Neden kimse Fransa'yı ve Macron'u anlamıyor!

DÜNYA (AA) - Anadolu Ajansı | 24.12.2020 - 15:08, Güncelleme: 27.10.2022 - 05:59
 

Neden kimse Fransa'yı ve Macron'u anlamıyor!

Fransa’da onlarca yıldır devam eden Müslüman karşıtlığı karikatür hadiselerinden sonra, yasa tasarısıyla kurumsallaşma yolunda. Bu süreç karşısında Müslüman ülkeler boykot çağrısında bulundu. Macron bu tepkilere karşı anlaşılmadığını öne sürdü.
<p>Bu yılın Temmuz ayında Devlet Bakanı Marlene Schiappa&rsquo;nın &ldquo;Siyasal İslam&rdquo; diye bahsettiği, sonra &ldquo;Radikal İslam&rsquo;a savaş&rdquo; diye g&ouml;r&uuml;nen, bir ara &ldquo;cemaat&ccedil;ilik&rdquo; tartışmaları i&ccedil;inde ele alınan, 2 Ekim&rsquo;de&nbsp;Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron&nbsp;tarafından &ldquo;Ayrılık&ccedil;ı İslamcılık&rdquo; diye nitelendirilen, 6 Ekim&rsquo;de İ&ccedil;işleri Bakanı Gerald Darmanin&rsquo;nin &ldquo;Cumhuriyet&ccedil;i Prensipleri ve Laikliği G&uuml;&ccedil;lendirme&rdquo; diye isimlendirdiği ve nihai adıyla &ldquo;Cumhuriyet&ccedil;i Prensipleri G&uuml;&ccedil;lendiren Yasa Tasarısı&rdquo; 9 Aralık&rsquo;ta Bakanlar Kurulu&rsquo;nda kabul edildi. B&ouml;ylece Fransa&rsquo;da esasen onlarca yıldır devam eden M&uuml;sl&uuml;man karşıtlığı, 2015&rsquo;te başlayan ve bu yıl da devam eden karikat&uuml;r hadiselerinden sonra, 54 maddelik yasa tasarısıyla iyice kıvam alıp, ete kemiğe b&uuml;r&uuml;n&uuml;p kurumsallaşma yolunda. Fakat adında artık ne &ldquo;laiklik&rdquo; ne &ldquo;İslam&rdquo; ne de &ldquo;İslamcılık&rdquo; var! Esası ve hedefi aynı kalmakla birlikte, &ouml;nce M&uuml;sl&uuml;man &uuml;lkelerin liderlerinden ve medyasından, sonra ABD&rsquo;den ve uluslararası &ouml;rg&uuml;tlerden, İngiliz ve Amerikan medyasından tepki geldik&ccedil;e, yasa tasarısının adının da değişikliğe uğradığı g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor.</p> <p>Karikat&uuml;rlerle başlayan bu s&uuml;re&ccedil; karşısında M&uuml;sl&uuml;man &uuml;lkeler boykot &ccedil;ağrısında bulundu; ABD&rsquo;nin Dini &Ouml;zg&uuml;rl&uuml;kler &Ouml;zel Temsilcisi B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;i Sam Brownback ise Fransa&rsquo;daki dini &ouml;zg&uuml;rl&uuml;kler konusunda endişeli olduklarını s&ouml;yledi. Diğer taraftan Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Y&uuml;ksek Komiseri Michelle Bachelet yasa tasarısının Afrika k&ouml;kenliler ve diğer azınlıklar i&ccedil;in olumsuz etkisinden ve M&uuml;sl&uuml;manları &ldquo;fişleme&rdquo; olasılığından endişe duyduğunu belirtti. Uluslararası Af &Ouml;rg&uuml;t&uuml; de &ldquo;Fransa&rsquo;daki ter&ouml;r karşıtı &ouml;nlemler insan hakları endişesi oluşturuyor&rdquo; başlıklı raporunda, ter&ouml;r saldırılarını şiddetle kınarken Macron ve h&uuml;k&uuml;metini, Fransız M&uuml;sl&uuml;manlara karşı &ouml;teden beri devam eden karalama kampanyalarını iki katına &ccedil;ıkarmakla eleştirdi. Ayrıca &ccedil;ok sayıda M&uuml;sl&uuml;man derneğe ve camilere yapılan baskınların ve akabinde gelen kapatmaların, bu mek&acirc;nların &ldquo;ter&ouml;r&uuml; m&uuml;dafaa&rdquo; ettiği gibi muğlak bir iddiayla gerek&ccedil;elendirildiği, Fransa&rsquo;nın bu noktada da dernekleşme &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;ne dair uluslararası insan hakları yasalarına uymadığı vurgulandı. Batılı devlet adamlarından doğrudan bir eleştiri geldiği g&ouml;zlenmedi ama İngiliz ve Amerikan medyasının en prestijli yayın organlarında Fransa&rsquo;yı, Macron&rsquo;u ve y&ouml;netimini &ccedil;ok a&ccedil;ık ve sert bir &uuml;slupla İslamofobik olmakla su&ccedil;layan pek &ccedil;ok makale ve analiz yayımlandı.</p> <p>Fransa Cumhurbaşkanı Macron b&uuml;t&uuml;n bu tepkilere karşı, hem kendisinin hem de &uuml;lkesinin anlaşılmadığını, kendilerine iftira edildiğini, s&ouml;zlerinin &ccedil;arpıtıldığını &ouml;ne s&uuml;rerek savunmaya ge&ccedil;ti. Alışılmışın tersine ikide bir yabancı basına &ouml;zel m&uuml;lakatlar verdi, bazen doğrudan m&uuml;dahale etti, gazetelerin edit&ouml;rlerine mektup g&ouml;nderdi, bazen de telefon etti! İlk olarak 31 Ekim&rsquo;de Politico Europe&rsquo;da Fransız akademisyen Farhad Khosrokhavar&rsquo;ın &ldquo;Tehlikeli din Laiklik&rdquo; başlıklı makalesi &ouml;nce yayımlanıp sonra kaldırıldı. Khosrokhavar sans&uuml;r edilen fakat hem Amerikan basınında hem de Arap basınında yayımlanan yazısında, &ldquo;Neden Almanya, İngiltere, İtalya, hatta Danimarka&rsquo;da benzer ter&ouml;r olayları yaşanmıyor?&rdquo; sorusunu sorup cevaben ş&ouml;yle diyordu: &ldquo;Nedeni basit: laikliğin aşırı yorumuna, dine ve dini değerlere k&uuml;f&uuml;r (blaspheme) &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; eklenince, marjinalleştirilmiş bir azınlık da radikalizmi besler hale geliyor. Radikal laiklikle dini radikallik &ouml;l&uuml;mc&uuml;l bir dansa teslim oluyor. Kışkırtmaya karşı kışkırtma! Ve toplum cehenneme taşınıyor&rdquo;. Yazının Elysee Sarayı&rsquo;nın baskılarıyla kaldırıldığı iddialarına karşılık olarak, tarihinde ilk kez bir yazıyı sans&uuml;r eden Politico Europe&rsquo;un gerek&ccedil;esi, yazının &ldquo;konjonkt&uuml;re uygun olmamasıydı&rdquo;! Politico Europe edit&ouml;r&uuml; Stephen Brown yazıdaki bir hatadan s&ouml;z etmedi; sadece makalenin &ldquo;uygun olmayan bir zamanda&rdquo; yayımlandığını s&ouml;yledi. Fakat yazısını kendisine bir a&ccedil;ıklama yapmadan kaldırdığı i&ccedil;in yazardan &ouml;z&uuml;r diledi.</p> <p>M&uuml;sl&uuml;man &uuml;lkelerdeki siyaset&ccedil;ilerin, din adamlarının ve medyanın eleştirileri ve &ouml;zellikle Fransız mallarına y&ouml;nelik boykot &ccedil;ağrılarına cevaben Macron &ouml;nce 31 Ekim&rsquo;de El-Cezire&rsquo;ye konuştu. Aylardır her konuşmasında yaptığı gibi tekrarladı: &ldquo;&Ouml;ncelikle, bu aralar &ccedil;oğu kez işittiğim yanlış anlamalara karşı s&ouml;ylemek isterim ki &uuml;lkemizin hi&ccedil;bir dinle problemi yoktur ve herkes dinini &ouml;zg&uuml;rce tatbik eder. M&uuml;sl&uuml;manlara y&ouml;nelik bir damgalama/yaftalama yok&rdquo;. Fransa&rsquo;da ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; dahilinde dine hakaret ve k&uuml;f&uuml;r &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n &ccedil;ok &ouml;nemli ve muhafaza edilmesi gereken bir hak olduğunu savunurken ise Macron şunları s&ouml;yledi: &ldquo;Kişisel olarak, bunun uyandırabileceği duyguları anlayabiliyorum, saygı duyuyorum; fakat rol&uuml;m&uuml;n ne olduğunu anlamanıza ihtiyacım var. Benim rol&uuml;m, şu anda yaptığım gibi, s&uuml;kuneti sağlamak, ama aynı zamanda yasalarla tanınan hakları korumaktır. Bu karikat&uuml;rleri Fransız cumhurbaşkanı ya da Fransız h&uuml;k&uuml;meti yapmadı, bu yayın organları da resmi yayın organları değil. Burada kilit nokta, benim bu &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; korumakla g&ouml;revli olmam. Son haftalarda karikat&uuml;rler hakkında &ccedil;ok şey s&ouml;ylendi ve bazıları onaylamayabilir ki bu gayet iyi. Dahası, Fransa&rsquo;daki veya ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n olduğu diğer &uuml;lkelerdeki insanlar i&ccedil;in de aynı şey ge&ccedil;erli ve ben buna karşı &ccedil;ıkan ve &lsquo;buna katılmıyoruz&rsquo; diyenlerin olmasını doğal buluyorum&rdquo;.</p> <p>Halbuki hen&uuml;z hukuki zemini yokken dahi, Fransa&rsquo;da karikat&uuml;rleri eleştirmek, kınamak fiilen yasak. Cumhurbaşkanı karikat&uuml;rleri eleştirenleri ter&ouml;re destek vermekle, ter&ouml;r&uuml; meşrulaştırmakla mahk&ucirc;m ediyor. Diğer taraftan İ&ccedil;işleri Bakanı Gerald Darmanin 18 Kasım&rsquo;da Europe 1 radyosuna verdiği r&ouml;portajda şu a&ccedil;ıklamada bulundu: &ldquo;Yarın bir ebeveyn &ouml;ğretmene gidip bu karikat&uuml;rleri derslerde g&ouml;stermemesini talep ederse, bu cezai bir su&ccedil; olacak. S&ouml;z konusu veli yabancıysa yargı&ccedil; &uuml;lkeyi terk etmesini isteyebilecek&rdquo;. Ayrıca cumhurbaşkanının savunmasına ve yasa projesinin ismine bakılırsa, M&uuml;sl&uuml;manların bu karikat&uuml;rleri ve benzerlerini reddetme hakkı olmaması bir yana, bir nevi kucaklaması isteniyor! Ki daha şimdiden, 6 Kasım&rsquo;da kendilerine karikat&uuml;rler g&ouml;sterilen 10 yaşında d&ouml;rt &ccedil;ocuk, karikat&uuml;rleri sevmediklerini ve &ccedil;ok k&ouml;t&uuml; olduğunu ifade etmeleri &uuml;zerine aileleriyle birlikte 11 saat sorguya &ccedil;ekildiler. Louis Pasteur İlk&ouml;ğretim Okulu&rsquo;nun d&ouml;rt &ouml;ğrencisi, &ouml;ğretmenleri tarafından polise ihbar edildiler; ter&ouml;rizme destek su&ccedil;lamasıyla evlerine eş zamanlı baskınlar d&uuml;zenlendi ve sorguya &ccedil;ekildiler. Yani karikat&uuml;rlere karşı reaksiyonunuz &ldquo;radikal İslamcı&rdquo; ya da &ldquo;ayrılık&ccedil;ı İslamcı&rdquo; olup olmadığınızın testine d&ouml;n&uuml;şt&uuml;!</p> <p>Neredeyse her soru &uuml;zerine &mdash;bazen de sorulmadan&mdash; s&ouml;zlerinin &ccedil;arpıtıldığını yineleyen Macron, &ouml;nemli bir konuda daha yanlış anlaşıldığını s&ouml;yledi: &ldquo;Arap medyasında ve sosyal medyada Fransa cumhurbaşkanının, yani Fransa&rsquo;nın İslam&rsquo;la sorunu var diye yazıyorlar. Hayır bizim İslam&rsquo;la hi&ccedil;bir problemimiz yok&rdquo;. Halbuki daha 2 Ekim&rsquo;de Mureaux&rsquo;daki &ldquo;Ayrılık&ccedil;ı İslamcılıkla M&uuml;cadele&rdquo; başlıklı konuşmasında, bizzat kendisi &ldquo;İslam b&uuml;t&uuml;n d&uuml;nyada krizde&rdquo; dedi ve d&uuml;nyanın d&ouml;rt k&ouml;şesinden tepkiler yağdı. Ama El-Cezire&rsquo;ye konuşurken &ldquo;70 dakikalık bir konuşmada &ccedil;er&ccedil;evesinden &ccedil;ıkarıldı bu c&uuml;mle&rdquo; dedi! Esasen c&uuml;mle tam da cumhurbaşkanının bakış a&ccedil;ısının &ccedil;er&ccedil;evesine uygun &ccedil;ıkmıştı ağzından ve yine konuşmanın &ccedil;er&ccedil;evesine uygun olarak b&uuml;t&uuml;n d&uuml;nya basınında başlığa taşınmıştı. Cumhurbaşkanı aynı konuşmada &ldquo;İslam&rsquo;ın kendisini aydınlanmaya&rdquo; &ccedil;ağırmıştı. Diğer taraftan r&ouml;portajda, Fransa&rsquo;da laikliğin devlet ve kilise ayrılığı prensibine dayandığını, devletin din karşısında tarafsız olduğunu ve dinle meşgul olmadığını, onu ne finanse ettiğini ne de d&uuml;zenlediğini s&ouml;yledi; ama Fransa&rsquo;nın yıllardır &ldquo;Fransa İslam&rsquo;ı&rdquo; icat etmeye &ccedil;alıştığı da bir sır değil. Devlet dine doğrudan m&uuml;dahale ettiği gibi, cumhurbaşkanının &ldquo;ayrılık&ccedil;ılıkla m&uuml;cadelesinin&rdquo; bir ve&ccedil;hesi de zaten bu. Bu gayretin ilk emaresi eski Başbakan Dominique De Villepin&rsquo;le g&ouml;r&uuml;nd&uuml;, Sarkozy&rsquo;yle netleşti ve son iki yıldır Macron bu projeyi nihayet ger&ccedil;ekleştirmek i&ccedil;in bir dizi &ccedil;alışma yaptı. Uzun m&uuml;lakatından ve bakanlarının da verdiği tepkilerden anlaşıldığı &uuml;zere, Fransa Cumhurbaşkanı&rsquo;nın &ccedil;ok rahatsız olduğu bir hadise de M&uuml;sl&uuml;man &uuml;lkelerde Fransız mallarına karşı boykot kararı alınması oldu. Aslında tam da hararetle savunduğu ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n bir &ccedil;eşidi olan boykot i&ccedil;in &ldquo;utan&ccedil; verici ve kabul edilemez&rdquo; dedi.</p> <p>Emmanuel Macron El-Cezire&rsquo;nin ardından 20 Kasım&rsquo;da Jeune Afrique&rsquo;e verdiği m&uuml;lakatta &ldquo;Arap &uuml;lkelerinde ve Afrika&rsquo;da kendisinin ve Fransa&rsquo;nın &ccedil;ok yanlış anlaşılmasının&rdquo; sebebini &ldquo;T&uuml;rkiye ve M&uuml;sl&uuml;man Kardeşler&rsquo;in yanlış bilgiler yayarak etkileme kapasitelerine&rdquo; bağladıysa da, diğer beyan ve eylemlerinden anlaşıldığı &uuml;zere, Fransa&rsquo;yı ve cumhurbaşkanını yanlış anlayan sadece onlar değildi! Cumhurbaşkanı İngiliz ve Amerikan medyalarının en b&uuml;y&uuml;k ve en prestijli yayın organları tarafından da &ccedil;ok sert şekilde eleştirildi ve Macron onlara cumhurbaşkanı sıfatıyla savaş a&ccedil;tı. Savaşına Manş denizinin &ouml;te tarafından başladı, 4 Kasım&rsquo;da Financial Times&rsquo;a mektup yazdı: Gazetede yayımlanan Mehreen Khan imzalı &ldquo;Macron&rsquo;un İslam&icirc; ayrılık&ccedil;ılıkla savaşı Fransa&rsquo;yı ancak daha fazla b&ouml;ler&rdquo; başlıklı yazıya tepki g&ouml;sterdi. Yazıda Macron&rsquo;un se&ccedil;im kaygılarıyla M&uuml;sl&uuml;manları hedef g&ouml;stererek bir korku iklimi meydana getirdiği, ter&ouml;rizmden aynı derecede nefret eden M&uuml;sl&uuml;man &ccedil;oğunluğu yabancılaştırdığı savunuluyordu. Macron mektubuna &ldquo;Fransa İslamcı ayrılık&ccedil;ılıkla m&uuml;cadele ediyor asla İslam&rsquo;la değil&rdquo; diye başlayıp &ldquo;Financial Times gibi bir gazetenin, G7 &uuml;lkesi ve BM G&uuml;venlik Konseyi (BMGK) daim&icirc; &uuml;yesi bir &uuml;lkenin devlet başkanının a&ccedil;ık&ccedil;a ifade ettiği g&ouml;r&uuml;şlerini &ccedil;arpıtabileceğinin hayal dahi edilemeyeceğini&rdquo; yazdı. Anlaşılan, Macron&rsquo;a g&ouml;re geri kalan &uuml;lkeler her neyse, ama gazete yedi ya da hi&ccedil; değilse beş &uuml;lke liderinin s&ouml;zlerini asla &ccedil;arpıtamazdı. Halbuki Financial Times&rsquo;daki yazı G7 &uuml;lkesi ve BMGK daim&icirc; &uuml;yesi Fransa liderinin s&ouml;zlerini &ccedil;arpıtmış da sayılmazdı. Gazeteci başlıkta onun &ldquo;Ayrılık&ccedil;ı İslamcılık&rdquo; ifadesine karşılık &ldquo;İslam&icirc; ayrılık&ccedil;ılık&rdquo; ifadesini kullanmıştı. Ama zaten &ldquo;zurnanın zırt dediği&rdquo; yer de burasıydı: Macron&rsquo;un ve yasa projesinin M&uuml;sl&uuml;manlara savaş a&ccedil;tığı y&ouml;n&uuml;ndeki yorumlar zaten tam da bu sebeple, onun dini pratikle radikalliği birbirine karıştırmasından, hatta &ccedil;oğu zaman aynı g&ouml;rmesinden kaynaklanıyordu. Pek&acirc;l&acirc; &ldquo;İslam&icirc;&rdquo; ifadesi de kullanılabilirdi; &ccedil;&uuml;nk&uuml; yazının konu edindiği konuşmada Macron, okul kantinlerinde helal yemek talebini dahi ayrılık&ccedil;ılıkla izah ediyordu. H&uuml;k&uuml;metinin bakanları tarafından, &ccedil;ocuklarına refakat etmek &uuml;zere okul &ouml;nlerine gelen velilerin baş&ouml;rt&uuml;s&uuml;n&uuml;n dahi yasaklanmasının tartışıldığı bir &uuml;lkenin cumhurbaşkanıydı Macron.</p> <p>Financial Times&rsquo;a yolladığı bu uzun mektubunda, Fransa&rsquo;daki ter&ouml;r saldırılarını anlattı ve y&uuml;zlerce kişinin ellerine bı&ccedil;ak alıp her an Fransızları kesmesi korkusunun yaşandığını iddia etti; &ldquo;Gidin g&ouml;r&uuml;n; bazı semtlerde 3-4 yaşındaki kız &ccedil;ocuklarını erkek &ccedil;ocuklarından ayırıp &uuml;stelik pe&ccedil;eyle dolaştırıyorlar, onlara kin aşılıyorlar&rdquo; dedi. Sonu&ccedil;ta, Khan&rsquo;ın yazısı gazeteden kaldırıldı, onun yerine Macron&rsquo;un gazetenin edit&ouml;rl&uuml;ğ&uuml;ne yazdığı mektup yayımlandı. Macron&rsquo;a cevap 5 Kasım&rsquo;da The Independent&rsquo;tan geldi. Gazete Fransa&rsquo;da pe&ccedil;enin 2011&rsquo;den beri yasak olduğunu, Cumhurbaşkanı&rsquo;nın bahsettiği kızlara dair tek bir iz, bir fotoğraf ya da bir soruşturma bulunmadığını vurgularken, Fransız yazar Nadia Henni-Moulai&rsquo;in s&ouml;zlerine yer verdi: &ldquo;M&ouml;sy&ouml; Macron Fransa&rsquo;daki M&uuml;sl&uuml;manlara dair yalan haberler yaymak i&ccedil;in İngiliz medyasını kullanıyor&rdquo;. 8 Kasım&rsquo;da Macron&rsquo;a cevaben The Guardian&rsquo;da yayınlanan Kenan Malik imzalı bir diğer yazı &ldquo;Fanatiklerin eleştirileri sans&uuml;r etme hakkı yok. Ama Emmanuel Macron&rsquo;un da&rdquo; diyordu.</p> <p>Macron Fransa&rsquo;daki ter&ouml;r saldırılarını meşrulaştırmakla itham ettiği ABD basınından da m&uuml;şteki oldu. New York Times&rsquo;ta, Macron&rsquo;un 2 Ekim&rsquo;deki &ldquo;Ayrılık&ccedil;ı İslamcılık&rdquo; konuşması ve ardından Samuelle Paty cinayetinden sonra, 26 Ekim&rsquo;de &ldquo;Entegrasyonun İflası&rdquo;, 31 Ekim&rsquo;de &ldquo;Fransa &ouml;nlemeye &ccedil;alışırken İslamcı ter&ouml;rizmi besliyor mu?&rdquo;, 27 Ekim&rsquo;deWashington Post&rsquo;ta &ldquo;Fransa sistematik ırk&ccedil;ılıkla savaşmak yerine İslam&rsquo;ı reforme etmek mi istiyor&rdquo; başlıklı yazılar yayımlandı. Sosyal medyada ise Associated Press (AP) Twitter hesabında konuya ilişkin haberini &ldquo;Fransa neden İslam d&uuml;nyasında &ouml;fkeyi k&ouml;r&uuml;kl&uuml;yor?&rdquo; sorusuyla duyurdu. New Yorker muhabiri Alexandra Schwartz Macron&rsquo;un sıklıkla seslendirdiği &ldquo;Laiklik kimseyi &ouml;ld&uuml;rmedi&rdquo; mesajına, &ldquo;Hatırlatma: Stalin ve Mao&rdquo; mesajıyla Twitter &uuml;zerinden yanıt verdi. Washington Post&rsquo;un g&ouml;r&uuml;ş yazıları sayfasının baş edit&ouml;r&uuml; Karen Attiah ise Twitter hesabından &ldquo;Macron M&uuml;sl&uuml;man &ccedil;ocuklara kimlik numaraları vermeyi planlıyor&rdquo; yazdı. Gazeteciler gelen tepkiler &uuml;zerine mesajlarını sildiler ama Fransa&rsquo;yı eleştirmeyi s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;ler.</p> <p>Fransa Cumhurbaşkanı b&uuml;t&uuml;n bu yazılara karşı kişisel savaşını Atlantik&rsquo;in &ouml;te yakasına kaydırdı. &Ouml;nce New York Times&rsquo;tan gazeteci Ben Smith&rsquo;i telefonla aradı. Smith ise 15 Kasım&rsquo;da &ldquo;Macron Amerikan Medyasına Karşı&rdquo; başlıklı bir yazı yazarak Fransız cumhurbaşkanının Amerikan basınına y&ouml;nelik şik&acirc;yet konularını sıraladı: &ldquo;&Ouml;nyargımız, ırk&ccedil;ılık takıntımız, ter&ouml;rizm konusundaki g&ouml;r&uuml;şlerimiz ve kuşatılmış Cumhuriyeti ile bir anlığına bile olsa dayanışmamızı ifade etme konusundaki isteksizliğimiz!&rdquo; Smith alaycı bir &uuml;slupla devam etti: &ldquo;Cumhurbaşkanı perşembe &ouml;ğleden sonra, Elysee Sarayı&rsquo;ndaki altın ofisinden bunlardan şik&acirc;yet etmek &uuml;zere beni aradı. Amerikan basınının, ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; dahilinde karikat&uuml;rleri g&ouml;steren Samuel Patty&rsquo;nin başının kesilmesiyle başlayan bir dizi saldırıyı ger&ccedil;ekleştirenler yerine Fransız entegrasyon sistemini kınamayı tercih ettiğini s&ouml;yledi&rdquo;.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Anlaşılan Macron M&uuml;sl&uuml;man &uuml;lkelerin medyasından daha fazla İngiliz-Amerikan medyasına kızgındı. Zira aynı yazıda aktarıldığına g&ouml;re ş&ouml;yle demişti: &ldquo;Değerlerimizi paylaşan &uuml;lkelerden olduğuna inandığım pek &ccedil;ok gazetede, yani Aydınlanma ve Fransız Devrimi&rsquo;nin v&acirc;risi olan bir &uuml;lkede, gazetecilerin &lsquo;Esas sorun Fransa&rsquo;nın ırk&ccedil;ı ve İslamofobik olması&rsquo; diye yazdıklarını g&ouml;r&uuml;nce, artık kuruluş ilkeleri kayboldu diyorum&rdquo;. Smith Macron&rsquo;un &ouml;fkesine maruz kalan medya &ouml;rneklerini sıraladı ve her birine cevap verirken Washington Post&rsquo;un Paris Muhabiri James McAuley&rsquo;nin yazısını da &ouml;rnek verdi. Fransa&rsquo;nın şik&acirc;yetlerinin, yayımlanan fikir yazılarının da &ouml;tesine ge&ccedil;tiğini, h&uuml;k&uuml;met politikalarını temkinli bir dille sorgulayan gazeteciliği dahi hedef aldığını yazdı. McAuley&rsquo;in &ldquo;Sistematik ırk&ccedil;ılıkla savaşmak yerine, İslam&rsquo;ı reforme etmek istiyor&rdquo; ve &ldquo;Fransız M&uuml;sl&uuml;manlarının yabancılaşmasını ele almak yerine, Fransız h&uuml;k&uuml;meti d&uuml;nyada iki milyardan fazla barış&ccedil;ıl &uuml;yesiyle bin 400 yıllık bir inancın pratiğini etkilemeyi hedefliyor&rdquo; g&ouml;r&uuml;şleri cumhurbaşkanının tepkisini &ccedil;ekmişti.</p> <p>Ben Smith&rsquo;in ardından, 12 Aralık&rsquo;ta James McAuley, Le Monde gazetesinde yayımlanan yazısıyla Macron&rsquo;a cevap verdi. McAuley Smith&rsquo;e nispetle &ccedil;ok daha yumuşak bir &uuml;slupla kaleme aldığı yazısında, Macron&rsquo;un &mdash;&ouml;zellikle yurt dışındaki imajına &ccedil;ok duyarlı bir siyaset&ccedil;i olarak&mdash; kendisi de dahil Amerikalı gazetecileri, k&uuml;lt&uuml;rel &ouml;nyargılarını yansıtmakla su&ccedil;layıp savaş a&ccedil;tığını yazdı. Macron&rsquo;un &ldquo;Avrupa modelinin, &ouml;zellikle de Fransız modelinin ne olduğu konusunda bir t&uuml;r yanlış anlaşılma var&rdquo; ifadesine karşılık &ldquo;Tam tersini s&ouml;yleyebilirim: Fransız modelini anlıyoruz ve onun evrensel idealinin geleceğinden korkuyoruz&rdquo; dedi. Amerikalı gazeteci, &uuml;lkede birlik ihtiyacının en &ccedil;ok hissedildiği bir ortamda, Macron&rsquo;un bakanlarının deme&ccedil;lerinin &ccedil;ok tedirgin edici olduğunu, zira İslamcılık ve M&uuml;sl&uuml;manlığın karıştırıldığını, M&uuml;sl&uuml;man azınlığın tecrit edilip ve yaftalandığını yazdı. Diğer taraftan karikat&uuml;rlerin dev &ouml;rneklerinin Toulouse ve Montpellier&rsquo;de kamu binalarına asılmasını eleştirerek, devletin ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; savunmasıyla meselelere taraf olması arasında &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir fark olduğunu vurguladı. Fransız elitlerinde de &ldquo;İslam&rdquo; ve &ldquo;İslamcılık&rdquo; arasındaki fark hakkında yaygın bir kafa karışıklığı olduğuna dikkate &ccedil;eken Amerikalı gazeteci, Fransa&rsquo;da baş&ouml;rt&uuml; takan, helal et yiyen, aynı zamanda hukuka ve evrenselci projeye saygılı, m&uuml;kemmel bir cumhuriyet&ccedil;i olunabileceğinin d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lemediğini ve durumun &ldquo;ya biridir ya da &ouml;teki&rdquo; şeklinde ele alındığını s&ouml;yledi.</p> <p>B&uuml;t&uuml;n bu &ouml;rnekler g&ouml;steriyor ki ortada Macron&rsquo;u da &uuml;lkesinin M&uuml;sl&uuml;manlara y&ouml;nelttiği savaşı da yanlış anlayan olmadığı gibi, s&uuml;reci izleyen herkes meseleyi doğru anlamış. &Uuml;stelik bunu anlayanlar sadece sert eleştiriler y&ouml;neltenlerden ibaret de değil. Almanya&rsquo;da aşırı sağcı Almanya İ&ccedil;in Alternatif (AfD) partisi de &ldquo;darısı başımıza&rdquo; mealinde bir a&ccedil;ıklama yaparak Fransa&rsquo;yı takdir etti. Hatta M&uuml;sl&uuml;man d&uuml;şmanlığının uzun yıllardır tepeden aşağıya n&uuml;fuz ettirildiği bu ortamda ister istemez vazife &ccedil;ıkaranlar da devletin mesajlarını doğru anlıyor. Fransız Kamuoyu Araştırmaları Enstit&uuml;s&uuml;&rsquo;n&uuml;n (IFOP) ge&ccedil;en yıl yaptığı araştırmaya g&ouml;re, Fransa&rsquo;da M&uuml;sl&uuml;manların y&uuml;zde 42&rsquo;si dinlerine dair ayrımcılık yaşıyor; bu durum baş&ouml;rt&uuml;s&uuml;z M&uuml;sl&uuml;man kadınlarda y&uuml;zde 46, baş&ouml;rt&uuml;l&uuml; kadınlarda ise y&uuml;zde 60 oranında.</p> <p>[Uzun yıllar Paris&#39;te gazetecilik yapan Belkıs Kılı&ccedil;kaya 2009&rsquo;dan bu yana T&uuml;rk televizyonlarında i&ccedil; ve dış siyaset &uuml;zerine programlar hazırlayıp sunmaktadır]</p>
Fransa’da onlarca yıldır devam eden Müslüman karşıtlığı karikatür hadiselerinden sonra, yasa tasarısıyla kurumsallaşma yolunda. Bu süreç karşısında Müslüman ülkeler boykot çağrısında bulundu. Macron bu tepkilere karşı anlaşılmadığını öne sürdü.
<p>Bu yılın Temmuz ayında Devlet Bakanı Marlene Schiappa&rsquo;nın &ldquo;Siyasal İslam&rdquo; diye bahsettiği, sonra &ldquo;Radikal İslam&rsquo;a savaş&rdquo; diye g&ouml;r&uuml;nen, bir ara &ldquo;cemaat&ccedil;ilik&rdquo; tartışmaları i&ccedil;inde ele alınan, 2 Ekim&rsquo;de&nbsp;Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron&nbsp;tarafından &ldquo;Ayrılık&ccedil;ı İslamcılık&rdquo; diye nitelendirilen, 6 Ekim&rsquo;de İ&ccedil;işleri Bakanı Gerald Darmanin&rsquo;nin &ldquo;Cumhuriyet&ccedil;i Prensipleri ve Laikliği G&uuml;&ccedil;lendirme&rdquo; diye isimlendirdiği ve nihai adıyla &ldquo;Cumhuriyet&ccedil;i Prensipleri G&uuml;&ccedil;lendiren Yasa Tasarısı&rdquo; 9 Aralık&rsquo;ta Bakanlar Kurulu&rsquo;nda kabul edildi. B&ouml;ylece Fransa&rsquo;da esasen onlarca yıldır devam eden M&uuml;sl&uuml;man karşıtlığı, 2015&rsquo;te başlayan ve bu yıl da devam eden karikat&uuml;r hadiselerinden sonra, 54 maddelik yasa tasarısıyla iyice kıvam alıp, ete kemiğe b&uuml;r&uuml;n&uuml;p kurumsallaşma yolunda. Fakat adında artık ne &ldquo;laiklik&rdquo; ne &ldquo;İslam&rdquo; ne de &ldquo;İslamcılık&rdquo; var! Esası ve hedefi aynı kalmakla birlikte, &ouml;nce M&uuml;sl&uuml;man &uuml;lkelerin liderlerinden ve medyasından, sonra ABD&rsquo;den ve uluslararası &ouml;rg&uuml;tlerden, İngiliz ve Amerikan medyasından tepki geldik&ccedil;e, yasa tasarısının adının da değişikliğe uğradığı g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor.</p> <p>Karikat&uuml;rlerle başlayan bu s&uuml;re&ccedil; karşısında M&uuml;sl&uuml;man &uuml;lkeler boykot &ccedil;ağrısında bulundu; ABD&rsquo;nin Dini &Ouml;zg&uuml;rl&uuml;kler &Ouml;zel Temsilcisi B&uuml;y&uuml;kel&ccedil;i Sam Brownback ise Fransa&rsquo;daki dini &ouml;zg&uuml;rl&uuml;kler konusunda endişeli olduklarını s&ouml;yledi. Diğer taraftan Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Y&uuml;ksek Komiseri Michelle Bachelet yasa tasarısının Afrika k&ouml;kenliler ve diğer azınlıklar i&ccedil;in olumsuz etkisinden ve M&uuml;sl&uuml;manları &ldquo;fişleme&rdquo; olasılığından endişe duyduğunu belirtti. Uluslararası Af &Ouml;rg&uuml;t&uuml; de &ldquo;Fransa&rsquo;daki ter&ouml;r karşıtı &ouml;nlemler insan hakları endişesi oluşturuyor&rdquo; başlıklı raporunda, ter&ouml;r saldırılarını şiddetle kınarken Macron ve h&uuml;k&uuml;metini, Fransız M&uuml;sl&uuml;manlara karşı &ouml;teden beri devam eden karalama kampanyalarını iki katına &ccedil;ıkarmakla eleştirdi. Ayrıca &ccedil;ok sayıda M&uuml;sl&uuml;man derneğe ve camilere yapılan baskınların ve akabinde gelen kapatmaların, bu mek&acirc;nların &ldquo;ter&ouml;r&uuml; m&uuml;dafaa&rdquo; ettiği gibi muğlak bir iddiayla gerek&ccedil;elendirildiği, Fransa&rsquo;nın bu noktada da dernekleşme &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;ne dair uluslararası insan hakları yasalarına uymadığı vurgulandı. Batılı devlet adamlarından doğrudan bir eleştiri geldiği g&ouml;zlenmedi ama İngiliz ve Amerikan medyasının en prestijli yayın organlarında Fransa&rsquo;yı, Macron&rsquo;u ve y&ouml;netimini &ccedil;ok a&ccedil;ık ve sert bir &uuml;slupla İslamofobik olmakla su&ccedil;layan pek &ccedil;ok makale ve analiz yayımlandı.</p> <p>Fransa Cumhurbaşkanı Macron b&uuml;t&uuml;n bu tepkilere karşı, hem kendisinin hem de &uuml;lkesinin anlaşılmadığını, kendilerine iftira edildiğini, s&ouml;zlerinin &ccedil;arpıtıldığını &ouml;ne s&uuml;rerek savunmaya ge&ccedil;ti. Alışılmışın tersine ikide bir yabancı basına &ouml;zel m&uuml;lakatlar verdi, bazen doğrudan m&uuml;dahale etti, gazetelerin edit&ouml;rlerine mektup g&ouml;nderdi, bazen de telefon etti! İlk olarak 31 Ekim&rsquo;de Politico Europe&rsquo;da Fransız akademisyen Farhad Khosrokhavar&rsquo;ın &ldquo;Tehlikeli din Laiklik&rdquo; başlıklı makalesi &ouml;nce yayımlanıp sonra kaldırıldı. Khosrokhavar sans&uuml;r edilen fakat hem Amerikan basınında hem de Arap basınında yayımlanan yazısında, &ldquo;Neden Almanya, İngiltere, İtalya, hatta Danimarka&rsquo;da benzer ter&ouml;r olayları yaşanmıyor?&rdquo; sorusunu sorup cevaben ş&ouml;yle diyordu: &ldquo;Nedeni basit: laikliğin aşırı yorumuna, dine ve dini değerlere k&uuml;f&uuml;r (blaspheme) &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; eklenince, marjinalleştirilmiş bir azınlık da radikalizmi besler hale geliyor. Radikal laiklikle dini radikallik &ouml;l&uuml;mc&uuml;l bir dansa teslim oluyor. Kışkırtmaya karşı kışkırtma! Ve toplum cehenneme taşınıyor&rdquo;. Yazının Elysee Sarayı&rsquo;nın baskılarıyla kaldırıldığı iddialarına karşılık olarak, tarihinde ilk kez bir yazıyı sans&uuml;r eden Politico Europe&rsquo;un gerek&ccedil;esi, yazının &ldquo;konjonkt&uuml;re uygun olmamasıydı&rdquo;! Politico Europe edit&ouml;r&uuml; Stephen Brown yazıdaki bir hatadan s&ouml;z etmedi; sadece makalenin &ldquo;uygun olmayan bir zamanda&rdquo; yayımlandığını s&ouml;yledi. Fakat yazısını kendisine bir a&ccedil;ıklama yapmadan kaldırdığı i&ccedil;in yazardan &ouml;z&uuml;r diledi.</p> <p>M&uuml;sl&uuml;man &uuml;lkelerdeki siyaset&ccedil;ilerin, din adamlarının ve medyanın eleştirileri ve &ouml;zellikle Fransız mallarına y&ouml;nelik boykot &ccedil;ağrılarına cevaben Macron &ouml;nce 31 Ekim&rsquo;de El-Cezire&rsquo;ye konuştu. Aylardır her konuşmasında yaptığı gibi tekrarladı: &ldquo;&Ouml;ncelikle, bu aralar &ccedil;oğu kez işittiğim yanlış anlamalara karşı s&ouml;ylemek isterim ki &uuml;lkemizin hi&ccedil;bir dinle problemi yoktur ve herkes dinini &ouml;zg&uuml;rce tatbik eder. M&uuml;sl&uuml;manlara y&ouml;nelik bir damgalama/yaftalama yok&rdquo;. Fransa&rsquo;da ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; dahilinde dine hakaret ve k&uuml;f&uuml;r &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n &ccedil;ok &ouml;nemli ve muhafaza edilmesi gereken bir hak olduğunu savunurken ise Macron şunları s&ouml;yledi: &ldquo;Kişisel olarak, bunun uyandırabileceği duyguları anlayabiliyorum, saygı duyuyorum; fakat rol&uuml;m&uuml;n ne olduğunu anlamanıza ihtiyacım var. Benim rol&uuml;m, şu anda yaptığım gibi, s&uuml;kuneti sağlamak, ama aynı zamanda yasalarla tanınan hakları korumaktır. Bu karikat&uuml;rleri Fransız cumhurbaşkanı ya da Fransız h&uuml;k&uuml;meti yapmadı, bu yayın organları da resmi yayın organları değil. Burada kilit nokta, benim bu &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; korumakla g&ouml;revli olmam. Son haftalarda karikat&uuml;rler hakkında &ccedil;ok şey s&ouml;ylendi ve bazıları onaylamayabilir ki bu gayet iyi. Dahası, Fransa&rsquo;daki veya ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n olduğu diğer &uuml;lkelerdeki insanlar i&ccedil;in de aynı şey ge&ccedil;erli ve ben buna karşı &ccedil;ıkan ve &lsquo;buna katılmıyoruz&rsquo; diyenlerin olmasını doğal buluyorum&rdquo;.</p> <p>Halbuki hen&uuml;z hukuki zemini yokken dahi, Fransa&rsquo;da karikat&uuml;rleri eleştirmek, kınamak fiilen yasak. Cumhurbaşkanı karikat&uuml;rleri eleştirenleri ter&ouml;re destek vermekle, ter&ouml;r&uuml; meşrulaştırmakla mahk&ucirc;m ediyor. Diğer taraftan İ&ccedil;işleri Bakanı Gerald Darmanin 18 Kasım&rsquo;da Europe 1 radyosuna verdiği r&ouml;portajda şu a&ccedil;ıklamada bulundu: &ldquo;Yarın bir ebeveyn &ouml;ğretmene gidip bu karikat&uuml;rleri derslerde g&ouml;stermemesini talep ederse, bu cezai bir su&ccedil; olacak. S&ouml;z konusu veli yabancıysa yargı&ccedil; &uuml;lkeyi terk etmesini isteyebilecek&rdquo;. Ayrıca cumhurbaşkanının savunmasına ve yasa projesinin ismine bakılırsa, M&uuml;sl&uuml;manların bu karikat&uuml;rleri ve benzerlerini reddetme hakkı olmaması bir yana, bir nevi kucaklaması isteniyor! Ki daha şimdiden, 6 Kasım&rsquo;da kendilerine karikat&uuml;rler g&ouml;sterilen 10 yaşında d&ouml;rt &ccedil;ocuk, karikat&uuml;rleri sevmediklerini ve &ccedil;ok k&ouml;t&uuml; olduğunu ifade etmeleri &uuml;zerine aileleriyle birlikte 11 saat sorguya &ccedil;ekildiler. Louis Pasteur İlk&ouml;ğretim Okulu&rsquo;nun d&ouml;rt &ouml;ğrencisi, &ouml;ğretmenleri tarafından polise ihbar edildiler; ter&ouml;rizme destek su&ccedil;lamasıyla evlerine eş zamanlı baskınlar d&uuml;zenlendi ve sorguya &ccedil;ekildiler. Yani karikat&uuml;rlere karşı reaksiyonunuz &ldquo;radikal İslamcı&rdquo; ya da &ldquo;ayrılık&ccedil;ı İslamcı&rdquo; olup olmadığınızın testine d&ouml;n&uuml;şt&uuml;!</p> <p>Neredeyse her soru &uuml;zerine &mdash;bazen de sorulmadan&mdash; s&ouml;zlerinin &ccedil;arpıtıldığını yineleyen Macron, &ouml;nemli bir konuda daha yanlış anlaşıldığını s&ouml;yledi: &ldquo;Arap medyasında ve sosyal medyada Fransa cumhurbaşkanının, yani Fransa&rsquo;nın İslam&rsquo;la sorunu var diye yazıyorlar. Hayır bizim İslam&rsquo;la hi&ccedil;bir problemimiz yok&rdquo;. Halbuki daha 2 Ekim&rsquo;de Mureaux&rsquo;daki &ldquo;Ayrılık&ccedil;ı İslamcılıkla M&uuml;cadele&rdquo; başlıklı konuşmasında, bizzat kendisi &ldquo;İslam b&uuml;t&uuml;n d&uuml;nyada krizde&rdquo; dedi ve d&uuml;nyanın d&ouml;rt k&ouml;şesinden tepkiler yağdı. Ama El-Cezire&rsquo;ye konuşurken &ldquo;70 dakikalık bir konuşmada &ccedil;er&ccedil;evesinden &ccedil;ıkarıldı bu c&uuml;mle&rdquo; dedi! Esasen c&uuml;mle tam da cumhurbaşkanının bakış a&ccedil;ısının &ccedil;er&ccedil;evesine uygun &ccedil;ıkmıştı ağzından ve yine konuşmanın &ccedil;er&ccedil;evesine uygun olarak b&uuml;t&uuml;n d&uuml;nya basınında başlığa taşınmıştı. Cumhurbaşkanı aynı konuşmada &ldquo;İslam&rsquo;ın kendisini aydınlanmaya&rdquo; &ccedil;ağırmıştı. Diğer taraftan r&ouml;portajda, Fransa&rsquo;da laikliğin devlet ve kilise ayrılığı prensibine dayandığını, devletin din karşısında tarafsız olduğunu ve dinle meşgul olmadığını, onu ne finanse ettiğini ne de d&uuml;zenlediğini s&ouml;yledi; ama Fransa&rsquo;nın yıllardır &ldquo;Fransa İslam&rsquo;ı&rdquo; icat etmeye &ccedil;alıştığı da bir sır değil. Devlet dine doğrudan m&uuml;dahale ettiği gibi, cumhurbaşkanının &ldquo;ayrılık&ccedil;ılıkla m&uuml;cadelesinin&rdquo; bir ve&ccedil;hesi de zaten bu. Bu gayretin ilk emaresi eski Başbakan Dominique De Villepin&rsquo;le g&ouml;r&uuml;nd&uuml;, Sarkozy&rsquo;yle netleşti ve son iki yıldır Macron bu projeyi nihayet ger&ccedil;ekleştirmek i&ccedil;in bir dizi &ccedil;alışma yaptı. Uzun m&uuml;lakatından ve bakanlarının da verdiği tepkilerden anlaşıldığı &uuml;zere, Fransa Cumhurbaşkanı&rsquo;nın &ccedil;ok rahatsız olduğu bir hadise de M&uuml;sl&uuml;man &uuml;lkelerde Fransız mallarına karşı boykot kararı alınması oldu. Aslında tam da hararetle savunduğu ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n bir &ccedil;eşidi olan boykot i&ccedil;in &ldquo;utan&ccedil; verici ve kabul edilemez&rdquo; dedi.</p> <p>Emmanuel Macron El-Cezire&rsquo;nin ardından 20 Kasım&rsquo;da Jeune Afrique&rsquo;e verdiği m&uuml;lakatta &ldquo;Arap &uuml;lkelerinde ve Afrika&rsquo;da kendisinin ve Fransa&rsquo;nın &ccedil;ok yanlış anlaşılmasının&rdquo; sebebini &ldquo;T&uuml;rkiye ve M&uuml;sl&uuml;man Kardeşler&rsquo;in yanlış bilgiler yayarak etkileme kapasitelerine&rdquo; bağladıysa da, diğer beyan ve eylemlerinden anlaşıldığı &uuml;zere, Fransa&rsquo;yı ve cumhurbaşkanını yanlış anlayan sadece onlar değildi! Cumhurbaşkanı İngiliz ve Amerikan medyalarının en b&uuml;y&uuml;k ve en prestijli yayın organları tarafından da &ccedil;ok sert şekilde eleştirildi ve Macron onlara cumhurbaşkanı sıfatıyla savaş a&ccedil;tı. Savaşına Manş denizinin &ouml;te tarafından başladı, 4 Kasım&rsquo;da Financial Times&rsquo;a mektup yazdı: Gazetede yayımlanan Mehreen Khan imzalı &ldquo;Macron&rsquo;un İslam&icirc; ayrılık&ccedil;ılıkla savaşı Fransa&rsquo;yı ancak daha fazla b&ouml;ler&rdquo; başlıklı yazıya tepki g&ouml;sterdi. Yazıda Macron&rsquo;un se&ccedil;im kaygılarıyla M&uuml;sl&uuml;manları hedef g&ouml;stererek bir korku iklimi meydana getirdiği, ter&ouml;rizmden aynı derecede nefret eden M&uuml;sl&uuml;man &ccedil;oğunluğu yabancılaştırdığı savunuluyordu. Macron mektubuna &ldquo;Fransa İslamcı ayrılık&ccedil;ılıkla m&uuml;cadele ediyor asla İslam&rsquo;la değil&rdquo; diye başlayıp &ldquo;Financial Times gibi bir gazetenin, G7 &uuml;lkesi ve BM G&uuml;venlik Konseyi (BMGK) daim&icirc; &uuml;yesi bir &uuml;lkenin devlet başkanının a&ccedil;ık&ccedil;a ifade ettiği g&ouml;r&uuml;şlerini &ccedil;arpıtabileceğinin hayal dahi edilemeyeceğini&rdquo; yazdı. Anlaşılan, Macron&rsquo;a g&ouml;re geri kalan &uuml;lkeler her neyse, ama gazete yedi ya da hi&ccedil; değilse beş &uuml;lke liderinin s&ouml;zlerini asla &ccedil;arpıtamazdı. Halbuki Financial Times&rsquo;daki yazı G7 &uuml;lkesi ve BMGK daim&icirc; &uuml;yesi Fransa liderinin s&ouml;zlerini &ccedil;arpıtmış da sayılmazdı. Gazeteci başlıkta onun &ldquo;Ayrılık&ccedil;ı İslamcılık&rdquo; ifadesine karşılık &ldquo;İslam&icirc; ayrılık&ccedil;ılık&rdquo; ifadesini kullanmıştı. Ama zaten &ldquo;zurnanın zırt dediği&rdquo; yer de burasıydı: Macron&rsquo;un ve yasa projesinin M&uuml;sl&uuml;manlara savaş a&ccedil;tığı y&ouml;n&uuml;ndeki yorumlar zaten tam da bu sebeple, onun dini pratikle radikalliği birbirine karıştırmasından, hatta &ccedil;oğu zaman aynı g&ouml;rmesinden kaynaklanıyordu. Pek&acirc;l&acirc; &ldquo;İslam&icirc;&rdquo; ifadesi de kullanılabilirdi; &ccedil;&uuml;nk&uuml; yazının konu edindiği konuşmada Macron, okul kantinlerinde helal yemek talebini dahi ayrılık&ccedil;ılıkla izah ediyordu. H&uuml;k&uuml;metinin bakanları tarafından, &ccedil;ocuklarına refakat etmek &uuml;zere okul &ouml;nlerine gelen velilerin baş&ouml;rt&uuml;s&uuml;n&uuml;n dahi yasaklanmasının tartışıldığı bir &uuml;lkenin cumhurbaşkanıydı Macron.</p> <p>Financial Times&rsquo;a yolladığı bu uzun mektubunda, Fransa&rsquo;daki ter&ouml;r saldırılarını anlattı ve y&uuml;zlerce kişinin ellerine bı&ccedil;ak alıp her an Fransızları kesmesi korkusunun yaşandığını iddia etti; &ldquo;Gidin g&ouml;r&uuml;n; bazı semtlerde 3-4 yaşındaki kız &ccedil;ocuklarını erkek &ccedil;ocuklarından ayırıp &uuml;stelik pe&ccedil;eyle dolaştırıyorlar, onlara kin aşılıyorlar&rdquo; dedi. Sonu&ccedil;ta, Khan&rsquo;ın yazısı gazeteden kaldırıldı, onun yerine Macron&rsquo;un gazetenin edit&ouml;rl&uuml;ğ&uuml;ne yazdığı mektup yayımlandı. Macron&rsquo;a cevap 5 Kasım&rsquo;da The Independent&rsquo;tan geldi. Gazete Fransa&rsquo;da pe&ccedil;enin 2011&rsquo;den beri yasak olduğunu, Cumhurbaşkanı&rsquo;nın bahsettiği kızlara dair tek bir iz, bir fotoğraf ya da bir soruşturma bulunmadığını vurgularken, Fransız yazar Nadia Henni-Moulai&rsquo;in s&ouml;zlerine yer verdi: &ldquo;M&ouml;sy&ouml; Macron Fransa&rsquo;daki M&uuml;sl&uuml;manlara dair yalan haberler yaymak i&ccedil;in İngiliz medyasını kullanıyor&rdquo;. 8 Kasım&rsquo;da Macron&rsquo;a cevaben The Guardian&rsquo;da yayınlanan Kenan Malik imzalı bir diğer yazı &ldquo;Fanatiklerin eleştirileri sans&uuml;r etme hakkı yok. Ama Emmanuel Macron&rsquo;un da&rdquo; diyordu.</p> <p>Macron Fransa&rsquo;daki ter&ouml;r saldırılarını meşrulaştırmakla itham ettiği ABD basınından da m&uuml;şteki oldu. New York Times&rsquo;ta, Macron&rsquo;un 2 Ekim&rsquo;deki &ldquo;Ayrılık&ccedil;ı İslamcılık&rdquo; konuşması ve ardından Samuelle Paty cinayetinden sonra, 26 Ekim&rsquo;de &ldquo;Entegrasyonun İflası&rdquo;, 31 Ekim&rsquo;de &ldquo;Fransa &ouml;nlemeye &ccedil;alışırken İslamcı ter&ouml;rizmi besliyor mu?&rdquo;, 27 Ekim&rsquo;deWashington Post&rsquo;ta &ldquo;Fransa sistematik ırk&ccedil;ılıkla savaşmak yerine İslam&rsquo;ı reforme etmek mi istiyor&rdquo; başlıklı yazılar yayımlandı. Sosyal medyada ise Associated Press (AP) Twitter hesabında konuya ilişkin haberini &ldquo;Fransa neden İslam d&uuml;nyasında &ouml;fkeyi k&ouml;r&uuml;kl&uuml;yor?&rdquo; sorusuyla duyurdu. New Yorker muhabiri Alexandra Schwartz Macron&rsquo;un sıklıkla seslendirdiği &ldquo;Laiklik kimseyi &ouml;ld&uuml;rmedi&rdquo; mesajına, &ldquo;Hatırlatma: Stalin ve Mao&rdquo; mesajıyla Twitter &uuml;zerinden yanıt verdi. Washington Post&rsquo;un g&ouml;r&uuml;ş yazıları sayfasının baş edit&ouml;r&uuml; Karen Attiah ise Twitter hesabından &ldquo;Macron M&uuml;sl&uuml;man &ccedil;ocuklara kimlik numaraları vermeyi planlıyor&rdquo; yazdı. Gazeteciler gelen tepkiler &uuml;zerine mesajlarını sildiler ama Fransa&rsquo;yı eleştirmeyi s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;ler.</p> <p>Fransa Cumhurbaşkanı b&uuml;t&uuml;n bu yazılara karşı kişisel savaşını Atlantik&rsquo;in &ouml;te yakasına kaydırdı. &Ouml;nce New York Times&rsquo;tan gazeteci Ben Smith&rsquo;i telefonla aradı. Smith ise 15 Kasım&rsquo;da &ldquo;Macron Amerikan Medyasına Karşı&rdquo; başlıklı bir yazı yazarak Fransız cumhurbaşkanının Amerikan basınına y&ouml;nelik şik&acirc;yet konularını sıraladı: &ldquo;&Ouml;nyargımız, ırk&ccedil;ılık takıntımız, ter&ouml;rizm konusundaki g&ouml;r&uuml;şlerimiz ve kuşatılmış Cumhuriyeti ile bir anlığına bile olsa dayanışmamızı ifade etme konusundaki isteksizliğimiz!&rdquo; Smith alaycı bir &uuml;slupla devam etti: &ldquo;Cumhurbaşkanı perşembe &ouml;ğleden sonra, Elysee Sarayı&rsquo;ndaki altın ofisinden bunlardan şik&acirc;yet etmek &uuml;zere beni aradı. Amerikan basınının, ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; dahilinde karikat&uuml;rleri g&ouml;steren Samuel Patty&rsquo;nin başının kesilmesiyle başlayan bir dizi saldırıyı ger&ccedil;ekleştirenler yerine Fransız entegrasyon sistemini kınamayı tercih ettiğini s&ouml;yledi&rdquo;.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Anlaşılan Macron M&uuml;sl&uuml;man &uuml;lkelerin medyasından daha fazla İngiliz-Amerikan medyasına kızgındı. Zira aynı yazıda aktarıldığına g&ouml;re ş&ouml;yle demişti: &ldquo;Değerlerimizi paylaşan &uuml;lkelerden olduğuna inandığım pek &ccedil;ok gazetede, yani Aydınlanma ve Fransız Devrimi&rsquo;nin v&acirc;risi olan bir &uuml;lkede, gazetecilerin &lsquo;Esas sorun Fransa&rsquo;nın ırk&ccedil;ı ve İslamofobik olması&rsquo; diye yazdıklarını g&ouml;r&uuml;nce, artık kuruluş ilkeleri kayboldu diyorum&rdquo;. Smith Macron&rsquo;un &ouml;fkesine maruz kalan medya &ouml;rneklerini sıraladı ve her birine cevap verirken Washington Post&rsquo;un Paris Muhabiri James McAuley&rsquo;nin yazısını da &ouml;rnek verdi. Fransa&rsquo;nın şik&acirc;yetlerinin, yayımlanan fikir yazılarının da &ouml;tesine ge&ccedil;tiğini, h&uuml;k&uuml;met politikalarını temkinli bir dille sorgulayan gazeteciliği dahi hedef aldığını yazdı. McAuley&rsquo;in &ldquo;Sistematik ırk&ccedil;ılıkla savaşmak yerine, İslam&rsquo;ı reforme etmek istiyor&rdquo; ve &ldquo;Fransız M&uuml;sl&uuml;manlarının yabancılaşmasını ele almak yerine, Fransız h&uuml;k&uuml;meti d&uuml;nyada iki milyardan fazla barış&ccedil;ıl &uuml;yesiyle bin 400 yıllık bir inancın pratiğini etkilemeyi hedefliyor&rdquo; g&ouml;r&uuml;şleri cumhurbaşkanının tepkisini &ccedil;ekmişti.</p> <p>Ben Smith&rsquo;in ardından, 12 Aralık&rsquo;ta James McAuley, Le Monde gazetesinde yayımlanan yazısıyla Macron&rsquo;a cevap verdi. McAuley Smith&rsquo;e nispetle &ccedil;ok daha yumuşak bir &uuml;slupla kaleme aldığı yazısında, Macron&rsquo;un &mdash;&ouml;zellikle yurt dışındaki imajına &ccedil;ok duyarlı bir siyaset&ccedil;i olarak&mdash; kendisi de dahil Amerikalı gazetecileri, k&uuml;lt&uuml;rel &ouml;nyargılarını yansıtmakla su&ccedil;layıp savaş a&ccedil;tığını yazdı. Macron&rsquo;un &ldquo;Avrupa modelinin, &ouml;zellikle de Fransız modelinin ne olduğu konusunda bir t&uuml;r yanlış anlaşılma var&rdquo; ifadesine karşılık &ldquo;Tam tersini s&ouml;yleyebilirim: Fransız modelini anlıyoruz ve onun evrensel idealinin geleceğinden korkuyoruz&rdquo; dedi. Amerikalı gazeteci, &uuml;lkede birlik ihtiyacının en &ccedil;ok hissedildiği bir ortamda, Macron&rsquo;un bakanlarının deme&ccedil;lerinin &ccedil;ok tedirgin edici olduğunu, zira İslamcılık ve M&uuml;sl&uuml;manlığın karıştırıldığını, M&uuml;sl&uuml;man azınlığın tecrit edilip ve yaftalandığını yazdı. Diğer taraftan karikat&uuml;rlerin dev &ouml;rneklerinin Toulouse ve Montpellier&rsquo;de kamu binalarına asılmasını eleştirerek, devletin ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; savunmasıyla meselelere taraf olması arasında &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir fark olduğunu vurguladı. Fransız elitlerinde de &ldquo;İslam&rdquo; ve &ldquo;İslamcılık&rdquo; arasındaki fark hakkında yaygın bir kafa karışıklığı olduğuna dikkate &ccedil;eken Amerikalı gazeteci, Fransa&rsquo;da baş&ouml;rt&uuml; takan, helal et yiyen, aynı zamanda hukuka ve evrenselci projeye saygılı, m&uuml;kemmel bir cumhuriyet&ccedil;i olunabileceğinin d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lemediğini ve durumun &ldquo;ya biridir ya da &ouml;teki&rdquo; şeklinde ele alındığını s&ouml;yledi.</p> <p>B&uuml;t&uuml;n bu &ouml;rnekler g&ouml;steriyor ki ortada Macron&rsquo;u da &uuml;lkesinin M&uuml;sl&uuml;manlara y&ouml;nelttiği savaşı da yanlış anlayan olmadığı gibi, s&uuml;reci izleyen herkes meseleyi doğru anlamış. &Uuml;stelik bunu anlayanlar sadece sert eleştiriler y&ouml;neltenlerden ibaret de değil. Almanya&rsquo;da aşırı sağcı Almanya İ&ccedil;in Alternatif (AfD) partisi de &ldquo;darısı başımıza&rdquo; mealinde bir a&ccedil;ıklama yaparak Fransa&rsquo;yı takdir etti. Hatta M&uuml;sl&uuml;man d&uuml;şmanlığının uzun yıllardır tepeden aşağıya n&uuml;fuz ettirildiği bu ortamda ister istemez vazife &ccedil;ıkaranlar da devletin mesajlarını doğru anlıyor. Fransız Kamuoyu Araştırmaları Enstit&uuml;s&uuml;&rsquo;n&uuml;n (IFOP) ge&ccedil;en yıl yaptığı araştırmaya g&ouml;re, Fransa&rsquo;da M&uuml;sl&uuml;manların y&uuml;zde 42&rsquo;si dinlerine dair ayrımcılık yaşıyor; bu durum baş&ouml;rt&uuml;s&uuml;z M&uuml;sl&uuml;man kadınlarda y&uuml;zde 46, baş&ouml;rt&uuml;l&uuml; kadınlarda ise y&uuml;zde 60 oranında.</p> <p>[Uzun yıllar Paris&#39;te gazetecilik yapan Belkıs Kılı&ccedil;kaya 2009&rsquo;dan bu yana T&uuml;rk televizyonlarında i&ccedil; ve dış siyaset &uuml;zerine programlar hazırlayıp sunmaktadır]</p>
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.