‘‘ÇİFTÇİMİZ YARDIM BEKLİYOR’’

‘‘ÇİFTÇİMİZ YARDIM BEKLİYOR’’ Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır!" Mustafa Kemal ATATÜRK 'ün bu anlamlı sözü ile bu haftaki köşe yazıma başlamak istedim. Herkes görevini, sorumluluğunu usulüne uygun olarak yerine getirirse, hem üzerindeki vebal kalkar hem de Yurdumuzun kalkınması adına çok önemli iş yapmış olur. Halka hizmet hakka hizmettir, yol kenarında bir başkasına en gel teşkil edecek bir taşı bile kaldırıp kenara koymak, bu bile hizmettir. Kralın Yolu hikâyesini bilir misiniz? Hikaye şöyle; Bir zamanlar bir kral, şehri saraya bağlayan yolun üstüne kocaman bir kaya koydurmuş. Kendisi de pencereye oturup “Bakalım neler olacak” diyerek bu büyük taşı izlemeye başlamış. Gel zaman git zaman; ülkenin en zengin tüccarları, kervancıları, saray görevlileri, sanatkarları, bilim insanları, halk vs… O kralın yolundan pek çok kesimden kişi, büyük taşın etrafını dolaşarak gelmiş, geçmiş. İşin garip tarafı bu insanların hiçbirisi bu taşı kaldırmaya yeltenmeden, kayanın etrafından dolaşıp saraya girmişler. Hatta bu insanların çoğu kralı bağıra bağıra kralı da eleştirmişler: “Halkından bu kadar vergi alıyorsun ama daha kendi sarayının önündeki yolu bile temiz tutamıyorsun.”. En sonunda saraya düzenli olarak sebze ve meyve getiren bir köylü çıkagelir. Yoldaki taşı görünce ilk başta o da şaşırır. Daha sonra sırtındaki küfeyi yere indirir. Bu taşı kaldırayım da kimsenin ayağına, hayvanına, arabasına takılmasın, diye düşünür. İki eli ile taşa sarılıp, ıkına sıkına onu itmeye başlar. Sonunda her ne kadar kan ter içerisinde kalmış olsa da taşı yolun dışına itmeyi başarır. Tam küfesini almaya yeltenirken bir şey dikkatini çeker. Aman o da ney öyle? Yolda taşı çektiği yerde minik bir çukur vardır. Çukurda da bir kese altın ve bir de kraldan bir not. Kralın notunda ise şu yazmaktadır: “Bu altınlar taşı yoldan çeken kişiye aittir, -Kral”. Kıssadan hisse, belki bize bu altın kese çıkmayacak ama Yüce Allah sevap verecek... Çiftçilerimiz için zor günler kapıda. Bahara adım adım yaklaşırken gübre fiyatları 16 TL'yi geçti. Çiftçi kara kara nasıl ekinlerine gübre atarım diye düşünüyor. Ekinlerine gübre atmazsa verim alamaz, gübre atarsa attığı gübre fiyatı, sattığı buğdayı karşılamaz ve bir o kadarda borçlanır. Çiftçi geçen seneden ödeyemediği borç yükü altında eziliyor, çoğu çiftçi traktörünü ve arazisini satışa çıkardı. Bu konuya yetkililerin bir çözüm bulması lazım. Bu konu tüketiciyi de olumsuz etkileyecek, buğday ve arpa fiyatları arttığından un ve yem fiyatları doğru orantıda artacaktır ete, süte ve una ve ekmeğe çok yüksek zamlar gelecektir. Bu soruna belediyelerimiz, çiftçi kooperatifleri, Tarım Bakanlığımız, Valiliğimiz ve diğer kurum ve kuruluşların ivedilikle çözüm üretmesi gerekli. Çiftçi üretemez ise tüketim zincirinde büyük sorunlar oluşacaktır. Zaten kıtlık ve kuraklık yaşıyoruz birde buna girdi fiyatlarında, yani gübre ve mazot fiyatlarının olağan üstü artmasıyla çiftçi üretemez hale geldi. Bana göre en iyi çözüm bu zor süreçte gübre ve mazotların çiftçiye ücretsiz olarak doğrudan verilmesidir. Görülen o ki, yağmur dualarının yanına birde gübre duası da eklendi. Yüce Allah çiftçi ve hayvan üreticilerimize yardımcı olsun.. Ülkemiz için taş üstüne taş koyanlardan Allah razı olsun, bu haftaki köşe yazımda da çitçilerimizin ve hayvan üreticilerimizin sesi olmaya çalıştım. Sesimizi duyan, sorunlarımıza çözüm olan ve olmaya çalışan koca yürekli insanlara selam olsun. Allah'a ısmarladık, hoşça kalın.. Aydın Benli Siyaset Bilimci. Araştırmacı Yazar