Gulca Katliamı, 4 Şubat 1997 Hukuksuzca tutuklanan gençlerin serbest bırakılması için protesto yapan halkın vahşilerce katledildiği bir olaydır.

GÜNDEM 04.02.2022 - 15:50, Güncelleme: 27.10.2022 - 05:59
 

Gulca Katliamı, 4 Şubat 1997 Hukuksuzca tutuklanan gençlerin serbest bırakılması için protesto yapan halkın vahşilerce katledildiği bir olaydır.

Gulca Katliamı, 4 Şubat 1997 Hukuksuzca tutuklanan gençlerin serbest bırakılması için protesto yapan halkın vahşilerce katledildiği bir olaydır.
Gulca Katliamı, 4 Şubat 1997 Hukuksuzca tutuklanan gençlerin serbest bırakılması için protesto yapan halkın vahşilerce katledildiği bir olaydır. Değerli Basın Mensupları, 1949 yılında Çin tarafından işgal edilen Doğu Türkistan’da Müslüman Türk halkı Çin terörist devletinin sürekli işkence, zulüm, soykırım ve asimile politikasının hedefi olmaktadır. 73 yıllık işgal döneminde; Barın Katliamı, Urumçi Katliamı, Lükçün Katliamı, Hanirik Katliamı, İlişku Yerkent Katliami gibi faşist Çin devletinin gizlice yürüttüğü daha nice katliamlarda onbinlerce Doğu Türkistanlı masum insan topluca yok edilmiştir. Bugün burada 25’inci yıl dönümünü anmakta olduğumuz ve dünyaya hatırlatmak istediğimiz Gulca Katliamı, 4 Şubat 1997 yılı Ramazan ayında Kadir gecesi münasebeti ile meşrep düzenleyen gençlerin hukuksuz tutuklanmasına tepki göstererek, onların serbest bırakılması için protesto yapan halkın vahşilerce katledildiği bir olaydır. Protesto sırasında yüzlerce genç Çin ordusu tarafından silahlar ile katledilmekle beraber, olay sonrası binlerce insan tutuklanmış, kayıp olmuş, 200 kişiye ölüm cezası verilmiş ve 90 genç ise müebbet hapse çaptırılmıştır. Bağımsız kaynaklara göre tutuklanan 300’den fazla genç eksi -30 derece soğukta üzerine soğuk su sıkılmış bir vaziyette bekletilerek dondurulmuş ve şehit edilmiştir. 5 Şubat 1997’de yaşanan Gulca Katliamı, Müslüman Doğu Türkistan halkının kendi inancını yaşamak için yaptığı barışçıl gösteriye karşı Çin’in kendi otoritesini korumak uğruna Doğu Türkistan halkının canını hiçe saydığının göstergesidir. Süper güç olma yolunda uluslararası arenada siyasi ve ekonomik yönünden etkisini arttırmaya çalışan Çin, hayallerinin kilit noktası olarak Yeni İpek Yolu projesini gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Çin bu hayalinin peşinde, tüm dünyanın gözü önünde Doğu Türkistan’da soykırım yapmayı dahi haklı görmektedir. Çin Terörist Devleti bölgede “istikrarı korumak” adı altında 2017 tarihinden itibaren milyonlarca Doğu Türkistan Türklerini kitlesel bir biçimde sözde eğitim kamplarında tutsak olarak tutmaktadır. Çin’in Nazi işkence kamplarında, uygulanan beyin yıkama, toplu tecavüz, köle işçilik, işkence, tıbbi deney, organların çalınması ve diğer tüm insanlık dışı soykırım muamelesi Çin’in nasıl bir devlet olduğunu açıkça göz önüne sermektedir. Çin Nazi işkence kamplarında bunları yaparken diğer taraftan Doğu Türkistan halkının tüm haklarını elinden almıştır. Dil, inanç ve kültürü yasaklanmış, dini simgeler yok edilmiş, camiler yıkılmıştır. Doğu Türkistanlıların Seyahatleri kısıtlanmış, fikir ve düşünce özgürlüğü yok edilmiş, çocuklar kamplara kapatılarak kendi kimliğinden uzaklaştırılmıştır. Tüm bu soykırım politikalarının sadece Çin’in siyasi ve ekonomik çıkarlarını garantiye almak için yapılmış olması aslında Çin’in tüm insanlık için ne kadar tehlikeli olduğunu ortaya koymaktadır. Çin Doğu Türkistan’ın demografisini değiştirmek için planlı olarak bölgeye büyük çapta Çinlileri yerleştirmekte ve teşvik etmektedir. Yanı sıra zorla kürtaj, kısırlaştırma ve yerleşimci Çinliler ile Müslüman Türkleri zorla evlendirme gibi yöntemlerle Doğu Türkistan’daki Türklerin nüfusunu azaltarak soykırım ve asimilasyon uygulamaktadır. Kanaat önderleri, âlimler, aydınlar, yazarlar, iş insanları ve sanatçılar da toplama kamplarına alınmış, beyin yıkama ve köle işçiliğe tabi tutulmuş, birçoğu ise işkence edilerek şehit edilmiştir, yargısız infaz edilmiş ya da hapse atılmıştır. Merkezi hükûmetten yerel hükûmete kadar 73 yıldır aynı strateji ile yürütülen ve bir devlet politikası halını alan bu uygulamalarla işgalci Çin, Doğu Türkistan halkının sosyal yapısını bozmaya ve çökertmeye çalışmaktadır. Değerli Basın Mensupları, Yeni İpek Yolu projesini garanti altına almak için başvurduğu soykırım yöntemlerini gün geçtikçe artıran işgalci Çin; Taiwan, Hong Kong, Tibet ve İç Moğolistan gibi bölgelerdeki uygulamalarına da aynı anlayışla devam etmektedir. Dünya kamuoyunun; yaşanmakta olan soykırım ve Doğu Türkistanlıların zihnine kan ile yazılmış katliamlara rağmen yeterli tepki göstermemesi, verimli ve caydırıcı adım atmaması, Çin’i soykırıma devam etmekte cesaretlendirmektedir. ABD başta olmak üzere, Batı ülkelerinin Doğu Türkistan’daki soykırımı tanıması, köle işçiliğe karşı yaptırımların artması, müstakil Uygur mahkemesinin soykırım kararını vermesi, insan hakları örgütlerinin tüm tarafları acil harekete çağırması ve BM toplantılarında Türkiye dahil 43 ülkenin Çin’e karşı ortak suçlama açıklamasında bulunması umut verici gelişmelerdir. Ancak İslam Dünyası hâlâ Doğu Türkistan meselesinde sessiz kalmakta ve yeterince duyarlı olmamaktadır. İslam Dünyasın bu eksikliği bizi Çin’e karşı mücadelemizde yalnız bırakmaktadır. Türkiye’nin son zamanlarda Doğu Türkistan meselesinde tepkisini daha açık ve net ortaya koyması, Türkiye-Çin ilişkilerinde Doğu Türkistan’daki soykırıma karşı hassasiyetlerin gündeme getirilmesi, başta sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devlet yetkililerinin Doğu Türkistan meselesini dile getirmesi, Doğu Türkistanlıları sevindiren ve diğer İslam ülkeleri ile uluslararası İslam kuruluşlarına örnek olabilecek bir adımdır. Türkiye’ye şükranlarımızı sunmakla beraber tüm Türk- İslam alemini Doğu Türkistan’da devam eden soykırımın durdurulması için somut adımları atmaya davet ediyoruz. Biz Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği olarak, Doğu Türkistan’da yaşanmakta olan Soykırımın durdurulması ve soykırımın asıl sebebi olan işgalin sonlandırılması için tüm meşru yollarla mücadelemizi sürdüreceğiz. Doğu Türkistan halkının bağımsızlığının ve can güvenliğinin sağlanması için diasporadaki tüm Doğu Türkistanlılar ve kardeş kuruluşlar ile birlik ve beraberlik içinde hiç geri adım atmadan mücadele azmimizi devam ettireceğiz. Bugün Doğu Türkistan’da yok olma tehlikesinde olan halkı kurtarmak için tüm insanlık alemini harekete geçmeye çağrıda bulunuyoruz. İslam İş birliği Teşkilatı, Türk Devletleri Teşkilatı, Birleşmiş Milletler ile diğer uluslararası ve yerel kurumların da kuruluş amaçlarına sadık kalarak sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Biz buradan tüm insanlığı Barış, Dayanışma ve Adalet gibi olimpiyat oyunlarının asıl amaçlarını çiğneyerek milyonlarca insana soykırım uygulamakta olan Çin’in ev sahipliği yaptığı, Gulca Katliamının 25’inci yıl dönümünde, bugün 4 Şubat’ta açılışı yapılan, Pekin 2022 Kış Olimpiyatlarını boykot etmeye, izlememeye, sporcuları ve katılımcıları asıl ilkelerine aykırı bu kanlı oyunlara ortak olmamaya, soykırıma karşı tavır sergilemeye, mazlum halkın ahına kulak vererek ellerini kaldırmaya, adalete destek vermeye çağırıyoruz. Değerli Basın Mensupları, Son olarak; mücadelemizde bizim yanımızda duran bütün kardeş STK’lara, desteklerini eksik etmeyen tüm Türk halkına ve bugün burada bulunan herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz. Yaşasın Hürriyet! Yaşasın Adalet! Yaşasın Bağımsız Doğu Türkistan! Saygılarımızla; Uluslararası Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği
Gulca Katliamı, 4 Şubat 1997 Hukuksuzca tutuklanan gençlerin serbest bırakılması için protesto yapan halkın vahşilerce katledildiği bir olaydır.
Gulca Katliamı, 4 Şubat 1997 Hukuksuzca tutuklanan gençlerin serbest bırakılması için protesto yapan halkın vahşilerce katledildiği bir olaydır. Değerli Basın Mensupları, 1949 yılında Çin tarafından işgal edilen Doğu Türkistan’da Müslüman Türk halkı Çin terörist devletinin sürekli işkence, zulüm, soykırım ve asimile politikasının hedefi olmaktadır. 73 yıllık işgal döneminde; Barın Katliamı, Urumçi Katliamı, Lükçün Katliamı, Hanirik Katliamı, İlişku Yerkent Katliami gibi faşist Çin devletinin gizlice yürüttüğü daha nice katliamlarda onbinlerce Doğu Türkistanlı masum insan topluca yok edilmiştir. Bugün burada 25’inci yıl dönümünü anmakta olduğumuz ve dünyaya hatırlatmak istediğimiz Gulca Katliamı, 4 Şubat 1997 yılı Ramazan ayında Kadir gecesi münasebeti ile meşrep düzenleyen gençlerin hukuksuz tutuklanmasına tepki göstererek, onların serbest bırakılması için protesto yapan halkın vahşilerce katledildiği bir olaydır. Protesto sırasında yüzlerce genç Çin ordusu tarafından silahlar ile katledilmekle beraber, olay sonrası binlerce insan tutuklanmış, kayıp olmuş, 200 kişiye ölüm cezası verilmiş ve 90 genç ise müebbet hapse çaptırılmıştır. Bağımsız kaynaklara göre tutuklanan 300’den fazla genç eksi -30 derece soğukta üzerine soğuk su sıkılmış bir vaziyette bekletilerek dondurulmuş ve şehit edilmiştir. 5 Şubat 1997’de yaşanan Gulca Katliamı, Müslüman Doğu Türkistan halkının kendi inancını yaşamak için yaptığı barışçıl gösteriye karşı Çin’in kendi otoritesini korumak uğruna Doğu Türkistan halkının canını hiçe saydığının göstergesidir. Süper güç olma yolunda uluslararası arenada siyasi ve ekonomik yönünden etkisini arttırmaya çalışan Çin, hayallerinin kilit noktası olarak Yeni İpek Yolu projesini gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Çin bu hayalinin peşinde, tüm dünyanın gözü önünde Doğu Türkistan’da soykırım yapmayı dahi haklı görmektedir. Çin Terörist Devleti bölgede “istikrarı korumak” adı altında 2017 tarihinden itibaren milyonlarca Doğu Türkistan Türklerini kitlesel bir biçimde sözde eğitim kamplarında tutsak olarak tutmaktadır. Çin’in Nazi işkence kamplarında, uygulanan beyin yıkama, toplu tecavüz, köle işçilik, işkence, tıbbi deney, organların çalınması ve diğer tüm insanlık dışı soykırım muamelesi Çin’in nasıl bir devlet olduğunu açıkça göz önüne sermektedir. Çin Nazi işkence kamplarında bunları yaparken diğer taraftan Doğu Türkistan halkının tüm haklarını elinden almıştır. Dil, inanç ve kültürü yasaklanmış, dini simgeler yok edilmiş, camiler yıkılmıştır. Doğu Türkistanlıların Seyahatleri kısıtlanmış, fikir ve düşünce özgürlüğü yok edilmiş, çocuklar kamplara kapatılarak kendi kimliğinden uzaklaştırılmıştır. Tüm bu soykırım politikalarının sadece Çin’in siyasi ve ekonomik çıkarlarını garantiye almak için yapılmış olması aslında Çin’in tüm insanlık için ne kadar tehlikeli olduğunu ortaya koymaktadır. Çin Doğu Türkistan’ın demografisini değiştirmek için planlı olarak bölgeye büyük çapta Çinlileri yerleştirmekte ve teşvik etmektedir. Yanı sıra zorla kürtaj, kısırlaştırma ve yerleşimci Çinliler ile Müslüman Türkleri zorla evlendirme gibi yöntemlerle Doğu Türkistan’daki Türklerin nüfusunu azaltarak soykırım ve asimilasyon uygulamaktadır. Kanaat önderleri, âlimler, aydınlar, yazarlar, iş insanları ve sanatçılar da toplama kamplarına alınmış, beyin yıkama ve köle işçiliğe tabi tutulmuş, birçoğu ise işkence edilerek şehit edilmiştir, yargısız infaz edilmiş ya da hapse atılmıştır. Merkezi hükûmetten yerel hükûmete kadar 73 yıldır aynı strateji ile yürütülen ve bir devlet politikası halını alan bu uygulamalarla işgalci Çin, Doğu Türkistan halkının sosyal yapısını bozmaya ve çökertmeye çalışmaktadır. Değerli Basın Mensupları, Yeni İpek Yolu projesini garanti altına almak için başvurduğu soykırım yöntemlerini gün geçtikçe artıran işgalci Çin; Taiwan, Hong Kong, Tibet ve İç Moğolistan gibi bölgelerdeki uygulamalarına da aynı anlayışla devam etmektedir. Dünya kamuoyunun; yaşanmakta olan soykırım ve Doğu Türkistanlıların zihnine kan ile yazılmış katliamlara rağmen yeterli tepki göstermemesi, verimli ve caydırıcı adım atmaması, Çin’i soykırıma devam etmekte cesaretlendirmektedir. ABD başta olmak üzere, Batı ülkelerinin Doğu Türkistan’daki soykırımı tanıması, köle işçiliğe karşı yaptırımların artması, müstakil Uygur mahkemesinin soykırım kararını vermesi, insan hakları örgütlerinin tüm tarafları acil harekete çağırması ve BM toplantılarında Türkiye dahil 43 ülkenin Çin’e karşı ortak suçlama açıklamasında bulunması umut verici gelişmelerdir. Ancak İslam Dünyası hâlâ Doğu Türkistan meselesinde sessiz kalmakta ve yeterince duyarlı olmamaktadır. İslam Dünyasın bu eksikliği bizi Çin’e karşı mücadelemizde yalnız bırakmaktadır. Türkiye’nin son zamanlarda Doğu Türkistan meselesinde tepkisini daha açık ve net ortaya koyması, Türkiye-Çin ilişkilerinde Doğu Türkistan’daki soykırıma karşı hassasiyetlerin gündeme getirilmesi, başta sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devlet yetkililerinin Doğu Türkistan meselesini dile getirmesi, Doğu Türkistanlıları sevindiren ve diğer İslam ülkeleri ile uluslararası İslam kuruluşlarına örnek olabilecek bir adımdır. Türkiye’ye şükranlarımızı sunmakla beraber tüm Türk- İslam alemini Doğu Türkistan’da devam eden soykırımın durdurulması için somut adımları atmaya davet ediyoruz. Biz Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği olarak, Doğu Türkistan’da yaşanmakta olan Soykırımın durdurulması ve soykırımın asıl sebebi olan işgalin sonlandırılması için tüm meşru yollarla mücadelemizi sürdüreceğiz. Doğu Türkistan halkının bağımsızlığının ve can güvenliğinin sağlanması için diasporadaki tüm Doğu Türkistanlılar ve kardeş kuruluşlar ile birlik ve beraberlik içinde hiç geri adım atmadan mücadele azmimizi devam ettireceğiz. Bugün Doğu Türkistan’da yok olma tehlikesinde olan halkı kurtarmak için tüm insanlık alemini harekete geçmeye çağrıda bulunuyoruz. İslam İş birliği Teşkilatı, Türk Devletleri Teşkilatı, Birleşmiş Milletler ile diğer uluslararası ve yerel kurumların da kuruluş amaçlarına sadık kalarak sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Biz buradan tüm insanlığı Barış, Dayanışma ve Adalet gibi olimpiyat oyunlarının asıl amaçlarını çiğneyerek milyonlarca insana soykırım uygulamakta olan Çin’in ev sahipliği yaptığı, Gulca Katliamının 25’inci yıl dönümünde, bugün 4 Şubat’ta açılışı yapılan, Pekin 2022 Kış Olimpiyatlarını boykot etmeye, izlememeye, sporcuları ve katılımcıları asıl ilkelerine aykırı bu kanlı oyunlara ortak olmamaya, soykırıma karşı tavır sergilemeye, mazlum halkın ahına kulak vererek ellerini kaldırmaya, adalete destek vermeye çağırıyoruz. Değerli Basın Mensupları, Son olarak; mücadelemizde bizim yanımızda duran bütün kardeş STK’lara, desteklerini eksik etmeyen tüm Türk halkına ve bugün burada bulunan herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz. Yaşasın Hürriyet! Yaşasın Adalet! Yaşasın Bağımsız Doğu Türkistan! Saygılarımızla; Uluslararası Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.