İFFETİNİ KORUYUP KENDİNİ ADAYAN SEÇİLİR!
İFFETİNİ KORUYUP KENDİNİ ADAYAN SEÇİLİR!
Allah’ın seçtiği kulların hayatları, insanlık için birer rehberdir. Kur’an, bize yalnızca tarihi olaylar anlatmak için değil, bu olayların sembolik ve manevi anlamlarıyla insanın yolculuğuna ışık tutmak için kıssalar sunar. Bu kıssalarda iffet, teslimiyet ve ilahi göreve adanmışlık, insanın dünya ve ahiret dengesini korumasına rehberlik eder.
Ali İmran Suresi 42. ayeti, Hz. Meryem’in seçilmişliğini bize aktarırken, bunun ardındaki manevi derinliği gözler önüne serer: "Ey Meryem! Allah seni seçti, tertemiz kıldı ve seni âlemlerin kadınlarına üstün kıldı." Bu üstünlük, dünyevi statüyle değil, Allah’a adanmış bir hayatla kazanılmıştır. Seçilmişlik, aynı zamanda insanın yükümlülüklerini artıran bir sorumluluktur.
Seçilenlerin temel özelliği, fıtratlarındaki temizliği muhafaza etmeleri ve zorlu sınavlardan bu temizlikle geçmeleridir. Hz. Meryem’in iffetli duruşu, yalnızca bireysel değil, insanlığa örnek olacak bir duruştur.
Bugün her birimiz, hayatımızda iffetimizi ve manevi temizliğimizi koruyarak, seçilmiş bir kul gibi yaşamaya çalışabiliriz. Zira bu, yalnızca peygamberlere veya özel kullara has bir çağrı değil, her müminin sorumluluğudur.
Kur’an’da kıssalar, peygamberlerin ve diğer seçilmiş kulların hayat hikâyelerini, iffet ve adanmışlık üzerinden aktarmaktadır. Hz. Yusuf, iffetiyle bir ahlak sembolü olmuş; Hz. Meryem, iffetini koruma mücadelesiyle Allah’a teslimiyetin doruk noktasına ulaşmıştır.
Hz. Yusuf’un Züleyha’nın tuzağına düşmemesi, onun iffetli duruşunun bir tezahürüdür. Yusuf, bu sınavdan geçerek hem kendi manevi yolculuğunu güçlendirmiş hem de çevresine örnek olmuştur: "Zindan, onların beni çağırdığı şeyden daha hayırlıdır." (Yusuf, 12:33).
Yusuf’un hikâyesi, iffetini koruyanların ilahi görevlerde nasıl güçlendirildiğini anlatır. Bu kıssa, aynı zamanda iffetli duruşun insana dünyevi başarı ve uhrevi huzur kazandırdığını gösterir.
Hz. Meryem’in masumiyetine rağmen iftiralarla karşılaşması, iffetin korunmasının zorluklarını hatırlatır. Ancak onun Allah’a tevekkülü, bu zorlukları aşmasını sağlamıştır: "Keşke bundan önce ölseydim ve unutulup gitseydim!" (Meryem, 19:23).
Bu kıssa, özellikle kadınlar için iffet kavramının hem bireysel hem toplumsal bir mücadele olduğunu gösterir.
Modern çağ, insanın fıtri temizliğini tehdit eden pek çok unsuru barındırıyor. Teknoloji, medya ve hızla değişen değerler, iffeti yalnızca bedensel bir erdem olarak değil, göz, niyet ve kalbin korunmasıyla ilgili bir mesele haline getirmiştir.
İnsanın yaratılışında var olan temizliği korumak, modern çağda daha büyük bir mücadele haline gelmiştir. "Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir." (Şems, 91:9).
Bu çağrının farkında olmak, her mümin için bir görevdir.
İffet, bireyin sadece kendini değil, toplumun huzurunu da koruduğu bir değer sistemidir.
Ahlaki yozlaşmanın temelinde, bireysel iffetsizlikler yatar. Bu yüzden Allah, insanları uyarır: "Fuhşiyatın (ahlaksızlığın) açık veya gizli olanına yaklaşmayın." (En’am, 6:151).
Allah’ın seçtiği kullar, kendi hayatlarında ilahi ahlakı sergileyerek diğer insanlara örnek olmuşlardır. Bu örnekliği yalnızca peygamberlere atfetmek, insanın kendi sorumluluğunu görmezden gelmesi demektir.
Seçilmişlik, yalnızca peygamberlerin veya özel kulların ayrıcalığı değildir. Allah’a iman eden her birey, kendi hayatında iffetini ve ahlakını koruyarak birer “örnek” olabilir. "Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz, iyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a inanırsınız." (Ali İmran, 3:110).
İffet, insanın Allah’a adanmışlığını göstermek için bir anahtardır. Hz. Yusuf ve Hz. Meryem’in hayatları, bu adanmışlığın nasıl bir teslimiyet ve mücadele gerektirdiğini bize öğretir. Bugün bizler de bu ilahi örneklerden ilham alarak, iffetimizi koruyup topluma örnek olarak,
Hz. Meryem gibi iffetimizi koruyabilir, Hz. Yusuf gibi zorluklar karşısında sabrederek Allah’a sığınabilir miyiz? Bu sorulara evet diyebilmek, insanın hem dünya hem de ahiret saadetine ulaşmasının yoludur.
"Rabbim! Bizi iffetli
bir hayatla sana adanmış kullarından eyle. Nefsimize ve şeytanın vesveselerine karşı direnç ver. Hz. Meryem gibi teslimiyet, Hz. Yusuf gibi irade ile bizi güçlendir."
Kün fe ye kün!
Aile Danışmanı/ Psikolog Asiye Türkan
www.ailedanismani.de
Ekleme
Tarihi: 25 Kasım 2024 - Pazartesi
İFFETİNİ KORUYUP KENDİNİ ADAYAN SEÇİLİR!
İFFETİNİ KORUYUP KENDİNİ ADAYAN SEÇİLİR!
Allah’ın seçtiği kulların hayatları, insanlık için birer rehberdir. Kur’an, bize yalnızca tarihi olaylar anlatmak için değil, bu olayların sembolik ve manevi anlamlarıyla insanın yolculuğuna ışık tutmak için kıssalar sunar. Bu kıssalarda iffet, teslimiyet ve ilahi göreve adanmışlık, insanın dünya ve ahiret dengesini korumasına rehberlik eder.
Ali İmran Suresi 42. ayeti, Hz. Meryem’in seçilmişliğini bize aktarırken, bunun ardındaki manevi derinliği gözler önüne serer: "Ey Meryem! Allah seni seçti, tertemiz kıldı ve seni âlemlerin kadınlarına üstün kıldı." Bu üstünlük, dünyevi statüyle değil, Allah’a adanmış bir hayatla kazanılmıştır. Seçilmişlik, aynı zamanda insanın yükümlülüklerini artıran bir sorumluluktur.
Seçilenlerin temel özelliği, fıtratlarındaki temizliği muhafaza etmeleri ve zorlu sınavlardan bu temizlikle geçmeleridir. Hz. Meryem’in iffetli duruşu, yalnızca bireysel değil, insanlığa örnek olacak bir duruştur.
Bugün her birimiz, hayatımızda iffetimizi ve manevi temizliğimizi koruyarak, seçilmiş bir kul gibi yaşamaya çalışabiliriz. Zira bu, yalnızca peygamberlere veya özel kullara has bir çağrı değil, her müminin sorumluluğudur.
Kur’an’da kıssalar, peygamberlerin ve diğer seçilmiş kulların hayat hikâyelerini, iffet ve adanmışlık üzerinden aktarmaktadır. Hz. Yusuf, iffetiyle bir ahlak sembolü olmuş; Hz. Meryem, iffetini koruma mücadelesiyle Allah’a teslimiyetin doruk noktasına ulaşmıştır.
Hz. Yusuf’un Züleyha’nın tuzağına düşmemesi, onun iffetli duruşunun bir tezahürüdür. Yusuf, bu sınavdan geçerek hem kendi manevi yolculuğunu güçlendirmiş hem de çevresine örnek olmuştur: "Zindan, onların beni çağırdığı şeyden daha hayırlıdır." (Yusuf, 12:33).
Yusuf’un hikâyesi, iffetini koruyanların ilahi görevlerde nasıl güçlendirildiğini anlatır. Bu kıssa, aynı zamanda iffetli duruşun insana dünyevi başarı ve uhrevi huzur kazandırdığını gösterir.
Hz. Meryem’in masumiyetine rağmen iftiralarla karşılaşması, iffetin korunmasının zorluklarını hatırlatır. Ancak onun Allah’a tevekkülü, bu zorlukları aşmasını sağlamıştır: "Keşke bundan önce ölseydim ve unutulup gitseydim!" (Meryem, 19:23).
Bu kıssa, özellikle kadınlar için iffet kavramının hem bireysel hem toplumsal bir mücadele olduğunu gösterir.
Modern çağ, insanın fıtri temizliğini tehdit eden pek çok unsuru barındırıyor. Teknoloji, medya ve hızla değişen değerler, iffeti yalnızca bedensel bir erdem olarak değil, göz, niyet ve kalbin korunmasıyla ilgili bir mesele haline getirmiştir.
İnsanın yaratılışında var olan temizliği korumak, modern çağda daha büyük bir mücadele haline gelmiştir. "Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir." (Şems, 91:9).
Bu çağrının farkında olmak, her mümin için bir görevdir.
İffet, bireyin sadece kendini değil, toplumun huzurunu da koruduğu bir değer sistemidir.
Ahlaki yozlaşmanın temelinde, bireysel iffetsizlikler yatar. Bu yüzden Allah, insanları uyarır: "Fuhşiyatın (ahlaksızlığın) açık veya gizli olanına yaklaşmayın." (En’am, 6:151).
Allah’ın seçtiği kullar, kendi hayatlarında ilahi ahlakı sergileyerek diğer insanlara örnek olmuşlardır. Bu örnekliği yalnızca peygamberlere atfetmek, insanın kendi sorumluluğunu görmezden gelmesi demektir.
Seçilmişlik, yalnızca peygamberlerin veya özel kulların ayrıcalığı değildir. Allah’a iman eden her birey, kendi hayatında iffetini ve ahlakını koruyarak birer “örnek” olabilir. "Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz, iyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a inanırsınız." (Ali İmran, 3:110).
İffet, insanın Allah’a adanmışlığını göstermek için bir anahtardır. Hz. Yusuf ve Hz. Meryem’in hayatları, bu adanmışlığın nasıl bir teslimiyet ve mücadele gerektirdiğini bize öğretir. Bugün bizler de bu ilahi örneklerden ilham alarak, iffetimizi koruyup topluma örnek olarak,
Hz. Meryem gibi iffetimizi koruyabilir, Hz. Yusuf gibi zorluklar karşısında sabrederek Allah’a sığınabilir miyiz? Bu sorulara evet diyebilmek, insanın hem dünya hem de ahiret saadetine ulaşmasının yoludur.
"Rabbim! Bizi iffetli
bir hayatla sana adanmış kullarından eyle. Nefsimize ve şeytanın vesveselerine karşı direnç ver. Hz. Meryem gibi teslimiyet, Hz. Yusuf gibi irade ile bizi güçlendir."
Kün fe ye kün!
Aile Danışmanı/ Psikolog Asiye Türkan
www.ailedanismani.de
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.