Aydan KURT
Köşe Yazarı
Aydan KURT
 

AL BİRİNİ, VUR ÖTEKİNE...

AL BİRİNİ, VUR ÖTEKİNE... Bilenler bilmeyenlere anlatsın... Bu başlığı, dikkatinizi çekmek ve deyimlerin, kelimelerin gücünü anlamanız adına yazdım. Yazmak, duyguları dile getirmek bana kolay gelebiliyor; lakin okuyanların yazdıklarımı beğenip beğenmediklerini düşünmek, duygularımı dökmemi biraz engelliyor. İşte bu yüzden yazar olmanın kolay olmadığını düşünüyorum. Yağmurlu, kasvetli bir pazar; bazılarının ruh âlemi gibi... Geçen gün sohbet esnasında bir arkadaşım, “Benim bildiğim Aydan, yirmi iki, yirmi üç yaşlarında; heyecanlı, hırslı ve gözlerinden ışık saçan, ‘Kork benden hayat, seni sonuna kadar yaşayacağım!’ diyen biri,” diyerek beni tanımladı. Başka bir arkadaşım da hiç beklemediğim bir anda ziyaretime geldi ve onunla sohbet etmek bana çok iyi geldi. Ne güzel arkadaşlar biriktirmişim. Sizde de böyle oluyor mu? Dertli, kederli, iki gözü iki çeşme ağlarken bir arkadaş sıcaklığı, bir kelâm size iyi gelmiyor mu? Hüzünler kâğıda dökülüp yok olurken, mutluluklar kâğıda dökülüp anı oluyor. Hayatta ne kadar çok üzüntü, sıkıntı yaşıyoruz. Geçmeyecek zannederken bir bakıyoruz, gelmiş geçmiş. Sonra tam her şey yolunda derken başka bir üzüntü... Üzüntüden mutlu olanlar da var; “Nasıl yani?” demeyin, etrafınıza iyi bakın. Bir de kendinize bakın, belki de sizsinizdir. Hayır diyemediğiniz için kaç kere üzüldünüz? Akraba, arkadaş kaç kere size yanlış yaptı? Kaç kere "Sen neden bana bunu yaptın?" dediniz? Peki, Hasta olmadan tedbir aldınız mı? Beliniz ağrımasına rağmen kilo vermeyi düşündünüz mü? Tansiyon hastası olup tuzu kesmediğiniz olmadı mı? İşte, acılardan keyif alanlara sadece birkaç örnek verdim. Kendinize düşünün: Ben mutlu olmak istiyor muyum, yoksa sıkıntı çekerek mi mutlu olmayı tercih ediyorum? Kaç kere kendinizi değiştirmeyi düşündünüz, kendinizle konuşmayı becerebildiniz mi? Maalesef toplum olarak konuşamıyoruz. Duygularımızı karşımızdaki insana dile getirip anlatamıyoruz. O zaman yapacağımız tek bir şey kalıyor: Başkasını değil, kendimizi değiştirmek. Bir fincana karşıdan bakarken sapının nerede olduğuna bulunduğumuz yere göre karar veririz. Hadi yerinizden kalkın, karşı tarafa geçin, bir de öyle bakın fincanın sapına; diğer tarafından bakınca belki bir kalp görürsünüz. Dün, hastanede MR sırası beklerken yaşlı bir teyze ile amcanın birbirlerine olan sevgisi ve sohbetleri, fincanın diğer tarafındaki kalbi gösterdi bana. Sizlerden duyar gibiyim: “Sen konuşup bakış açını değiştirebiliyor musun?” diye. Bazen başarılı, bazen de başarısız oluyorum. Biraz geç olsa da öğreniyorum galiba. Kelimelerin gücü bize değer katarken, öğrenmek de ufkumuzu açacak. Hayata pozitif bakacağız, acılardan keyif almak yerine mutluluktan keyif alacağız. Geç kalmadan kelimelerin gücünü anlayıp bakış açınızı değiştirmeniz dileğiyle... Aydan Kurt
Ekleme Tarihi: 28 April 2025 - Monday

AL BİRİNİ, VUR ÖTEKİNE...

AL BİRİNİ, VUR ÖTEKİNE... Bilenler bilmeyenlere anlatsın... Bu başlığı, dikkatinizi çekmek ve deyimlerin, kelimelerin gücünü anlamanız adına yazdım. Yazmak, duyguları dile getirmek bana kolay gelebiliyor; lakin okuyanların yazdıklarımı beğenip beğenmediklerini düşünmek, duygularımı dökmemi biraz engelliyor. İşte bu yüzden yazar olmanın kolay olmadığını düşünüyorum. Yağmurlu, kasvetli bir pazar; bazılarının ruh âlemi gibi... Geçen gün sohbet esnasında bir arkadaşım, “Benim bildiğim Aydan, yirmi iki, yirmi üç yaşlarında; heyecanlı, hırslı ve gözlerinden ışık saçan, ‘Kork benden hayat, seni sonuna kadar yaşayacağım!’ diyen biri,” diyerek beni tanımladı. Başka bir arkadaşım da hiç beklemediğim bir anda ziyaretime geldi ve onunla sohbet etmek bana çok iyi geldi. Ne güzel arkadaşlar biriktirmişim. Sizde de böyle oluyor mu? Dertli, kederli, iki gözü iki çeşme ağlarken bir arkadaş sıcaklığı, bir kelâm size iyi gelmiyor mu? Hüzünler kâğıda dökülüp yok olurken, mutluluklar kâğıda dökülüp anı oluyor. Hayatta ne kadar çok üzüntü, sıkıntı yaşıyoruz. Geçmeyecek zannederken bir bakıyoruz, gelmiş geçmiş. Sonra tam her şey yolunda derken başka bir üzüntü... Üzüntüden mutlu olanlar da var; “Nasıl yani?” demeyin, etrafınıza iyi bakın. Bir de kendinize bakın, belki de sizsinizdir. Hayır diyemediğiniz için kaç kere üzüldünüz? Akraba, arkadaş kaç kere size yanlış yaptı? Kaç kere "Sen neden bana bunu yaptın?" dediniz? Peki, Hasta olmadan tedbir aldınız mı? Beliniz ağrımasına rağmen kilo vermeyi düşündünüz mü? Tansiyon hastası olup tuzu kesmediğiniz olmadı mı? İşte, acılardan keyif alanlara sadece birkaç örnek verdim. Kendinize düşünün: Ben mutlu olmak istiyor muyum, yoksa sıkıntı çekerek mi mutlu olmayı tercih ediyorum? Kaç kere kendinizi değiştirmeyi düşündünüz, kendinizle konuşmayı becerebildiniz mi? Maalesef toplum olarak konuşamıyoruz. Duygularımızı karşımızdaki insana dile getirip anlatamıyoruz. O zaman yapacağımız tek bir şey kalıyor: Başkasını değil, kendimizi değiştirmek. Bir fincana karşıdan bakarken sapının nerede olduğuna bulunduğumuz yere göre karar veririz. Hadi yerinizden kalkın, karşı tarafa geçin, bir de öyle bakın fincanın sapına; diğer tarafından bakınca belki bir kalp görürsünüz. Dün, hastanede MR sırası beklerken yaşlı bir teyze ile amcanın birbirlerine olan sevgisi ve sohbetleri, fincanın diğer tarafındaki kalbi gösterdi bana. Sizlerden duyar gibiyim: “Sen konuşup bakış açını değiştirebiliyor musun?” diye. Bazen başarılı, bazen de başarısız oluyorum. Biraz geç olsa da öğreniyorum galiba. Kelimelerin gücü bize değer katarken, öğrenmek de ufkumuzu açacak. Hayata pozitif bakacağız, acılardan keyif almak yerine mutluluktan keyif alacağız. Geç kalmadan kelimelerin gücünü anlayıp bakış açınızı değiştirmeniz dileğiyle... Aydan Kurt
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.