Facebook merkez bankalarına rakip mi olacak?

SAĞLIK (AA) - Anadolu Ajansı | 21.03.2019 - 14:09, Güncelleme: 27.10.2022 - 05:58
 

Facebook merkez bankalarına rakip mi olacak?

Çok uluslu kimi şirketler, dünyanın farklı yerlerindeki devletlerin bazı ulusal politikaları yürütmelerini kısıtlayacak, en azından perde arkasından etkileyebilecek bir konuma gelmiş durumdalar.
<h6>İstanbul</h6> <div style="box-sizing: border-box; color: rgb(33, 37, 41); font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, &quot;Segoe UI&quot;, Roboto, &quot;Helvetica Neue&quot;, Arial, sans-serif, &quot;Apple Color Emoji&quot;, &quot;Segoe UI Emoji&quot;, &quot;Segoe UI Symbol&quot;, &quot;Noto Color Emoji&quot;; font-size: 16px;"> <p>Ge&ccedil;tiğimiz Şubat ayının sonunda New York Times&rsquo;da yayımlanan bir haber son derece dikkat &ccedil;ekiciydi: &ldquo;Bitcoin&rsquo;in Başarısız Olduğu Noktada&nbsp;Facebook&nbsp;ve Telegram Başarılı Olmayı mı Umuyor?&rdquo; [1] Haberde, bahsi ge&ccedil;en sosyal medya ve haberleşme platformlarının &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki yıl i&ccedil;erisinde kendi&nbsp;kripto para&nbsp;birimlerini devreye sokma pl&acirc;nı yapmakta olduğu belirtiliyor. Projeye g&ouml;re, bu platformların kullanıcılarının kendi aralarındaki işlemlerde ge&ccedil;erli olacak ve s&ouml;z konusu platformların sunacağı altyapı (&ouml;rneğin Facebook c&uuml;zdanı) &uuml;zerinden karşılıklı olarak transfer edilebilecek bir dijital para biriminin oluşturulması &uuml;zerine &ccedil;alışmalar s&uuml;rmekte. Facebook&rsquo;un, elliden fazla m&uuml;hendisi bu proje &uuml;zerine &ccedil;alışması i&ccedil;in g&ouml;revlendirdiği de haberde not ediliyor.</p> <img class="alintiIcon" src="https://cdnassets.aa.com.tr/assets/newVersion/images/analiz.png" style="border-style:none; box-sizing:border-box; height:30px; padding-left:60px; vertical-align:middle" /> <blockquote>Bitcoin gibi tek bir merkezden organize edilemeyen ve tamamen insanların g&uuml;ven duymasına bağlı bir harekete kıyasla Facebook&rsquo;un tek bir merkezden ulaşabildiği insan sayısı g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alındığında &ccedil;ok daha etkili bir &ldquo;devlet dışı ve dijital&rdquo; para biriminin hayatımıza girmesi olasılık dışı değil.</blockquote> <p>Milyarlarca insanın &uuml;ye olduğu haberleşme ve sosyal medya platformlarının, bilhassa da Facebook.com&rsquo;un yanı sıra WhatsApp ve Instagram&rsquo;a da sahip olan Facebook&rsquo;un b&ouml;yle bir pl&acirc;nının olması elbette d&uuml;nya kamuoyunda b&uuml;y&uuml;k ilgi uyandırdı. Nitekim bazı mecralarda, Facebook&rsquo;un &ldquo;d&uuml;nyanın en b&uuml;y&uuml;k&nbsp;merkez bankası&rdquo; olma yolunda adımlar attığı y&ouml;n&uuml;nde yorumlar yapıldı ve bu projenin farklı y&ouml;nleri mercek altına alındı. [2] Zira Facebook&rsquo;un b&ouml;yle bir adım atması, sadece bankaları ya da MasterCard ve Visa gibi kredi kartı şirketlerini etkilemesi bakımından &uuml;zerinde durulması gereken bir konu olmayıp doğrudan geleneksel ticaret ara&ccedil;larını ve para anlayışını da derinden etkileme potansiyeline sahip. Dolayısıyla devletleri de ilgilendiren bir mesele olarak g&ouml;r&uuml;lmesi gerekiyor, &ccedil;&uuml;nk&uuml; b&ouml;yle bir proje; merkez bankalarının, dolayısıyla devletlerin kontrol&uuml;nde olan para piyasasına karşı Bitcoin ile başladığı varsayılabilecek olan &ldquo;devlet merkezli olmayan para birimleri&rdquo; fenomeninin k&uuml;resel &ouml;l&ccedil;ekte kabul g&ouml;rmesi ihtimalini epeyi arttıracaktır.</p> <p>B&ouml;ylesine y&uuml;ksek bir potansiyelin olduğunu varsayabilmemizin temel sebebi ise, Facebook başta olmak &uuml;zere s&ouml;z konusu platformların &uuml;reteceği dijital bir para biriminin, Bitcoin ve benzeri diğer kripto para birimlerinin piyasada zemin kazanmaya &ccedil;abalamasından farklı bir şekilde, bu para birimi h&acirc;lihazırda milyarlarca insanının &uuml;yesi olduğu geniş bir ağda tedav&uuml;le sokabilme g&uuml;c&uuml;ne sahip olacak olmasıdır. En kalabalık devletinin 1,5 milyarı aşmayan bir n&uuml;fusa sahip olduğu d&uuml;nyamızda sadece Facebook&rsquo;un 3 milyara yakın insana ulaşma potansiyeli, başka hi&ccedil;bir dijital para birimi girişiminin mevcut durumda ulaşmasının m&uuml;mk&uuml;n olmadığı bir potansiyele işaret ediyor.</p> <p>S&ouml;z konusu proje elbette hen&uuml;z nihayete ermekten uzak ve bir&ccedil;ok zorlukla karşı karşıya. Ancak projenin &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilir potansiyeli dahi bu meselenin farklı a&ccedil;ılardan ciddi bir şekilde ele alınmasını gerekli kılıyor. Kendi &ccedil;alışma alanımız a&ccedil;ısından bizlerin ilgisini &ccedil;eken husus ise Facebook gibi platformların (aynı zamanda g&uuml;&ccedil;l&uuml; birer &ccedil;ok uluslu şirket olarak sınıflandırabileceğimiz bu şirketlerin) atacağı b&ouml;yle bir adımın, g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde bir&ccedil;ok alanda dikkat &ccedil;eken &ldquo;devletler ve devlet dışı akt&ouml;rler arasında egemenlik &ccedil;atışması&rdquo; s&uuml;recinde yeni bir aşama olabileceğidir.</p> <h3>Geleneksel egemenlik konsepti erozyona uğruyor</h3> <p>Uluslararası hukuk, uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi gibi disiplinlerin son yıllarda artan bir şekilde ilgi duyduğu alanlardan biri, modern devlet konseptinin, fiili g&uuml;c&uuml;n&uuml; arttıran &ccedil;eşitli devlet dışı akt&ouml;rlere karşı erozyona uğraması, dolayısıyla geleneksel egemenlik anlayışının sınırlarının zorlanmasıdır. &Ouml;rneğin, bizim disiplinimiz olan uluslararası hukuk sahasında en temel geleneksel kabulleri değiştirecek anlayışlar gitgide daha fazla zemin kazanmakta olup, devlet merkezli inşa edilen bu disiplinde devlet dışı akt&ouml;rlerin &ldquo;&ouml;zneleşmesi&rdquo; s&uuml;reci artık b&uuml;y&uuml;k ivme kazanmış bulunuyor. Devlet dışı akt&ouml;r kavramının hangi oluşumları kapsadığı hem disiplinden disipline hem de bir disiplin i&ccedil;erisindeki farklı yorumlar arasında değişiklik g&ouml;sterse de bir konu tartışmasızdır ki o da, akt&uuml;el olarak devletle ilişkisi en &ccedil;ok tartışılan yapılar olan ulus-&ouml;tesi faaliyet g&ouml;steren silahlı &ouml;rg&uuml;tler ve &ccedil;okuluslu şirketlerdir.</p> <p>&Ccedil;okuluslu şirketlerin mevcudiyeti yeni bir durum değil. Hatta tarihte Dutch East India Company gibi son derece g&uuml;&ccedil;l&uuml; ve d&uuml;nyanın farklı coğrafyalarında birer siyasi egemen gibi faaliyet g&ouml;sterebilmiş şirketler var olmuştur. Ancak hem niceliksel hem de niteliksel a&ccedil;ılardan bu şirketlerin g&uuml;n&uuml;m&uuml;zdeki &ccedil;okuluslu şirket fenomeniyle mukayese edilmesi m&uuml;mk&uuml;n değildir. &Ccedil;okuluslu şirketlerin tarihi seyir i&ccedil;erisinde yaşanan serbest piyasayı g&uuml;&ccedil;lendirici atılımlar ile devletlerden &ccedil;ok daha fazla bağımsızlık kazanmasının yanı sıra k&uuml;reselleşme ve teknoloji dalgasıyla birlikte son yarım asırda yakaladığı momentum, bu oluşumlara uluslararası alanda b&uuml;y&uuml;k bir hareket alanı a&ccedil;mış, dolayısıyla bu oluşumların fiili g&uuml;c&uuml; azımsanmayacak &ouml;l&ccedil;&uuml;ye gelmiştir. &Ouml;yle ki &ccedil;ok uluslu kimi şirketlerin d&uuml;nyanın farklı yerlerindeki devletlerin bazı ulusal politikaları y&uuml;r&uuml;tmelerini kısıtlayacak, en azından perde arkasından etkileyebilecek bir konuma gelmeleri ka&ccedil;ınılmaz olmuştur.</p> <p>&Ccedil;okuluslu şirketlerin ulus sınırlarını aşar şekilde kazandığı bu kuvvetli zemin, onların faaliyetlerinin, tescilli oldukları devletlerin i&ccedil; hukuklarıyla kısıtlı bir mesele olmanın &ouml;tesine ge&ccedil;ip ulus-&ouml;tesi bir mesele h&acirc;line gelmesine yol a&ccedil;mıştır. Dolayısıyla, &ccedil;okuluslu şirketler hızlı bir şekilde uluslararası hukukun radarına girmiş ve bunların devletler karşısındaki haklarını ve y&uuml;k&uuml;ml&uuml;l&uuml;klerini d&uuml;zenleme ihtiyacı doğmuştur. &Ccedil;okuluslu şirketlerin devletlerden davacı olabildiği ve kararları devletler i&ccedil;in bağlayıcı nitelikte olan bir tahkim merkezi olan Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıklarının &Ccedil;&ouml;z&uuml;m Merkezi&rsquo;nin (ICSID) kuruluşu, şirketlerin Birleşmiş Milletler ve D&uuml;nya Ticaret &Ouml;rg&uuml;t&uuml; gibi uluslararası &ouml;rg&uuml;tlerin kimi mekanizmalarında devletlerin yanında temsil koltuğuna sahip oluşu gibi bir&ccedil;ok gelişme bu ihtiyacı giderme gayretlerinin &ouml;nemli ve &ccedil;ığır a&ccedil;an sonu&ccedil;larıdır.</p> <h3>Devletin temel işlevlerini devralan devlet dışı akt&ouml;rler</h3> <p>Sahip oldukları sınır aşan &uuml;retim ve tedarik zincirleri ve kimi devletleri geride bırakan devasa ekonomik g&uuml;&ccedil;leri, &ccedil;ok uluslu şirketlerin devletlerin egemenliği ile ilişkisini sorgulatan tek husus değildir. Devletlere has g&ouml;r&uuml;len ve geleneksel olarak devlet egemenliğinin nişanesi olarak kabul edilen bazı temel işlevlerin son d&ouml;nemlerde &ccedil;ok uluslu şirketlere aktarılması yahut şirketlerin doğrudan bu işlevleri etkileyebilecek faaliyetlerde bulunması da son derece dikkat &ccedil;ekici bir fenomendir. İlk duruma &ouml;rnek olarak, &ouml;zel askeri şirketlerin d&uuml;nyadaki bir&ccedil;ok uluslararası &ccedil;atışmada gitgide daha fazla kullanılmaya başlanması g&ouml;sterilebilir. Bu durum, devletlerin meşru g&uuml;&ccedil; kullanma tekeline sahip olduğuna dair &ouml;n kabulleri sarsan bir gelişme. İkinci duruma &ouml;rnek olarak ise Facebook&rsquo;un da i&ccedil;inde bulunduğu Cambridge Analytica skandalı g&ouml;sterilebilir. Hatırlanacağı gibi, Facebook&rsquo;un sahip olduğu kişisel verilerin başka kişisel veri şirketleri tarafından belli devletlerin se&ccedil;im kampanyalarını etkileyebilecek şekilde pazarlanacak bir met&acirc;ya d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;lmesi s&ouml;z konusuydu ki bu da bir devletin doğrudan i&ccedil; siyasetine ve siyasi sistemin temeli olan demokratik se&ccedil;imlere &ldquo;yeni nesil&rdquo; bir dış m&uuml;dahale tehlikesini g&ouml;zler &ouml;n&uuml;ne seriyordu.</p> <p>Yazımızın &ccedil;ıkış noktası olan Facebook&rsquo;un kendi dijital para birimini oluşturma projesi ise devlet dışı bir akt&ouml;r olan &ccedil;okuluslu şirketlerin devletlerin temel bir işlevine daha mı talip olduğu sorusunu g&uuml;ndeme getiriyor. Meşru g&uuml;&ccedil; kullanım tekelinin son yıllarda hem devletlerin rızasıyla (&ouml;zel askeri şirketler) hem de rızası hilafına (b&uuml;y&uuml;k &ccedil;aplı silahlı &ouml;rg&uuml;tler) aşınmasına benzer bir s&uuml;recin devletlerin merkez bankalarının kontrol&uuml;nde olan para piyasası ve para &uuml;retim tekeli i&ccedil;in de ge&ccedil;erli olup olmayacağı sorusu artık &ccedil;ok daha ciddi bir şekilde tartışılacaktır.</p> <p>Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Bitcoin gibi tek bir merkezden organize edilemeyen ve tamamen insanların g&uuml;ven duymasına bağlı bir harekete kıyasla Facebook&rsquo;un tek bir merkezden ulaşabildiği insan sayısı g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alındığında &ccedil;ok daha etkili bir &ldquo;devlet dışı ve dijital&rdquo; para biriminin hayatımıza girmesi olasılık dışı değil. Modern ulus devletin gelişim evresine bakıldığında o d&ouml;nemin ticari elitlerinin ihtiya&ccedil;larının belirleyici bir unsur olduğu g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alınırsa, bug&uuml;n bize uzak gelen gelişmelerin yine g&uuml;n&uuml;m&uuml;z ticari elitinin ihtiya&ccedil;ları doğrultusunda ger&ccedil;ekleşmesi &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilir. Sonu&ccedil; olarak, &ldquo;devlet-&ccedil;ok uluslu şirket ikilemi&rdquo; yeni bir zemine taşınıyor gibi g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>[İstanbul &Uuml;niversitesi Hukuk Fak&uuml;ltesi Milletlerarası Hukuk k&uuml;rs&uuml;s&uuml;nde araştırma g&ouml;revlisi olarak &ccedil;alışan Deniz Baran aynı zamanda Al-Sharq Forum araştırmacısıdır]</p> <p>[1] https://www.nytimes.com/2019/02/28/technology/cryptocurrency-facebook-telegram.html</p> <p>[2] https://medium.com/@lancengym/facebook-plans-to-become-worlds-biggest-central-bank-7d99d967b73c</p> </div>
Çok uluslu kimi şirketler, dünyanın farklı yerlerindeki devletlerin bazı ulusal politikaları yürütmelerini kısıtlayacak, en azından perde arkasından etkileyebilecek bir konuma gelmiş durumdalar.
<h6>İstanbul</h6> <div style="box-sizing: border-box; color: rgb(33, 37, 41); font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, &quot;Segoe UI&quot;, Roboto, &quot;Helvetica Neue&quot;, Arial, sans-serif, &quot;Apple Color Emoji&quot;, &quot;Segoe UI Emoji&quot;, &quot;Segoe UI Symbol&quot;, &quot;Noto Color Emoji&quot;; font-size: 16px;"> <p>Ge&ccedil;tiğimiz Şubat ayının sonunda New York Times&rsquo;da yayımlanan bir haber son derece dikkat &ccedil;ekiciydi: &ldquo;Bitcoin&rsquo;in Başarısız Olduğu Noktada&nbsp;Facebook&nbsp;ve Telegram Başarılı Olmayı mı Umuyor?&rdquo; [1] Haberde, bahsi ge&ccedil;en sosyal medya ve haberleşme platformlarının &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki yıl i&ccedil;erisinde kendi&nbsp;kripto para&nbsp;birimlerini devreye sokma pl&acirc;nı yapmakta olduğu belirtiliyor. Projeye g&ouml;re, bu platformların kullanıcılarının kendi aralarındaki işlemlerde ge&ccedil;erli olacak ve s&ouml;z konusu platformların sunacağı altyapı (&ouml;rneğin Facebook c&uuml;zdanı) &uuml;zerinden karşılıklı olarak transfer edilebilecek bir dijital para biriminin oluşturulması &uuml;zerine &ccedil;alışmalar s&uuml;rmekte. Facebook&rsquo;un, elliden fazla m&uuml;hendisi bu proje &uuml;zerine &ccedil;alışması i&ccedil;in g&ouml;revlendirdiği de haberde not ediliyor.</p> <img class="alintiIcon" src="https://cdnassets.aa.com.tr/assets/newVersion/images/analiz.png" style="border-style:none; box-sizing:border-box; height:30px; padding-left:60px; vertical-align:middle" /> <blockquote>Bitcoin gibi tek bir merkezden organize edilemeyen ve tamamen insanların g&uuml;ven duymasına bağlı bir harekete kıyasla Facebook&rsquo;un tek bir merkezden ulaşabildiği insan sayısı g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alındığında &ccedil;ok daha etkili bir &ldquo;devlet dışı ve dijital&rdquo; para biriminin hayatımıza girmesi olasılık dışı değil.</blockquote> <p>Milyarlarca insanın &uuml;ye olduğu haberleşme ve sosyal medya platformlarının, bilhassa da Facebook.com&rsquo;un yanı sıra WhatsApp ve Instagram&rsquo;a da sahip olan Facebook&rsquo;un b&ouml;yle bir pl&acirc;nının olması elbette d&uuml;nya kamuoyunda b&uuml;y&uuml;k ilgi uyandırdı. Nitekim bazı mecralarda, Facebook&rsquo;un &ldquo;d&uuml;nyanın en b&uuml;y&uuml;k&nbsp;merkez bankası&rdquo; olma yolunda adımlar attığı y&ouml;n&uuml;nde yorumlar yapıldı ve bu projenin farklı y&ouml;nleri mercek altına alındı. [2] Zira Facebook&rsquo;un b&ouml;yle bir adım atması, sadece bankaları ya da MasterCard ve Visa gibi kredi kartı şirketlerini etkilemesi bakımından &uuml;zerinde durulması gereken bir konu olmayıp doğrudan geleneksel ticaret ara&ccedil;larını ve para anlayışını da derinden etkileme potansiyeline sahip. Dolayısıyla devletleri de ilgilendiren bir mesele olarak g&ouml;r&uuml;lmesi gerekiyor, &ccedil;&uuml;nk&uuml; b&ouml;yle bir proje; merkez bankalarının, dolayısıyla devletlerin kontrol&uuml;nde olan para piyasasına karşı Bitcoin ile başladığı varsayılabilecek olan &ldquo;devlet merkezli olmayan para birimleri&rdquo; fenomeninin k&uuml;resel &ouml;l&ccedil;ekte kabul g&ouml;rmesi ihtimalini epeyi arttıracaktır.</p> <p>B&ouml;ylesine y&uuml;ksek bir potansiyelin olduğunu varsayabilmemizin temel sebebi ise, Facebook başta olmak &uuml;zere s&ouml;z konusu platformların &uuml;reteceği dijital bir para biriminin, Bitcoin ve benzeri diğer kripto para birimlerinin piyasada zemin kazanmaya &ccedil;abalamasından farklı bir şekilde, bu para birimi h&acirc;lihazırda milyarlarca insanının &uuml;yesi olduğu geniş bir ağda tedav&uuml;le sokabilme g&uuml;c&uuml;ne sahip olacak olmasıdır. En kalabalık devletinin 1,5 milyarı aşmayan bir n&uuml;fusa sahip olduğu d&uuml;nyamızda sadece Facebook&rsquo;un 3 milyara yakın insana ulaşma potansiyeli, başka hi&ccedil;bir dijital para birimi girişiminin mevcut durumda ulaşmasının m&uuml;mk&uuml;n olmadığı bir potansiyele işaret ediyor.</p> <p>S&ouml;z konusu proje elbette hen&uuml;z nihayete ermekten uzak ve bir&ccedil;ok zorlukla karşı karşıya. Ancak projenin &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilir potansiyeli dahi bu meselenin farklı a&ccedil;ılardan ciddi bir şekilde ele alınmasını gerekli kılıyor. Kendi &ccedil;alışma alanımız a&ccedil;ısından bizlerin ilgisini &ccedil;eken husus ise Facebook gibi platformların (aynı zamanda g&uuml;&ccedil;l&uuml; birer &ccedil;ok uluslu şirket olarak sınıflandırabileceğimiz bu şirketlerin) atacağı b&ouml;yle bir adımın, g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde bir&ccedil;ok alanda dikkat &ccedil;eken &ldquo;devletler ve devlet dışı akt&ouml;rler arasında egemenlik &ccedil;atışması&rdquo; s&uuml;recinde yeni bir aşama olabileceğidir.</p> <h3>Geleneksel egemenlik konsepti erozyona uğruyor</h3> <p>Uluslararası hukuk, uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi gibi disiplinlerin son yıllarda artan bir şekilde ilgi duyduğu alanlardan biri, modern devlet konseptinin, fiili g&uuml;c&uuml;n&uuml; arttıran &ccedil;eşitli devlet dışı akt&ouml;rlere karşı erozyona uğraması, dolayısıyla geleneksel egemenlik anlayışının sınırlarının zorlanmasıdır. &Ouml;rneğin, bizim disiplinimiz olan uluslararası hukuk sahasında en temel geleneksel kabulleri değiştirecek anlayışlar gitgide daha fazla zemin kazanmakta olup, devlet merkezli inşa edilen bu disiplinde devlet dışı akt&ouml;rlerin &ldquo;&ouml;zneleşmesi&rdquo; s&uuml;reci artık b&uuml;y&uuml;k ivme kazanmış bulunuyor. Devlet dışı akt&ouml;r kavramının hangi oluşumları kapsadığı hem disiplinden disipline hem de bir disiplin i&ccedil;erisindeki farklı yorumlar arasında değişiklik g&ouml;sterse de bir konu tartışmasızdır ki o da, akt&uuml;el olarak devletle ilişkisi en &ccedil;ok tartışılan yapılar olan ulus-&ouml;tesi faaliyet g&ouml;steren silahlı &ouml;rg&uuml;tler ve &ccedil;okuluslu şirketlerdir.</p> <p>&Ccedil;okuluslu şirketlerin mevcudiyeti yeni bir durum değil. Hatta tarihte Dutch East India Company gibi son derece g&uuml;&ccedil;l&uuml; ve d&uuml;nyanın farklı coğrafyalarında birer siyasi egemen gibi faaliyet g&ouml;sterebilmiş şirketler var olmuştur. Ancak hem niceliksel hem de niteliksel a&ccedil;ılardan bu şirketlerin g&uuml;n&uuml;m&uuml;zdeki &ccedil;okuluslu şirket fenomeniyle mukayese edilmesi m&uuml;mk&uuml;n değildir. &Ccedil;okuluslu şirketlerin tarihi seyir i&ccedil;erisinde yaşanan serbest piyasayı g&uuml;&ccedil;lendirici atılımlar ile devletlerden &ccedil;ok daha fazla bağımsızlık kazanmasının yanı sıra k&uuml;reselleşme ve teknoloji dalgasıyla birlikte son yarım asırda yakaladığı momentum, bu oluşumlara uluslararası alanda b&uuml;y&uuml;k bir hareket alanı a&ccedil;mış, dolayısıyla bu oluşumların fiili g&uuml;c&uuml; azımsanmayacak &ouml;l&ccedil;&uuml;ye gelmiştir. &Ouml;yle ki &ccedil;ok uluslu kimi şirketlerin d&uuml;nyanın farklı yerlerindeki devletlerin bazı ulusal politikaları y&uuml;r&uuml;tmelerini kısıtlayacak, en azından perde arkasından etkileyebilecek bir konuma gelmeleri ka&ccedil;ınılmaz olmuştur.</p> <p>&Ccedil;okuluslu şirketlerin ulus sınırlarını aşar şekilde kazandığı bu kuvvetli zemin, onların faaliyetlerinin, tescilli oldukları devletlerin i&ccedil; hukuklarıyla kısıtlı bir mesele olmanın &ouml;tesine ge&ccedil;ip ulus-&ouml;tesi bir mesele h&acirc;line gelmesine yol a&ccedil;mıştır. Dolayısıyla, &ccedil;okuluslu şirketler hızlı bir şekilde uluslararası hukukun radarına girmiş ve bunların devletler karşısındaki haklarını ve y&uuml;k&uuml;ml&uuml;l&uuml;klerini d&uuml;zenleme ihtiyacı doğmuştur. &Ccedil;okuluslu şirketlerin devletlerden davacı olabildiği ve kararları devletler i&ccedil;in bağlayıcı nitelikte olan bir tahkim merkezi olan Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıklarının &Ccedil;&ouml;z&uuml;m Merkezi&rsquo;nin (ICSID) kuruluşu, şirketlerin Birleşmiş Milletler ve D&uuml;nya Ticaret &Ouml;rg&uuml;t&uuml; gibi uluslararası &ouml;rg&uuml;tlerin kimi mekanizmalarında devletlerin yanında temsil koltuğuna sahip oluşu gibi bir&ccedil;ok gelişme bu ihtiyacı giderme gayretlerinin &ouml;nemli ve &ccedil;ığır a&ccedil;an sonu&ccedil;larıdır.</p> <h3>Devletin temel işlevlerini devralan devlet dışı akt&ouml;rler</h3> <p>Sahip oldukları sınır aşan &uuml;retim ve tedarik zincirleri ve kimi devletleri geride bırakan devasa ekonomik g&uuml;&ccedil;leri, &ccedil;ok uluslu şirketlerin devletlerin egemenliği ile ilişkisini sorgulatan tek husus değildir. Devletlere has g&ouml;r&uuml;len ve geleneksel olarak devlet egemenliğinin nişanesi olarak kabul edilen bazı temel işlevlerin son d&ouml;nemlerde &ccedil;ok uluslu şirketlere aktarılması yahut şirketlerin doğrudan bu işlevleri etkileyebilecek faaliyetlerde bulunması da son derece dikkat &ccedil;ekici bir fenomendir. İlk duruma &ouml;rnek olarak, &ouml;zel askeri şirketlerin d&uuml;nyadaki bir&ccedil;ok uluslararası &ccedil;atışmada gitgide daha fazla kullanılmaya başlanması g&ouml;sterilebilir. Bu durum, devletlerin meşru g&uuml;&ccedil; kullanma tekeline sahip olduğuna dair &ouml;n kabulleri sarsan bir gelişme. İkinci duruma &ouml;rnek olarak ise Facebook&rsquo;un da i&ccedil;inde bulunduğu Cambridge Analytica skandalı g&ouml;sterilebilir. Hatırlanacağı gibi, Facebook&rsquo;un sahip olduğu kişisel verilerin başka kişisel veri şirketleri tarafından belli devletlerin se&ccedil;im kampanyalarını etkileyebilecek şekilde pazarlanacak bir met&acirc;ya d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;lmesi s&ouml;z konusuydu ki bu da bir devletin doğrudan i&ccedil; siyasetine ve siyasi sistemin temeli olan demokratik se&ccedil;imlere &ldquo;yeni nesil&rdquo; bir dış m&uuml;dahale tehlikesini g&ouml;zler &ouml;n&uuml;ne seriyordu.</p> <p>Yazımızın &ccedil;ıkış noktası olan Facebook&rsquo;un kendi dijital para birimini oluşturma projesi ise devlet dışı bir akt&ouml;r olan &ccedil;okuluslu şirketlerin devletlerin temel bir işlevine daha mı talip olduğu sorusunu g&uuml;ndeme getiriyor. Meşru g&uuml;&ccedil; kullanım tekelinin son yıllarda hem devletlerin rızasıyla (&ouml;zel askeri şirketler) hem de rızası hilafına (b&uuml;y&uuml;k &ccedil;aplı silahlı &ouml;rg&uuml;tler) aşınmasına benzer bir s&uuml;recin devletlerin merkez bankalarının kontrol&uuml;nde olan para piyasası ve para &uuml;retim tekeli i&ccedil;in de ge&ccedil;erli olup olmayacağı sorusu artık &ccedil;ok daha ciddi bir şekilde tartışılacaktır.</p> <p>Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Bitcoin gibi tek bir merkezden organize edilemeyen ve tamamen insanların g&uuml;ven duymasına bağlı bir harekete kıyasla Facebook&rsquo;un tek bir merkezden ulaşabildiği insan sayısı g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alındığında &ccedil;ok daha etkili bir &ldquo;devlet dışı ve dijital&rdquo; para biriminin hayatımıza girmesi olasılık dışı değil. Modern ulus devletin gelişim evresine bakıldığında o d&ouml;nemin ticari elitlerinin ihtiya&ccedil;larının belirleyici bir unsur olduğu g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alınırsa, bug&uuml;n bize uzak gelen gelişmelerin yine g&uuml;n&uuml;m&uuml;z ticari elitinin ihtiya&ccedil;ları doğrultusunda ger&ccedil;ekleşmesi &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilir. Sonu&ccedil; olarak, &ldquo;devlet-&ccedil;ok uluslu şirket ikilemi&rdquo; yeni bir zemine taşınıyor gibi g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>[İstanbul &Uuml;niversitesi Hukuk Fak&uuml;ltesi Milletlerarası Hukuk k&uuml;rs&uuml;s&uuml;nde araştırma g&ouml;revlisi olarak &ccedil;alışan Deniz Baran aynı zamanda Al-Sharq Forum araştırmacısıdır]</p> <p>[1] https://www.nytimes.com/2019/02/28/technology/cryptocurrency-facebook-telegram.html</p> <p>[2] https://medium.com/@lancengym/facebook-plans-to-become-worlds-biggest-central-bank-7d99d967b73c</p> </div>
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.