40 yıldan beri düşünen, yazan, yazdıklarını yayımlayan ve bilhassa gençlere ulaşmaya çalışan bir münevverimiz: Mehmet Nuri Bingöl
EĞİTİM
03.06.2022 - 09:20, Güncelleme:
27.10.2022 - 05:59
40 yıldan beri düşünen, yazan, yazdıklarını yayımlayan ve bilhassa gençlere ulaşmaya çalışan bir münevverimiz: Mehmet Nuri Bingöl
40 yıldan beri düşünen, yazan, yazdıklarını yayımlayan ve bilhassa gençlere ulaşmaya çalışan bir münevverimiz: Mehmet Nuri Bingöl
40 yıldan beri düşünen, yazan, yazdıklarını yayımlayan ve bilhassa gençlere ulaşmaya çalışan bir münevverimiz: Mehmet Nuri Bingöl
( M. NURİ YARDIM- Sefertası Öyküleri Yazarı)
Anadolu’nun seçkin isimlerinden ve kıymetli kalemlerinden olan Mehmet Nuri Bingöl, eğitimciliğinin yanı sıra edebiyatın değişik türlerinde yazmış, eser vermiş bir münevverimizdir. Yaklaşık 40 yıldan beri düşünen, yazan, yazdıklarını yayımlayan ve bilhassa gençlere ulaşmaya çalışan bir münevverimizdir. Kendisiyle kültür, sanat, edebiyat ve fikir dünyasını yansıtan bir röportaj gerçekleştirdim. İşte yönelttiğimiz sorular ve aldığımız cevaplar:
Yardım- Sizi çocukluk yıllarınızdan itibaren tanımak istiyoruz. Yazı hayatıyla, edebiyatla, kitaplarla ve okumayla ilk münasebetiniz ne zaman ve nasıl başladı?
Bingöl- Daha önce verdiğim bir mülakatta değinmiştim. “Bence bir edebiyatçının şahsi hayatı verdiği eserlerden teşkil olmalıdır.” demiştim. Sualiniz “hayat ağacının meyveleri” manasındaki eserlere; hem şiir hem yazı hem de kitaplara erişimdeki eğitimi içine aldığından aklımda kalan bazı intibaları belirteyim.
Edebiyat iklimini teneffüs etmeden önceki yetişme dönemlerim, tıpkı Türk edebiyatının gelişme serencamının ilk basamağıymışçasına “sözlü” çalışmaları dinleme şeklinde olmuştur. Biraz daha eski günleri bir nostalji olarak analım. Hazırladığım hikâye kitabımdaki “Her Pencereye Ayrı Perde” -ki bazı kültür-edebiyat sitelerinde de yayımlandı- öyküsünde betimlenen ev, anne tarafımdan büyükbabamındır. Çocukluğumun çok anı orada geçmişti. Memleketim Birecik ilçesinin ilk kurulan mahallelerinden birindeki mekânda bulunuyordu ve orada “Meryem Hala” dediğimiz aile dostumuz, bize “doğaçlama” masallar anlatırdı. İlk bunu hatırlarım “söyleşi ve kurguculuk” mesleğinden ibaret olan “edebiyat”la karşılaşmam açısından. Bu “Hala”, hidayete ermiş ve Ermeni Tehciri’nde Müslüman olduğundan Birecik’te kalan bir mühtediydi ve iki gözü de âmâ olduğundan müthiş bir hafızası ve kurgulama kabiliyeti vardı. Yüce Rabb’im, demek ki insandan bir duyu organını alıyorsa diğer hissiyatından birini kuvvetlendiriyor ve Rahman suresinde izah buyurduğu gibi “muvazeneyi, dengeyi” yine sağlıyor, rahmetini bedihi olarak gösteriyordu.
Bir diğer “sözlü irfan tanışmam” pederimin uyumadan önce ve uzun kış gecelerinde bize okuduğu kitaplardı. Kitapyurdu Doğrudan Yayınevi’nden çıkan son romanım Ver Elini Türkmeneli’yi de sadece ve sadece bu sebepten peder ve valideme ithaf etmiştim. Değişik yorumlar aldığımdan bu davranış için, altını bizzat çizmek durumundayım. O ithafta, edebiyata meyilli yetişmemdeki emekleri dışında bir maksadım yoktur.
İlk okuduklarım tabii ki çizgi romanlardı, daha çok Türk tarihiyle ilgili olanlar elbet. Sonra da Kemalettin Tuğcu’nun çocuk romanları. Ortaokul yıllarımda ise okuma meşgalem bir üst seviyeye tırmandı. İlk okuduğum roman, büyük annemlerde karıştırdığım kütüphanede elime geçen İnce Memet’ti. Oradaki hem sefalet tasvirlerinin mübalağalı ifadelerini hem de yoğun betimlemeler, öyle natüralist anlatımlardan hep uzak durmamı sağladı aksülamelle. Sonra okuduğum ise Tarım Dersi sınavında not olarak “on” aldığımdan – o vakit on’lu sistem vardı- bir hocamın hediyesi Dudaktan Kalbe romanıydı. Reşat Nuri’nin ölçülü realist üslubunu yansıtan eseri, bana popülist konuların cemiyet için faydasızlığını öğretti. Daha sonra Ömer Seyfettin devri başlar okuma maceramda. Hatta daha ortaokul ikideyken onun Yalnız Efe romanına nazire olabilecek bir şeyler karaladığımı bile hatırlarım. İrfan ve gönül dünyamı şekillendiren edebi okumalarımın ilki Minyeli Abdullah’tı. Ardından ise Yavuz Bahadıroğlu’nun tarihî romanları geldi. Bilhassa Yolbaşı ve Keşmekeş başlıklı sosyal romanları beni hem sosyal meseleler hem de üslup bakımından tesirine almıştı.
Yardım- Çocukluk ve delikanlılık yıllarınızda en çok sevdiğiniz ve etkilendiğiniz roman ve yazarı veya hikâye ile yazarı kimdi?
Bingöl- Yukarıda belirtmiştim ilk okuduklarımı. Fakat bunların hiçbirini tam manasıyla benimseyememiştim, kulağı çınlasın ve Allah kendisinden razı olsun, babam ve büyükbabamın teşkil ettiği ruh dünyama yabani gelmişti. Siyahtan Turkuaza Koşmak (KYD yayıncılık, 2021) hikâye kitabımdaki uyarlayarak aktardığım bir öykümde izah ettiğim gibi, millî ve dinî konularda okuduklarım, hem onları benimsememi hem de düşünce dünyamın yerli yerine oturmasını sağladı. Kur’an eğitmenim Mahmut Hoca’nın tavsiyesiyle okuduğum,Tarihin Şeref Levhaları’nda sahabe ve sahabeye benzer hayatları okuyunca edebiyatın sadece güzel ifade ve üsluptan ibaret olmadığını anladım. Hani merhum Âkif’in iki mısraı var ya. “Budur benim hayatta en beğendiğim meslek, / Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.”
40 yıldan beri düşünen, yazan, yazdıklarını yayımlayan ve bilhassa gençlere ulaşmaya çalışan bir münevverimiz: Mehmet Nuri Bingöl
40 yıldan beri düşünen, yazan, yazdıklarını yayımlayan ve bilhassa gençlere ulaşmaya çalışan bir münevverimiz: Mehmet Nuri Bingöl
( M. NURİ YARDIM- Sefertası Öyküleri Yazarı)
Anadolu’nun seçkin isimlerinden ve kıymetli kalemlerinden olan Mehmet Nuri Bingöl, eğitimciliğinin yanı sıra edebiyatın değişik türlerinde yazmış, eser vermiş bir münevverimizdir. Yaklaşık 40 yıldan beri düşünen, yazan, yazdıklarını yayımlayan ve bilhassa gençlere ulaşmaya çalışan bir münevverimizdir. Kendisiyle kültür, sanat, edebiyat ve fikir dünyasını yansıtan bir röportaj gerçekleştirdim. İşte yönelttiğimiz sorular ve aldığımız cevaplar:
Yardım- Sizi çocukluk yıllarınızdan itibaren tanımak istiyoruz. Yazı hayatıyla, edebiyatla, kitaplarla ve okumayla ilk münasebetiniz ne zaman ve nasıl başladı?
Bingöl- Daha önce verdiğim bir mülakatta değinmiştim. “Bence bir edebiyatçının şahsi hayatı verdiği eserlerden teşkil olmalıdır.” demiştim. Sualiniz “hayat ağacının meyveleri” manasındaki eserlere; hem şiir hem yazı hem de kitaplara erişimdeki eğitimi içine aldığından aklımda kalan bazı intibaları belirteyim.
Edebiyat iklimini teneffüs etmeden önceki yetişme dönemlerim, tıpkı Türk edebiyatının gelişme serencamının ilk basamağıymışçasına “sözlü” çalışmaları dinleme şeklinde olmuştur. Biraz daha eski günleri bir nostalji olarak analım. Hazırladığım hikâye kitabımdaki “Her Pencereye Ayrı Perde” -ki bazı kültür-edebiyat sitelerinde de yayımlandı- öyküsünde betimlenen ev, anne tarafımdan büyükbabamındır. Çocukluğumun çok anı orada geçmişti. Memleketim Birecik ilçesinin ilk kurulan mahallelerinden birindeki mekânda bulunuyordu ve orada “Meryem Hala” dediğimiz aile dostumuz, bize “doğaçlama” masallar anlatırdı. İlk bunu hatırlarım “söyleşi ve kurguculuk” mesleğinden ibaret olan “edebiyat”la karşılaşmam açısından. Bu “Hala”, hidayete ermiş ve Ermeni Tehciri’nde Müslüman olduğundan Birecik’te kalan bir mühtediydi ve iki gözü de âmâ olduğundan müthiş bir hafızası ve kurgulama kabiliyeti vardı. Yüce Rabb’im, demek ki insandan bir duyu organını alıyorsa diğer hissiyatından birini kuvvetlendiriyor ve Rahman suresinde izah buyurduğu gibi “muvazeneyi, dengeyi” yine sağlıyor, rahmetini bedihi olarak gösteriyordu.
Bir diğer “sözlü irfan tanışmam” pederimin uyumadan önce ve uzun kış gecelerinde bize okuduğu kitaplardı. Kitapyurdu Doğrudan Yayınevi’nden çıkan son romanım Ver Elini Türkmeneli’yi de sadece ve sadece bu sebepten peder ve valideme ithaf etmiştim. Değişik yorumlar aldığımdan bu davranış için, altını bizzat çizmek durumundayım. O ithafta, edebiyata meyilli yetişmemdeki emekleri dışında bir maksadım yoktur.
İlk okuduklarım tabii ki çizgi romanlardı, daha çok Türk tarihiyle ilgili olanlar elbet. Sonra da Kemalettin Tuğcu’nun çocuk romanları. Ortaokul yıllarımda ise okuma meşgalem bir üst seviyeye tırmandı. İlk okuduğum roman, büyük annemlerde karıştırdığım kütüphanede elime geçen İnce Memet’ti. Oradaki hem sefalet tasvirlerinin mübalağalı ifadelerini hem de yoğun betimlemeler, öyle natüralist anlatımlardan hep uzak durmamı sağladı aksülamelle. Sonra okuduğum ise Tarım Dersi sınavında not olarak “on” aldığımdan – o vakit on’lu sistem vardı- bir hocamın hediyesi Dudaktan Kalbe romanıydı. Reşat Nuri’nin ölçülü realist üslubunu yansıtan eseri, bana popülist konuların cemiyet için faydasızlığını öğretti. Daha sonra Ömer Seyfettin devri başlar okuma maceramda. Hatta daha ortaokul ikideyken onun Yalnız Efe romanına nazire olabilecek bir şeyler karaladığımı bile hatırlarım. İrfan ve gönül dünyamı şekillendiren edebi okumalarımın ilki Minyeli Abdullah’tı. Ardından ise Yavuz Bahadıroğlu’nun tarihî romanları geldi. Bilhassa Yolbaşı ve Keşmekeş başlıklı sosyal romanları beni hem sosyal meseleler hem de üslup bakımından tesirine almıştı.
Yardım- Çocukluk ve delikanlılık yıllarınızda en çok sevdiğiniz ve etkilendiğiniz roman ve yazarı veya hikâye ile yazarı kimdi?
Bingöl- Yukarıda belirtmiştim ilk okuduklarımı. Fakat bunların hiçbirini tam manasıyla benimseyememiştim, kulağı çınlasın ve Allah kendisinden razı olsun, babam ve büyükbabamın teşkil ettiği ruh dünyama yabani gelmişti. Siyahtan Turkuaza Koşmak (KYD yayıncılık, 2021) hikâye kitabımdaki uyarlayarak aktardığım bir öykümde izah ettiğim gibi, millî ve dinî konularda okuduklarım, hem onları benimsememi hem de düşünce dünyamın yerli yerine oturmasını sağladı. Kur’an eğitmenim Mahmut Hoca’nın tavsiyesiyle okuduğum,Tarihin Şeref Levhaları’nda sahabe ve sahabeye benzer hayatları okuyunca edebiyatın sadece güzel ifade ve üsluptan ibaret olmadığını anladım. Hani merhum Âkif’in iki mısraı var ya. “Budur benim hayatta en beğendiğim meslek, / Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.”
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.