İnsanlığın İflası
İnsanlığın İflası
İnsanlık bundan asırlar önce toptan iflas etmişti. Hz. Nuh Aleyhisselam, insanları bu iflastan kurtarmak için tam 950 sene dil dökmüştü, ancak nâfile… İnsanlar, “Nuh” diyor, “Peygamber” demiyorlardı. Yani Allahu Azimüşşan’ın birliğini kabul etmiyor, putlara tapmaya, türlü şekillerde şirk koşmaya devam ediyorlardı.
Hz. Nuh Aleyhisselam, sonunda “Ennî mağlubun fentasir” (Kamer Sûresi / 10) dedi. Yani, “Ya Rabbi ben mağlup oldum, bana yardım et!” diye duâ etti. Hz. Nuh (as) bütün kâfirler için bir de bedduâda bulundu: “Vegâle Nûhun Rabbî lâ tezer ‘ale’l ardi mine’l kâfiriyne deyyâren” (Nûh Sûresi / 26) Meâlen: “Nuh, ‘Rabbim!’ dedi, yeryüzünde kâfirlerden hiç kimseyi bırakma!”.
Cenab-ı Hak, bu şânı yüce Peygamberi’nin duâsını kabul buyurmuş ve “tufan” diye bilinen hâdise ile yeryüzünde bir tek kâfir bırakmamıştı.
Bütün Kütüb-ü Mukaddese’de, yani Tevrat, İncil, Zebur ve Kur’an-ı Kerim’de anlatılan bu hâdiseden aslında bütün insanlığın haberi var. Hal böyle iken günümüzde insanlık büyük nankörlük içerisinde. Ya türlü şekillerde Allahu Teâlâ’ya şirk koşuyorlar, ya türlü metotlarla Allahu Teâlâ’nın hükümlerinin uygulanmasına set çekiyorlar.
Bütün bunları yaptıkları yetmiyormuş gibi, insanları insanlıktan çıkaran türlü günahları alenen işliyorlar. Şahsen ben inanıyorum ki; Hz. Nuh Aleyhisselam bu manzarayı görseydi, o yaptığı duâyı ve beddûayı yapardı.
Haydi diyelim, muattıla güruhu (ateistler), mağdûb ve dâllin güruhu, yani Hıristiyanlar ve Yahudiler, azıttı. Peki ya şu sözde Müslümanlara ne demeli… Bütün düşünceleri dünyevî saadet ve yemek, içmek olan, nebâtî ve hayvanî hayat mertebesinden öteye geçmemekte direnen Müslümanlar…
Başta namaz olmak üzere Allahu Teâlâ’ya itaati, cihadı, İ’lâ-yı Kelimetullah düşüncesini, kâfirlerin boyunduruğundan ve işgalinden kurtulmayı unutan Müslümanlar…
Kâinatın Yaratıcı’sının bütün haram kıldıklarının alenen işlenmesi karşısında taş gibi hareketsiz ve sessiz duran, kıllarını dahi kıpırdatmayan Müslümanlar… Bu sözde Müslümanlara ne demeli…
Kabul, şeytanın şakirdleri son yüzyılda müthiş projelerle Müslümanların içlerine girdi, karşılarına dikildi. Ancak Müslümanlar, Kur’an’dan ve hadislerden aldıkları derslerle, şehit ve gâzi atalarından miras kalan bilgilerle ve hâtıralarla bu oyunbazların karşısına dikilip onların oyunlarını bozmalı değil miydi? Böyle kolayca pes etmek o şehit ve gâzi kahramanların evlatlarına yakışır mı?
Lütfen düşünelim… Çanakkale’de düşmana geçit vermeyen, Kurtuluş Savaşı’nda bütün işgalcilerle cedelleşen o kahramanlar şu bin yıllık İslâm yurdunda dolaşacak olsa, gördükleri manzaralar karşısında ne derlerdi?
Düşünün, şu bin yıllık İslâm yurdunda bütünüyle ecnebilerden alınan hukuk sistemi ve mevzuatı uygulanmakta. Allahu Azimüşşân’ın bütün haram kıldığı fiiller alenen ve uluorta işlenmekte.
Müslüman hanımlar tesettürü terk etmiş vaziyette. Haremlik-selamlık uygulaması neredeyse bütünüyle terk edilmiş durumda. Faiz, zina, kumar alenen icra edilmekte…
En elem verici olanı da sözde “İslâmî hizmetlerde bulunmak” iddiasında olan gruplar da bu kâinatı yaratan Allahu Teâlâ’nın tekvinî kanunları koyduğu gibi, teklifî kanunları da koymuş olduğunu unutmuş gözükmekteler.
Neresinden baksanız, Hz. Nuh Aleyhisselam’ı öfkelendiren manzaraların çok daha dehşetlisi mevcut. İnsanlık topyekûn iflas etmiş vaziyette.
Bu durumda iki ihtimal var: Ya Nuh Aleyhisselam zamanındaki gibi bir tûfan benzeri hâdise ile temizlik ya da Allahu Teâlâ’nın rahmetini tecelli buyurmasıyla layık olan kullarına gerçek hidayeti ve cihadı nasip eylemesiyle temizlik yaptırması ve onların eliyle, bütün insanlara, nasıl bir insan olmaları gerektiğinin hatırlatılması….
Rabbim, Kendisini, dinini, Kur’an-ı Azimüşşan’ı; Resûlullah’ı (asm) cidden ve candan sevenlere güç ve kuvvet versin.
Burhan Bozgeyik
Ekleme
Tarihi: 04 Nisan 2022 - Pazartesi
İnsanlığın İflası
İnsanlığın İflası
İnsanlık bundan asırlar önce toptan iflas etmişti. Hz. Nuh Aleyhisselam, insanları bu iflastan kurtarmak için tam 950 sene dil dökmüştü, ancak nâfile… İnsanlar, “Nuh” diyor, “Peygamber” demiyorlardı. Yani Allahu Azimüşşan’ın birliğini kabul etmiyor, putlara tapmaya, türlü şekillerde şirk koşmaya devam ediyorlardı.
Hz. Nuh Aleyhisselam, sonunda “Ennî mağlubun fentasir” (Kamer Sûresi / 10) dedi. Yani, “Ya Rabbi ben mağlup oldum, bana yardım et!” diye duâ etti. Hz. Nuh (as) bütün kâfirler için bir de bedduâda bulundu: “Vegâle Nûhun Rabbî lâ tezer ‘ale’l ardi mine’l kâfiriyne deyyâren” (Nûh Sûresi / 26) Meâlen: “Nuh, ‘Rabbim!’ dedi, yeryüzünde kâfirlerden hiç kimseyi bırakma!”.
Cenab-ı Hak, bu şânı yüce Peygamberi’nin duâsını kabul buyurmuş ve “tufan” diye bilinen hâdise ile yeryüzünde bir tek kâfir bırakmamıştı.
Bütün Kütüb-ü Mukaddese’de, yani Tevrat, İncil, Zebur ve Kur’an-ı Kerim’de anlatılan bu hâdiseden aslında bütün insanlığın haberi var. Hal böyle iken günümüzde insanlık büyük nankörlük içerisinde. Ya türlü şekillerde Allahu Teâlâ’ya şirk koşuyorlar, ya türlü metotlarla Allahu Teâlâ’nın hükümlerinin uygulanmasına set çekiyorlar.
Bütün bunları yaptıkları yetmiyormuş gibi, insanları insanlıktan çıkaran türlü günahları alenen işliyorlar. Şahsen ben inanıyorum ki; Hz. Nuh Aleyhisselam bu manzarayı görseydi, o yaptığı duâyı ve beddûayı yapardı.
Haydi diyelim, muattıla güruhu (ateistler), mağdûb ve dâllin güruhu, yani Hıristiyanlar ve Yahudiler, azıttı. Peki ya şu sözde Müslümanlara ne demeli… Bütün düşünceleri dünyevî saadet ve yemek, içmek olan, nebâtî ve hayvanî hayat mertebesinden öteye geçmemekte direnen Müslümanlar…
Başta namaz olmak üzere Allahu Teâlâ’ya itaati, cihadı, İ’lâ-yı Kelimetullah düşüncesini, kâfirlerin boyunduruğundan ve işgalinden kurtulmayı unutan Müslümanlar…
Kâinatın Yaratıcı’sının bütün haram kıldıklarının alenen işlenmesi karşısında taş gibi hareketsiz ve sessiz duran, kıllarını dahi kıpırdatmayan Müslümanlar… Bu sözde Müslümanlara ne demeli…
Kabul, şeytanın şakirdleri son yüzyılda müthiş projelerle Müslümanların içlerine girdi, karşılarına dikildi. Ancak Müslümanlar, Kur’an’dan ve hadislerden aldıkları derslerle, şehit ve gâzi atalarından miras kalan bilgilerle ve hâtıralarla bu oyunbazların karşısına dikilip onların oyunlarını bozmalı değil miydi? Böyle kolayca pes etmek o şehit ve gâzi kahramanların evlatlarına yakışır mı?
Lütfen düşünelim… Çanakkale’de düşmana geçit vermeyen, Kurtuluş Savaşı’nda bütün işgalcilerle cedelleşen o kahramanlar şu bin yıllık İslâm yurdunda dolaşacak olsa, gördükleri manzaralar karşısında ne derlerdi?
Düşünün, şu bin yıllık İslâm yurdunda bütünüyle ecnebilerden alınan hukuk sistemi ve mevzuatı uygulanmakta. Allahu Azimüşşân’ın bütün haram kıldığı fiiller alenen ve uluorta işlenmekte.
Müslüman hanımlar tesettürü terk etmiş vaziyette. Haremlik-selamlık uygulaması neredeyse bütünüyle terk edilmiş durumda. Faiz, zina, kumar alenen icra edilmekte…
En elem verici olanı da sözde “İslâmî hizmetlerde bulunmak” iddiasında olan gruplar da bu kâinatı yaratan Allahu Teâlâ’nın tekvinî kanunları koyduğu gibi, teklifî kanunları da koymuş olduğunu unutmuş gözükmekteler.
Neresinden baksanız, Hz. Nuh Aleyhisselam’ı öfkelendiren manzaraların çok daha dehşetlisi mevcut. İnsanlık topyekûn iflas etmiş vaziyette.
Bu durumda iki ihtimal var: Ya Nuh Aleyhisselam zamanındaki gibi bir tûfan benzeri hâdise ile temizlik ya da Allahu Teâlâ’nın rahmetini tecelli buyurmasıyla layık olan kullarına gerçek hidayeti ve cihadı nasip eylemesiyle temizlik yaptırması ve onların eliyle, bütün insanlara, nasıl bir insan olmaları gerektiğinin hatırlatılması….
Rabbim, Kendisini, dinini, Kur’an-ı Azimüşşan’ı; Resûlullah’ı (asm) cidden ve candan sevenlere güç ve kuvvet versin.
Burhan Bozgeyik
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.