GÖRÜŞ – AB kendi geleceği için Türkiye ile ilişkilerini düzeltmeli

GÜNDEM (AA) - Anadolu Ajansı | 03.02.2020 - 14:32, Güncelleme: 27.10.2022 - 05:59
 

GÖRÜŞ – AB kendi geleceği için Türkiye ile ilişkilerini düzeltmeli

Türkiye‐AB ilişkilerindeki en temel sorun, GKRY’nin AB üyesi olmasıyla birlikte, AB’nin artık tam anlamıyla bir “taraf” olmasıdır.
<p>T&uuml;rkiye Avrupa ile y&uuml;zyıllardır komşudur ve aynı coğrafyayı paylaşmaktadır.&nbsp;T&uuml;rkiye&nbsp;Cumhuriyeti de uluslararası sistemde siyasi tercihini Batı&rsquo;dan yana kullanmış ve Batı&rsquo;nın t&uuml;m uluslararası &ouml;rg&uuml;tlerinde yer almıştır. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma &Ouml;rg&uuml;t&uuml; (OECD), Avrupa Konseyi ve Kuzey Atlantik Anlaşması &Ouml;rg&uuml;t&uuml; (NATO) &uuml;yeliği bunların en başta gelenleridir. Buna paralel olarak, 1963 yılında (hen&uuml;z AB&rsquo;ye d&ouml;n&uuml;şmeden &ouml;nce) Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile ortaklık anlaşması imzalanmış ve 1987&rsquo;de topluluğa tam &uuml;yelik başvurusu yapılmıştır.&nbsp;Avrupa Birliği&nbsp;(AB) ile b&uuml;t&uuml;nleşme hedefine y&ouml;nelik olarak 1996 yılında G&uuml;mr&uuml;k Birliği anlaşması imzalanmış ve 3 Ekim 2005&rsquo;te ise tam &uuml;yelik m&uuml;zakereleri başlamıştır.</p> <p>T&uuml;rkiye&rsquo;nin Batılılaşma tercihi g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze kadar AB tarafından farklı algılanmış ve T&uuml;rkiye-AB m&uuml;zakereleri yapısal olarak &ldquo;asimetrik&rdquo; kalmıştır. AB T&uuml;rkiye&rsquo;nin &uuml;yelik isteğini &ldquo;vazge&ccedil;ilmez&rdquo; sandığı i&ccedil;in, T&uuml;rkiye&rsquo;nin siyasi ve ekonomik sorunlarını bahane ederek s&uuml;rekli T&uuml;rkiye&rsquo;den tavizler koparmaya &ccedil;alışmıştır. Somut &ouml;rnekler vermek gerekirse, T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;ye tam &uuml;yelik i&ccedil;in başvurduğu 1987 yılından beri, Avrupa Konseyi raporları ve T&uuml;rkiye hakkında yayınlanan t&uuml;m yıllık raporlarda, &uuml;yelik s&uuml;reci ile Kıbrıs meselesi arasında organik bir bağ kurulmuştur. T&uuml;rkiye&rsquo;nin bu konuda ne kadar hassas olduğu bilinmesine rağmen, Kıbrıs&rsquo;taki &ccedil;&ouml;z&uuml;ms&uuml;zl&uuml;ğ&uuml;n en b&uuml;y&uuml;k sorumlusu olarak T&uuml;rkiye işaret edilmiş ve T&uuml;rkiye&rsquo;den hem s&uuml;rece katkıda bulunması hem de&nbsp;G&uuml;ney Kıbrıs Rum Y&ouml;netimi&rsquo;ni (GKRY) tanıması istenmiştir.</p> <p>T&uuml;rkiye&rsquo;nin &uuml;yelik m&uuml;zakereleri, T&uuml;rkiye&rsquo;ye &ouml;zel &ccedil;ifte standartlar ve paradokslarla doludur. T&uuml;rkiye G&uuml;mr&uuml;k Birliği anlaşmasını AB&rsquo;ye &uuml;ye olmadan imzalayan tek &uuml;lkedir. Bu anlaşma uyarınca T&uuml;rkiye, AB&rsquo;nin diğer &uuml;lkelerle imzaladığı dış ticaret anlaşmaları, ekonomi politikaları ve g&uuml;mr&uuml;k anlaşmalarına, karar verme mekanizmalarında yer alamayacak olmasına rağmen, uymak zorunda kalmıştır. &Uuml;stelik T&uuml;rkiye Avrupa&rsquo;dan gelen t&uuml;m malların g&uuml;mr&uuml;k ve vergisini kaldırırken, T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB &uuml;lkelerine karşı g&ouml;rece &uuml;st&uuml;n olduğu alanlar olan tarım ve tekstil G&uuml;mr&uuml;k Birliği anlaşmasının dışında bırakılmıştır. Ayrıca T&uuml;rkiye, 1973 Ek Protokol&uuml;&rsquo;nde yer alan ve G&uuml;mr&uuml;k Birliği anlaşmasıyla y&uuml;r&uuml;rl&uuml;ğe gireceği teyit edilen maddi yardım ve iş&ccedil;ilerin serbest dolaşım haklarından da mahrum bırakılmıştır.</p> <p>2005 yılında imzalanan ve m&uuml;zakere s&uuml;recinin en temel belgesi olma &ouml;zelliğini taşıyan ve katılım m&uuml;zakerelerine ilişkin ilkeleri, esasları, usulleri ve m&uuml;zakere fasıllarını belirleyen &ldquo;T&uuml;rkiye i&ccedil;in M&uuml;zakere &Ccedil;er&ccedil;eve Belgesi Anlaşması&rdquo;nda da daha &ouml;nceki hi&ccedil;bir aday &uuml;lke i&ccedil;in bahsedilmeyen &ouml;zel ifadelere yer verilmiştir. Bunlardan en &ccedil;arpıcı olanları, m&uuml;zakerelerin AB tarafından tek taraflı olarak herhangi bir zaman askıya alınabileceği, T&uuml;rkiye&rsquo;nin m&uuml;zakere s&uuml;recinin a&ccedil;ık u&ccedil;lu olacağı ve tam &uuml;yelikle sonu&ccedil;lanma garantisi i&ccedil;ermediğidir. Bu anlaşmada AB&rsquo;nin T&uuml;rkiye&rsquo;ye karşı &ccedil;ifte standart i&ccedil;eren en &ccedil;arpıcı maddesi ise T&uuml;rkiye&rsquo;nin olası &uuml;yeliği ger&ccedil;ekleşse bile, &uuml;yelikten sonra belirli bir zaman serbest dolaşım, yapısal politikalar ve tarım politikalarında kısıtlamalara maruz kalabileceği, hatta T&uuml;rk vatandaşlarına serbest dolaşım, kalıcı ikametg&acirc;h ve &ccedil;alışma izinleriyle ilgili &ldquo;kalıcı&rdquo; kısıtlamalar konabileceğinin belirtilmesidir. AB&rsquo;nin en temel &ouml;zg&uuml;rl&uuml;kleriyle bile &ccedil;elişen bu ifadelerin M&uuml;zakere &Ccedil;er&ccedil;eve Belgesi anlaşmasında yer alması epey d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;r&uuml;c&uuml;d&uuml;r. AB s&uuml;recini bir maratona benzetirsek, T&uuml;rkiye ne kadar iyi koşarsa koşsun, AB&rsquo;li hakemler bitiş &ccedil;izgisini devamlı ileriye taşıyarak bu yarışı hi&ccedil; bitirmeme gayretindedirler.</p> <p>G&uuml;n&uuml;m&uuml;ze gelirsek, T&uuml;rkiye‐AB ilişkilerindeki en temel sorun, GKRY&rsquo;nin AB &uuml;yesi olmasıyla birlikte, AB&rsquo;nin artık tam anlamıyla bir &ldquo;taraf&rdquo; olmasıdır. GKRY ve Yunanistan AB&rsquo;nin Kıbrıs politikalarını manip&uuml;le etmekte ve AB&rsquo;ye &uuml;ye olmayan T&uuml;rkiye ve Kuzey Kıbrıs T&uuml;rk Cumhuriyeti AB&rsquo;nin &ldquo;&ouml;tekisi&rdquo; durumuna itilmektedir. Bu nedenle Yunanistan&rsquo;ın ve GKRY&rsquo;nin Doğu Akdeniz&rsquo;deki yayılmacı siyaseti ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin uluslararası anlaşmalardan doğan haklı talepleri g&ouml;rmezden gelinmekte, T&uuml;rkiye hidrokarbon &ccedil;alışmaları nedeniyle kınanmakta ve hatta etkileri sınırlı olsa da AB yaptırımlarıyla karşı karşıya bırakılmaktadır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Madalyonun diğer y&uuml;z&uuml;nden baktığımızda, T&uuml;rkiye pek &ccedil;ok a&ccedil;ıdan &ouml;nemli ve stratejik bir &uuml;lkedir. Ger&ccedil;ek anlamda tek M&uuml;sl&uuml;man ve demokratik &uuml;lke olmasının yanı sıra, aynı zamanda AB &uuml;yelik s&uuml;recini s&uuml;rd&uuml;ren tek İslam &uuml;lkesidir. Zengin tarihi ve k&uuml;lt&uuml;rel yapısı, Avrupa ve Asya arasında k&ouml;pr&uuml; &uuml;lke olması, d&uuml;nyanın &ouml;nemli hidrokarbon yataklarının ve ge&ccedil;iş yollarının &uuml;zerinde bir enerji koridoru olması, yadsınamaz askeri g&uuml;c&uuml; ve son zamanlarda etkisi iyice g&ouml;r&uuml;len diplomatik etkinliği, T&uuml;rkiye&rsquo;yi en &ouml;nemli b&ouml;lgesel g&uuml;&ccedil; durumuna getirmiştir. T&uuml;rkiye&rsquo;nin artan jeopolitik, siyasi ve ekonomik g&uuml;c&uuml;ne rağmen AB&rsquo;nin T&uuml;rkiye&rsquo;yi h&acirc;l&acirc; eski kalıplarla değerlendirmeye &ccedil;alışması, T&uuml;rkiye&rsquo;den &ccedil;ok AB&rsquo;nin geleceğini ilgilendiren bir sorundur.</p> <p>&ldquo;Farklı olanların&rdquo; birbirine saygı duymasına en &ccedil;ok ihtiya&ccedil; duyduğumuz bu zamanlarda, T&uuml;rkiye ile ilişkileri AB&rsquo;nin b&ouml;lge siyasetinde oynayacağı rol&uuml; de belirleyecektir. Akdeniz ve Orta Doğu&rsquo;da yaşanan gelişmeler bu iddianın doğruluğunu bir kere daha ortaya koymuştur.&nbsp;B&ouml;lgesel sorunların (yasadışı g&ouml;&ccedil;, uluslararası ter&ouml;rizm, k&uuml;lt&uuml;rel, kimliksel ve &ccedil;evresel sorunlar, işsizlik, y&uuml;kselen ırk&ccedil;ılık vs.) &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;nde, T&uuml;rkiye olmadan AB&rsquo;nin başarılı olması m&uuml;mk&uuml;n değildir. G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde AB&rsquo;nin kendi g&uuml;venliği i&ccedil;in en &ccedil;ok &ouml;nem verdiği iki konu g&ouml;&ccedil;menler ve enerji transferi konusudur. Suriye&rsquo;den gelen az sayıda g&ouml;&ccedil;menin bile se&ccedil;im sonu&ccedil;larını doğrudan etkilediği Avrupa&rsquo;nın, hassas olduğu bu en &ouml;nemli sorunun anahtarı bile T&uuml;rkiye&rsquo;nin elindedir. Bug&uuml;n T&uuml;rkiye&rsquo;de bulunan ve sayıları beş milyonun &uuml;zerinde olduğu tahmin edilen Suriyeli g&ouml;&ccedil;menleri hukuki yollarla barındıran T&uuml;rkiye, yasal ve yasal olmayan g&ouml;&ccedil;e izin vermesi halinde, Avrupa&rsquo;da b&uuml;y&uuml;k bir kaos olacağı kesindir. Yine en b&uuml;y&uuml;k sorunlarından biri olan Libya&rsquo;dan gelecek m&uuml;lteci akınını engellenmesini ve Libya&rsquo;dan Avrupa&rsquo;ya akan doğalgaz ve petrol ticaretinin sekteye uğramamasını ama&ccedil;layan Berlin Konferansı bile, T&uuml;rkiye&rsquo;nin Rusya ile yaptığı fikir birliğinin ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin Libya&rsquo;ya asker g&ouml;nderme kararının bir sonucudur.</p> <p>AB&rsquo;nin T&uuml;rkiye&rsquo;ye en &ccedil;ok ihtiya&ccedil; duyduğu alanlardan biri de g&uuml;venlik konusudur. Hen&uuml;z d&uuml;zenli bir ordusu bile olmayan AB&rsquo;nin, ilerisi i&ccedil;in de b&ouml;lgede s&ouml;z sahibi olacak askeri bir g&uuml;&ccedil; oluşturması pek m&uuml;mk&uuml;n g&ouml;r&uuml;nm&uuml;yor. Bu bağlamda, en azından yakın bir geleceğe kadar AB&rsquo;nin savunmasının NATO ve ABD&rsquo;nin inisiyatifinde kalacağı kesindir. &Uuml;stelik Birliğin en &ouml;nemli askeri g&uuml;c&uuml; olan Birleşik Krallık&rsquo;ın da ayrılması ve Trump&rsquo;un &quot;&ouml;nce Amerika&quot; siyaseti ile AB &uuml;zerinde kurmak istediği baskı, Birlik a&ccedil;ısından durumu daha da karamsar hale getirmektedir.&nbsp;Bu şartlar altında imk&acirc;n ve kabiliyetleri son derece sınırlı olan, askeri b&uuml;t&ccedil;e ve egemenlik tartışmalarının hi&ccedil; bitmeyeceği AB&rsquo;nin, T&uuml;rkiye ile birlikte hareket etmezse, bırakın d&uuml;nya siyasetini, b&ouml;lgesel siyasette bile etkin bir rol oynayabilmesi son derece g&uuml;&ccedil; g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>B&uuml;t&uuml;n bu sorunlar gelip Doğu Akdeniz&rsquo;deki hidrokarbon m&uuml;cadelesine dayanıyor. Avrupa&rsquo;ya ulaşacak en ucuz ve en g&uuml;venli enerji hatları hi&ccedil; kuşkusuz yine T&uuml;rkiye&rsquo;den ge&ccedil;mektedir. &Ouml;zellikle T&uuml;rk Akımı ve TANAP hatlarıyla b&ouml;lgedeki enerji koridoru olma rol&uuml;n&uuml; iyice pekiştiren T&uuml;rkiye&rsquo;nin siyasi ve ekonomik istikrarı Avrupa i&ccedil;in de hayati derecede &ouml;nemlidir. Durum bu kadar a&ccedil;ıkken, Rum ve Yunan ikilisinin manip&uuml;lasyonlarıyla AB&rsquo;nin T&uuml;rkiye&rsquo;nin Doğu Akdeniz&rsquo;de uluslararası hukuktan doğan haklarını savunmasına ve varlığını korumasına y&ouml;nelik &ccedil;alışmalarına engel olmak istemesi, Birliğin yukarıda altını &ccedil;izdiğimiz kendi &ccedil;ıkarlarıyla &ccedil;elişmektedir. T&uuml;rkiye&rsquo;nin haklarına saygı g&ouml;stermek ve iki akt&ouml;r arasındaki işbirliği, AB&rsquo;nin b&ouml;lgesel etkinliğini de artıracaktır.</p> <p>Sonu&ccedil; olarak T&uuml;rkiye siyasi, askeri, ekonomik, jeostratejik olarak ve enerji alanında AB tarafından g&ouml;z ardı edilemeyecek kadar &ouml;nemli bir &uuml;lkedir. AB&rsquo;nin Rum ve Yunanistan tarafından manip&uuml;le edilen taraflı duruşu, Birliğin kendi ayağına kurşun sıkması anlamına gelmektedir. Siyasi &ccedil;ıkarları ve hedefleri kabiliyetinin &ccedil;ok &ouml;tesine ge&ccedil;en ve Brexit sonrası daha da alevlenen AB&rsquo;nin geleceğinde ve uluslararası siyasette oynayacağı rolde, Birliğin T&uuml;rkiye ile olan ilişkileri belirleyici olacaktır.</p> <p>[Prof. Dr. H&uuml;seyin Işıksal Yakın Doğu &Uuml;niversitesi Uluslararası İlişkiler B&ouml;l&uuml;m&uuml; &ouml;ğretim &uuml;yesidir]</p>
Türkiye‐AB ilişkilerindeki en temel sorun, GKRY’nin AB üyesi olmasıyla birlikte, AB’nin artık tam anlamıyla bir “taraf” olmasıdır.
<p>T&uuml;rkiye Avrupa ile y&uuml;zyıllardır komşudur ve aynı coğrafyayı paylaşmaktadır.&nbsp;T&uuml;rkiye&nbsp;Cumhuriyeti de uluslararası sistemde siyasi tercihini Batı&rsquo;dan yana kullanmış ve Batı&rsquo;nın t&uuml;m uluslararası &ouml;rg&uuml;tlerinde yer almıştır. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma &Ouml;rg&uuml;t&uuml; (OECD), Avrupa Konseyi ve Kuzey Atlantik Anlaşması &Ouml;rg&uuml;t&uuml; (NATO) &uuml;yeliği bunların en başta gelenleridir. Buna paralel olarak, 1963 yılında (hen&uuml;z AB&rsquo;ye d&ouml;n&uuml;şmeden &ouml;nce) Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile ortaklık anlaşması imzalanmış ve 1987&rsquo;de topluluğa tam &uuml;yelik başvurusu yapılmıştır.&nbsp;Avrupa Birliği&nbsp;(AB) ile b&uuml;t&uuml;nleşme hedefine y&ouml;nelik olarak 1996 yılında G&uuml;mr&uuml;k Birliği anlaşması imzalanmış ve 3 Ekim 2005&rsquo;te ise tam &uuml;yelik m&uuml;zakereleri başlamıştır.</p> <p>T&uuml;rkiye&rsquo;nin Batılılaşma tercihi g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze kadar AB tarafından farklı algılanmış ve T&uuml;rkiye-AB m&uuml;zakereleri yapısal olarak &ldquo;asimetrik&rdquo; kalmıştır. AB T&uuml;rkiye&rsquo;nin &uuml;yelik isteğini &ldquo;vazge&ccedil;ilmez&rdquo; sandığı i&ccedil;in, T&uuml;rkiye&rsquo;nin siyasi ve ekonomik sorunlarını bahane ederek s&uuml;rekli T&uuml;rkiye&rsquo;den tavizler koparmaya &ccedil;alışmıştır. Somut &ouml;rnekler vermek gerekirse, T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB&rsquo;ye tam &uuml;yelik i&ccedil;in başvurduğu 1987 yılından beri, Avrupa Konseyi raporları ve T&uuml;rkiye hakkında yayınlanan t&uuml;m yıllık raporlarda, &uuml;yelik s&uuml;reci ile Kıbrıs meselesi arasında organik bir bağ kurulmuştur. T&uuml;rkiye&rsquo;nin bu konuda ne kadar hassas olduğu bilinmesine rağmen, Kıbrıs&rsquo;taki &ccedil;&ouml;z&uuml;ms&uuml;zl&uuml;ğ&uuml;n en b&uuml;y&uuml;k sorumlusu olarak T&uuml;rkiye işaret edilmiş ve T&uuml;rkiye&rsquo;den hem s&uuml;rece katkıda bulunması hem de&nbsp;G&uuml;ney Kıbrıs Rum Y&ouml;netimi&rsquo;ni (GKRY) tanıması istenmiştir.</p> <p>T&uuml;rkiye&rsquo;nin &uuml;yelik m&uuml;zakereleri, T&uuml;rkiye&rsquo;ye &ouml;zel &ccedil;ifte standartlar ve paradokslarla doludur. T&uuml;rkiye G&uuml;mr&uuml;k Birliği anlaşmasını AB&rsquo;ye &uuml;ye olmadan imzalayan tek &uuml;lkedir. Bu anlaşma uyarınca T&uuml;rkiye, AB&rsquo;nin diğer &uuml;lkelerle imzaladığı dış ticaret anlaşmaları, ekonomi politikaları ve g&uuml;mr&uuml;k anlaşmalarına, karar verme mekanizmalarında yer alamayacak olmasına rağmen, uymak zorunda kalmıştır. &Uuml;stelik T&uuml;rkiye Avrupa&rsquo;dan gelen t&uuml;m malların g&uuml;mr&uuml;k ve vergisini kaldırırken, T&uuml;rkiye&rsquo;nin AB &uuml;lkelerine karşı g&ouml;rece &uuml;st&uuml;n olduğu alanlar olan tarım ve tekstil G&uuml;mr&uuml;k Birliği anlaşmasının dışında bırakılmıştır. Ayrıca T&uuml;rkiye, 1973 Ek Protokol&uuml;&rsquo;nde yer alan ve G&uuml;mr&uuml;k Birliği anlaşmasıyla y&uuml;r&uuml;rl&uuml;ğe gireceği teyit edilen maddi yardım ve iş&ccedil;ilerin serbest dolaşım haklarından da mahrum bırakılmıştır.</p> <p>2005 yılında imzalanan ve m&uuml;zakere s&uuml;recinin en temel belgesi olma &ouml;zelliğini taşıyan ve katılım m&uuml;zakerelerine ilişkin ilkeleri, esasları, usulleri ve m&uuml;zakere fasıllarını belirleyen &ldquo;T&uuml;rkiye i&ccedil;in M&uuml;zakere &Ccedil;er&ccedil;eve Belgesi Anlaşması&rdquo;nda da daha &ouml;nceki hi&ccedil;bir aday &uuml;lke i&ccedil;in bahsedilmeyen &ouml;zel ifadelere yer verilmiştir. Bunlardan en &ccedil;arpıcı olanları, m&uuml;zakerelerin AB tarafından tek taraflı olarak herhangi bir zaman askıya alınabileceği, T&uuml;rkiye&rsquo;nin m&uuml;zakere s&uuml;recinin a&ccedil;ık u&ccedil;lu olacağı ve tam &uuml;yelikle sonu&ccedil;lanma garantisi i&ccedil;ermediğidir. Bu anlaşmada AB&rsquo;nin T&uuml;rkiye&rsquo;ye karşı &ccedil;ifte standart i&ccedil;eren en &ccedil;arpıcı maddesi ise T&uuml;rkiye&rsquo;nin olası &uuml;yeliği ger&ccedil;ekleşse bile, &uuml;yelikten sonra belirli bir zaman serbest dolaşım, yapısal politikalar ve tarım politikalarında kısıtlamalara maruz kalabileceği, hatta T&uuml;rk vatandaşlarına serbest dolaşım, kalıcı ikametg&acirc;h ve &ccedil;alışma izinleriyle ilgili &ldquo;kalıcı&rdquo; kısıtlamalar konabileceğinin belirtilmesidir. AB&rsquo;nin en temel &ouml;zg&uuml;rl&uuml;kleriyle bile &ccedil;elişen bu ifadelerin M&uuml;zakere &Ccedil;er&ccedil;eve Belgesi anlaşmasında yer alması epey d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;r&uuml;c&uuml;d&uuml;r. AB s&uuml;recini bir maratona benzetirsek, T&uuml;rkiye ne kadar iyi koşarsa koşsun, AB&rsquo;li hakemler bitiş &ccedil;izgisini devamlı ileriye taşıyarak bu yarışı hi&ccedil; bitirmeme gayretindedirler.</p> <p>G&uuml;n&uuml;m&uuml;ze gelirsek, T&uuml;rkiye‐AB ilişkilerindeki en temel sorun, GKRY&rsquo;nin AB &uuml;yesi olmasıyla birlikte, AB&rsquo;nin artık tam anlamıyla bir &ldquo;taraf&rdquo; olmasıdır. GKRY ve Yunanistan AB&rsquo;nin Kıbrıs politikalarını manip&uuml;le etmekte ve AB&rsquo;ye &uuml;ye olmayan T&uuml;rkiye ve Kuzey Kıbrıs T&uuml;rk Cumhuriyeti AB&rsquo;nin &ldquo;&ouml;tekisi&rdquo; durumuna itilmektedir. Bu nedenle Yunanistan&rsquo;ın ve GKRY&rsquo;nin Doğu Akdeniz&rsquo;deki yayılmacı siyaseti ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin uluslararası anlaşmalardan doğan haklı talepleri g&ouml;rmezden gelinmekte, T&uuml;rkiye hidrokarbon &ccedil;alışmaları nedeniyle kınanmakta ve hatta etkileri sınırlı olsa da AB yaptırımlarıyla karşı karşıya bırakılmaktadır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Madalyonun diğer y&uuml;z&uuml;nden baktığımızda, T&uuml;rkiye pek &ccedil;ok a&ccedil;ıdan &ouml;nemli ve stratejik bir &uuml;lkedir. Ger&ccedil;ek anlamda tek M&uuml;sl&uuml;man ve demokratik &uuml;lke olmasının yanı sıra, aynı zamanda AB &uuml;yelik s&uuml;recini s&uuml;rd&uuml;ren tek İslam &uuml;lkesidir. Zengin tarihi ve k&uuml;lt&uuml;rel yapısı, Avrupa ve Asya arasında k&ouml;pr&uuml; &uuml;lke olması, d&uuml;nyanın &ouml;nemli hidrokarbon yataklarının ve ge&ccedil;iş yollarının &uuml;zerinde bir enerji koridoru olması, yadsınamaz askeri g&uuml;c&uuml; ve son zamanlarda etkisi iyice g&ouml;r&uuml;len diplomatik etkinliği, T&uuml;rkiye&rsquo;yi en &ouml;nemli b&ouml;lgesel g&uuml;&ccedil; durumuna getirmiştir. T&uuml;rkiye&rsquo;nin artan jeopolitik, siyasi ve ekonomik g&uuml;c&uuml;ne rağmen AB&rsquo;nin T&uuml;rkiye&rsquo;yi h&acirc;l&acirc; eski kalıplarla değerlendirmeye &ccedil;alışması, T&uuml;rkiye&rsquo;den &ccedil;ok AB&rsquo;nin geleceğini ilgilendiren bir sorundur.</p> <p>&ldquo;Farklı olanların&rdquo; birbirine saygı duymasına en &ccedil;ok ihtiya&ccedil; duyduğumuz bu zamanlarda, T&uuml;rkiye ile ilişkileri AB&rsquo;nin b&ouml;lge siyasetinde oynayacağı rol&uuml; de belirleyecektir. Akdeniz ve Orta Doğu&rsquo;da yaşanan gelişmeler bu iddianın doğruluğunu bir kere daha ortaya koymuştur.&nbsp;B&ouml;lgesel sorunların (yasadışı g&ouml;&ccedil;, uluslararası ter&ouml;rizm, k&uuml;lt&uuml;rel, kimliksel ve &ccedil;evresel sorunlar, işsizlik, y&uuml;kselen ırk&ccedil;ılık vs.) &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;nde, T&uuml;rkiye olmadan AB&rsquo;nin başarılı olması m&uuml;mk&uuml;n değildir. G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde AB&rsquo;nin kendi g&uuml;venliği i&ccedil;in en &ccedil;ok &ouml;nem verdiği iki konu g&ouml;&ccedil;menler ve enerji transferi konusudur. Suriye&rsquo;den gelen az sayıda g&ouml;&ccedil;menin bile se&ccedil;im sonu&ccedil;larını doğrudan etkilediği Avrupa&rsquo;nın, hassas olduğu bu en &ouml;nemli sorunun anahtarı bile T&uuml;rkiye&rsquo;nin elindedir. Bug&uuml;n T&uuml;rkiye&rsquo;de bulunan ve sayıları beş milyonun &uuml;zerinde olduğu tahmin edilen Suriyeli g&ouml;&ccedil;menleri hukuki yollarla barındıran T&uuml;rkiye, yasal ve yasal olmayan g&ouml;&ccedil;e izin vermesi halinde, Avrupa&rsquo;da b&uuml;y&uuml;k bir kaos olacağı kesindir. Yine en b&uuml;y&uuml;k sorunlarından biri olan Libya&rsquo;dan gelecek m&uuml;lteci akınını engellenmesini ve Libya&rsquo;dan Avrupa&rsquo;ya akan doğalgaz ve petrol ticaretinin sekteye uğramamasını ama&ccedil;layan Berlin Konferansı bile, T&uuml;rkiye&rsquo;nin Rusya ile yaptığı fikir birliğinin ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin Libya&rsquo;ya asker g&ouml;nderme kararının bir sonucudur.</p> <p>AB&rsquo;nin T&uuml;rkiye&rsquo;ye en &ccedil;ok ihtiya&ccedil; duyduğu alanlardan biri de g&uuml;venlik konusudur. Hen&uuml;z d&uuml;zenli bir ordusu bile olmayan AB&rsquo;nin, ilerisi i&ccedil;in de b&ouml;lgede s&ouml;z sahibi olacak askeri bir g&uuml;&ccedil; oluşturması pek m&uuml;mk&uuml;n g&ouml;r&uuml;nm&uuml;yor. Bu bağlamda, en azından yakın bir geleceğe kadar AB&rsquo;nin savunmasının NATO ve ABD&rsquo;nin inisiyatifinde kalacağı kesindir. &Uuml;stelik Birliğin en &ouml;nemli askeri g&uuml;c&uuml; olan Birleşik Krallık&rsquo;ın da ayrılması ve Trump&rsquo;un &quot;&ouml;nce Amerika&quot; siyaseti ile AB &uuml;zerinde kurmak istediği baskı, Birlik a&ccedil;ısından durumu daha da karamsar hale getirmektedir.&nbsp;Bu şartlar altında imk&acirc;n ve kabiliyetleri son derece sınırlı olan, askeri b&uuml;t&ccedil;e ve egemenlik tartışmalarının hi&ccedil; bitmeyeceği AB&rsquo;nin, T&uuml;rkiye ile birlikte hareket etmezse, bırakın d&uuml;nya siyasetini, b&ouml;lgesel siyasette bile etkin bir rol oynayabilmesi son derece g&uuml;&ccedil; g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.</p> <p>B&uuml;t&uuml;n bu sorunlar gelip Doğu Akdeniz&rsquo;deki hidrokarbon m&uuml;cadelesine dayanıyor. Avrupa&rsquo;ya ulaşacak en ucuz ve en g&uuml;venli enerji hatları hi&ccedil; kuşkusuz yine T&uuml;rkiye&rsquo;den ge&ccedil;mektedir. &Ouml;zellikle T&uuml;rk Akımı ve TANAP hatlarıyla b&ouml;lgedeki enerji koridoru olma rol&uuml;n&uuml; iyice pekiştiren T&uuml;rkiye&rsquo;nin siyasi ve ekonomik istikrarı Avrupa i&ccedil;in de hayati derecede &ouml;nemlidir. Durum bu kadar a&ccedil;ıkken, Rum ve Yunan ikilisinin manip&uuml;lasyonlarıyla AB&rsquo;nin T&uuml;rkiye&rsquo;nin Doğu Akdeniz&rsquo;de uluslararası hukuktan doğan haklarını savunmasına ve varlığını korumasına y&ouml;nelik &ccedil;alışmalarına engel olmak istemesi, Birliğin yukarıda altını &ccedil;izdiğimiz kendi &ccedil;ıkarlarıyla &ccedil;elişmektedir. T&uuml;rkiye&rsquo;nin haklarına saygı g&ouml;stermek ve iki akt&ouml;r arasındaki işbirliği, AB&rsquo;nin b&ouml;lgesel etkinliğini de artıracaktır.</p> <p>Sonu&ccedil; olarak T&uuml;rkiye siyasi, askeri, ekonomik, jeostratejik olarak ve enerji alanında AB tarafından g&ouml;z ardı edilemeyecek kadar &ouml;nemli bir &uuml;lkedir. AB&rsquo;nin Rum ve Yunanistan tarafından manip&uuml;le edilen taraflı duruşu, Birliğin kendi ayağına kurşun sıkması anlamına gelmektedir. Siyasi &ccedil;ıkarları ve hedefleri kabiliyetinin &ccedil;ok &ouml;tesine ge&ccedil;en ve Brexit sonrası daha da alevlenen AB&rsquo;nin geleceğinde ve uluslararası siyasette oynayacağı rolde, Birliğin T&uuml;rkiye ile olan ilişkileri belirleyici olacaktır.</p> <p>[Prof. Dr. H&uuml;seyin Işıksal Yakın Doğu &Uuml;niversitesi Uluslararası İlişkiler B&ouml;l&uuml;m&uuml; &ouml;ğretim &uuml;yesidir]</p>
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.