Ahmet Aydın: Üzülmeyin
Üzülmeyin,
Karamsar değil, ümitvar olun.
Çevremizdeki bazı şirretlikleri,
Hayasızlıkları görüp ümidinizi yitirmeyin.
"Battık, bittik, yok olduk" denir mi?
İmanlı, hayalı, aileler varken,
Sizler mücadeledeyken,
Kur'anımız elimizde, dilimizde olduğu sürece
Allah AZZE ve CELLE bizimle olduğu müddetçe.
Sabah İstanbul metro istasyonlarının birindeyim. Ayaktakiler, oturanlar herkes bir şeylerle meşgul. Kimi telefonda oyun oynuyor, kimi kitap okuyor, kimi test çözüyor, kimi Kur'an okuyor kimi haberlerde.
Ben de en güzel bir şey yapmalıyım dedim. İnternetsiz Kuran proğramını açıp rast gele bir sure seçtim. Sâd Suresi. Başladım arapçasını okumaya. Daha ikinci ayete gelmiştim ki aman Allah'ım, şaşırdım kaldım, "بَلِالَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي عِزَّةٍ وَشِقَاقٍ "Kafirler izzet ve tefrika içindedirler" ayetiyle.
Bizler "İZZET" kelimesini yücelik olarak bilirdik. Ceza kelimesinin suç işleyene verilen tutuklama veya para cezası verilmesi gibi. Lakin işin aslı öyle değil. Ceza bir şeye verilen karşılık demektir.
Cezakellahü şerran, "Allah seni şer ile cezalandırsın" yani kötülükle veya, "Cezakallahü hayran," Allah seni iyilikle cezalandırsın", Yani karşılığında iyilikler versin gibi.
İZZET kelimesini yanlış anlaşılır diye genellikle, türkçemizde yalın halde kullanmayız. İZZET VE İKRAM deriz. Ya da İZZET VE ŞEREF deriz. Çünkü İZZET, yüce, gurur, kibir anlamlarını da içerebilir. Böylece ayetin anlamı, "Kafirler kibir ve tefrika içindedirler" anlamında olur.
SÂD Suresinin ilk yirmi ayetini okuyup, anlamaya çalışıp bitirdiğimde, "Şükürler olsun ALLAH'ım, şu kısa yolculuğumda bana böyle güzel bir anlayışı verdiğin için" diyorum. Gelin iki dakikanız varsa birlikte okuyalım ve sonunda Rabbimizin bizlere nasihatını, emirlerini, buyruklarını ve onların akibetleri ile biz mü'minlere lütfunu daha iyi anlarız, birlikte dua ederiz inşallah.
Bismillahirrahmanirrahim
"Sâd. Öğüt veren Kur´an´a yemin ederim ki, küfredenler, iddia ettiklerinin aksine, bir gurur ve tefrika içindedirler.
Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman feryat ettiler. Halbuki artık kurtulma zamanı değildi.
Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve kâfirler: Bu pek yalancı bir sihirbazdır! İlahları, tek ilah mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir! dediler.
Onlardan ileri gelenler: Yürüyün, ilahlarınıza bağlılıkta direnin, sizden istenen şüphesiz budur. Son dinde de bunu işitmedik. Bu, ancak bir uydurmadır. Kur´an aramızdan ona mı indirildi? diyerek kalkıp yürüdüler. Hayır! Onlar kitabım hakkında şüphe içindedirler. Hayır! Azabımı henüz tatmadılar.
Yoksa azîz ve lütufkâr olan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mıdır!
Yahut göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı onların elinde midir? Öyleyse göklerin yollarında yükselsinler görelim
Onlar, çeşitli guruplardan oluşmuş bir ordudur; işte şurada bozguna uğratılacaklardır.
Onlardan önce Nuh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun, Semûd, Lût kavmi ve Eyke halkı da peygamberleri yalanladılar. İşte bunlar da peygamberlere karşı birleşen topluluklardır.
Onların her biri gönderilen peygamberleri yalanladılar da bu yüzden kendilerine azabım hak oldu.
Bunlar da ancak, bir an gecikmesi olmayan korkunç bir ses beklemektedirler.
Rabbimiz! Bizim payımızı hesap gününden önce ver, dediler.
Resûlüm, Onların söylediklerine sabret, kulumuz Davud´u, o kuvvet sahibi zatı hatırla. O, hep Allah´a yönelirdi.
Doğrusu biz akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, toplu halde kuşları onun emri altına vermiştik. Hepsi O´na yönelmiştir.
Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş, ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik" Sadakallahül Azîm
GURUR VE TEFRİKA
içinde olanları ne kadar da açık seçik ve manidar beyan etmekte SÂD SURESİ'nde Rabbimiz.
"Allah'ım AZZE VE CELLE,
Biz mü'minleri bir an olsun gurur ve kibir bataklığına düşürme.
Bizleri İZZET VE İKRAM verdiklerinden eyle"diyoruz. AMİİİN
Ahmet AYDIN
Ekleme
Tarihi: 21 Haziran 2022 - Salı
Ahmet Aydın: Üzülmeyin
Üzülmeyin,
Karamsar değil, ümitvar olun.
Çevremizdeki bazı şirretlikleri,
Hayasızlıkları görüp ümidinizi yitirmeyin.
"Battık, bittik, yok olduk" denir mi?
İmanlı, hayalı, aileler varken,
Sizler mücadeledeyken,
Kur'anımız elimizde, dilimizde olduğu sürece
Allah AZZE ve CELLE bizimle olduğu müddetçe.
Sabah İstanbul metro istasyonlarının birindeyim. Ayaktakiler, oturanlar herkes bir şeylerle meşgul. Kimi telefonda oyun oynuyor, kimi kitap okuyor, kimi test çözüyor, kimi Kur'an okuyor kimi haberlerde.
Ben de en güzel bir şey yapmalıyım dedim. İnternetsiz Kuran proğramını açıp rast gele bir sure seçtim. Sâd Suresi. Başladım arapçasını okumaya. Daha ikinci ayete gelmiştim ki aman Allah'ım, şaşırdım kaldım, "بَلِالَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي عِزَّةٍ وَشِقَاقٍ "Kafirler izzet ve tefrika içindedirler" ayetiyle.
Bizler "İZZET" kelimesini yücelik olarak bilirdik. Ceza kelimesinin suç işleyene verilen tutuklama veya para cezası verilmesi gibi. Lakin işin aslı öyle değil. Ceza bir şeye verilen karşılık demektir.
Cezakellahü şerran, "Allah seni şer ile cezalandırsın" yani kötülükle veya, "Cezakallahü hayran," Allah seni iyilikle cezalandırsın", Yani karşılığında iyilikler versin gibi.
İZZET kelimesini yanlış anlaşılır diye genellikle, türkçemizde yalın halde kullanmayız. İZZET VE İKRAM deriz. Ya da İZZET VE ŞEREF deriz. Çünkü İZZET, yüce, gurur, kibir anlamlarını da içerebilir. Böylece ayetin anlamı, "Kafirler kibir ve tefrika içindedirler" anlamında olur.
SÂD Suresinin ilk yirmi ayetini okuyup, anlamaya çalışıp bitirdiğimde, "Şükürler olsun ALLAH'ım, şu kısa yolculuğumda bana böyle güzel bir anlayışı verdiğin için" diyorum. Gelin iki dakikanız varsa birlikte okuyalım ve sonunda Rabbimizin bizlere nasihatını, emirlerini, buyruklarını ve onların akibetleri ile biz mü'minlere lütfunu daha iyi anlarız, birlikte dua ederiz inşallah.
Bismillahirrahmanirrahim
"Sâd. Öğüt veren Kur´an´a yemin ederim ki, küfredenler, iddia ettiklerinin aksine, bir gurur ve tefrika içindedirler.
Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman feryat ettiler. Halbuki artık kurtulma zamanı değildi.
Aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve kâfirler: Bu pek yalancı bir sihirbazdır! İlahları, tek ilah mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir! dediler.
Onlardan ileri gelenler: Yürüyün, ilahlarınıza bağlılıkta direnin, sizden istenen şüphesiz budur. Son dinde de bunu işitmedik. Bu, ancak bir uydurmadır. Kur´an aramızdan ona mı indirildi? diyerek kalkıp yürüdüler. Hayır! Onlar kitabım hakkında şüphe içindedirler. Hayır! Azabımı henüz tatmadılar.
Yoksa azîz ve lütufkâr olan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mıdır!
Yahut göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı onların elinde midir? Öyleyse göklerin yollarında yükselsinler görelim
Onlar, çeşitli guruplardan oluşmuş bir ordudur; işte şurada bozguna uğratılacaklardır.
Onlardan önce Nuh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun, Semûd, Lût kavmi ve Eyke halkı da peygamberleri yalanladılar. İşte bunlar da peygamberlere karşı birleşen topluluklardır.
Onların her biri gönderilen peygamberleri yalanladılar da bu yüzden kendilerine azabım hak oldu.
Bunlar da ancak, bir an gecikmesi olmayan korkunç bir ses beklemektedirler.
Rabbimiz! Bizim payımızı hesap gününden önce ver, dediler.
Resûlüm, Onların söylediklerine sabret, kulumuz Davud´u, o kuvvet sahibi zatı hatırla. O, hep Allah´a yönelirdi.
Doğrusu biz akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, toplu halde kuşları onun emri altına vermiştik. Hepsi O´na yönelmiştir.
Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş, ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik" Sadakallahül Azîm
GURUR VE TEFRİKA
içinde olanları ne kadar da açık seçik ve manidar beyan etmekte SÂD SURESİ'nde Rabbimiz.
"Allah'ım AZZE VE CELLE,
Biz mü'minleri bir an olsun gurur ve kibir bataklığına düşürme.
Bizleri İZZET VE İKRAM verdiklerinden eyle"diyoruz. AMİİİN
Ahmet AYDIN
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.