Abdulkadir MENEK
Köşe Yazarı
Abdulkadir MENEK
 

DİN EĞİTİM VE İMAM HATİP LISELERİ

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Bu milleti dininden ve manevi değerlerinden uzaklaştırmak i&ccedil;in y&uuml;zyılı aşkın bir s&uuml;redir dışarıdan planlanan ve sahneye konan &ccedil;ok sinsi &ccedil;alışmalar ve gayretler var. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu millete h&acirc;kim olmak ve s&ouml;z ge&ccedil;irmek i&ccedil;in tek yolun, onu dini değerlerinden ve inancından uzaklaştırmak olduğunu, Avrupa k&acirc;firleri ve onlardan ders alan Asya m&uuml;nafıkları &ccedil;ok iyi biliyorlar.<br /> &ldquo;Uzun yıllar İngiltere&rsquo;de &ccedil;eşitli bakanlık ve Başbakanlık g&ouml;revlerinde bulunan Gladston&rsquo;un bu konudaki yaklaşımı ve g&ouml;r&uuml;şleri &ccedil;ok ilgin&ccedil;tir. Aslında İslam &acirc;leminde uygulanan politikalar i&ccedil;in de &ccedil;ok &ouml;nemli bir fikir vermektedir.<br /> İngiliz Avam Kamarasındaki bir konuşması esnasında eline Kur&rsquo;an&rsquo;ı da alarak aşağıdaki ifadeleri kullanan ve o sıralarda S&ouml;m&uuml;rgeler Bakanı olarak g&ouml;rev yapan Gladston&rsquo;un g&ouml;r&uuml;şlerinin, daha sonraki yıllarda planlı bir şekilde uygulandığını s&ouml;ylemek m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r. &rsquo;&rsquo;Bu Kur&rsquo;an M&uuml;sl&uuml;manların elinde bulunduğu m&uuml;ddet&ccedil;e, biz onlara hakiki h&acirc;kim olamayız. Ne yapıp yapıp, bu Kur&rsquo;an&rsquo;ı s&uuml;k&ucirc;t ettirip ortadan kaldırmalıyız. Yahut da M&uuml;sl&uuml;manları ondan soğutmalıyız&rsquo;&rsquo;<br /> Bedi&uuml;zzaman bu s&ouml;zleri, s&ouml;ylenmesinden uzun yıllar sonra Van Valisi Tahir Paşa&rsquo;nın konağında kaldığı d&ouml;nemde, bir gazete haberinden &ouml;ğrendi. Bu s&ouml;zlere karşı adeta feveran eden Bedi&uuml;zzaman Hazretleri; &ldquo;&rsquo;&rsquo;Ben de Kur&rsquo;an&rsquo;ın s&ouml;nmez ve s&ouml;nd&uuml;r&uuml;lemez manevi bir g&uuml;neş olduğunu b&uuml;t&uuml;n d&uuml;nyaya ispat edeceğim&rsquo;&rsquo;&rdquo; demek suretiyle hayatının temel gayesini bu yıllarda net bir şekilde ortaya koydu. Daha sonraki yıllarda Kur&rsquo;an&rsquo;ın asrımıza bakan manevi vechesini insanlara anlatma ve ispat etme maksadıyla yazdığı eserlere Risale-i Nur K&uuml;lliyatı adını vererek manevi cihad meydanına atıldı.<br /> Osmanlı Devletinin dağılıp yıkılmasından sonra, b&uuml;t&uuml;n İslam &uuml;lkeleri ipi yırtılan bir tesbihin taneleri gibi etrafa savruldu. Bunların b&uuml;y&uuml;k bir &ccedil;oğunluğu, sinsi bir şekilde avına atlamayı bekleyen İslam d&uuml;şmanları tarafından paylaşıldı ve s&ouml;m&uuml;r&uuml;lmeye başlandı.<br /> T&uuml;rkiye&rsquo;de maalesef Cumhuriyet&rsquo;in ilan edilmesinin ardından dini eğitim konusunda &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k yanlışlara imza atıldı. Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereğince b&uuml;t&uuml;n dini kurumlar kapatıldı. Medreselerin kapısına kilitler vuruldu. Bu milletin ilim ve irfan merkezleri olan b&uuml;t&uuml;n tarikatlar yasaklandı. Din adamlarına zul&uuml;m ve işkencelerin en insafsız ve zalimane şekilleri reva g&ouml;r&uuml;ld&uuml;.<br /> Bu d&ouml;nemde Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereği olarak, 1923-1924 yılında 2258 &ouml;ğrenci ile yirmi dokuz adet İmam Hatip Mektebi a&ccedil;ılmış ve uygulanan politikalar neticesinden her ge&ccedil;en yıl sayıları azalarak, 1929-1930 &Ouml;ğretim yılında bu mektepler tamamen kapatılmıştır. Bu yıllarda ilk ve ortaokullarda &ccedil;ok yetersiz bir m&uuml;fredat ile okutulan Din Dersleri de tamamen kaldırılmıştır.<br /> Bu gelişmeler &uuml;zerine insanlar, evlatlarına Kur&rsquo;an &ouml;ğretemez hale geldiler. Samanlıklarda ve kuytu k&ouml;şelerde &ccedil;ocuklara elifba &ouml;ğretenlere baskınlar d&uuml;zenlendi. Bu insanların pek &ccedil;oğu zindanlara atıldı. &Ouml;nemli bir kısmı İstiklal Mahkemelerinin zalimce kararları neticesi idam edildiler.<br /> Kurtuluş Savaşında her şeyini ortaya koyarak m&uuml;cadele eden, varını yoğunu feda eden necip milletimiz, uzun yıllar tahamm&uuml;l ve sabrın en son sınırında yaşayarak, yeniden dinini &ouml;ğrenebileceği g&uuml;nlerin gelmesi i&ccedil;in g&ouml;zyaşları ile Rabbine iltica etti ve dualarda bulundu.<br /> Bu d&ouml;nemde Bedi&uuml;zzaman Hazretleri de, insanların imanını kurtarmak ve kuvvetlendirmek i&ccedil;in az sayıda talebeleri ile zerre miktar taviz vermeden m&uuml;cadelesine devam ediyordu. Bunun i&ccedil;in &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bedeller &ouml;dedi ve hayatının yirmi beş yılını hapislerde ve s&uuml;rg&uuml;nlerde ge&ccedil;irdi.<br /> Bir&ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k din &acirc;limi ve hoca da, bu d&ouml;nemde &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bedeller &ouml;dediler. Esad Erbili ve İskilipli Atıf Hoca gibi bir&ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k zat, idam edilerek şehadet mertebesine ulaştı. İstiklal Mahkemeleri tarafından idama g&ouml;nderilen din adamı ve hocaların sayısı hakkında, bug&uuml;n maalesef hi&ccedil; kimse sağlıklı bir rakam veremiyor.<br /> &Ouml;yle g&uuml;nler geldi ki, bu millet cenazesini yıkayacak ve defin duasını yapacak bir hoca bile bulamaz hale geldi. Bu b&uuml;y&uuml;k sosyal problem ve felaket, halkın ruhunda ve manevi d&uuml;nyasında &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k yaralar a&ccedil;maya başladı.<br /> Bu şiddetli ihtiyacın &ccedil;ok fazla b&uuml;y&uuml;mesi ve artık b&uuml;y&uuml;k bir yaraya d&ouml;n&uuml;şmesi &uuml;zerine 1949 yılında Hamdullah Suphi Tanrı&ouml;ver&rsquo;in gayretleri, Diyanet İşleri Başkanı Ahmed Hamdi Akseki&rsquo;nin hazırladığı bir rapor neticesinde 1949 yılında on ay kadar s&uuml;recek İmam Hatip Kursları, Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu tarafından a&ccedil;ılmıştır.<br /> 1950 yılında yapılan ve Demokrat Partinin iktidara geldiği se&ccedil;imin ardından bu &ccedil;ok &ouml;nemli ihtiyacın karşılanması i&ccedil;in &ouml;nemli &ccedil;alışmalar yapılmış ve ciddi adımlar atılmıştır.&nbsp; 13 Ekim 1951 tarih ve 601 sayılı kararla Tevh&icirc;d-i Tedr&icirc;sat Kanunu&rsquo;nun 4. maddesine dayanarak İmam-Hatip okullarının a&ccedil;ılmasına karar verildi ve bu karardan d&ouml;rt g&uuml;n sonra yedi ilde (İstanbul, Ankara, Adana, Konya, Kayseri, Maraş, Isparta) ilkokula dayalı ve ortaokul seviyesinde eğitim verecek d&ouml;rt yıllık İmam-Hatip okulları &ouml;ğretime başladı. İmam-Hatip okullarının ilk mezunlarını verdiği 1954-1955 &ouml;ğretim yılında bu okulların &uuml;&ccedil; yıllık lise kısmı da a&ccedil;ıldı.<br /> B&ouml;ylece Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak faaliyette bulunacak ve okul stat&uuml;s&uuml;nde olan İmam Hatip Okullarının T&uuml;rkiye&rsquo;deki ser&uuml;veni de başlamış oldu. Fakat bu okullar &uuml;zerinde yapılan tartışmalar ve spek&uuml;lasyonlar hi&ccedil; bitmedi. Bir kesim s&uuml;rekli olarak bu okulların laikliğe aykırı olduğunu ve laik rejimin temelini dinamitlediğini her vesile ile g&uuml;ndeme getirmeye devam etti. Aslında bu durum, CHP&rsquo;nin &ouml;nc&uuml;l&uuml;ğ&uuml;nde, bu milletin dinini &ouml;ğrenmesinden rahatsız olan bir kesim tarafından hi&ccedil;bir zaman g&uuml;ndemden d&uuml;ş&uuml;r&uuml;lmedi.<br /> &Ouml;zellikle her ihtilalin ardından bu okulların kapanılması, sayılarının azaltılması, giriş şartlarının zorlaştırılması ve buradan mezun olanları &ouml;n&uuml;n&uuml;n kapatılması i&ccedil;in &ccedil;alışmalar yapıldı. Bunların &ouml;nemli bir kısmı zaman zaman uygulamaya konuldu. &Ouml;zellikle 28 Şubat S&uuml;recinde yaşanan baş&ouml;rt&uuml;s&uuml; ve katsayı zul&uuml;mleri, &ccedil;ok acı ve elim hatıralarla birlikte, hafızalardaki canlılığını b&uuml;t&uuml;n trajedileri ile yaşatmaya devam etmektedir.<br /> Yıllardır bu milletin iman ve ahlakına &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k saldırı ve suikastlar var. Bu milleti dininden ve tarihinden koparmak i&ccedil;in &ccedil;ok sistemli saldırılar yapıldı ve yapılıyor. İslamiyet d&uuml;şmanları, bu gayret ve emellerinden hi&ccedil;bir zaman vazge&ccedil;mediler. &Ccedil;ok ş&uuml;k&uuml;r bu saldırılara karşı hamiyet sahibi m&uuml;minler de boş durmadılar ve bazı &ccedil;alışmalar yaptılar. İşte İmam Hatip Liseleri de bu &ccedil;alışmaların en &ouml;nemlilerinden biri olarak &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir vazife icra ediyor.<br /> 28 Şubat s&uuml;recinde İslam d&uuml;şmanları &ouml;zellikle İmam Hatip Liseleri be İlahiyat Fak&uuml;ltelerine musallat oldular ve tehdit ve şantajlarla ele ge&ccedil;irdikleri devlet g&uuml;c&uuml;n&uuml; kullanarak &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k zarar verdiler.<br /> Gen&ccedil; kızlarımız, Allah&rsquo;ın emirlerinin okutulduğu bir okula Allah&rsquo;ın bir emri olan baş&ouml;rt&uuml;s&uuml; ile giremediler. Kapılarda d&ouml;v&uuml;ld&uuml;ler ve okullardan atıldılar. Uzun yıllar devam eden &ccedil;ileli bir m&uuml;cadelenin ardından, &ccedil;ok ş&uuml;k&uuml;r Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak &uuml;zere hamiyet sahibi insanlar, bu okullara yeniden sahip &ccedil;ıktılar ve ihya ettiler.<br /> Bu okulların dindar ve bu milletin değerlerine sahip &ccedil;ıkan bir nesil yetiştirme gayretleri baştan beri bazılarını &ccedil;ok &ccedil;ok rahatsız ediyor. Elbette her kesimin i&ccedil;inde yanlış bazı d&uuml;ş&uuml;nce ve uygulamalar i&ccedil;inde olan insanlar vardır. Bu durum İmam Hatip mezunları i&ccedil;in de ge&ccedil;erlidir. Fakat bir orana tabi tuttuğumuz zaman, bu okul mezunlarının ve bu camia mensuplarının, bu &uuml;lkenin en d&uuml;r&uuml;st ve ahlaklı insanlar i&ccedil;inde &ouml;nemli bir yere sahip olduğu konusunda ş&uuml;phe olmamalıdır.<br /> Erol M&uuml;tercimler&rsquo;ın katıldığı bir TV programında sarf ettiği &quot;Ama sonuca bakın, o imam hatipten mezun olanlar bakın karşımıza ne olarak &ccedil;ıkıyor; sahtekar, cinsi sapık, ahlaksız&quot; ifadeleri, bir kesimin i&ccedil; d&uuml;nyasını ve karın ağrısını &ccedil;ok iyi yansıtıyor. Bu şekildeki ifadelerle milyonları bulan ve toplumda &ccedil;ok m&uuml;mtaz bir yere sahip olan bir kesime saldırmak, belli bir zihniyete sahip olan bir kesimin husumetinin &ccedil;ok a&ccedil;ık bir ifadesidir.<br /> <br /> Maalesef Erol M&uuml;tercimler denen şahıs da bu &ccedil;evrelerin s&ouml;zc&uuml;lerinden birisi olarak, bu &ccedil;irkin ifadeleri kullanmıştır. Bu necip millettin g&ouml;sterdiği asalet ve ciddi tepki sonucu her ne kadar &ouml;z&uuml;r dilemiş ve geri adım atmışsa bile, bunların dini her t&uuml;rl&uuml; kurum ve kuruluşa olan kin ve d&uuml;şmanlıklarında bir gerileme olacağı kanaatinde değilim. Bunlar yıllardır aynı hezeyanları tekrarlamaya devam ediyorlar.<br /> &Ccedil;ok ş&uuml;k&uuml;r. Artık bu milletin inancına ve değerlerine saldırmak o kadar kolay değil.<br /> Kim ve kimler neler yaparsa yapsın, bu kervan şerefle ve şanla y&uuml;r&uuml;meye devam edecektir.</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;"><br /> Abdulkadir MENEK</div>
Ekleme Tarihi: 10 Eylül 2020 - Perşembe

DİN EĞİTİM VE İMAM HATİP LISELERİ

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Bu milleti dininden ve manevi değerlerinden uzaklaştırmak i&ccedil;in y&uuml;zyılı aşkın bir s&uuml;redir dışarıdan planlanan ve sahneye konan &ccedil;ok sinsi &ccedil;alışmalar ve gayretler var. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu millete h&acirc;kim olmak ve s&ouml;z ge&ccedil;irmek i&ccedil;in tek yolun, onu dini değerlerinden ve inancından uzaklaştırmak olduğunu, Avrupa k&acirc;firleri ve onlardan ders alan Asya m&uuml;nafıkları &ccedil;ok iyi biliyorlar.<br /> &ldquo;Uzun yıllar İngiltere&rsquo;de &ccedil;eşitli bakanlık ve Başbakanlık g&ouml;revlerinde bulunan Gladston&rsquo;un bu konudaki yaklaşımı ve g&ouml;r&uuml;şleri &ccedil;ok ilgin&ccedil;tir. Aslında İslam &acirc;leminde uygulanan politikalar i&ccedil;in de &ccedil;ok &ouml;nemli bir fikir vermektedir.<br /> İngiliz Avam Kamarasındaki bir konuşması esnasında eline Kur&rsquo;an&rsquo;ı da alarak aşağıdaki ifadeleri kullanan ve o sıralarda S&ouml;m&uuml;rgeler Bakanı olarak g&ouml;rev yapan Gladston&rsquo;un g&ouml;r&uuml;şlerinin, daha sonraki yıllarda planlı bir şekilde uygulandığını s&ouml;ylemek m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r. &rsquo;&rsquo;Bu Kur&rsquo;an M&uuml;sl&uuml;manların elinde bulunduğu m&uuml;ddet&ccedil;e, biz onlara hakiki h&acirc;kim olamayız. Ne yapıp yapıp, bu Kur&rsquo;an&rsquo;ı s&uuml;k&ucirc;t ettirip ortadan kaldırmalıyız. Yahut da M&uuml;sl&uuml;manları ondan soğutmalıyız&rsquo;&rsquo;<br /> Bedi&uuml;zzaman bu s&ouml;zleri, s&ouml;ylenmesinden uzun yıllar sonra Van Valisi Tahir Paşa&rsquo;nın konağında kaldığı d&ouml;nemde, bir gazete haberinden &ouml;ğrendi. Bu s&ouml;zlere karşı adeta feveran eden Bedi&uuml;zzaman Hazretleri; &ldquo;&rsquo;&rsquo;Ben de Kur&rsquo;an&rsquo;ın s&ouml;nmez ve s&ouml;nd&uuml;r&uuml;lemez manevi bir g&uuml;neş olduğunu b&uuml;t&uuml;n d&uuml;nyaya ispat edeceğim&rsquo;&rsquo;&rdquo; demek suretiyle hayatının temel gayesini bu yıllarda net bir şekilde ortaya koydu. Daha sonraki yıllarda Kur&rsquo;an&rsquo;ın asrımıza bakan manevi vechesini insanlara anlatma ve ispat etme maksadıyla yazdığı eserlere Risale-i Nur K&uuml;lliyatı adını vererek manevi cihad meydanına atıldı.<br /> Osmanlı Devletinin dağılıp yıkılmasından sonra, b&uuml;t&uuml;n İslam &uuml;lkeleri ipi yırtılan bir tesbihin taneleri gibi etrafa savruldu. Bunların b&uuml;y&uuml;k bir &ccedil;oğunluğu, sinsi bir şekilde avına atlamayı bekleyen İslam d&uuml;şmanları tarafından paylaşıldı ve s&ouml;m&uuml;r&uuml;lmeye başlandı.<br /> T&uuml;rkiye&rsquo;de maalesef Cumhuriyet&rsquo;in ilan edilmesinin ardından dini eğitim konusunda &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k yanlışlara imza atıldı. Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereğince b&uuml;t&uuml;n dini kurumlar kapatıldı. Medreselerin kapısına kilitler vuruldu. Bu milletin ilim ve irfan merkezleri olan b&uuml;t&uuml;n tarikatlar yasaklandı. Din adamlarına zul&uuml;m ve işkencelerin en insafsız ve zalimane şekilleri reva g&ouml;r&uuml;ld&uuml;.<br /> Bu d&ouml;nemde Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereği olarak, 1923-1924 yılında 2258 &ouml;ğrenci ile yirmi dokuz adet İmam Hatip Mektebi a&ccedil;ılmış ve uygulanan politikalar neticesinden her ge&ccedil;en yıl sayıları azalarak, 1929-1930 &Ouml;ğretim yılında bu mektepler tamamen kapatılmıştır. Bu yıllarda ilk ve ortaokullarda &ccedil;ok yetersiz bir m&uuml;fredat ile okutulan Din Dersleri de tamamen kaldırılmıştır.<br /> Bu gelişmeler &uuml;zerine insanlar, evlatlarına Kur&rsquo;an &ouml;ğretemez hale geldiler. Samanlıklarda ve kuytu k&ouml;şelerde &ccedil;ocuklara elifba &ouml;ğretenlere baskınlar d&uuml;zenlendi. Bu insanların pek &ccedil;oğu zindanlara atıldı. &Ouml;nemli bir kısmı İstiklal Mahkemelerinin zalimce kararları neticesi idam edildiler.<br /> Kurtuluş Savaşında her şeyini ortaya koyarak m&uuml;cadele eden, varını yoğunu feda eden necip milletimiz, uzun yıllar tahamm&uuml;l ve sabrın en son sınırında yaşayarak, yeniden dinini &ouml;ğrenebileceği g&uuml;nlerin gelmesi i&ccedil;in g&ouml;zyaşları ile Rabbine iltica etti ve dualarda bulundu.<br /> Bu d&ouml;nemde Bedi&uuml;zzaman Hazretleri de, insanların imanını kurtarmak ve kuvvetlendirmek i&ccedil;in az sayıda talebeleri ile zerre miktar taviz vermeden m&uuml;cadelesine devam ediyordu. Bunun i&ccedil;in &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bedeller &ouml;dedi ve hayatının yirmi beş yılını hapislerde ve s&uuml;rg&uuml;nlerde ge&ccedil;irdi.<br /> Bir&ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k din &acirc;limi ve hoca da, bu d&ouml;nemde &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bedeller &ouml;dediler. Esad Erbili ve İskilipli Atıf Hoca gibi bir&ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k zat, idam edilerek şehadet mertebesine ulaştı. İstiklal Mahkemeleri tarafından idama g&ouml;nderilen din adamı ve hocaların sayısı hakkında, bug&uuml;n maalesef hi&ccedil; kimse sağlıklı bir rakam veremiyor.<br /> &Ouml;yle g&uuml;nler geldi ki, bu millet cenazesini yıkayacak ve defin duasını yapacak bir hoca bile bulamaz hale geldi. Bu b&uuml;y&uuml;k sosyal problem ve felaket, halkın ruhunda ve manevi d&uuml;nyasında &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k yaralar a&ccedil;maya başladı.<br /> Bu şiddetli ihtiyacın &ccedil;ok fazla b&uuml;y&uuml;mesi ve artık b&uuml;y&uuml;k bir yaraya d&ouml;n&uuml;şmesi &uuml;zerine 1949 yılında Hamdullah Suphi Tanrı&ouml;ver&rsquo;in gayretleri, Diyanet İşleri Başkanı Ahmed Hamdi Akseki&rsquo;nin hazırladığı bir rapor neticesinde 1949 yılında on ay kadar s&uuml;recek İmam Hatip Kursları, Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu tarafından a&ccedil;ılmıştır.<br /> 1950 yılında yapılan ve Demokrat Partinin iktidara geldiği se&ccedil;imin ardından bu &ccedil;ok &ouml;nemli ihtiyacın karşılanması i&ccedil;in &ouml;nemli &ccedil;alışmalar yapılmış ve ciddi adımlar atılmıştır.&nbsp; 13 Ekim 1951 tarih ve 601 sayılı kararla Tevh&icirc;d-i Tedr&icirc;sat Kanunu&rsquo;nun 4. maddesine dayanarak İmam-Hatip okullarının a&ccedil;ılmasına karar verildi ve bu karardan d&ouml;rt g&uuml;n sonra yedi ilde (İstanbul, Ankara, Adana, Konya, Kayseri, Maraş, Isparta) ilkokula dayalı ve ortaokul seviyesinde eğitim verecek d&ouml;rt yıllık İmam-Hatip okulları &ouml;ğretime başladı. İmam-Hatip okullarının ilk mezunlarını verdiği 1954-1955 &ouml;ğretim yılında bu okulların &uuml;&ccedil; yıllık lise kısmı da a&ccedil;ıldı.<br /> B&ouml;ylece Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak faaliyette bulunacak ve okul stat&uuml;s&uuml;nde olan İmam Hatip Okullarının T&uuml;rkiye&rsquo;deki ser&uuml;veni de başlamış oldu. Fakat bu okullar &uuml;zerinde yapılan tartışmalar ve spek&uuml;lasyonlar hi&ccedil; bitmedi. Bir kesim s&uuml;rekli olarak bu okulların laikliğe aykırı olduğunu ve laik rejimin temelini dinamitlediğini her vesile ile g&uuml;ndeme getirmeye devam etti. Aslında bu durum, CHP&rsquo;nin &ouml;nc&uuml;l&uuml;ğ&uuml;nde, bu milletin dinini &ouml;ğrenmesinden rahatsız olan bir kesim tarafından hi&ccedil;bir zaman g&uuml;ndemden d&uuml;ş&uuml;r&uuml;lmedi.<br /> &Ouml;zellikle her ihtilalin ardından bu okulların kapanılması, sayılarının azaltılması, giriş şartlarının zorlaştırılması ve buradan mezun olanları &ouml;n&uuml;n&uuml;n kapatılması i&ccedil;in &ccedil;alışmalar yapıldı. Bunların &ouml;nemli bir kısmı zaman zaman uygulamaya konuldu. &Ouml;zellikle 28 Şubat S&uuml;recinde yaşanan baş&ouml;rt&uuml;s&uuml; ve katsayı zul&uuml;mleri, &ccedil;ok acı ve elim hatıralarla birlikte, hafızalardaki canlılığını b&uuml;t&uuml;n trajedileri ile yaşatmaya devam etmektedir.<br /> Yıllardır bu milletin iman ve ahlakına &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k saldırı ve suikastlar var. Bu milleti dininden ve tarihinden koparmak i&ccedil;in &ccedil;ok sistemli saldırılar yapıldı ve yapılıyor. İslamiyet d&uuml;şmanları, bu gayret ve emellerinden hi&ccedil;bir zaman vazge&ccedil;mediler. &Ccedil;ok ş&uuml;k&uuml;r bu saldırılara karşı hamiyet sahibi m&uuml;minler de boş durmadılar ve bazı &ccedil;alışmalar yaptılar. İşte İmam Hatip Liseleri de bu &ccedil;alışmaların en &ouml;nemlilerinden biri olarak &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir vazife icra ediyor.<br /> 28 Şubat s&uuml;recinde İslam d&uuml;şmanları &ouml;zellikle İmam Hatip Liseleri be İlahiyat Fak&uuml;ltelerine musallat oldular ve tehdit ve şantajlarla ele ge&ccedil;irdikleri devlet g&uuml;c&uuml;n&uuml; kullanarak &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k zarar verdiler.<br /> Gen&ccedil; kızlarımız, Allah&rsquo;ın emirlerinin okutulduğu bir okula Allah&rsquo;ın bir emri olan baş&ouml;rt&uuml;s&uuml; ile giremediler. Kapılarda d&ouml;v&uuml;ld&uuml;ler ve okullardan atıldılar. Uzun yıllar devam eden &ccedil;ileli bir m&uuml;cadelenin ardından, &ccedil;ok ş&uuml;k&uuml;r Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak &uuml;zere hamiyet sahibi insanlar, bu okullara yeniden sahip &ccedil;ıktılar ve ihya ettiler.<br /> Bu okulların dindar ve bu milletin değerlerine sahip &ccedil;ıkan bir nesil yetiştirme gayretleri baştan beri bazılarını &ccedil;ok &ccedil;ok rahatsız ediyor. Elbette her kesimin i&ccedil;inde yanlış bazı d&uuml;ş&uuml;nce ve uygulamalar i&ccedil;inde olan insanlar vardır. Bu durum İmam Hatip mezunları i&ccedil;in de ge&ccedil;erlidir. Fakat bir orana tabi tuttuğumuz zaman, bu okul mezunlarının ve bu camia mensuplarının, bu &uuml;lkenin en d&uuml;r&uuml;st ve ahlaklı insanlar i&ccedil;inde &ouml;nemli bir yere sahip olduğu konusunda ş&uuml;phe olmamalıdır.<br /> Erol M&uuml;tercimler&rsquo;ın katıldığı bir TV programında sarf ettiği &quot;Ama sonuca bakın, o imam hatipten mezun olanlar bakın karşımıza ne olarak &ccedil;ıkıyor; sahtekar, cinsi sapık, ahlaksız&quot; ifadeleri, bir kesimin i&ccedil; d&uuml;nyasını ve karın ağrısını &ccedil;ok iyi yansıtıyor. Bu şekildeki ifadelerle milyonları bulan ve toplumda &ccedil;ok m&uuml;mtaz bir yere sahip olan bir kesime saldırmak, belli bir zihniyete sahip olan bir kesimin husumetinin &ccedil;ok a&ccedil;ık bir ifadesidir.<br /> <br /> Maalesef Erol M&uuml;tercimler denen şahıs da bu &ccedil;evrelerin s&ouml;zc&uuml;lerinden birisi olarak, bu &ccedil;irkin ifadeleri kullanmıştır. Bu necip millettin g&ouml;sterdiği asalet ve ciddi tepki sonucu her ne kadar &ouml;z&uuml;r dilemiş ve geri adım atmışsa bile, bunların dini her t&uuml;rl&uuml; kurum ve kuruluşa olan kin ve d&uuml;şmanlıklarında bir gerileme olacağı kanaatinde değilim. Bunlar yıllardır aynı hezeyanları tekrarlamaya devam ediyorlar.<br /> &Ccedil;ok ş&uuml;k&uuml;r. Artık bu milletin inancına ve değerlerine saldırmak o kadar kolay değil.<br /> Kim ve kimler neler yaparsa yapsın, bu kervan şerefle ve şanla y&uuml;r&uuml;meye devam edecektir.</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;"><br /> Abdulkadir MENEK</div>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.