Adnan Albayrak Şimşek
Köşe Yazarı
Adnan Albayrak Şimşek
 

DUYGULARINIZ AKLA, AKLINIZDA VAHYE BAĞLI OLARAK YAŞAYIN EMRİNE UYULSAYDI

DUYGULARINIZ AKLA, AKLINIZDA VAHYE BAĞLI OLARAK YAŞAYIN EMRİNE UYULSAYDI NARİNİ KİM ÖLDÜREBİLİR, TEKİRDAĞ'DA SILA BEBEĞE KİM NE YAPALİRDİ? Bakara Süresi 178 ayet: ''Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas emredildi. Buna göre hüre hür, köleye köle ve kadına da kadın kısas edilir. Fakat kâtil, öldürdüğü kimsenin yakını tarafından affedilirse kısas düşer. O zaman affeden, uygun görülen diyeti kabul etmeli, affedilen de diyet borcunu güzelce ve tam olarak ödemelidir. Bu, Rabbinizin bir hafifletmesi ve merhametidir. Bütün bunlara rağmen kim Allah’ın koyduğu sınırı aşarsa, pek acı bir azabı haketmiş olur.'' Bağlar ilçesinde 21 Ağustos'ta kaybolan ve arama çalışmalarının 19'uncu gününde cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayeti ile ilgili olarak, günümüz Türkiye'sinde yaşayan müslümanlar olarak asıl meselelerin, asıl sebeblerin neler olduğunu, yaratılmışların en hayırlısı olan insanoğlunu diğer mahlukattan ayıran en büyük özelliğimiz olan düşünce dediğimiz olgunun insanda olması, insanoğlunu yaratılmışlara efendi kılmışken, insan neden asıl olan sebebler üzerinden değilde yüzeysel sebebler üzerinden bakar anlamış değilim. İnsan; düşünme, düşünce üzerinden hareketle bin yıl boyunca dünya insanlık tarihine altın harflerle yazılmış necip Türk milleti olarak nasıl olurda hayvandan daha aşağıya, hayvanca hislerle yaşar hâle geliyoruz. Narin kızımızın, Diyarbakır Bağlar ilçesinede katli, Tekirdağ'da iki yaşındaki sabi bebeğe yapılan cinsel tacizleri, işkenceleri, boşanma durumuna gelene kadar dünyaları birbirlerine yaşanmaz hâle gelmeleri ile ayrılık yaşayan insanların boşanma safhasında eşlerini öldürür hâle gelmesinin, toplumun gençleri olan evlatlarımızın uyuşturucuya başlama yaşının ortaokul seviyelerine inişi, tiktok denen illet içerisinde, kadınlarını, eşlerini kıskanmadan, sergileyen bir ahlâki değerlere ulaştığımız şu zaman dilimi içerisinde para, şehvet, çıkar, menfaat, heva ve heveslerin toplumumuzu ne hâle getirdiği üzerine,hicmi düşünmüyoruz. Toplumu, erdemli hali dediğimiz, toplumsal ahlâk aileden başladığını sağır sultan bile bilirken,Türk aile yapısının ne hâle geldiği üzerine bakmak lazım. Hadi atmış yaş ortalaması bazı değerleri koruyordu diyelim ama şu an onbeş yaşında olan bir gencin eline anne ve babaları vasıtası ile yedi yaşında hatta bazı tembel anneler çocukların oyalanması için ellerine tutuşturdukları telefon vasıta ile o çocuğu annemi terbiye etmekte acaba? Telefondan internet vasıtası ile büyüyen o internet üzerinden aldığı terbiyemi büyütüyor bir kendimize soralım. Paranın sümme haşa Allah yerine konduğu, heva ve heveslerin doruğa ulaştığı bir toplumsal zeminde, vicdani, insani duygulara göre yaşamak, başımıza gelmeden bunları anlamak adına bu olayların kendi evlatlarımızın başına geldiğini düşünecek olursak acaba bizler o canilere nasıl bir cezanın uygulanması istersiniz sorusuna kendi adıma cevap vereyim: İDAM EDİLSİN derdim. Neden derseniz? Başta inançım, imanım, İlahi Emirde canı verenin dışında kimsenin can alma hakkının olmadığıdır. Bu hüküm ap açık Kur'an'da bizlere bildirilmiştir. Nisa suresinde ﴾135﴿ DUYGUNUN AKLA, AKLINDA VAHYE BAĞLI OLARAK YAŞAYIN EMRİDİR. ''Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun. (İnsanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın. Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.'' İnsanoglu adaleti ayakta tutmakla emronulmuş bu konuda bizlere Nahl Süresinde(90) ayeti ilede ADALETİ NASIL AYAKTA TUTABİLECEĞİMİZİ DE GÖSTERMİŞ İKEN;, ''Allah adâletli, mûtedil davranmayı, adâleti gerçekleştiren, hak sahibine hakkını sağlayan, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî bir düzen kurmayı, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderler, idareciler, askerî erkân ve müslümanlar olmayı, yakınınızda olanların, akrabaların ihtiyaçlarını görmeyi emreder. Meşrû olmayan şehevî fiilleri, gayri meşrû ilişkileri, zinayı, haddi aşmayı, cimriliği, ahlâksızlığı, şeriatın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği şeyleri, haksızlığı, saldırıyı, baskı ve zulmü, bozgunculuğu, şeriata karşı çıkmayı, kural tanımamayı, bunların savunuculuğunu, sözcülüğünü yapmayı ilminin-hikmetinin gereği yasaklayarak, önleyici tedbirler alarak kamu güvenliği sağlar. Size, düşünüp ibret almanıza vesile olur diye öğüt veriyor, sorumluluklarınızı hatırlatıyor, uyarıyor'' Şimdi, Sebep – sonuç cümleleri, bir eylemin veya durumun gerçekleşmesinin “nedenini” ve bu nedene bağlı olarak ortaya çıkan “sonuçları” içinde barından cümlelerdir. Peki nedir neden ve sonuç? Öncelikle bu iki kelimenin Türk Dil Kurumu’na göre kavramsal anlamlarına bakalım: Neden: Bir olayı ve durumu gerektiren, doğuran başka olay veya durum, sebep Sonuç : Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice (Türk Dil Kurumu) Örneğin: –Teknoloji geliştiğinden artık mektup yazılmaz oldu. Sonuç = artık mektup yazılmaması Neden = Teknolojinin gelişmesi Müslüman yani Allah'a (c.c) teslim olmuş bir toplumun oluşturduğu bir devlette halkımız olarak geldiğimiz durum, sonuç. Sonuç; toplumsal olarak Narini katleden, SEBEB İSE 13 ve 14 yaşında olmasına rağmen tecavüz etmeyi bile öğrenmiş iki şerefsiz-soysuz çocuk için "suça sürüklenen çocuk" tanımı yapılıyor olması ise kabul edilecek bir şey değil. O yaşta bir çocuk nasıl olur da birine tecavüz etmeyi düşünür. Hem de daha 2 yaşındaki bir bebekçiğe. Aklım almıyor maalesef ki. Bu şerefsiz çocuklar nasıl bir aile ortamında yetişti? Nasıl bir anne-babası var bunların? Hangi okullarda eğitim görmüşler? Kimlerle arkadaşlık kurmuşlar? Ellerinden düşmeyen cep telefonları da vardır bu şerefsizlerin. Hangi internet sitelerinde gezmişler? Ailesi hiç mi kontrol etmemiş bunları? YETİŞTİREN Mİ SUÇLU, TETİŞTİRİLEN Mİ? Birde bu tip adileri yargılayan kanunlardaki boşluklardan yararlanarak devamlı suç işlenilen bi toplumdamı yaşamak, yoksa, Allah'ın da (c.c) razı olduğu kulun da razı olduğu bir yaşam biçimi içinde mi yaşamak mıdır? Ey Necip Türk Milleti!!! Allah bizi hesaba çekmeden bizler kendimizi hesaba çekersek ona göre yaşarsak, kısaca dünyanın hangi milleti olursa olsun kendi inanç ve sosyal yaşamlarının getirisi ahlâkı üzerinden yasalar yapılırken, bizler neden toplumsal inanç ve sosyal yaşamımızın getirisi olan ahlâkı değerler üzerinden bir yasa ile yönetilmiyoruz bunu anlamış değilim. Bunun en güzel tanımını herhalde rahmetli Uğur Mumcu yapmış olsa gerek.... Uğur Mumcu'nun ifadesi ile Türk vatandaşı tanımı "(Türk) isviçre medeni kanununa göre evlenen, italyan ceza yasasına göre cezalandırılan, alman ceza mahkemeleri usulü yasasınca yargılanan, fransız idare hukukuna göre idare edilen, ve islam hukukuna göre gömülen kişidir." Vesselam. Arif olanlara selam ile Adnan Albayrak
Ekleme Tarihi: 16 Eylül 2024 - Pazartesi

DUYGULARINIZ AKLA, AKLINIZDA VAHYE BAĞLI OLARAK YAŞAYIN EMRİNE UYULSAYDI

DUYGULARINIZ AKLA, AKLINIZDA VAHYE BAĞLI OLARAK YAŞAYIN EMRİNE UYULSAYDI NARİNİ KİM ÖLDÜREBİLİR, TEKİRDAĞ'DA SILA BEBEĞE KİM NE YAPALİRDİ? Bakara Süresi 178 ayet: ''Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas emredildi. Buna göre hüre hür, köleye köle ve kadına da kadın kısas edilir. Fakat kâtil, öldürdüğü kimsenin yakını tarafından affedilirse kısas düşer. O zaman affeden, uygun görülen diyeti kabul etmeli, affedilen de diyet borcunu güzelce ve tam olarak ödemelidir. Bu, Rabbinizin bir hafifletmesi ve merhametidir. Bütün bunlara rağmen kim Allah’ın koyduğu sınırı aşarsa, pek acı bir azabı haketmiş olur.'' Bağlar ilçesinde 21 Ağustos'ta kaybolan ve arama çalışmalarının 19'uncu gününde cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayeti ile ilgili olarak, günümüz Türkiye'sinde yaşayan müslümanlar olarak asıl meselelerin, asıl sebeblerin neler olduğunu, yaratılmışların en hayırlısı olan insanoğlunu diğer mahlukattan ayıran en büyük özelliğimiz olan düşünce dediğimiz olgunun insanda olması, insanoğlunu yaratılmışlara efendi kılmışken, insan neden asıl olan sebebler üzerinden değilde yüzeysel sebebler üzerinden bakar anlamış değilim. İnsan; düşünme, düşünce üzerinden hareketle bin yıl boyunca dünya insanlık tarihine altın harflerle yazılmış necip Türk milleti olarak nasıl olurda hayvandan daha aşağıya, hayvanca hislerle yaşar hâle geliyoruz. Narin kızımızın, Diyarbakır Bağlar ilçesinede katli, Tekirdağ'da iki yaşındaki sabi bebeğe yapılan cinsel tacizleri, işkenceleri, boşanma durumuna gelene kadar dünyaları birbirlerine yaşanmaz hâle gelmeleri ile ayrılık yaşayan insanların boşanma safhasında eşlerini öldürür hâle gelmesinin, toplumun gençleri olan evlatlarımızın uyuşturucuya başlama yaşının ortaokul seviyelerine inişi, tiktok denen illet içerisinde, kadınlarını, eşlerini kıskanmadan, sergileyen bir ahlâki değerlere ulaştığımız şu zaman dilimi içerisinde para, şehvet, çıkar, menfaat, heva ve heveslerin toplumumuzu ne hâle getirdiği üzerine,hicmi düşünmüyoruz. Toplumu, erdemli hali dediğimiz, toplumsal ahlâk aileden başladığını sağır sultan bile bilirken,Türk aile yapısının ne hâle geldiği üzerine bakmak lazım. Hadi atmış yaş ortalaması bazı değerleri koruyordu diyelim ama şu an onbeş yaşında olan bir gencin eline anne ve babaları vasıtası ile yedi yaşında hatta bazı tembel anneler çocukların oyalanması için ellerine tutuşturdukları telefon vasıta ile o çocuğu annemi terbiye etmekte acaba? Telefondan internet vasıtası ile büyüyen o internet üzerinden aldığı terbiyemi büyütüyor bir kendimize soralım. Paranın sümme haşa Allah yerine konduğu, heva ve heveslerin doruğa ulaştığı bir toplumsal zeminde, vicdani, insani duygulara göre yaşamak, başımıza gelmeden bunları anlamak adına bu olayların kendi evlatlarımızın başına geldiğini düşünecek olursak acaba bizler o canilere nasıl bir cezanın uygulanması istersiniz sorusuna kendi adıma cevap vereyim: İDAM EDİLSİN derdim. Neden derseniz? Başta inançım, imanım, İlahi Emirde canı verenin dışında kimsenin can alma hakkının olmadığıdır. Bu hüküm ap açık Kur'an'da bizlere bildirilmiştir. Nisa suresinde ﴾135﴿ DUYGUNUN AKLA, AKLINDA VAHYE BAĞLI OLARAK YAŞAYIN EMRİDİR. ''Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun. (İnsanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın. Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.'' İnsanoglu adaleti ayakta tutmakla emronulmuş bu konuda bizlere Nahl Süresinde(90) ayeti ilede ADALETİ NASIL AYAKTA TUTABİLECEĞİMİZİ DE GÖSTERMİŞ İKEN;, ''Allah adâletli, mûtedil davranmayı, adâleti gerçekleştiren, hak sahibine hakkını sağlayan, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî bir düzen kurmayı, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderler, idareciler, askerî erkân ve müslümanlar olmayı, yakınınızda olanların, akrabaların ihtiyaçlarını görmeyi emreder. Meşrû olmayan şehevî fiilleri, gayri meşrû ilişkileri, zinayı, haddi aşmayı, cimriliği, ahlâksızlığı, şeriatın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği şeyleri, haksızlığı, saldırıyı, baskı ve zulmü, bozgunculuğu, şeriata karşı çıkmayı, kural tanımamayı, bunların savunuculuğunu, sözcülüğünü yapmayı ilminin-hikmetinin gereği yasaklayarak, önleyici tedbirler alarak kamu güvenliği sağlar. Size, düşünüp ibret almanıza vesile olur diye öğüt veriyor, sorumluluklarınızı hatırlatıyor, uyarıyor'' Şimdi, Sebep – sonuç cümleleri, bir eylemin veya durumun gerçekleşmesinin “nedenini” ve bu nedene bağlı olarak ortaya çıkan “sonuçları” içinde barından cümlelerdir. Peki nedir neden ve sonuç? Öncelikle bu iki kelimenin Türk Dil Kurumu’na göre kavramsal anlamlarına bakalım: Neden: Bir olayı ve durumu gerektiren, doğuran başka olay veya durum, sebep Sonuç : Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice (Türk Dil Kurumu) Örneğin: –Teknoloji geliştiğinden artık mektup yazılmaz oldu. Sonuç = artık mektup yazılmaması Neden = Teknolojinin gelişmesi Müslüman yani Allah'a (c.c) teslim olmuş bir toplumun oluşturduğu bir devlette halkımız olarak geldiğimiz durum, sonuç. Sonuç; toplumsal olarak Narini katleden, SEBEB İSE 13 ve 14 yaşında olmasına rağmen tecavüz etmeyi bile öğrenmiş iki şerefsiz-soysuz çocuk için "suça sürüklenen çocuk" tanımı yapılıyor olması ise kabul edilecek bir şey değil. O yaşta bir çocuk nasıl olur da birine tecavüz etmeyi düşünür. Hem de daha 2 yaşındaki bir bebekçiğe. Aklım almıyor maalesef ki. Bu şerefsiz çocuklar nasıl bir aile ortamında yetişti? Nasıl bir anne-babası var bunların? Hangi okullarda eğitim görmüşler? Kimlerle arkadaşlık kurmuşlar? Ellerinden düşmeyen cep telefonları da vardır bu şerefsizlerin. Hangi internet sitelerinde gezmişler? Ailesi hiç mi kontrol etmemiş bunları? YETİŞTİREN Mİ SUÇLU, TETİŞTİRİLEN Mİ? Birde bu tip adileri yargılayan kanunlardaki boşluklardan yararlanarak devamlı suç işlenilen bi toplumdamı yaşamak, yoksa, Allah'ın da (c.c) razı olduğu kulun da razı olduğu bir yaşam biçimi içinde mi yaşamak mıdır? Ey Necip Türk Milleti!!! Allah bizi hesaba çekmeden bizler kendimizi hesaba çekersek ona göre yaşarsak, kısaca dünyanın hangi milleti olursa olsun kendi inanç ve sosyal yaşamlarının getirisi ahlâkı üzerinden yasalar yapılırken, bizler neden toplumsal inanç ve sosyal yaşamımızın getirisi olan ahlâkı değerler üzerinden bir yasa ile yönetilmiyoruz bunu anlamış değilim. Bunun en güzel tanımını herhalde rahmetli Uğur Mumcu yapmış olsa gerek.... Uğur Mumcu'nun ifadesi ile Türk vatandaşı tanımı "(Türk) isviçre medeni kanununa göre evlenen, italyan ceza yasasına göre cezalandırılan, alman ceza mahkemeleri usulü yasasınca yargılanan, fransız idare hukukuna göre idare edilen, ve islam hukukuna göre gömülen kişidir." Vesselam. Arif olanlara selam ile Adnan Albayrak
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.