AĞZIMIZIN TADI YOK ARTIK
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">En güzel sözlerin sahibinin adıyla…Allah’ın adıyla…<br />
‘İman etmiş kullarıma söyle’’Alış-verişin ve dostluğun olmadığı o gün gelmeden evvel, dosdoğru namazı kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak etsinler’’(İbrahim Suresi 31) Şüphesiz Allah doğruyu söyler…<br />
Yaklaşık bir yıldır dünya genelini meşgul eden Corona virüsü ve binlerce insanın ölümüne şahitlik etmek bizi derinden üzdü. Ülkemizde bu salgın Mart ayında baş gösterdi ve bizler birçok işlerimizi azaltarak ve belli kısıtlamalar çerçevesinde yapmaya başladık. Yaşadıklarımızdan sebepne ağzımızın tadı, huzurumuz kaldı. Hiç bir şeyden memnun olamaz olduk. Bir yalnızlık, nereye gitsek, neyi yapsak hayatımızın eski tadının olmadığı bir dönemden geçiyoruz. İlk salgın çıktığında ‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ‘demiştim. Şimdi insanlar bile eskisi gibi değil.<br />
‘’ Kārûn Mûsâ’nın kavmindendi. O, gücüne dayanarak onlara haksızlık etmekteydi. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki sadece anahtarlarını güçlü kuvvetli bir ekip bile zor taşırdı. Halkı ona şöyle demişti: "Sakın şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez.’’<br />
‘’ Allah’ın sana verdiğinden âhiret yurdunu kazanmaya bak ve dünyadan nasibini unutma! Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de insanlara ihsanda bulun. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışma! Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez."(Kasas Suresi.76-77)<br />
Yeryüzünü yeniden imar etmeyi isteyen, gücüne dayanarak haksızlık yapan bozguncuların her alanda açtığı fitne ateşi bir türlü söndürülemiyor.En büyük musibet Müslümanların artık haksızlık karşısında ses çıkaramayışı, zulme ‘Dur’ diyemeyişi oldu ve bu belâları daha da arttırdı.<br />
‘Şu musibet bir kalksa’ dedik ama bu musibet niye geldi diye düşünmedik. Ümmetinin en çok dünyaya meyil etmesinden endişe eden peygamberimizin ümmeti şimdilerde dünya hastalığına tutuldu da bir türlü dünya sevgisinden kurtulamıyor. Corona bu hastalığın yanında hiç kalır.<br />
Kardeşliğin harcandığı, komşuluğun yok olduğu, akrabaların bir birine güvenin bittiği bir dünya elbette bize huzur vermeyecek. Sıcak savaşların bitip paralarla ve virüslerle savaştığı dünya da Allah’a olan ümidini yitirmeden Allah’ı dost bilen cennet yolcusu çocukların ve insanlarının yüzünü görmek bizlerin de yüreğine umut oluyor.<br />
Ben kendimde olan hüznün kaynağının bu kısıtlamalar nedeniyle olduğunu düşünürken başka, bambaşka bir şey var. Peki, nedir bu garipliğin sebebi? Diye kendimle cebelleşirken bir video ile sarsıldım. İşte bu! Ne yaparsam eksik hissettiğim mazluma kucak açamamak, yeteri kadar yardım edememek derinden etkiledi. Dünyada ki garipler şimdinin insanlığın üstüne düşecek belaları üzerine çekmiş, çocuk dememiş, yaşlı dememiş, kadın dememiş, seçilmiş belâ paratonelleri! Ümmetin garipleri, yetimleri, kimsesizleri!<br />
İdlip’te bir çocuk çöplerden naylon toplayarak günlük 3 TL ye evine sadece ekmek götüren o çocuk var ya Ümmetin yüzüne kocaman bir şamar vurur gibi bir söz ediyor. ‘Üç aydır patatesi görmedik. Patates çok pahalı 3 TL Şimdi bir şey çıkarsa (para eden bir şey bulursam) 2 kilo patates alıp peygamberimizin ruhuna dağıtacağım’ Hepimiz bu sözün üzerine döküp düşünmemiz lazım. Allah için vermeyi, elimizde olursa vermek olarak anlayan bizler, ya da önce kendimiz sonra başkaları anlayışı mı köreltti bizim vicdanlarımızı. Huzuru biz bundan kaybettik galiba. Evlerimizde her şey bolca bulunurken, yediğimiz önümüzde yemediğimiz ardımızdayken mutsuzuz arkadaş. Huzurumuz kaçmış, hiçbir yer avutamazken gönlümüzü, bunlar bu çocuk gibi daha nice çocuğun yürek acısıdır kim bilir. Evlatlarının karnını doyuramayan bir annenin sessiz çığlığı mı böler uykularımızı? Koca dünya dar gelir. Acı acı büyür içimizde bir kimsesizlik ve nedendir bilmeyiz ya! Ben bildim, hissettim bu acıyı ve sizlerle baylaşıyorum. İdlip’ te, yada dünyanın neresinde olursa olsun, ayakkabısı olmayan çocukların ayak sızılarını hissetmeden uyumak haram olmalı bize. Yüreklerinden vurulan, çocukları için acı çeken birçok kadınların efkârına kulak tıkayamayız, çaresiz babaların kederini göremezden gelemeyiz. Ölüm çok yakın ve öldüğümüz zaman’ Keşke dünyada rahat diye bir şeyi istemeseydim de Allah için rahatımı feda etseydim’ deyip pişman olmayalım. Son sözümüz yine Rabbimizin olsun;<br />
"Yavrucuğum, namazını özenle kıl, iyi olanı emret, kötü olana karşı koy, başına gelene sabret. İşte bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir."(Lokman Suresi.17)</div>
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;"> </div>
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;"><br />
Ravza Zeybek</div>
Ekleme
Tarihi: 14 Ekim 2020 - Çarşamba
AĞZIMIZIN TADI YOK ARTIK
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">En güzel sözlerin sahibinin adıyla…Allah’ın adıyla…<br />
‘İman etmiş kullarıma söyle’’Alış-verişin ve dostluğun olmadığı o gün gelmeden evvel, dosdoğru namazı kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak etsinler’’(İbrahim Suresi 31) Şüphesiz Allah doğruyu söyler…<br />
Yaklaşık bir yıldır dünya genelini meşgul eden Corona virüsü ve binlerce insanın ölümüne şahitlik etmek bizi derinden üzdü. Ülkemizde bu salgın Mart ayında baş gösterdi ve bizler birçok işlerimizi azaltarak ve belli kısıtlamalar çerçevesinde yapmaya başladık. Yaşadıklarımızdan sebepne ağzımızın tadı, huzurumuz kaldı. Hiç bir şeyden memnun olamaz olduk. Bir yalnızlık, nereye gitsek, neyi yapsak hayatımızın eski tadının olmadığı bir dönemden geçiyoruz. İlk salgın çıktığında ‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ‘demiştim. Şimdi insanlar bile eskisi gibi değil.<br />
‘’ Kārûn Mûsâ’nın kavmindendi. O, gücüne dayanarak onlara haksızlık etmekteydi. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki sadece anahtarlarını güçlü kuvvetli bir ekip bile zor taşırdı. Halkı ona şöyle demişti: "Sakın şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez.’’<br />
‘’ Allah’ın sana verdiğinden âhiret yurdunu kazanmaya bak ve dünyadan nasibini unutma! Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de insanlara ihsanda bulun. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışma! Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez."(Kasas Suresi.76-77)<br />
Yeryüzünü yeniden imar etmeyi isteyen, gücüne dayanarak haksızlık yapan bozguncuların her alanda açtığı fitne ateşi bir türlü söndürülemiyor.En büyük musibet Müslümanların artık haksızlık karşısında ses çıkaramayışı, zulme ‘Dur’ diyemeyişi oldu ve bu belâları daha da arttırdı.<br />
‘Şu musibet bir kalksa’ dedik ama bu musibet niye geldi diye düşünmedik. Ümmetinin en çok dünyaya meyil etmesinden endişe eden peygamberimizin ümmeti şimdilerde dünya hastalığına tutuldu da bir türlü dünya sevgisinden kurtulamıyor. Corona bu hastalığın yanında hiç kalır.<br />
Kardeşliğin harcandığı, komşuluğun yok olduğu, akrabaların bir birine güvenin bittiği bir dünya elbette bize huzur vermeyecek. Sıcak savaşların bitip paralarla ve virüslerle savaştığı dünya da Allah’a olan ümidini yitirmeden Allah’ı dost bilen cennet yolcusu çocukların ve insanlarının yüzünü görmek bizlerin de yüreğine umut oluyor.<br />
Ben kendimde olan hüznün kaynağının bu kısıtlamalar nedeniyle olduğunu düşünürken başka, bambaşka bir şey var. Peki, nedir bu garipliğin sebebi? Diye kendimle cebelleşirken bir video ile sarsıldım. İşte bu! Ne yaparsam eksik hissettiğim mazluma kucak açamamak, yeteri kadar yardım edememek derinden etkiledi. Dünyada ki garipler şimdinin insanlığın üstüne düşecek belaları üzerine çekmiş, çocuk dememiş, yaşlı dememiş, kadın dememiş, seçilmiş belâ paratonelleri! Ümmetin garipleri, yetimleri, kimsesizleri!<br />
İdlip’te bir çocuk çöplerden naylon toplayarak günlük 3 TL ye evine sadece ekmek götüren o çocuk var ya Ümmetin yüzüne kocaman bir şamar vurur gibi bir söz ediyor. ‘Üç aydır patatesi görmedik. Patates çok pahalı 3 TL Şimdi bir şey çıkarsa (para eden bir şey bulursam) 2 kilo patates alıp peygamberimizin ruhuna dağıtacağım’ Hepimiz bu sözün üzerine döküp düşünmemiz lazım. Allah için vermeyi, elimizde olursa vermek olarak anlayan bizler, ya da önce kendimiz sonra başkaları anlayışı mı köreltti bizim vicdanlarımızı. Huzuru biz bundan kaybettik galiba. Evlerimizde her şey bolca bulunurken, yediğimiz önümüzde yemediğimiz ardımızdayken mutsuzuz arkadaş. Huzurumuz kaçmış, hiçbir yer avutamazken gönlümüzü, bunlar bu çocuk gibi daha nice çocuğun yürek acısıdır kim bilir. Evlatlarının karnını doyuramayan bir annenin sessiz çığlığı mı böler uykularımızı? Koca dünya dar gelir. Acı acı büyür içimizde bir kimsesizlik ve nedendir bilmeyiz ya! Ben bildim, hissettim bu acıyı ve sizlerle baylaşıyorum. İdlip’ te, yada dünyanın neresinde olursa olsun, ayakkabısı olmayan çocukların ayak sızılarını hissetmeden uyumak haram olmalı bize. Yüreklerinden vurulan, çocukları için acı çeken birçok kadınların efkârına kulak tıkayamayız, çaresiz babaların kederini göremezden gelemeyiz. Ölüm çok yakın ve öldüğümüz zaman’ Keşke dünyada rahat diye bir şeyi istemeseydim de Allah için rahatımı feda etseydim’ deyip pişman olmayalım. Son sözümüz yine Rabbimizin olsun;<br />
"Yavrucuğum, namazını özenle kıl, iyi olanı emret, kötü olana karşı koy, başına gelene sabret. İşte bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir."(Lokman Suresi.17)</div>
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;"> </div>
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;"><br />
Ravza Zeybek</div>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.