Bilal Dursun YILMAZ
Köşe Yazarı
Bilal Dursun YILMAZ
 

Orta Asya’da SSCB Duvarı Vardı, Ortadoğu’da İse Biz “Irkçı” Duvarlar Ördük

<p><em>Prof. Dr. Bahattin Akşit &uuml;lkemizin &ouml;nde gelen sosyologlarından olup, kişiliği, hocalığı ve entelekt&uuml;elliği ile temay&uuml;z etmiş kıymetli bilim insanlarındandır. Kendisinden bir d&ouml;nem y&uuml;ksek lisans dersi alma şerefine nail olup, dersin hakkını veremediğimden de kendimi acayip mahcup hissettiğim hocamdaki ders anlatma aşkını, sınıftaki performansını resimlerle karikat&uuml;rize edilen Einstein&rsquo;e benzetirdim. Yani hocam affetsin lakin ders anlatırken ki tipi de Einstein&rsquo;e benziyordu (burada hocamın geniş g&ouml;nl&uuml;ne sığınarak latife yaptım). Ah hocam nasıl bir lisans okuduğumu bilmeden verdiğiniz kitapları o g&uuml;n i&ccedil;in anlamam hayli zordu siz dersi zevkli hale getiriyordunuz lakin temelimde olan sıkıntı &ccedil;abalamama yetmiyordu&hellip;</em></p> <p>&nbsp;</p> <p><em>R&ouml;portajın &uuml;zerinden ge&ccedil;en zaman bazı bilgileri eskitmiş olsa da değerli bir entelekt&uuml;elle sohbet tadında ki bu s&ouml;yleşiden kıymetli okurlarımızın keyif alacağını &uuml;mit ediyorum.</em></p> <p>&nbsp;</p> <p><em>Bir sosyologla ne konuşulur? Ebetteki temeli toplum olan her konu sosyolojiye girer biz de biraz oradan, biraz buradan, biraz Ortadoğu&rsquo;dan biraz Orta Asya&rsquo;dan biraz dinden, biraz ilişkilerden konuştuk&hellip; Hocama attığım g&uuml;ndelik siyaset toplarını o, taca atmayı tercih etti&hellip;</em></p> <p>&nbsp;</p> <p>Bilal Dursun YILMAZ<em>: <strong>T&uuml;rkiye Cumhuriyeti veya ge&ccedil;mişte Osmanlı devleti olarak; biz Ortadoğu, Orta Asya ve d&uuml;nyanın geri kalanıyla bilimsel, diplomatik ve stratejik olarak ne kadar ilgilendik?</strong></em><strong> <em>Bu konuda geri kaldıysak neden?</em></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Prof. Dr. Bahattin AKŞİT:</strong> Bu bence &ouml;nemli bir soru. Ben bu sorunun diplomatik ve stratejik olarak t&uuml;m&uuml;ne cevap veremem ama Sosyal Bilimler olarak ne kadar ilgilendik sorusu benim &uuml;zerinde d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;m bir konudur. Benim g&ouml;zlemlerim T&uuml;rkiye Sosyal Bilimcilerinin uzun yıllar sadece T&uuml;rkiye&rsquo;yi &ccedil;alıştıklarıdır. Bug&uuml;n yeni yeni &ouml;ğrencilerimiz, akademisyenlerimiz, araştırmacılarımız Ortadoğu ve Orta Asya&rsquo;ya y&ouml;nelmeye başladı. Hatta Latin Amerika &uuml;zerine araştırma yapan araştırmacılarımız bile ortaya &ccedil;ıkmaya başladı. Ben 1968&ndash;72 yılları arası yurt dışına gittim. Chicago &Uuml;niversitesi&rsquo;nde sosyoloji masteri ve doktorası yaptım. Aklımda hep T&uuml;rkiye&rsquo;deki sorunlar vardı. Doktora tezimi yazmak &uuml;zere Anadolu&rsquo;nun ortalarında bir kentte araştırma yapmak istiyordum. Yozgat mı, &Ccedil;orum mu olsun derken &Ccedil;orum&rsquo;u se&ccedil;meye karar verdim.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><em>Bu araştırmalarınızı yukarıda bahsettiğimiz; mesela Latin Amerika&rsquo;da ya da Orta Asya&rsquo;da bir şehir &uuml;zerine ni&ccedil;in yapmadınız?</em></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>&Ccedil;orum &uuml;zerine yaptığım araştırmalarımda T&uuml;rkiye a&ccedil;ısından nereye vardım, onu tartışırız. Ni&ccedil;in T&uuml;rkiye dışındaki bir &uuml;lkede doktora tez araştırması yapmadığımı anlatmak &uuml;zere şunları belirteyim. Birincisi, 1970&rsquo;lerde Orta Asya&rsquo;ya gelme imk&acirc;nım yoktu. Ama mesela Latin Amerika&rsquo;ya veya Ortadoğu&rsquo;ya gidebilirdim. Ni&ccedil;in gitmedim?1970&rsquo;lerde &ccedil;ok fazla T&uuml;rkiye y&ouml;nelimliydik. T&uuml;rkiye&rsquo;den başka hi&ccedil;bir yeri g&ouml;z&uuml;m&uuml;z g&ouml;rm&uuml;yordu. 1990&rsquo;larda Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra durum değişmeye başladı. Ancak o zaman bile T&uuml;rkiye dışına ve &ouml;zellikle Orta Asya&rsquo;ya y&ouml;nelmek kolay değildi. Bu durumu bir anekdot &uuml;zerinden anlatayım. 1989 veya 1990&rsquo;daydı. T&uuml;rkiye Siyaset Bilimleri Derneği&rsquo;nin Eskişehir&rsquo;de bir kongresi oldu. Bizim ODT&Uuml; Uluslararası İlişkiler B&ouml;l&uuml;m&uuml;&rsquo;nden birisi Orta Asya &uuml;zerine bir sunuş yaptı. Yani burayla yeniden ilgilenmemiz gerektiği, araştırmalar yapmamız gerektiği filan gibi konulara değindi. Eski kuşaktan tanıdığım siyaset bilimcisi bir arkadaş kalkıp &ldquo;<em>B&ouml;yle bir şeyden havf ederim. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Enver Paşa&rsquo;nın 20.y&uuml;zyılın başlarındaki macerasını ve onun nereye gittiğini, Sarıkamış&rsquo;ın sonlarını biliyoruz. Bu &ouml;ylesine macera olur ki T&uuml;rkiye Cumhuriyeti i&ccedil;in Orta Asya&rsquo;ya doğru y&ouml;nelmek korkutucudur. Orası &uuml;zerine araştırmalar yapmak orayı &ccedil;alışmak, sosyal bilimler ve siyaset bilimleri a&ccedil;ısından bile &ccedil;ekince ile yaklaşılacak bir konudur. T&uuml;rkiye Cumhuriyeti&rsquo;nin bu konuda stratejiler geliştirmesi y&ouml;n&uuml;nde d&uuml;ş&uuml;nmek bile korkutucudur benim i&ccedil;in</em>&rdquo; dedi. Bizden &ouml;nceki kuşak Orta Asya ve Ortadoğu konularında &ccedil;ok temkinliydiler, biz de bundan etkilendik.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><em>Bug&uuml;n &ldquo;Keşke&rdquo; mi diyorsunuz yoksa o d&ouml;nemin gereği buydu, bug&uuml;n b&ouml;yle yani o g&uuml;nk&uuml; şartlarda burayla ilgilenmek stratejik olarak zararlı ya da stratejik bir hata mı olurdu?</em></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>Bence herhalde &ldquo;Keşke&hellip;&rdquo; dedirtecek boyutta. O bahsini ettiğimiz kongre bitti. Ortadoğu Teknik &Uuml;niversitesi&rsquo;nden kongreye giden arkadaşlarla birlikte (Prof. Dr. Sencer Ayata,&nbsp; Prof. Dr. Ayşe G&uuml;neş Ayata, Prof. Dr. Feride Acar ve ben) geri d&ouml;n&uuml;yoruz dedim ki: B&ouml;yle bir şey olamaz, yani artık bu &ldquo;havfımızı&rdquo;, korkumuzu &uuml;zerimizden atmamız lazım. Orta Asya, T&uuml;rk Sosyal Bilimcileri a&ccedil;ısından o kadar &ccedil;ok yeni imk&acirc;n sunuyor ki&hellip; Bir Fransız bilim adamını, Alexandre Benningsen&rsquo;i, 1970&ndash;72 arasında bir tarihte Chicago &Uuml;niversitesi&rsquo;nde iken dinlemiştim. Orta Asya&rsquo;daki T&uuml;rkl&uuml;k, etnisite, ve İslamiyet &uuml;zerine &ccedil;alışıyordu. Ama T&uuml;rk Sosyal Bilimcileri &ccedil;alışmıyordu. Belki de T&uuml;rkiye de Orta Asya ile siyasal olarak ilgilenildi. T&uuml;rk milliyet&ccedil;ileri a&ccedil;ısından Turan veya Turancılık bağlamında Orta Asya ilgi alanıydı. Ama sosyal bilimciler a&ccedil;ısından pek fazla ilgi alanı olmadı.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><em>Siyaset&ccedil;ilerin a&ccedil;ık&ccedil;a ilgilenmesi, &ldquo;Turan&rdquo; fikri falan belki de sosyal, k&uuml;lt&uuml;rel, ekonomik vs. a&ccedil;ılardan ilgilenmeyi engelledi?</em></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>Bir korku oluşturuyordu. Aman orası tehlikeli alan diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;l&uuml;yordu. Ger&ccedil;i hemen şunu s&ouml;ylemek gerekir; Zeki Velidi Togan bizden &ouml;nceki kuşaktan olup hayatı boyunca Orta Asya tarihi &uuml;zerine &ccedil;alışmış, araştırmış ve yazmıştır. Başkurt Cumhuriyeti&rsquo;nin ilk cumhurbaşkanı olup daha sonra ka&ccedil;mak durumun&shy;da kalan birisi olarak Orta Asya ile her bakımdan ilgilenmişti. Onun gibi Orta Asya k&ouml;kenli T&uuml;rkiye Cumhuriyeti vatandaşları b&ouml;lge ile ilgilendi ancak genel eğilim onları pek fazla dinlemedi, onların yazdıklarını okumadı. Buranın, Orta Asya&rsquo;nın tarihi, k&uuml;lt&uuml;r&uuml;, edebiyatı hakkında araştırma yapıp yazan başkaları da oldu ancak bir elin parmaklarının sayısını aşamadı sayıları. Kaldı ki bu alanda bir sosyolog olarak yetişirken ben bu isimleri bilmiyordum. Osmanlı tarihi &uuml;ze&shy;rine ders aldım, Ortadoğu &uuml;zerine aldım, Batı bilimi, tarihi, k&uuml;lt&uuml;r&uuml; vs. &uuml;zerine dersler aldım. Orta Asya ilgi alanımız dışında kaldı. Ama Orta Asya tarihi &uuml;zerine 1989&ndash;90&rsquo;daki duvarın yıkılması ve Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra ilgilenmeye başladık. Ben ODT&Uuml;&rsquo;de Sosyal Bilimler Enstit&uuml;s&uuml; m&uuml;d&uuml;r&uuml;y&shy;ken Avrasya araştırmaları y&uuml;ksel lisans programını a&ccedil;tık bu alanda &ccedil;alışan gen&ccedil; araştırmacılar ile birlikte. Ondan &ouml;nce de sosyoloji b&ouml;l&uuml;m&uuml;nden benim danış&shy;manı olduğum bir &ouml;ğrencim, şimdi meslektaşım, Mustafa Şen 1995-96&rsquo;da sosyoloji doktora tezi araştırması i&ccedil;in Kırgızistan ve Kazakistan&rsquo;a doğru y&ouml;nel&shy;di. Buradaki T&uuml;rk girişimciler, onların yatırımları, sorunları, kurumsallaşması konusunda bir araştırma yapmak &uuml;zere yola &ccedil;ıktı. Birlikte bir proje yazdık, ODT&Uuml; Araştırma Fonu bu projeyi destekledi ve Mustafa Şen buraya geldi ve hem Kırgızistan hem Kazakistan&rsquo;da iki ay kaldı. Araştırma yaptı. Buradaki girişimciler ile uzun uzun konuştu, anket yaptı, g&ouml;r&uuml;şmeler yaptı. Sonunda &ccedil;ok g&uuml;zel tez yazdı. Vizyon dergisinin okuyucuları arasında Mustafa&rsquo;nın konuştuğu girişimlerin olmuş olması kuvvetle muhtemeldir.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><em>Tekrar başa d&ouml;nerek şunu sormak istiyorum evet Orta Asya i&ccedil;in ge&ccedil; kaldık. Belki bizi rahatlatacak gerek&ccedil;elerimiz de vardı peki siz &ldquo;Bizim yeteri kadar Ortadoğu uzmanımız, Ortadoğu &uuml;zerine yapılmış &ccedil;alışmalarımız da yok&rdquo; dediniz bunu neye bağlıyorsunuz?</em></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>Orta Asya a&ccedil;ısından ge&ccedil; kalınma, Sovyetler duvarının olması. Sovyetler Birliği ile Batı d&uuml;nyası bir şekilde ilişkiler oluşturdu. Batı Sovyet d&uuml;nyasında olup biteni merak ediyordu, bir şekilde &ldquo;Sovyetoloji&rdquo; veya &ldquo;Marksoloji&rdquo; gibi alanlar kurarak burasını anlamaya &ccedil;alıştılar. T&uuml;rkiye&rsquo;de benzer &ccedil;alışmaların olup olmadığını ben bilmiyorum. Bir zamanlar Rus&ccedil;a &ouml;ğrenmeye kalkanların ş&uuml;pheyle karşılandığını biliyorum.&nbsp; İlgin&ccedil; bu ama yine de bir kere Batı bilim insanları da Sovyetler Birliğini Ortadoğu&rsquo;yu &ccedil;alıştıkları kadar &ccedil;alışmadılar. Antropologlar, sosyologlar buralara gelip rahat araştırma yapamıyorlardı. Onlar nasıl yapıyorlardı, var olan başka kaynaklardan dolamba&ccedil;lı yollardan &ccedil;alışıyorlardı. Sovyetler Birliğinde &ccedil;alışma yapmak kendini riske atmaktı. Fakat ben bunun tek neden olduğunu d&uuml;ş&uuml;nm&uuml;yorum. Şimdi ise bu r&ouml;portaj başlamadan &ouml;nce dediniz ki, Ortadoğu uzmanlarımız &ccedil;ok, Ortadoğu konusunda da uzmanım diyenler &ccedil;ok. Ama ger&ccedil;ekten Ortadoğu&rsquo;yu &ccedil;alışan sosyal bilimciler &ccedil;ok az. Burada Sovyetlerin engeli vardı, orada da bizim diktiğimiz duvar vardı. Bizim diktiğimiz duvar ne biliyor musun? Biz T&uuml;rkiye Cumhuriyeti olarak dedik ki: Araplar, Ortadoğu, T&uuml;rkiye&rsquo;yi arkadan vurdular. Batı ile Emperyalizm ile işbirliği yaptılar.&nbsp; Onlar g&uuml;venilmezler.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><em>Bu konu benim de şahsi bir yaram biz neden bug&uuml;n Araplarla bu kadar mesafeliyiz? En yakın komşularımızla ilgilenmemiz en uzak &uuml;lkelere oranla daha az. Bu bence b&uuml;y&uuml;k hata &nbsp;(r&ouml;portajın yapıldığı d&ouml;nem Arap baharı hen&uuml;z ortaya &ccedil;ıkmamıştı).Tarihi ve stratejik konumu itibariyle Ortadoğu politikalarında etkin olmamız gerekirken tam tersi b&uuml;t&uuml;n komşu&shy;larımızla yakın zamana kadar ciddi sorunlarımız vardı,&nbsp; h&acirc;l&acirc; da devam ediyor diyebiliriz&hellip; Hele &ldquo;pis Araplar&rdquo; diye &ccedil;ağırdığımız Arap şeyhleri/prensleri İspanya sahillerinde aveneleriyle yapmış oldukları bir seyahat tatili T&uuml;rkiye&rsquo;nin ge&ccedil;mişteki bir yıllık turizm b&uuml;t&ccedil;esine denk gelmekteydi ve temiz Avrupalılar &ldquo;pis(!) Arapları&rdquo; &uuml;lkelerinde ağırlamaktan hi&ccedil; gocunmadılar, bu konuda neler s&ouml;yleyebilirsiniz? </em></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>Bence cidd&icirc; hata yaptık. Siyaset bilimleri kongresinde nasıl Sovyetler Birliğine a&ccedil;ılmanın veya eski Sovyetlerin yıkılıp dağılmasıyla birlikte Orta Asya&rsquo;ya a&ccedil;ılmaktan nasıl &ldquo;havf&rdquo; ederim demiş isek, Ortadoğu i&ccedil;in de daha &ouml;ncesinde &ldquo;havf&rdquo; ettik. Bir kere dediğiniz gibi Arapları aşağı g&ouml;rd&uuml;k. Araplar konusunda resmen ırk&ccedil;ı g&ouml;r&uuml;şlerimiz olduğu d&uuml;ş&uuml;ncesindeyim. Hakikaten şunu s&ouml;yleyebilirim; T&uuml;rkiye&rsquo;de zenciler veya Afrikalılar insan olarak Amerika&rsquo;da veya Avrupa&rsquo;da g&ouml;rd&uuml;kleri şeyi g&ouml;rmezler. Ama Araplar konusunda &ouml;yle değil, Araplar konusunda arkadan vurdular diye bir ideoloji gelişti: Birinci konu: Arkadan vurdular teması. Yemen&rsquo;de, Irak&rsquo;ta Osmanlı&rsquo;nın savaşarak geri &ccedil;ekildiği d&ouml;nemlerde, 19.y&uuml;zyıl sonu 20.y&uuml;zyıl başında, Balkanlarda olduğu gibi Batı&rsquo;nın emperyalizmi oralara giriyor. Osmanlı İmparatorluğunu Oradan s&ouml;k&uuml;p &ccedil;ıkarmaya &ccedil;alışırken işte Araplar da onlarla işbirliği yapıyorlar. Tamam, belki de tarihi bir ger&ccedil;eklik payı var bu g&ouml;r&uuml;şl&uuml;n. Buna ek olarak ikinci bir &ccedil;ekince konumuz veya duvarımız var: T&uuml;rkiye Cumhuriyeti laiklik temeli &uuml;zerine kurulmuştur ve Ortadoğu&rsquo;ya hitap eden halifeliğin kaldırılması ve laik bir cumhuriyetin kurulması, bu kurucu fikir T&uuml;rkiye Cumhuriyeti kimliğinin ayrılmaz bir par&ccedil;ası. Bunu da anlıyorum, doğru bir şey, bu konularda hi&ccedil;bir &ccedil;ekincem, itirazım yok. &Ouml;yle olmalıydı, fakat kimliğimizi oluşturmak, korumak ve onun Ortadoğu kimliği, Arap kimliği, İslam kimliği tarafından eritil&shy;memesi, laik bir T&uuml;rkiye Cumhuriyeti&rsquo;nin oluşması &ccedil;ok &ouml;nemli. Ama şu da &ccedil;ok &ouml;nemli, biz o coğrafyadayız ve o tarihin bir par&ccedil;asıyız, o k&uuml;lt&uuml;r&uuml;n bir par&ccedil;asıyız dolayısıyla bizim 1920&rsquo;lerden 1930&rsquo;lardan başlayıp Ortadoğu&rsquo;nun, her &uuml;lkesini, İran&rsquo;ı, ayrıntıya kadar &ccedil;alışan b&uuml;t&uuml;n bu &uuml;lkeleri &ccedil;alışan b&ouml;l&uuml;mlerimiz olmalıydı. Bir ideoloji korkusu var. Acaba Ortadoğu &uuml;lkeleri bizi yutar mı? Bizim T&uuml;rkiye Cumhuriyeti kimliğiyle oluşturulan laik, Batıya a&ccedil;ık kimliğimiz geri plana gider mi, tekrar İslamiyet&rsquo;in &ouml;nde olduğu ve ge&ccedil;mişin &ouml;nde olduğu bir kimlik geri gelir ve cumhuriyet&ccedil;i-laik kimliğimizi baskısı altına alır mı?&nbsp; B&ouml;yle bir korku&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><em>Orta Asya&rsquo;da T&uuml;rkiye Cumhuriyeti mi, cemaatler mi, yoksa diğer gruplar mı var?</em></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>&Uuml;zerinde &ccedil;alıştığım bir konu. D&uuml;nyanın b&uuml;t&uuml;n &uuml;lkelerinde TC&rsquo;ni temsil eden el&ccedil;ilikler var, bu el&ccedil;iliklerin i&ccedil;inde Din İşleri M&uuml;şavirliği var. Bu b&uuml;t&uuml;n Avrupa &uuml;lkelerinde, Almanya&rsquo;da, Orta Asya &uuml;lkelerinde, Ortadoğu &uuml;lkelerinde var. Hakikaten g&ouml;z kamaştırıcı bir &ouml;rg&uuml;tlenme. Biz Kazakistan ve Kırgızistan a&ccedil;ısından &ccedil;alıştık, meslektaşım Mustafa Şen ile ve şunu g&ouml;rd&uuml;k: Her yıl her iki &uuml;lkede de Diyanet İşleri Başkanlığı&rsquo;nın yoğun &ccedil;alışmaları var. T&uuml;rkiye&rsquo;de g&ouml;rmeye alıştığımız t&uuml;rden camiler yaptırmışız ve buralara imamlar g&ouml;nde&shy;riyoruz. Bu camilerin bazılarına giderek g&ouml;r&uuml;şmeler yaptık. Kırgızistan&rsquo;da ka&ccedil; tane var bilmiyorum ama Kazakistan&rsquo;da sanıyorum 20- 25 civarında imam g&ouml;revli olarak &uuml;&ccedil; yıllığına Kazakistan&rsquo;ın değişik b&ouml;lgelerinde TC Diyanet İşleri Başkanlığı&rsquo;nın yaptırdığı T&uuml;rk usul&uuml; camilerde g&ouml;rev yapıyor. 2. Kitaplar getiriliyor. T&uuml;rkiye&rsquo;de satılmış kitapların dergilerin yerel dillere &ccedil;evrilerek dağıtılması var 3. B&ouml;lgenin değişik yerlerinden se&ccedil;ilmiş &ouml;ğrencilerin T&uuml;rkiye&rsquo;ye g&ouml;t&uuml;r&uuml;l&uuml;p eğitilmesi meselesi var. Burada dinsel alanın kuruluşu daha başından uluslararası etkilenmeyle başlamış. Bug&uuml;n b&ouml;lgeye baktığımızda.</p> <p>&nbsp;</p> <p><img alt="bahattin akşit ile ilgili görsel sonucu" src="file:///C:/Users/omer/AppData/Local/Temp/OICE_77D92F0D-B8B0-484D-AA2F-91207FE8C870.0/msohtmlclip1/01/clip_image002.jpg" style="float:left; height:244px; width:435px" /><strong>Prof. Dr. Bahattin AKŞİT</strong></p> <p>Şubat 1946&rsquo;da Denizli&rsquo;de doğdu. İlk ve ota &ouml;ğrenimini burada yaptı. 1964&#39;de girdiği ODT&Uuml;&#39;de Sosyoloji b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml; okudu, aynı &uuml;niversitenin asistanı olarak 1968&#39;de g&ouml;reve başladı. Akademik kariyerine Amerika&rsquo;da Department of Sociology, University of Chicago&#39;da (1971&ndash;1975) devam etti. 1985&#39;te Do&ccedil;ent, 1991&#39;de Profes&ouml;r olarak ODT&Uuml;&rsquo;de akademik yaşamını s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;. Akşit&#39;in ulusal ve uluslararası bir&ccedil;ok yayında makalesi yayınlandı. Ortak ve şahsi olarak bir&ccedil;ok esere imza atan Akşit, akademik hayatında &ccedil;eşitli alanlarda y&ouml;neticilik yaptı. 2005&ndash;2006 ve 2006&ndash;2007 eğitim yılında Kırgızistan- T&uuml;rkiye Manas &Uuml;niversitesi Sosyal Bilimler Enstit&uuml; M&uuml;d&uuml;r&uuml; olarak g&ouml;rev yaparken kendisiyle yukarıdaki r&ouml;portaj yapıldı.</p>
Ekleme Tarihi: 04 Kasım 2019 - Pazartesi

Orta Asya’da SSCB Duvarı Vardı, Ortadoğu’da İse Biz “Irkçı” Duvarlar Ördük

<p><em>Prof. Dr. Bahattin Akşit &uuml;lkemizin &ouml;nde gelen sosyologlarından olup, kişiliği, hocalığı ve entelekt&uuml;elliği ile temay&uuml;z etmiş kıymetli bilim insanlarındandır. Kendisinden bir d&ouml;nem y&uuml;ksek lisans dersi alma şerefine nail olup, dersin hakkını veremediğimden de kendimi acayip mahcup hissettiğim hocamdaki ders anlatma aşkını, sınıftaki performansını resimlerle karikat&uuml;rize edilen Einstein&rsquo;e benzetirdim. Yani hocam affetsin lakin ders anlatırken ki tipi de Einstein&rsquo;e benziyordu (burada hocamın geniş g&ouml;nl&uuml;ne sığınarak latife yaptım). Ah hocam nasıl bir lisans okuduğumu bilmeden verdiğiniz kitapları o g&uuml;n i&ccedil;in anlamam hayli zordu siz dersi zevkli hale getiriyordunuz lakin temelimde olan sıkıntı &ccedil;abalamama yetmiyordu&hellip;</em></p> <p>&nbsp;</p> <p><em>R&ouml;portajın &uuml;zerinden ge&ccedil;en zaman bazı bilgileri eskitmiş olsa da değerli bir entelekt&uuml;elle sohbet tadında ki bu s&ouml;yleşiden kıymetli okurlarımızın keyif alacağını &uuml;mit ediyorum.</em></p> <p>&nbsp;</p> <p><em>Bir sosyologla ne konuşulur? Ebetteki temeli toplum olan her konu sosyolojiye girer biz de biraz oradan, biraz buradan, biraz Ortadoğu&rsquo;dan biraz Orta Asya&rsquo;dan biraz dinden, biraz ilişkilerden konuştuk&hellip; Hocama attığım g&uuml;ndelik siyaset toplarını o, taca atmayı tercih etti&hellip;</em></p> <p>&nbsp;</p> <p>Bilal Dursun YILMAZ<em>: <strong>T&uuml;rkiye Cumhuriyeti veya ge&ccedil;mişte Osmanlı devleti olarak; biz Ortadoğu, Orta Asya ve d&uuml;nyanın geri kalanıyla bilimsel, diplomatik ve stratejik olarak ne kadar ilgilendik?</strong></em><strong> <em>Bu konuda geri kaldıysak neden?</em></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Prof. Dr. Bahattin AKŞİT:</strong> Bu bence &ouml;nemli bir soru. Ben bu sorunun diplomatik ve stratejik olarak t&uuml;m&uuml;ne cevap veremem ama Sosyal Bilimler olarak ne kadar ilgilendik sorusu benim &uuml;zerinde d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;m bir konudur. Benim g&ouml;zlemlerim T&uuml;rkiye Sosyal Bilimcilerinin uzun yıllar sadece T&uuml;rkiye&rsquo;yi &ccedil;alıştıklarıdır. Bug&uuml;n yeni yeni &ouml;ğrencilerimiz, akademisyenlerimiz, araştırmacılarımız Ortadoğu ve Orta Asya&rsquo;ya y&ouml;nelmeye başladı. Hatta Latin Amerika &uuml;zerine araştırma yapan araştırmacılarımız bile ortaya &ccedil;ıkmaya başladı. Ben 1968&ndash;72 yılları arası yurt dışına gittim. Chicago &Uuml;niversitesi&rsquo;nde sosyoloji masteri ve doktorası yaptım. Aklımda hep T&uuml;rkiye&rsquo;deki sorunlar vardı. Doktora tezimi yazmak &uuml;zere Anadolu&rsquo;nun ortalarında bir kentte araştırma yapmak istiyordum. Yozgat mı, &Ccedil;orum mu olsun derken &Ccedil;orum&rsquo;u se&ccedil;meye karar verdim.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><em>Bu araştırmalarınızı yukarıda bahsettiğimiz; mesela Latin Amerika&rsquo;da ya da Orta Asya&rsquo;da bir şehir &uuml;zerine ni&ccedil;in yapmadınız?</em></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>&Ccedil;orum &uuml;zerine yaptığım araştırmalarımda T&uuml;rkiye a&ccedil;ısından nereye vardım, onu tartışırız. Ni&ccedil;in T&uuml;rkiye dışındaki bir &uuml;lkede doktora tez araştırması yapmadığımı anlatmak &uuml;zere şunları belirteyim. Birincisi, 1970&rsquo;lerde Orta Asya&rsquo;ya gelme imk&acirc;nım yoktu. Ama mesela Latin Amerika&rsquo;ya veya Ortadoğu&rsquo;ya gidebilirdim. Ni&ccedil;in gitmedim?1970&rsquo;lerde &ccedil;ok fazla T&uuml;rkiye y&ouml;nelimliydik. T&uuml;rkiye&rsquo;den başka hi&ccedil;bir yeri g&ouml;z&uuml;m&uuml;z g&ouml;rm&uuml;yordu. 1990&rsquo;larda Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra durum değişmeye başladı. Ancak o zaman bile T&uuml;rkiye dışına ve &ouml;zellikle Orta Asya&rsquo;ya y&ouml;nelmek kolay değildi. Bu durumu bir anekdot &uuml;zerinden anlatayım. 1989 veya 1990&rsquo;daydı. T&uuml;rkiye Siyaset Bilimleri Derneği&rsquo;nin Eskişehir&rsquo;de bir kongresi oldu. Bizim ODT&Uuml; Uluslararası İlişkiler B&ouml;l&uuml;m&uuml;&rsquo;nden birisi Orta Asya &uuml;zerine bir sunuş yaptı. Yani burayla yeniden ilgilenmemiz gerektiği, araştırmalar yapmamız gerektiği filan gibi konulara değindi. Eski kuşaktan tanıdığım siyaset bilimcisi bir arkadaş kalkıp &ldquo;<em>B&ouml;yle bir şeyden havf ederim. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Enver Paşa&rsquo;nın 20.y&uuml;zyılın başlarındaki macerasını ve onun nereye gittiğini, Sarıkamış&rsquo;ın sonlarını biliyoruz. Bu &ouml;ylesine macera olur ki T&uuml;rkiye Cumhuriyeti i&ccedil;in Orta Asya&rsquo;ya doğru y&ouml;nelmek korkutucudur. Orası &uuml;zerine araştırmalar yapmak orayı &ccedil;alışmak, sosyal bilimler ve siyaset bilimleri a&ccedil;ısından bile &ccedil;ekince ile yaklaşılacak bir konudur. T&uuml;rkiye Cumhuriyeti&rsquo;nin bu konuda stratejiler geliştirmesi y&ouml;n&uuml;nde d&uuml;ş&uuml;nmek bile korkutucudur benim i&ccedil;in</em>&rdquo; dedi. Bizden &ouml;nceki kuşak Orta Asya ve Ortadoğu konularında &ccedil;ok temkinliydiler, biz de bundan etkilendik.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><em>Bug&uuml;n &ldquo;Keşke&rdquo; mi diyorsunuz yoksa o d&ouml;nemin gereği buydu, bug&uuml;n b&ouml;yle yani o g&uuml;nk&uuml; şartlarda burayla ilgilenmek stratejik olarak zararlı ya da stratejik bir hata mı olurdu?</em></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>Bence herhalde &ldquo;Keşke&hellip;&rdquo; dedirtecek boyutta. O bahsini ettiğimiz kongre bitti. Ortadoğu Teknik &Uuml;niversitesi&rsquo;nden kongreye giden arkadaşlarla birlikte (Prof. Dr. Sencer Ayata,&nbsp; Prof. Dr. Ayşe G&uuml;neş Ayata, Prof. Dr. Feride Acar ve ben) geri d&ouml;n&uuml;yoruz dedim ki: B&ouml;yle bir şey olamaz, yani artık bu &ldquo;havfımızı&rdquo;, korkumuzu &uuml;zerimizden atmamız lazım. Orta Asya, T&uuml;rk Sosyal Bilimcileri a&ccedil;ısından o kadar &ccedil;ok yeni imk&acirc;n sunuyor ki&hellip; Bir Fransız bilim adamını, Alexandre Benningsen&rsquo;i, 1970&ndash;72 arasında bir tarihte Chicago &Uuml;niversitesi&rsquo;nde iken dinlemiştim. Orta Asya&rsquo;daki T&uuml;rkl&uuml;k, etnisite, ve İslamiyet &uuml;zerine &ccedil;alışıyordu. Ama T&uuml;rk Sosyal Bilimcileri &ccedil;alışmıyordu. Belki de T&uuml;rkiye de Orta Asya ile siyasal olarak ilgilenildi. T&uuml;rk milliyet&ccedil;ileri a&ccedil;ısından Turan veya Turancılık bağlamında Orta Asya ilgi alanıydı. Ama sosyal bilimciler a&ccedil;ısından pek fazla ilgi alanı olmadı.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><em>Siyaset&ccedil;ilerin a&ccedil;ık&ccedil;a ilgilenmesi, &ldquo;Turan&rdquo; fikri falan belki de sosyal, k&uuml;lt&uuml;rel, ekonomik vs. a&ccedil;ılardan ilgilenmeyi engelledi?</em></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>Bir korku oluşturuyordu. Aman orası tehlikeli alan diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;l&uuml;yordu. Ger&ccedil;i hemen şunu s&ouml;ylemek gerekir; Zeki Velidi Togan bizden &ouml;nceki kuşaktan olup hayatı boyunca Orta Asya tarihi &uuml;zerine &ccedil;alışmış, araştırmış ve yazmıştır. Başkurt Cumhuriyeti&rsquo;nin ilk cumhurbaşkanı olup daha sonra ka&ccedil;mak durumun&shy;da kalan birisi olarak Orta Asya ile her bakımdan ilgilenmişti. Onun gibi Orta Asya k&ouml;kenli T&uuml;rkiye Cumhuriyeti vatandaşları b&ouml;lge ile ilgilendi ancak genel eğilim onları pek fazla dinlemedi, onların yazdıklarını okumadı. Buranın, Orta Asya&rsquo;nın tarihi, k&uuml;lt&uuml;r&uuml;, edebiyatı hakkında araştırma yapıp yazan başkaları da oldu ancak bir elin parmaklarının sayısını aşamadı sayıları. Kaldı ki bu alanda bir sosyolog olarak yetişirken ben bu isimleri bilmiyordum. Osmanlı tarihi &uuml;ze&shy;rine ders aldım, Ortadoğu &uuml;zerine aldım, Batı bilimi, tarihi, k&uuml;lt&uuml;r&uuml; vs. &uuml;zerine dersler aldım. Orta Asya ilgi alanımız dışında kaldı. Ama Orta Asya tarihi &uuml;zerine 1989&ndash;90&rsquo;daki duvarın yıkılması ve Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra ilgilenmeye başladık. Ben ODT&Uuml;&rsquo;de Sosyal Bilimler Enstit&uuml;s&uuml; m&uuml;d&uuml;r&uuml;y&shy;ken Avrasya araştırmaları y&uuml;ksel lisans programını a&ccedil;tık bu alanda &ccedil;alışan gen&ccedil; araştırmacılar ile birlikte. Ondan &ouml;nce de sosyoloji b&ouml;l&uuml;m&uuml;nden benim danış&shy;manı olduğum bir &ouml;ğrencim, şimdi meslektaşım, Mustafa Şen 1995-96&rsquo;da sosyoloji doktora tezi araştırması i&ccedil;in Kırgızistan ve Kazakistan&rsquo;a doğru y&ouml;nel&shy;di. Buradaki T&uuml;rk girişimciler, onların yatırımları, sorunları, kurumsallaşması konusunda bir araştırma yapmak &uuml;zere yola &ccedil;ıktı. Birlikte bir proje yazdık, ODT&Uuml; Araştırma Fonu bu projeyi destekledi ve Mustafa Şen buraya geldi ve hem Kırgızistan hem Kazakistan&rsquo;da iki ay kaldı. Araştırma yaptı. Buradaki girişimciler ile uzun uzun konuştu, anket yaptı, g&ouml;r&uuml;şmeler yaptı. Sonunda &ccedil;ok g&uuml;zel tez yazdı. Vizyon dergisinin okuyucuları arasında Mustafa&rsquo;nın konuştuğu girişimlerin olmuş olması kuvvetle muhtemeldir.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><em>Tekrar başa d&ouml;nerek şunu sormak istiyorum evet Orta Asya i&ccedil;in ge&ccedil; kaldık. Belki bizi rahatlatacak gerek&ccedil;elerimiz de vardı peki siz &ldquo;Bizim yeteri kadar Ortadoğu uzmanımız, Ortadoğu &uuml;zerine yapılmış &ccedil;alışmalarımız da yok&rdquo; dediniz bunu neye bağlıyorsunuz?</em></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>Orta Asya a&ccedil;ısından ge&ccedil; kalınma, Sovyetler duvarının olması. Sovyetler Birliği ile Batı d&uuml;nyası bir şekilde ilişkiler oluşturdu. Batı Sovyet d&uuml;nyasında olup biteni merak ediyordu, bir şekilde &ldquo;Sovyetoloji&rdquo; veya &ldquo;Marksoloji&rdquo; gibi alanlar kurarak burasını anlamaya &ccedil;alıştılar. T&uuml;rkiye&rsquo;de benzer &ccedil;alışmaların olup olmadığını ben bilmiyorum. Bir zamanlar Rus&ccedil;a &ouml;ğrenmeye kalkanların ş&uuml;pheyle karşılandığını biliyorum.&nbsp; İlgin&ccedil; bu ama yine de bir kere Batı bilim insanları da Sovyetler Birliğini Ortadoğu&rsquo;yu &ccedil;alıştıkları kadar &ccedil;alışmadılar. Antropologlar, sosyologlar buralara gelip rahat araştırma yapamıyorlardı. Onlar nasıl yapıyorlardı, var olan başka kaynaklardan dolamba&ccedil;lı yollardan &ccedil;alışıyorlardı. Sovyetler Birliğinde &ccedil;alışma yapmak kendini riske atmaktı. Fakat ben bunun tek neden olduğunu d&uuml;ş&uuml;nm&uuml;yorum. Şimdi ise bu r&ouml;portaj başlamadan &ouml;nce dediniz ki, Ortadoğu uzmanlarımız &ccedil;ok, Ortadoğu konusunda da uzmanım diyenler &ccedil;ok. Ama ger&ccedil;ekten Ortadoğu&rsquo;yu &ccedil;alışan sosyal bilimciler &ccedil;ok az. Burada Sovyetlerin engeli vardı, orada da bizim diktiğimiz duvar vardı. Bizim diktiğimiz duvar ne biliyor musun? Biz T&uuml;rkiye Cumhuriyeti olarak dedik ki: Araplar, Ortadoğu, T&uuml;rkiye&rsquo;yi arkadan vurdular. Batı ile Emperyalizm ile işbirliği yaptılar.&nbsp; Onlar g&uuml;venilmezler.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><em>Bu konu benim de şahsi bir yaram biz neden bug&uuml;n Araplarla bu kadar mesafeliyiz? En yakın komşularımızla ilgilenmemiz en uzak &uuml;lkelere oranla daha az. Bu bence b&uuml;y&uuml;k hata &nbsp;(r&ouml;portajın yapıldığı d&ouml;nem Arap baharı hen&uuml;z ortaya &ccedil;ıkmamıştı).Tarihi ve stratejik konumu itibariyle Ortadoğu politikalarında etkin olmamız gerekirken tam tersi b&uuml;t&uuml;n komşu&shy;larımızla yakın zamana kadar ciddi sorunlarımız vardı,&nbsp; h&acirc;l&acirc; da devam ediyor diyebiliriz&hellip; Hele &ldquo;pis Araplar&rdquo; diye &ccedil;ağırdığımız Arap şeyhleri/prensleri İspanya sahillerinde aveneleriyle yapmış oldukları bir seyahat tatili T&uuml;rkiye&rsquo;nin ge&ccedil;mişteki bir yıllık turizm b&uuml;t&ccedil;esine denk gelmekteydi ve temiz Avrupalılar &ldquo;pis(!) Arapları&rdquo; &uuml;lkelerinde ağırlamaktan hi&ccedil; gocunmadılar, bu konuda neler s&ouml;yleyebilirsiniz? </em></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>Bence cidd&icirc; hata yaptık. Siyaset bilimleri kongresinde nasıl Sovyetler Birliğine a&ccedil;ılmanın veya eski Sovyetlerin yıkılıp dağılmasıyla birlikte Orta Asya&rsquo;ya a&ccedil;ılmaktan nasıl &ldquo;havf&rdquo; ederim demiş isek, Ortadoğu i&ccedil;in de daha &ouml;ncesinde &ldquo;havf&rdquo; ettik. Bir kere dediğiniz gibi Arapları aşağı g&ouml;rd&uuml;k. Araplar konusunda resmen ırk&ccedil;ı g&ouml;r&uuml;şlerimiz olduğu d&uuml;ş&uuml;ncesindeyim. Hakikaten şunu s&ouml;yleyebilirim; T&uuml;rkiye&rsquo;de zenciler veya Afrikalılar insan olarak Amerika&rsquo;da veya Avrupa&rsquo;da g&ouml;rd&uuml;kleri şeyi g&ouml;rmezler. Ama Araplar konusunda &ouml;yle değil, Araplar konusunda arkadan vurdular diye bir ideoloji gelişti: Birinci konu: Arkadan vurdular teması. Yemen&rsquo;de, Irak&rsquo;ta Osmanlı&rsquo;nın savaşarak geri &ccedil;ekildiği d&ouml;nemlerde, 19.y&uuml;zyıl sonu 20.y&uuml;zyıl başında, Balkanlarda olduğu gibi Batı&rsquo;nın emperyalizmi oralara giriyor. Osmanlı İmparatorluğunu Oradan s&ouml;k&uuml;p &ccedil;ıkarmaya &ccedil;alışırken işte Araplar da onlarla işbirliği yapıyorlar. Tamam, belki de tarihi bir ger&ccedil;eklik payı var bu g&ouml;r&uuml;şl&uuml;n. Buna ek olarak ikinci bir &ccedil;ekince konumuz veya duvarımız var: T&uuml;rkiye Cumhuriyeti laiklik temeli &uuml;zerine kurulmuştur ve Ortadoğu&rsquo;ya hitap eden halifeliğin kaldırılması ve laik bir cumhuriyetin kurulması, bu kurucu fikir T&uuml;rkiye Cumhuriyeti kimliğinin ayrılmaz bir par&ccedil;ası. Bunu da anlıyorum, doğru bir şey, bu konularda hi&ccedil;bir &ccedil;ekincem, itirazım yok. &Ouml;yle olmalıydı, fakat kimliğimizi oluşturmak, korumak ve onun Ortadoğu kimliği, Arap kimliği, İslam kimliği tarafından eritil&shy;memesi, laik bir T&uuml;rkiye Cumhuriyeti&rsquo;nin oluşması &ccedil;ok &ouml;nemli. Ama şu da &ccedil;ok &ouml;nemli, biz o coğrafyadayız ve o tarihin bir par&ccedil;asıyız, o k&uuml;lt&uuml;r&uuml;n bir par&ccedil;asıyız dolayısıyla bizim 1920&rsquo;lerden 1930&rsquo;lardan başlayıp Ortadoğu&rsquo;nun, her &uuml;lkesini, İran&rsquo;ı, ayrıntıya kadar &ccedil;alışan b&uuml;t&uuml;n bu &uuml;lkeleri &ccedil;alışan b&ouml;l&uuml;mlerimiz olmalıydı. Bir ideoloji korkusu var. Acaba Ortadoğu &uuml;lkeleri bizi yutar mı? Bizim T&uuml;rkiye Cumhuriyeti kimliğiyle oluşturulan laik, Batıya a&ccedil;ık kimliğimiz geri plana gider mi, tekrar İslamiyet&rsquo;in &ouml;nde olduğu ve ge&ccedil;mişin &ouml;nde olduğu bir kimlik geri gelir ve cumhuriyet&ccedil;i-laik kimliğimizi baskısı altına alır mı?&nbsp; B&ouml;yle bir korku&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><em>Orta Asya&rsquo;da T&uuml;rkiye Cumhuriyeti mi, cemaatler mi, yoksa diğer gruplar mı var?</em></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>&Uuml;zerinde &ccedil;alıştığım bir konu. D&uuml;nyanın b&uuml;t&uuml;n &uuml;lkelerinde TC&rsquo;ni temsil eden el&ccedil;ilikler var, bu el&ccedil;iliklerin i&ccedil;inde Din İşleri M&uuml;şavirliği var. Bu b&uuml;t&uuml;n Avrupa &uuml;lkelerinde, Almanya&rsquo;da, Orta Asya &uuml;lkelerinde, Ortadoğu &uuml;lkelerinde var. Hakikaten g&ouml;z kamaştırıcı bir &ouml;rg&uuml;tlenme. Biz Kazakistan ve Kırgızistan a&ccedil;ısından &ccedil;alıştık, meslektaşım Mustafa Şen ile ve şunu g&ouml;rd&uuml;k: Her yıl her iki &uuml;lkede de Diyanet İşleri Başkanlığı&rsquo;nın yoğun &ccedil;alışmaları var. T&uuml;rkiye&rsquo;de g&ouml;rmeye alıştığımız t&uuml;rden camiler yaptırmışız ve buralara imamlar g&ouml;nde&shy;riyoruz. Bu camilerin bazılarına giderek g&ouml;r&uuml;şmeler yaptık. Kırgızistan&rsquo;da ka&ccedil; tane var bilmiyorum ama Kazakistan&rsquo;da sanıyorum 20- 25 civarında imam g&ouml;revli olarak &uuml;&ccedil; yıllığına Kazakistan&rsquo;ın değişik b&ouml;lgelerinde TC Diyanet İşleri Başkanlığı&rsquo;nın yaptırdığı T&uuml;rk usul&uuml; camilerde g&ouml;rev yapıyor. 2. Kitaplar getiriliyor. T&uuml;rkiye&rsquo;de satılmış kitapların dergilerin yerel dillere &ccedil;evrilerek dağıtılması var 3. B&ouml;lgenin değişik yerlerinden se&ccedil;ilmiş &ouml;ğrencilerin T&uuml;rkiye&rsquo;ye g&ouml;t&uuml;r&uuml;l&uuml;p eğitilmesi meselesi var. Burada dinsel alanın kuruluşu daha başından uluslararası etkilenmeyle başlamış. Bug&uuml;n b&ouml;lgeye baktığımızda.</p> <p>&nbsp;</p> <p><img alt="bahattin akşit ile ilgili görsel sonucu" src="file:///C:/Users/omer/AppData/Local/Temp/OICE_77D92F0D-B8B0-484D-AA2F-91207FE8C870.0/msohtmlclip1/01/clip_image002.jpg" style="float:left; height:244px; width:435px" /><strong>Prof. Dr. Bahattin AKŞİT</strong></p> <p>Şubat 1946&rsquo;da Denizli&rsquo;de doğdu. İlk ve ota &ouml;ğrenimini burada yaptı. 1964&#39;de girdiği ODT&Uuml;&#39;de Sosyoloji b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml; okudu, aynı &uuml;niversitenin asistanı olarak 1968&#39;de g&ouml;reve başladı. Akademik kariyerine Amerika&rsquo;da Department of Sociology, University of Chicago&#39;da (1971&ndash;1975) devam etti. 1985&#39;te Do&ccedil;ent, 1991&#39;de Profes&ouml;r olarak ODT&Uuml;&rsquo;de akademik yaşamını s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;. Akşit&#39;in ulusal ve uluslararası bir&ccedil;ok yayında makalesi yayınlandı. Ortak ve şahsi olarak bir&ccedil;ok esere imza atan Akşit, akademik hayatında &ccedil;eşitli alanlarda y&ouml;neticilik yaptı. 2005&ndash;2006 ve 2006&ndash;2007 eğitim yılında Kırgızistan- T&uuml;rkiye Manas &Uuml;niversitesi Sosyal Bilimler Enstit&uuml; M&uuml;d&uuml;r&uuml; olarak g&ouml;rev yaparken kendisiyle yukarıdaki r&ouml;portaj yapıldı.</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.