Mehmet Nuri BİNGÖL
Köşe Yazarı
Mehmet Nuri BİNGÖL
 

TARIK BUĞRA VE OSMANLI

<p>&ldquo;Osmancık&rdquo; romanı, temel h&acirc;dise olarak &ldquo;Osman H&acirc;n G&acirc;zi&rdquo;nin hayat safhasının hik&acirc;yesi gibi g&ouml;r&uuml;nse de, kahramanlarının s&ouml;z, d&uuml;ş&uuml;nce, hay&acirc;l ve tasavvurları vasıtasıyla, bir &ldquo;Cih&acirc;n Devleti&rdquo;nin kuruluşundaki tek unsurun &ldquo;kuvvet&rdquo; olamayacağı fikrini işlemektedir.</p> <p>Vefa&icirc; Şeyhi Ede Balı&rsquo;nın g&ouml;z&uuml;yle &ldquo;-D&uuml;nyayı bize b&uuml;y&uuml;k g&ouml;steren bizim k&uuml;&ccedil;&uuml;kl&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z oğul. Hırsımız, sabırsızlığımız, bencilliğimiz.&rdquo;dir. (s. 11)</p> <p>&ldquo;Doğru, D&uuml;nya b&uuml;y&uuml;kt&uuml;r&hellip; &Ccedil;ok, &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;kt&uuml;r; hatta Osman&rsquo;ın kurabildiğinden de &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;kt&uuml;r. Fakat bir &ouml;m&uuml;r i&ccedil;in, tek insan i&ccedil;indir bu b&uuml;y&uuml;kl&uuml;k. Bir soy i&ccedil;in değil; bir soyun benimseyeceği, bir soya benimsetilecek bir ama&ccedil;, bir &uuml;lk&uuml; i&ccedil;in değil!<br /> Ve, D&uuml;nya&rsquo;nın b&ouml;yle ama&ccedil;lar ve &uuml;lk&uuml;ler i&ccedil;in k&uuml;&ccedil;&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; d&ouml;nemler vardır.<br /> Ve D&uuml;nya b&ouml;yle bir d&ouml;nemdedir.<br /> Ve, D&uuml;nya &ouml;yle bir soy, &ouml;yle bir &uuml;lk&uuml; beklemektedir.<br /> Ve, D&uuml;nya&rsquo;ya tekliğinden ayrılmış, soyu ve &uuml;lk&uuml;s&uuml; ile &ouml;zdeşleşmiş, soyunu &uuml;lk&uuml;s&uuml; ile &ouml;zdeşleştirmiş biri gerektir. &rdquo; (s. 11-12)</p> <p>Yine Ede Balı&rsquo;nın if&acirc;desiyle, bu sıfatlara sahip olamayan<br /> &ldquo;&hellip;&hellip;..insanlar umutsuzdur, umutsuzluk delisidir; g&uuml;&ccedil;lerini, kuvvetlerini, yeteneklerini, bahtlarını har vurup harman savurur.&rdquo;</p> <p>Ve, &ouml;yle insanlar, yatsıda doğar, sabah ezanı okunmadan, şafak s&ouml;kmeden &ouml;l&uuml;r.&rdquo;ler. (S.12)<br /> Ayrıca Ede Balı&rsquo;ya g&ouml;re &ldquo;&hellip; yiğit yiğit, tek yiğit &ouml;fkesini yenendir; g&uuml;c&uuml;n&uuml;, kuvvetini, g&ouml;nl&uuml;n&uuml;, başını &ouml;fkesinden arındırandır; benliğinden sıyrılan kuldur.&rdquo; (s. 13) Bu g&ouml;r&uuml;ş, bir Hadis-i Şeriften m&acirc;n&acirc; olarak s&uuml;z&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r.</p> <p>Ede Balı&rsquo;ya g&ouml;re, bir kimsenin &ndash;ya da bireyin- kuvvetli oluşunun sırrı, sırf kaba kuvvet sahibi olmasında değildir.:<br /> &ldquo;- Kalanoz dediğin kimdir, bilir misin? Bilmiyorsun. Bir Kalanoz vardır, bir de Kalanoz vardır. &Ouml;fken ve gururun ikisini bir sanıyor&hellip; Kolayı budur da ondan. &Ouml;teki Kalanoz, o, g&ouml;remediğin, anlayamadığın Kalanoz senin g&uuml;c&uuml;n&uuml; aşar da ondan. &Ouml;teki Kalanoz canlı değildir de ondan. &Ouml;teki Kalanoz bambaşka bir d&acirc;v&acirc;dır, Osmancık.&rdquo; (s. 20) if&acirc;deleri, eskilerin &ldquo; şahs-ı m&acirc;nev&icirc;&rdquo; dedikleri, bir topluluk adına &uuml;stlenilmiş idealdir.</p> <p>Osman Gazi Bey, hen&uuml;z Osmancıkken, gen&ccedil;lik &ccedil;ağında &ldquo; başında kavak yelleri eserken&rdquo;, sorumsuz tavırları i&ccedil;in kendini hak sahibi biri olarak g&ouml;rmektedir:<br /> &ldquo;Babası, ağaları.. babasının yoldaşları; beğler.. hangisi ne buyurdu da boyun eğmedi, baş kaldırdı? Hangi buyruğu en iyi bi&ccedil;imde yerine getirmedi?<br /> Bu b&ouml;yle olunca, g&ouml;n&uuml;l eğlendirmek, Felek&rsquo;ten kam almak yaşının, yakışıklılığının, g&uuml;c&uuml;n&uuml;n, yeteneklerinin hakkı değil miydi?&rdquo; (s.21)<br /> Ede Balı&rsquo;nın baş m&uuml;ridi Dursun Fakı, m&uuml;jdeleyici kimi fertlerin kendilerini feda etseler bile, eninde sonunda o m&uuml;jdenin yerine geleceğini ş&ouml;yle belirtir:<br /> &ldquo;Baharı m&uuml;jdeler onlar.. &ouml;zlediğimiz baharı&rsquo; diye başladıktan sonra anlatmaya başladı:<br /> &Ouml;zlediğimiz bahar&rsquo;lar vardır.. soyca, sop&ccedil;a, &uuml;mmet&ccedil;e &ouml;zlenen baharlar.<br /> Ve, onların da m&uuml;jdecileri, b&acirc;dem ağa&ccedil;ları vardır.<br /> G&uuml;n d&ouml;nd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; en evvel onlar duyar.. sezer.. anlar.<br /> M&uuml;jdelerler baharı.<br /> Bahar gelmiştir.<br /> Duyan g&ouml;n&uuml;ller, g&ouml;ren g&ouml;zler, d&uuml;ş&uuml;nen kafalar m&uuml;jdeyi alır.. hazırlanır.. sanki yaylaya g&ouml;&ccedil;&uuml;n hazırlığı başlamıştır gecikilmemek i&ccedil;in.<br /> Gereğini yapmak, gereğini vaktinde yapmak i&ccedil;in.<br /> O m&uuml;jdeciler y&uuml;z&uuml;nden ve sayesinde.<br /> Hava d&ouml;nebilir. Kış geri d&ouml;nm&uuml;ş gibi olabilir. M&uuml;jdecileri don vurabilir. Amma m&uuml;jde şaşmaz; duyanlara, anlayanlara kazandırır..<br /> Ki, bahar ger&ccedil;ekten gelmiştir.<br /> M&uuml;jdecilere minnet.. M&uuml;jdecilere rahmet.&rdquo; (s. 24)</p> <p>&quot;Ede Balı&quot; ( Edebali) benzeri rehber kişiliklerin, bir millet i&ccedil;in ne kadar değerli olduğu, &ldquo;Ertuğrul Beğ Gazi&rdquo;nin ifadeleriyle belirtilir:<br /> &ldquo;Babasının sesi de ta beyninin i&ccedil;indedir, tekrarlayıp duruyor: &lsquo;Dinle oğul; Ede Balı&rsquo;nın terazisi doğru tartar.. dirhem şaşmaz.&rdquo; Ve; &ldquo; Ede Balı soyumuzun ışığıdır.&rdquo; (s. 25)<br /> &ldquo;Osmanlı Cihan Devleti&rdquo; nin kuruluşunda &ldquo;kılı&ccedil;&rdquo;ınki kadar, Ede Balı misali erenlerin b&uuml;y&uuml;k etkisi vardır:<br /> &ldquo;Işık Ede Balı&rsquo;da. Bunu b&ouml;yle bilmeye hazır, &ccedil;&uuml;nk&uuml; babasına inanır Osman. Ama Osman.. g&ouml;z&uuml;pek Osman, ne kadar istese de, onun &uuml;zerine at s&uuml;r&uuml;ş&uuml;n&uuml; hatırlamadan yapamıyor; bu y&uuml;zden de Ede Balı&rsquo;ya gidecek y&uuml;rekliliği bir t&uuml;rl&uuml; bulamıyor; cesaretin de &ccedil;eşitleri varmış, anlıyor &ouml;ğreniyor:<br /> Ede Balı&rsquo;nın karşısına dikilmek, yakasına yapışmak, hesap sormak başka şey; utancı yenmek, y&uuml;z&uuml;ne bakabilecek cesaret ve y&uuml;reklilik başka! Anladığı ve &ouml;ğrendiği budur.&rdquo; (s.26)</p> <p>&ldquo;Ensedeki el de, hemen yumuşamıştır; okşayışlar artık yumuşacıktır, sevgi doludur, dosttur: Anlaşma kesinleşmiştir; sonu&ccedil; sevmesini bilen, benimseyen d&uuml;r&uuml;st kuvvetindir.&rdquo; (s. 31) ifadeleri ise &ldquo;k&ouml;r kuvvet&rdquo;in tek başına bir işe yaramayacağının ifadesidir.<br /> &ldquo;Osmanlı Cihan Devleti&rdquo;nin kuruluş ve gelişmesinde rol oynayan kimselerin fedakarlık ve &ldquo;diğerkamlık&rdquo; gibi hislere sahip olması, bir devletin gelişmesinde bu duyguların ne b&uuml;y&uuml;k &ouml;neme sahip olduğunun ifadesidir:<br /> &ldquo;Gelmiş, Allah&rsquo;ın dağbaşı demiş, sahiplenmişsin. Amma pek azını mallanmışsın. Ondan anladım.&rdquo;<br /> Ve sordu:<br /> &lsquo;Nedendir bu?&rsquo;<br /> Adam, Osman&rsquo;ın yanına gelmişti. Uzun boyluydu. Y&uuml;z&uuml;n&uuml; tam g&ouml;rmesi i&ccedil;in Osman&rsquo;ın başını kaldırması gerekiyordu. Ve adam, artık, şakacı değildi:<br /> &lsquo;G&uuml;n olur, buraya daha başka canlar da gelir diye umarım. Onlara da yer kalsın diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;r&uuml;m.&rdquo; (s. 32)</p> <p>Roman bir tek şahsın hayat hikayesinden ibaret olmadığından, b&uuml;t&uuml;n bir millet ya da t&uuml;m bir topluluğun geleceği ile ilgili taktik yorumlar da yapmaktadır. Bunlardan biri de, uygun vaktinde yapılmamış bir girişimin netice vermeyeceği g&ouml;r&uuml;ş&uuml;d&uuml;r. Ede Balı&rsquo;nın, Osman Bey&rsquo;e hitaben s&ouml;yledikleri bu a&ccedil;ıdan m&uuml;himdir:<br /> &ldquo;Beni g&ouml;rmek dilemişsin; vakti değil dedim.Vakti dileyen kollar, Osmancık. Vakti, sabır ve sebat ve azim bulur. Sabrın, sebatın ve azmin belli oldu. Beni de hoşnut etti. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; en değerli erdemlerdir bunlar. Berhudar ol.&rdquo; (s. 50)<br /> İnsan psikolojisi ve mizacına ayrı &ouml;nemde yer veren Buğra, farklı karakterdeki insanların, telkin ve tebliği daha değişik yollardan olabileceğini;<br /> &ldquo;Hey Osmancık; diyelim onu bilmiyorsun; ha bir de , ne etmeyip ne işlemeyesin ister, onu d&uuml;ş&uuml;nsen? İşe oradan başlasan?&rdquo; (s.57) s&ouml;zleriyle belirtir.<br /> Mihail Kosses&rsquo;in g&ouml;z&uuml;yle verilen bu d&uuml;ş&uuml;nce Hz. Ali&rsquo;nin s&ouml;ylediği &ldquo;İnandığı gibi yaşamayanlar, bir g&uuml;n yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar.&rdquo; hikmetli beyanının bir yansıması gibidir:<br /> &ldquo;Cesaretten, kahramanlıktan, g&ouml;z&uuml; karalıktan bambaşka bir şeydi onlarınki.. bir kişilik koruması, bir d&uuml;zen&rsquo;in, bir anlayışın, bir d&uuml;nya g&ouml;r&uuml;ş&uuml;n&uuml;n &ouml;nlenemez gereği idi.&rdquo; ( s. 64)<br /> Zamanın ge&ccedil;mesiyle &ldquo;soğuyan g&ouml;renekler&rdquo;, yani yozlaşan g&uuml;zel ahlak, bir milletin sonunun başlangıcıdır da:<br /> &ldquo;Umursanmaz olan, kavranamaz hale gelen, k&uuml;&ccedil;&uuml;msenme bile denmeyecek kadar soğuyan g&ouml;renekler, gelenekler, t&ouml;reler, inan&ccedil;lar; bir kelime ile, uygarlık; ancak onunla ve onun i&ccedil;in yaşanılan uygarlıkta eriyecektir. &Ouml;nlenemezdi bu.&rdquo; (s. 66)<br /> Mihail Kosses&rsquo;lere misafir gelen papaz, Mihail&rsquo;in aksine, Kayı Boyu&rsquo;nda ve Osmancık&rsquo;ta bulunan &ldquo; diğerk&acirc;m&rdquo;lığı; kendisi zarar g&ouml;rse bile g&uuml;&ccedil;l&uuml;yle karşılaşan zayıfın imdadına yetişme &ouml;zelliğini &ldquo; aptallık&rdquo; olarak g&ouml;rmektedir. (s. 68)</p>
Ekleme Tarihi: 16 Aralık 2020 - Çarşamba

TARIK BUĞRA VE OSMANLI

<p>&ldquo;Osmancık&rdquo; romanı, temel h&acirc;dise olarak &ldquo;Osman H&acirc;n G&acirc;zi&rdquo;nin hayat safhasının hik&acirc;yesi gibi g&ouml;r&uuml;nse de, kahramanlarının s&ouml;z, d&uuml;ş&uuml;nce, hay&acirc;l ve tasavvurları vasıtasıyla, bir &ldquo;Cih&acirc;n Devleti&rdquo;nin kuruluşundaki tek unsurun &ldquo;kuvvet&rdquo; olamayacağı fikrini işlemektedir.</p> <p>Vefa&icirc; Şeyhi Ede Balı&rsquo;nın g&ouml;z&uuml;yle &ldquo;-D&uuml;nyayı bize b&uuml;y&uuml;k g&ouml;steren bizim k&uuml;&ccedil;&uuml;kl&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z oğul. Hırsımız, sabırsızlığımız, bencilliğimiz.&rdquo;dir. (s. 11)</p> <p>&ldquo;Doğru, D&uuml;nya b&uuml;y&uuml;kt&uuml;r&hellip; &Ccedil;ok, &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;kt&uuml;r; hatta Osman&rsquo;ın kurabildiğinden de &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;kt&uuml;r. Fakat bir &ouml;m&uuml;r i&ccedil;in, tek insan i&ccedil;indir bu b&uuml;y&uuml;kl&uuml;k. Bir soy i&ccedil;in değil; bir soyun benimseyeceği, bir soya benimsetilecek bir ama&ccedil;, bir &uuml;lk&uuml; i&ccedil;in değil!<br /> Ve, D&uuml;nya&rsquo;nın b&ouml;yle ama&ccedil;lar ve &uuml;lk&uuml;ler i&ccedil;in k&uuml;&ccedil;&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; d&ouml;nemler vardır.<br /> Ve D&uuml;nya b&ouml;yle bir d&ouml;nemdedir.<br /> Ve, D&uuml;nya &ouml;yle bir soy, &ouml;yle bir &uuml;lk&uuml; beklemektedir.<br /> Ve, D&uuml;nya&rsquo;ya tekliğinden ayrılmış, soyu ve &uuml;lk&uuml;s&uuml; ile &ouml;zdeşleşmiş, soyunu &uuml;lk&uuml;s&uuml; ile &ouml;zdeşleştirmiş biri gerektir. &rdquo; (s. 11-12)</p> <p>Yine Ede Balı&rsquo;nın if&acirc;desiyle, bu sıfatlara sahip olamayan<br /> &ldquo;&hellip;&hellip;..insanlar umutsuzdur, umutsuzluk delisidir; g&uuml;&ccedil;lerini, kuvvetlerini, yeteneklerini, bahtlarını har vurup harman savurur.&rdquo;</p> <p>Ve, &ouml;yle insanlar, yatsıda doğar, sabah ezanı okunmadan, şafak s&ouml;kmeden &ouml;l&uuml;r.&rdquo;ler. (S.12)<br /> Ayrıca Ede Balı&rsquo;ya g&ouml;re &ldquo;&hellip; yiğit yiğit, tek yiğit &ouml;fkesini yenendir; g&uuml;c&uuml;n&uuml;, kuvvetini, g&ouml;nl&uuml;n&uuml;, başını &ouml;fkesinden arındırandır; benliğinden sıyrılan kuldur.&rdquo; (s. 13) Bu g&ouml;r&uuml;ş, bir Hadis-i Şeriften m&acirc;n&acirc; olarak s&uuml;z&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r.</p> <p>Ede Balı&rsquo;ya g&ouml;re, bir kimsenin &ndash;ya da bireyin- kuvvetli oluşunun sırrı, sırf kaba kuvvet sahibi olmasında değildir.:<br /> &ldquo;- Kalanoz dediğin kimdir, bilir misin? Bilmiyorsun. Bir Kalanoz vardır, bir de Kalanoz vardır. &Ouml;fken ve gururun ikisini bir sanıyor&hellip; Kolayı budur da ondan. &Ouml;teki Kalanoz, o, g&ouml;remediğin, anlayamadığın Kalanoz senin g&uuml;c&uuml;n&uuml; aşar da ondan. &Ouml;teki Kalanoz canlı değildir de ondan. &Ouml;teki Kalanoz bambaşka bir d&acirc;v&acirc;dır, Osmancık.&rdquo; (s. 20) if&acirc;deleri, eskilerin &ldquo; şahs-ı m&acirc;nev&icirc;&rdquo; dedikleri, bir topluluk adına &uuml;stlenilmiş idealdir.</p> <p>Osman Gazi Bey, hen&uuml;z Osmancıkken, gen&ccedil;lik &ccedil;ağında &ldquo; başında kavak yelleri eserken&rdquo;, sorumsuz tavırları i&ccedil;in kendini hak sahibi biri olarak g&ouml;rmektedir:<br /> &ldquo;Babası, ağaları.. babasının yoldaşları; beğler.. hangisi ne buyurdu da boyun eğmedi, baş kaldırdı? Hangi buyruğu en iyi bi&ccedil;imde yerine getirmedi?<br /> Bu b&ouml;yle olunca, g&ouml;n&uuml;l eğlendirmek, Felek&rsquo;ten kam almak yaşının, yakışıklılığının, g&uuml;c&uuml;n&uuml;n, yeteneklerinin hakkı değil miydi?&rdquo; (s.21)<br /> Ede Balı&rsquo;nın baş m&uuml;ridi Dursun Fakı, m&uuml;jdeleyici kimi fertlerin kendilerini feda etseler bile, eninde sonunda o m&uuml;jdenin yerine geleceğini ş&ouml;yle belirtir:<br /> &ldquo;Baharı m&uuml;jdeler onlar.. &ouml;zlediğimiz baharı&rsquo; diye başladıktan sonra anlatmaya başladı:<br /> &Ouml;zlediğimiz bahar&rsquo;lar vardır.. soyca, sop&ccedil;a, &uuml;mmet&ccedil;e &ouml;zlenen baharlar.<br /> Ve, onların da m&uuml;jdecileri, b&acirc;dem ağa&ccedil;ları vardır.<br /> G&uuml;n d&ouml;nd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; en evvel onlar duyar.. sezer.. anlar.<br /> M&uuml;jdelerler baharı.<br /> Bahar gelmiştir.<br /> Duyan g&ouml;n&uuml;ller, g&ouml;ren g&ouml;zler, d&uuml;ş&uuml;nen kafalar m&uuml;jdeyi alır.. hazırlanır.. sanki yaylaya g&ouml;&ccedil;&uuml;n hazırlığı başlamıştır gecikilmemek i&ccedil;in.<br /> Gereğini yapmak, gereğini vaktinde yapmak i&ccedil;in.<br /> O m&uuml;jdeciler y&uuml;z&uuml;nden ve sayesinde.<br /> Hava d&ouml;nebilir. Kış geri d&ouml;nm&uuml;ş gibi olabilir. M&uuml;jdecileri don vurabilir. Amma m&uuml;jde şaşmaz; duyanlara, anlayanlara kazandırır..<br /> Ki, bahar ger&ccedil;ekten gelmiştir.<br /> M&uuml;jdecilere minnet.. M&uuml;jdecilere rahmet.&rdquo; (s. 24)</p> <p>&quot;Ede Balı&quot; ( Edebali) benzeri rehber kişiliklerin, bir millet i&ccedil;in ne kadar değerli olduğu, &ldquo;Ertuğrul Beğ Gazi&rdquo;nin ifadeleriyle belirtilir:<br /> &ldquo;Babasının sesi de ta beyninin i&ccedil;indedir, tekrarlayıp duruyor: &lsquo;Dinle oğul; Ede Balı&rsquo;nın terazisi doğru tartar.. dirhem şaşmaz.&rdquo; Ve; &ldquo; Ede Balı soyumuzun ışığıdır.&rdquo; (s. 25)<br /> &ldquo;Osmanlı Cihan Devleti&rdquo; nin kuruluşunda &ldquo;kılı&ccedil;&rdquo;ınki kadar, Ede Balı misali erenlerin b&uuml;y&uuml;k etkisi vardır:<br /> &ldquo;Işık Ede Balı&rsquo;da. Bunu b&ouml;yle bilmeye hazır, &ccedil;&uuml;nk&uuml; babasına inanır Osman. Ama Osman.. g&ouml;z&uuml;pek Osman, ne kadar istese de, onun &uuml;zerine at s&uuml;r&uuml;ş&uuml;n&uuml; hatırlamadan yapamıyor; bu y&uuml;zden de Ede Balı&rsquo;ya gidecek y&uuml;rekliliği bir t&uuml;rl&uuml; bulamıyor; cesaretin de &ccedil;eşitleri varmış, anlıyor &ouml;ğreniyor:<br /> Ede Balı&rsquo;nın karşısına dikilmek, yakasına yapışmak, hesap sormak başka şey; utancı yenmek, y&uuml;z&uuml;ne bakabilecek cesaret ve y&uuml;reklilik başka! Anladığı ve &ouml;ğrendiği budur.&rdquo; (s.26)</p> <p>&ldquo;Ensedeki el de, hemen yumuşamıştır; okşayışlar artık yumuşacıktır, sevgi doludur, dosttur: Anlaşma kesinleşmiştir; sonu&ccedil; sevmesini bilen, benimseyen d&uuml;r&uuml;st kuvvetindir.&rdquo; (s. 31) ifadeleri ise &ldquo;k&ouml;r kuvvet&rdquo;in tek başına bir işe yaramayacağının ifadesidir.<br /> &ldquo;Osmanlı Cihan Devleti&rdquo;nin kuruluş ve gelişmesinde rol oynayan kimselerin fedakarlık ve &ldquo;diğerkamlık&rdquo; gibi hislere sahip olması, bir devletin gelişmesinde bu duyguların ne b&uuml;y&uuml;k &ouml;neme sahip olduğunun ifadesidir:<br /> &ldquo;Gelmiş, Allah&rsquo;ın dağbaşı demiş, sahiplenmişsin. Amma pek azını mallanmışsın. Ondan anladım.&rdquo;<br /> Ve sordu:<br /> &lsquo;Nedendir bu?&rsquo;<br /> Adam, Osman&rsquo;ın yanına gelmişti. Uzun boyluydu. Y&uuml;z&uuml;n&uuml; tam g&ouml;rmesi i&ccedil;in Osman&rsquo;ın başını kaldırması gerekiyordu. Ve adam, artık, şakacı değildi:<br /> &lsquo;G&uuml;n olur, buraya daha başka canlar da gelir diye umarım. Onlara da yer kalsın diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;r&uuml;m.&rdquo; (s. 32)</p> <p>Roman bir tek şahsın hayat hikayesinden ibaret olmadığından, b&uuml;t&uuml;n bir millet ya da t&uuml;m bir topluluğun geleceği ile ilgili taktik yorumlar da yapmaktadır. Bunlardan biri de, uygun vaktinde yapılmamış bir girişimin netice vermeyeceği g&ouml;r&uuml;ş&uuml;d&uuml;r. Ede Balı&rsquo;nın, Osman Bey&rsquo;e hitaben s&ouml;yledikleri bu a&ccedil;ıdan m&uuml;himdir:<br /> &ldquo;Beni g&ouml;rmek dilemişsin; vakti değil dedim.Vakti dileyen kollar, Osmancık. Vakti, sabır ve sebat ve azim bulur. Sabrın, sebatın ve azmin belli oldu. Beni de hoşnut etti. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; en değerli erdemlerdir bunlar. Berhudar ol.&rdquo; (s. 50)<br /> İnsan psikolojisi ve mizacına ayrı &ouml;nemde yer veren Buğra, farklı karakterdeki insanların, telkin ve tebliği daha değişik yollardan olabileceğini;<br /> &ldquo;Hey Osmancık; diyelim onu bilmiyorsun; ha bir de , ne etmeyip ne işlemeyesin ister, onu d&uuml;ş&uuml;nsen? İşe oradan başlasan?&rdquo; (s.57) s&ouml;zleriyle belirtir.<br /> Mihail Kosses&rsquo;in g&ouml;z&uuml;yle verilen bu d&uuml;ş&uuml;nce Hz. Ali&rsquo;nin s&ouml;ylediği &ldquo;İnandığı gibi yaşamayanlar, bir g&uuml;n yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar.&rdquo; hikmetli beyanının bir yansıması gibidir:<br /> &ldquo;Cesaretten, kahramanlıktan, g&ouml;z&uuml; karalıktan bambaşka bir şeydi onlarınki.. bir kişilik koruması, bir d&uuml;zen&rsquo;in, bir anlayışın, bir d&uuml;nya g&ouml;r&uuml;ş&uuml;n&uuml;n &ouml;nlenemez gereği idi.&rdquo; ( s. 64)<br /> Zamanın ge&ccedil;mesiyle &ldquo;soğuyan g&ouml;renekler&rdquo;, yani yozlaşan g&uuml;zel ahlak, bir milletin sonunun başlangıcıdır da:<br /> &ldquo;Umursanmaz olan, kavranamaz hale gelen, k&uuml;&ccedil;&uuml;msenme bile denmeyecek kadar soğuyan g&ouml;renekler, gelenekler, t&ouml;reler, inan&ccedil;lar; bir kelime ile, uygarlık; ancak onunla ve onun i&ccedil;in yaşanılan uygarlıkta eriyecektir. &Ouml;nlenemezdi bu.&rdquo; (s. 66)<br /> Mihail Kosses&rsquo;lere misafir gelen papaz, Mihail&rsquo;in aksine, Kayı Boyu&rsquo;nda ve Osmancık&rsquo;ta bulunan &ldquo; diğerk&acirc;m&rdquo;lığı; kendisi zarar g&ouml;rse bile g&uuml;&ccedil;l&uuml;yle karşılaşan zayıfın imdadına yetişme &ouml;zelliğini &ldquo; aptallık&rdquo; olarak g&ouml;rmektedir. (s. 68)</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.