Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
Köşe Yazarı
Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
 

ALLAH’IN CC SANATLARINI ANLATMAKLA BİTİREMEYİZ

KUTLU DOĞUM 21 ALLAH’IN CC SANATLARINI ANLATMAKLA BİTİREMEYİZ Burada bir kara sineği de ele alalım ve onun tek bir organına, sadece gözüne bakalım. Bir gözünde dört bin, iki gözünde sekiz bin küçük göz ile donatılmıştır. Bu gözlerin her biri tek bir göz gibi bakıyor ve ayrı noktalara odaklanıyor. Bu küçük gözler sayesinde arkalarına da bakabiliyorlar. Göz bakıyor ve gözle bakılan nesneler beyinde görülüyor ve anlamlı hale getiriliyor. Bu göz kimin mühürü ise, benim gözüm de onun mühürüdür. Bu gözün veya insan gözünün ve azalarının bir benzeri yapılamadığından, bazen göz ve aza nakilleri yapılıyor. Her yaratılan bitki, hayvan ve insan kendine mahsus mühür taşıyor. Hiçbir göz başka bir göze benzemiyor. Bütün bu varlıkları, azaları, zerreleri bilen tek ve bir sanatkâr var ki; bunlar tek, benzersiz, misilsizdir. İşte ben bunları yaratanın ve benim yaratanımın karşısında anlımı secdeye koyarım. Bütün bu anlattıklarımı anlamama vesile olan ve İslâm Bilim Adamları arasında bilimsel yönünü anlatmaya çalıştığım Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri yukarıdaki paragrafta diyor ki: “Elbette o şanı yüce hükümdar, bu sarayı dile getirilen maksatlar için bina etmiştir. Bu Hâkim-i Zişan’ın isteklerinin yerine gelmesi de iki şeye bağlıdır. Birisi şu konuşmasını dinlediğimiz, nutkunu işittiğimiz öğretmenimizin, yani Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam varlığıdır. Eğer O olmasaydı bütün istenilen şeyler, gayeler, sonuçsuz olurdu, neden? Anlaşılmaz bir kitap öğretmensiz olsa manasız bir kağıt topluluğu olurdu. İkincisi ise öğrencilerinin yâni halkın, ümmetinin Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam’ın taleplerini, sözlerini dinlemeleri ve kabul etmeleridir. O halde çok çok önemli bir konu şudur: Öğretmenin varlığı yani Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam’ın varlığı; sarayın var olmasına sebeptir. Öğretmenin öğrencilerinin onu dinlemesi de sarayın kalıcılığına ve devamına sebeptir. Öyle ise şayet öğretmen olmasıydı, O şanı yüce hükümdar, şu sarayı inşa etmezdi, yapmazdı. Öyle ise o öğretmenin talimatını öğrencileri dinlemezse elbette o saray değiştirilecek ve başka hale dönüştürülecektir. Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu 24.05.2024
Ekleme Tarihi: 24 Mayıs 2024 - Cuma

ALLAH’IN CC SANATLARINI ANLATMAKLA BİTİREMEYİZ

KUTLU DOĞUM 21 ALLAH’IN CC SANATLARINI ANLATMAKLA BİTİREMEYİZ Burada bir kara sineği de ele alalım ve onun tek bir organına, sadece gözüne bakalım. Bir gözünde dört bin, iki gözünde sekiz bin küçük göz ile donatılmıştır. Bu gözlerin her biri tek bir göz gibi bakıyor ve ayrı noktalara odaklanıyor. Bu küçük gözler sayesinde arkalarına da bakabiliyorlar. Göz bakıyor ve gözle bakılan nesneler beyinde görülüyor ve anlamlı hale getiriliyor. Bu göz kimin mühürü ise, benim gözüm de onun mühürüdür. Bu gözün veya insan gözünün ve azalarının bir benzeri yapılamadığından, bazen göz ve aza nakilleri yapılıyor. Her yaratılan bitki, hayvan ve insan kendine mahsus mühür taşıyor. Hiçbir göz başka bir göze benzemiyor. Bütün bu varlıkları, azaları, zerreleri bilen tek ve bir sanatkâr var ki; bunlar tek, benzersiz, misilsizdir. İşte ben bunları yaratanın ve benim yaratanımın karşısında anlımı secdeye koyarım. Bütün bu anlattıklarımı anlamama vesile olan ve İslâm Bilim Adamları arasında bilimsel yönünü anlatmaya çalıştığım Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri yukarıdaki paragrafta diyor ki: “Elbette o şanı yüce hükümdar, bu sarayı dile getirilen maksatlar için bina etmiştir. Bu Hâkim-i Zişan’ın isteklerinin yerine gelmesi de iki şeye bağlıdır. Birisi şu konuşmasını dinlediğimiz, nutkunu işittiğimiz öğretmenimizin, yani Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam varlığıdır. Eğer O olmasaydı bütün istenilen şeyler, gayeler, sonuçsuz olurdu, neden? Anlaşılmaz bir kitap öğretmensiz olsa manasız bir kağıt topluluğu olurdu. İkincisi ise öğrencilerinin yâni halkın, ümmetinin Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam’ın taleplerini, sözlerini dinlemeleri ve kabul etmeleridir. O halde çok çok önemli bir konu şudur: Öğretmenin varlığı yani Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam’ın varlığı; sarayın var olmasına sebeptir. Öğretmenin öğrencilerinin onu dinlemesi de sarayın kalıcılığına ve devamına sebeptir. Öyle ise şayet öğretmen olmasıydı, O şanı yüce hükümdar, şu sarayı inşa etmezdi, yapmazdı. Öyle ise o öğretmenin talimatını öğrencileri dinlemezse elbette o saray değiştirilecek ve başka hale dönüştürülecektir. Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu 24.05.2024
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.