Kılıçdaroğlu bu kez 'uyuşturucu' oyunuyla geldi: ABD'deki kayıp 8 saate dikkat çekildi

Her fırsatta Türkiye'nin itibarını karalamaktan geri durmayan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bu kez "uyuşturucu" yalanıyla ortaya çıktı.

Meclis grubu toplantısında uyuşturucu parasıyla cari açığın kapatıldığı iddiasında bulunan Kılıçdaroğlu, "Sanıyorlar ki Kılıçdaroğlu geri adım atacak. Bu evlatların hakkını korumak boynumun borcu'' dedi.

Ancak Kılıçdaroğlu'nun bu iddiası, tıpkı öncekiler gibi Türkiye siyasetini karıştırmak ve ülkeyi uluslararası kamuoyunda karalamaktan başka bir amaç taşımıyor.

Haber7'ye konuşan Aydınlık yazarı Gaffar Yakınca ve Gazeteci Nedim Şener, son Amerika ziyaretine işaret ederek Kılıçdaroğlu'nun bu yalanı FETÖ'den aldığını söyledi.

Gaffar Yakınca, Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyaretinde 8 saatlik bir dilimin kayıp olduğunu söyleyerek, "Büyük ihtimalle orada bizim bilmemizi istemediği bazı görüşmeler yaptı" dedi.

"BELLİ Kİ AMERİKA'DA BAZI GÖRÜŞMELER YAPILMIŞ"

"Uyuşturucu iddiasının iki bağlantısı var" diyen Gaffar Yakınca, "Birincisi Amerika" ziyaret dedi. "Büyük bir ihtimalle orada bizim bilmemizi istemediği bazı görüşmeler yaptı" diyen Yakınca, şöyle devam etti:

"O görüşmelerde de belli ki bugüne kadar Türk siyasetinde görülmemiş bazı taktikleri denemesi yönünde bir mutabakat sağlandı. Bu bir talimat mıdır yoksa Kılıçdaroğlu ortak stratejileri mi belirlemiş onu bilemiyoruz. Ama ABD seyahatinde yanına götürmüş olduğu Hacer Foggo da şaibeli bir isim. Onu alarak kamera karşısına geçmesi bir defa burada manidar bir çizgi var. İkincisi bu işin arka planında TTB Başkanı Şebnem Koru Fincancı'nın TSK'yı kimyasal silah kullanmakla suçlaması hadisesi var. Bunu onun devamı olarak okumalıyız"

"TÜRKİYE'Yİ TÜM TOPLUMDA ÇOK KÖTÜ BİR NOKTAYA SÜRÜLEYEBİLECEK BİR TUZAK"

Bu açıklamanın doğrudan Türkiye Cumhuriyetini hedef aldığını belirten Yakınca, "Türkiye'nin cari açığını kapatmak için uyuşturucu kaçakçılığı yaptı gibi korkunç bir iftirayı dile getiriyor. Herhangi biri söylese problem olmaz ama ikinci büyük partinin genel başkanı tarafından dillendirilmesi uluslararası toplumda yankı bulur. Bu ne olacak tüm dünyadaki Türkiye düşmanları hepsi bu iddianın etrafında toplanacak. Tıpkı kimyasal silah iddiası gibi. Aslında Kemal Bey seçimi kazanmak için yapıyor ama ümit ediyorum farkında değildir, -farkındaysa daha korkunç bir tuzağa işaret eder ama bu Türkiye'yi tüm toplumda çok kötü bir noktaya sürükleyebilecek bir tuzak. Peki bu çalışır mı çalışmaz. Neden çünkü delilsiz ispatsız, saçma sapan belirsiz tezlerle gündeme getirilen laflar bunlar" diye konuştu.

"MUSTAFA KEMAL'İN KURDUĞU PARTİ İÇİN ÇOK TALİHSİZ BİR GÖRÜNTÜ"

"2 yıl öncesinden başlayarak FETÖ kaynaklı, FETÖ ilişkili sosyal medya hesapları hükümeti mesnetsiz bir şekilde uyuşturucu kaçakçılığı yapmakla suçlamışlardı" diyen Yakınca, "Böyle bir kampanya yürütülmesinin önünü açmışlardı. Kılıçdaroğlu'nun ABD'de yaptığı görüşmeye dair kafamızda soru işaretleri oluşuyor" ifadelerini kullandı.

Yakınca, şöyle devam etti:

"Çünkü iddia şuydu; Avrupa'da FETÖ'nün üst düzey bazı sözde yöneticileri ABD'ye gittiler ve Kılıçdaroğlu ile görüştüler ya da orada FETÖ ittisaklı isimlerle görüştüler. Dolayısıyla Kemal Bey aslında partisiyle beraber Türkiye Cumhuriyeti'ni hedef alan bir odağın merkezi görüntüsü çiziyor. Bu da tabi CHP için, Mustafa Kemal'in kurduğu parti için çok talihsiz bir görüntü"

"TÜRKİYE'NİN UYUŞTURUCU MERKEZİ HALİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜĞÜ İDDİASI"

FETÖ üyesi 'fuatavni' kod adıyla Twitter hesabı olan Sait Sefa'nın attığı tweete işaret eden Gazeteci Nedim Şener, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Yıllar önce söylediğimiz şeyi nihayet muhalefet sahiplendi' diyor. Türkiye'de uyuşturucu parasıyla devletin hükümetin AK Parti'nin finanse edildiği yalanlarını topluma enjekte etmişlerdi. Bu uzun süre unutuldu. Daha sonra yurt dışına kaçan firari FETÖ elebaşısının açıklamaları geldi. Bunları tekrar ısıttılar. Türkiye'nin bir uyuşturucu merkezi haline dönüştürüldüğü algısı oluşturmak istediler. Tıpkı Türkiye'nin Gece Yarısı Ekspresi filminde olduğu gibi uyuşturucu merkezi olduğuna dair bir karalama kampanyasıyla karşı karşıya kaldığını bunun da uluslararası konjonktür ile ilişkili olduğunu anlatmıştım"