İYİLİK BULAŞTIRMAYA VARMISINIZ?”
İYİLİK BULAŞTIRMAYA VARMISINIZ?”
İyilik için Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur; "Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir."
Dünya iyilikler üzerine kuruludur. İnsan, yeryüzündeki akıl ve irade sahibi tek canlıdır ve bununla alabildiğince övünür.
Dünyayı ayakta tutmak, hayata geliş amacını kavramak, özgüvenini arttırmak, mutlu olmak ve mutlu etmek için aklını ve kalbini kullanarak iyilik yapmalı, iradesini kullanarak da iyilik yapmayı alışkanlık haline getirmelidir.
Gülümsemek iyilik…
Selam vermek iyilik…
Güzel söz söylemek iyilik… Sözü güzel söylemek iyilik… Yoldaki taşı, bir başkasının ayağına takılır da canı yanar endişesi ile kenara itmek iyilik….
Hastayı ziyaret etmek, geçmiş olsun demek iyilik…
Yakını kaybedene sabır dilemek, zor günde yanında olduğunu göstermek iyilik….
İyi olmak o kadar kolay ki… Hayra vesile olan, hayrı yapmış gibidir.
İnsan başkasını mutlu ettiği sürece mutludur. İyilerle beraber olmalıdır; iyiliği teşvik etmelidir.
Nefis ile şeytanın kötülüğü emretmeyi meslek edinmiş olmaları karşısında toplum içinde özel donanıma sahip bir kesim, iyiliğin aktif tutulup yaşatılması ile görevlendirilmiş, böylece iyilik yönelişi kurumsal bir zemine oturtulmuştur:
“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.”
Hz. Lokman Aleyhisselam’ın, oğluna “İyiliği emret, kötülükten alıkoy” şeklindeki nasihati, bu görevin ifa edildiği sahnede yankılanan bir isteğidir.
Demek ki insan, iyilik konusunda pasif ve bencil davranarak iyilik mekanizmasını atıl bırakmayacak, öte yandan bu bilinci hemcinslerine de yansıtacaktır.
Dünyayı iyilik kurtaracak buna eminim. Bu cümlenin arkasında derin anlamlar ve ifadeler bulunuyor. Çünkü iyilik yapmanın aynı zamanda bir karşılığı vardır ve ayrıca başka insanları da etkiler. Yani kısacası iyilik bulaşıcıdır ve aynı zamanda sevaptır.
“Kötülüğü iyilikle yok etme”nin bir anlamı da yapılan kötülük ve haksızlığa karşı iyilikle karşılık vermektir.
Evet, bu zor bir iştir. Ham yüreklerimiz gördüğümüz kötülüğe isyan eder ve “misliyle karşılık!” deyiverir.
Oysa kör dürtülere teslim olmaktan başka bir şey değildir bu. “Herkes” gibi davranmak yerine, iyilikle karşılık vermek zor ama kârlıdır.
Hayatın içinde ruh ve nefis terbiyesi için etkili bir tekniktir bu. Böyle davranılması kişiler arasındaki düşmanlık duygularının yok olmasını sağlayacaktır.
Kur’an bu sonucu; “Bir de bakarsın ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sıcak bir dost oluvermiş” diye dikkatlere sunuyor. “Denedim ama karşılığı yine kötülük oldu” diyen kişi, iyilikle mukabelesindeki samimiyet derecesini gözden geçirmelidir.
Acaba bunu yaparken Allah rızasını mı gözetmiştir, yoksa kuşa yem atan avcı gibi mi davranmıştır?
Diyelim ki amacımız Allah’ın rızası idi, ama yine de kötülük görmek oldu; kazanan yine biz oluruz; çünkü bütün varlığımızın nihai amacı Allah rızasıdır ve biz o uğurda somut bir adım daha atmış oluruz.
Atasözümüzün tam yeridir: “İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlik bilir.” Dahası var: “İyiliğe iyilik her kişinin işidir, kötülüğe iyilik er kişinin işidir.” Mürüvvetimizi tahkim etmiş oluruz; bu az bir şey midir?
Kıymetli okurlarım iyilik yaparak iyilik bulaştıralım, fakatsız, amasız bir iyilik. iyilik yapmaya önce kendimizden sonra etrafımızdan başlayalım.
Bu gün bir iyilik yapmaya var mısınız? Allah'a ısmarladık, hoşça kalın..
Aydın Benli
Siyaset Bilimci,
Araştırmacı Yazar
Ekleme
Tarihi: 12 Ocak 2022 - Çarşamba
İYİLİK BULAŞTIRMAYA VARMISINIZ?”
İYİLİK BULAŞTIRMAYA VARMISINIZ?”
İyilik için Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur; "Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir."
Dünya iyilikler üzerine kuruludur. İnsan, yeryüzündeki akıl ve irade sahibi tek canlıdır ve bununla alabildiğince övünür.
Dünyayı ayakta tutmak, hayata geliş amacını kavramak, özgüvenini arttırmak, mutlu olmak ve mutlu etmek için aklını ve kalbini kullanarak iyilik yapmalı, iradesini kullanarak da iyilik yapmayı alışkanlık haline getirmelidir.
Gülümsemek iyilik…
Selam vermek iyilik…
Güzel söz söylemek iyilik… Sözü güzel söylemek iyilik… Yoldaki taşı, bir başkasının ayağına takılır da canı yanar endişesi ile kenara itmek iyilik….
Hastayı ziyaret etmek, geçmiş olsun demek iyilik…
Yakını kaybedene sabır dilemek, zor günde yanında olduğunu göstermek iyilik….
İyi olmak o kadar kolay ki… Hayra vesile olan, hayrı yapmış gibidir.
İnsan başkasını mutlu ettiği sürece mutludur. İyilerle beraber olmalıdır; iyiliği teşvik etmelidir.
Nefis ile şeytanın kötülüğü emretmeyi meslek edinmiş olmaları karşısında toplum içinde özel donanıma sahip bir kesim, iyiliğin aktif tutulup yaşatılması ile görevlendirilmiş, böylece iyilik yönelişi kurumsal bir zemine oturtulmuştur:
“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.”
Hz. Lokman Aleyhisselam’ın, oğluna “İyiliği emret, kötülükten alıkoy” şeklindeki nasihati, bu görevin ifa edildiği sahnede yankılanan bir isteğidir.
Demek ki insan, iyilik konusunda pasif ve bencil davranarak iyilik mekanizmasını atıl bırakmayacak, öte yandan bu bilinci hemcinslerine de yansıtacaktır.
Dünyayı iyilik kurtaracak buna eminim. Bu cümlenin arkasında derin anlamlar ve ifadeler bulunuyor. Çünkü iyilik yapmanın aynı zamanda bir karşılığı vardır ve ayrıca başka insanları da etkiler. Yani kısacası iyilik bulaşıcıdır ve aynı zamanda sevaptır.
“Kötülüğü iyilikle yok etme”nin bir anlamı da yapılan kötülük ve haksızlığa karşı iyilikle karşılık vermektir.
Evet, bu zor bir iştir. Ham yüreklerimiz gördüğümüz kötülüğe isyan eder ve “misliyle karşılık!” deyiverir.
Oysa kör dürtülere teslim olmaktan başka bir şey değildir bu. “Herkes” gibi davranmak yerine, iyilikle karşılık vermek zor ama kârlıdır.
Hayatın içinde ruh ve nefis terbiyesi için etkili bir tekniktir bu. Böyle davranılması kişiler arasındaki düşmanlık duygularının yok olmasını sağlayacaktır.
Kur’an bu sonucu; “Bir de bakarsın ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sıcak bir dost oluvermiş” diye dikkatlere sunuyor. “Denedim ama karşılığı yine kötülük oldu” diyen kişi, iyilikle mukabelesindeki samimiyet derecesini gözden geçirmelidir.
Acaba bunu yaparken Allah rızasını mı gözetmiştir, yoksa kuşa yem atan avcı gibi mi davranmıştır?
Diyelim ki amacımız Allah’ın rızası idi, ama yine de kötülük görmek oldu; kazanan yine biz oluruz; çünkü bütün varlığımızın nihai amacı Allah rızasıdır ve biz o uğurda somut bir adım daha atmış oluruz.
Atasözümüzün tam yeridir: “İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlik bilir.” Dahası var: “İyiliğe iyilik her kişinin işidir, kötülüğe iyilik er kişinin işidir.” Mürüvvetimizi tahkim etmiş oluruz; bu az bir şey midir?
Kıymetli okurlarım iyilik yaparak iyilik bulaştıralım, fakatsız, amasız bir iyilik. iyilik yapmaya önce kendimizden sonra etrafımızdan başlayalım.
Bu gün bir iyilik yapmaya var mısınız? Allah'a ısmarladık, hoşça kalın..
Aydın Benli
Siyaset Bilimci,
Araştırmacı Yazar
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.