REFORM ŞART
REFORM ŞART
Ocak ayı demek, kar, kış demek ama aynı zamanda kamuda çalışan memurlar için zam demek.
Bir anlamda aylardır enflasyon karşısında ezilen memurların bir nebze gülümseme zamanı.
Malumunuz memurlara yılda iki kez zam yapılır.
Eskiden hükümetler Ocak ve Temmuz ayı başlarında çıkar memura kendi takdir ettiği zam oranlarını açıklardı.
Şimdi öyle değil işveren olarak hükümet, çalışanların temsilcisi olarak da yetkili sendikalar toplu görüşme masasına oturuyor, makul bir rakamda anlaşmaya çalışıyorlar.
Tabii normal olarak sendikalar temsil ettiği çalışanların refah düzeyini arttırmak amacı ile zam oranını olabildiğince yüksek tutmaya çalışırken hükümette tam aksine bütçeye daha fazla yük gelmesin diye düşük tutmak istiyor.
Anlaşmazlık halinde Hakem Kuruluna gidiliyor. Nihai karar Hakem Kurulu tarafından veriliyor. Hoş sendikaların tutumu çalışanları memnun etmiyor ya neyse.
Yazımda yapılacak zam oranı şu kadar olmalı, bu kadar olmalı demeyeceğim ben başka bir hususa dikkat çekmek istiyorum.
Kamu’da ücret sisteminde adaletsizlik had safhada.
Hatırlayan olacaktır “Acil Destek Şart” başlıklı yazımda da kamudaki ücret dengesizliğine parmak basmıştım.
Herhangi bir kurumda evi barkı olmayan, eşi çalışmayan 13. derecedeki bir hizmetli (Yaklaşık) 4.500 Tl ücret alırken, evi barkı olan, eşi çalışan 1. derecedeki amiri kendisinden neredeyse 5 katı fazla yani 22.000 civarında maaş alabiliyor.
Hükümetin Ocak zammı için, seyyanen zam veya yüzdelik zam gibi birkaç farklı teorisi var.
Diyelim ki Ocak ayında hükümet kamu çalışanlarına seyyanen değil de 30 zam yaptı.
Örneğimizdeki hizmetlinin maaşına gelecek zam 1400-1500 Tl. civarında olacakken, amirinin maaşına 7000 Tl. civarında bir zam gelecek.
Hizmetli maaşı en fazla net 6.000 Tl olacak iken amirin maaşı ise 29.000 Tl civarında olacak.
Hiç düşünmeye gerek kalmadan amirin maaşına gelecek zammın, hizmetlinin maaşından bile fazla olduğunu fark ettiniz değil mi?
Yani, çok alan çok, az alan az almaya devam edecek.
Evi barkı olmayan, eşi çalışmayan bir hizmetli ile evi barkı olan, eşi çalışan aynı hizmetli aynı maaşı alıyor.
İstanbul’un en sosyete ve pahalı semtinde görev yapan bir kamu görevlisi ile küçük bir Anadolu kasabasında görev yapan aynı gösterge ve derecedeki bir kamu görevlisi de aynı maaşları alıyor.
İstanbul’da kira kaç para, küçük bir Anadolu kasabasında kaç para.
Ulaşım İstanbul’da kaç para, küçük bir Anadolu kasabasında kaç para.
Muhtemelen kasabada kira çok ucuz, yol parası da yok.
Zaten küçük kasabada yaşayan memur muhtemelen İstanbul’dan çok daha ucuza olduğu için kısa sürede evini de almıştır.
Hatta ironi yapalım 1 inek, bir kaç tavuk da besleyip en azından süt ve yumurtaya da para vermiyordur.
Kamu’da görev yapan, her an ölüm ve sakat kalma riski olan elektrik teknisyeni/teknikeri, radyoloji teknisyeni/teknikeri vs. hayati bir riski olmayan su tesisat veya ağaç işleri teknisyeni/teknikeri vs. ile (Eğer aynı derecede iseler) neredeyse aynı maaşları alıyor.
İşin ironi tarafını bir kenara bırakırsak böyle bir sistem adil olabilir mi?
Böyle bir sistemde adaletten, haktan söz edilebilir mi?
Hayır, elbette ki adaletten bahsedilemez.
Peki çözüm ne sistem nasıl olmalı?
Hükümet Ocak zammını yapmadan bir an önce kamuda ücret reformunu gerçekleştirmelidir.
1- Evi olan ile olmayan kamu çalışanı arasında fark olmalı. (Bu kira yardımı şeklinde olabilir.)
2- Eşi çalışmayan kamu çalışanına yapılan Eş ve çocuk yardımları en az 5 kat arttırılmalı (Şu anda eş yardımı yaklaşık 410 Tl çocuk yardımı da ortalama 80 Tl. civarında)
3- İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere Büyükşehirler ve konut kiralarının yüksek olduğu tatil beldelerinde çalışan kamu çalışanı ile küçük şehir ve ilçelerde yaşayan kamu çalışanı arasında fark olmalı. Bu sistem bildiğim kadarı ile askeriye ve emniyet’te var
4- Kamu’da hayati riski ve tehlikesi olan görevlerde çalışanlar ile hayati tehlikesi olmayan işlerde çalışanlar arasında fark olmalı. Hayati tehlikesi olan işlere ek ücret ödenmeli. Gerçi bazı kurumlarda başka isimler altında veriliyor ama komik rakamlarda (Görev Tazminatı vermek veya veriliyor ise arttırmak)
5- En alt kadroda görev yapan memur maaşı ile en üst düzey kadroda görev yapan memur arasında en fazla 2 kat fark olmalı. Diğer memurların maaşları bu aralıkta belirlenmeli.
Tabi bu ilk dört maddede sunduğum öneriler aynı gösterge ve derecedeki memurlar içindir.
Benim hükümetten beklentim zamdan önce ücret adaletsizliğini ortadan kaldırmasıdır.
Yapılacak reformdan sonra seyyanen veya yüzdelik fark etmez memuru enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında ezdirmeyecek, üzerine refah payı da eklenecek bir zam verilmelidir.
Tabii yapılacak reformda memur emeklilerini de unutmamak gerek.
Hz. Ömer olamayız belki ama adalet hususunda çok hassas olmalıyız.
Sağlıcakla..
Mesut BALYEMEZ
05305164000
mesutb44@mail.com
Ekleme
Tarihi: 28 Aralık 2021 - Salı
REFORM ŞART
REFORM ŞART
Ocak ayı demek, kar, kış demek ama aynı zamanda kamuda çalışan memurlar için zam demek.
Bir anlamda aylardır enflasyon karşısında ezilen memurların bir nebze gülümseme zamanı.
Malumunuz memurlara yılda iki kez zam yapılır.
Eskiden hükümetler Ocak ve Temmuz ayı başlarında çıkar memura kendi takdir ettiği zam oranlarını açıklardı.
Şimdi öyle değil işveren olarak hükümet, çalışanların temsilcisi olarak da yetkili sendikalar toplu görüşme masasına oturuyor, makul bir rakamda anlaşmaya çalışıyorlar.
Tabii normal olarak sendikalar temsil ettiği çalışanların refah düzeyini arttırmak amacı ile zam oranını olabildiğince yüksek tutmaya çalışırken hükümette tam aksine bütçeye daha fazla yük gelmesin diye düşük tutmak istiyor.
Anlaşmazlık halinde Hakem Kuruluna gidiliyor. Nihai karar Hakem Kurulu tarafından veriliyor. Hoş sendikaların tutumu çalışanları memnun etmiyor ya neyse.
Yazımda yapılacak zam oranı şu kadar olmalı, bu kadar olmalı demeyeceğim ben başka bir hususa dikkat çekmek istiyorum.
Kamu’da ücret sisteminde adaletsizlik had safhada.
Hatırlayan olacaktır “Acil Destek Şart” başlıklı yazımda da kamudaki ücret dengesizliğine parmak basmıştım.
Herhangi bir kurumda evi barkı olmayan, eşi çalışmayan 13. derecedeki bir hizmetli (Yaklaşık) 4.500 Tl ücret alırken, evi barkı olan, eşi çalışan 1. derecedeki amiri kendisinden neredeyse 5 katı fazla yani 22.000 civarında maaş alabiliyor.
Hükümetin Ocak zammı için, seyyanen zam veya yüzdelik zam gibi birkaç farklı teorisi var.
Diyelim ki Ocak ayında hükümet kamu çalışanlarına seyyanen değil de 30 zam yaptı.
Örneğimizdeki hizmetlinin maaşına gelecek zam 1400-1500 Tl. civarında olacakken, amirinin maaşına 7000 Tl. civarında bir zam gelecek.
Hizmetli maaşı en fazla net 6.000 Tl olacak iken amirin maaşı ise 29.000 Tl civarında olacak.
Hiç düşünmeye gerek kalmadan amirin maaşına gelecek zammın, hizmetlinin maaşından bile fazla olduğunu fark ettiniz değil mi?
Yani, çok alan çok, az alan az almaya devam edecek.
Evi barkı olmayan, eşi çalışmayan bir hizmetli ile evi barkı olan, eşi çalışan aynı hizmetli aynı maaşı alıyor.
İstanbul’un en sosyete ve pahalı semtinde görev yapan bir kamu görevlisi ile küçük bir Anadolu kasabasında görev yapan aynı gösterge ve derecedeki bir kamu görevlisi de aynı maaşları alıyor.
İstanbul’da kira kaç para, küçük bir Anadolu kasabasında kaç para.
Ulaşım İstanbul’da kaç para, küçük bir Anadolu kasabasında kaç para.
Muhtemelen kasabada kira çok ucuz, yol parası da yok.
Zaten küçük kasabada yaşayan memur muhtemelen İstanbul’dan çok daha ucuza olduğu için kısa sürede evini de almıştır.
Hatta ironi yapalım 1 inek, bir kaç tavuk da besleyip en azından süt ve yumurtaya da para vermiyordur.
Kamu’da görev yapan, her an ölüm ve sakat kalma riski olan elektrik teknisyeni/teknikeri, radyoloji teknisyeni/teknikeri vs. hayati bir riski olmayan su tesisat veya ağaç işleri teknisyeni/teknikeri vs. ile (Eğer aynı derecede iseler) neredeyse aynı maaşları alıyor.
İşin ironi tarafını bir kenara bırakırsak böyle bir sistem adil olabilir mi?
Böyle bir sistemde adaletten, haktan söz edilebilir mi?
Hayır, elbette ki adaletten bahsedilemez.
Peki çözüm ne sistem nasıl olmalı?
Hükümet Ocak zammını yapmadan bir an önce kamuda ücret reformunu gerçekleştirmelidir.
1- Evi olan ile olmayan kamu çalışanı arasında fark olmalı. (Bu kira yardımı şeklinde olabilir.)
2- Eşi çalışmayan kamu çalışanına yapılan Eş ve çocuk yardımları en az 5 kat arttırılmalı (Şu anda eş yardımı yaklaşık 410 Tl çocuk yardımı da ortalama 80 Tl. civarında)
3- İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere Büyükşehirler ve konut kiralarının yüksek olduğu tatil beldelerinde çalışan kamu çalışanı ile küçük şehir ve ilçelerde yaşayan kamu çalışanı arasında fark olmalı. Bu sistem bildiğim kadarı ile askeriye ve emniyet’te var
4- Kamu’da hayati riski ve tehlikesi olan görevlerde çalışanlar ile hayati tehlikesi olmayan işlerde çalışanlar arasında fark olmalı. Hayati tehlikesi olan işlere ek ücret ödenmeli. Gerçi bazı kurumlarda başka isimler altında veriliyor ama komik rakamlarda (Görev Tazminatı vermek veya veriliyor ise arttırmak)
5- En alt kadroda görev yapan memur maaşı ile en üst düzey kadroda görev yapan memur arasında en fazla 2 kat fark olmalı. Diğer memurların maaşları bu aralıkta belirlenmeli.
Tabi bu ilk dört maddede sunduğum öneriler aynı gösterge ve derecedeki memurlar içindir.
Benim hükümetten beklentim zamdan önce ücret adaletsizliğini ortadan kaldırmasıdır.
Yapılacak reformdan sonra seyyanen veya yüzdelik fark etmez memuru enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında ezdirmeyecek, üzerine refah payı da eklenecek bir zam verilmelidir.
Tabii yapılacak reformda memur emeklilerini de unutmamak gerek.
Hz. Ömer olamayız belki ama adalet hususunda çok hassas olmalıyız.
Sağlıcakla..
Mesut BALYEMEZ
05305164000
mesutb44@mail.com
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.