uuml;rkmen ve Kazak &ouml;ğrencilerle aynı sınıfta T&uuml;rk&ccedil;e dersleri almaya başladığını s&ouml;yleyerek, dili &ouml;ğrenirken başlangı&ccedil;ta zorlandığını dile getirdi.</p> <p>Galatasaray&#39;a g&ouml;n&uuml;l verdiğini kaydeden Saparbekulı, ş&ouml;yle devam etti:</p> <p>&quot;1992 yılı. O d&ouml;nemler Galatasaray&#39;ın parlak olduğu d&ouml;nemlerden biriydi. Oda arkadaşım ma&ccedil;tan d&ouml;nd&uuml;ğ&uuml;nde heyecanlı, neşeli şekilde &#39;&Ccedil;ak Cimbom&#39; diyordu. Ben de o zaman bir kere Cimbom&#39;un ne olduğunu bilmiyorum. Arkadaşı kırmamak i&ccedil;in ben de &#39;Cimbom&#39; diyordum. Kolay kelime olduğu i&ccedil;in b&ouml;yle alışa alışa Cimbomlu olduk.&quot;</p> <p>Saparbekulı, yeni T&uuml;rk&ccedil;e &ouml;ğrenenlere &ouml;zellikle kelime bilgisine &ouml;nem vermeleri tavsiyesinde bulunarak, Kazak&ccedil;a ve T&uuml;rk&ccedil;e her ne kadar yakın diller olsa da kelimelerin değişkenlik g&ouml;sterdiğine değindi.</p> <p><img alt="Kazakistan'ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekulı" src="https://www.aa.com.tr/uploads/userFiles/c9f1ae26-3cf3-4ab4-9d72-230dedd01a4c/eylul_ekimyeni2Fd5ebc99c-dce8-46ef-9e91-7a728a4d72f5.jpg" style="border-style:none; box-sizing:border-box; max-width:100; vertical-align:middle" /><br /> <span style="color:rgb(51, 51, 51); font-family:helvetica neue,helvetica,arial,sans-serif"><em>Kazakistan&#39;ın Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;isi Abzal Saparbekulı</em></span></p> <h3>Y&ouml;r&uuml;klerle benzerlik</h3> <p>Y&ouml;r&uuml;kleri hem sima hem de dil a&ccedil;ısından kendilerine yakın bulduklarına işaret eden Saparbekulı, &quot;Mesela Y&ouml;r&uuml;kler &#39;geliyorum&#39; yerine &#39;gelipdurum&#39; der. Biz de &#39;gelipturmun&#39; diyoruz.&quot; şeklinde konuştu.</p> <p>T&uuml;rk&ccedil;edeki hitap şekillerine alışmakta da zorlandığını anlatan Saparbekulı, &quot;Bana birisi &#39;sen&#39; dediği zaman &ccedil;ok zoruma gidiyordu. Kazaklarda &#39;sen&#39; diyebilen b&uuml;y&uuml;klerdir. Eşit ya da daha k&uuml;&ccedil;&uuml;kse &#39;siz&#39; demelidir. Sonradan &ouml;ğrendim ki bu aslında bu Anadolu insanının sıcaklığı. Artık kafama takmıyorum.&quot; ifadesini kullandı.&nbsp;</p> <p>T&uuml;rk&ccedil;eyle ilgili başından ge&ccedil;en ilgin&ccedil; anıları da paylaşan Saparbekulı, ş&ouml;yle devam etti:</p> <p>&quot;T&uuml;rkiye&#39;ye geldikten yaklaşık &uuml;&ccedil; ay sonra annemle konuşurken fark etmeden T&uuml;rk&ccedil;e konuştuğumu anladım. 30 saniyelik de olsa T&uuml;rk&ccedil;e konuşmuşum. Annem de ne konuştuğumu anlamamış. Bir sene T&uuml;rk&ccedil;e g&ouml;rd&uuml;kten sonra b&ouml;yle komik olaylar oldu. (Kazakistan&#39;a d&ouml;nerken) U&ccedil;akta Kazak hostese bir şey soruyorum. T&uuml;rk&ccedil;e sorduğum i&ccedil;in hi&ccedil;bir şey anlamamış.&quot;</p> <p>Saparbekulı, Nihal Atsız&#39;ın &quot;Bozkurtlar&quot; kitabını &ccedil;ok severek okuduğunu, bu kitabın Kazak&ccedil;aya &ccedil;evrilmesi i&ccedil;in de &ccedil;alışmaları olduğunu dile getirdi.</p> <p>Yunus Emre&#39;nin şiirlerinin b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;iliğinin girişimiyle orijinalinden Kazak&ccedil;aya &ccedil;evrildiğinin altını &ccedil;izen Saparbekulı, bu eserlerin daha &ouml;nce Rus&ccedil;adan Kazak&ccedil;aya &ccedil;evrildiğini belirtti.</p> <p>Saparbekulı, T&uuml;rkiye&#39;ye ilk geldiği yıllarda şarkıcı Tarkan&#39;ın yeni pop&uuml;ler olmaya başladığını anımsatarak, &quot;Biz de o yıllarda Tarkan ile dalga ge&ccedil;iyorduk. Tarkan ağabeyden &ouml;z&uuml;r dileriz bu arada. Ama sonrasında hem T&uuml;rkiye&#39;yi hem de T&uuml;rk d&uuml;nyasını d&uuml;nyaya tanıtan bir sanat&ccedil;ı oldu.&quot; dedi.</p> <p>Sezen Aksu&#39;yu &ccedil;ok severek dinlediğini s&ouml;yleyen Saparbekulı, &quot;Sezen Aksu&#39;nun her bir şarkısının bende ayrı yeri var. Mustafa Sandal&#39;ın şarkısını Kazakistan&#39;da s&ouml;ylemiştim. M&uuml;sl&uuml;m G&uuml;rses gibi arabesk şarkıcıları da var. Aşık Veysel gibi halk ozanlarının eserlerini de dinlerim. Yabancı m&uuml;ziklerdense T&uuml;rk&ccedil;e dinlemeyi tercih ediyorum.&quot; diye konuştu.</p> <h3>&quot;T&uuml;rkler genelde sıcak kanlı insanlar&quot;</h3> <p>İngiltere&#39;nin Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;isi Dominick Chilcott da T&uuml;rk&ccedil;e &ouml;ğrenme ser&uuml;veninin 1980&#39;li yıllarda İngiltere&#39;nin Ankara B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;iliğinde g&ouml;reve başlamadan &ouml;nce aldığı T&uuml;rk&ccedil;e kursuyla başladığını aktardı.</p> <p>Chilcott, &quot;Ama şu anda b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;i olarak imrenilecek bir pozisyonum var. Buraya gelmeden &ouml;nce Londra&#39;da tekrar yoğun bir kurs aldım.&quot; dedi.&nbsp;</p> <p>T&uuml;rk&ccedil;esini geliştirmek i&ccedil;in elinden geleni yapmaya &ccedil;alıştığını kaydeden Chilcott, ş&ouml;yle devam etti:</p> <p>&quot;Ana dili İngilizce olanlar i&ccedil;in T&uuml;rk&ccedil;e basit bir dil değil. C&uuml;mle yapısı, kavram a&ccedil;ısından genelde T&uuml;rk&ccedil;e İngilizcenin tam tersi. Bundan dolayı İngilizce bilenler genelde zorluk &ccedil;ekiyorlar. Ama T&uuml;rk&ccedil;e &ccedil;ok g&uuml;zel bir dil. Tabii ki &ccedil;alışırsanız, alışıyorsunuz.&quot;&nbsp;</p> <p>Chilcott, kendisinin de T&uuml;rk&ccedil;e &ouml;ğrenirken zorlandığını belirterek, &quot;Ama değer. Aslında g&uuml;zel bir kelime hazinesi yaratmak i&ccedil;in b&uuml;y&uuml;k &ccedil;aba g&ouml;stermek lazım. Devam ediyoruz.&quot; diye konuştu.&nbsp;</p> <p>&quot;Benim na&ccedil;izane g&ouml;r&uuml;ş&uuml;me g&ouml;re sokaktaki T&uuml;rkler genelde sıcak kanlı insanlar.&quot; diyen Chilcott, soğuk bir mizaca sahip olduğu s&ouml;ylenen İngilizlerin &ouml;zellikle T&uuml;rkiye&#39;de sokakta iletişim kurarken saygılı ve sıcak kanlı davranmaları gerektiğini vurguladı.&nbsp;</p> <p>Chilcott, &quot;T&uuml;rklere g&uuml;l&uuml;mseyerek karşılık vermeliyiz.&quot; ifadesini kullandı.&nbsp;</p> <p>T&uuml;rk&ccedil;e ile ilgili en g&uuml;zel anılarından birini b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;i olarak Ankara&#39;ya atandığında T&uuml;rkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan&#39;a g&uuml;ven mektubunu takdim ederken yaşadığını kaydeden Chilcott, &quot;Cumhurbaşkanı ile sohbet ettik ve T&uuml;rk&ccedil;e konuştuk. Benim i&ccedil;in &ccedil;ok eğlenceliydi ve aynı zamanda itiraf etmeliyim ki gurur duydum.&quot; diye konuştu.&nbsp;</p> <p>Chilcott, b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;i olarak g&ouml;rev yaptığı &uuml;lkenin dilini anlamanın ve konuşmanın &ouml;nemine ilişkin şunları s&ouml;yledi:</p> <p>&quot;T&uuml;rkiye&#39;de T&uuml;rk&ccedil;e bilirseniz g&ouml;revinizde b&uuml;y&uuml;k bir potansiyeliniz olabilir. Se&ccedil;enekler artar. Mesela ben konuşmalar veriyorum zaman zaman. Bazen T&uuml;rk&ccedil;e konuşmalar verebiliyorum gazetecilere. Televizyon seyredebiliyorum. Gazeteleri okuyabiliyorum ve bu tabii ki bir avantaj getiriyor.&quot;</p> <p>B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;i Chilcott, Ankara dışında genelde İngilizce bilmeyen insanlarla T&uuml;rk&ccedil;e sohbet ettiğini belirterek, &quot;T&uuml;rkleri anlamak i&ccedil;in T&uuml;rk&ccedil;e bir anahtar.&quot; dedi.&nbsp;</p> <p>T&uuml;rk&ccedil;e konuşurken genelde uzun kelimeleri tercih ettiğini anlatan Chilcott, T&uuml;rkiye&#39;nin &ccedil;ok zengin bir k&uuml;lt&uuml;r ve tarihe sahip olduğunu kaydederek, &quot;K&uuml;lt&uuml;r ve tarih bakımından T&uuml;rkiye azımsanmayacak &ouml;nemde.&quot; diye konuştu.&nbsp;</p> <p>T&uuml;rk&ccedil;ede var olan eski deyimler ve atas&ouml;zlerini kullanmayı ve anlamlarını &ccedil;ok sevdiğini s&ouml;yleyen Chilcott, &quot;Eski deyimleri, mesela &#39;her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır&#39;, &ccedil;ok seviyorum.&quot; dedi.</p> </div>
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.