Yeşilin ormanına, yatayına, dikeyine, her türlüsüne karşı bunlar
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Hatay ya da İstanbul, farketmiyor. Bir kitle, yeşilin yer türlüsüne çarpık ideolojik merceğinden bakıyor ve “fayda” umuyorsa “Yeşilin canı cehenneme” diyor. Hatay’da muhteşem bir ekosisteme kıyıldı, İstanbul’da fevkalade çevreci bir peyzaj düzeni imha ediliyor ama hastalıklı bir ideolojinin, pis bir ortaklığın tarafları gıkını bile çıkartmıyor.<br />
Gülşen Kılınçer<br />
<br />
İki olay… Aslında şekil olarak hiç mi hiç benzemiyor. Üstüne bir de mesafe konusu var. Bu iki olayın arasında kilometreler var. Ne var ki bütün bu benzemezliklerine rağmen aslında birbirine çok benzeyen iki olay.<br />
Birisi, Hatay’daki orman yangını, diğeri de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yol kenarlarındaki peyzaj çalışmaları.<br />
“Ne alaka?” dediğinizi duyar gibiyim ama pek öyle değil…<br />
Gelin, birlikte bakalım.<br />
Birileri, cânım ormanları yakıyor, bu aşağılık eylemi PKK’nın Ateşin Çocukları İnisiyatifi üstleniyor. Öyle bir vahşi saldırı ki, insanlar ateşli silahlarla yaylım ateş altında kalmış gibi, çocukları kucağında filan canını kurtarmaya çalışıyor. Hedef belli, insan ve insanın en olmazsa olmazı olan yeşil. Amaç dünyanın en kıymetli iki unsurunu, temel unsurlarını rahatsız etmek, zarar vermek, imha etmek.<br />
Bir başka birileri de Hatay’dan bin 100 kilometre ötede bir başka eylemi gerçekleştiriyor. İstanbul’un kâh çevre yollarında, kâh ana arterlerde, kâh küçük ama işlek yollarda yıllardır yoğun trafikteki egzoz gazına bir nebze çare olan, gelen geçeni sahici yeşilliğiyle rahatlatan canlı bitki peyzajlarını imha ediyor; yani bildiğiniz yeşili imha ediyor.<br />
Hatay’da birileri, capcanlı bir ekosistemi tanınmaz hale getiriyor, arkalarında kavrulmuş ağaçlar, ateşin ortasında dona kalmış / yana kalmış hayvanlar bırakıyor. İstanbul’da da birileri yollar boyunca uzayıp giden capcanlı çiçekleri, çimenleri, bodur bitkileri, ez cümle yine yeşili imha ediyor, arkasında yoksul, sefil, pis Orta Amerika ülkelerinin bunalımlı insanlarının duvarlara çiziktirdiği amorf şeyleri, grafiti denilen zevksizliği bırakıyor.<br />
Evet, benzer olaylar. İyiye, güzele, doğruya yönelik taammüden saldırılarda ton, derece farkı olsa da mahiyet farkı kesinlikle yok.<br />
PKK’nın “ergen teröristler”inden oluşan Ateşin Çocukları İnisiyatifi ile - tuhaf ama - Türkiye Cumhuriyeti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aynı çizgide, aynı düzlemde buluşuyor. Çünkü siyaseten yol, kader birliği kurdular, hanidir hep beraber hareket ediyorlar. Artık sağır sultan bile biliyor ki, bu zilletli ortaklığın tek motivasyonu var, o da “Erdoğan nefreti”. Daha doğrusu Erdoğan’ın şahsında ona destek veren ezici çoğunluğa, daha doğrusu bu ülkeyi ülke yapan, bu ülkeyi seven, bu ülkenin inancına sahip olan ve sahip çıkan makul çoğunluğa hasımlar, düşmanlar.<br />
Bu öyle rezil bir ittifak ki, işin CHP tarafında, muhalif blok tarafında hemen hepsinin “bio”sunda TC rumuzu var, Cumhuriyet’in kurucusunun resmi var ama etekleri zil çalıyor, bu cumhuriyetin topraklarında ormanlar yanıyor diye.<br />
Taksim’de, Kaz Dağlarında, Karadeniz’de üç-beş ağaç kesildi diye ayaklanan, çevrecilik kasan bu utanmazlar, utanmadan ya bu olayları destekliyor ya da ahlâksızca bir sessizliğe bürünüyor.<br />
Kimisi aklınca kurnaz takılıyor. Mesela çapsız teatral birikimiyle dizi oyunculuğunda daha fazla tutunamayıp, ortalıkta Nazım Hikmet karikatürü gibi dolaşan ve sonunda Meclis’e kapağı atan TİP’li “milletvekili” Barış Atay, olayı üstlenen PKK’nın açıklamasını çift ünlemle veriyor, hani güya şüpheli bir açıklamaymış süsü vermeye çalışıyor.<br />
Gazetelerinde PKK kampını gezip, “Yere sigara bile atmıyorlar, o kadar çevreciler” diye yazabilen müptezeller, hala PKK’yı tezkiye etme çabasındalar. “Yangın trafodan çıktı, maden için devlet yaktı, konut alanı açma amaçlı yakıldı, sigara izmariti sebep oldu, bunlar hep Erdoğan’ın musibetleri o gitmeden rahat yok” diye yazıp, paylaşıp duruyorlar.<br />
“Türkiye baştan sona yangın yerine dönecektir” diyen PKK elebaşlarından Nurettin Demirtaş’ın sözleri hala arşivlerde dururken, PKK’nın gençlik örgütlerinden Ateşin Çocukları İnisiyatifi’nin Hatay, Kahramanmaraş, Rize’deki yangınlara dair sahiplenmesi öylece durup dururken “içimizdeki gâvurlar” hala çarpıtma, o olmazsa unutturma derdindeler.<br />
Hatırlarsınız, Avusturalya’daki yangınlar bile anında ve günlerce gündem olmuştu. Ortalık duyar kasandan geçilmiyordu. Ama ülke Türkiye olunca ama çıkaran PKK olunca herkes ahlâksızca üç maymunu oynuyor.<br />
Velhasılı Hatay ya da İstanbul, fark etmiyor. Şu an İstanbul’da milyonlarca bitki katlediliyor ama bu hastalıklı ideolojinin ortakları gıkını çıkartmıyor.<br />
Onun için fark yok aralarında. Hepiniz, topunuz aynı yolun yolcususunuz, aynı zehirli siyaset tarzının ürünüsünüz.<br />
Yazıklar olsun.<br />
<br />
Gülsen KILINÇER</div>
Ekleme
Tarihi: 13 Ekim 2020 - Salı
Yeşilin ormanına, yatayına, dikeyine, her türlüsüne karşı bunlar
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Hatay ya da İstanbul, farketmiyor. Bir kitle, yeşilin yer türlüsüne çarpık ideolojik merceğinden bakıyor ve “fayda” umuyorsa “Yeşilin canı cehenneme” diyor. Hatay’da muhteşem bir ekosisteme kıyıldı, İstanbul’da fevkalade çevreci bir peyzaj düzeni imha ediliyor ama hastalıklı bir ideolojinin, pis bir ortaklığın tarafları gıkını bile çıkartmıyor.<br />
Gülşen Kılınçer<br />
<br />
İki olay… Aslında şekil olarak hiç mi hiç benzemiyor. Üstüne bir de mesafe konusu var. Bu iki olayın arasında kilometreler var. Ne var ki bütün bu benzemezliklerine rağmen aslında birbirine çok benzeyen iki olay.<br />
Birisi, Hatay’daki orman yangını, diğeri de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yol kenarlarındaki peyzaj çalışmaları.<br />
“Ne alaka?” dediğinizi duyar gibiyim ama pek öyle değil…<br />
Gelin, birlikte bakalım.<br />
Birileri, cânım ormanları yakıyor, bu aşağılık eylemi PKK’nın Ateşin Çocukları İnisiyatifi üstleniyor. Öyle bir vahşi saldırı ki, insanlar ateşli silahlarla yaylım ateş altında kalmış gibi, çocukları kucağında filan canını kurtarmaya çalışıyor. Hedef belli, insan ve insanın en olmazsa olmazı olan yeşil. Amaç dünyanın en kıymetli iki unsurunu, temel unsurlarını rahatsız etmek, zarar vermek, imha etmek.<br />
Bir başka birileri de Hatay’dan bin 100 kilometre ötede bir başka eylemi gerçekleştiriyor. İstanbul’un kâh çevre yollarında, kâh ana arterlerde, kâh küçük ama işlek yollarda yıllardır yoğun trafikteki egzoz gazına bir nebze çare olan, gelen geçeni sahici yeşilliğiyle rahatlatan canlı bitki peyzajlarını imha ediyor; yani bildiğiniz yeşili imha ediyor.<br />
Hatay’da birileri, capcanlı bir ekosistemi tanınmaz hale getiriyor, arkalarında kavrulmuş ağaçlar, ateşin ortasında dona kalmış / yana kalmış hayvanlar bırakıyor. İstanbul’da da birileri yollar boyunca uzayıp giden capcanlı çiçekleri, çimenleri, bodur bitkileri, ez cümle yine yeşili imha ediyor, arkasında yoksul, sefil, pis Orta Amerika ülkelerinin bunalımlı insanlarının duvarlara çiziktirdiği amorf şeyleri, grafiti denilen zevksizliği bırakıyor.<br />
Evet, benzer olaylar. İyiye, güzele, doğruya yönelik taammüden saldırılarda ton, derece farkı olsa da mahiyet farkı kesinlikle yok.<br />
PKK’nın “ergen teröristler”inden oluşan Ateşin Çocukları İnisiyatifi ile - tuhaf ama - Türkiye Cumhuriyeti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aynı çizgide, aynı düzlemde buluşuyor. Çünkü siyaseten yol, kader birliği kurdular, hanidir hep beraber hareket ediyorlar. Artık sağır sultan bile biliyor ki, bu zilletli ortaklığın tek motivasyonu var, o da “Erdoğan nefreti”. Daha doğrusu Erdoğan’ın şahsında ona destek veren ezici çoğunluğa, daha doğrusu bu ülkeyi ülke yapan, bu ülkeyi seven, bu ülkenin inancına sahip olan ve sahip çıkan makul çoğunluğa hasımlar, düşmanlar.<br />
Bu öyle rezil bir ittifak ki, işin CHP tarafında, muhalif blok tarafında hemen hepsinin “bio”sunda TC rumuzu var, Cumhuriyet’in kurucusunun resmi var ama etekleri zil çalıyor, bu cumhuriyetin topraklarında ormanlar yanıyor diye.<br />
Taksim’de, Kaz Dağlarında, Karadeniz’de üç-beş ağaç kesildi diye ayaklanan, çevrecilik kasan bu utanmazlar, utanmadan ya bu olayları destekliyor ya da ahlâksızca bir sessizliğe bürünüyor.<br />
Kimisi aklınca kurnaz takılıyor. Mesela çapsız teatral birikimiyle dizi oyunculuğunda daha fazla tutunamayıp, ortalıkta Nazım Hikmet karikatürü gibi dolaşan ve sonunda Meclis’e kapağı atan TİP’li “milletvekili” Barış Atay, olayı üstlenen PKK’nın açıklamasını çift ünlemle veriyor, hani güya şüpheli bir açıklamaymış süsü vermeye çalışıyor.<br />
Gazetelerinde PKK kampını gezip, “Yere sigara bile atmıyorlar, o kadar çevreciler” diye yazabilen müptezeller, hala PKK’yı tezkiye etme çabasındalar. “Yangın trafodan çıktı, maden için devlet yaktı, konut alanı açma amaçlı yakıldı, sigara izmariti sebep oldu, bunlar hep Erdoğan’ın musibetleri o gitmeden rahat yok” diye yazıp, paylaşıp duruyorlar.<br />
“Türkiye baştan sona yangın yerine dönecektir” diyen PKK elebaşlarından Nurettin Demirtaş’ın sözleri hala arşivlerde dururken, PKK’nın gençlik örgütlerinden Ateşin Çocukları İnisiyatifi’nin Hatay, Kahramanmaraş, Rize’deki yangınlara dair sahiplenmesi öylece durup dururken “içimizdeki gâvurlar” hala çarpıtma, o olmazsa unutturma derdindeler.<br />
Hatırlarsınız, Avusturalya’daki yangınlar bile anında ve günlerce gündem olmuştu. Ortalık duyar kasandan geçilmiyordu. Ama ülke Türkiye olunca ama çıkaran PKK olunca herkes ahlâksızca üç maymunu oynuyor.<br />
Velhasılı Hatay ya da İstanbul, fark etmiyor. Şu an İstanbul’da milyonlarca bitki katlediliyor ama bu hastalıklı ideolojinin ortakları gıkını çıkartmıyor.<br />
Onun için fark yok aralarında. Hepiniz, topunuz aynı yolun yolcususunuz, aynı zehirli siyaset tarzının ürünüsünüz.<br />
Yazıklar olsun.<br />
<br />
Gülsen KILINÇER</div>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.