Biden Amerikan toplumunu birleştirebilir mi?

DÜNYA (AA) - Anadolu Ajansı | 27.01.2021 - 17:35, Güncelleme: 27.10.2022 - 05:59
 

Biden Amerikan toplumunu birleştirebilir mi?

Biden’a göre toplumda birliği bozanlar, değerler konusunda ayrışma yaşayan muhafazakârlar ya da kırsal kesim insanları değil, ülkedeki yerleşik demokratik kuralları hiçe sayan aşırı sağ gruplar.
<p>Joe Biden 20 Ocak&rsquo;ta yapılan pek de alışılmadık bir devir teslim t&ouml;reniyle ABD&rsquo;nin 46. başkanı oldu. Biden&rsquo;ın t&ouml;rende yaptığı konuşma &ldquo;birlik-beraberlik&rdquo; teması &uuml;zerine kuruluydu. Konuşmanın en &ccedil;arpıcı noktası &uuml;lkenin &ldquo;silahsız i&ccedil; savaş&rdquo; (uncivil war) şartları altında olduğunun bizzat yeni başkan tarafından ifade edilmesiydi. Bu ifade Amerikan toplumunun, değerler konusunda bir uzlaşı i&ccedil;erisinde olması bir tarafa, toplumsal anlaşmazlıkların makul bir şekilde y&ouml;netilmesini sağlayacak ortak kuralları benimseme konusunda dahi bir uzlaşıya sahip olmadığını ortaya koyuyordu. Değerler ve kurallar d&uuml;zeyinde birliğin sağlanamaması, toplumun sıcak &ccedil;atışmanın eşiğinde olduğunu teyit ediyordu. Yani toplumsal kesimleri bir arada tutan yeg&acirc;ne fakt&ouml;r&uuml;n, elindekini kaybetmeme iştiyakı ya da &ouml;l&uuml;m korkusundan kaynaklanan, yazılı olmayan bir karşılıklı saldırmama anlaşmasından başka bir şey olmadığını vurgulamaktaydı.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bu ifadeler abartılı g&ouml;r&uuml;lebilir ya da kulağa pek ger&ccedil;ek&ccedil;i gelmeyebilir. Ancak 6 Ocak Kongre baskınının ardından Amerikan kamuoyunda oluşan şok ve panik havası bu tespitin &ccedil;ok da yabana atılmaması gerektiğini ortaya koyuyor. Onca curcunaya rağmen Amerika, Western filmlerinde silahların patlamasının hemen &ouml;ncesinde beliren derin sessizliği ve tekinsizliği &ccedil;ok yakından tecr&uuml;be etti. Biden&rsquo;ın konuşmasının Lincolnv&acirc;ri bir konuşma olarak değerlendirilmesi ve bir sembol olarak Abraham Lincoln&rsquo;ın akıllara gelmesi boşuna değil. Bilindiği &uuml;zere, &uuml;lkenin 16. başkanı Abraham Lincoln, 1860&rsquo;larda yaşanan Amerikan i&ccedil; savaşında g&ouml;rev yapmıştı ve i&ccedil; savaşı sonlandıran ve &uuml;lkenin birliğini tekrar sağlayan lider olarak tarihe ge&ccedil;mişti. Bu sebeple Lincoln &uuml;lkenin ikinci kurucusu addedilir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bu gelişmelerin ışığında, mevcut Amerikan siyaseti iki &ouml;nemli soru etrafında şekil almaktadır. Bu sorulardan birincisi &ldquo;toplumda birliği kimin bozduğu&rdquo; meselesine odaklanırken ikincisi ise Biden&rsquo;ın toplumda birliği sağlama konusunda ne denli başarılı olacağını merkeze koyuyor. Bu iki konu &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nemde Amerikan siyasetinde iktidar m&uuml;cadelesinin gidişatını belirleyecek sorular. Hem Demokratlar hem de Cumhuriyet&ccedil;iler bu soruların merkezi rol&uuml;n&uuml; kabul ediyor ve bu zeminde iktidar m&uuml;cadelesi vermeye hazır g&ouml;r&uuml;n&uuml;yorlar. Bundan sonraki s&uuml;re&ccedil;, toplumda birliği kimin bozduğuna ve Biden&rsquo;ın toplumsal kutuplaşmanın hararetini d&uuml;ş&uuml;rme ve nihayet ortadan kaldırma konusunda ne denli başarılı olacağına dair ileri s&uuml;r&uuml;lecek rakip tezlerin kapışmasına sahne olacaktır.</p> <p>&nbsp;</p> <h3>Toplumsal birliği kim bozuyor?</h3> <p>Toplumda birliği kim bozduğu sorusunun işaret fişeği, bizzat Biden tarafından devir teslim t&ouml;reninde yapılan konuşmada atıldı. Biden konuşmasında, toplumda &ouml;teden beri kırsal ile şehir merkezi ve liberaller ile muhafazak&acirc;rlar arasında bir ayrışmanın ve rekabetin olduğunu teslim etti. Buna ek olarak, ırk zemininde beyaz/siyah ve cinsiyet zemininde kadın/erkek ayrışmalarının da &uuml;lkenin toplumsal d&uuml;zeninde belirleyici rol oynadığına vurgu yaptı. İlk defa siyahi ve kadın bir başkan yardımcısının (Kamala Harris) se&ccedil;ilmesini işaret ederek bu ayrışmaların yatıştırılması konusunda zamanla ciddi bir yol alındığını da ekledi. Liberaller ile muhafazak&acirc;rlar arasındaki ayrışmaya y&ouml;nelik ise değerler konusunda ciddi ayrışmalar olsa bile, kurallar konusunda bir uzlaşının var olmasının &ouml;nemine dikkat &ccedil;ekti; &uuml;lke tarihinde zaman zaman ayrışmaların dozajı artsa da, bir şekilde demokratik kurallara riayet edilmesinde ortak bir eğilimin oluştuğunu belirtti.</p> <p>T&uuml;m bu kabuller ve karşı tarafa zeytin dalı uzatan ifadelerden sonra, kendisi ve birlikte hareket ettiği dava arkadaşlarının, &uuml;lkede yerleşik kuralları ve team&uuml;lleri hi&ccedil;e sayan aşırı sağın varlığını hoş g&ouml;rmeyeceğinin altını net bir şekilde &ccedil;izdi. Biden&rsquo;a g&ouml;re toplumda birliği bozanlar, değerler konusunda ayrışma yaşayan muhafazak&acirc;rlar ya da kırsal kesim insanları değil, &uuml;lkedeki yerleşik demokratik kuralları hi&ccedil;e sayan aşırı sağ gruplar. Aşırı sağ gruplar, &uuml;lkedeki yerleşik demokratik kuralları ihlal ederek toplumu i&ccedil; savaşa s&uuml;r&uuml;kler şekilde birliği bozma tehlikesi oluşturmakta. Aşırı sağ gruplar liberaller ile muhafazak&acirc;rlar arasındaki meşru ayrışmaların oluşturduğu &ccedil;emberin dışına &ccedil;ıkarak ve bu &ccedil;emberin oluşturduğu yerleşik m&uuml;esses nizamı tehdit ederek toplum dışı bir nitelik arz ediyor. Toplumun bir par&ccedil;ası olarak g&ouml;r&uuml;lmeleri de s&ouml;z konusu değil. Her birliğin bir kurucu &ldquo;dışarıya&rdquo; ya da &ldquo;&ouml;tekiye&rdquo; ihtiyacı olduğu ger&ccedil;eğini hatırlayacak olursak, Biden &uuml;lkedeki toplumsal birlik ve b&uuml;t&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n dışarısının ya da &ouml;tekisinin aşırı sağ gruplar olduğunu dile getirmiş oldu. &Uuml;lkedeki birliğin yerleşik demokratik kuralları hi&ccedil;e sayan aşırı sağa karşı kurulacağını ilan etti. Toplumun sınırlarının aşırı sağa karşıtlık &uuml;zerinden somutluk kazanacağını belirtti.</p> <p>Cumhuriyet&ccedil;i &ccedil;evrelerdeki tartışmalara baktığımızda ise Biden&rsquo;ın &ccedil;izdiği bu resmi kabul etme konusunda pek bir ışık g&ouml;r&uuml;nm&uuml;yor. Bu &ccedil;evreler Biden&rsquo;ın &ldquo;Amerikan toplumu versus aşırı sağ&rdquo; şeklinde form&uuml;le ettiği siyasi &ccedil;er&ccedil;eveyi, Demokratların Cumhuriyet&ccedil;ileri tahakk&uuml;m altına almak i&ccedil;in kullandığı hegemonik bir ara&ccedil; olarak g&ouml;rmekteler. Aşırı sağ olarak tanımlanan toplum dışı siyasi akt&ouml;re karşı konumlandırılan Amerikan toplumu, Biden&rsquo;ın ifade ettiği gibi demokratik kurallara saygılı Demokratlar ve Cumhuriyet&ccedil;ilerden oluşmuyor. Bu kesimlere g&ouml;re Biden, esasında Amerikan toplumunu liberal-k&uuml;reselci &ccedil;izgide tanımlıyor ve bu toplum tanımı i&ccedil;inde Cumhuriyet&ccedil;ilerin bir&ccedil;oğunun yer bulması s&ouml;z konusu değil. Aşırı sağ ifadesini kullanarak Biden Cumhuriyet&ccedil;ilerin makul taleplerini de gayrimeşru hale getiriyor, onları toplumdan dışlıyor ve toplumu b&ouml;l&uuml;yor. Toplumu birleştirme misyonu &uuml;stlenen Biden&rsquo;ın hemen ilk adımda toplumu b&ouml;ld&uuml;ğ&uuml; ve kutuplaştırdığı tezi, Cumhuriyet&ccedil;i &ccedil;evrelerin şu an en fazla başvurduğu tez durumunda. Dolayısıyla &ldquo;aşırı sağ&rdquo; ifadesinin bir bakıma, &ouml;zellikle 6 Ocak&rsquo;taki Kongre baskını olayından sonra, Cumhuriyet&ccedil;ilerin geneli &uuml;zerinde kullanılan ve onları hizaya sokmaya &ccedil;alışan bir siyasi sopa işlevi g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; s&ouml;ylemek m&uuml;mk&uuml;n.</p> <p>Cumhuriyet&ccedil;i toplum kesimlerine g&ouml;re toplumdaki asıl kutuplaşma, Amerikan halkı ile k&uuml;reselci elit arasında. Biden ve demokratlar ve bunlarla hareket eden bazı Cumhuriyet&ccedil;i siyasi elitler k&uuml;reselci blokta yer alıyorlar ve Amerikan halkına ve devletine karşı ciddi bir tehdit oluşturuyorlar. O halde, &ldquo;toplumda birliği kim bozuyor&rdquo; sorusuna bu kesimlerin verdiği alternatif cevap, bunun k&uuml;reselci elit ve onların kuyruğuna takılan toplumsal kesimler olduğu şeklinde. Bu g&ouml;r&uuml;ş, k&uuml;reselci eliti Amerikan toplumunun dışarısı ya da &ouml;tekisi olarak tanımlıyor. K&uuml;reselci elitin &uuml;lkeye ihanet ettiği ve halkı kandırdığı tezini işliyor. Hatırlanacağı &uuml;zere bu, eski başkan Trump&rsquo;a 2016&rsquo;daki başkanlık se&ccedil;imini kazandıran ve y&ouml;netimi s&uuml;resince başvurduğu temel antagonizmaydı. Trump&rsquo;ın kaybetmesinin Trumpizmin kaybettiği anlamına gelmediğinin sıklıkla işlenen bir tez olması boşuna değil. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu antagonizma &ouml;yle kolay bir şekilde yabana atılacak ve &uuml;stesinden gelinebilecek zayıf bir teze sahip değil. Cumhuriyet&ccedil;i tabanın ve kısmen de partinin g&ouml;sterdiği dirence bakılırsa, Trumpizmin aşırı sağ olarak &ccedil;er&ccedil;evelenip etkisizleştirilmesi &ouml;yle kolay olacağa benzemiyor; hem de 6 Ocak Kongre baskını gibi, bu kesimler a&ccedil;ısından siyaseten &ccedil;ok yanlış ve talihsiz bir olayın yaşanmasına rağmen. Cumhuriyet&ccedil;i se&ccedil;menlerin yarısının 6 Ocak Kongre baskınını gayrimeşru bir eylem olarak g&ouml;rmediğini burada k&uuml;&ccedil;&uuml;k bir parantez a&ccedil;ıp ifade etmek gerekir. Trumpizmin kolay kolay &ouml;lmeyeceğini dile getirenler ve uyarılarda bulunanlar genellikle Biden destek&ccedil;ileri. Beklentileri de &ldquo;Amerikan toplumu versus k&uuml;reselci&rdquo; antagonizmasına galebe &ccedil;alarak Amerikan siyasetinin &ldquo;Amerikan toplumu versus aşırı sağ&rdquo; şeklindeki antagonizma tarafından belirlenmesi.</p> <h3>Biden &uuml;lkeyi birleştirebilir mi?</h3> <p>Amerikan siyasetinin &ldquo;k&uuml;reselci versus yerli-millici&rdquo; antagonizması tarafından belirlendiği epey ortada. Topluma birlik kazandırması d&uuml;ş&uuml;n&uuml;len her iki antagonizmanın da (&ldquo;Amerikan toplumu versus aşırı sağ&rdquo; ve &ldquo;Amerikan toplumu versus k&uuml;reselci elit&rdquo;) toplumun sınırlarını, fiziksel olarak toplumun i&ccedil;inde bulunan bir grubu dışlayarak kurmaya &ccedil;alışması, toplumsal birliğin ger&ccedil;ekleştirilmesinin &ouml;n&uuml;nde b&uuml;y&uuml;k bir engel oluşturuyor. Bu engeli daha da b&uuml;y&uuml;ten fakt&ouml;r, aşırı sağ ya da k&uuml;reselci şeklinde &ccedil;er&ccedil;evelenip sembolik olarak toplumun dışında tutulmaya &ccedil;alışılan toplumsal kesimlerin, toplumun b&uuml;t&uuml;n&uuml; i&ccedil;inde marjinal bir azınlığı temsil etmekten uzak olması. Oysa her iki taraf da dışladığı bu kesimleri olabildiğince k&uuml;&ccedil;&uuml;k ve marjinal bir toplumsal kesim olarak sunma gayreti i&ccedil;inde. Fakat son se&ccedil;im sonu&ccedil;larına ve kamuoyundaki tartışmalara bakılacak olursa, aşırı sağ ya da k&uuml;reselci olarak yaftalanan her iki siyasi pozisyonun da toplumsal desteğinin &ccedil;ok geniş olduğu g&ouml;zlemleniyor. Aşırı sağ olarak adlandırılan siyaset Cumhuriyet&ccedil;ilerin b&uuml;y&uuml;k bir kesimi, k&uuml;reselci olarak tanımlanan siyaset de Demokratların &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir kesimi tarafından kabul g&ouml;r&uuml;yor. Bu durumda her iki tarafın da k&uuml;reselci ve aşırı sağ olarak tanımlanan eğilimleri bir kenara bırakması ya da kendi i&ccedil;lerinden atması m&uuml;mk&uuml;n değil. Aynı şekilde, siyasi iktidarı elinde tutan Demokratların, Cumhuriyet&ccedil;ilerin kendilerine boyun eğmelerini sağlayacak adımı atmaları, yani Cumhuriyet&ccedil;ilerin taleplerini kendi siyasi projelerine eklemlemeleri de imk&acirc;n dahilinde g&ouml;r&uuml;nm&uuml;yor. Bu durumda, mevcut toplumsal kutuplaşmanın siyasetin tam merkezine oturmasından başka bir sonu&ccedil; beklenemez.</p> <p>Bu karamsar tabloya rağmen, Demokratların birliği sağlamak ve toplumsal kutuplaşmanın hararetini d&uuml;ş&uuml;rmek adına atabileceği bazı pratik adımlar kamuoyunda tartışılıyor. Buna g&ouml;re Biden&rsquo;ın atabileceği birka&ccedil; adım var: Bunlardan ilki Kongre&rsquo;de hemen Cumhuriyet&ccedil;ilerin desteğini alabilecek bir projeyi başlatmak. &Ouml;rnek olarak, eski başkanlardan Bill Clinton&rsquo;ın aynı ama&ccedil;la Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması&rsquo;nı (NAFTA) ge&ccedil;irdiği ve bu s&uuml;re&ccedil;te bazı Demokrat Partili temsilciler itiraz ederken bazı Cumhuriyet&ccedil;ilerin ise destek verdiği dile getiriliyor. Biden&rsquo;ın da siyasi kamplaşmayı bulandırmak ve zayıflatmak adına benzer bir girişimde bulunması kuvvetle muhtemel. Bir başka se&ccedil;enek ise Demokratların Kongre&rsquo;de Cumhuriyet&ccedil;ilere taktik anlamda bazı tavizler vermeleri. Daha somut olarak, Cumhuriyet&ccedil;ilerin itiraz ettikleri bazı konularda onlara boyun eğerek kendilerini g&uuml;&ccedil;l&uuml; ve g&uuml;vende hissetmelerini sağlamak. &Ccedil;ok uzun yıllar Kongre&rsquo;de g&ouml;rev yapan ve bu hassas dengelerin bilincinde olan Biden&rsquo;ın bu se&ccedil;eneği de g&uuml;ndeminde tutma ihtimali y&uuml;ksek. Son olarak, Demokratların Trump&rsquo;ın azil s&uuml;recini başlatmasının kutuplaşmayı daha da artıracağı, bu sebeple bundan vazge&ccedil;menin siyaseten daha doğru bir adım olacağı ileri s&uuml;r&uuml;l&uuml;yor. Senatonun ve Biden y&ouml;netiminin, enerjisini kutuplaştırıcı ve yıpratıcı azil s&uuml;recine vermektense, topluma vaat edilen icraatlara harcamasının daha mantıklı olduğu s&ouml;yleniyor. Bu yabana atılır bir se&ccedil;enek değil, fakat Demokratların sadece Trump&rsquo;ı değil Trumpizmi de ezmek ve kabaran toplumsal muhalefetin burnunu iyice s&uuml;rtmek i&ccedil;in bilendiği g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alındığında, bunun pek de kolay olmayacağını s&ouml;ylemek lazım. Biden&rsquo;ın devir teslim konuşmasında bu siyasi ve toplumsal akımı &ldquo;i&ccedil; ter&ouml;r&rdquo; olarak adlandırdığı akıldan &ccedil;ıkarılmamalı. Ayrıca kamuoyu tartışmalarında Demokratlar, Cumhuriyet&ccedil;ilerin h&acirc;l&acirc; y&uuml;ksek perdeden konuşup Biden y&ouml;netimini taviz vermeye zorlayarak, yeterli &ouml;l&ccedil;&uuml;de demokratik olmayan bir toplumsal birlik arayışına sevk etmeye &ccedil;alıştığı konusunda uyarılarda bulunuyorlar.</p> <p>Bu adımların &ouml;zellikle ilk ikisinin Kongre&rsquo;de Cumhuriyet&ccedil;i temsilcileri kazanmaya odaklandığını ve toplumsal tabanda pek bir etkisinin olmayacağı a&ccedil;ık. Demokratlar Cumhuriyet&ccedil;i siyasi eliti kendi taraflarına &ccedil;ekebilirlerse toplumsal kutuplaşmanın da yatışacağını umuyorlar. Oysa Cumhuriyet&ccedil;i siyasi elitin Demokratlara karşı yumuşaması, toplumsal tabandaki karşılığının azalmasına ve parti ile se&ccedil;menleri arasında bir g&uuml;ven bunalımının doğmasına yol a&ccedil;abilir. Cumhuriyet&ccedil;i siyasi elitin, bu siyasi-toplumsal ger&ccedil;eğin ve dengelerin farkında olması nedeniyle, Demokratlara yeşil ışık yakması pek kolay olmayabilir. Şayet bu ger&ccedil;ekleşirse, Amerikan siyasetinde yeni bir partinin doğuşuna ve orta ve uzun vadede hatırı sayılır bir g&uuml;&ccedil; elde edişine şahitlik edebiliriz. Trump&rsquo;ın yeni bir parti kuracağı s&ouml;ylentilerinin tam da bu nedenle dolaşımda olduğuna ş&uuml;phe yok. Cumhuriyet&ccedil;i partinin &ouml;nde gelen fig&uuml;rlerinin, kendi partilerini ayakta tutmak i&ccedil;in, kendilerinin de bir par&ccedil;ası oldukları Washington eliti ile kendi toplumsal tabanları arasında bir karar vermeye zorlandığı olduk&ccedil;a a&ccedil;ık.</p> <h3>Dış tehdit birleştirici olabilir mi?</h3> <p>Toplumsal kutuplaşmayı aşma ve birliği sağlama konusunda Biden i&ccedil;in bir başka se&ccedil;enek ise Amerikan toplumunun dikkatini toplumun tamamını tehdit eden bir dış tehdide &ccedil;ekmek. Dışardaki daha b&uuml;y&uuml;k bir tehdidin varlığı i&ccedil;erideki ayrışmaların &uuml;st&uuml;n&uuml; &ouml;rtebilir. Literat&uuml;rde &ldquo;g&uuml;nah ke&ccedil;isi&rdquo; stratejisi olarak bilinen bu adımın, Biden tarafından atılıp atılmayacağı konusunda bir netlik yok. Biden devir teslim t&ouml;reninde yaptığı konuşmasında pandemiyi bir dış tehdit olarak adlandırdı ve &ldquo;pandemiye karşı birleşmeliyiz&rdquo; dedi. Pandeminin Amerikan toplumunu hem ekonomik hem de sağlık a&ccedil;ısından &ccedil;ok k&ouml;t&uuml; etkilediği bir ger&ccedil;ek. Fakat pandeminin toplumu birleştirici bir etki yaratıp yaratmayacağı b&uuml;y&uuml;k bir soru işareti. Kaldı ki pandemi birleştirici bir rol oynayabileceği gibi ayrıştırıcı bir rol de oynayabilir. Trump&rsquo;ın ipini &ccedil;eken birincil fakt&ouml;r&uuml;n pandemi ve onun yarattığı ekonomik ve toplumsal tahribat olduğu akıldan &ccedil;ıkarılmamalı. Cumhuriyet&ccedil;i kesimlerde şimdiden, ekonomik yardımların Demokrat se&ccedil;menlere gittiği ya da gideceği konusunda dedikodular yayılmaya başlamış durumda.</p> <p>Dış tehdidin Amerikan toplumunun tamamını tehdit eden başka bir uluslararası g&uuml;&ccedil; olması daha makul bir se&ccedil;enek olarak duruyor. &Ccedil;in bu g&uuml;&ccedil;lerin başında geliyor ve Amerikan toplumunda &Ccedil;in tehdidinin alıcı sayısı hi&ccedil; azımsanmayacak oranda. Toplumun son yıllarda tecr&uuml;be edilen ekonomik sıkıntılarla &Ccedil;in arasında bir bağ kurması &ccedil;ok zor değil. &Ccedil;in&rsquo;in Amerikan işlerini &ccedil;aldığı, toplumda yaygın bir kanaat. Siyasi elit a&ccedil;ısından ise &Ccedil;in&rsquo;in kom&uuml;nist ve otoriter bir g&uuml;&ccedil; olması ve Amerikan hegemonyasını sarsması, baş tehdit olarak adlandırılması i&ccedil;in yeterli bir gerek&ccedil;e. Fakat Biden ve ekibinin &Ccedil;in&rsquo;e karşı Trump y&ouml;netiminden ayrışarak daha farklı bir strateji izlemesi ihtimali y&uuml;ksek. K&uuml;reselleşmeyi ve uluslararası kurumları yeniden canlandırmak isteyen Biden y&ouml;netiminin, &Ccedil;in&rsquo;i uluslararası d&uuml;zenden dışlayarak değil kapsamaya &ccedil;alışarak kontrol altına alma stratejisi izleyeceğini beklemek gerekir. Biden &Ccedil;in ile reelpolitik &uuml;zerinden bir hesaplaşmaya girişmek yerine, liberal hegemonya ara&ccedil;larını seferber ederek onu dengelemek isteyecektir.</p> <p>Rusya ve İran başta olmak &uuml;zere otoriter addedilen devletlerin y&ouml;nelttiği siyasi tehditler ve g&uuml;venlik tehdidi &uuml;zerinden bir dış d&uuml;şman yaratarak toplumu birleştirmek de se&ccedil;enekler arasında. İran&rsquo;ı hedef tahtasına yerleştirerek Trump, &Ccedil;in&rsquo;den gelen ekonomik tehdidin yanı sıra, toplumu birleştirici bir unsur olarak siyaset ve g&uuml;venlik tehdidine de başvurmuştu. İran konusunda Biden y&ouml;netimi Trump kadar sert değil. Trump&rsquo;ın &ccedil;ekildiği n&uuml;kleer anlaşmaya geri d&ouml;n&uuml;lmesi an meselesi. Fakat yine de Biden y&ouml;netiminde, Amerikan dış politikasının &ldquo;demokrasi versus otoriterlik&rdquo; antagonizması &uuml;zerinden y&uuml;r&uuml;t&uuml;lmesi şaşırtıcı olmaz. Biden y&ouml;netiminin, k&uuml;reselleşmeyi canlandırma kapsamında, ekonomik g&uuml;&ccedil;lerin &ouml;n&uuml;n&uuml; a&ccedil;mak i&ccedil;in otoriterlik iddiaları &uuml;zerinden devlet egemenliğini ve alternatif siyasetleri hedef tahtasına koyması muhtemel. Ayrıca kendi b&ouml;lgelerinde bağımsız dış politika takip eden devletleri hizaya sokmak i&ccedil;in baskı yapılacak olmasına da kesin g&ouml;z&uuml;yle bakılabilir. Fakat bunun Amerikan toplumu i&ccedil;indeki kutuplaşmayı ne denli yatıştıracağı ise b&uuml;y&uuml;k bir soru işareti. Hatta bunun, i&ccedil;erideki kutuplaşmayı daha da artıracağı bile d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lebilir. Cumhuriyet&ccedil;ilerin k&uuml;reselleşmeye ve ekonomiye karşı devlet egemenliğini, ekonomik milliyet&ccedil;iliği, otonomiyi ve siyaseti savundukları d&uuml;ş&uuml;n&uuml;ld&uuml;ğ&uuml;nde, onlar Biden y&ouml;netiminin bu dış tehdit stratejisini kendilerine y&ouml;nelik bir saldırı olarak g&ouml;rebilirler.</p> <h3>&ldquo;İ&ccedil; ter&ouml;r&rdquo; ifadesi neden tehlikeli?</h3> <p>Sonu&ccedil; olarak, Cumhuriyet&ccedil;ilerin ya da Biden karşıtlarının odaklandığı iki mesele var. Bunlardan biri ekonomik, diğeri ise k&uuml;lt&uuml;rel sorunlar. Amerikan toplumunda mavi yakalı orta sınıfın zayıflaması ve sınıfsal olarak alta d&uuml;şmesi s&ouml;z konusu. Toplumda &ouml;nemli bir yek&ucirc;n oluşturan bu grup, uzunca bir s&uuml;redir k&uuml;reselleşmenin etkisiyle rekabet&ccedil;i g&uuml;&ccedil;lerini kaybetmekte ve işsizlik ve fakirleşme sorunuyla karşı karşıya kalmakta. Buna ek olarak, neo-liberal k&uuml;reselleşmenin etkisiyle b&uuml;y&uuml;yen zengin ile fakir arasındaki u&ccedil;urum da bu toplumsal kesimlerin dikkatinden ka&ccedil;mıyor ve yerleşik siyasi d&uuml;zenin meşruiyetini sorgulayan bir tepkiye yol a&ccedil;ıyor. Artan eşitsizliğin ve g&ouml;z ardı edilmenin toplumsal birlik ve b&uuml;t&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n zeminini dinamitlediği &ccedil;ok a&ccedil;ık. B&ouml;ylesi bir durumun varlığı apa&ccedil;ık ortadayken, toplumu birleştirme misyonu kuşanan Biden&rsquo;ın devir teslim konuşmasında ekonomik ve sosyal eşitsizlik sorununa nerdeyse hi&ccedil; değinmemesi b&uuml;y&uuml;k bir hata ve talihsizlikti.</p> <p>Ekonomik eşitsizliklerin etkisi, bununla &ouml;rt&uuml;şen k&uuml;lt&uuml;rel ayrışmayla katlanmakta. Aynı toplumsal kesimler sadece ekonomik anlamda değil, aynı zamanda k&uuml;lt&uuml;rel olarak da kaybettiklerini d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorlar. Bir yandan geleneksel orta sınıfın dayandığı aile, din ve konvansiyonel kadın/erkek rolleri b&uuml;y&uuml;k bir baskı altındayken ve d&ouml;n&uuml;ş&uuml;m ge&ccedil;irirken, vatanseverlik, yerellik ve kendi kendine yetme gibi diğer değerler de k&uuml;reselleşmenin etkisiyle &ldquo;demode&rdquo; ve &ldquo;gerici&rdquo; yaftası yemekten kurtulamıyor. Kendi kimliğini kuran bu değerlerin s&uuml;rekli merkez medya ve m&uuml;esses siyasi nizam tarafından hor g&ouml;r&uuml;lmesi, değersizleştirilmesi ve itilip kakılması, bu toplumsal kesimleri siyaseten ayrıca motive ediyor. Biden&rsquo;ın devir-teslim t&ouml;reninde bu kesimlerin değerlerini pek de ciddiye almayan ve &ldquo;ilerici&rdquo; değerlere vurgu yapan bir konuşma ger&ccedil;ekleştirdiği g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alındığında, ekonomi ile birlikte k&uuml;lt&uuml;rel alanının da Amerikan toplumunda kutuplaşmanın motoru olmaya devam edeceğini s&ouml;yleyebiliriz. Dolayısıyla ekonomik ve k&uuml;lt&uuml;rel boyutlarıyla k&uuml;reselleşme, Amerikan toplumunu &ldquo;kazananlar&rdquo; ve &ldquo;kaybedenler&rdquo; şeklinde ikiye b&ouml;lm&uuml;ş durumda ve bunun bir s&uuml;re daha devam edeceğini kestirmek zor değil. G&uuml;n&uuml;m&uuml;z Amerikan siyaseti neo-liberal k&uuml;reselleşmenin &uuml;rettiği kazananlar ile kaybedenler arasındaki bu ayrışma tarafından belirleniyor ve belirlenmeye devam edecek gibi g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>T&uuml;m bu tartışma, Amerikan toplumundaki ayrışma ve kutuplaşmanın yapısal fakt&ouml;rlerce tetiklendiğini g&ouml;steriyor. Dolayısıyla merkez medyadaki, ayrışmanın Trump ya da belli bir toplumsal kesim tarafından k&ouml;r&uuml;klendiği tezi, yani ayrışmanın nedenini oyunbozan bir akt&ouml;r&uuml;n varlığına ve eylemlerine bağlama &ccedil;abası nafile g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Birleştirici olmak istiyorsa Biden&rsquo;ın sorunun yapısal fakt&ouml;rler tarafından tetiklendiğini kabullenmesi ve k&uuml;reselleşmenin Amerikan toplumunda yarattığı tahribatı gidermeye y&ouml;nelik bir siyaset takip etmesi gerekir. Bu hedefe y&ouml;nelmeyen bir siyaset, kuşanılan birleştiricilik misyonunun havada kalmasına ve Amerikan siyasetinin daha da tehlikeli sulara &ccedil;ekilmesine yol a&ccedil;acaktır. Biden devir teslim konuşmasında her ne kadar 6 Ocak Kongre baskınını yapanları &ldquo;yerli ter&ouml;rist&rdquo; ilan etse de, &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki siyasi manzaraya baktığımızda, k&uuml;reselleşmenin kaybedenlerinin (yani bir&ccedil;ok sıradan Amerikalının) bu su&ccedil;lamayı kendi &uuml;zerine almayacağının bir garantisi yok gibi g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p>
Biden’a göre toplumda birliği bozanlar, değerler konusunda ayrışma yaşayan muhafazakârlar ya da kırsal kesim insanları değil, ülkedeki yerleşik demokratik kuralları hiçe sayan aşırı sağ gruplar.
<p>Joe Biden 20 Ocak&rsquo;ta yapılan pek de alışılmadık bir devir teslim t&ouml;reniyle ABD&rsquo;nin 46. başkanı oldu. Biden&rsquo;ın t&ouml;rende yaptığı konuşma &ldquo;birlik-beraberlik&rdquo; teması &uuml;zerine kuruluydu. Konuşmanın en &ccedil;arpıcı noktası &uuml;lkenin &ldquo;silahsız i&ccedil; savaş&rdquo; (uncivil war) şartları altında olduğunun bizzat yeni başkan tarafından ifade edilmesiydi. Bu ifade Amerikan toplumunun, değerler konusunda bir uzlaşı i&ccedil;erisinde olması bir tarafa, toplumsal anlaşmazlıkların makul bir şekilde y&ouml;netilmesini sağlayacak ortak kuralları benimseme konusunda dahi bir uzlaşıya sahip olmadığını ortaya koyuyordu. Değerler ve kurallar d&uuml;zeyinde birliğin sağlanamaması, toplumun sıcak &ccedil;atışmanın eşiğinde olduğunu teyit ediyordu. Yani toplumsal kesimleri bir arada tutan yeg&acirc;ne fakt&ouml;r&uuml;n, elindekini kaybetmeme iştiyakı ya da &ouml;l&uuml;m korkusundan kaynaklanan, yazılı olmayan bir karşılıklı saldırmama anlaşmasından başka bir şey olmadığını vurgulamaktaydı.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bu ifadeler abartılı g&ouml;r&uuml;lebilir ya da kulağa pek ger&ccedil;ek&ccedil;i gelmeyebilir. Ancak 6 Ocak Kongre baskınının ardından Amerikan kamuoyunda oluşan şok ve panik havası bu tespitin &ccedil;ok da yabana atılmaması gerektiğini ortaya koyuyor. Onca curcunaya rağmen Amerika, Western filmlerinde silahların patlamasının hemen &ouml;ncesinde beliren derin sessizliği ve tekinsizliği &ccedil;ok yakından tecr&uuml;be etti. Biden&rsquo;ın konuşmasının Lincolnv&acirc;ri bir konuşma olarak değerlendirilmesi ve bir sembol olarak Abraham Lincoln&rsquo;ın akıllara gelmesi boşuna değil. Bilindiği &uuml;zere, &uuml;lkenin 16. başkanı Abraham Lincoln, 1860&rsquo;larda yaşanan Amerikan i&ccedil; savaşında g&ouml;rev yapmıştı ve i&ccedil; savaşı sonlandıran ve &uuml;lkenin birliğini tekrar sağlayan lider olarak tarihe ge&ccedil;mişti. Bu sebeple Lincoln &uuml;lkenin ikinci kurucusu addedilir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bu gelişmelerin ışığında, mevcut Amerikan siyaseti iki &ouml;nemli soru etrafında şekil almaktadır. Bu sorulardan birincisi &ldquo;toplumda birliği kimin bozduğu&rdquo; meselesine odaklanırken ikincisi ise Biden&rsquo;ın toplumda birliği sağlama konusunda ne denli başarılı olacağını merkeze koyuyor. Bu iki konu &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nemde Amerikan siyasetinde iktidar m&uuml;cadelesinin gidişatını belirleyecek sorular. Hem Demokratlar hem de Cumhuriyet&ccedil;iler bu soruların merkezi rol&uuml;n&uuml; kabul ediyor ve bu zeminde iktidar m&uuml;cadelesi vermeye hazır g&ouml;r&uuml;n&uuml;yorlar. Bundan sonraki s&uuml;re&ccedil;, toplumda birliği kimin bozduğuna ve Biden&rsquo;ın toplumsal kutuplaşmanın hararetini d&uuml;ş&uuml;rme ve nihayet ortadan kaldırma konusunda ne denli başarılı olacağına dair ileri s&uuml;r&uuml;lecek rakip tezlerin kapışmasına sahne olacaktır.</p> <p>&nbsp;</p> <h3>Toplumsal birliği kim bozuyor?</h3> <p>Toplumda birliği kim bozduğu sorusunun işaret fişeği, bizzat Biden tarafından devir teslim t&ouml;reninde yapılan konuşmada atıldı. Biden konuşmasında, toplumda &ouml;teden beri kırsal ile şehir merkezi ve liberaller ile muhafazak&acirc;rlar arasında bir ayrışmanın ve rekabetin olduğunu teslim etti. Buna ek olarak, ırk zemininde beyaz/siyah ve cinsiyet zemininde kadın/erkek ayrışmalarının da &uuml;lkenin toplumsal d&uuml;zeninde belirleyici rol oynadığına vurgu yaptı. İlk defa siyahi ve kadın bir başkan yardımcısının (Kamala Harris) se&ccedil;ilmesini işaret ederek bu ayrışmaların yatıştırılması konusunda zamanla ciddi bir yol alındığını da ekledi. Liberaller ile muhafazak&acirc;rlar arasındaki ayrışmaya y&ouml;nelik ise değerler konusunda ciddi ayrışmalar olsa bile, kurallar konusunda bir uzlaşının var olmasının &ouml;nemine dikkat &ccedil;ekti; &uuml;lke tarihinde zaman zaman ayrışmaların dozajı artsa da, bir şekilde demokratik kurallara riayet edilmesinde ortak bir eğilimin oluştuğunu belirtti.</p> <p>T&uuml;m bu kabuller ve karşı tarafa zeytin dalı uzatan ifadelerden sonra, kendisi ve birlikte hareket ettiği dava arkadaşlarının, &uuml;lkede yerleşik kuralları ve team&uuml;lleri hi&ccedil;e sayan aşırı sağın varlığını hoş g&ouml;rmeyeceğinin altını net bir şekilde &ccedil;izdi. Biden&rsquo;a g&ouml;re toplumda birliği bozanlar, değerler konusunda ayrışma yaşayan muhafazak&acirc;rlar ya da kırsal kesim insanları değil, &uuml;lkedeki yerleşik demokratik kuralları hi&ccedil;e sayan aşırı sağ gruplar. Aşırı sağ gruplar, &uuml;lkedeki yerleşik demokratik kuralları ihlal ederek toplumu i&ccedil; savaşa s&uuml;r&uuml;kler şekilde birliği bozma tehlikesi oluşturmakta. Aşırı sağ gruplar liberaller ile muhafazak&acirc;rlar arasındaki meşru ayrışmaların oluşturduğu &ccedil;emberin dışına &ccedil;ıkarak ve bu &ccedil;emberin oluşturduğu yerleşik m&uuml;esses nizamı tehdit ederek toplum dışı bir nitelik arz ediyor. Toplumun bir par&ccedil;ası olarak g&ouml;r&uuml;lmeleri de s&ouml;z konusu değil. Her birliğin bir kurucu &ldquo;dışarıya&rdquo; ya da &ldquo;&ouml;tekiye&rdquo; ihtiyacı olduğu ger&ccedil;eğini hatırlayacak olursak, Biden &uuml;lkedeki toplumsal birlik ve b&uuml;t&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n dışarısının ya da &ouml;tekisinin aşırı sağ gruplar olduğunu dile getirmiş oldu. &Uuml;lkedeki birliğin yerleşik demokratik kuralları hi&ccedil;e sayan aşırı sağa karşı kurulacağını ilan etti. Toplumun sınırlarının aşırı sağa karşıtlık &uuml;zerinden somutluk kazanacağını belirtti.</p> <p>Cumhuriyet&ccedil;i &ccedil;evrelerdeki tartışmalara baktığımızda ise Biden&rsquo;ın &ccedil;izdiği bu resmi kabul etme konusunda pek bir ışık g&ouml;r&uuml;nm&uuml;yor. Bu &ccedil;evreler Biden&rsquo;ın &ldquo;Amerikan toplumu versus aşırı sağ&rdquo; şeklinde form&uuml;le ettiği siyasi &ccedil;er&ccedil;eveyi, Demokratların Cumhuriyet&ccedil;ileri tahakk&uuml;m altına almak i&ccedil;in kullandığı hegemonik bir ara&ccedil; olarak g&ouml;rmekteler. Aşırı sağ olarak tanımlanan toplum dışı siyasi akt&ouml;re karşı konumlandırılan Amerikan toplumu, Biden&rsquo;ın ifade ettiği gibi demokratik kurallara saygılı Demokratlar ve Cumhuriyet&ccedil;ilerden oluşmuyor. Bu kesimlere g&ouml;re Biden, esasında Amerikan toplumunu liberal-k&uuml;reselci &ccedil;izgide tanımlıyor ve bu toplum tanımı i&ccedil;inde Cumhuriyet&ccedil;ilerin bir&ccedil;oğunun yer bulması s&ouml;z konusu değil. Aşırı sağ ifadesini kullanarak Biden Cumhuriyet&ccedil;ilerin makul taleplerini de gayrimeşru hale getiriyor, onları toplumdan dışlıyor ve toplumu b&ouml;l&uuml;yor. Toplumu birleştirme misyonu &uuml;stlenen Biden&rsquo;ın hemen ilk adımda toplumu b&ouml;ld&uuml;ğ&uuml; ve kutuplaştırdığı tezi, Cumhuriyet&ccedil;i &ccedil;evrelerin şu an en fazla başvurduğu tez durumunda. Dolayısıyla &ldquo;aşırı sağ&rdquo; ifadesinin bir bakıma, &ouml;zellikle 6 Ocak&rsquo;taki Kongre baskını olayından sonra, Cumhuriyet&ccedil;ilerin geneli &uuml;zerinde kullanılan ve onları hizaya sokmaya &ccedil;alışan bir siyasi sopa işlevi g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; s&ouml;ylemek m&uuml;mk&uuml;n.</p> <p>Cumhuriyet&ccedil;i toplum kesimlerine g&ouml;re toplumdaki asıl kutuplaşma, Amerikan halkı ile k&uuml;reselci elit arasında. Biden ve demokratlar ve bunlarla hareket eden bazı Cumhuriyet&ccedil;i siyasi elitler k&uuml;reselci blokta yer alıyorlar ve Amerikan halkına ve devletine karşı ciddi bir tehdit oluşturuyorlar. O halde, &ldquo;toplumda birliği kim bozuyor&rdquo; sorusuna bu kesimlerin verdiği alternatif cevap, bunun k&uuml;reselci elit ve onların kuyruğuna takılan toplumsal kesimler olduğu şeklinde. Bu g&ouml;r&uuml;ş, k&uuml;reselci eliti Amerikan toplumunun dışarısı ya da &ouml;tekisi olarak tanımlıyor. K&uuml;reselci elitin &uuml;lkeye ihanet ettiği ve halkı kandırdığı tezini işliyor. Hatırlanacağı &uuml;zere bu, eski başkan Trump&rsquo;a 2016&rsquo;daki başkanlık se&ccedil;imini kazandıran ve y&ouml;netimi s&uuml;resince başvurduğu temel antagonizmaydı. Trump&rsquo;ın kaybetmesinin Trumpizmin kaybettiği anlamına gelmediğinin sıklıkla işlenen bir tez olması boşuna değil. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu antagonizma &ouml;yle kolay bir şekilde yabana atılacak ve &uuml;stesinden gelinebilecek zayıf bir teze sahip değil. Cumhuriyet&ccedil;i tabanın ve kısmen de partinin g&ouml;sterdiği dirence bakılırsa, Trumpizmin aşırı sağ olarak &ccedil;er&ccedil;evelenip etkisizleştirilmesi &ouml;yle kolay olacağa benzemiyor; hem de 6 Ocak Kongre baskını gibi, bu kesimler a&ccedil;ısından siyaseten &ccedil;ok yanlış ve talihsiz bir olayın yaşanmasına rağmen. Cumhuriyet&ccedil;i se&ccedil;menlerin yarısının 6 Ocak Kongre baskınını gayrimeşru bir eylem olarak g&ouml;rmediğini burada k&uuml;&ccedil;&uuml;k bir parantez a&ccedil;ıp ifade etmek gerekir. Trumpizmin kolay kolay &ouml;lmeyeceğini dile getirenler ve uyarılarda bulunanlar genellikle Biden destek&ccedil;ileri. Beklentileri de &ldquo;Amerikan toplumu versus k&uuml;reselci&rdquo; antagonizmasına galebe &ccedil;alarak Amerikan siyasetinin &ldquo;Amerikan toplumu versus aşırı sağ&rdquo; şeklindeki antagonizma tarafından belirlenmesi.</p> <h3>Biden &uuml;lkeyi birleştirebilir mi?</h3> <p>Amerikan siyasetinin &ldquo;k&uuml;reselci versus yerli-millici&rdquo; antagonizması tarafından belirlendiği epey ortada. Topluma birlik kazandırması d&uuml;ş&uuml;n&uuml;len her iki antagonizmanın da (&ldquo;Amerikan toplumu versus aşırı sağ&rdquo; ve &ldquo;Amerikan toplumu versus k&uuml;reselci elit&rdquo;) toplumun sınırlarını, fiziksel olarak toplumun i&ccedil;inde bulunan bir grubu dışlayarak kurmaya &ccedil;alışması, toplumsal birliğin ger&ccedil;ekleştirilmesinin &ouml;n&uuml;nde b&uuml;y&uuml;k bir engel oluşturuyor. Bu engeli daha da b&uuml;y&uuml;ten fakt&ouml;r, aşırı sağ ya da k&uuml;reselci şeklinde &ccedil;er&ccedil;evelenip sembolik olarak toplumun dışında tutulmaya &ccedil;alışılan toplumsal kesimlerin, toplumun b&uuml;t&uuml;n&uuml; i&ccedil;inde marjinal bir azınlığı temsil etmekten uzak olması. Oysa her iki taraf da dışladığı bu kesimleri olabildiğince k&uuml;&ccedil;&uuml;k ve marjinal bir toplumsal kesim olarak sunma gayreti i&ccedil;inde. Fakat son se&ccedil;im sonu&ccedil;larına ve kamuoyundaki tartışmalara bakılacak olursa, aşırı sağ ya da k&uuml;reselci olarak yaftalanan her iki siyasi pozisyonun da toplumsal desteğinin &ccedil;ok geniş olduğu g&ouml;zlemleniyor. Aşırı sağ olarak adlandırılan siyaset Cumhuriyet&ccedil;ilerin b&uuml;y&uuml;k bir kesimi, k&uuml;reselci olarak tanımlanan siyaset de Demokratların &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir kesimi tarafından kabul g&ouml;r&uuml;yor. Bu durumda her iki tarafın da k&uuml;reselci ve aşırı sağ olarak tanımlanan eğilimleri bir kenara bırakması ya da kendi i&ccedil;lerinden atması m&uuml;mk&uuml;n değil. Aynı şekilde, siyasi iktidarı elinde tutan Demokratların, Cumhuriyet&ccedil;ilerin kendilerine boyun eğmelerini sağlayacak adımı atmaları, yani Cumhuriyet&ccedil;ilerin taleplerini kendi siyasi projelerine eklemlemeleri de imk&acirc;n dahilinde g&ouml;r&uuml;nm&uuml;yor. Bu durumda, mevcut toplumsal kutuplaşmanın siyasetin tam merkezine oturmasından başka bir sonu&ccedil; beklenemez.</p> <p>Bu karamsar tabloya rağmen, Demokratların birliği sağlamak ve toplumsal kutuplaşmanın hararetini d&uuml;ş&uuml;rmek adına atabileceği bazı pratik adımlar kamuoyunda tartışılıyor. Buna g&ouml;re Biden&rsquo;ın atabileceği birka&ccedil; adım var: Bunlardan ilki Kongre&rsquo;de hemen Cumhuriyet&ccedil;ilerin desteğini alabilecek bir projeyi başlatmak. &Ouml;rnek olarak, eski başkanlardan Bill Clinton&rsquo;ın aynı ama&ccedil;la Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması&rsquo;nı (NAFTA) ge&ccedil;irdiği ve bu s&uuml;re&ccedil;te bazı Demokrat Partili temsilciler itiraz ederken bazı Cumhuriyet&ccedil;ilerin ise destek verdiği dile getiriliyor. Biden&rsquo;ın da siyasi kamplaşmayı bulandırmak ve zayıflatmak adına benzer bir girişimde bulunması kuvvetle muhtemel. Bir başka se&ccedil;enek ise Demokratların Kongre&rsquo;de Cumhuriyet&ccedil;ilere taktik anlamda bazı tavizler vermeleri. Daha somut olarak, Cumhuriyet&ccedil;ilerin itiraz ettikleri bazı konularda onlara boyun eğerek kendilerini g&uuml;&ccedil;l&uuml; ve g&uuml;vende hissetmelerini sağlamak. &Ccedil;ok uzun yıllar Kongre&rsquo;de g&ouml;rev yapan ve bu hassas dengelerin bilincinde olan Biden&rsquo;ın bu se&ccedil;eneği de g&uuml;ndeminde tutma ihtimali y&uuml;ksek. Son olarak, Demokratların Trump&rsquo;ın azil s&uuml;recini başlatmasının kutuplaşmayı daha da artıracağı, bu sebeple bundan vazge&ccedil;menin siyaseten daha doğru bir adım olacağı ileri s&uuml;r&uuml;l&uuml;yor. Senatonun ve Biden y&ouml;netiminin, enerjisini kutuplaştırıcı ve yıpratıcı azil s&uuml;recine vermektense, topluma vaat edilen icraatlara harcamasının daha mantıklı olduğu s&ouml;yleniyor. Bu yabana atılır bir se&ccedil;enek değil, fakat Demokratların sadece Trump&rsquo;ı değil Trumpizmi de ezmek ve kabaran toplumsal muhalefetin burnunu iyice s&uuml;rtmek i&ccedil;in bilendiği g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alındığında, bunun pek de kolay olmayacağını s&ouml;ylemek lazım. Biden&rsquo;ın devir teslim konuşmasında bu siyasi ve toplumsal akımı &ldquo;i&ccedil; ter&ouml;r&rdquo; olarak adlandırdığı akıldan &ccedil;ıkarılmamalı. Ayrıca kamuoyu tartışmalarında Demokratlar, Cumhuriyet&ccedil;ilerin h&acirc;l&acirc; y&uuml;ksek perdeden konuşup Biden y&ouml;netimini taviz vermeye zorlayarak, yeterli &ouml;l&ccedil;&uuml;de demokratik olmayan bir toplumsal birlik arayışına sevk etmeye &ccedil;alıştığı konusunda uyarılarda bulunuyorlar.</p> <p>Bu adımların &ouml;zellikle ilk ikisinin Kongre&rsquo;de Cumhuriyet&ccedil;i temsilcileri kazanmaya odaklandığını ve toplumsal tabanda pek bir etkisinin olmayacağı a&ccedil;ık. Demokratlar Cumhuriyet&ccedil;i siyasi eliti kendi taraflarına &ccedil;ekebilirlerse toplumsal kutuplaşmanın da yatışacağını umuyorlar. Oysa Cumhuriyet&ccedil;i siyasi elitin Demokratlara karşı yumuşaması, toplumsal tabandaki karşılığının azalmasına ve parti ile se&ccedil;menleri arasında bir g&uuml;ven bunalımının doğmasına yol a&ccedil;abilir. Cumhuriyet&ccedil;i siyasi elitin, bu siyasi-toplumsal ger&ccedil;eğin ve dengelerin farkında olması nedeniyle, Demokratlara yeşil ışık yakması pek kolay olmayabilir. Şayet bu ger&ccedil;ekleşirse, Amerikan siyasetinde yeni bir partinin doğuşuna ve orta ve uzun vadede hatırı sayılır bir g&uuml;&ccedil; elde edişine şahitlik edebiliriz. Trump&rsquo;ın yeni bir parti kuracağı s&ouml;ylentilerinin tam da bu nedenle dolaşımda olduğuna ş&uuml;phe yok. Cumhuriyet&ccedil;i partinin &ouml;nde gelen fig&uuml;rlerinin, kendi partilerini ayakta tutmak i&ccedil;in, kendilerinin de bir par&ccedil;ası oldukları Washington eliti ile kendi toplumsal tabanları arasında bir karar vermeye zorlandığı olduk&ccedil;a a&ccedil;ık.</p> <h3>Dış tehdit birleştirici olabilir mi?</h3> <p>Toplumsal kutuplaşmayı aşma ve birliği sağlama konusunda Biden i&ccedil;in bir başka se&ccedil;enek ise Amerikan toplumunun dikkatini toplumun tamamını tehdit eden bir dış tehdide &ccedil;ekmek. Dışardaki daha b&uuml;y&uuml;k bir tehdidin varlığı i&ccedil;erideki ayrışmaların &uuml;st&uuml;n&uuml; &ouml;rtebilir. Literat&uuml;rde &ldquo;g&uuml;nah ke&ccedil;isi&rdquo; stratejisi olarak bilinen bu adımın, Biden tarafından atılıp atılmayacağı konusunda bir netlik yok. Biden devir teslim t&ouml;reninde yaptığı konuşmasında pandemiyi bir dış tehdit olarak adlandırdı ve &ldquo;pandemiye karşı birleşmeliyiz&rdquo; dedi. Pandeminin Amerikan toplumunu hem ekonomik hem de sağlık a&ccedil;ısından &ccedil;ok k&ouml;t&uuml; etkilediği bir ger&ccedil;ek. Fakat pandeminin toplumu birleştirici bir etki yaratıp yaratmayacağı b&uuml;y&uuml;k bir soru işareti. Kaldı ki pandemi birleştirici bir rol oynayabileceği gibi ayrıştırıcı bir rol de oynayabilir. Trump&rsquo;ın ipini &ccedil;eken birincil fakt&ouml;r&uuml;n pandemi ve onun yarattığı ekonomik ve toplumsal tahribat olduğu akıldan &ccedil;ıkarılmamalı. Cumhuriyet&ccedil;i kesimlerde şimdiden, ekonomik yardımların Demokrat se&ccedil;menlere gittiği ya da gideceği konusunda dedikodular yayılmaya başlamış durumda.</p> <p>Dış tehdidin Amerikan toplumunun tamamını tehdit eden başka bir uluslararası g&uuml;&ccedil; olması daha makul bir se&ccedil;enek olarak duruyor. &Ccedil;in bu g&uuml;&ccedil;lerin başında geliyor ve Amerikan toplumunda &Ccedil;in tehdidinin alıcı sayısı hi&ccedil; azımsanmayacak oranda. Toplumun son yıllarda tecr&uuml;be edilen ekonomik sıkıntılarla &Ccedil;in arasında bir bağ kurması &ccedil;ok zor değil. &Ccedil;in&rsquo;in Amerikan işlerini &ccedil;aldığı, toplumda yaygın bir kanaat. Siyasi elit a&ccedil;ısından ise &Ccedil;in&rsquo;in kom&uuml;nist ve otoriter bir g&uuml;&ccedil; olması ve Amerikan hegemonyasını sarsması, baş tehdit olarak adlandırılması i&ccedil;in yeterli bir gerek&ccedil;e. Fakat Biden ve ekibinin &Ccedil;in&rsquo;e karşı Trump y&ouml;netiminden ayrışarak daha farklı bir strateji izlemesi ihtimali y&uuml;ksek. K&uuml;reselleşmeyi ve uluslararası kurumları yeniden canlandırmak isteyen Biden y&ouml;netiminin, &Ccedil;in&rsquo;i uluslararası d&uuml;zenden dışlayarak değil kapsamaya &ccedil;alışarak kontrol altına alma stratejisi izleyeceğini beklemek gerekir. Biden &Ccedil;in ile reelpolitik &uuml;zerinden bir hesaplaşmaya girişmek yerine, liberal hegemonya ara&ccedil;larını seferber ederek onu dengelemek isteyecektir.</p> <p>Rusya ve İran başta olmak &uuml;zere otoriter addedilen devletlerin y&ouml;nelttiği siyasi tehditler ve g&uuml;venlik tehdidi &uuml;zerinden bir dış d&uuml;şman yaratarak toplumu birleştirmek de se&ccedil;enekler arasında. İran&rsquo;ı hedef tahtasına yerleştirerek Trump, &Ccedil;in&rsquo;den gelen ekonomik tehdidin yanı sıra, toplumu birleştirici bir unsur olarak siyaset ve g&uuml;venlik tehdidine de başvurmuştu. İran konusunda Biden y&ouml;netimi Trump kadar sert değil. Trump&rsquo;ın &ccedil;ekildiği n&uuml;kleer anlaşmaya geri d&ouml;n&uuml;lmesi an meselesi. Fakat yine de Biden y&ouml;netiminde, Amerikan dış politikasının &ldquo;demokrasi versus otoriterlik&rdquo; antagonizması &uuml;zerinden y&uuml;r&uuml;t&uuml;lmesi şaşırtıcı olmaz. Biden y&ouml;netiminin, k&uuml;reselleşmeyi canlandırma kapsamında, ekonomik g&uuml;&ccedil;lerin &ouml;n&uuml;n&uuml; a&ccedil;mak i&ccedil;in otoriterlik iddiaları &uuml;zerinden devlet egemenliğini ve alternatif siyasetleri hedef tahtasına koyması muhtemel. Ayrıca kendi b&ouml;lgelerinde bağımsız dış politika takip eden devletleri hizaya sokmak i&ccedil;in baskı yapılacak olmasına da kesin g&ouml;z&uuml;yle bakılabilir. Fakat bunun Amerikan toplumu i&ccedil;indeki kutuplaşmayı ne denli yatıştıracağı ise b&uuml;y&uuml;k bir soru işareti. Hatta bunun, i&ccedil;erideki kutuplaşmayı daha da artıracağı bile d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lebilir. Cumhuriyet&ccedil;ilerin k&uuml;reselleşmeye ve ekonomiye karşı devlet egemenliğini, ekonomik milliyet&ccedil;iliği, otonomiyi ve siyaseti savundukları d&uuml;ş&uuml;n&uuml;ld&uuml;ğ&uuml;nde, onlar Biden y&ouml;netiminin bu dış tehdit stratejisini kendilerine y&ouml;nelik bir saldırı olarak g&ouml;rebilirler.</p> <h3>&ldquo;İ&ccedil; ter&ouml;r&rdquo; ifadesi neden tehlikeli?</h3> <p>Sonu&ccedil; olarak, Cumhuriyet&ccedil;ilerin ya da Biden karşıtlarının odaklandığı iki mesele var. Bunlardan biri ekonomik, diğeri ise k&uuml;lt&uuml;rel sorunlar. Amerikan toplumunda mavi yakalı orta sınıfın zayıflaması ve sınıfsal olarak alta d&uuml;şmesi s&ouml;z konusu. Toplumda &ouml;nemli bir yek&ucirc;n oluşturan bu grup, uzunca bir s&uuml;redir k&uuml;reselleşmenin etkisiyle rekabet&ccedil;i g&uuml;&ccedil;lerini kaybetmekte ve işsizlik ve fakirleşme sorunuyla karşı karşıya kalmakta. Buna ek olarak, neo-liberal k&uuml;reselleşmenin etkisiyle b&uuml;y&uuml;yen zengin ile fakir arasındaki u&ccedil;urum da bu toplumsal kesimlerin dikkatinden ka&ccedil;mıyor ve yerleşik siyasi d&uuml;zenin meşruiyetini sorgulayan bir tepkiye yol a&ccedil;ıyor. Artan eşitsizliğin ve g&ouml;z ardı edilmenin toplumsal birlik ve b&uuml;t&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n zeminini dinamitlediği &ccedil;ok a&ccedil;ık. B&ouml;ylesi bir durumun varlığı apa&ccedil;ık ortadayken, toplumu birleştirme misyonu kuşanan Biden&rsquo;ın devir teslim konuşmasında ekonomik ve sosyal eşitsizlik sorununa nerdeyse hi&ccedil; değinmemesi b&uuml;y&uuml;k bir hata ve talihsizlikti.</p> <p>Ekonomik eşitsizliklerin etkisi, bununla &ouml;rt&uuml;şen k&uuml;lt&uuml;rel ayrışmayla katlanmakta. Aynı toplumsal kesimler sadece ekonomik anlamda değil, aynı zamanda k&uuml;lt&uuml;rel olarak da kaybettiklerini d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorlar. Bir yandan geleneksel orta sınıfın dayandığı aile, din ve konvansiyonel kadın/erkek rolleri b&uuml;y&uuml;k bir baskı altındayken ve d&ouml;n&uuml;ş&uuml;m ge&ccedil;irirken, vatanseverlik, yerellik ve kendi kendine yetme gibi diğer değerler de k&uuml;reselleşmenin etkisiyle &ldquo;demode&rdquo; ve &ldquo;gerici&rdquo; yaftası yemekten kurtulamıyor. Kendi kimliğini kuran bu değerlerin s&uuml;rekli merkez medya ve m&uuml;esses siyasi nizam tarafından hor g&ouml;r&uuml;lmesi, değersizleştirilmesi ve itilip kakılması, bu toplumsal kesimleri siyaseten ayrıca motive ediyor. Biden&rsquo;ın devir-teslim t&ouml;reninde bu kesimlerin değerlerini pek de ciddiye almayan ve &ldquo;ilerici&rdquo; değerlere vurgu yapan bir konuşma ger&ccedil;ekleştirdiği g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alındığında, ekonomi ile birlikte k&uuml;lt&uuml;rel alanının da Amerikan toplumunda kutuplaşmanın motoru olmaya devam edeceğini s&ouml;yleyebiliriz. Dolayısıyla ekonomik ve k&uuml;lt&uuml;rel boyutlarıyla k&uuml;reselleşme, Amerikan toplumunu &ldquo;kazananlar&rdquo; ve &ldquo;kaybedenler&rdquo; şeklinde ikiye b&ouml;lm&uuml;ş durumda ve bunun bir s&uuml;re daha devam edeceğini kestirmek zor değil. G&uuml;n&uuml;m&uuml;z Amerikan siyaseti neo-liberal k&uuml;reselleşmenin &uuml;rettiği kazananlar ile kaybedenler arasındaki bu ayrışma tarafından belirleniyor ve belirlenmeye devam edecek gibi g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>T&uuml;m bu tartışma, Amerikan toplumundaki ayrışma ve kutuplaşmanın yapısal fakt&ouml;rlerce tetiklendiğini g&ouml;steriyor. Dolayısıyla merkez medyadaki, ayrışmanın Trump ya da belli bir toplumsal kesim tarafından k&ouml;r&uuml;klendiği tezi, yani ayrışmanın nedenini oyunbozan bir akt&ouml;r&uuml;n varlığına ve eylemlerine bağlama &ccedil;abası nafile g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Birleştirici olmak istiyorsa Biden&rsquo;ın sorunun yapısal fakt&ouml;rler tarafından tetiklendiğini kabullenmesi ve k&uuml;reselleşmenin Amerikan toplumunda yarattığı tahribatı gidermeye y&ouml;nelik bir siyaset takip etmesi gerekir. Bu hedefe y&ouml;nelmeyen bir siyaset, kuşanılan birleştiricilik misyonunun havada kalmasına ve Amerikan siyasetinin daha da tehlikeli sulara &ccedil;ekilmesine yol a&ccedil;acaktır. Biden devir teslim konuşmasında her ne kadar 6 Ocak Kongre baskınını yapanları &ldquo;yerli ter&ouml;rist&rdquo; ilan etse de, &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki siyasi manzaraya baktığımızda, k&uuml;reselleşmenin kaybedenlerinin (yani bir&ccedil;ok sıradan Amerikalının) bu su&ccedil;lamayı kendi &uuml;zerine almayacağının bir garantisi yok gibi g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p>
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.