Abdulkadir MENEK
Köşe Yazarı
Abdulkadir MENEK
 

İŞKODRA, HASAN RIZA VE TAHİR PAŞALAR

<p><span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bir akşam vakti İşkodra&rsquo;ya ulaşıp otelimize yerleştikten sonra Balkanlarda duyduğumuz en g&uuml;zel ezanlardan birine şahit olduk.&nbsp; Akşam vakti yağan yağmurun eşliğinde İşkodra semalarını nurlandıran ezan ile bu topraklarda İslami ruh ve mananın her şeye rağmen canlı bir şekilde yaşamaya devam ettiğini m&uuml;şahede etmenin mutluğunu yaşadık.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İşkodra, Kuzey Arnavutluk&rsquo;un en &ouml;nemli şehri ve n&uuml;fusu yaklaşık olarak y&uuml;z bin civarında. Burada Balkanların en b&uuml;y&uuml;k g&ouml;l&uuml; olan İşkodra g&ouml;l&uuml; bulunuyor. Şehir adeta bu g&ouml;l ile b&uuml;t&uuml;nleşmiş. İşkodra g&ouml;l&uuml;, Arnavutluk ile Karadağ arasında sınırı oluşturuyor. İşkodra g&ouml;l&uuml; aralarında pelikanların da bulunduğu y&uuml;zlerce kuş t&uuml;r&uuml; ile birlikte bir&ccedil;ok balık t&uuml;r&uuml;ne ev sahipliği yapıyor.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Osmanlı d&ouml;neminden kalan eserlerin b&uuml;y&uuml;k bir &ccedil;oğunluğu bug&uuml;n yok edilmiş vazıyette. Bu şehirde İtalyanların desteğiyle &ccedil;ok yoğun misyonerlik faaliyetleri yapılmaktadır. M&uuml;mk&uuml;n olan her b&ouml;lgeye Kiliseler ile birlikte Misyonerlik Eğitim Merkezlerini inşa etmeye devam etmektedirler.&nbsp;&nbsp;</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İşkodra şehri bir&ccedil;ok kez el değiştirdikten sonra 1467 yılında Fatih Sultan Mehmed d&ouml;neminde Rumeli Beylerbeyi Mahmut Paşa tarafından kesin bir şekilde imparatorluk toprakları arasına katılmış ve burası bir Sancak merkezi haline getirilmiş. Osmanlılar bu b&ouml;lgeye &ccedil;ok &ouml;zel bir &ouml;nem vermişler. Balkan Savaşı&rsquo;ndan sonra, Osmanlılar Balkanları terk ettikleri zaman en son d&uuml;şen kale de İşkodra kalesi olmuş.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">1900&rsquo;l&uuml; yılların başlarında İşkodra&rsquo;nın n&uuml;fusu otuz bin kadardı ve şehrin &uuml;&ccedil;te ikisi de M&uuml;sl&uuml;mandı. Şehirde onlarca cami bulunuyor. Sırbistan, Bulgaristan, Yunanistan ve Karadağ&rsquo;ın birlikte Osmanlı Devletine savaş ilan ettikleri Balkan Harbinde (8 Ekim 1912) İşkodra&rsquo;nın savunması esnasında bu şehirde tam bir kahramanlık destanı yaşanmıştır.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Osmanlının Balkanlarda ki en son ve serhat kalesi olan İşkodra&rsquo;da bu sıralar hem Vali ve hem de kale komutanı olarak aslen Kastamonu-Tosyalı olan Hasan Rıza Paşa bulunmaktadır. Stratejik &ouml;nemi m&uuml;nasebetiyle Karadağ ordusu İşkodra&rsquo;yı ele ge&ccedil;irmek i&ccedil;in neredeyse b&uuml;t&uuml;n ordusunu bu b&ouml;lgeye yığmış ve &uuml;&ccedil; koldan saldırılara başlamıştı.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu sırada Balkanlarda bulunan Osmanlı şehirleri bir bir d&uuml;ş&uuml;yordu. İşkodra kalesinde de ordunun erzak ile birlikte cephaneliği b&uuml;y&uuml;k oranda azalmıştı. Hasan Rıza Paşa emrinde bulunan yirmi bin asker ile ittifak halinde saldıran d&uuml;şman kuvvetlerine karşı koymaya &ccedil;alışıyordu. Sırplar da b&uuml;y&uuml;k ve yeni bir kuvveti takviye olarak bu b&ouml;lgeye g&ouml;nderdiler.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Karadağlılar tarafından Hasan Rıza Paşa&rsquo;ya bir haber g&ouml;nderilerek, yapılacak bir şeyin kalmadığını, kaleyi teslim etmesi gerektiği istendiğinde onlara şu kahramanca cevabı vermişti: &quot;Bu kalenin komutanı benim. Ben sağ kaldığım m&uuml;ddet&ccedil;e, İşkodra teslim olmayacaktır.&quot;</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu arada Hasan Rıza Paşa, Karadağlılar ve Sırplara karşı Arnavutları Osmanlılar tarafına &ccedil;ekmek i&ccedil;in gayret sarf ediyordu. Ancak Arnavutlarla yapılacak antlaşmanın ayrıntılarını g&ouml;r&uuml;şmek &uuml;zere Sultan II. Abdulhamid&rsquo;e hal kararını bildiren heyetin i&ccedil;inde bulunan Drac Mebusu Esad Toptani Paşanın evine giderken, 30 Ocak 1913 g&uuml;n&uuml; akşamı tertiplenen bir suikast neticesinde silahlı &uuml;&ccedil; kişi tarafından vurularak şehid edildi. Bu suikastın arkasında, Arnavutluk&rsquo;ta y&ouml;netimi ele ge&ccedil;irme hevesini her vesile ile g&ouml;steren Esat Toptani Paşa&rsquo;nın olduğu y&ouml;n&uuml;nde de &ccedil;ok sayıda iddia mevcuttur. Ancak suikastın ardındaki sır, b&uuml;t&uuml;n gayretlere rağmen &ccedil;&ouml;z&uuml;lemedi.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Hasan Rıza Paşa&rsquo;nın şehid edilmesinin ardından kale komutanlığını Esat Toptani devraldı.&nbsp; Hasan Rıza Paşa&rsquo;nın şehid edilmesi askerler arasında b&uuml;y&uuml;k bir moral bozukluğuna yol a&ccedil;tı. Karadağ ve Sırp askerlerinin saldırıları bu g&uuml;nlerde de devam etti. Neticede Esat Toptani 22 Nisan 1913&rsquo;te İşkodra kalesini Karadağlılara teslim etti ve kendisi de onlara teslim oldu. Bu şekilde İşkodra kalesi, Edirne&rsquo;nin d&uuml;şmesinden bir ay kadar sonra kaybedilerek, Balkanlarda d&uuml;şen en son kale oldu.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İşkodra&rsquo;dan bahsederken bir paragraf da bu kalenin son komutanı olan Esat Toptani&rsquo;ye a&ccedil;mak gerekir. 1865 Tiran doğumlu olan Toptani, Sultan II. Abdulhamid tarafından Yanya Jandarma Komutanı olarak g&ouml;revlendirildi. Daha sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti&rsquo;ne katıldı. II. Meşrutiyet&rsquo;in ilanından sonra Arnavutluk&rsquo;un liman kentlerinden Dra&ccedil;&rsquo;tan Milletvekili olarak Meclis-i Mebusan&rsquo;a katıldı.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">II. Abdulhamid&rsquo;in tahttan indirildiğini tebliğ eden heyette Selanik Mebusu Yahudi Emanuel Karasu ile birlikte yer aldı. Balkan Savaşı&rsquo;ndan sonra kurulan Arnavutluk H&uuml;k&uuml;metinde Savaş ve İ&ccedil;işleri Bakanı olarak g&ouml;rev yaptı. 1919 yılında Paris&rsquo;te yapılan Barış Konferansında Arnavutluk&rsquo;u temsil etti. Bu arada Arnavutluk&rsquo;ta s&ouml;z sahibi olan İtalyanlar tarafından &uuml;lkesine d&ouml;nmesi engellendi ve bunun &uuml;zerine Fransa&rsquo;ya iltica etti. 1920 yılında Paris&rsquo;te bir Arnavut &ouml;ğrenci tarafından &ouml;ld&uuml;r&uuml;ld&uuml;.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İşkodra&rsquo;lı olan, 1848&rsquo;de bu şehirde d&uuml;nyaya gelen ve uzun yıllar Bitlis, Musul, Van, Trabzon, Erzurum&rsquo;da valilik g&ouml;revinde bulunan Tahir Paşa&rsquo;dan bahsetmezsek konumuzun eksik kalacağı d&uuml;ş&uuml;ncesindeyim. Babası İşkodra&rsquo;ya bağlı Podgorica (şimdi Karadağ Cumhuriyetinin başkenti) H&acirc;kimi olan Hacı Ali Efendi&rsquo;dir. İyi bir okul eğitimi ile birlikte medrese eğitimi de alan, Arnavut&ccedil;a, Sırp&ccedil;a, Boşnak&ccedil;a, T&uuml;rk&ccedil;e, Arap&ccedil;a ve Fars&ccedil;a dillerini bilen Tahir Paşa, Sultan II. Abd&uuml;lhamid&rsquo;in &ccedil;ok değer verdiği valilerden birisiydi.&nbsp; En uzun valilik d&ouml;nemini, yaklaşık dokuz yıl s&uuml;re ile Van&rsquo;da (1898-1906) yapmıştır.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&Ccedil;ok zor bir d&ouml;nemde, Ermeni Meselesinin Batı tarafından ciddi olarak kaşınmaya ve tahrik edilmeye başlandığı yıllarda bu illerde g&ouml;rev yapmış olması da son derece &ouml;nemli ve Sultan II. Abd&uuml;lhamid&rsquo;in kendisine duyduğu b&uuml;y&uuml;k g&uuml;venin bir ifadesi idi. Kendisi de bir Arnavut olan Tahir Paşa, Arnavut Milliyet&ccedil;iliğinin b&uuml;y&uuml;k oranda arttığı bir d&ouml;nemde bu t&uuml;r ayrılık fikirlerine asla iltifat etmemiş, Osmanlı şemsiyesi altında yaşayan b&uuml;t&uuml;n milletlerin birlik ve beraberliği i&ccedil;in gayret g&ouml;stermişti.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Tahir Paşa&rsquo;nın yolu Van Valisi iken, Bedi&uuml;zzaman Hazretleri ile kesişir. Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ı yakından tanıdık&ccedil;a O&rsquo;na verdiği değer artar. Hatta kendisini Valilik Konağına davet eder ve burada bulunan zengin k&uuml;t&uuml;phaneyi emrine sunar. Bu konakta Van&rsquo;da bulunan &acirc;limlerin katıldığı, sabahlara kadar devam eden ve son derece hararetli ge&ccedil;en toplantılar ve m&uuml;nazaralar yapılmıştır. Bu tartışmalar sırasında Bedi&uuml;zzaman Hazretlerinin derin ilmine ve y&uuml;ksek vukufiyetine şahit olur ve b&uuml;y&uuml;k hayranlık duyar.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bedi&uuml;zzaman Hazretlerini, 1907 yılında hem tedavi olmak ve hem de &lsquo;&rsquo;Gaye-yi Hayali&rsquo;&rsquo; olarak nitelendirdiği &lsquo;&rsquo;Medreset&uuml;zzehra&rsquo;nın&rsquo;&rsquo; kurulması i&ccedil;in teşebb&uuml;slerde bulunmak &uuml;zere İstanbul&rsquo;a gitmek i&ccedil;in teşvik etmiş ve o sıralarda g&ouml;rev yaptığı Bitlis Valisi olarak Sultan II. Abdulhamid&rsquo;e hitaben kendisini &ouml;ven ve yardımcı olunmasını temenni eden bir mektup (16 Kasım 1907 tarihli) yazmıştı.&nbsp;</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Sultan Abdulhamid&rsquo;in tahttan indirilmesinden sonra kendisi i&ccedil;in de zor bir d&ouml;nem başlamış, İttihat ve Terakki Cemiyeti ile bazı anlaşmazlıklar yaşamış, kısa s&uuml;re i&ccedil;inde birka&ccedil; yere atanmıştır. Uzun zamandır mustarip olduğu Guatr hastalığını da tedavi etmek ve dinlenmek maksadıyla 1912 yılında emekliye ayrılarak İstanbul&rsquo;a yerleşmiş, 1913 yılında da vefat ederek Sahra-yı Cedid Mezarlığına defnedilmiştir. Oğlu Cevdet Bey (Belbez) de, 1914-1917 yılları arasında Van&#39;da valilik yapmıştır.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İşte Arnavutluk&rsquo;un en kuzeyinde bulunan İşkodra şehri, kahramanca direnen askerleri ve Hasan Rıza Paşa&rsquo;sı ile, asırlara ve zul&uuml;mlere meydan okurcasına ayakta kalmaya &ccedil;alışan camileri ile, y&uuml;reklerde maneviyat meltemleri estiren ezanları ile ve Tahir Paşa&rsquo;ları ile bize bu kadar yakın ve bizim bir par&ccedil;amız gibi.</span></p>
Ekleme Tarihi: 18 Eylül 2019 - Çarşamba

İŞKODRA, HASAN RIZA VE TAHİR PAŞALAR

<p><span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bir akşam vakti İşkodra&rsquo;ya ulaşıp otelimize yerleştikten sonra Balkanlarda duyduğumuz en g&uuml;zel ezanlardan birine şahit olduk.&nbsp; Akşam vakti yağan yağmurun eşliğinde İşkodra semalarını nurlandıran ezan ile bu topraklarda İslami ruh ve mananın her şeye rağmen canlı bir şekilde yaşamaya devam ettiğini m&uuml;şahede etmenin mutluğunu yaşadık.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İşkodra, Kuzey Arnavutluk&rsquo;un en &ouml;nemli şehri ve n&uuml;fusu yaklaşık olarak y&uuml;z bin civarında. Burada Balkanların en b&uuml;y&uuml;k g&ouml;l&uuml; olan İşkodra g&ouml;l&uuml; bulunuyor. Şehir adeta bu g&ouml;l ile b&uuml;t&uuml;nleşmiş. İşkodra g&ouml;l&uuml;, Arnavutluk ile Karadağ arasında sınırı oluşturuyor. İşkodra g&ouml;l&uuml; aralarında pelikanların da bulunduğu y&uuml;zlerce kuş t&uuml;r&uuml; ile birlikte bir&ccedil;ok balık t&uuml;r&uuml;ne ev sahipliği yapıyor.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Osmanlı d&ouml;neminden kalan eserlerin b&uuml;y&uuml;k bir &ccedil;oğunluğu bug&uuml;n yok edilmiş vazıyette. Bu şehirde İtalyanların desteğiyle &ccedil;ok yoğun misyonerlik faaliyetleri yapılmaktadır. M&uuml;mk&uuml;n olan her b&ouml;lgeye Kiliseler ile birlikte Misyonerlik Eğitim Merkezlerini inşa etmeye devam etmektedirler.&nbsp;&nbsp;</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İşkodra şehri bir&ccedil;ok kez el değiştirdikten sonra 1467 yılında Fatih Sultan Mehmed d&ouml;neminde Rumeli Beylerbeyi Mahmut Paşa tarafından kesin bir şekilde imparatorluk toprakları arasına katılmış ve burası bir Sancak merkezi haline getirilmiş. Osmanlılar bu b&ouml;lgeye &ccedil;ok &ouml;zel bir &ouml;nem vermişler. Balkan Savaşı&rsquo;ndan sonra, Osmanlılar Balkanları terk ettikleri zaman en son d&uuml;şen kale de İşkodra kalesi olmuş.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">1900&rsquo;l&uuml; yılların başlarında İşkodra&rsquo;nın n&uuml;fusu otuz bin kadardı ve şehrin &uuml;&ccedil;te ikisi de M&uuml;sl&uuml;mandı. Şehirde onlarca cami bulunuyor. Sırbistan, Bulgaristan, Yunanistan ve Karadağ&rsquo;ın birlikte Osmanlı Devletine savaş ilan ettikleri Balkan Harbinde (8 Ekim 1912) İşkodra&rsquo;nın savunması esnasında bu şehirde tam bir kahramanlık destanı yaşanmıştır.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Osmanlının Balkanlarda ki en son ve serhat kalesi olan İşkodra&rsquo;da bu sıralar hem Vali ve hem de kale komutanı olarak aslen Kastamonu-Tosyalı olan Hasan Rıza Paşa bulunmaktadır. Stratejik &ouml;nemi m&uuml;nasebetiyle Karadağ ordusu İşkodra&rsquo;yı ele ge&ccedil;irmek i&ccedil;in neredeyse b&uuml;t&uuml;n ordusunu bu b&ouml;lgeye yığmış ve &uuml;&ccedil; koldan saldırılara başlamıştı.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu sırada Balkanlarda bulunan Osmanlı şehirleri bir bir d&uuml;ş&uuml;yordu. İşkodra kalesinde de ordunun erzak ile birlikte cephaneliği b&uuml;y&uuml;k oranda azalmıştı. Hasan Rıza Paşa emrinde bulunan yirmi bin asker ile ittifak halinde saldıran d&uuml;şman kuvvetlerine karşı koymaya &ccedil;alışıyordu. Sırplar da b&uuml;y&uuml;k ve yeni bir kuvveti takviye olarak bu b&ouml;lgeye g&ouml;nderdiler.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Karadağlılar tarafından Hasan Rıza Paşa&rsquo;ya bir haber g&ouml;nderilerek, yapılacak bir şeyin kalmadığını, kaleyi teslim etmesi gerektiği istendiğinde onlara şu kahramanca cevabı vermişti: &quot;Bu kalenin komutanı benim. Ben sağ kaldığım m&uuml;ddet&ccedil;e, İşkodra teslim olmayacaktır.&quot;</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu arada Hasan Rıza Paşa, Karadağlılar ve Sırplara karşı Arnavutları Osmanlılar tarafına &ccedil;ekmek i&ccedil;in gayret sarf ediyordu. Ancak Arnavutlarla yapılacak antlaşmanın ayrıntılarını g&ouml;r&uuml;şmek &uuml;zere Sultan II. Abdulhamid&rsquo;e hal kararını bildiren heyetin i&ccedil;inde bulunan Drac Mebusu Esad Toptani Paşanın evine giderken, 30 Ocak 1913 g&uuml;n&uuml; akşamı tertiplenen bir suikast neticesinde silahlı &uuml;&ccedil; kişi tarafından vurularak şehid edildi. Bu suikastın arkasında, Arnavutluk&rsquo;ta y&ouml;netimi ele ge&ccedil;irme hevesini her vesile ile g&ouml;steren Esat Toptani Paşa&rsquo;nın olduğu y&ouml;n&uuml;nde de &ccedil;ok sayıda iddia mevcuttur. Ancak suikastın ardındaki sır, b&uuml;t&uuml;n gayretlere rağmen &ccedil;&ouml;z&uuml;lemedi.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Hasan Rıza Paşa&rsquo;nın şehid edilmesinin ardından kale komutanlığını Esat Toptani devraldı.&nbsp; Hasan Rıza Paşa&rsquo;nın şehid edilmesi askerler arasında b&uuml;y&uuml;k bir moral bozukluğuna yol a&ccedil;tı. Karadağ ve Sırp askerlerinin saldırıları bu g&uuml;nlerde de devam etti. Neticede Esat Toptani 22 Nisan 1913&rsquo;te İşkodra kalesini Karadağlılara teslim etti ve kendisi de onlara teslim oldu. Bu şekilde İşkodra kalesi, Edirne&rsquo;nin d&uuml;şmesinden bir ay kadar sonra kaybedilerek, Balkanlarda d&uuml;şen en son kale oldu.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İşkodra&rsquo;dan bahsederken bir paragraf da bu kalenin son komutanı olan Esat Toptani&rsquo;ye a&ccedil;mak gerekir. 1865 Tiran doğumlu olan Toptani, Sultan II. Abdulhamid tarafından Yanya Jandarma Komutanı olarak g&ouml;revlendirildi. Daha sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti&rsquo;ne katıldı. II. Meşrutiyet&rsquo;in ilanından sonra Arnavutluk&rsquo;un liman kentlerinden Dra&ccedil;&rsquo;tan Milletvekili olarak Meclis-i Mebusan&rsquo;a katıldı.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">II. Abdulhamid&rsquo;in tahttan indirildiğini tebliğ eden heyette Selanik Mebusu Yahudi Emanuel Karasu ile birlikte yer aldı. Balkan Savaşı&rsquo;ndan sonra kurulan Arnavutluk H&uuml;k&uuml;metinde Savaş ve İ&ccedil;işleri Bakanı olarak g&ouml;rev yaptı. 1919 yılında Paris&rsquo;te yapılan Barış Konferansında Arnavutluk&rsquo;u temsil etti. Bu arada Arnavutluk&rsquo;ta s&ouml;z sahibi olan İtalyanlar tarafından &uuml;lkesine d&ouml;nmesi engellendi ve bunun &uuml;zerine Fransa&rsquo;ya iltica etti. 1920 yılında Paris&rsquo;te bir Arnavut &ouml;ğrenci tarafından &ouml;ld&uuml;r&uuml;ld&uuml;.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İşkodra&rsquo;lı olan, 1848&rsquo;de bu şehirde d&uuml;nyaya gelen ve uzun yıllar Bitlis, Musul, Van, Trabzon, Erzurum&rsquo;da valilik g&ouml;revinde bulunan Tahir Paşa&rsquo;dan bahsetmezsek konumuzun eksik kalacağı d&uuml;ş&uuml;ncesindeyim. Babası İşkodra&rsquo;ya bağlı Podgorica (şimdi Karadağ Cumhuriyetinin başkenti) H&acirc;kimi olan Hacı Ali Efendi&rsquo;dir. İyi bir okul eğitimi ile birlikte medrese eğitimi de alan, Arnavut&ccedil;a, Sırp&ccedil;a, Boşnak&ccedil;a, T&uuml;rk&ccedil;e, Arap&ccedil;a ve Fars&ccedil;a dillerini bilen Tahir Paşa, Sultan II. Abd&uuml;lhamid&rsquo;in &ccedil;ok değer verdiği valilerden birisiydi.&nbsp; En uzun valilik d&ouml;nemini, yaklaşık dokuz yıl s&uuml;re ile Van&rsquo;da (1898-1906) yapmıştır.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&Ccedil;ok zor bir d&ouml;nemde, Ermeni Meselesinin Batı tarafından ciddi olarak kaşınmaya ve tahrik edilmeye başlandığı yıllarda bu illerde g&ouml;rev yapmış olması da son derece &ouml;nemli ve Sultan II. Abd&uuml;lhamid&rsquo;in kendisine duyduğu b&uuml;y&uuml;k g&uuml;venin bir ifadesi idi. Kendisi de bir Arnavut olan Tahir Paşa, Arnavut Milliyet&ccedil;iliğinin b&uuml;y&uuml;k oranda arttığı bir d&ouml;nemde bu t&uuml;r ayrılık fikirlerine asla iltifat etmemiş, Osmanlı şemsiyesi altında yaşayan b&uuml;t&uuml;n milletlerin birlik ve beraberliği i&ccedil;in gayret g&ouml;stermişti.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Tahir Paşa&rsquo;nın yolu Van Valisi iken, Bedi&uuml;zzaman Hazretleri ile kesişir. Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ı yakından tanıdık&ccedil;a O&rsquo;na verdiği değer artar. Hatta kendisini Valilik Konağına davet eder ve burada bulunan zengin k&uuml;t&uuml;phaneyi emrine sunar. Bu konakta Van&rsquo;da bulunan &acirc;limlerin katıldığı, sabahlara kadar devam eden ve son derece hararetli ge&ccedil;en toplantılar ve m&uuml;nazaralar yapılmıştır. Bu tartışmalar sırasında Bedi&uuml;zzaman Hazretlerinin derin ilmine ve y&uuml;ksek vukufiyetine şahit olur ve b&uuml;y&uuml;k hayranlık duyar.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bedi&uuml;zzaman Hazretlerini, 1907 yılında hem tedavi olmak ve hem de &lsquo;&rsquo;Gaye-yi Hayali&rsquo;&rsquo; olarak nitelendirdiği &lsquo;&rsquo;Medreset&uuml;zzehra&rsquo;nın&rsquo;&rsquo; kurulması i&ccedil;in teşebb&uuml;slerde bulunmak &uuml;zere İstanbul&rsquo;a gitmek i&ccedil;in teşvik etmiş ve o sıralarda g&ouml;rev yaptığı Bitlis Valisi olarak Sultan II. Abdulhamid&rsquo;e hitaben kendisini &ouml;ven ve yardımcı olunmasını temenni eden bir mektup (16 Kasım 1907 tarihli) yazmıştı.&nbsp;</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Sultan Abdulhamid&rsquo;in tahttan indirilmesinden sonra kendisi i&ccedil;in de zor bir d&ouml;nem başlamış, İttihat ve Terakki Cemiyeti ile bazı anlaşmazlıklar yaşamış, kısa s&uuml;re i&ccedil;inde birka&ccedil; yere atanmıştır. Uzun zamandır mustarip olduğu Guatr hastalığını da tedavi etmek ve dinlenmek maksadıyla 1912 yılında emekliye ayrılarak İstanbul&rsquo;a yerleşmiş, 1913 yılında da vefat ederek Sahra-yı Cedid Mezarlığına defnedilmiştir. Oğlu Cevdet Bey (Belbez) de, 1914-1917 yılları arasında Van&#39;da valilik yapmıştır.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İşte Arnavutluk&rsquo;un en kuzeyinde bulunan İşkodra şehri, kahramanca direnen askerleri ve Hasan Rıza Paşa&rsquo;sı ile, asırlara ve zul&uuml;mlere meydan okurcasına ayakta kalmaya &ccedil;alışan camileri ile, y&uuml;reklerde maneviyat meltemleri estiren ezanları ile ve Tahir Paşa&rsquo;ları ile bize bu kadar yakın ve bizim bir par&ccedil;amız gibi.</span></p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.