GÜNÜMÜZ PUTLARI
GÜNÜMÜZ PUTLARI
Hikaye bu Ya,
Dönemin Halifesi Basra’ya yeni bir Vali atayacaktır. Aralarında İmam-ı Azam’ında bulunduğu 3 kişiyi Şam’a çağırır.
Çağırdıkları kişilerle konuşup, uygun gördüğü bir tanesini Vali olarak atayacaktır. Çağrılan üç kişi de Vali olmak istememektedir. Lakin çağıran Halife olunca istemeye istemeye yola çıkarlar.
Bir süre gittikten sonra bir tanesi diğerlerinin görmediği bir anda kaza gibi gösterip attan düşer ve yaralanır. Diğerlerine dönerek “Arkadaşlar ben bu halde Şam’a kadar gidemem siz gidin Halifeye durumu anlatırsınız” der.
İmam-ı Azam ve diğer şahıs yola devam eder. Bir süre daha giderler. Bu kez diğer şahıs çaktırmadan atını bilerek kayalıklara vurur at sakatlanır. Adam İmam-ı Azam’a döner “Ya İmam benim at sakatlandı bu halde devam edemem sen var git durumu Halife Hazretlerine anlatırsın” der.
İmam-ı Azam her iki şahısın da bu kazaları bilerek yaptıklarını anlarr lakin bir şey söylemez. Şama gelir Halifenin huzuruna varır.
Halife; “Diğerleri nerede” diye sorunca İmam-ı Azam olan biteni anlatır. Halife “Eh o zaman sorup soruşturmama gerek yok madem tek sen kaldın öyleyse bende seni Basra’ya Vali olarak atıyorum” der.
İmam-ı Azam, boyun bükerek,
“Halife Hazretleri siz lütfediyorsunuz amma ben bu görevi yapamam, beceremem” der.
Halife hiddetle; “Yalan söylüyorsun” deyince.
İmam-ı Azam, “Halife Hazretleri eğer ben yapamıyorum derken doğruyu söylüyorsam siz bir beceriksizi Vali yapmazsınız yok yalan söylüyorsam da siz bir yalancıyı Vali yapmazsınız”
Halife şaşırır diyecek söz bulamaz. Bir müddet uzaklara dalar. Sonra “Anlaşıldı ya İmam sen Vali olmak istemiyorsun bende seni atamaktan vazgeçtim ama Valilik gibi prestijli, şatafatlı, birçok insanın can attığı görevi neden kabul etmediğini söyle bari” der.
İmam-ı Azam “Efendim, Hz Ömer Diyar-ı Kenan’da Kurt kapsa bir koyunu, dönerde Ömer’den sorar Allah onu buyurmuş. Ben emrim altındaki İnsanları koruyamam diye korkarım, Allah’ın huzuruna kul hakkı ile gitmekten korkarım” deyince Halifeye söz kalmamıştır.
Peki ya günümüzde?
Yoldan kimi çevirseniz Cumhurbaşkanı, Vali, Milletvekili, Parti Başkanı vs. olurmusunuz diye sorsanız inanın hiç biri yok ben beceremem demez. Alayı can atar.
Çok nadir beceremem diyenlerinde gerekçesi ise İmam-ı Azam’ın gerekçesinin yanından bile geçmez.
Hiç biri Hz. Ömer’in sözünü aklına getirip, kendini şöyle bir tartmaz.
Seçim zamanı yaklaştığında,
Lidere yakın olan, üç-beş film çeviren, birkaç kaset çıkartan, bir STK ya veya Cemaata yöneticilik/liderlik yapan, parası olan, kallavi bir makamda görev yapan veyahut kazara kahraman olan (Günümüzde olağan) kısacası Şöhretinden, parasından, makamından güç alan ben adayım diyerek ortaya çıkar.
Peki acaba hangisi İmam-ı Azam gibi kendisini sorgular.
Hangisi Hz. Ömer gibi düşünür.
Hiç biri,
Çünkü onların çoğunun amacı Allah’ın Rızası değil, Kulun Duası hiç değil
Gayeleri Hakka, Halka hizmet değil,
Amaçları Hakkı gasp edip, Halkı aşağılamak.
Çoğu hangi ihaleyi kotarayım, Eşimi, çocuğumu, dostumu nereye atatayım, kime ne torpil yapayım, cukkayı nasıl doğrultayım derdinde.
Çevresini saran Riyakarların da yönlendirmesi ile etrafını da görmez, yapmadığı zulüm kalmaz.
Hasbelkader kendini uyaranları da bozguncu olarak yaftalar.
Halbuki gerçek dost odur bilmez.
Tabii bir kısmı istisna, onları tenzih ederim.
Vatandaş ne yemiş, aç mı? Tok mu? Ne gam.
Beyimiz/Hanımefendimiz gününü gün etme peşinde.
Ballı maaşı alıp, kaymaklı emeklilik peşinde.
Nasıl olsa Yağma Hasan’ın böreği
Ver ki yiyem ser ki yatam.
Halkın derdi ile niye dertlensin ki
Vekili olduğu şehrin hangi mahallesinde bir yetim aç yatmış.
Falanca Adaletsizliğe, haksızlığa uğramış.
Filancanın hakkı gaspedilmiş,
Davaymış, İnandıklarıymış,
Kendine ne…
Duymaz, Görmez, Söylemez
Gözleri kör, Kulakları Sağır, Dilleri lal olur.
Sayın Cumhurbaşkanımız Siyasetin Ömer’lerini arıyordu.
Niyet güzel, güzel de mümkün mü?
Herhalde bulması için Mum yetmez.
Kim bilir ilk çağlardaki gibi çakmaktaşı ile bezden meşale yapması gerek.
Hangi, iktidar döneminde olursa olsun boş zamanlarında İl başkanlığı, yılda toplasan 3-5 ay vekillik yapan kibir abidesi insanlarla Hakka ve Halka hizmet mümkün mü?
Milletvekili ya da İl başkanı Avukat ise bir anda müvekkili artar.
Özellikle kamu bankaları icra takiplerini mutlaka bunlara verir.
Müteahhit ise Belediyeler ve kamu kurumları bir şekilde ihaleleri bunlara kazandırır.
Esnaf veya sanayici ise işleri, yatırımları artar.
Sıradan insanın para ile alamayacağı arazileri bedavaya alır,
Asla geri dönmeyecek krediler havada uçuşur.
Garibim Köylü Ahmet efendi de beklesin ki sıra kendine gele.
Bir işi olacak olsa korku ve saygı ile kapısına gider, boyun büker.
Kazara bir şey isteyecek olsa Vekilden, İl Başkanından bir sürü fırça yer.
“Benim bir sürü işim var seninle mi uğraşacam” cevabını alır.
Çünkü önceliği vatandaşın ya da Devletin işi değil kendi işidir.
Vatandaş adeta kendi oyu ile başına bela almıştır.
Hani Hz. İbrahim döneminde insanlar eli put yapıp sonra ona taparlardı ya.
En güzel yiyeceklerini onlara sunarlardı ya,
Önlerinde saygı ile eğilirlerdi ya,
Günümüzün Makam ve Mevkiileri ile onları dağıtanlar,
Aç gözlülerin, harislerin putları.
Allahtan başka ilah edinenler,
Halka hizmet diyerek yola çıkıp hakkı unutanlar.
Azıcık yükselince aşağıdakilere hor gözle bakanlar.
Astına zulmedenler,
Sırf menfaatleri için haksızlığa, zulme, yanlışa sessiz kalanlar
Unutmayın,
Ahiret var, Hesap günü var.
Allahın izni ile İlahlık taslayan Nemrut’u bir sinek mahvetti,
Ebrehenin fillerini Ebabiller yok etti,
Firavunu Kızıldenize Hz.Musa (A.S) sürdü,
Kabede putları Hz.İbrahim (A.S) kırdı.
Her Mevkii, her Makam mutlaka ömür gibi geçicidir bir gün bitecektir.
Kendini İlah sanan putlar kendiliğinden devrilecektir.
Gün gelecek Amellerimizle haşr olunacağız.
Yaptıklarımızdan da yapmadıklarımızdan da,
Konuştuklarımızdan da, sustuklarımızdan da
Mutlaka hesaba çekileceğiz.
İyi ki Ahiret var.
Sağlıcakla…
Mesut BALYEMEZ
05305164000
mesutb44@gmail.com
Ekleme
Tarihi: 24 Eylül 2021 - Cuma
GÜNÜMÜZ PUTLARI
GÜNÜMÜZ PUTLARI
Hikaye bu Ya,
Dönemin Halifesi Basra’ya yeni bir Vali atayacaktır. Aralarında İmam-ı Azam’ında bulunduğu 3 kişiyi Şam’a çağırır.
Çağırdıkları kişilerle konuşup, uygun gördüğü bir tanesini Vali olarak atayacaktır. Çağrılan üç kişi de Vali olmak istememektedir. Lakin çağıran Halife olunca istemeye istemeye yola çıkarlar.
Bir süre gittikten sonra bir tanesi diğerlerinin görmediği bir anda kaza gibi gösterip attan düşer ve yaralanır. Diğerlerine dönerek “Arkadaşlar ben bu halde Şam’a kadar gidemem siz gidin Halifeye durumu anlatırsınız” der.
İmam-ı Azam ve diğer şahıs yola devam eder. Bir süre daha giderler. Bu kez diğer şahıs çaktırmadan atını bilerek kayalıklara vurur at sakatlanır. Adam İmam-ı Azam’a döner “Ya İmam benim at sakatlandı bu halde devam edemem sen var git durumu Halife Hazretlerine anlatırsın” der.
İmam-ı Azam her iki şahısın da bu kazaları bilerek yaptıklarını anlarr lakin bir şey söylemez. Şama gelir Halifenin huzuruna varır.
Halife; “Diğerleri nerede” diye sorunca İmam-ı Azam olan biteni anlatır. Halife “Eh o zaman sorup soruşturmama gerek yok madem tek sen kaldın öyleyse bende seni Basra’ya Vali olarak atıyorum” der.
İmam-ı Azam, boyun bükerek,
“Halife Hazretleri siz lütfediyorsunuz amma ben bu görevi yapamam, beceremem” der.
Halife hiddetle; “Yalan söylüyorsun” deyince.
İmam-ı Azam, “Halife Hazretleri eğer ben yapamıyorum derken doğruyu söylüyorsam siz bir beceriksizi Vali yapmazsınız yok yalan söylüyorsam da siz bir yalancıyı Vali yapmazsınız”
Halife şaşırır diyecek söz bulamaz. Bir müddet uzaklara dalar. Sonra “Anlaşıldı ya İmam sen Vali olmak istemiyorsun bende seni atamaktan vazgeçtim ama Valilik gibi prestijli, şatafatlı, birçok insanın can attığı görevi neden kabul etmediğini söyle bari” der.
İmam-ı Azam “Efendim, Hz Ömer Diyar-ı Kenan’da Kurt kapsa bir koyunu, dönerde Ömer’den sorar Allah onu buyurmuş. Ben emrim altındaki İnsanları koruyamam diye korkarım, Allah’ın huzuruna kul hakkı ile gitmekten korkarım” deyince Halifeye söz kalmamıştır.
Peki ya günümüzde?
Yoldan kimi çevirseniz Cumhurbaşkanı, Vali, Milletvekili, Parti Başkanı vs. olurmusunuz diye sorsanız inanın hiç biri yok ben beceremem demez. Alayı can atar.
Çok nadir beceremem diyenlerinde gerekçesi ise İmam-ı Azam’ın gerekçesinin yanından bile geçmez.
Hiç biri Hz. Ömer’in sözünü aklına getirip, kendini şöyle bir tartmaz.
Seçim zamanı yaklaştığında,
Lidere yakın olan, üç-beş film çeviren, birkaç kaset çıkartan, bir STK ya veya Cemaata yöneticilik/liderlik yapan, parası olan, kallavi bir makamda görev yapan veyahut kazara kahraman olan (Günümüzde olağan) kısacası Şöhretinden, parasından, makamından güç alan ben adayım diyerek ortaya çıkar.
Peki acaba hangisi İmam-ı Azam gibi kendisini sorgular.
Hangisi Hz. Ömer gibi düşünür.
Hiç biri,
Çünkü onların çoğunun amacı Allah’ın Rızası değil, Kulun Duası hiç değil
Gayeleri Hakka, Halka hizmet değil,
Amaçları Hakkı gasp edip, Halkı aşağılamak.
Çoğu hangi ihaleyi kotarayım, Eşimi, çocuğumu, dostumu nereye atatayım, kime ne torpil yapayım, cukkayı nasıl doğrultayım derdinde.
Çevresini saran Riyakarların da yönlendirmesi ile etrafını da görmez, yapmadığı zulüm kalmaz.
Hasbelkader kendini uyaranları da bozguncu olarak yaftalar.
Halbuki gerçek dost odur bilmez.
Tabii bir kısmı istisna, onları tenzih ederim.
Vatandaş ne yemiş, aç mı? Tok mu? Ne gam.
Beyimiz/Hanımefendimiz gününü gün etme peşinde.
Ballı maaşı alıp, kaymaklı emeklilik peşinde.
Nasıl olsa Yağma Hasan’ın böreği
Ver ki yiyem ser ki yatam.
Halkın derdi ile niye dertlensin ki
Vekili olduğu şehrin hangi mahallesinde bir yetim aç yatmış.
Falanca Adaletsizliğe, haksızlığa uğramış.
Filancanın hakkı gaspedilmiş,
Davaymış, İnandıklarıymış,
Kendine ne…
Duymaz, Görmez, Söylemez
Gözleri kör, Kulakları Sağır, Dilleri lal olur.
Sayın Cumhurbaşkanımız Siyasetin Ömer’lerini arıyordu.
Niyet güzel, güzel de mümkün mü?
Herhalde bulması için Mum yetmez.
Kim bilir ilk çağlardaki gibi çakmaktaşı ile bezden meşale yapması gerek.
Hangi, iktidar döneminde olursa olsun boş zamanlarında İl başkanlığı, yılda toplasan 3-5 ay vekillik yapan kibir abidesi insanlarla Hakka ve Halka hizmet mümkün mü?
Milletvekili ya da İl başkanı Avukat ise bir anda müvekkili artar.
Özellikle kamu bankaları icra takiplerini mutlaka bunlara verir.
Müteahhit ise Belediyeler ve kamu kurumları bir şekilde ihaleleri bunlara kazandırır.
Esnaf veya sanayici ise işleri, yatırımları artar.
Sıradan insanın para ile alamayacağı arazileri bedavaya alır,
Asla geri dönmeyecek krediler havada uçuşur.
Garibim Köylü Ahmet efendi de beklesin ki sıra kendine gele.
Bir işi olacak olsa korku ve saygı ile kapısına gider, boyun büker.
Kazara bir şey isteyecek olsa Vekilden, İl Başkanından bir sürü fırça yer.
“Benim bir sürü işim var seninle mi uğraşacam” cevabını alır.
Çünkü önceliği vatandaşın ya da Devletin işi değil kendi işidir.
Vatandaş adeta kendi oyu ile başına bela almıştır.
Hani Hz. İbrahim döneminde insanlar eli put yapıp sonra ona taparlardı ya.
En güzel yiyeceklerini onlara sunarlardı ya,
Önlerinde saygı ile eğilirlerdi ya,
Günümüzün Makam ve Mevkiileri ile onları dağıtanlar,
Aç gözlülerin, harislerin putları.
Allahtan başka ilah edinenler,
Halka hizmet diyerek yola çıkıp hakkı unutanlar.
Azıcık yükselince aşağıdakilere hor gözle bakanlar.
Astına zulmedenler,
Sırf menfaatleri için haksızlığa, zulme, yanlışa sessiz kalanlar
Unutmayın,
Ahiret var, Hesap günü var.
Allahın izni ile İlahlık taslayan Nemrut’u bir sinek mahvetti,
Ebrehenin fillerini Ebabiller yok etti,
Firavunu Kızıldenize Hz.Musa (A.S) sürdü,
Kabede putları Hz.İbrahim (A.S) kırdı.
Her Mevkii, her Makam mutlaka ömür gibi geçicidir bir gün bitecektir.
Kendini İlah sanan putlar kendiliğinden devrilecektir.
Gün gelecek Amellerimizle haşr olunacağız.
Yaptıklarımızdan da yapmadıklarımızdan da,
Konuştuklarımızdan da, sustuklarımızdan da
Mutlaka hesaba çekileceğiz.
İyi ki Ahiret var.
Sağlıcakla…
Mesut BALYEMEZ
05305164000
mesutb44@gmail.com
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.