NEREDE HATA ETTİK?’’
NEREDE HATA ETTİK?’’
Vefanın bir semt adı olduğu bilişim çağında, zaman israfını son sürat yapar iken. Dostlukları ve vefayı da israf ediyoruz.
Komşulukları ve akrabalık bağlarını hunharca bitirdik. Geriye elimizde kala kala, kocaman bir ego ve yalnızlık kaldı.
Nerede hata ettik?... Tebessüm etmenin bile sadaka olduğu yüce bir dinin mensuplarıyken, somurtarak güne başlayıp, sinir ve stresle günü tamamlar olduk.
Hani her Cuma namazında hoca efendi hutbede şu Âyeti kerimeyi okur ya;
"Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. - Nahl, 90.
Yaratanın verdiği öğütleri duymazdan geliyoruz, azgınlık ve fenalıkta birbirimizle yarışır olduk. Fenalıkları yaparken şeytanlar bile insanlara imrenir oldu. Hani kalp kırmak ‘’Kâbeyi yıkmak gibidir’’(hadisi şerif), kırdığımız kalplerle Kâbeler yıkılıyor.
En son kendinize ne zaman iyilik yaptınız? Akıp giden zaman bizden her şeyimizi alıp, sanki sele kapılmış gibi, önüne kattığı her şeyimizi alıp götürüyor.
Dün çocukluğumuzu aldı, şimdi gençliğimizi aldı, bunları alırken sevdiklerimizi ve değer verdiklerimizi de alıp götürüyor. Bize kalan kişiliğimiz, yaptığımız eserler ve Salih ameller.
‘’Dünya bir yol ve biz bu yoldan arabamızla geçiyoruz, kimi hızlı geçiyor kimi yavaş ama bu yoldan geçiyoruz’’
Zamana kaptırdığımız ve dahi kaybettiklerimiz ne varsa, onları geri almak için azda olsa çabamız olsa, mesela önce komşuluk bağlarını kursak, akrabalık bağlarını yeniden sıkı sıkıya sağlamlaştırsak.
Büyük küçük saygı ilişkisini yeniden kopmayacak şekilde inşa etsek. Yetimi, öksüzü ve muhtaçları gözetsek, vefalı olsak, hızla akan zamanın içinde kaybettiklerimiz değil de birazda kazandıklarımız olsa iyi olmaz mı? Bu gün kendimiz için tebessüm etsek…
Ekonomik zorluklar ve şartlar hayatımızı olumsuz yönde etkilerken, hep kendimizden fedakârlık ediyoruz. Kendimizde, feda edilecek bir şeyimiz kalmayınca çevremizdekileri kaybetmeye başlıyoruz. Kala kala kocaman bir yalnızlık geriye kalıyor, onlarca insanın içinde yalnızlık.
Adalet çizgimizden çıktık, adil olmak eşit olmak değildir, adil olmak hak sahibine hakkını teslim etmektir. Adil olmak zordur, adaleti istemek kolaydır, adil olmak zor. Herkes adaleti yüceltir ama adil olmayı düşünmez. Çünkü adil olmak zordur.
“Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan ve kendiniz, ana babanız ve yakın akrabanız aleyhine de olsa, yalnız Allah için şahitlik eden kimseler olunuz. Zira zengin de olsa, fakir de olsa, Allah ikisine de (sizden) daha yakındır. Nefsinizin arzusuna uyarak adaletten uzaklaşmayın. Eğer (şahitlik ederken) dilinizi eğer, bükerseniz veya çekinirseniz, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır (Nisa Suresi 135).
Yazıma son verirken, adaletin gram şaşmayacağı o dehşetli günü hatırlatmak isterim.
Allah’a ısmarladık, hoşça kalın…
Aydın Benli
Ekleme
Tarihi: 25 Nisan 2022 - Pazartesi
NEREDE HATA ETTİK?’’
NEREDE HATA ETTİK?’’
Vefanın bir semt adı olduğu bilişim çağında, zaman israfını son sürat yapar iken. Dostlukları ve vefayı da israf ediyoruz.
Komşulukları ve akrabalık bağlarını hunharca bitirdik. Geriye elimizde kala kala, kocaman bir ego ve yalnızlık kaldı.
Nerede hata ettik?... Tebessüm etmenin bile sadaka olduğu yüce bir dinin mensuplarıyken, somurtarak güne başlayıp, sinir ve stresle günü tamamlar olduk.
Hani her Cuma namazında hoca efendi hutbede şu Âyeti kerimeyi okur ya;
"Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. - Nahl, 90.
Yaratanın verdiği öğütleri duymazdan geliyoruz, azgınlık ve fenalıkta birbirimizle yarışır olduk. Fenalıkları yaparken şeytanlar bile insanlara imrenir oldu. Hani kalp kırmak ‘’Kâbeyi yıkmak gibidir’’(hadisi şerif), kırdığımız kalplerle Kâbeler yıkılıyor.
En son kendinize ne zaman iyilik yaptınız? Akıp giden zaman bizden her şeyimizi alıp, sanki sele kapılmış gibi, önüne kattığı her şeyimizi alıp götürüyor.
Dün çocukluğumuzu aldı, şimdi gençliğimizi aldı, bunları alırken sevdiklerimizi ve değer verdiklerimizi de alıp götürüyor. Bize kalan kişiliğimiz, yaptığımız eserler ve Salih ameller.
‘’Dünya bir yol ve biz bu yoldan arabamızla geçiyoruz, kimi hızlı geçiyor kimi yavaş ama bu yoldan geçiyoruz’’
Zamana kaptırdığımız ve dahi kaybettiklerimiz ne varsa, onları geri almak için azda olsa çabamız olsa, mesela önce komşuluk bağlarını kursak, akrabalık bağlarını yeniden sıkı sıkıya sağlamlaştırsak.
Büyük küçük saygı ilişkisini yeniden kopmayacak şekilde inşa etsek. Yetimi, öksüzü ve muhtaçları gözetsek, vefalı olsak, hızla akan zamanın içinde kaybettiklerimiz değil de birazda kazandıklarımız olsa iyi olmaz mı? Bu gün kendimiz için tebessüm etsek…
Ekonomik zorluklar ve şartlar hayatımızı olumsuz yönde etkilerken, hep kendimizden fedakârlık ediyoruz. Kendimizde, feda edilecek bir şeyimiz kalmayınca çevremizdekileri kaybetmeye başlıyoruz. Kala kala kocaman bir yalnızlık geriye kalıyor, onlarca insanın içinde yalnızlık.
Adalet çizgimizden çıktık, adil olmak eşit olmak değildir, adil olmak hak sahibine hakkını teslim etmektir. Adil olmak zordur, adaleti istemek kolaydır, adil olmak zor. Herkes adaleti yüceltir ama adil olmayı düşünmez. Çünkü adil olmak zordur.
“Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan ve kendiniz, ana babanız ve yakın akrabanız aleyhine de olsa, yalnız Allah için şahitlik eden kimseler olunuz. Zira zengin de olsa, fakir de olsa, Allah ikisine de (sizden) daha yakındır. Nefsinizin arzusuna uyarak adaletten uzaklaşmayın. Eğer (şahitlik ederken) dilinizi eğer, bükerseniz veya çekinirseniz, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır (Nisa Suresi 135).
Yazıma son verirken, adaletin gram şaşmayacağı o dehşetli günü hatırlatmak isterim.
Allah’a ısmarladık, hoşça kalın…
Aydın Benli
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.