TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU TİHEK “AYRIMCILIKLA MÜCADELE” İSTİŞARE KOMİSYONU TOPLANTISI 13 MAYIS 2022 ANKARA

GÜNDEM 12.05.2022 - 16:58, Güncelleme: 27.10.2022 - 05:59
 

TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU TİHEK “AYRIMCILIKLA MÜCADELE” İSTİŞARE KOMİSYONU TOPLANTISI 13 MAYIS 2022 ANKARA

TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU TİHEK “AYRIMCILIKLA MÜCADELE” İSTİŞARE KOMİSYONU TOPLANTISI 13 MAYIS 2022 ANKARA
TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU TİHEK “AYRIMCILIKLA MÜCADELE” İSTİŞARE KOMİSYONU TOPLANTISI 13 MAYIS 2022 ANKARA 15/21Mayıs AİLE HAFTASI - 10/16Mayıs Engelliler Haftası - 17Mayıs EŞCİNSEL SAPIKLIKLA MÜCADELE Haftası: Eşcinselliği hastalık olmaktan çıkarıp “Toplumsal Cinsiyet” Eşitliği/Adaleti TC TCE GENDER Maskesiyle teşvik eden WHO/DSÖ, LGBTİQP TCE Sapık kuruluşların “pozitif ayrımcılık” yapılarak terör örgütü ilan edilmemesi, kapatılmaması, mal varlıklarına el konulmaması ve 4 maymunluk dilsiz şeytanlık insanlığa karşı SOYKIRIM SUÇU! Anayasa: 41.madde ANKARA / TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ LİTAİ KONUKEVİ ADALET Platformu ve TÜRKİYE AİLE MECLİSİ Bileşenleri Adına ADEM ÇEVİK ailehaklari@gmail.com ademgerede@yandex.com @adaletplatformu www.ailehaklari.org www.t.me/insanhaklari www.t.me/SectikleriniDenetle Zamanın darlığı, farklı konu başlıkları yanında katılımcıların çokluğunu gözönün de bulundurarak, ”tarihe not düşmek” adına, düşünlerimizi genel olarak ve özet bir şekildesizlerin dikkatlerine sunmak istedik. Sorunlara ÇARE veya proplemleri azaltmak için Tavsiyelerimiz; VAROLUŞ SAVAŞI'mızı KAZANMAK için ŞİARLARIMIZ; önceAİLE, önceAHLAK/Maneviyat, önceADALET önceİYİLİK Seferberliği ŞART ve “Devletin Dini İslam” anayasada olmalı GİRİŞ BİR UYGARLIK PROJESİ OLARAK “HAK KAVRAMI” Dil bizim medeniyetimizde bir beslenme, tad ve konuşma için organ, lisan ve kalp anlamına gelir. Bu hafta AİLE HAFTASI ve Bugün aynı zamanda Dil Bayramı.. Bin yıllık dilimiz alfabemiz soykırımda! Medeniyetlerin alameti farikalarıdır kavramlar ve kurumlar. Bunlar aynı zamanda tarih ve geleneği, bir toplumun ortak hafızası ve tecrübeler birikimini ifade eder. Allah (cc) de yaratılışı tek bir kelime ile ifade eder. Hakikat ile Gerçeği, Hak ile bâtılı, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini, yani Hüsn ve Gubuh’u Gerçek ile gerçek dışı olanı bu değerler çerçevesinde idrâk eder ve yaşarız. Toplumların hafızaları ve davranış kalıpları bu iklimde hayat bulur. Ödünç alınan kavram ve kurumlarla özgün bir medeniyet inşa ihya edilemez. BİR UYGARLIĞIN ALAMETİ FARİKASI kendi kavram ve kurumlarında kendini gösterir. Batı dünyası bir yandan “çok kültürlülük”den söz ederken aslında, merkezinde kendinin yer aldığı uluslararası düzen ve sözleşmeler, örgütlerle TEK’çi bir modeli dayattı. Batı’da HAK kavramı yoktur. RİGH “sağ, hak, sağ taraf, gerçek, doğruluk, düzen” anlamına gelir. Onun için HUMAN RİGHT “İnsan Hakları” diye tercüme edilemez. “İnsani sağduyu” anlamında “İnsan merkezli bir etik ve moral değer”i ifade eder. Bu çerçevede Magna Carta, ya da Westefelya protokolü de, bir “insan hakları” belgesi değildir olamaz. Magna Carta Kıralla derebeyleri arasında halkın nasıl zabtu rabt altına alınacağı, haraca bağlanacağı ve elde edilen zenginliğin nasıl paylaşılacağı ile ilgili bir oligarklar uzlaşmasıdır. Westefelya ise, yokedilen Kızılderili, köleleştirilen zenciler ve yurtları işgal edilen sarı ırkın el konulan malları ve köleleştirilen insanlarının kilise (Vatikan) ve derebeyler tarafından nasıl pay edileceği, yani sömürge mirasının paylaşımı ile ilgili bir sözleşmedir. Kendilerinden olmayan insanları “insanlaşma aşamasını tamamlamamış hayvanlar” olarak gören bir aklın ürünüdür. Sonuçta 1600’lerin ortalarında bu sözleşme ile, bugün yeni dünya düzeni için yeniden ele alınan Ulus devletler ve uluslararası düzenin temel dayanağı bu sözleşmedir. Bu sözleşme aynı zamanda işgalci toplulukların kendi aralarındaki 100 yıl savaşlarını bitirmeyi gaye edinmişti. Laiklik, Ulus düşüncesi, Kültür, Spor, Komunizm, Kapitalizm, Liberalizm, Faşizm, Feminizm gibi siyasi ideolojiler bu iklimde hayat bulmuştur. Bu proje, 100 yıl savaşlarının ardından, 1700 den başlayarak, 1789 Fransız devrimi ile yeni bir evreye inkılab etti, 1900lerin başında 1. Dünya savaşı, ardından 2. Dünya savaşı, adı konulmadık bir dünya savaşı olan soğuk savaş, terör ve darbelerle bugünlere geldik. Bu sürecin sonunda, ABD ve çoğu ABD merkezli global şirketler yaklaşık olarak dünya gelirinin yarısına sahip, Çin ve Hindistan dünya nüfusunun yarısına sahip, Rusya toprak olarak ihtiyar kıtanın yarısına sahip, ama Çin ve Rusya’nın sahip olduğu toprak 170 milyonluk Rusyanın yarısı gibi. Böyle bir dünya sürdürülemez. Yeni dünya düzeni kaçınılmaz, ancak bu egemenlerin dayattığı bir düzen olmamalı. Bugün ŞER GÜÇLER Global reset’çiler, Trans Humanizm’den söz ediyorlar. Tanrıyı tedavülden kaldırmaktan söz ediyorlar, insanın tanrı olmasından ve cinsiyetsiz ailesiz ahlaksız bir toplumdan söz ediyorlar. Bize kalırsa acil gündem bu olmalıdır. Starlink’ler ve 5G ile dünya global bir tehdit olarak siber bir işgal ve saldırı ile terörle karşı karşıyayız. Aşılar sonrası BioHacker tehdidi ile karşı karşıyayız. BİYOLOJİK İNSAN NESLİ TEHDİT ALTINDADIR. Biyolojik cinsiyet, din, ahlak ve gelenekten bağımsız, GENDER diye tanımlanan GENOM’lardan, bunların değişken v akışkan cinsel kimliğinden söz ediliyor Hiç kimse dünyada olup biten şeyleri, görmezden, duymazdan bilmezden gelme hakkına sahip değildir. HAK, Allaha ait olan ölçüdür. İNSAN “Hak namına” bu ölçüyü uygulamak üzere yaratıldı. HAK bizde KESBİ yani kazanılan değil, VEHBİ yani “atıfeti ilahi” olan bir değerdir. İnsan bunun emanetçisidir. Memurudur. Şuna-buna aid HAK yoktur ve olamaz. HAK nerede tecelli ederse, biz HAKKA TAPAN ve alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti olarak orada oluruz. “Kadın Hakkı”, “Erkek Hakkı”, “İşçi Hakkı”, “Patron Hakkı”, “Hayvan Hakkı” olamaz. HAK Parçalanamaz bir kavramdır. Bize düşen görev, Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, HAKLI’dan yana HAKsız’a karşı çıkmaktır. Haksız babamız da olsa, Haklı düşmanımızda olsa. Bir topluluğa olan düşmanlığımız bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemeli. KUL HAKLARI ADALET İYİLİK AHLAK ŞİARIYLA HAREKET ETMELİYİZ Biz herkes için adalet, herkes için barış ve herkes için özgürlük istiyoruz. Herkesin inandığı gibi yaşadığı, düşündüğünü özgürce ifade edebildiği, katılımcı çoğulcu, şeffaf âdil bir düzenin kurulması için çalışacağız. Sadece 5 olmazsa olmazımız var. Can, mal, namus, akıl-inanç ve nesil emniyetinin sağlanması şartı. Bu çerçevede inananlarla müttehid, erdemli insanlarla müttefik, değer üreten ve başkalarının 5 emniyetine açık ve yakın bir tehlike oluşturmamak şartı ile İtilaf yapmaya hazır olacağız. Başkalarının yurdunda HILFUL FUDUL, KENDİ YURDUMUZDA, “Müellefet-il gulub” anlayışı ile, güzel örneklik ve iyilik çerçevesinde, ötekilerle birlikte iyi komşuluk, EMİNLİK ve ESENLİK temelinde, kendi yurdumuz ve başkalarının yurtları ve komşularımız arasında Hz. Ömer’in Kudüs beyannamesinde olduğu gibi, farklılıklarımıza rağmen, barış içinde adalet ve barış temelinde bir arada yaşayabiliriz. Bunun 3 ayağı MEKKE’deki HILFUL FUDUL, MEDİNE’deki MEDİNE SÖZLEŞMESİ / Dünyanın ilk Toplumsal sözleşmesi ve Hz. Ömer’in KUDÜS BEYANNAMESİnde ifadesini bulan MİLLET SİSTEMİdir. Kuva-i Milliye ruhunun MÜDAFAYI HUKUK şeklinde HAK NAMINA tarih sahnesine çıkışındaki asıl manevi güç burada yatmaktadır. Başkanlıkla yönetilen, konfederatif, 18 yaşında kadın ve erkeklerin oy kullandığı, gayri Müslimlerin de bakan ve milletvekili olduğu, meclisi, hükümeti, mahkemesi, parası, pulu, anayasası olan Kars İslam Cumhuriyeti de 1919 Nisan ayına kadar bu inançla tarihimizin şeref sayfalarında yerini almıştı. Tarihi bir övgü ya da sövgü kitabı gibi okumamak gerekir. Ondan ders almak gerekir. Geçmişin bilgi birikimi ve tecrübeleri, bugünümüz ve geleceğimiz, “kökü mazide olan ati” anlayışına sahip kişiler için yön ve yol gösterici olacaktır. Ki, onların katlanmak zorunda oldukları güçlükler, bizler ve bizden sonrakiler için baht kaynağı olsun. MOBİNG / BASTIRMA, CAYDIRMA, YILDIRMA Her zaman haksızlıklar olmuştur ve olacaktır. Bu yaratılışla ilgili bir imtihan vesilesidir. Bu süreçte insanlar haklı ve haksız olarak ayrılacaktır. Diğer insanlar da bu süreçte durdukları yerle, şahidlikleri ile imtihanda saflarını seçeceklerdir. Şeytana kıyamete kadar mühlet verildiğinde gör bu olaylar hep olacaktır ve olmaya devam edecektir. Burada bize düşen, haklıdan yana olmak, haksıza karşı çıkmaktır. Haksızlık yapandan Haklının hakkını almak ve haksızlık yapanı cezalandırmak, haksızlık yapılmasını engelleyecek tedbirleri almaktır. Tüm bunları gerçekleştirmek için önceAİLE Seferberliği ve AHLAK Seferberliği başlatmalıyız. VAROLUŞ SAVAŞINI Kazanmak için; Anayasa ve Yasalar Fıtrata Hukuka İnancımıza uygun olmalı. Bugün insanlar, doğdukları anne-baba, doğdukları zaman ve toprak, derilerinin rengi, cinsiyetleri, inanç, ideoloji, siyasi ve felsefi, vijdani kanaatları sebebi ile her zaman olduğundan daha fazla haksızlığa uğramaktadırlar. Ayrıca bugün göç ve mülteciler, bu haksızlığa en fazla uğrayan kesimdir. Korumasız, kendini savunamayan, çocuk, engelli , yaşlı kişiler de öyle. Bu haksızlıklar, din, ahlak, töre ile engellenebilirdi, ancak bunlar bugün zaafa uğramış, içi boşaltılmış durumda. Hatta gelinen noktada sanal dünyada bunlar örgütlenip oyunlaştırabilmektedir. Sanal alemde tatmin olsunlar derken, sanal alem onlar için eğitim ve alışkanlık, olayın olağanlaşmasına hizmet eden bir hal almıştır. Taraflar için mazoist ve sadist olmaları yanında mazosadist akımlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunlar sanal, bitkiye, hayvana, insana karşı olması, bu psiko sosyal davranış bozukluğu olanlar için fazla bir anlam taşımıyor. Karşısındakinin kadın, çocuk, engelli, yaşlı olması da bir anlam taşımıyor. İmkan dahilinde olan ve gücü yeten herkes için bu tehdit vardır ve bu tehdit bulaşıcı da olabilmektedir. Dolayısı ile CİNSİYETSİZ YA DA CİNSİYET ETİKETİ İLE ETİKETLENMİŞ HER TÜRLÜ HAKSIZLIK, SALDIRGANLIK, TECAVÜZ VE TACİZ SUÇTUR. BU SÜREÇ BUGÜN BU KİŞİLERİN KENDİ KENDİLERİNE ZARAR VERMESİ NOKTASINA GELMİŞTİR. VE BURAYA GİDEN YOLLAR (ALKOL, UYUŞTURUCU, FUHUŞ, KUMAR, CİNSEL SAPKINLIK, EĞLENCE VE OYUN SEKTÖRÜ) ADETA ÖZGÜRLÜK ALANI OLARAK TANITILMAKTADIR. DİN, AHLAK, GELENEK, TOPLUMUN KENDİ KENDİNİ KONTROL ETME ARAÇLARI, MAARİF, BU SÜREÇTE YARA ALMIŞTIR. GLOBAL RESET HAREKETİ, MALTHUSÇU ÖJENİK HAREKETLER DİNİ VE BİYOLOJİK İNSAN TÜRÜNÜ TEDAVÜLDEN KALDIRMAKTAN SÖZ ETMEKTEDİR. “NESNELERARASI İLETİŞİM”LE, İNSAN-HAYVAN VE MAKİNA EŞİTLENMEKTE, MK ULTRA TELEGRAM VB ZİHİN/BEYİN KONTROLÜ İLE HERKES YAPAY ZEKANIN İZİN VE KONTROLÜNE BAĞIMLI KILINMAKTADIR. İNSAN TANRI OLACAK İDDİASI İLE İNSAN BİYONİK ROBOTLARA, SİBORGLARA DÖNÜŞTÜRÜLMEKTEDİR Kİ EN BÜYÜK TACİZ VE MOBİNG BUDUR. BUNUN ÇARESİ ÖNCE AİLE ŞİARIYLA VAROLUŞ SAVAŞI VERMEKTİR DÜNYADA YAŞAYAN DÖRT BÜYÜK IRKTAN 3’ÜNÜN MAHVINA SEBEB OLANLAR, SAVAŞLARI ÇIKARTANLAR, DARBELERİ YAPANLAR, TERÖRÜ ÖRGÜTLEYENLER BU OLUMSUZLUKLARIN ASIL SEBEBLERİDİR. TOPLUM ADETA SİSTEMATİK GERİ ZEKALI VE BİYONİK ROBOTLARA DÖNÜŞTÜRÜLMEK İSTENMEKTEDİR. ONLARIN AÇTIKLARI YOLDAN İLERLEYEREK ADİL, BARIŞ İÇİNDE ÖZGÜR BİR TOPLUM DÜZENİNE ULAŞMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR. BU NOKTADA “5 TEMEL EMNİYET” TEMELLİ YENİ BİR ANLAYIŞA ADİL BİR DÜNYAYA İHTİYACIMIZ VAR, ULUSLARARASI DÜZENİN DAYATTIĞI İNKAR DÜZENİNE DEĞİL. “MEZALİM MAHKEMELERİ”, MANTIĞINDA OLDUĞU GİBİ, HAKSIZLIK KİMDEN GELİRSE GELSİN KİME YÖNELİK OLURSA OLSUN, MAZLUMDAN YANA, ZALİME KARŞI OLMALIYIZ, ZALİM BABAMIZ DA OLSA, MAZLUM DÜŞMANIMIZ DA OLSA.. HAK ÜSTÜN TUTULMALI. BU HEDEFE İLERLERKEN, ÜLKE HUKUK DEVLETİ OLACAKSA, ORADA HERŞEY KANUNLARLA, YÖNETMELİK VE GENELGELERLE DÜZENLENMEMELİ. DOĞRU DEĞİL, YANLIŞ TANIMLANMALI. TEK BAŞINA MEVZUAT VE BÜROKRATİK DENETİM YETMEZ, TOPLUMUN AKTİF DENETİMİ YANINDA, HAKEMLİK, HIZLI KARAR VEREN, JÜRİSTOKRASİYE DÖNÜŞMESİNE İZİN VERİLMEYEN, BAĞIMSIZ BİR YARGI GEREKİR. Pozitif ayırımcılık ASLINDA YASA SORUNU DEĞİL, TOPLUMSAL BİLİNÇ VE AHLAK SORUNUDUR. ERDEMLİ BİR TOPLUM İÇİN KAÇINILMAZDIR. POZİTİF AYRIMCILIK KATOLOG BİR TANIMLA İFADE EDİLEMEZ, KONJONKTÜREL DE OLABİLİR. SPONTEN DE GELİŞEBİLİR. DÜŞEN GENÇ, SAĞLIKLI BİR ADAM BİR ENGELLİ TARAFINDAN DA KORUNABİLİR. KUŞKUSUZ KAMUNUN ALTYAPI SORUMLULUĞU VARDIR. ACİL ÇAĞRI MERKEZLERİ, RUTİN DENETİM VE BAKIM HİZMETLERİ DE MÜMKÜN. TEK ÇÖZÜM, DARUL ACEZE YA DA HUZUR EVİ DEĞİL. BU SON ÇAREDİR. BU KONUDA MUTLAK ÇÖZÜM YOK: BU TEMELDE AHLAK SORUNU OLARAK ELE ALINMALI VE BU SÜREÇTE KİŞİLER DAVRANIŞLARI İLE CENNET YA DA CEHENNEME KAPI ARAYALACAKLARDIR Kİ, BU HAYATIN HER ALANINDA BÖYLEDİR. VE BU DÜNYA BU ANLAMDA BİR İMTİHAN YERİDİR. YOKSA İNSANLAR NASIL CENNETE VE CEHENNEME GİDECEEKLERDİ. NEFRET SÖYLEMİ VE YABANCI DÜŞMANLIĞI Din nefret söylemi denilen şeyi örgütler. Şeytan diye bir yaratık vardır ve insanlar arasında onların dostları vardır. Din’deki İns tanımına göre, İnsan 7 kişilikten oluşur: Ruh, akıl, can, nefs ve bunların çevresinde varolan, insan aklına, nefsine, bedenine hulul edebilen Melek, cin ve şeytan. Din Şeytanı ve Şeytanlaşan insanı ve Şeytanın ve ona uyan insanların yaptıkları işleri lanetler. Lanetli, ahlaksızlık olarak tanımlanan söz ve fiiller vardır ve olacaktır. Nasıl gece ile gündüz birlikte varsa kutsal ve lanet de birlikte vardır ve varolacaktır. Her işin başında Euzübillahimineşşeytanirracim, Bismillahirrrahmanirrahiym derken aslında iman edenler bu kurala uyarlar. İnanan insanların Allah ve resulü tarafında haram olduğu ya da kerih olduğu belirtilen şeylerden uzak durma ve bunları dayatanlara karşı adına Cihad denilen direnme ve karşı koyma görevleri vardır. Bu tehdidin içeriden ya da dışarıdan gelmesi fazla bir anlam ifade etmez. Bu tehdit yerli de olsa, yabancı da olsa karşı çıkılacaktır. Öte yandan bir topluluğa olan düşmanlığımız bizi onlar hakkında adaletsizliğe de sevketmeyecektir. Karşı koyarken de suç ve ceza dengeli olacaktır. Beraati zimme esastır. İnsanlar kendileri sorumlu olmadıkları bir işten dolayı cezalandırılamaz. İnsanlar doğdukları ana babayı, doğdukları toprağı ve zamanı kendileri seçmediler. Biyolojik olarak , yaratılıştan gelen Kadın ya da erkek olmaları da kendi iradeleri ile değil. Biz dinde kardeş, tende bir eşiz. Hepimiz Hz. Ademin çocuklarıyız. İnancımıza göre de Adalet mülkün temelidir. Genel anlamda HOŞGÖRÜ aslında bir illizyondur. İnsanın hoş göreceği, görmeyeceği şeyler de vardır. HOŞ olan bir şeyi HOŞ görürüz, ama Hoş olmayan şeyi de Hoş görmeyiz. Emin olmadığımız bir konuda ise HÜSNÜ ZAN ederiz, SUİ ZAN değil. Yani görünen gerçeklik, Galib zan’a göre kanaat oluştururuz. Satanist Pedefolikleri niçin Hoş göreyim, Buğz ederim, öfkelenirim. Darbecileri, diktatörleri, soyguncuları, Mafya babalarını neden, nasıl hoş görebilirim. “ yaratandan dolayı yaratılanı” mantığıyla sapıklıkları şeytanları ve dostlarını kesinlikle hoş göremeyiz.. Bu haksızlıklar karşısında susarsam dilsiz Şeytan olurum. Şahidlik/ŞEHİTLİK görevimi, emri bil maruf, nehyi anil münker görevini yapmamış olurum. Evet, fevri davranmama konusunda, öfke konusunda, sabırlı olmamız gerekir. KÂR koymada aşırıya gitmememiz gerekir, kazanmaya çalışmamız esas olmalıdır. Ama HOŞGÖRÜ yalanının arkasına saklanarak PASİFİST bir anlayışla toplum mühendisliğine soyunanların da oyununa gelmememiz gerekir. Bu çerçevede İSLAMa ve MÜSLÜMANlara yönelik İRTİCA ve MÜRTECİ yaftaları, dinde kutsal olarak tanımlanan değerlere yönelik, alaya alıcı, aşağılayıcı, yasaklayıcı bir takım söz ve davranışlar karşısında batının ve onların içimizdeki uzantılarının İSLAMOFOBİK söz ve davranışlarını da burada not etmek istiyoruz. Bu saldırılar doğrudan olduğu gibi, dolaylı olarak da olabilmektedir. İstanbul sözleşmesi, CEDAW, DEDAW, DEVAW, İKLİM ya da Lanzarote gibi düzenlemeler, ya da nüfus cüzdanındaki GENDER tanımı, Global Reset’çilerin, Biyolojik cinsiyet, biyolojik insan nesli ya da Tanrıyı tedavülden kaldırmak iddiaları gibi DİNE DİNDARLARA AİLEYE AÇILMIŞ BİR SAVAŞTIR. BU SAVAŞIN BÂTIL TARAFINDA OLANLAR CEDAW DAYATMASIYLA CİNSİYET AYRIMCILIĞI YAPILMAKTADIR. FEMİNİST TERÖR ÖRGÜTLER YASAKLANMALI, MALLAR HAZİNEYE ENGELLİ OLMAK Her insan potansiyel engellidir. Engelli insanların bir kısmı bir diğer yönleri ile çok zeki , avantajlı insanlardır. Değilseler bile, o özellikleri ile çok farklı bir rol ve misyon üslenebilirler. Hitler, Faşistler Yahudilerle birlikte Çingeneleri, Komunistleri ve Engellileri de öldürmüştüler.. Bu konuda yeterli tarihi bilgiye sahip değiliz ve siyasi akıl engelli konusunu hep bir vijdan sorunu olarak gördü, hedef olarak kendi kendilerine yeterli olmaları ve kamuya fazla yük getirmemeleri açısından değerlendirildi. Aslında her yaşlı, organ yetersizliği sebebi ile engellidir. Geriatri konusunu da aynı kategoride değerlendirmek gerek. Bizim yasa yapma, mevzuat oluşturma mantığımız, bugün kendi medeniyet anlayışımıza uygun değil. İyilik tanımlanmaz, ucu açıktır. Sınır yoktur. Kötü tanımlanır, onun olmaması ve cezalandırılması beklenir. Bizde Helal tanımlanmaz. MUBAHAT sizteminde haram tanımlanır ve haram olmayan herşey Mübahata girer. Mesela bizde asgari ücret tanımlanmaz, “havaic-i asliye”nin temini esas alınır. O da kişi ya da geçindirmekle yükümlü oldukları açısından değerlendirilir ve bu maliyet tek başına işverene yüklenmez. Bu anlamda, diğer bir çok konuda olduğu gibi engelliler konusunda da def-i mazarat’ı önleyen, efradına cami, ağyarına mani düzenlemer yapılması, kesinlikle sürece cemaat ve STK ların, yerel yönetim ve meslek örgütlerinin etkin katılımın sağlanması şarttır. Çünkü bu konu aynı zamanda dini bir sorumluluk, ibadettir. Bu bir bereket ve iki cihanda da ilahi ikram vesilesidir. Burada sadece engelli ya da ihtiyaç sahibinin ihtiyacının giderilmesi değil, islami, insani, ahlaki bir sorumluluğun ifası noktasında yardım edenin irfanını yükseltmeyi esas alan bir durum sözkonusudur. Yardım eden, en az yardım alan kadar ahlaki ve manevi bir kazanç ve ruhaniyet kazanır. Bütün bunların kamuya ihale edilmesi, ihtiyaç sahibinin ihtiyacını karşılarken, işin manevi boyutunu zaafa uğratır. Konunun bu açıdan Dini ve ahlaki açıdan ele alınması ve bu sürece kişi ve kurumların aktif katılımının sağlanması gerekir. Elbette işin vijdan boyutu da vardır, erdem boyutu da. Maslahata ilişkin boyutu da. Yardım edilenin de ülke kalkınmasına ve başka muhtaçlara yardım konusunda katılımının sağlanması onlar içinde ahlaki ve psikolojik tatmin sağlayacaktır. İçtimai ve/veya ferdi fayda yanında, işin ibadet vemanevi faydası ayrıca örgütlenmesi gerekir. Engelli yakınları SGK'lı olmalı DİN, İNANÇ TEMELİNDE AYIRIMCILIK Dini ve ahlak temelli çözümleme çabaları varolan sorunları daha da büyütmektedir. Dini bir müessese olan Hakemlikle dar çevrede çözülecek sorunlar, toplumsal hale getirilmesi sonucu “batılın tasviri, aleniyeti saf zihinleri idlal” etmekte, “şüyuu vukuundan beter hadiselere dönüşerek, “niza” halindeki bir ihtilaf taraflararası husumete dönüşmektedir. İSLAM Hukuku yerine Roma hukuku ve dili uygulamaları ile sulh adalet aramak beyhude Din düzenleyici ve sorun çözücü bir yapıdan BİREY’sel planda vijdanlara, toplumsal planda mabetlere hapsedilerek, ritüel, seramoni ve ikonalara indirgenmeye çalışılmaktadır. Bu anlamda Sekülerleşme, dinin ve ahlakın ekonomik, sosyal, siyasal alandan tecrit edilerek, kültürel nitelikli bir toplumsal aidiyet aracı gibi görülmeye ve gösterilmeye çalışılması din temelindeki negatif ayırımcılık tehditlerinin başında gelmektedir. İDEOLOJİLERİN DİNLEŞMESİ yanında Dinin de ideolojileşmesi de ayrı bir sorundur. “Din nedir” sorusunun cevabı bu tartışmalar ışığında mübhem hale gelmiştir. “Dinlerarası diyalog” girişimi de bu öze yabancılaşmanın bir değişik türü olarak hala gündemdedir. Her din ya da inanç sistemi ayrıştıcı ve birleştiricidir bu onun yapısından, karakterinden kaynaklanır. Öte yandan Tek din İslam’dır. Hz. Ademden, bu güne bütün İlahi dinlerin ortak adı İslamdır. Onun son peygamberi de Hz. Muhammed’dir. Diğer “din” diye tanımlanan inanç sistemleri, beşeri müdahelelerle tarih içinde, tahrifler, ekleme ve çıkartmalarla şekillenmiştir. Bugün dinimiz olan islam, bütün insanlık için esenlik ve güvenlik teminatı olarak “5 temel emniyet”i tek taraflı olarak teahhüd etmektedir. “Tebliğ ve cihad” bu esenliğin ilanı ve korunması temelindedir ve meşru müdafa temellidir. Ancak bu kavramlar başkaları tarafından tehdit olarak görülmekte, gösterilmeye çalışılmakta, kötü örnekler örgütlenmektedir. Böylece soğuk savaş sonrası “tehlikenin rengi kırmızıdan yeşile” dönüştürülerek, hayali bir düşman arayışına girilmektedir. Bu çerçevede yeni sentetik dinler üretilmektedir ve bunlar bir kültürel zenginlik, aidiyet ve yaşam tarzı olarak lanse edilmektedir. Yeni dönemde Laiklik Katolik dünyada meşruiyetini İncil'den alan bir kurum olması gerekirken sanki bütün dinler için evrensel bir “norm” haline getirilmeye çalışılmaktadır. Mesela Protestanlar için Laiklik değil Sekülarizm geçerlidir. Ortodokslar için Bizantinizm geçerlidir. Laikçiler için ise Laiklik adeta dine karşı bir dindir. “Din, mezhep, tarikat, din ya da din dışı nedir, nasıl cemaat olunur, Hilafet, Dini vergiler, eğitim, farzı kifaye konular, Riba konusu ve ekümenizm gibi konularda ne İlahiyat ve ne de Diyanetin konusu değildir, adeta tabu olarak görülmekte ve üstü örtülmektedir. Yakın geçmişe kadar başörtüsü, kurban derisi bile sorundu. Herkes inandığı gibi yaşayacaktır. “Onların dini onlara, bizim dinimiz bize”. Dindarların kendi cemaatleri içindeki iç sorunlarının çözümünde kendi dinlerinin usul ve esasları birinci derecede geçerli olmalıdır. İnsanların devletlerine sadakatı, dinlerine olan sadakatların teminatı olduğu ölçüdedir. Kutsal olan devlet değil, Hak’dır. Devletin, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyeti, diğer şartlarla birlikte insanlarının dini hayatları ve hürriyetleri ile ilgilidir. Bunu engellemeye , sınırlandırmaya, alay konusu yapmak sureti ile varlık ve meşruyetlerine yönelik, açık ve yakın tehlike oluşturan her söz ve eylem ayrımcılık engellenmelidir. SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ GENEL OLARAK / SORUN 1-“TRANS HUMANİZM” PROJESİ ÇERÇEVESİNDE ÖRGÜTLENMEYE ÇALIŞILAN CİNSİYETSİZ AİLESİZ AHLAKSIZ TOPLUM, İNSANI NESNE OLARAK TANIMLAYAN “NESNELERARASI İLETİŞİM” VE “NEURALİNK” PROJELERİ İLE İNSAN, BİTKİ VE HAYVAN NESLİNİN DNASINI DÖNÜŞTÜRMEYİ HEDEFLEYEN “KİMERİK CANLI” ÜRETME PROJESİNİN DURDURULMASI, 2-FITRİ, YARATILIŞLA İLGİLİ “BİYOLOJİK CİNSİYET” TANIMI YERİNE, KİŞİ, ŞAHIS, FERD YERİNE İKAME EDİLMEYE ÇALIŞILAN “BİREY” ÜZERİNDEN DİN, AHLAK VE GELENEKTEN BAĞIMSIZ, DEĞİŞKEN VE AKIŞKAN BİR “TOPLUMSAL CİNSİYETİ” İFADE EDEN “GENDER” TANIMININ KİMLİK KARTI VE PASAPORTLARDAN ÇIKARTILMASI VE BU ANLAMDA “BİREY” TANIMININ YASA METİNLERİNDEN ÇIKARTILMASI EŞCİNSEL SAPIK LGBTİQP FUHUŞ LOBİSİNE AYRIMCILIĞA SON 3-SOSYAL MEDİA GİDEREK PROVAKASYONA AÇIK BİR HALE GELMEKTEDİR. BLACK WEB MAFİA VE SUÇ ÖRGÜTLERİNİN ORTAK MEKANI OLMUŞ DURUMDA. AYRICA GLOBAL SERMAYE GRUBLARI, GLOBAL ÖLÇEKTE KENDİ DEĞERLERİNİ VE AHLAKİ, POLİTİK, İDEOLOJİK, İKTİSADİ TERCİHLERİNİ HER ALANDA TOPLUMA DAYATMAKTADIR. BUNUN ÖNLENMESİ GEREKİR. FUHUŞ ZİNA TEŞHİRCİLİK İÇKİ KUMAR GİBİ ŞİDDETE CİNAYETE İTEN SEBEBLER KALDIRILMALI 6284.MD.ISLAHI 4-METAVERSE, DİN, AHLAK, CİNSEL KİMLİKTEN VE GELENEKTEN BAĞIMSIZ BİR DÜNYA VADETMEKTEDİR. İNSANIN BEYNİ OKUNMAKTA, BEYNİNE YÜKLEME YAPILABİLMEKTE, VE BEYNİNDEKİ İSTENMEYEN FİKİR VE BİLGİLER SİLİNEBİLMEKTEDİR. İNSAN GERÇEK DÜNYADA KENDİNİ KLONLAYABİLİRKEN, BU DÜNYADA HERKES KENDİNİ YA DA HAYALİ KİŞİLİKLERİ, GEÇMİŞTE YAŞAYAN KİŞİLERİ AVATAR ŞEKLİNDE CANLANDIRABİLECEKTİR. PERFORMANS PUANI YETERLİ İSE, KLONLAMA TEKNOLOJİSİ İLE KİMERİK OLARAK ÖLÜLER GERÇEK DÜNYADA CANLANDIRILABİLECEKTİR. DOLAYISI İLE BİYOLOJİK İNSAN İÇİN TARİHİN SONUNA İŞARET EDİLMEKTEDİR. EĞİTİM YOK ÇÜNKÜ DÜŞÜNEREK YAPAY ZEKA ÜZERİNDEN HERTÜRLÜ BİLGİYE ULAŞABİLECEKSİNİZ. ÇALIŞMAYA GEREK YOK ÇÜNKÜ AVATARLAR, HUMANOİDLER, KLONOİDLER VE AZ SAYIDA SİBORGLER YETERLİ OLACAK. İNSANA GEREK KALMIYOR. METAVERSE DÜNYASINDA AVATARLAR DÜZEYİNDE CİNAYET, FUHUŞ, UYUŞTURUCU, KUMAR SERBEST. ÇÜNKÜ BU DÜNYA OYUN VE EĞLENCE GİBİ, YERYÜZÜNDE BİR CENNET, BEYİN VE GEN KOPYALANACAĞI İÇİN DE EBEDİ BİR HAYAT SÖZKONUSU, BU PROJEYE GÖRE. EVDEN HAYVAN ATILIRSA 750 TL CEZA İNSAN ATLIRSA CEZASIZ. KURANAHLAKI AİLE SEFERBERLİĞİ ŞART 5-BÜTÜN BU TARTIŞMALAR ESKİ NORMAL DÜNYAYA AİT, YENİ NORMAL DÜNYADA BÜTÜN BU SORUNLAR YAPAY ZEKA TARAFINDAN TESBİT EDİLİP, ÇÖZÜMLERİ ÜRETİLİP, YENİ İNSAN BUNA GÖRE DİZAYN EDİLEREK SINIRLANDIRILACAĞI İÇİN , TEORİYE GÖRE SORUN YAŞANMAYACAK!? BELKİ ÖNCE ŞEYTANİ PLANIN ENGELLENMESİ GEREKMEKTEDİR. EŞİTLİK FEMİNİZM TCE MASKELİ KADIN/ERKEK DÜŞMANLIĞI AYRIMCILIK KÖRÜKLENİYOR. ŞİARIMIZ ÖNCE ADALET OLMALI. A-MOBİNG / BASTIRMA, CAYDIRMA, YILDIRMA 1-MOBİNG TEMELDE BİR AHLAK SORUNUDUR, DİNİ, ETNİK, İDEOLOJİK, POLİTİK, VİJDANİ, FELSEFİ KANAAT FARKLILIKLARINA DAYALI OLARAK DA ORTAYA ÇIKABİLİR. HATTA FUTBOL TAKIMI AYRILIĞI, HEMŞEHRİLİK İLİŞKİLERİ ÇERÇEVESİNDE BİR KİŞİ YA DA TOPLULUĞUNUN, BİR KİŞİ YA DA BAŞKA BİR TOPLULUĞA YÖNELİK OLUMSUZ TAVRI OLARAK DA DIŞA VURABİLİR. DİNİ TOPLULUKLAR İÇİNDE AYRICA MEZHEP, TARİKAT, DERGAH, MEŞREP FARKLILIKLARINA DAYALI DA OLABİLİR. CAHİLLER ARASINDA DA AKADEMİSYENLER ARASINDA DA, FAKİRLER ARASINDA DA ZENGİNLER ARASINDA DA OLABİLMEKTEDİR. 2-Bunlar, Dedikodu, gıybet, iftira, söylenti, azarlama, susturma, grup küsmesi ile boykot/aforoz etme, tecrit, izole etme, angarya, engelleme, işleri bozma / sabote etme, alay etme, lakap takma, yok sayılma, yakışıksız teklifler, ailesi ve geçmişi ile ilgili söylentiler, aşağılayıcı şakalar, işi ve çalışma düzeni ile ilgili alaya alıcı, küçümseyici ifadeler, tehdit, hertürlü taciz, kaba ve kötü söz, moral bozucu davranışlar, ilgisi dışındaki işler verilmesi, ilgisi ve bilgisi dışındaki işlerle ilgili sorgulanması, sürekli dosya ya da iş değişikliği, çözülemeyen işlerin kendisine yönlendirilmesi, tamamlanmasına yaklaşılan işlerin elinden alınması, işten çıkartma tehdidi ve sicili ile oynamak, sürekli suçlama ve eleştirme, ideolojik, politik, dini, mezhebi, etnik kimliği ve düşünceleri konusunda sorgulanması, işten ayrılmaya zorlama, işini yapmasına engel olma bu anlamda yaygın bir şekilde olagelmektedir. 3-Ciddi bir din ve ahlak maarifi ile, cami, okul, media ve STK’ların aktif sorumluluk üslenmesi ile bu ahlaki zaafın ciddi anlamda anlaşılabilir seviyeye çekilmesi mümkündür. MOBİNG ŞİKAYETLERİ CİMER’E YA DA ÜST KURUMLARA İLETİLDİĞİNDE, MOBİNG UYGALAYANA BU DOSYA İLETİLMEKTE VE DAHA VAHİM SONUÇLARI OLAN MÜDAHELELERE KAPI ARALANMAKTADIR. BERAAT ETSE BİLE SİCİL SEBEBİYLE ÖMÜR BOYU MOBİNG UYGULANMAKTA.. EYS EBEVEYN YABANCILAŞTIRMA SUÇ OLMALI. ÇARE:6684 YASA MOBİNG KONUSU, GENEL ŞİKAYETLERDEN AYRI OLARAK, OMBUDSMANLIK KDK TARAFINDAN TEK MERKEZDEN YÖNETİLMELİDİR. ÇOK BAŞLILIK, DAĞINIKLIK VE YANLIŞ UYGULAMALAR ÖNLENMELİDİR. 5-MAARİF konusu öncelikli bir konu olarak ele alınmalıdır ve bu konu tek başına okul üzerinden sağlanamaz. AİLE, STK, Yerel yönetim, merkez hükümet, Mabet ve sosyal çevre de bu konuda sorumludur. Çalışma alanlarında risk grublarının tesbit edilerek konumlandırmanın ona göre yapılması ve risk ortamlarında siber kontrol sistemlerinin kurgulanması gerekebilir. Mimari anlamda mekan tasarımlarının da buna göre yapılması gerekir. Ev ofis, cam ofis uygulamaları da önemlidir. Hepsinden önemli, din, ahlak, aile içinde gelenek ve maarif ile birlikte media hayati öneme sahip bir konudur. 5-MEDİA VE SOSYAL MEDİA bu konuda sorun çözücü değil, adeta sorunun kaynağı şeklinde ortaya çıkmaktadır. Sosyal Media ve siber alandaki yenilikler bu tehdidi daha da artırıcı niteliktedir. Toplumun beslenme alışkanlıkları, moda akımlar, çevresel faktörler, moda akımlar ve yaşam tarzındaki yenilikler, media üzerinden bunları servis edilmesi bu riski daha da artırmaktadır. B-NEFRET SÖYLEMİ VE YABANCI DÜŞMANLIĞI 1-İSLAMOFOBYA, YABANCI VE GÖÇMEN DÜŞMANLIĞI, GÖÇMEN, İLTİCA, YABANCILARA YATIRIM KARŞILIĞI VATANDAŞLIK VERİLMESİ, MUHTEMEL YENİ GÖÇ DALGALARI KONUSUNDA TEDBİR ALINMALIDIR 2-HOŞGÖRÜ DEĞİL TAHAMMÜL YÜKÜMLÜLÜĞÜ KONUSUNDA , HOŞ GÖRMESEK DE BAŞKALARINA YÖNELİK TEHLİKE OLUŞTURMAMASI DURUMUNDA FARKLILIKLARA RAĞMEN BARIŞ İÇİNDE BİR ARADA YAŞAMA İRADESİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ GEREKMEKTEDİR 3-YABANCI TANIMI ARTIK, MEDİA, MODA AKIMLAR VE İNTERNET ÜZERİNDEN ADETA ANLAMSIZLAŞMAKTADIR. TOPLUMLARIN ALAMETİ FARİKALARINI KAYBETMELERİ SÖZKONUSUDUR. ONUN İÇİN, DİNİ, ETNİK, İDEOLOJİK, POLİTİK, FELSEFİ VE VİJDANİ KANAAT FARKLILIKLARINA DAYALI YABANCI, ÖTEKİ OLMALI AMA BU DÜŞMANLIK ŞEKLİNDE ORTAYA ÇIKMAMALIDIR. ÖTEKİ VE YABANCI OLMAMASI, “NE SAĞCI, NE SOLCU, FUTBOLCU, EYYAMCI” KİMLİKSİZ VE KİŞİLİKSİZ BİR TOPLUMA DAVETİYEDİR. 4-BÜTÜN DİNLERDE “İNKARCI”, “FASIK”, “DÜŞMAN” TANIMI VARDIR. ŞEYTAN EN BÜYÜK DÜŞMANIMIZDIR BİZ MÜSLÜMANLAR İÇİN VE O DÜŞMAN AYNI ZAMANDA İÇİMİZDEDİR. ANCAK BİR KİŞİ YA DA TOPLULUĞA OLAN DÜŞMANLIĞIMIZIN BİZİ ONLAR HAKKINDA HAKSIZLIĞA, ADALETSİZLİĞE SEVKETMEMESİ GEREKİR. 5-GÖÇMEN, SIĞINMACI, MÜLTECİ STATÜSÜNDEKİ KİŞİLER İÇİN “YEŞİL KART” UYGULAMASINA GEÇİLMELİ. BU KİŞİLER, ABCDE GİBİ, “DUL, YETİM, ENGELLİ, YAŞLI, HASTA, EVLİ-BEKAR, İŞYERİ SAHİBİ, ÇALIŞAN” VE TÜRKİYEDEKİ VE YURT DIŞINDAKİ AKRABALIK İLİŞKİLERİ, İKAMET ETTİKLERİ VE ÇALIŞTIKLARI YERLER, ÜCRETLENDİRME, UYUM PROGRAMLARI GİBİ ALANLARDA CİDDİ BİR ORYANTASYONA TABİ TUTULMALARI GEREKİR. BUNLARIN BEYİN ENVANTERİ, SAĞLIK DURUMLARI, BECERİLERİ, HOBİLERİ, FOBİLERİ, RİSKLERİ, EĞİLİMLERİ, EĞİTİMLERİ, GELECEK HAYALLERİ NOT EDİLEREK, BUNLAR İÇİN “SOSYAL SİYASET PLANLAMASI” YAPILMALIDIR. BUNLARIN BAŞKA ÜLKELERDEKİ YAKINLARI, ORAYA GİDİP-GİTMEME İSTEKLERİ NOT EDİLMELİ BİR “SOSYO-PSİKOLOJİK REHABiLİTASYON PROGRAMI” UYGULANMALIDIR. DİL SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNE YARDIMCI OLUNMALI, KENDİ İÇLERİNDE OTOKONTROL MEKANİZMASI OLUŞTURULMALIDIR. KRİMİNAL RİSK VE YÖNELİMLERİ, ALKOL, UYUŞTURUCU ŞİDDET VE FUHUŞ EĞİLİMLERİ, DİNİ HASSASİYETLERİ, ÖRGÜTSEL İLİŞKİLERİ , ÖRGÜTSEL İDEOLOJİK ANGAJMANLARI AYRICA NOT EDİLMELİDİR. BU KONUDA AYRICA STK, YEREL YÖNETİMLER VE MUHTARLIKLARLA İŞBİRLİĞİ YAPILMALI, YEREL STKLAR VE DİNİ KURUMLARLA İLİŞKİ VE TEMAS ZEMİNİ OLUŞTURULMALIDIR. YEŞİL KART UYGULAMASININ, BİR IK VERİTABANINA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ SURETİ İLE, TÜRKİYENİN GERİ DÖNÜŞ GARANTİSİ İLE BU KİŞİLER, DEĞİŞİK ÜLKELERDE İNSANİ YARDIM ÖRGÜTLERİ ÜRETİM MERKEZLERİNDE, TÜRKİYENİN O ÜLKELERDEKİ ÜRETİM MERKEZLERİNDE YA DA YURT İÇİNDE VE YURT DIŞINDA, YERLİ VE YABANCI, BAŞKACA ÖZEL YA DA TÜZEL KİŞİLİKLERİN ÜRETİM MERKEZLERİNDE SÜREKLİ VE GEÇİCİ İSTİHDAM İMKANLARI VE BUNLARIN SOSYAL HAKLARI GÜVENCE ALTINA ALINARAK BU KİŞİLERİN GELİR DÜZEYLERİNİ YÜKSELTİCİ, İÇERİDEKİ NUFUS YOĞUNLUĞUNU AZALTICI TEDBİRLER ALINMALIDIR. BU ÇERÇEVEDE KONTROLÜMÜZ ALTINDAKİ TOPRAKLARDA TARIM, HAYVANCILIK VE EL İŞÇİLİĞİ GEREKTİREN ALANLARDA BU YÖNTEMLE EMEK YOĞUN İSTİHDAM MERKEZLERİ OLUŞTURULABİLİR. İÇERİDE DE EV EKONOMİSİ ÇERÇEVESİNDE YETİŞKİN HERKESİN ÜLKE EKONOMİSİNE VE KİŞİSEL İKTİSADİ FAALİYETLERİ İÇİN EĞİTİM VE ZEMİN OLUŞTURMA ÇALIŞMALARI YAPILMALIDIR TOPLUMSAL OLAYLARDA İSTİSMAR EDİLMELERİNİ ÖNLEMEK İÇİN, CEPTELEFONU ÜZERİNDEN ÖZEL BİR APP. VE PROGRAM ÜZERİNDEN, KİŞİLERİN SES, PARMAK İZİ VE YÜZ TARAMA PROGRAMI İLE, KRİMİNAL RİSK KATSAYISI DÜŞÜK KİŞİLERİN SİBER TAKİBİNİN YAPILMASI VE SERBEST DOLAŞIMLARINA COĞRAFİ SINIRLAMA GETİRİLMESİ VE BELLİ BÖLGELERDE ARTAN YOĞUNLAŞMA YA DA ANİ YOĞUNLAŞMA KONULARININ GÜVENLİK UYARISINA DÖNÜŞTÜRÜLECEK BİR SİBER DENETİM VE GÜVENLİK UYGULAMASI İLE KONTROL SAĞLANMASI MÜMKÜN OLABİLİR. MESLEK ÖRGÜTLERİ, BU KİŞİLERİN İŞYERİ YA DA ÇALIŞTIKLARI MEKANLARDA TOPLUMSAL UYUM PROGRAMI ÇERÇEVESİNDE, PSİKOSOSYAL MAARİF PROGRAMLARI DA ÖRGÜTLENEBİLİR. TRT, BU GÖÇMENLERE YÖNELİK KLASİK VE IP TEMELLİ NİSH MEDİA YAYINLARI ÖRGÜTLEYEBİLİR. BU PROGRAMLARA KATILACAK KENDİLERİNDEN KİŞİLER ÜZERİNDEN ROL MODELLER VE KENDİ SORUNLARINI KENDİLERİNİN TARTIŞACAKLARI PROGRAMLAR ÜRETİLEBİLİR. Siyaset gündeminde göçmenler üzerinden yapılan tartışmalar, siyasi gerilim, bu açıdan kaygı verici gelişmelerin ilk örnekleri olarak tehlikenin büyüklüğüne işaret etmektedir. C-ENGELLİ OLMAK 1-ENGELLİYE SÜREKLİ ENGELLİĞİNİ HATIRLATMAK DOĞRU DEĞİL 2-HER ENGELLİ EŞİT DEĞİLDİR, ÇOCUK DA, YAŞLI DA, HASTA DA, HAMİLE KADIN DA ENGELLİ DURUMUNA DÜŞEBİLİR 3-ENGELLİLERDE BAŞKALARINA YARDIM EDEBİLİR, HER ENGELLİ ACİZ YA DA ÇARESİZ DEĞİLDİR 4-ENGELLİLERLE İLGİLENME KAMU DESTEĞİNDE GÖNÜLLÜLER TARAFINDAN YAPILMASI DAHA İNSANİ VE AHLAKİDİR. 5-EĞİTİM, İSTİHDAM, SAĞLIK, BEŞERİ İLİŞKİLER VE AYIRIMCILIK, ERİŞEBİLİRLİK Bu konuda yasama, yürütme, yargı, yerel yönetim, akademi, sivil toplum, iş dünyası ile birlikte Media ve STK’lar, Cami, Mabed, Okul daha etkin bir işbirliği içinde olmaları gerekir. Ayrıca bu çalışmaların, ilgili kişi ve kuruluşlar arasında senkronize bir şekilde, optimize ve oriente edilmelidir. D-DİN, İNANÇ TEMELİNDE AYIRIMCILIK 1-BÜTÜN DİNLER EVRENSELDİR. BÜTÜN DÜNYADA MÜSLÜMAN CEMAATIN EVRENSEL TEMSİLCİLİĞİ DE YOKTUR VE BİR ÇOK ÜLKEDE İSE CEMAAT TEMSİLCİLİĞİ SİYASİ OTORİTENİN ELİNDEDİR. ÜLKEMİZDE HACI-HOCA DEMEK YASAK OLMASINA RAĞMEN HOCALAR DEVLET KADROSUNDA MEMURDUR VE DEVLET İNSANLARI HACI YAPMAK İÇİN ORGANİZASYON YAPMAKTA VE YÖNETMELİK YAYINLAMAKTADIR. DİB, HEM ORGANİZE YAPMAKTA, HEM DE DİĞER RAKİP KURULUŞLARI DENETLEMEKTE, T.C. YURTTAŞLARI DÜNYANIN EN YÜKSEK HAC VE UMRE BEDELİNİ ÖDEMEKTEDİR. VE BU KONUDA TEKEL VARDIR. 2-ÜLKEMİZDE DİNİ MERKEZLERİN EĞİTİM KONUSUNDA MÜFREDATIN HAZIRLANMASINDA DOĞRUDAN BİR KATKISI YOKTUR. KEMALİZM LAİSİZM DOĞMATİK RİTÜELLERİ ÇOCUKLARIMIZA DAYATILMASI AYRIMCILIK İNSANHAKLARI İHLALİ 3-ÜLKEMİZDE DİNİ DERNEK VE VAKIFLARIN, ANASAYAL STATÜDE ÖZERK BİR DİYANET KURUMUNA AKREDİTE EDİLMESİ GEREKİR. BU ŞEKİLDE BİR OTOKONTROL MEKANİZMASI OLUŞTURULMUŞ OLACAKTIR. KATI “LAİKÇİ” LAİKLİK UYGULAMALARI, KIYAFET YASAĞI GİBİ, SİYASETİN DİN’E DOĞRUDAN VE DOLAYLI MÜDAHELESİ CİDDİ BİR SORUN OLUŞTURMAKTADIR. 5816 KALDIRILMALI VE KEMALİZM FULBRİGHT DAYATMASI EĞİTİM SİSTEMİ İSLAMİLEŞTİRİLMELİ 4-DİNİ VERGİLER (ZEKAT VB) KAMU YARARINA BİR TASARRUF OLDUĞU İÇİN MATRAHTAN DÜŞÜLMESİ, MUHASEBELEŞTİRİLEBİLMESİ VE BUNLARIN VE DİĞER DİNİ HİZMETLERİN FİNANSAL OLARAK RİBADANFAİZDEN ARINDIRILABİLMESİ İÇİN KENDİ FİNANSAL ALTYAPILARINA İZİN VERİLMESİ GEREKİR. İŞBANK DİYANETE DEVİR EDİLMELİ 5-MEDİA, SOSYAL MEDİA DIŞINDA SANAT VE BASIN, DÜŞÜNCE VE İFADE HÜRRİYETİ BAHANESİ İLE DİNİ DEĞERLERE SALDIRI ANLAMINA GELEN, İSLAMOFOBİK KIŞKIRTICI SÖZ VE FAALİYETLERE İZİN VERİLMEMESİ GEREKİR. AYNI ŞEKİLDE DİNDE REFORM, DİNİ DEJENERE ETME, TAHRİF FAALİYETLER, DİNSİZLİK VE DİNİN ÖZÜNE DOKUNAN GİRİŞİMLER ENGELLENMELİDİR. 1928'DE KALDIRILAN “DEVLETİN DİNİ İSLAM” ANAYASADA OLSUN Kİ İSLAMA BASKI OLAMASIN GENEL OLARAK, ÇÖZÜM İLE İLGİLİ BİR DEĞERLENDİRME NOT’U: 1-BÜTÜN BU KONULARDA BİR REFERANS KÜTÜPHANESİ OLUŞTURULMALI, HERTÜRLÜ BİLGİ, BELGE, MEVZUAT, İSTATİSTİKİ VERİLER, AÇIK KAYNAK OLARAK KULLANIMA AÇILMALIDIR 2-MEVSİMSEL OLARAK TOPLANACAK VE DÖNEMSEL OLARAK VERİLERİ DEĞERLENDİRECEK, “YÖN-EYLEM PLANLARI” YAPACAK BİR” İZLEME, DEĞERLENDİRME VE DERECELENDİRME” BİRİMİ VE STK LARDAN, KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDAN, YARGIDAN, AKADEMİSYENLERDEN OLUŞAN İLGİLİ BİR “DANIŞMA MECLİSİ” OLUŞTURULABİLİR. BU KURUL TARAFINDAN 6 AYDA BİR “İHTİMAL MALİYET VE RİSK ANALİZİ YAPILABİLİR. 3-YASAMA, YÜRÜTME VE YARGI, MEDİA, SANAT CAMİASI, STK, AKADEMİ, İŞ DÜNYASI VE YEREL YÖNETİMLERLE TEMAS GRUBLARI OLUŞTURULARAK, İSTİŞARE VE ŞURA ÇALIŞMALARI YAPILABİLİR. 4-ÜNİVERSİTELERİN KONU İLE İLGİLİ DAHA FAZLA AKADEMİK ÇALIŞMA YAPMASI SAĞLANABİLİR. 5-“DEF-İ MAZARRAT” KAPSAMINDA “CELB-İ MENAFİ”DEN ÖNCE, ZARAR VEREN, SORUNU BÜYÜTEN ŞARTLAR VE ETKİ MEKANİZAMALARININ DURDURULMASI, CAYDIRILMASI ÖNCELİKLİ GÖREV OLMALIDIR. SON BİR KAÇ SÖZ Akıllı ev otonom sistemler, Humanoidler, Avatarlar dünyasında İNSANa yer yok. İNSANSIZLAŞTIRMA politikası İnsansız hava araçları, kara ve deniz araçları ile kapımızda. Onlar insanın yerini alırken insanlar ne yapacak? Daha doğrusu bu insanları ne yapacağız. Avatar öğretmenler daha başarılı, bu okulları ve öğretmenleri ne yapacağız. İnsansız otomobiller tamam da, şoförleri ne yapacağız. Hakimlere, savcılara, avukatlara da gerek yok, 10 dakikada yargılama, sanığın gelmesine de gerek yok, beynini okuyacağız, olduğu yerde onu uyutacağız, cezaevine de gerek yok. Tüpte uyutabiliriz, ya da beynini siler, yeniden tanımlar, biyonik robot olarak kullanırız. DOKTORA, HEMŞİREYE DE GEREK YOK. Tarlada çalışana da, fabrikada çalışana da. İNSANA GEREK YOK. Bu “çöp insanları”, “Haydut ülke halklarını” bir şekilde beyin kopyalarını, gen kopyalarını alıp Metaversin yapay sanal cennetinde bir vadiye yerleştirip bedenlerini kompoza çevirmek gerek. Doğru olan bu mu? Ama kapımıza dayananlar bizden bunu istiyorlar! Akıllı Şehirler, Akıllı evler, Starlinkler ve 5-6G uygulamaları sonucu dünya Laser ve RF silahları ile tümden açık hedef haline gelmiştir. Hatta Neuralink’lerle insan beyni Hacklenebilecektir. Bio Hackerler ya da siber savaş ajanları bugün bu ağlar üzerinden her noktayi ve her kişiyi açık hedef olarak görebilir. Belki herşeyi bir kenara bırakıp, önce bu tehdidi bertaraf etmenin yollarını arayabiliriz. Bu yöntemle global bir tehdit örgütlenmiş ve bir işgal gerçekleşmiştir. Kapımızda Siber özgürlük ve cennet olarak bize sunulmak istenen siber cehennem ve siber diktatörlüktür. Eğer biyolojik insanın sonuna gelinmişse ve birileri Tanrıyı tedavülden kaldırmak için kolları sıvamış, İNSAN artık, din, ahlak, gelenek ve biyolojik cinsiyetinden bağımsız, akışkan ve değişken bir cinsiyetle tanımlanıyor ve ona GENDER deniyorsa, Erkekler ötekileştirilip Kadınlar “kutsal inek” “LİTAİ” Tanrıça/putu görülüyorsa burada Türkiye Barolar Birliği Salonunda bu başlıklarla konuşmanın ne anlamı var? Cevabını bulmamız gereken öncelikli soru ve sorun bu olsa gerek! DAĞITIM GEREĞİ: TİHEK KURUMU YÖNETİM KURULU ÜYELERİ VE YETKİLİLERİNE TİHEK AYRIMCILIKLA MÜCADELE İSTİŞARE KOMİSYONU ÜYELERİNE TBMM BAŞKANI VE MECLİSTEKİ TÜM PARTİLERE VE GRUB BAŞKANLARINA SEÇİME KATILACAK PARTİLERİN BAŞKANLARINA DİYANET İŞLERİ BAŞKANI, DİYK, CEMAAT/KANAAT ÖNDERLERİ VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI TÜRKİYE BELEDİYELER BİRLİĞİ BAŞKANLIĞI VE DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ ODALAR AK PARTİ GENEL BAŞKANLIK, GENEL SEKRETERLİK, KADIN KOLLARI, GENÇLİK BAŞKANLIĞI CUMHURBAŞKANLIĞI VE CB DİJİTAL DÖNÜŞÜM OFİSİ BAŞKANLIĞI AİLE, MİLLİ EĞİTİM, ADALET, İÇİŞLERİ, DIŞİŞLERİ, KÜLTÜR, SAĞLIK, GIDA TARIM, SANAYİ, ULAŞTIRMA, SAVUNMA VE GENÇLİK BAKANLIKLARI ANAYASA MAHKEMESİ, YARGITAY, YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI, HSK BAŞKANLIĞI, DANIŞTAY BAŞKANLIĞI, YÖK BAŞKANLIĞI, REKTÖRLÜKLER , ÜNİVERSİTELERİN İLGİLİ BİRİMLERİ MEDYA ULUSLARARASI ULUSAL BÖLGESEL VE MAHALLİ YAZILI GÖRSEL SESLİ BASIN ORGANLARI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU TİHEK “AYRIMCILIKLA MÜCADELE” İSTİŞARE KOMİSYONU TOPLANTISI 13 MAYIS 2022 ANKARA 15/21Mayıs AİLE HAFTASI - 10/16 ENGELLİLER HAFTASI - 17Mayıs EŞCİNSEL SAPIKLIKLA MÜCADELE HAFTASI: Eşcinselliği hastalık olmaktan çıkarıp “Toplumsal Cinsiyet” Eşitliği/Adaleti TC TCE GENDER Maskesiyle teşvik eden WHO/DSÖ ve Sapık/hain/casus tüm kuruluşların “pozitif ayrımcılık” yapılarak terör örgütü ilan edilmemesi, kapatılmaması, mal varlıklarına el konulmaması ve 4 maymunluk dilsiz şeytanlık insanlığa karşı SOYKIRIM SUÇU! Anayasa:41.madde : Ailenin ve Gençliğin Korunması Hakkı faaliyetleri için TİHEK'e dua teşekkürler ANKARA / TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ LİTAİ KONUKEVİ ADALET Platformu ve TÜRKİYE AİLE MECLİSİ Adına ADEM ÇEVİK @AdemCevik Türkiye istanbul Güngören Merter Mete Sk. 4/34 Tearüf Bilgileri: 02124365966 05322033274 05327036115 05322467411 ailehaklari@gmail.com ademgerede@yandex.com @adaletplatformu www.ailehaklari.org www.t.me/insanhaklari www.t.me/SectikleriniDenetle Dünya Aile Birliği, Türkiye Aile Birliği, Türkiye Aile Meclisi AİLEM, Türkiye STK Birliği, Türkiye Aile Ocağı, Aileyi Koruma Platformu, Aile Kurumu AK, önceAİLE,AdaletPlatformu ASP, Dünya Çocuk Hakları Derneği GELECEK, Türkistan Birliği Derneği, FİTEM, İYİLİK Uluslararası İnsan Hakları Derneği, EYT Evlilikte Yaşa Takılanlar Platformu, GençEvlilik Platformu, EYS Ebeveyn Yabancılaştırma Sendromu Platformu, 6284Platform,SEDE,AileHakları
TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU TİHEK “AYRIMCILIKLA MÜCADELE” İSTİŞARE KOMİSYONU TOPLANTISI 13 MAYIS 2022 ANKARA
TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU TİHEK “AYRIMCILIKLA MÜCADELE” İSTİŞARE KOMİSYONU TOPLANTISI 13 MAYIS 2022 ANKARA 15/21Mayıs AİLE HAFTASI - 10/16Mayıs Engelliler Haftası - 17Mayıs EŞCİNSEL SAPIKLIKLA MÜCADELE Haftası: Eşcinselliği hastalık olmaktan çıkarıp “Toplumsal Cinsiyet” Eşitliği/Adaleti TC TCE GENDER Maskesiyle teşvik eden WHO/DSÖ, LGBTİQP TCE Sapık kuruluşların “pozitif ayrımcılık” yapılarak terör örgütü ilan edilmemesi, kapatılmaması, mal varlıklarına el konulmaması ve 4 maymunluk dilsiz şeytanlık insanlığa karşı SOYKIRIM SUÇU! Anayasa: 41.madde ANKARA / TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ LİTAİ KONUKEVİ ADALET Platformu ve TÜRKİYE AİLE MECLİSİ Bileşenleri Adına ADEM ÇEVİK ailehaklari@gmail.com ademgerede@yandex.com @adaletplatformu www.ailehaklari.org www.t.me/insanhaklari www.t.me/SectikleriniDenetle Zamanın darlığı, farklı konu başlıkları yanında katılımcıların çokluğunu gözönün de bulundurarak, ”tarihe not düşmek” adına, düşünlerimizi genel olarak ve özet bir şekildesizlerin dikkatlerine sunmak istedik. Sorunlara ÇARE veya proplemleri azaltmak için Tavsiyelerimiz; VAROLUŞ SAVAŞI'mızı KAZANMAK için ŞİARLARIMIZ; önceAİLE, önceAHLAK/Maneviyat, önceADALET önceİYİLİK Seferberliği ŞART ve “Devletin Dini İslam” anayasada olmalı GİRİŞ BİR UYGARLIK PROJESİ OLARAK “HAK KAVRAMI” Dil bizim medeniyetimizde bir beslenme, tad ve konuşma için organ, lisan ve kalp anlamına gelir. Bu hafta AİLE HAFTASI ve Bugün aynı zamanda Dil Bayramı.. Bin yıllık dilimiz alfabemiz soykırımda! Medeniyetlerin alameti farikalarıdır kavramlar ve kurumlar. Bunlar aynı zamanda tarih ve geleneği, bir toplumun ortak hafızası ve tecrübeler birikimini ifade eder. Allah (cc) de yaratılışı tek bir kelime ile ifade eder. Hakikat ile Gerçeği, Hak ile bâtılı, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini, yani Hüsn ve Gubuh’u Gerçek ile gerçek dışı olanı bu değerler çerçevesinde idrâk eder ve yaşarız. Toplumların hafızaları ve davranış kalıpları bu iklimde hayat bulur. Ödünç alınan kavram ve kurumlarla özgün bir medeniyet inşa ihya edilemez. BİR UYGARLIĞIN ALAMETİ FARİKASI kendi kavram ve kurumlarında kendini gösterir. Batı dünyası bir yandan “çok kültürlülük”den söz ederken aslında, merkezinde kendinin yer aldığı uluslararası düzen ve sözleşmeler, örgütlerle TEK’çi bir modeli dayattı. Batı’da HAK kavramı yoktur. RİGH “sağ, hak, sağ taraf, gerçek, doğruluk, düzen” anlamına gelir. Onun için HUMAN RİGHT “İnsan Hakları” diye tercüme edilemez. “İnsani sağduyu” anlamında “İnsan merkezli bir etik ve moral değer”i ifade eder. Bu çerçevede Magna Carta, ya da Westefelya protokolü de, bir “insan hakları” belgesi değildir olamaz. Magna Carta Kıralla derebeyleri arasında halkın nasıl zabtu rabt altına alınacağı, haraca bağlanacağı ve elde edilen zenginliğin nasıl paylaşılacağı ile ilgili bir oligarklar uzlaşmasıdır. Westefelya ise, yokedilen Kızılderili, köleleştirilen zenciler ve yurtları işgal edilen sarı ırkın el konulan malları ve köleleştirilen insanlarının kilise (Vatikan) ve derebeyler tarafından nasıl pay edileceği, yani sömürge mirasının paylaşımı ile ilgili bir sözleşmedir. Kendilerinden olmayan insanları “insanlaşma aşamasını tamamlamamış hayvanlar” olarak gören bir aklın ürünüdür. Sonuçta 1600’lerin ortalarında bu sözleşme ile, bugün yeni dünya düzeni için yeniden ele alınan Ulus devletler ve uluslararası düzenin temel dayanağı bu sözleşmedir. Bu sözleşme aynı zamanda işgalci toplulukların kendi aralarındaki 100 yıl savaşlarını bitirmeyi gaye edinmişti. Laiklik, Ulus düşüncesi, Kültür, Spor, Komunizm, Kapitalizm, Liberalizm, Faşizm, Feminizm gibi siyasi ideolojiler bu iklimde hayat bulmuştur. Bu proje, 100 yıl savaşlarının ardından, 1700 den başlayarak, 1789 Fransız devrimi ile yeni bir evreye inkılab etti, 1900lerin başında 1. Dünya savaşı, ardından 2. Dünya savaşı, adı konulmadık bir dünya savaşı olan soğuk savaş, terör ve darbelerle bugünlere geldik. Bu sürecin sonunda, ABD ve çoğu ABD merkezli global şirketler yaklaşık olarak dünya gelirinin yarısına sahip, Çin ve Hindistan dünya nüfusunun yarısına sahip, Rusya toprak olarak ihtiyar kıtanın yarısına sahip, ama Çin ve Rusya’nın sahip olduğu toprak 170 milyonluk Rusyanın yarısı gibi. Böyle bir dünya sürdürülemez. Yeni dünya düzeni kaçınılmaz, ancak bu egemenlerin dayattığı bir düzen olmamalı. Bugün ŞER GÜÇLER Global reset’çiler, Trans Humanizm’den söz ediyorlar. Tanrıyı tedavülden kaldırmaktan söz ediyorlar, insanın tanrı olmasından ve cinsiyetsiz ailesiz ahlaksız bir toplumdan söz ediyorlar. Bize kalırsa acil gündem bu olmalıdır. Starlink’ler ve 5G ile dünya global bir tehdit olarak siber bir işgal ve saldırı ile terörle karşı karşıyayız. Aşılar sonrası BioHacker tehdidi ile karşı karşıyayız. BİYOLOJİK İNSAN NESLİ TEHDİT ALTINDADIR. Biyolojik cinsiyet, din, ahlak ve gelenekten bağımsız, GENDER diye tanımlanan GENOM’lardan, bunların değişken v akışkan cinsel kimliğinden söz ediliyor Hiç kimse dünyada olup biten şeyleri, görmezden, duymazdan bilmezden gelme hakkına sahip değildir. HAK, Allaha ait olan ölçüdür. İNSAN “Hak namına” bu ölçüyü uygulamak üzere yaratıldı. HAK bizde KESBİ yani kazanılan değil, VEHBİ yani “atıfeti ilahi” olan bir değerdir. İnsan bunun emanetçisidir. Memurudur. Şuna-buna aid HAK yoktur ve olamaz. HAK nerede tecelli ederse, biz HAKKA TAPAN ve alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti olarak orada oluruz. “Kadın Hakkı”, “Erkek Hakkı”, “İşçi Hakkı”, “Patron Hakkı”, “Hayvan Hakkı” olamaz. HAK Parçalanamaz bir kavramdır. Bize düşen görev, Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, HAKLI’dan yana HAKsız’a karşı çıkmaktır. Haksız babamız da olsa, Haklı düşmanımızda olsa. Bir topluluğa olan düşmanlığımız bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemeli. KUL HAKLARI ADALET İYİLİK AHLAK ŞİARIYLA HAREKET ETMELİYİZ Biz herkes için adalet, herkes için barış ve herkes için özgürlük istiyoruz. Herkesin inandığı gibi yaşadığı, düşündüğünü özgürce ifade edebildiği, katılımcı çoğulcu, şeffaf âdil bir düzenin kurulması için çalışacağız. Sadece 5 olmazsa olmazımız var. Can, mal, namus, akıl-inanç ve nesil emniyetinin sağlanması şartı. Bu çerçevede inananlarla müttehid, erdemli insanlarla müttefik, değer üreten ve başkalarının 5 emniyetine açık ve yakın bir tehlike oluşturmamak şartı ile İtilaf yapmaya hazır olacağız. Başkalarının yurdunda HILFUL FUDUL, KENDİ YURDUMUZDA, “Müellefet-il gulub” anlayışı ile, güzel örneklik ve iyilik çerçevesinde, ötekilerle birlikte iyi komşuluk, EMİNLİK ve ESENLİK temelinde, kendi yurdumuz ve başkalarının yurtları ve komşularımız arasında Hz. Ömer’in Kudüs beyannamesinde olduğu gibi, farklılıklarımıza rağmen, barış içinde adalet ve barış temelinde bir arada yaşayabiliriz. Bunun 3 ayağı MEKKE’deki HILFUL FUDUL, MEDİNE’deki MEDİNE SÖZLEŞMESİ / Dünyanın ilk Toplumsal sözleşmesi ve Hz. Ömer’in KUDÜS BEYANNAMESİnde ifadesini bulan MİLLET SİSTEMİdir. Kuva-i Milliye ruhunun MÜDAFAYI HUKUK şeklinde HAK NAMINA tarih sahnesine çıkışındaki asıl manevi güç burada yatmaktadır. Başkanlıkla yönetilen, konfederatif, 18 yaşında kadın ve erkeklerin oy kullandığı, gayri Müslimlerin de bakan ve milletvekili olduğu, meclisi, hükümeti, mahkemesi, parası, pulu, anayasası olan Kars İslam Cumhuriyeti de 1919 Nisan ayına kadar bu inançla tarihimizin şeref sayfalarında yerini almıştı. Tarihi bir övgü ya da sövgü kitabı gibi okumamak gerekir. Ondan ders almak gerekir. Geçmişin bilgi birikimi ve tecrübeleri, bugünümüz ve geleceğimiz, “kökü mazide olan ati” anlayışına sahip kişiler için yön ve yol gösterici olacaktır. Ki, onların katlanmak zorunda oldukları güçlükler, bizler ve bizden sonrakiler için baht kaynağı olsun. MOBİNG / BASTIRMA, CAYDIRMA, YILDIRMA Her zaman haksızlıklar olmuştur ve olacaktır. Bu yaratılışla ilgili bir imtihan vesilesidir. Bu süreçte insanlar haklı ve haksız olarak ayrılacaktır. Diğer insanlar da bu süreçte durdukları yerle, şahidlikleri ile imtihanda saflarını seçeceklerdir. Şeytana kıyamete kadar mühlet verildiğinde gör bu olaylar hep olacaktır ve olmaya devam edecektir. Burada bize düşen, haklıdan yana olmak, haksıza karşı çıkmaktır. Haksızlık yapandan Haklının hakkını almak ve haksızlık yapanı cezalandırmak, haksızlık yapılmasını engelleyecek tedbirleri almaktır. Tüm bunları gerçekleştirmek için önceAİLE Seferberliği ve AHLAK Seferberliği başlatmalıyız. VAROLUŞ SAVAŞINI Kazanmak için; Anayasa ve Yasalar Fıtrata Hukuka İnancımıza uygun olmalı. Bugün insanlar, doğdukları anne-baba, doğdukları zaman ve toprak, derilerinin rengi, cinsiyetleri, inanç, ideoloji, siyasi ve felsefi, vijdani kanaatları sebebi ile her zaman olduğundan daha fazla haksızlığa uğramaktadırlar. Ayrıca bugün göç ve mülteciler, bu haksızlığa en fazla uğrayan kesimdir. Korumasız, kendini savunamayan, çocuk, engelli , yaşlı kişiler de öyle. Bu haksızlıklar, din, ahlak, töre ile engellenebilirdi, ancak bunlar bugün zaafa uğramış, içi boşaltılmış durumda. Hatta gelinen noktada sanal dünyada bunlar örgütlenip oyunlaştırabilmektedir. Sanal alemde tatmin olsunlar derken, sanal alem onlar için eğitim ve alışkanlık, olayın olağanlaşmasına hizmet eden bir hal almıştır. Taraflar için mazoist ve sadist olmaları yanında mazosadist akımlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunlar sanal, bitkiye, hayvana, insana karşı olması, bu psiko sosyal davranış bozukluğu olanlar için fazla bir anlam taşımıyor. Karşısındakinin kadın, çocuk, engelli, yaşlı olması da bir anlam taşımıyor. İmkan dahilinde olan ve gücü yeten herkes için bu tehdit vardır ve bu tehdit bulaşıcı da olabilmektedir. Dolayısı ile CİNSİYETSİZ YA DA CİNSİYET ETİKETİ İLE ETİKETLENMİŞ HER TÜRLÜ HAKSIZLIK, SALDIRGANLIK, TECAVÜZ VE TACİZ SUÇTUR. BU SÜREÇ BUGÜN BU KİŞİLERİN KENDİ KENDİLERİNE ZARAR VERMESİ NOKTASINA GELMİŞTİR. VE BURAYA GİDEN YOLLAR (ALKOL, UYUŞTURUCU, FUHUŞ, KUMAR, CİNSEL SAPKINLIK, EĞLENCE VE OYUN SEKTÖRÜ) ADETA ÖZGÜRLÜK ALANI OLARAK TANITILMAKTADIR. DİN, AHLAK, GELENEK, TOPLUMUN KENDİ KENDİNİ KONTROL ETME ARAÇLARI, MAARİF, BU SÜREÇTE YARA ALMIŞTIR. GLOBAL RESET HAREKETİ, MALTHUSÇU ÖJENİK HAREKETLER DİNİ VE BİYOLOJİK İNSAN TÜRÜNÜ TEDAVÜLDEN KALDIRMAKTAN SÖZ ETMEKTEDİR. “NESNELERARASI İLETİŞİM”LE, İNSAN-HAYVAN VE MAKİNA EŞİTLENMEKTE, MK ULTRA TELEGRAM VB ZİHİN/BEYİN KONTROLÜ İLE HERKES YAPAY ZEKANIN İZİN VE KONTROLÜNE BAĞIMLI KILINMAKTADIR. İNSAN TANRI OLACAK İDDİASI İLE İNSAN BİYONİK ROBOTLARA, SİBORGLARA DÖNÜŞTÜRÜLMEKTEDİR Kİ EN BÜYÜK TACİZ VE MOBİNG BUDUR. BUNUN ÇARESİ ÖNCE AİLE ŞİARIYLA VAROLUŞ SAVAŞI VERMEKTİR DÜNYADA YAŞAYAN DÖRT BÜYÜK IRKTAN 3’ÜNÜN MAHVINA SEBEB OLANLAR, SAVAŞLARI ÇIKARTANLAR, DARBELERİ YAPANLAR, TERÖRÜ ÖRGÜTLEYENLER BU OLUMSUZLUKLARIN ASIL SEBEBLERİDİR. TOPLUM ADETA SİSTEMATİK GERİ ZEKALI VE BİYONİK ROBOTLARA DÖNÜŞTÜRÜLMEK İSTENMEKTEDİR. ONLARIN AÇTIKLARI YOLDAN İLERLEYEREK ADİL, BARIŞ İÇİNDE ÖZGÜR BİR TOPLUM DÜZENİNE ULAŞMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR. BU NOKTADA “5 TEMEL EMNİYET” TEMELLİ YENİ BİR ANLAYIŞA ADİL BİR DÜNYAYA İHTİYACIMIZ VAR, ULUSLARARASI DÜZENİN DAYATTIĞI İNKAR DÜZENİNE DEĞİL. “MEZALİM MAHKEMELERİ”, MANTIĞINDA OLDUĞU GİBİ, HAKSIZLIK KİMDEN GELİRSE GELSİN KİME YÖNELİK OLURSA OLSUN, MAZLUMDAN YANA, ZALİME KARŞI OLMALIYIZ, ZALİM BABAMIZ DA OLSA, MAZLUM DÜŞMANIMIZ DA OLSA.. HAK ÜSTÜN TUTULMALI. BU HEDEFE İLERLERKEN, ÜLKE HUKUK DEVLETİ OLACAKSA, ORADA HERŞEY KANUNLARLA, YÖNETMELİK VE GENELGELERLE DÜZENLENMEMELİ. DOĞRU DEĞİL, YANLIŞ TANIMLANMALI. TEK BAŞINA MEVZUAT VE BÜROKRATİK DENETİM YETMEZ, TOPLUMUN AKTİF DENETİMİ YANINDA, HAKEMLİK, HIZLI KARAR VEREN, JÜRİSTOKRASİYE DÖNÜŞMESİNE İZİN VERİLMEYEN, BAĞIMSIZ BİR YARGI GEREKİR. Pozitif ayırımcılık ASLINDA YASA SORUNU DEĞİL, TOPLUMSAL BİLİNÇ VE AHLAK SORUNUDUR. ERDEMLİ BİR TOPLUM İÇİN KAÇINILMAZDIR. POZİTİF AYRIMCILIK KATOLOG BİR TANIMLA İFADE EDİLEMEZ, KONJONKTÜREL DE OLABİLİR. SPONTEN DE GELİŞEBİLİR. DÜŞEN GENÇ, SAĞLIKLI BİR ADAM BİR ENGELLİ TARAFINDAN DA KORUNABİLİR. KUŞKUSUZ KAMUNUN ALTYAPI SORUMLULUĞU VARDIR. ACİL ÇAĞRI MERKEZLERİ, RUTİN DENETİM VE BAKIM HİZMETLERİ DE MÜMKÜN. TEK ÇÖZÜM, DARUL ACEZE YA DA HUZUR EVİ DEĞİL. BU SON ÇAREDİR. BU KONUDA MUTLAK ÇÖZÜM YOK: BU TEMELDE AHLAK SORUNU OLARAK ELE ALINMALI VE BU SÜREÇTE KİŞİLER DAVRANIŞLARI İLE CENNET YA DA CEHENNEME KAPI ARAYALACAKLARDIR Kİ, BU HAYATIN HER ALANINDA BÖYLEDİR. VE BU DÜNYA BU ANLAMDA BİR İMTİHAN YERİDİR. YOKSA İNSANLAR NASIL CENNETE VE CEHENNEME GİDECEEKLERDİ. NEFRET SÖYLEMİ VE YABANCI DÜŞMANLIĞI Din nefret söylemi denilen şeyi örgütler. Şeytan diye bir yaratık vardır ve insanlar arasında onların dostları vardır. Din’deki İns tanımına göre, İnsan 7 kişilikten oluşur: Ruh, akıl, can, nefs ve bunların çevresinde varolan, insan aklına, nefsine, bedenine hulul edebilen Melek, cin ve şeytan. Din Şeytanı ve Şeytanlaşan insanı ve Şeytanın ve ona uyan insanların yaptıkları işleri lanetler. Lanetli, ahlaksızlık olarak tanımlanan söz ve fiiller vardır ve olacaktır. Nasıl gece ile gündüz birlikte varsa kutsal ve lanet de birlikte vardır ve varolacaktır. Her işin başında Euzübillahimineşşeytanirracim, Bismillahirrrahmanirrahiym derken aslında iman edenler bu kurala uyarlar. İnanan insanların Allah ve resulü tarafında haram olduğu ya da kerih olduğu belirtilen şeylerden uzak durma ve bunları dayatanlara karşı adına Cihad denilen direnme ve karşı koyma görevleri vardır. Bu tehdidin içeriden ya da dışarıdan gelmesi fazla bir anlam ifade etmez. Bu tehdit yerli de olsa, yabancı da olsa karşı çıkılacaktır. Öte yandan bir topluluğa olan düşmanlığımız bizi onlar hakkında adaletsizliğe de sevketmeyecektir. Karşı koyarken de suç ve ceza dengeli olacaktır. Beraati zimme esastır. İnsanlar kendileri sorumlu olmadıkları bir işten dolayı cezalandırılamaz. İnsanlar doğdukları ana babayı, doğdukları toprağı ve zamanı kendileri seçmediler. Biyolojik olarak , yaratılıştan gelen Kadın ya da erkek olmaları da kendi iradeleri ile değil. Biz dinde kardeş, tende bir eşiz. Hepimiz Hz. Ademin çocuklarıyız. İnancımıza göre de Adalet mülkün temelidir. Genel anlamda HOŞGÖRÜ aslında bir illizyondur. İnsanın hoş göreceği, görmeyeceği şeyler de vardır. HOŞ olan bir şeyi HOŞ görürüz, ama Hoş olmayan şeyi de Hoş görmeyiz. Emin olmadığımız bir konuda ise HÜSNÜ ZAN ederiz, SUİ ZAN değil. Yani görünen gerçeklik, Galib zan’a göre kanaat oluştururuz. Satanist Pedefolikleri niçin Hoş göreyim, Buğz ederim, öfkelenirim. Darbecileri, diktatörleri, soyguncuları, Mafya babalarını neden, nasıl hoş görebilirim. “ yaratandan dolayı yaratılanı” mantığıyla sapıklıkları şeytanları ve dostlarını kesinlikle hoş göremeyiz.. Bu haksızlıklar karşısında susarsam dilsiz Şeytan olurum. Şahidlik/ŞEHİTLİK görevimi, emri bil maruf, nehyi anil münker görevini yapmamış olurum. Evet, fevri davranmama konusunda, öfke konusunda, sabırlı olmamız gerekir. KÂR koymada aşırıya gitmememiz gerekir, kazanmaya çalışmamız esas olmalıdır. Ama HOŞGÖRÜ yalanının arkasına saklanarak PASİFİST bir anlayışla toplum mühendisliğine soyunanların da oyununa gelmememiz gerekir. Bu çerçevede İSLAMa ve MÜSLÜMANlara yönelik İRTİCA ve MÜRTECİ yaftaları, dinde kutsal olarak tanımlanan değerlere yönelik, alaya alıcı, aşağılayıcı, yasaklayıcı bir takım söz ve davranışlar karşısında batının ve onların içimizdeki uzantılarının İSLAMOFOBİK söz ve davranışlarını da burada not etmek istiyoruz. Bu saldırılar doğrudan olduğu gibi, dolaylı olarak da olabilmektedir. İstanbul sözleşmesi, CEDAW, DEDAW, DEVAW, İKLİM ya da Lanzarote gibi düzenlemeler, ya da nüfus cüzdanındaki GENDER tanımı, Global Reset’çilerin, Biyolojik cinsiyet, biyolojik insan nesli ya da Tanrıyı tedavülden kaldırmak iddiaları gibi DİNE DİNDARLARA AİLEYE AÇILMIŞ BİR SAVAŞTIR. BU SAVAŞIN BÂTIL TARAFINDA OLANLAR CEDAW DAYATMASIYLA CİNSİYET AYRIMCILIĞI YAPILMAKTADIR. FEMİNİST TERÖR ÖRGÜTLER YASAKLANMALI, MALLAR HAZİNEYE ENGELLİ OLMAK Her insan potansiyel engellidir. Engelli insanların bir kısmı bir diğer yönleri ile çok zeki , avantajlı insanlardır. Değilseler bile, o özellikleri ile çok farklı bir rol ve misyon üslenebilirler. Hitler, Faşistler Yahudilerle birlikte Çingeneleri, Komunistleri ve Engellileri de öldürmüştüler.. Bu konuda yeterli tarihi bilgiye sahip değiliz ve siyasi akıl engelli konusunu hep bir vijdan sorunu olarak gördü, hedef olarak kendi kendilerine yeterli olmaları ve kamuya fazla yük getirmemeleri açısından değerlendirildi. Aslında her yaşlı, organ yetersizliği sebebi ile engellidir. Geriatri konusunu da aynı kategoride değerlendirmek gerek. Bizim yasa yapma, mevzuat oluşturma mantığımız, bugün kendi medeniyet anlayışımıza uygun değil. İyilik tanımlanmaz, ucu açıktır. Sınır yoktur. Kötü tanımlanır, onun olmaması ve cezalandırılması beklenir. Bizde Helal tanımlanmaz. MUBAHAT sizteminde haram tanımlanır ve haram olmayan herşey Mübahata girer. Mesela bizde asgari ücret tanımlanmaz, “havaic-i asliye”nin temini esas alınır. O da kişi ya da geçindirmekle yükümlü oldukları açısından değerlendirilir ve bu maliyet tek başına işverene yüklenmez. Bu anlamda, diğer bir çok konuda olduğu gibi engelliler konusunda da def-i mazarat’ı önleyen, efradına cami, ağyarına mani düzenlemer yapılması, kesinlikle sürece cemaat ve STK ların, yerel yönetim ve meslek örgütlerinin etkin katılımın sağlanması şarttır. Çünkü bu konu aynı zamanda dini bir sorumluluk, ibadettir. Bu bir bereket ve iki cihanda da ilahi ikram vesilesidir. Burada sadece engelli ya da ihtiyaç sahibinin ihtiyacının giderilmesi değil, islami, insani, ahlaki bir sorumluluğun ifası noktasında yardım edenin irfanını yükseltmeyi esas alan bir durum sözkonusudur. Yardım eden, en az yardım alan kadar ahlaki ve manevi bir kazanç ve ruhaniyet kazanır. Bütün bunların kamuya ihale edilmesi, ihtiyaç sahibinin ihtiyacını karşılarken, işin manevi boyutunu zaafa uğratır. Konunun bu açıdan Dini ve ahlaki açıdan ele alınması ve bu sürece kişi ve kurumların aktif katılımının sağlanması gerekir. Elbette işin vijdan boyutu da vardır, erdem boyutu da. Maslahata ilişkin boyutu da. Yardım edilenin de ülke kalkınmasına ve başka muhtaçlara yardım konusunda katılımının sağlanması onlar içinde ahlaki ve psikolojik tatmin sağlayacaktır. İçtimai ve/veya ferdi fayda yanında, işin ibadet vemanevi faydası ayrıca örgütlenmesi gerekir. Engelli yakınları SGK'lı olmalı DİN, İNANÇ TEMELİNDE AYIRIMCILIK Dini ve ahlak temelli çözümleme çabaları varolan sorunları daha da büyütmektedir. Dini bir müessese olan Hakemlikle dar çevrede çözülecek sorunlar, toplumsal hale getirilmesi sonucu “batılın tasviri, aleniyeti saf zihinleri idlal” etmekte, “şüyuu vukuundan beter hadiselere dönüşerek, “niza” halindeki bir ihtilaf taraflararası husumete dönüşmektedir. İSLAM Hukuku yerine Roma hukuku ve dili uygulamaları ile sulh adalet aramak beyhude Din düzenleyici ve sorun çözücü bir yapıdan BİREY’sel planda vijdanlara, toplumsal planda mabetlere hapsedilerek, ritüel, seramoni ve ikonalara indirgenmeye çalışılmaktadır. Bu anlamda Sekülerleşme, dinin ve ahlakın ekonomik, sosyal, siyasal alandan tecrit edilerek, kültürel nitelikli bir toplumsal aidiyet aracı gibi görülmeye ve gösterilmeye çalışılması din temelindeki negatif ayırımcılık tehditlerinin başında gelmektedir. İDEOLOJİLERİN DİNLEŞMESİ yanında Dinin de ideolojileşmesi de ayrı bir sorundur. “Din nedir” sorusunun cevabı bu tartışmalar ışığında mübhem hale gelmiştir. “Dinlerarası diyalog” girişimi de bu öze yabancılaşmanın bir değişik türü olarak hala gündemdedir. Her din ya da inanç sistemi ayrıştıcı ve birleştiricidir bu onun yapısından, karakterinden kaynaklanır. Öte yandan Tek din İslam’dır. Hz. Ademden, bu güne bütün İlahi dinlerin ortak adı İslamdır. Onun son peygamberi de Hz. Muhammed’dir. Diğer “din” diye tanımlanan inanç sistemleri, beşeri müdahelelerle tarih içinde, tahrifler, ekleme ve çıkartmalarla şekillenmiştir. Bugün dinimiz olan islam, bütün insanlık için esenlik ve güvenlik teminatı olarak “5 temel emniyet”i tek taraflı olarak teahhüd etmektedir. “Tebliğ ve cihad” bu esenliğin ilanı ve korunması temelindedir ve meşru müdafa temellidir. Ancak bu kavramlar başkaları tarafından tehdit olarak görülmekte, gösterilmeye çalışılmakta, kötü örnekler örgütlenmektedir. Böylece soğuk savaş sonrası “tehlikenin rengi kırmızıdan yeşile” dönüştürülerek, hayali bir düşman arayışına girilmektedir. Bu çerçevede yeni sentetik dinler üretilmektedir ve bunlar bir kültürel zenginlik, aidiyet ve yaşam tarzı olarak lanse edilmektedir. Yeni dönemde Laiklik Katolik dünyada meşruiyetini İncil'den alan bir kurum olması gerekirken sanki bütün dinler için evrensel bir “norm” haline getirilmeye çalışılmaktadır. Mesela Protestanlar için Laiklik değil Sekülarizm geçerlidir. Ortodokslar için Bizantinizm geçerlidir. Laikçiler için ise Laiklik adeta dine karşı bir dindir. “Din, mezhep, tarikat, din ya da din dışı nedir, nasıl cemaat olunur, Hilafet, Dini vergiler, eğitim, farzı kifaye konular, Riba konusu ve ekümenizm gibi konularda ne İlahiyat ve ne de Diyanetin konusu değildir, adeta tabu olarak görülmekte ve üstü örtülmektedir. Yakın geçmişe kadar başörtüsü, kurban derisi bile sorundu. Herkes inandığı gibi yaşayacaktır. “Onların dini onlara, bizim dinimiz bize”. Dindarların kendi cemaatleri içindeki iç sorunlarının çözümünde kendi dinlerinin usul ve esasları birinci derecede geçerli olmalıdır. İnsanların devletlerine sadakatı, dinlerine olan sadakatların teminatı olduğu ölçüdedir. Kutsal olan devlet değil, Hak’dır. Devletin, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyeti, diğer şartlarla birlikte insanlarının dini hayatları ve hürriyetleri ile ilgilidir. Bunu engellemeye , sınırlandırmaya, alay konusu yapmak sureti ile varlık ve meşruyetlerine yönelik, açık ve yakın tehlike oluşturan her söz ve eylem ayrımcılık engellenmelidir. SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ GENEL OLARAK / SORUN 1-“TRANS HUMANİZM” PROJESİ ÇERÇEVESİNDE ÖRGÜTLENMEYE ÇALIŞILAN CİNSİYETSİZ AİLESİZ AHLAKSIZ TOPLUM, İNSANI NESNE OLARAK TANIMLAYAN “NESNELERARASI İLETİŞİM” VE “NEURALİNK” PROJELERİ İLE İNSAN, BİTKİ VE HAYVAN NESLİNİN DNASINI DÖNÜŞTÜRMEYİ HEDEFLEYEN “KİMERİK CANLI” ÜRETME PROJESİNİN DURDURULMASI, 2-FITRİ, YARATILIŞLA İLGİLİ “BİYOLOJİK CİNSİYET” TANIMI YERİNE, KİŞİ, ŞAHIS, FERD YERİNE İKAME EDİLMEYE ÇALIŞILAN “BİREY” ÜZERİNDEN DİN, AHLAK VE GELENEKTEN BAĞIMSIZ, DEĞİŞKEN VE AKIŞKAN BİR “TOPLUMSAL CİNSİYETİ” İFADE EDEN “GENDER” TANIMININ KİMLİK KARTI VE PASAPORTLARDAN ÇIKARTILMASI VE BU ANLAMDA “BİREY” TANIMININ YASA METİNLERİNDEN ÇIKARTILMASI EŞCİNSEL SAPIK LGBTİQP FUHUŞ LOBİSİNE AYRIMCILIĞA SON 3-SOSYAL MEDİA GİDEREK PROVAKASYONA AÇIK BİR HALE GELMEKTEDİR. BLACK WEB MAFİA VE SUÇ ÖRGÜTLERİNİN ORTAK MEKANI OLMUŞ DURUMDA. AYRICA GLOBAL SERMAYE GRUBLARI, GLOBAL ÖLÇEKTE KENDİ DEĞERLERİNİ VE AHLAKİ, POLİTİK, İDEOLOJİK, İKTİSADİ TERCİHLERİNİ HER ALANDA TOPLUMA DAYATMAKTADIR. BUNUN ÖNLENMESİ GEREKİR. FUHUŞ ZİNA TEŞHİRCİLİK İÇKİ KUMAR GİBİ ŞİDDETE CİNAYETE İTEN SEBEBLER KALDIRILMALI 6284.MD.ISLAHI 4-METAVERSE, DİN, AHLAK, CİNSEL KİMLİKTEN VE GELENEKTEN BAĞIMSIZ BİR DÜNYA VADETMEKTEDİR. İNSANIN BEYNİ OKUNMAKTA, BEYNİNE YÜKLEME YAPILABİLMEKTE, VE BEYNİNDEKİ İSTENMEYEN FİKİR VE BİLGİLER SİLİNEBİLMEKTEDİR. İNSAN GERÇEK DÜNYADA KENDİNİ KLONLAYABİLİRKEN, BU DÜNYADA HERKES KENDİNİ YA DA HAYALİ KİŞİLİKLERİ, GEÇMİŞTE YAŞAYAN KİŞİLERİ AVATAR ŞEKLİNDE CANLANDIRABİLECEKTİR. PERFORMANS PUANI YETERLİ İSE, KLONLAMA TEKNOLOJİSİ İLE KİMERİK OLARAK ÖLÜLER GERÇEK DÜNYADA CANLANDIRILABİLECEKTİR. DOLAYISI İLE BİYOLOJİK İNSAN İÇİN TARİHİN SONUNA İŞARET EDİLMEKTEDİR. EĞİTİM YOK ÇÜNKÜ DÜŞÜNEREK YAPAY ZEKA ÜZERİNDEN HERTÜRLÜ BİLGİYE ULAŞABİLECEKSİNİZ. ÇALIŞMAYA GEREK YOK ÇÜNKÜ AVATARLAR, HUMANOİDLER, KLONOİDLER VE AZ SAYIDA SİBORGLER YETERLİ OLACAK. İNSANA GEREK KALMIYOR. METAVERSE DÜNYASINDA AVATARLAR DÜZEYİNDE CİNAYET, FUHUŞ, UYUŞTURUCU, KUMAR SERBEST. ÇÜNKÜ BU DÜNYA OYUN VE EĞLENCE GİBİ, YERYÜZÜNDE BİR CENNET, BEYİN VE GEN KOPYALANACAĞI İÇİN DE EBEDİ BİR HAYAT SÖZKONUSU, BU PROJEYE GÖRE. EVDEN HAYVAN ATILIRSA 750 TL CEZA İNSAN ATLIRSA CEZASIZ. KURANAHLAKI AİLE SEFERBERLİĞİ ŞART 5-BÜTÜN BU TARTIŞMALAR ESKİ NORMAL DÜNYAYA AİT, YENİ NORMAL DÜNYADA BÜTÜN BU SORUNLAR YAPAY ZEKA TARAFINDAN TESBİT EDİLİP, ÇÖZÜMLERİ ÜRETİLİP, YENİ İNSAN BUNA GÖRE DİZAYN EDİLEREK SINIRLANDIRILACAĞI İÇİN , TEORİYE GÖRE SORUN YAŞANMAYACAK!? BELKİ ÖNCE ŞEYTANİ PLANIN ENGELLENMESİ GEREKMEKTEDİR. EŞİTLİK FEMİNİZM TCE MASKELİ KADIN/ERKEK DÜŞMANLIĞI AYRIMCILIK KÖRÜKLENİYOR. ŞİARIMIZ ÖNCE ADALET OLMALI. A-MOBİNG / BASTIRMA, CAYDIRMA, YILDIRMA 1-MOBİNG TEMELDE BİR AHLAK SORUNUDUR, DİNİ, ETNİK, İDEOLOJİK, POLİTİK, VİJDANİ, FELSEFİ KANAAT FARKLILIKLARINA DAYALI OLARAK DA ORTAYA ÇIKABİLİR. HATTA FUTBOL TAKIMI AYRILIĞI, HEMŞEHRİLİK İLİŞKİLERİ ÇERÇEVESİNDE BİR KİŞİ YA DA TOPLULUĞUNUN, BİR KİŞİ YA DA BAŞKA BİR TOPLULUĞA YÖNELİK OLUMSUZ TAVRI OLARAK DA DIŞA VURABİLİR. DİNİ TOPLULUKLAR İÇİNDE AYRICA MEZHEP, TARİKAT, DERGAH, MEŞREP FARKLILIKLARINA DAYALI DA OLABİLİR. CAHİLLER ARASINDA DA AKADEMİSYENLER ARASINDA DA, FAKİRLER ARASINDA DA ZENGİNLER ARASINDA DA OLABİLMEKTEDİR. 2-Bunlar, Dedikodu, gıybet, iftira, söylenti, azarlama, susturma, grup küsmesi ile boykot/aforoz etme, tecrit, izole etme, angarya, engelleme, işleri bozma / sabote etme, alay etme, lakap takma, yok sayılma, yakışıksız teklifler, ailesi ve geçmişi ile ilgili söylentiler, aşağılayıcı şakalar, işi ve çalışma düzeni ile ilgili alaya alıcı, küçümseyici ifadeler, tehdit, hertürlü taciz, kaba ve kötü söz, moral bozucu davranışlar, ilgisi dışındaki işler verilmesi, ilgisi ve bilgisi dışındaki işlerle ilgili sorgulanması, sürekli dosya ya da iş değişikliği, çözülemeyen işlerin kendisine yönlendirilmesi, tamamlanmasına yaklaşılan işlerin elinden alınması, işten çıkartma tehdidi ve sicili ile oynamak, sürekli suçlama ve eleştirme, ideolojik, politik, dini, mezhebi, etnik kimliği ve düşünceleri konusunda sorgulanması, işten ayrılmaya zorlama, işini yapmasına engel olma bu anlamda yaygın bir şekilde olagelmektedir. 3-Ciddi bir din ve ahlak maarifi ile, cami, okul, media ve STK’ların aktif sorumluluk üslenmesi ile bu ahlaki zaafın ciddi anlamda anlaşılabilir seviyeye çekilmesi mümkündür. MOBİNG ŞİKAYETLERİ CİMER’E YA DA ÜST KURUMLARA İLETİLDİĞİNDE, MOBİNG UYGALAYANA BU DOSYA İLETİLMEKTE VE DAHA VAHİM SONUÇLARI OLAN MÜDAHELELERE KAPI ARALANMAKTADIR. BERAAT ETSE BİLE SİCİL SEBEBİYLE ÖMÜR BOYU MOBİNG UYGULANMAKTA.. EYS EBEVEYN YABANCILAŞTIRMA SUÇ OLMALI. ÇARE:6684 YASA MOBİNG KONUSU, GENEL ŞİKAYETLERDEN AYRI OLARAK, OMBUDSMANLIK KDK TARAFINDAN TEK MERKEZDEN YÖNETİLMELİDİR. ÇOK BAŞLILIK, DAĞINIKLIK VE YANLIŞ UYGULAMALAR ÖNLENMELİDİR. 5-MAARİF konusu öncelikli bir konu olarak ele alınmalıdır ve bu konu tek başına okul üzerinden sağlanamaz. AİLE, STK, Yerel yönetim, merkez hükümet, Mabet ve sosyal çevre de bu konuda sorumludur. Çalışma alanlarında risk grublarının tesbit edilerek konumlandırmanın ona göre yapılması ve risk ortamlarında siber kontrol sistemlerinin kurgulanması gerekebilir. Mimari anlamda mekan tasarımlarının da buna göre yapılması gerekir. Ev ofis, cam ofis uygulamaları da önemlidir. Hepsinden önemli, din, ahlak, aile içinde gelenek ve maarif ile birlikte media hayati öneme sahip bir konudur. 5-MEDİA VE SOSYAL MEDİA bu konuda sorun çözücü değil, adeta sorunun kaynağı şeklinde ortaya çıkmaktadır. Sosyal Media ve siber alandaki yenilikler bu tehdidi daha da artırıcı niteliktedir. Toplumun beslenme alışkanlıkları, moda akımlar, çevresel faktörler, moda akımlar ve yaşam tarzındaki yenilikler, media üzerinden bunları servis edilmesi bu riski daha da artırmaktadır. B-NEFRET SÖYLEMİ VE YABANCI DÜŞMANLIĞI 1-İSLAMOFOBYA, YABANCI VE GÖÇMEN DÜŞMANLIĞI, GÖÇMEN, İLTİCA, YABANCILARA YATIRIM KARŞILIĞI VATANDAŞLIK VERİLMESİ, MUHTEMEL YENİ GÖÇ DALGALARI KONUSUNDA TEDBİR ALINMALIDIR 2-HOŞGÖRÜ DEĞİL TAHAMMÜL YÜKÜMLÜLÜĞÜ KONUSUNDA , HOŞ GÖRMESEK DE BAŞKALARINA YÖNELİK TEHLİKE OLUŞTURMAMASI DURUMUNDA FARKLILIKLARA RAĞMEN BARIŞ İÇİNDE BİR ARADA YAŞAMA İRADESİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ GEREKMEKTEDİR 3-YABANCI TANIMI ARTIK, MEDİA, MODA AKIMLAR VE İNTERNET ÜZERİNDEN ADETA ANLAMSIZLAŞMAKTADIR. TOPLUMLARIN ALAMETİ FARİKALARINI KAYBETMELERİ SÖZKONUSUDUR. ONUN İÇİN, DİNİ, ETNİK, İDEOLOJİK, POLİTİK, FELSEFİ VE VİJDANİ KANAAT FARKLILIKLARINA DAYALI YABANCI, ÖTEKİ OLMALI AMA BU DÜŞMANLIK ŞEKLİNDE ORTAYA ÇIKMAMALIDIR. ÖTEKİ VE YABANCI OLMAMASI, “NE SAĞCI, NE SOLCU, FUTBOLCU, EYYAMCI” KİMLİKSİZ VE KİŞİLİKSİZ BİR TOPLUMA DAVETİYEDİR. 4-BÜTÜN DİNLERDE “İNKARCI”, “FASIK”, “DÜŞMAN” TANIMI VARDIR. ŞEYTAN EN BÜYÜK DÜŞMANIMIZDIR BİZ MÜSLÜMANLAR İÇİN VE O DÜŞMAN AYNI ZAMANDA İÇİMİZDEDİR. ANCAK BİR KİŞİ YA DA TOPLULUĞA OLAN DÜŞMANLIĞIMIZIN BİZİ ONLAR HAKKINDA HAKSIZLIĞA, ADALETSİZLİĞE SEVKETMEMESİ GEREKİR. 5-GÖÇMEN, SIĞINMACI, MÜLTECİ STATÜSÜNDEKİ KİŞİLER İÇİN “YEŞİL KART” UYGULAMASINA GEÇİLMELİ. BU KİŞİLER, ABCDE GİBİ, “DUL, YETİM, ENGELLİ, YAŞLI, HASTA, EVLİ-BEKAR, İŞYERİ SAHİBİ, ÇALIŞAN” VE TÜRKİYEDEKİ VE YURT DIŞINDAKİ AKRABALIK İLİŞKİLERİ, İKAMET ETTİKLERİ VE ÇALIŞTIKLARI YERLER, ÜCRETLENDİRME, UYUM PROGRAMLARI GİBİ ALANLARDA CİDDİ BİR ORYANTASYONA TABİ TUTULMALARI GEREKİR. BUNLARIN BEYİN ENVANTERİ, SAĞLIK DURUMLARI, BECERİLERİ, HOBİLERİ, FOBİLERİ, RİSKLERİ, EĞİLİMLERİ, EĞİTİMLERİ, GELECEK HAYALLERİ NOT EDİLEREK, BUNLAR İÇİN “SOSYAL SİYASET PLANLAMASI” YAPILMALIDIR. BUNLARIN BAŞKA ÜLKELERDEKİ YAKINLARI, ORAYA GİDİP-GİTMEME İSTEKLERİ NOT EDİLMELİ BİR “SOSYO-PSİKOLOJİK REHABiLİTASYON PROGRAMI” UYGULANMALIDIR. DİL SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNE YARDIMCI OLUNMALI, KENDİ İÇLERİNDE OTOKONTROL MEKANİZMASI OLUŞTURULMALIDIR. KRİMİNAL RİSK VE YÖNELİMLERİ, ALKOL, UYUŞTURUCU ŞİDDET VE FUHUŞ EĞİLİMLERİ, DİNİ HASSASİYETLERİ, ÖRGÜTSEL İLİŞKİLERİ , ÖRGÜTSEL İDEOLOJİK ANGAJMANLARI AYRICA NOT EDİLMELİDİR. BU KONUDA AYRICA STK, YEREL YÖNETİMLER VE MUHTARLIKLARLA İŞBİRLİĞİ YAPILMALI, YEREL STKLAR VE DİNİ KURUMLARLA İLİŞKİ VE TEMAS ZEMİNİ OLUŞTURULMALIDIR. YEŞİL KART UYGULAMASININ, BİR IK VERİTABANINA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ SURETİ İLE, TÜRKİYENİN GERİ DÖNÜŞ GARANTİSİ İLE BU KİŞİLER, DEĞİŞİK ÜLKELERDE İNSANİ YARDIM ÖRGÜTLERİ ÜRETİM MERKEZLERİNDE, TÜRKİYENİN O ÜLKELERDEKİ ÜRETİM MERKEZLERİNDE YA DA YURT İÇİNDE VE YURT DIŞINDA, YERLİ VE YABANCI, BAŞKACA ÖZEL YA DA TÜZEL KİŞİLİKLERİN ÜRETİM MERKEZLERİNDE SÜREKLİ VE GEÇİCİ İSTİHDAM İMKANLARI VE BUNLARIN SOSYAL HAKLARI GÜVENCE ALTINA ALINARAK BU KİŞİLERİN GELİR DÜZEYLERİNİ YÜKSELTİCİ, İÇERİDEKİ NUFUS YOĞUNLUĞUNU AZALTICI TEDBİRLER ALINMALIDIR. BU ÇERÇEVEDE KONTROLÜMÜZ ALTINDAKİ TOPRAKLARDA TARIM, HAYVANCILIK VE EL İŞÇİLİĞİ GEREKTİREN ALANLARDA BU YÖNTEMLE EMEK YOĞUN İSTİHDAM MERKEZLERİ OLUŞTURULABİLİR. İÇERİDE DE EV EKONOMİSİ ÇERÇEVESİNDE YETİŞKİN HERKESİN ÜLKE EKONOMİSİNE VE KİŞİSEL İKTİSADİ FAALİYETLERİ İÇİN EĞİTİM VE ZEMİN OLUŞTURMA ÇALIŞMALARI YAPILMALIDIR TOPLUMSAL OLAYLARDA İSTİSMAR EDİLMELERİNİ ÖNLEMEK İÇİN, CEPTELEFONU ÜZERİNDEN ÖZEL BİR APP. VE PROGRAM ÜZERİNDEN, KİŞİLERİN SES, PARMAK İZİ VE YÜZ TARAMA PROGRAMI İLE, KRİMİNAL RİSK KATSAYISI DÜŞÜK KİŞİLERİN SİBER TAKİBİNİN YAPILMASI VE SERBEST DOLAŞIMLARINA COĞRAFİ SINIRLAMA GETİRİLMESİ VE BELLİ BÖLGELERDE ARTAN YOĞUNLAŞMA YA DA ANİ YOĞUNLAŞMA KONULARININ GÜVENLİK UYARISINA DÖNÜŞTÜRÜLECEK BİR SİBER DENETİM VE GÜVENLİK UYGULAMASI İLE KONTROL SAĞLANMASI MÜMKÜN OLABİLİR. MESLEK ÖRGÜTLERİ, BU KİŞİLERİN İŞYERİ YA DA ÇALIŞTIKLARI MEKANLARDA TOPLUMSAL UYUM PROGRAMI ÇERÇEVESİNDE, PSİKOSOSYAL MAARİF PROGRAMLARI DA ÖRGÜTLENEBİLİR. TRT, BU GÖÇMENLERE YÖNELİK KLASİK VE IP TEMELLİ NİSH MEDİA YAYINLARI ÖRGÜTLEYEBİLİR. BU PROGRAMLARA KATILACAK KENDİLERİNDEN KİŞİLER ÜZERİNDEN ROL MODELLER VE KENDİ SORUNLARINI KENDİLERİNİN TARTIŞACAKLARI PROGRAMLAR ÜRETİLEBİLİR. Siyaset gündeminde göçmenler üzerinden yapılan tartışmalar, siyasi gerilim, bu açıdan kaygı verici gelişmelerin ilk örnekleri olarak tehlikenin büyüklüğüne işaret etmektedir. C-ENGELLİ OLMAK 1-ENGELLİYE SÜREKLİ ENGELLİĞİNİ HATIRLATMAK DOĞRU DEĞİL 2-HER ENGELLİ EŞİT DEĞİLDİR, ÇOCUK DA, YAŞLI DA, HASTA DA, HAMİLE KADIN DA ENGELLİ DURUMUNA DÜŞEBİLİR 3-ENGELLİLERDE BAŞKALARINA YARDIM EDEBİLİR, HER ENGELLİ ACİZ YA DA ÇARESİZ DEĞİLDİR 4-ENGELLİLERLE İLGİLENME KAMU DESTEĞİNDE GÖNÜLLÜLER TARAFINDAN YAPILMASI DAHA İNSANİ VE AHLAKİDİR. 5-EĞİTİM, İSTİHDAM, SAĞLIK, BEŞERİ İLİŞKİLER VE AYIRIMCILIK, ERİŞEBİLİRLİK Bu konuda yasama, yürütme, yargı, yerel yönetim, akademi, sivil toplum, iş dünyası ile birlikte Media ve STK’lar, Cami, Mabed, Okul daha etkin bir işbirliği içinde olmaları gerekir. Ayrıca bu çalışmaların, ilgili kişi ve kuruluşlar arasında senkronize bir şekilde, optimize ve oriente edilmelidir. D-DİN, İNANÇ TEMELİNDE AYIRIMCILIK 1-BÜTÜN DİNLER EVRENSELDİR. BÜTÜN DÜNYADA MÜSLÜMAN CEMAATIN EVRENSEL TEMSİLCİLİĞİ DE YOKTUR VE BİR ÇOK ÜLKEDE İSE CEMAAT TEMSİLCİLİĞİ SİYASİ OTORİTENİN ELİNDEDİR. ÜLKEMİZDE HACI-HOCA DEMEK YASAK OLMASINA RAĞMEN HOCALAR DEVLET KADROSUNDA MEMURDUR VE DEVLET İNSANLARI HACI YAPMAK İÇİN ORGANİZASYON YAPMAKTA VE YÖNETMELİK YAYINLAMAKTADIR. DİB, HEM ORGANİZE YAPMAKTA, HEM DE DİĞER RAKİP KURULUŞLARI DENETLEMEKTE, T.C. YURTTAŞLARI DÜNYANIN EN YÜKSEK HAC VE UMRE BEDELİNİ ÖDEMEKTEDİR. VE BU KONUDA TEKEL VARDIR. 2-ÜLKEMİZDE DİNİ MERKEZLERİN EĞİTİM KONUSUNDA MÜFREDATIN HAZIRLANMASINDA DOĞRUDAN BİR KATKISI YOKTUR. KEMALİZM LAİSİZM DOĞMATİK RİTÜELLERİ ÇOCUKLARIMIZA DAYATILMASI AYRIMCILIK İNSANHAKLARI İHLALİ 3-ÜLKEMİZDE DİNİ DERNEK VE VAKIFLARIN, ANASAYAL STATÜDE ÖZERK BİR DİYANET KURUMUNA AKREDİTE EDİLMESİ GEREKİR. BU ŞEKİLDE BİR OTOKONTROL MEKANİZMASI OLUŞTURULMUŞ OLACAKTIR. KATI “LAİKÇİ” LAİKLİK UYGULAMALARI, KIYAFET YASAĞI GİBİ, SİYASETİN DİN’E DOĞRUDAN VE DOLAYLI MÜDAHELESİ CİDDİ BİR SORUN OLUŞTURMAKTADIR. 5816 KALDIRILMALI VE KEMALİZM FULBRİGHT DAYATMASI EĞİTİM SİSTEMİ İSLAMİLEŞTİRİLMELİ 4-DİNİ VERGİLER (ZEKAT VB) KAMU YARARINA BİR TASARRUF OLDUĞU İÇİN MATRAHTAN DÜŞÜLMESİ, MUHASEBELEŞTİRİLEBİLMESİ VE BUNLARIN VE DİĞER DİNİ HİZMETLERİN FİNANSAL OLARAK RİBADANFAİZDEN ARINDIRILABİLMESİ İÇİN KENDİ FİNANSAL ALTYAPILARINA İZİN VERİLMESİ GEREKİR. İŞBANK DİYANETE DEVİR EDİLMELİ 5-MEDİA, SOSYAL MEDİA DIŞINDA SANAT VE BASIN, DÜŞÜNCE VE İFADE HÜRRİYETİ BAHANESİ İLE DİNİ DEĞERLERE SALDIRI ANLAMINA GELEN, İSLAMOFOBİK KIŞKIRTICI SÖZ VE FAALİYETLERE İZİN VERİLMEMESİ GEREKİR. AYNI ŞEKİLDE DİNDE REFORM, DİNİ DEJENERE ETME, TAHRİF FAALİYETLER, DİNSİZLİK VE DİNİN ÖZÜNE DOKUNAN GİRİŞİMLER ENGELLENMELİDİR. 1928'DE KALDIRILAN “DEVLETİN DİNİ İSLAM” ANAYASADA OLSUN Kİ İSLAMA BASKI OLAMASIN GENEL OLARAK, ÇÖZÜM İLE İLGİLİ BİR DEĞERLENDİRME NOT’U: 1-BÜTÜN BU KONULARDA BİR REFERANS KÜTÜPHANESİ OLUŞTURULMALI, HERTÜRLÜ BİLGİ, BELGE, MEVZUAT, İSTATİSTİKİ VERİLER, AÇIK KAYNAK OLARAK KULLANIMA AÇILMALIDIR 2-MEVSİMSEL OLARAK TOPLANACAK VE DÖNEMSEL OLARAK VERİLERİ DEĞERLENDİRECEK, “YÖN-EYLEM PLANLARI” YAPACAK BİR” İZLEME, DEĞERLENDİRME VE DERECELENDİRME” BİRİMİ VE STK LARDAN, KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDAN, YARGIDAN, AKADEMİSYENLERDEN OLUŞAN İLGİLİ BİR “DANIŞMA MECLİSİ” OLUŞTURULABİLİR. BU KURUL TARAFINDAN 6 AYDA BİR “İHTİMAL MALİYET VE RİSK ANALİZİ YAPILABİLİR. 3-YASAMA, YÜRÜTME VE YARGI, MEDİA, SANAT CAMİASI, STK, AKADEMİ, İŞ DÜNYASI VE YEREL YÖNETİMLERLE TEMAS GRUBLARI OLUŞTURULARAK, İSTİŞARE VE ŞURA ÇALIŞMALARI YAPILABİLİR. 4-ÜNİVERSİTELERİN KONU İLE İLGİLİ DAHA FAZLA AKADEMİK ÇALIŞMA YAPMASI SAĞLANABİLİR. 5-“DEF-İ MAZARRAT” KAPSAMINDA “CELB-İ MENAFİ”DEN ÖNCE, ZARAR VEREN, SORUNU BÜYÜTEN ŞARTLAR VE ETKİ MEKANİZAMALARININ DURDURULMASI, CAYDIRILMASI ÖNCELİKLİ GÖREV OLMALIDIR. SON BİR KAÇ SÖZ Akıllı ev otonom sistemler, Humanoidler, Avatarlar dünyasında İNSANa yer yok. İNSANSIZLAŞTIRMA politikası İnsansız hava araçları, kara ve deniz araçları ile kapımızda. Onlar insanın yerini alırken insanlar ne yapacak? Daha doğrusu bu insanları ne yapacağız. Avatar öğretmenler daha başarılı, bu okulları ve öğretmenleri ne yapacağız. İnsansız otomobiller tamam da, şoförleri ne yapacağız. Hakimlere, savcılara, avukatlara da gerek yok, 10 dakikada yargılama, sanığın gelmesine de gerek yok, beynini okuyacağız, olduğu yerde onu uyutacağız, cezaevine de gerek yok. Tüpte uyutabiliriz, ya da beynini siler, yeniden tanımlar, biyonik robot olarak kullanırız. DOKTORA, HEMŞİREYE DE GEREK YOK. Tarlada çalışana da, fabrikada çalışana da. İNSANA GEREK YOK. Bu “çöp insanları”, “Haydut ülke halklarını” bir şekilde beyin kopyalarını, gen kopyalarını alıp Metaversin yapay sanal cennetinde bir vadiye yerleştirip bedenlerini kompoza çevirmek gerek. Doğru olan bu mu? Ama kapımıza dayananlar bizden bunu istiyorlar! Akıllı Şehirler, Akıllı evler, Starlinkler ve 5-6G uygulamaları sonucu dünya Laser ve RF silahları ile tümden açık hedef haline gelmiştir. Hatta Neuralink’lerle insan beyni Hacklenebilecektir. Bio Hackerler ya da siber savaş ajanları bugün bu ağlar üzerinden her noktayi ve her kişiyi açık hedef olarak görebilir. Belki herşeyi bir kenara bırakıp, önce bu tehdidi bertaraf etmenin yollarını arayabiliriz. Bu yöntemle global bir tehdit örgütlenmiş ve bir işgal gerçekleşmiştir. Kapımızda Siber özgürlük ve cennet olarak bize sunulmak istenen siber cehennem ve siber diktatörlüktür. Eğer biyolojik insanın sonuna gelinmişse ve birileri Tanrıyı tedavülden kaldırmak için kolları sıvamış, İNSAN artık, din, ahlak, gelenek ve biyolojik cinsiyetinden bağımsız, akışkan ve değişken bir cinsiyetle tanımlanıyor ve ona GENDER deniyorsa, Erkekler ötekileştirilip Kadınlar “kutsal inek” “LİTAİ” Tanrıça/putu görülüyorsa burada Türkiye Barolar Birliği Salonunda bu başlıklarla konuşmanın ne anlamı var? Cevabını bulmamız gereken öncelikli soru ve sorun bu olsa gerek! DAĞITIM GEREĞİ: TİHEK KURUMU YÖNETİM KURULU ÜYELERİ VE YETKİLİLERİNE TİHEK AYRIMCILIKLA MÜCADELE İSTİŞARE KOMİSYONU ÜYELERİNE TBMM BAŞKANI VE MECLİSTEKİ TÜM PARTİLERE VE GRUB BAŞKANLARINA SEÇİME KATILACAK PARTİLERİN BAŞKANLARINA DİYANET İŞLERİ BAŞKANI, DİYK, CEMAAT/KANAAT ÖNDERLERİ VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI TÜRKİYE BELEDİYELER BİRLİĞİ BAŞKANLIĞI VE DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ ODALAR AK PARTİ GENEL BAŞKANLIK, GENEL SEKRETERLİK, KADIN KOLLARI, GENÇLİK BAŞKANLIĞI CUMHURBAŞKANLIĞI VE CB DİJİTAL DÖNÜŞÜM OFİSİ BAŞKANLIĞI AİLE, MİLLİ EĞİTİM, ADALET, İÇİŞLERİ, DIŞİŞLERİ, KÜLTÜR, SAĞLIK, GIDA TARIM, SANAYİ, ULAŞTIRMA, SAVUNMA VE GENÇLİK BAKANLIKLARI ANAYASA MAHKEMESİ, YARGITAY, YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI, HSK BAŞKANLIĞI, DANIŞTAY BAŞKANLIĞI, YÖK BAŞKANLIĞI, REKTÖRLÜKLER , ÜNİVERSİTELERİN İLGİLİ BİRİMLERİ MEDYA ULUSLARARASI ULUSAL BÖLGESEL VE MAHALLİ YAZILI GÖRSEL SESLİ BASIN ORGANLARI TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU TİHEK “AYRIMCILIKLA MÜCADELE” İSTİŞARE KOMİSYONU TOPLANTISI 13 MAYIS 2022 ANKARA 15/21Mayıs AİLE HAFTASI - 10/16 ENGELLİLER HAFTASI - 17Mayıs EŞCİNSEL SAPIKLIKLA MÜCADELE HAFTASI: Eşcinselliği hastalık olmaktan çıkarıp “Toplumsal Cinsiyet” Eşitliği/Adaleti TC TCE GENDER Maskesiyle teşvik eden WHO/DSÖ ve Sapık/hain/casus tüm kuruluşların “pozitif ayrımcılık” yapılarak terör örgütü ilan edilmemesi, kapatılmaması, mal varlıklarına el konulmaması ve 4 maymunluk dilsiz şeytanlık insanlığa karşı SOYKIRIM SUÇU! Anayasa:41.madde : Ailenin ve Gençliğin Korunması Hakkı faaliyetleri için TİHEK'e dua teşekkürler ANKARA / TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ LİTAİ KONUKEVİ ADALET Platformu ve TÜRKİYE AİLE MECLİSİ Adına ADEM ÇEVİK @AdemCevik Türkiye istanbul Güngören Merter Mete Sk. 4/34 Tearüf Bilgileri: 02124365966 05322033274 05327036115 05322467411 ailehaklari@gmail.com ademgerede@yandex.com @adaletplatformu www.ailehaklari.org www.t.me/insanhaklari www.t.me/SectikleriniDenetle Dünya Aile Birliği, Türkiye Aile Birliği, Türkiye Aile Meclisi AİLEM, Türkiye STK Birliği, Türkiye Aile Ocağı, Aileyi Koruma Platformu, Aile Kurumu AK, önceAİLE,AdaletPlatformu ASP, Dünya Çocuk Hakları Derneği GELECEK, Türkistan Birliği Derneği, FİTEM, İYİLİK Uluslararası İnsan Hakları Derneği, EYT Evlilikte Yaşa Takılanlar Platformu, GençEvlilik Platformu, EYS Ebeveyn Yabancılaştırma Sendromu Platformu, 6284Platform,SEDE,AileHakları
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.