Av. Mehmet AKTAN
Köşe Yazarı
Av. Mehmet AKTAN
 

HUZUR ve MUTLULUK ÜZERİNE

    Çağımızda huzur ve mutluluğa yüklenen anlam, aslında olması gerekenden çok farklı bir nitelik kazanmış bulunuyor.  Bunun genel sebebi de, batı kültürünün bizim kültürümüz üzerindeki uzun zamandan beri devam eden ağır baskısıdır. Hal-i hazır durumda bizi mutlu eden şeyler, süfli arzularımızın yerine gelmesi ile doğru orantılıdır.  Paramız ne kadar çok olursa, Makamımız mevkimiz ne kadar yüksek, şöhretimiz ne kadar yaygınsa, Fiziki olarak ne kadar güzel, ne kadar nitelikli özelliklere sahipsek, Sıhhatimiz ne kadar yerinde ise, Kaza, bela, felaket, musibet gibi fena durumlardan ne kadar uzaksak kendimi- zi o kadar mutlu ve huzurlu sayıyoruz. Pekâla gerçekten huzur ve mutluluk bu saydıklarımızla doğru orantılı mı ? Huzur ve mutluluğumuzu bu saydıklarımızın varlığının artırdığı, yokluğunun da azalttığı elbette tartışılmaz.  Ancak biraz geniş ve derin düşündüğümüzde mutluluğun ve huzurun asıl kay- nağının salt yukarıda saydığımız durumlar olmadığı hemen anlaşılacaktır. Varsayalım ki; İnsanın parası pulu, malı mülkü, makamı mevkii, şanı şöhreti, fiziki güzelliği, sıhhati ve selameti yerinde olsun. Ama gözü hep kendisinden daha iyi, daha yukarıda olanlarda ise, böyle bir in- sanın mutlu ve huzurlu olması ne kadar mümkündür ? Öte yandan; sahip olduğu şeyler pek de iyi şeyler olmayıp, gözü yukarıdakiler de değil, kendisinden daha kötü durumda olanlarda olup da, " ...Beterin beteri var, halime şükür! "  diyebilen bir insanın kendisini mutsuz hissedebileceğini düşünür müsünüz ? Şu halde, mutluluk; insanın sırf: Sahip olmayı arzu edip de sahip olabildikleriyle ilgili ve orantılı olmadığı gibi, Mutsuzluk da; Sahip olmayı arzu edip de sahip olamadıklarıyla alakalı ve oran tılı değildir. Huzur ve mutluluk; Ne kadar sabırlı, şükürlü, kanaatli, sevgili, saygılı, mütevekkil, kaderine razı, samimi, dürüst, çalışkan, edepli ve terbiyeli, sorumluluk ve adalet duygusuna sahip, empati ve nefsi murakebe yapabilen, hülasa Yüce Rabbimizin emir ve yasaklarına azami şekilde riayet etmeye çalışmakla mümkün olur.  Hayırlı günler diliyorum. 
Ekleme Tarihi: 16 Ağustos 2024 - Cuma

HUZUR ve MUTLULUK ÜZERİNE

 
 
Çağımızda huzur ve mutluluğa yüklenen anlam, aslında olması gerekenden çok farklı bir nitelik kazanmış bulunuyor. 
Bunun genel sebebi de, batı kültürünün bizim kültürümüz üzerindeki uzun zamandan beri devam eden ağır baskısıdır.
Hal-i hazır durumda bizi mutlu eden şeyler, süfli arzularımızın yerine gelmesi ile doğru orantılıdır. 
Paramız ne kadar çok olursa,
Makamımız mevkimiz ne kadar yüksek, şöhretimiz ne kadar yaygınsa,
Fiziki olarak ne kadar güzel, ne kadar nitelikli özelliklere sahipsek,
Sıhhatimiz ne kadar yerinde ise,
Kaza, bela, felaket, musibet gibi fena durumlardan ne kadar uzaksak kendimi- zi o kadar mutlu ve huzurlu sayıyoruz.
Pekâla gerçekten huzur ve mutluluk bu saydıklarımızla doğru orantılı mı ?
Huzur ve mutluluğumuzu bu saydıklarımızın varlığının artırdığı, yokluğunun da azalttığı elbette tartışılmaz. 
Ancak biraz geniş ve derin düşündüğümüzde mutluluğun ve huzurun asıl kay- nağının salt yukarıda saydığımız durumlar olmadığı hemen anlaşılacaktır.
Varsayalım ki; İnsanın parası pulu, malı mülkü, makamı mevkii, şanı şöhreti, fiziki güzelliği, sıhhati ve selameti yerinde olsun.
Ama gözü hep kendisinden daha iyi, daha yukarıda olanlarda ise, böyle bir in- sanın mutlu ve huzurlu olması ne kadar mümkündür ?
Öte yandan; sahip olduğu şeyler pek de iyi şeyler olmayıp, gözü yukarıdakiler de değil, kendisinden daha kötü durumda olanlarda olup da, " ...Beterin beteri var, halime şükür! "  diyebilen bir insanın kendisini mutsuz hissedebileceğini düşünür müsünüz ?
Şu halde, mutluluk; insanın sırf:
Sahip olmayı arzu edip de sahip olabildikleriyle ilgili ve orantılı olmadığı gibi,
Mutsuzluk da; Sahip olmayı arzu edip de sahip olamadıklarıyla alakalı ve oran tılı değildir.
Huzur ve mutluluk;
Ne kadar sabırlı, şükürlü, kanaatli, sevgili, saygılı, mütevekkil, kaderine razı, samimi, dürüst, çalışkan, edepli ve terbiyeli, sorumluluk ve adalet duygusuna sahip, empati ve nefsi murakebe yapabilen, hülasa Yüce Rabbimizin emir ve yasaklarına azami şekilde riayet etmeye çalışmakla mümkün olur. 
Hayırlı günler diliyorum. 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.