İSTANBUL GİBİYİM BABA...
İSTANBUL GİBİYİM BABA...
Bir göç...
İzmir'den, İstanbul'a...
Bir tebdil-i mekân...
Bir hüzün...
Bir ayrılık...
Bir yerden...
Doğduğum ve doyduğum yerden.
Sol yanım...
İki güzel şehir...
İki nezih şehir...
Şehirlerin en güzellleri...
İki ülkenin göz bebeği...
Oysa ben...
Oysa yüreğim...
Oysa....
Oysa beni benden götüren, beni benliğim ile anlatan bu aşağıdaki şiirdi baba...
Ben İstanbul, İstanbul BEN' dim...
Bir yanım hüzün,
Gözlerim dolu dolu.
Yüreğim, iki güzide şehri bir birine bağlayan bahar yağmurundan sonraki gökkuşağı gibi idi.
Rengarenk.
Sarı, kırmızı, mavi, yeşil, sarı...
Bazen sözler boğazımda ilmik ilmik oluyor.
Gözlerim dolu dolu.
Tıpkı şizofren bir hasta gibiyim.
Sen geldin o an gözümün önüne baba. Bazen karşısında sanki birisi yada birileri var ve onunla bir bakıyorsun güldür güldür konuşuyor, bazende kaşları çatılıyor gibiydi.
" Hayrola baba, kiminle konuşuyorsun " dediğimde. " Ben mi evlat" derdin. Derdin demesine de bir yandan da gülerdin.
Biliyormusun, şimdi bende aynıyım. Kendi kendime gülüyorum.
Kendimi, şimdilerde aşağıdaki şiir gibi görüyor ve hissediyorum.
Nasılsın? ” diye sorma baba..
İstanbul gibiyim.
Ayasofya kadar eski olmasa da tarihim,
Miniatürk kadar da yeni değilim.
Marmara kadar engin,
Kapalıçarşı kadar zengindir yüreğim.
Mısır Çarşısı gibi tıpkı,
Gelen giden çoktur hayatıma.
Lakin,
Yerebatan Sarnıcı gibi saklarım dostlarımı.
Belli olmaz bir anım.
Bazen Dikilitaş gibi yalnızım,
Bazen İstiklal kadar kalabalık.
Tutmaz benim bir anım bir anımı.
Bir bakmışsın Yeni Cami’de güvercinim,
Bir bakmışsın Haliç’te bir balık.
Gün gelir,
Mimar Sinan Köprüsü gibi
Bağlarım kalbine kalbimi.
Gün gelir,
Bir martı gibi dolanırım
Kadıköy – Beşiktaş vapurunun ardında
Kazanabilmek için bir simit parçası kadar sevgini.
Acıkınca Sarıyer olur, Eminönü olurum.
Karnım toksa Emirgan, Fethi Paşa, Moda.
Sabah Çengelköy'ümdür.
Öğle vakti Gülhane'yim, Kalamış'ım.
Akşam ise, Çamlıca.
Ortaköy"ümdür günün her saati.
Seni izler gibi izlerim Boğaziçi'ni.
Yedikule gibi tutsağım bazen,
Bazen, Adalar kadar hür.
Galata’nın Kız Kulesi’ne olan aşkı kadar
Eski olmasa da sana olan sevdam,
Emin ol ki,
Haydarpaşa gibi ihtişamlı,
Sultanahmet kadar büyüktür.
Kadıköy’de bir boğa kadar güçlüyüm sen varsan.
Ama, eğer yoksan,
Kuleli, Harbiye yetmez beni kollamaya.
“Nasılsın? ” diye sorma baba
Gördüğün gibi işte.
İstanbul gibiyim...
01.04.11
İstanbul
İ.Uğur TOPRAK
Not: Şiirde geçen baba aslında Sevgilim diye yazılmıştır.
Selâm ve dua ile
Bülent Ertekin
Ekleme
Tarihi: 18 Haziran 2023 - Pazar
İSTANBUL GİBİYİM BABA...
İSTANBUL GİBİYİM BABA...
Bir göç...
İzmir'den, İstanbul'a...
Bir tebdil-i mekân...
Bir hüzün...
Bir ayrılık...
Bir yerden...
Doğduğum ve doyduğum yerden.
Sol yanım...
İki güzel şehir...
İki nezih şehir...
Şehirlerin en güzellleri...
İki ülkenin göz bebeği...
Oysa ben...
Oysa yüreğim...
Oysa....
Oysa beni benden götüren, beni benliğim ile anlatan bu aşağıdaki şiirdi baba...
Ben İstanbul, İstanbul BEN' dim...
Bir yanım hüzün,
Gözlerim dolu dolu.
Yüreğim, iki güzide şehri bir birine bağlayan bahar yağmurundan sonraki gökkuşağı gibi idi.
Rengarenk.
Sarı, kırmızı, mavi, yeşil, sarı...
Bazen sözler boğazımda ilmik ilmik oluyor.
Gözlerim dolu dolu.
Tıpkı şizofren bir hasta gibiyim.
Sen geldin o an gözümün önüne baba. Bazen karşısında sanki birisi yada birileri var ve onunla bir bakıyorsun güldür güldür konuşuyor, bazende kaşları çatılıyor gibiydi.
" Hayrola baba, kiminle konuşuyorsun " dediğimde. " Ben mi evlat" derdin. Derdin demesine de bir yandan da gülerdin.
Biliyormusun, şimdi bende aynıyım. Kendi kendime gülüyorum.
Kendimi, şimdilerde aşağıdaki şiir gibi görüyor ve hissediyorum.
Nasılsın? ” diye sorma baba..
İstanbul gibiyim.
Ayasofya kadar eski olmasa da tarihim,
Miniatürk kadar da yeni değilim.
Marmara kadar engin,
Kapalıçarşı kadar zengindir yüreğim.
Mısır Çarşısı gibi tıpkı,
Gelen giden çoktur hayatıma.
Lakin,
Yerebatan Sarnıcı gibi saklarım dostlarımı.
Belli olmaz bir anım.
Bazen Dikilitaş gibi yalnızım,
Bazen İstiklal kadar kalabalık.
Tutmaz benim bir anım bir anımı.
Bir bakmışsın Yeni Cami’de güvercinim,
Bir bakmışsın Haliç’te bir balık.
Gün gelir,
Mimar Sinan Köprüsü gibi
Bağlarım kalbine kalbimi.
Gün gelir,
Bir martı gibi dolanırım
Kadıköy – Beşiktaş vapurunun ardında
Kazanabilmek için bir simit parçası kadar sevgini.
Acıkınca Sarıyer olur, Eminönü olurum.
Karnım toksa Emirgan, Fethi Paşa, Moda.
Sabah Çengelköy'ümdür.
Öğle vakti Gülhane'yim, Kalamış'ım.
Akşam ise, Çamlıca.
Ortaköy"ümdür günün her saati.
Seni izler gibi izlerim Boğaziçi'ni.
Yedikule gibi tutsağım bazen,
Bazen, Adalar kadar hür.
Galata’nın Kız Kulesi’ne olan aşkı kadar
Eski olmasa da sana olan sevdam,
Emin ol ki,
Haydarpaşa gibi ihtişamlı,
Sultanahmet kadar büyüktür.
Kadıköy’de bir boğa kadar güçlüyüm sen varsan.
Ama, eğer yoksan,
Kuleli, Harbiye yetmez beni kollamaya.
“Nasılsın? ” diye sorma baba
Gördüğün gibi işte.
İstanbul gibiyim...
01.04.11
İstanbul
İ.Uğur TOPRAK
Not: Şiirde geçen baba aslında Sevgilim diye yazılmıştır.
Selâm ve dua ile
Bülent Ertekin
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.