Veteriner Hekim
<p>MEHMET AKİF ERSOY (2)</p>
<p> </p>
<p>Akif’in Eserlerinde Veteriner Hekimliğin İzleri</p>
<p>Akif düşüncesinin bir ucunda bilim ve teknik, diğer ucunda memleket gerçekleri vardı. Bu iki noktayı birleştiren kuvvet ise Akif’in mesleği, yani veterinerliği idi. Mehmet Akif acı yurt gerçekleri ile mesleğini icra ederken karşılaştı. Memleketin en ücra köşelerini, sosyal yaraların en onulmazlarını bu vesile ile tanıdı.</p>
<p> </p>
<p>“Köylünün bir şeyi yok,sıhhati,ahlakı bitik,</p>
<p>Bak o sırtındaki mintan bile tiftik tiftik.</p>
<p>Bir kemik,bir deridir ölmedi</p>
<p>Kaldıysa diri,</p>
<p>Nerde evvelki refahın acaba onda biri?</p>
<p>Dam çökük, arsa rehin, bahçeyi “icra” ister,</p>
<p>Bir kalem borca bedel faizi defter</p>
<p>Hiç bakım görmediğinden mi nedendir toprak,</p>
<p>Verilen tohumu da inkâr edecek, öyle çorak</p>
<p>Bire dört aldığı yıl köylü, emin ol kudurur.</p>
<p>Har vurur bitmeyecekmiş gibi, harman savurur,</p>
<p>Uğramaz, gün kavuşur, çiftine yahut evine,</p>
<p>Sabah iskambil atar kahvede, akşam domine.”</p>
<p> </p>
<p>Mehmet Akif halkın yaralarını sarmak için hemen harekete geçmek gereğine inanır ve bu yolda mesleğine de büyük güven duyardı. Safahat’taki Köse İmam’la konuşmasını hatırlayalım,</p>
<p> </p>
<p>“-Kimi bid’atçı diyor... Duyduğum en çok bunlar.</p>
<p>-Daha var mıydı, İmam?</p>
<p>-Var ya, unuttum: Baytar.,</p>
<p>-Keşke baytarlık edeydim...</p>
<p>-Yine et mümkünse.</p>
<p>-Yapamam.”</p>
<p> </p>
<p>Mehmet Akif’in mesleğine olan sevgisi ve bağlılığı ömrünün sonuna kadar sürecekti. Ölümünden bir yıl önce Mısır’dan Pendik Bakteriyoloji Laboratuvarı Müdürü Şefik Kolaylı’ya yazdığı mektuplarda, müessese hakkında bilgi ve fotoğraflar istiyor, genç veterinerlerin mesleğe atılırken, bu laboratuarlarda muhakkak eğitime tabi tutulması istiyordu.</p>
<p>Mehmet Akif’in 63 yıllık ömründe özellikle gençlik ve olgunluk yılları, köy, köylülük, tarım, hayvancılığın ön planda olduğu yurt kalkınmasının meseleleri ile dopdolu geçti. O tarımda, sadece maddi değil, manevi gelişmenin de işaret taşlarını diken seçkin bir önderdir. Mehmet Akif’i çok iyi bir tahlile tabi tutmuş olan Emin Erişirgil, şöyle değerlendirme yapar:</p>
<p>“Doğrusu Mülkiye Baytar Mektebi-i Alisinin memlekete hiçbir faydası olmasaydı da sadece Mehmet Akif oradan çıkmış bulunsaydı, yine bu müessesenin iftihara hakkı olurdu”</p>
<p>Akif mesleğine özlemini şiirlerinde dile getiriyordu.</p>
<p> </p>
<p> “-Unuttum be Köse.</p>
<p>-Keşke zihninde kalaymış, ne kadar lazımmış;</p>
<p>Beni dinler misin evlâd? yine kaabilse çalış:</p>
<p>Çünkü bir tecrübe etsen senin aklın da yatar,</p>
<p>Bize insan hekiminden daha lâzım baytar.”</p>
<p>........</p>
<p>Biri tıksırdı ta ensemde.. Acâib, bu da kim?</p>
<p>Ne göreydim: Kelebek tarlası olmuşta içi,</p>
<p>Soluyup sümkürüyor sırtıma bir yaşlı keçi.</p>
<p>........</p>
<p>Soluganlar gibi kalkıp iniyor çifte karın!</p>
<p>Sonradan dizlere bir titremedir çökmüştü.</p>
<p>........</p>
<p>Koca otlak, dolu baştan başa sağmallarla.</p>
<p>İğne atsan yere düşmez: O ekin bir tûfan:</p>
<p>Atlı girsen gömülür buğdayın altında kafan.</p>
<p>Köylünün kırları tutmuş, yayılırken davarı,</p>
<p>.......</p>
<p>Adam meğer acemiymiş, semerse haylı hüner;</p>
<p>Sırayla baytarı boylar zavallı merkepler.</p>
<p>(DEVAM EDECEK)</p>
<p>Mahir ADIBEŞ</p>
Ekleme
Tarihi: 18 Mart 2021 - Perşembe
Veteriner Hekim
<p>MEHMET AKİF ERSOY (2)</p>
<p> </p>
<p>Akif’in Eserlerinde Veteriner Hekimliğin İzleri</p>
<p>Akif düşüncesinin bir ucunda bilim ve teknik, diğer ucunda memleket gerçekleri vardı. Bu iki noktayı birleştiren kuvvet ise Akif’in mesleği, yani veterinerliği idi. Mehmet Akif acı yurt gerçekleri ile mesleğini icra ederken karşılaştı. Memleketin en ücra köşelerini, sosyal yaraların en onulmazlarını bu vesile ile tanıdı.</p>
<p> </p>
<p>“Köylünün bir şeyi yok,sıhhati,ahlakı bitik,</p>
<p>Bak o sırtındaki mintan bile tiftik tiftik.</p>
<p>Bir kemik,bir deridir ölmedi</p>
<p>Kaldıysa diri,</p>
<p>Nerde evvelki refahın acaba onda biri?</p>
<p>Dam çökük, arsa rehin, bahçeyi “icra” ister,</p>
<p>Bir kalem borca bedel faizi defter</p>
<p>Hiç bakım görmediğinden mi nedendir toprak,</p>
<p>Verilen tohumu da inkâr edecek, öyle çorak</p>
<p>Bire dört aldığı yıl köylü, emin ol kudurur.</p>
<p>Har vurur bitmeyecekmiş gibi, harman savurur,</p>
<p>Uğramaz, gün kavuşur, çiftine yahut evine,</p>
<p>Sabah iskambil atar kahvede, akşam domine.”</p>
<p> </p>
<p>Mehmet Akif halkın yaralarını sarmak için hemen harekete geçmek gereğine inanır ve bu yolda mesleğine de büyük güven duyardı. Safahat’taki Köse İmam’la konuşmasını hatırlayalım,</p>
<p> </p>
<p>“-Kimi bid’atçı diyor... Duyduğum en çok bunlar.</p>
<p>-Daha var mıydı, İmam?</p>
<p>-Var ya, unuttum: Baytar.,</p>
<p>-Keşke baytarlık edeydim...</p>
<p>-Yine et mümkünse.</p>
<p>-Yapamam.”</p>
<p> </p>
<p>Mehmet Akif’in mesleğine olan sevgisi ve bağlılığı ömrünün sonuna kadar sürecekti. Ölümünden bir yıl önce Mısır’dan Pendik Bakteriyoloji Laboratuvarı Müdürü Şefik Kolaylı’ya yazdığı mektuplarda, müessese hakkında bilgi ve fotoğraflar istiyor, genç veterinerlerin mesleğe atılırken, bu laboratuarlarda muhakkak eğitime tabi tutulması istiyordu.</p>
<p>Mehmet Akif’in 63 yıllık ömründe özellikle gençlik ve olgunluk yılları, köy, köylülük, tarım, hayvancılığın ön planda olduğu yurt kalkınmasının meseleleri ile dopdolu geçti. O tarımda, sadece maddi değil, manevi gelişmenin de işaret taşlarını diken seçkin bir önderdir. Mehmet Akif’i çok iyi bir tahlile tabi tutmuş olan Emin Erişirgil, şöyle değerlendirme yapar:</p>
<p>“Doğrusu Mülkiye Baytar Mektebi-i Alisinin memlekete hiçbir faydası olmasaydı da sadece Mehmet Akif oradan çıkmış bulunsaydı, yine bu müessesenin iftihara hakkı olurdu”</p>
<p>Akif mesleğine özlemini şiirlerinde dile getiriyordu.</p>
<p> </p>
<p> “-Unuttum be Köse.</p>
<p>-Keşke zihninde kalaymış, ne kadar lazımmış;</p>
<p>Beni dinler misin evlâd? yine kaabilse çalış:</p>
<p>Çünkü bir tecrübe etsen senin aklın da yatar,</p>
<p>Bize insan hekiminden daha lâzım baytar.”</p>
<p>........</p>
<p>Biri tıksırdı ta ensemde.. Acâib, bu da kim?</p>
<p>Ne göreydim: Kelebek tarlası olmuşta içi,</p>
<p>Soluyup sümkürüyor sırtıma bir yaşlı keçi.</p>
<p>........</p>
<p>Soluganlar gibi kalkıp iniyor çifte karın!</p>
<p>Sonradan dizlere bir titremedir çökmüştü.</p>
<p>........</p>
<p>Koca otlak, dolu baştan başa sağmallarla.</p>
<p>İğne atsan yere düşmez: O ekin bir tûfan:</p>
<p>Atlı girsen gömülür buğdayın altında kafan.</p>
<p>Köylünün kırları tutmuş, yayılırken davarı,</p>
<p>.......</p>
<p>Adam meğer acemiymiş, semerse haylı hüner;</p>
<p>Sırayla baytarı boylar zavallı merkepler.</p>
<p>(DEVAM EDECEK)</p>
<p>Mahir ADIBEŞ</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.