ON BİTE SİLGİLİ KALEM. KIRK BİTE DOLMA KALEM.
<p>Kötü hijyen koşulları altında bitler aracılığıyla hızla yayılarak salgına dönüşen tifüs, II. Dünya Savaşı yıllarında halkımıza musallat olmuş, 1943 yılına gelindiğinde ülkeyi tehdit eder bir hal almıştır. </p>
<p>Sene 1946...<br />
Yaşanılan...<br />
Yaşanılmış gerçek bir hayat hikayesi.<br />
Ben ilkokul 3. Sınıftayım.. <br />
Şirinkaya köyünde yaşıyoruz. Küçüğüm Henüz ilkokula gidiyorum. Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı anlaşmışlar. Bit ile verdikleri mücadele için tamim yayınlamışlar. </p>
<p>Bizim örtülü köyüne de gelmiş. Haber aldık ve dediler ki, 10 tane bit getiren çocuğa başı silgili bir kalem vereceğiz. Şimdi ben gece uğraştım, eski krem kutuları vardı; paslanmaz tenekeden. Kutunun içine 10 tane bit biriktirdim, sabahtan avucuma aldım gittim ki, başöğretmen odasında Yusufçuk ve Kadir, Ahmet öğretmen oturuyordu. Dedim ki: </p>
<p>-"Hocam ben 10 bit getirdim, o kalemi alacağım" </p>
<p>-Getir ula. dediler sayacağız. </p>
<p>Beyaz kâğıdın üstüne döktüler, saydılar 9 tane çıktı. Dediler ki:</p>
<p>-9 tane bite bir kalem vermiyoruz Ahmet dedi ki, <br />
-Yaa hocam bir bitten bir şey olmaz.<br />
Yusufçuk dedi ki: <br />
-Olmaz bana zimmet çıkar" dedi.. </p>
<p>Geri yolladılar. Köyüme geldim ve yaşadığım o anları babama üzüntülü bir şekilde tek tek anlattım. Babam dedi ki:</p>
<p>-Aldın mı ulan kalemi.<br />
Dedim:<br />
-Baba, bitin birini kaybetmişiz vermediler, 9 bite vermiyorlarmış. Babam:<br />
-Ulan bunlardan öğretmen mi olur? bir bitten ne olacak?.<br />
Babam; sağını kaşıdı, solunu kaşıdı, yokladı falan derken koltuk altından bir kaç tane bit çıkardı kutuya koydu ve <br />
-Git al. dedi. </p>
<p>Gittim...<br />
-Getirdim hocam! dedim.<br />
Öğretmenler tekrar getirdiğim bitleri bir kâğıda döktüler ve saydılar. Herşey güzel gidiyor, "tamam bu iş olacak" derken hocalarımdan birisi dedi ki:<br />
-Bu bitin biri iri, bu saydığım bit senin değil. <br />
-Yahu hocam ne fark eder.<br />
Hocam inatçı ve kararlı.<br />
-Genelgede öyle yazıyor, çocuğun bizzat kendi biti olacak. Şimdi getirdiğim bu senin değil, babanın biti. Bunu kabul edemem.</p>
<p>Sinirli, kızgın, çokta üzgün bir şekilde geriye geliyorum. Yolda Orhan Toksöz'e rastladım. <br />
-Ne oldu lan dedi.<br />
Dedim ki;<br />
-Hocalar dokuz (9) bite vermiyorlar dedim.<br />
-Ulan bende 6 bit yedek var. Getir gel şu bitlerini de on(10) tamamlayalım.</p>
<p>Gittim, bit kutusunu getirdim. Eksik bitleri tamamladım. Sonrasın da bana dönerek dedi ki:</p>
<p>-Bu beceriksiz. On tane biti tamamlayıp üstü silgili kurşun kalemi alamamış, Ali Osman 40 tane bit götürmüş DOLMA KALEM almış.</p>
<p>Siz siz olun bit deyip geçmeyin.<br />
KIRK BİTE BİR DOLMA KALEM<br />
ON BİTE BİR SİLGİLİ KALEM veriliyordu bu memlekette.<br />
Yaaaaa.<br />
Nerden nereye.</p>
<p>Selam ve dua ile.<br />
Bülent ERTEKİN</p>
Ekleme
Tarihi: 24 Mart 2021 - Çarşamba
ON BİTE SİLGİLİ KALEM. KIRK BİTE DOLMA KALEM.
<p>Kötü hijyen koşulları altında bitler aracılığıyla hızla yayılarak salgına dönüşen tifüs, II. Dünya Savaşı yıllarında halkımıza musallat olmuş, 1943 yılına gelindiğinde ülkeyi tehdit eder bir hal almıştır. </p>
<p>Sene 1946...<br />
Yaşanılan...<br />
Yaşanılmış gerçek bir hayat hikayesi.<br />
Ben ilkokul 3. Sınıftayım.. <br />
Şirinkaya köyünde yaşıyoruz. Küçüğüm Henüz ilkokula gidiyorum. Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı anlaşmışlar. Bit ile verdikleri mücadele için tamim yayınlamışlar. </p>
<p>Bizim örtülü köyüne de gelmiş. Haber aldık ve dediler ki, 10 tane bit getiren çocuğa başı silgili bir kalem vereceğiz. Şimdi ben gece uğraştım, eski krem kutuları vardı; paslanmaz tenekeden. Kutunun içine 10 tane bit biriktirdim, sabahtan avucuma aldım gittim ki, başöğretmen odasında Yusufçuk ve Kadir, Ahmet öğretmen oturuyordu. Dedim ki: </p>
<p>-"Hocam ben 10 bit getirdim, o kalemi alacağım" </p>
<p>-Getir ula. dediler sayacağız. </p>
<p>Beyaz kâğıdın üstüne döktüler, saydılar 9 tane çıktı. Dediler ki:</p>
<p>-9 tane bite bir kalem vermiyoruz Ahmet dedi ki, <br />
-Yaa hocam bir bitten bir şey olmaz.<br />
Yusufçuk dedi ki: <br />
-Olmaz bana zimmet çıkar" dedi.. </p>
<p>Geri yolladılar. Köyüme geldim ve yaşadığım o anları babama üzüntülü bir şekilde tek tek anlattım. Babam dedi ki:</p>
<p>-Aldın mı ulan kalemi.<br />
Dedim:<br />
-Baba, bitin birini kaybetmişiz vermediler, 9 bite vermiyorlarmış. Babam:<br />
-Ulan bunlardan öğretmen mi olur? bir bitten ne olacak?.<br />
Babam; sağını kaşıdı, solunu kaşıdı, yokladı falan derken koltuk altından bir kaç tane bit çıkardı kutuya koydu ve <br />
-Git al. dedi. </p>
<p>Gittim...<br />
-Getirdim hocam! dedim.<br />
Öğretmenler tekrar getirdiğim bitleri bir kâğıda döktüler ve saydılar. Herşey güzel gidiyor, "tamam bu iş olacak" derken hocalarımdan birisi dedi ki:<br />
-Bu bitin biri iri, bu saydığım bit senin değil. <br />
-Yahu hocam ne fark eder.<br />
Hocam inatçı ve kararlı.<br />
-Genelgede öyle yazıyor, çocuğun bizzat kendi biti olacak. Şimdi getirdiğim bu senin değil, babanın biti. Bunu kabul edemem.</p>
<p>Sinirli, kızgın, çokta üzgün bir şekilde geriye geliyorum. Yolda Orhan Toksöz'e rastladım. <br />
-Ne oldu lan dedi.<br />
Dedim ki;<br />
-Hocalar dokuz (9) bite vermiyorlar dedim.<br />
-Ulan bende 6 bit yedek var. Getir gel şu bitlerini de on(10) tamamlayalım.</p>
<p>Gittim, bit kutusunu getirdim. Eksik bitleri tamamladım. Sonrasın da bana dönerek dedi ki:</p>
<p>-Bu beceriksiz. On tane biti tamamlayıp üstü silgili kurşun kalemi alamamış, Ali Osman 40 tane bit götürmüş DOLMA KALEM almış.</p>
<p>Siz siz olun bit deyip geçmeyin.<br />
KIRK BİTE BİR DOLMA KALEM<br />
ON BİTE BİR SİLGİLİ KALEM veriliyordu bu memlekette.<br />
Yaaaaa.<br />
Nerden nereye.</p>
<p>Selam ve dua ile.<br />
Bülent ERTEKİN</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.