‘’CAHİLLİK’’
‘’CAHİLLİK’’
Cahillik anlam olarak; Cahil kimseler, bilgisiz kimseler değillerdir. Cahil kimseler, bildikleri şeyi yanlış bilenler yani bilgiyi yanlış anlayanlar, doğrusu söylense bile kendi bildiğinin doğrulunu savunanlar ve kanıtlasanız bile bu kanıtı görmezden gelenlerdir.
Cahillik yanlış bilgidir. Yanlış Bilgi beraberinde suçu, günahı, hatayı ve birçok olumsuz vakayı peşinden getirir.
Ebû Cehil Amr bin Hişam, diğer adıyla Ebu'l-Hakem veya İslam peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v) ona koyduğu ve bilinen adıyla Ebû Cehil, Mekke'nin eski liderlerinden biridir. Hz. Muhammed (s.a.v) muhalefeti ve Müslümanlara karşıt olan davranışları dolayısıyla tanınmıştır.
Ebu Cehil Müslümanlara büyük eziyetler etmiş, Efendimizin karşısında akla hayale gelmeyecek düşmanlıkları ve kötülükleri yapmıştır. Ebu Cehil dönemin entelektüel bilgili ve toplum tarafından fikir ve düşünceleri kabul gören biriydi.
Bu kabul görmüş meziyetlerine rağmen cahillerin babası unvanını almaktan imtina etmemiş ondan sonra gelen ve gelecek olan cahillerin babası sıfatını almıştır. İşte anlatmak istediğim cahillik tamda bu durumun neticesiyle başlayan cahilliktir.
Geçen günlerde İslam Âlimi bir büyüğümle konuşma ve sohbet etme fırsatım oldu, ismini vermek istemiyorum. Kendisi bu sohbetimizi köşeme taşımamı istedi ve taşımazsam latifede ederek, hakkını helal etmeyeceğini söyledi. Keyif aldığım bir sohbet oldu kendisinden Allah razı olsun. Konumuz cahillik ve cahilliğin dağıtıldığı yerler di.
‘’Kahvehaneler açık tutuluyor, oralarda çay, kahve içenler dünyalık sohbetlerini ediyorlar ve kâğıt ve okey oynuyorlar, bunlar normal şeyler normal olmayan şeyler ise sohbetlerinin konusu dedi kodu, gıybet bol bol birbirlerine argo ve küfürlü konuşmaları.
Torbacısının, hırsızının, kapkaçsının uğrak yeri olmuş buluşmak için randevulaştıkları yerler olmuş. Şeytanların vesvese vermek için kendilerine mabet edindikleri mekânlar olmuş. Edepten ve hayadan yoksun sohbet konularıyla cahiliye devrini yaşatır konuma gelmişler.
Buraların sıkı denetlenmesi lazım ve buraların formatı değiştirilip millet kıraathaneleri gibi olması lazım, diye düşünüyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Kıraathane modelleri halbuki en güzel ve ideal yerler değil mi?.. Kitap okunuyor aileler ve çocuklar gidip hoş ve faydalı sohbetler ediyor ve kitap okuyorlar. Okuyan ve yazan insanlardan hiç zarar gelir mi? Tabi ki gelmez..
Eskiden açık olan Medrese ve Dergâhlar da ilim ve irfan dağıtılıyor, talebeler Allah aşkıyla yetişiyordu. Buralarda Allah ismi anılıyor, onun tevhit inancı ile insanlar yetişiyordu. Bu yetişen insanlar günahtan, haramdan ve kanunsuz işlerden uzak duruyordu.
Kahve haneler açık ve bu medreseler kapalı soruyorum hangi mekân kapanması gerekir di? Allah’ın anıldığı yerler mi? Yoksa şeytanın anıldığı yerler mi?...
Seni dış görünüş olarak Avrupalı biriyle karşılaştırsak, şekil olarak bir birinize çok benziyorsunuz, Müslüman’ı diğerlerinden kılık kıyafeti, bilgisi, ahlakı ve dış görünüşü ile bir bakışta ayırt etmek lazım. Kadınlarımız farzı bırakmışlar tarz olsun diye örtünmüşler.
Giyinmiş Çıplaklar Kimlerdir?
Ebu Hureyre anlatıyor: Allah’ın Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Ateş ehlinden /Cehennem halkından iki sınıf var ki henüz görmedim: Biri; yanlarında inek/sığır kuyruğuna benzeyen sopalar bulunan, onlarla insanları döven bir topluluk. Diğeri ise;
1- Giyindiği halde açık olan (teni gösteren ince elbise giyinen veya bedenlerinin bir tarafı tamamen açık olan),
2- Erkeklere olan meyillerini yansıtan/veya omuzlarını sallayarak, çalımlı (kötü kadınların yürüyüşüyle) yürüyen,
3- Başları bir tarafa meyleden develerin hörgücü gibi olan kadınlar. Bu kadınlar cennete giremez ve –kokusu şu kadar/çok uzak mesafeden alınabilen- cennetin kokusunu dahi koklayamazlar.” (Müslim, Libas, 125)’’ Konularını konuştuk ve dualarına nail oldum.
Cahillik, bilgisizlik, öğrenememe, çoğu konu ve fikirlerde yetersiz olmanın dışında en başta anlattığım gibi bildiği şeyleri yanlış bilip o yanlışları körü körüne savunmalarıdır.
Yüce Allah bizi kendine dost, dostlarına dost düşmanlarına düşman ve o düşmanlardan uzak eylesin. Rahman ve Rahim olan Allah’a emanet olun, hoşça kalın.
Aydın Benli
Siyaset Bilimci,
Araştırmacı Yazar.
Ekleme
Tarihi: 17 Haziran 2022 - Cuma
‘’CAHİLLİK’’
‘’CAHİLLİK’’
Cahillik anlam olarak; Cahil kimseler, bilgisiz kimseler değillerdir. Cahil kimseler, bildikleri şeyi yanlış bilenler yani bilgiyi yanlış anlayanlar, doğrusu söylense bile kendi bildiğinin doğrulunu savunanlar ve kanıtlasanız bile bu kanıtı görmezden gelenlerdir.
Cahillik yanlış bilgidir. Yanlış Bilgi beraberinde suçu, günahı, hatayı ve birçok olumsuz vakayı peşinden getirir.
Ebû Cehil Amr bin Hişam, diğer adıyla Ebu'l-Hakem veya İslam peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v) ona koyduğu ve bilinen adıyla Ebû Cehil, Mekke'nin eski liderlerinden biridir. Hz. Muhammed (s.a.v) muhalefeti ve Müslümanlara karşıt olan davranışları dolayısıyla tanınmıştır.
Ebu Cehil Müslümanlara büyük eziyetler etmiş, Efendimizin karşısında akla hayale gelmeyecek düşmanlıkları ve kötülükleri yapmıştır. Ebu Cehil dönemin entelektüel bilgili ve toplum tarafından fikir ve düşünceleri kabul gören biriydi.
Bu kabul görmüş meziyetlerine rağmen cahillerin babası unvanını almaktan imtina etmemiş ondan sonra gelen ve gelecek olan cahillerin babası sıfatını almıştır. İşte anlatmak istediğim cahillik tamda bu durumun neticesiyle başlayan cahilliktir.
Geçen günlerde İslam Âlimi bir büyüğümle konuşma ve sohbet etme fırsatım oldu, ismini vermek istemiyorum. Kendisi bu sohbetimizi köşeme taşımamı istedi ve taşımazsam latifede ederek, hakkını helal etmeyeceğini söyledi. Keyif aldığım bir sohbet oldu kendisinden Allah razı olsun. Konumuz cahillik ve cahilliğin dağıtıldığı yerler di.
‘’Kahvehaneler açık tutuluyor, oralarda çay, kahve içenler dünyalık sohbetlerini ediyorlar ve kâğıt ve okey oynuyorlar, bunlar normal şeyler normal olmayan şeyler ise sohbetlerinin konusu dedi kodu, gıybet bol bol birbirlerine argo ve küfürlü konuşmaları.
Torbacısının, hırsızının, kapkaçsının uğrak yeri olmuş buluşmak için randevulaştıkları yerler olmuş. Şeytanların vesvese vermek için kendilerine mabet edindikleri mekânlar olmuş. Edepten ve hayadan yoksun sohbet konularıyla cahiliye devrini yaşatır konuma gelmişler.
Buraların sıkı denetlenmesi lazım ve buraların formatı değiştirilip millet kıraathaneleri gibi olması lazım, diye düşünüyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Kıraathane modelleri halbuki en güzel ve ideal yerler değil mi?.. Kitap okunuyor aileler ve çocuklar gidip hoş ve faydalı sohbetler ediyor ve kitap okuyorlar. Okuyan ve yazan insanlardan hiç zarar gelir mi? Tabi ki gelmez..
Eskiden açık olan Medrese ve Dergâhlar da ilim ve irfan dağıtılıyor, talebeler Allah aşkıyla yetişiyordu. Buralarda Allah ismi anılıyor, onun tevhit inancı ile insanlar yetişiyordu. Bu yetişen insanlar günahtan, haramdan ve kanunsuz işlerden uzak duruyordu.
Kahve haneler açık ve bu medreseler kapalı soruyorum hangi mekân kapanması gerekir di? Allah’ın anıldığı yerler mi? Yoksa şeytanın anıldığı yerler mi?...
Seni dış görünüş olarak Avrupalı biriyle karşılaştırsak, şekil olarak bir birinize çok benziyorsunuz, Müslüman’ı diğerlerinden kılık kıyafeti, bilgisi, ahlakı ve dış görünüşü ile bir bakışta ayırt etmek lazım. Kadınlarımız farzı bırakmışlar tarz olsun diye örtünmüşler.
Giyinmiş Çıplaklar Kimlerdir?
Ebu Hureyre anlatıyor: Allah’ın Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Ateş ehlinden /Cehennem halkından iki sınıf var ki henüz görmedim: Biri; yanlarında inek/sığır kuyruğuna benzeyen sopalar bulunan, onlarla insanları döven bir topluluk. Diğeri ise;
1- Giyindiği halde açık olan (teni gösteren ince elbise giyinen veya bedenlerinin bir tarafı tamamen açık olan),
2- Erkeklere olan meyillerini yansıtan/veya omuzlarını sallayarak, çalımlı (kötü kadınların yürüyüşüyle) yürüyen,
3- Başları bir tarafa meyleden develerin hörgücü gibi olan kadınlar. Bu kadınlar cennete giremez ve –kokusu şu kadar/çok uzak mesafeden alınabilen- cennetin kokusunu dahi koklayamazlar.” (Müslim, Libas, 125)’’ Konularını konuştuk ve dualarına nail oldum.
Cahillik, bilgisizlik, öğrenememe, çoğu konu ve fikirlerde yetersiz olmanın dışında en başta anlattığım gibi bildiği şeyleri yanlış bilip o yanlışları körü körüne savunmalarıdır.
Yüce Allah bizi kendine dost, dostlarına dost düşmanlarına düşman ve o düşmanlardan uzak eylesin. Rahman ve Rahim olan Allah’a emanet olun, hoşça kalın.
Aydın Benli
Siyaset Bilimci,
Araştırmacı Yazar.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.