Bilal Dursun YILMAZ
Köşe Yazarı
Bilal Dursun YILMAZ
 

MÜZMİNLİĞİN KIRILIŞI

<p><span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İzmir&rsquo;e ilk gelişim 1990 yılının Temmuz-Ağustos aylarına tekab&uuml;l etmektedir. Merhum amcazademin k&ouml;ylerden topladığı kurbanlıklarla birlikte bir kamyonla &Ccedil;eşme&rsquo;nin Reisdere k&ouml;y&uuml;ne gelmiştim.&nbsp; Amcazadelerim Ala&ccedil;atı&rsquo;da halam Reislere k&ouml;y&uuml;nde ikamet ediyordu. Amcazadelerim besi hayvancılığı yaparken halamlar ise &ccedil;it&ccedil;iydi.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&Ccedil;ocukluğum bir dağ k&ouml;y&uuml;nde koyun-kuzu peşinde ge&ccedil;ti. Şehir denince onun ne olduğunu bile tahayy&uuml;l edemezdim. Şehir kelimesini duyardım ama neye benzediğini, insanların şehir demekten maksadının ne olduğunu da bilmezdim. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; ortaokul yaşına kadar k&ouml;y&uuml;mden &ccedil;ıkıp il&ccedil;eye bile gitmemiştim. Bereket ki İzmir&rsquo;de geldiğim yer de o g&uuml;nlerde bir k&ouml;yd&uuml;. Bug&uuml;n jet sosyetenin, multi milyarderlerin yaşamayı tercih ettiği bir yer olsa da...&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Amcazadelerim dışında diğer akrabalarım Arnavut ve Boşnak ailelerden olduğu i&ccedil;in etrafımda İzmir&rsquo;in yerlisi sayılabilecek insanlar dışında kendi k&ouml;y&uuml;m&uuml; yansıtacak herhangi bir k&uuml;lt&uuml;rel unsur yoktu. Reisdere k&ouml;y&uuml;ne Sivas&rsquo;tan gelerek yerleşmiş bir aile vardı o aileyi t&uuml;m k&ouml;y &ldquo;beş &ccedil;ocuklu&rdquo; diye &ccedil;ağırırdı. Yani hen&uuml;z homojene olmamış dışarıdan gelenlerin yerel toplumla entegre olamadığı o yıllarda T&uuml;rkiye&rsquo;nin bir sınır ucu olan Artvin&rsquo;den diğer sınır ucu olan İzmir&rsquo;e gelmişim.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Şehir kavramını bile bilmiyorum. O tarihte k&ouml;y olan Ala&ccedil;atı değirmenlerde eniştemle kahve gibi bir yerde otururken bana ne i&ccedil;eceğimi sormuştu ben bir şey istemediğimi s&ouml;ylediysem de eniştem &ldquo;i&ccedil;mek zorundasın&rdquo; diyerek tercih yapmamı istedi &ldquo;&ccedil;ay mı gazoz mu&rdquo;? Ben de &ccedil;ay nasılsa bildiğim şey bilmediğim şey olan gazozu tercih ettim keşke etmez olsaydım ilk defa i&ccedil;tiğim gazozun gazı burnumdan geldik&ccedil;e ne işkence &ccedil;ekmiştim.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Oturduğum yer Reisdere k&ouml;y&uuml; muhitimiz Ala&ccedil;atı, okulum ise &Ccedil;eşme merkezdeki Namık Kemal Ortaokulu idi. Gidiş gelişim belediyenin koyduğu servisti. O otob&uuml;ste gidip gelirken farkında olmadan benimle ne kadar &ccedil;ok dalga ge&ccedil;ilirmiş sonradan fark ettim. Herkes benden K&uuml;rt&ccedil;e konuşmamı isterdi. Ben ise k&uuml;rd&uuml;n, K&uuml;rt&ccedil;enin ayrı bir millet, ayrı bir dil olduğunu bile bilmezdim. &Ccedil;ocukların kast ettiği K&uuml;rt&ccedil;enin ise bizim k&ouml;y&uuml;n şivesi, ağzı olduğu sanırdım. Din dersi okulda en sevdiğim dersti &ouml;ğretmen beni masaya &ccedil;ıkartır nasıl namaz kılınması gerektiğini g&ouml;stermemi isterdi. Bunu yapardım ama otob&uuml;sle eve giderken de adeta bir sirk maymunu gibi muamelelere maruz kalırdım farkında olmadan&hellip;&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&Ccedil;eşme&rsquo;de bir sene kaldım sonra tekrar k&ouml;ye d&ouml;nd&uuml;m. K&ouml;yde televizyonumuz da olmadığı i&ccedil;in &Ouml;zal, Barış Man&ccedil;o s&ouml;zc&uuml;klerinin bir kişi ismi olduğunu değil de bir nitelik olduğunu sanırdım. 1991 yılı se&ccedil;imlerinde babam, &ldquo;&Ouml;zalcılıktan&rdquo; feragat ederek &ldquo;Erbakancı&rdquo; olmuştu &ouml;yle diyorlardı ama o neydi bilmiyordum.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">1993 yılında tekrar İzmir Karşıyaka&rsquo;ya bu sefer dayılarımın yanına okumaya değil de berbere &ccedil;ırak olarak g&ouml;nderilmiştim. Berberde &ccedil;ırakken gazete okuma alışkanlığım gelişti. Bu &ouml;yle bir hal aldı ki gazeteleri okumadan d&uuml;kk&acirc;nı s&uuml;p&uuml;remez, kahvaltımı yapamazdım. Dayımın d&uuml;kk&acirc;na aldığı gazete ise d&ouml;nemin Yeni Asır gazetesiydi. Bu arada o d&ouml;nem T&uuml;rkiye&rsquo;de &ldquo;yeşil&rdquo; moda olmaya başlamıştı. &ldquo;Yeşil sermaye&rdquo;, &ldquo;yeşil pop&rdquo;, &ldquo;yeşil kozmetik&rdquo; &ldquo;yeşil turizm&rdquo; vesaire elbette ki bu yeşil bildiğimiz doğa dostu yeşil değil, merhum Erbakan&rsquo;la toplumsal tabana inen siyasal İslam d&uuml;ş&uuml;ncesinin toplumsal karşılığı olan İslam&rsquo;ın yeşiliydi.&nbsp;&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">O yıllarda T&uuml;rkiye&rsquo;de alttan alta g&uuml;&ccedil;lenen bir muhafazak&acirc;rlık hızla yayılıyordu. Siyasette Erbakan r&uuml;zg&acirc;rı esiyor, ekonomide devletin yaptığı bazı b&uuml;y&uuml;k &ouml;zelleştirmeleri mesela Petlas&rsquo;ı Kombassan almış, Ayta&ccedil;&rsquo;ı Yimpaş almış, harem-selamlık 5 yıldızlı Caprice otel muhafazak&acirc;r kesime hizmet ediyor, onlarca İslami i&ccedil;erikli radyo frekansı yayılar yapıyordu. Tabi bu arada cemaat ve tarikatlarda b&uuml;t&uuml;n şevkleriyle her yerde varlıklarını hissettiriyordu. İslami hareketlerin tamamı Sırran Tenevveret modelini bırakmış hepsi g&ouml;r&uuml;n&uuml;r hale gelmişti. Bu yıllarda ben babadan iltisaklı bir &ldquo;Erbakancıydım&rdquo; okuduğum gazeteler o d&ouml;nem medyasını bilenler bilir toplumda giderek makes bulan bu &ldquo;yeşil&rdquo; r&uuml;zg&acirc;rını magazin şeklinde veriyorlardı. Ciddiye alan yoktu ama varlıkları da magazin basınına malzeme oluyordu. Erbakan&#39;nın Versace markalı kravatları, kızının d&uuml;ğ&uuml;n&uuml; en &ccedil;ok konuşulan &ldquo;yeşil sosyete&rdquo; haberleriydi.&nbsp; İslamcılar hen&uuml;z M&uuml;sl&uuml;man olmuş Cat Stevens&rsquo;ın (Yusuf İslam) İngilizce m&uuml;ziğini dinliyordu d&ouml;nemin egemen basını &ldquo;hi&ccedil; biri İngilizce bilmeyen cahiller niye bilmedikleri bir dili dinliyorlar&rdquo; diye akıllarınca &ldquo;İslamcılarla&rdquo; dalga ge&ccedil;iyorlardı. Sanki Michael Jackson&rsquo;nı dinleyenlerin hepsi şakır şakır İngilizce konuşuyordu&hellip;&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Evet, sosyal ortam b&ouml;yleydi. Kamuoyunu y&ouml;nlendiren, g&uuml;ndem oluşturan medyanın ihtimal vermedikleri Erdoğan işte b&ouml;ylesi bir sosyolojide 1994&rsquo;de İstanbul&rsquo;a reis olmuştu. Gazetelerin yeşil g&ouml;mlekli, takkeli, takunyalı karikat&uuml;rize ettikleri Erdoğan hem de pop&uuml;laritesi sınırları aşmış en iddialı aday Z&uuml;lf&uuml; Livaneli karşısında İstanbul&rsquo;u almıştı. &Ccedil;ocuktum ama epey politize olmuştum. Etki tepki kanunu gereği her g&uuml;n okuduğum gazetelerin k&uuml;frettikleri siyasal İslam beni de sarmaya başlamıştı&hellip;&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Erdoğan İstanbul&rsquo;u G&ouml;k&ccedil;ek Ankara&rsquo;yı alınca egemenlerin nazarı itibara almadığı, dalga ge&ccedil;tikleri İslamcılar &uuml;rk&uuml;t&uuml;c&uuml; olmaya başlamıştı. Netice malum. Egemen g&uuml;&ccedil; olan ve devletin esas sahibinin kendileri olduğunu d&uuml;şeneler karşılarında &ldquo;yeşil pop, yeşil sermaye&rdquo; diye magazinleştirdikleri alt k&uuml;lt&uuml;r acaba devleti ele ge&ccedil;ire bilir mi? diye korku ve endişe ile 28 Şubat&rsquo;ı bin yıl s&uuml;rmesi kast ve niyetiyle hayata ge&ccedil;irdiler ve sonrası malum.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Benim kısa hayatımda g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m bu &uuml;lkede hem siyasal İslam, hem demokratik sol, hem milliyet&ccedil;iler iktidar olmayı başarmışlardır. Yaşam s&uuml;relerinin kısalığı başka saiklerle a&ccedil;ıklanabilir. Lakin toplum sabit fikirli değildir. Israrla aynı yere oy vermemektedir&hellip;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ak Parti&rsquo;nin konjonkt&uuml;rel denklemde hesap edilemeyen 2003&rsquo;teki iktidarı 2010&rsquo;a kadar devletin esas sahibi olduğunu iddia eden gizli koruyucular (derin b&uuml;rokrasi, derin askeri erk, derin oligarşi) dışında toplumun genelini rahatsız etmedi. Ne var ki Ak Parti&rsquo;nin s&uuml;rekli iktidarı, muhalefetin hep kaybetmesi ve siyasi liderlerin tabanlarını konsolide etmek i&ccedil;in toplumu kutuplaştırmaları ve bundan da siyaseten karlı &ccedil;ıkmaları son 10 yılda toplumda derin bir yarık oluşturdu.&nbsp; Kazananlar devletin t&uuml;m mekanizmalarında h&uuml;kmetmeye başlarken kaybedenler daha da i&ccedil;ine kapandı. Kamuoyu m&uuml;thiş bir suskunluk sarmalı i&ccedil;ine girdi. Artık taraflar birbirinden nefret ediyordu, kaybedenler hep ilk fırsatı kolluyordu &ouml;&ccedil; almak i&ccedil;in...&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Tarafların birbirine demediği, laf s&ouml;ylemediği k&uuml;f&uuml;r yoktu. Tabi geleneksel medya hem tek tipleşmiş hem de belli kanunlarla sınırlandırılmış olduğundan t&uuml;m salvolar sosyal medyadan yapılıyordu. Aynı kurumda aynı masada &ccedil;alışanlar birbirine muavenet ederken, ellerindeki &ldquo;akıllı&rdquo; cep telefonu ile de Facebook&rsquo;tan şunları yazmaktan geri durmuyorlardı &ldquo;AKP&rsquo;ye oy verenlerin Allah belasını versin, AKP&rsquo;ye oy veren beyinsizler&rdquo; bi de bunların yanında argonun da argosu galiz s&ouml;zler serbest&ccedil;e yazılıyor, salyalar akıtılıyordu. Kaybedenlere g&ouml;re b&uuml;t&uuml;n se&ccedil;imler hileli, b&uuml;t&uuml;n oylar &ccedil;alıntı, her şey şaibeliydi. Ya da toplum tam bir geri zek&acirc;lıydı. S&uuml;rekli Nesin&rsquo;in o meşhur s&ouml;z&uuml; refere ediliyordu.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu son İstanbul se&ccedil;imi &ccedil;ok iyi oldu. Acaba 10 yıldır bu m&uuml;zminlikle s&ouml;v&uuml;p sayanlar durup diyorlar mı halktan b&uuml;y&uuml;k g&uuml;&ccedil; yoktur. Halk aptal da değildir. Sen ikana edersen şaibe, r&uuml;şvet kayırma hepsi bir heyuladır&hellip;</span></p>
Ekleme Tarihi: 26 Haziran 2019 - Çarşamba

MÜZMİNLİĞİN KIRILIŞI

<p><span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">İzmir&rsquo;e ilk gelişim 1990 yılının Temmuz-Ağustos aylarına tekab&uuml;l etmektedir. Merhum amcazademin k&ouml;ylerden topladığı kurbanlıklarla birlikte bir kamyonla &Ccedil;eşme&rsquo;nin Reisdere k&ouml;y&uuml;ne gelmiştim.&nbsp; Amcazadelerim Ala&ccedil;atı&rsquo;da halam Reislere k&ouml;y&uuml;nde ikamet ediyordu. Amcazadelerim besi hayvancılığı yaparken halamlar ise &ccedil;it&ccedil;iydi.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&Ccedil;ocukluğum bir dağ k&ouml;y&uuml;nde koyun-kuzu peşinde ge&ccedil;ti. Şehir denince onun ne olduğunu bile tahayy&uuml;l edemezdim. Şehir kelimesini duyardım ama neye benzediğini, insanların şehir demekten maksadının ne olduğunu da bilmezdim. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; ortaokul yaşına kadar k&ouml;y&uuml;mden &ccedil;ıkıp il&ccedil;eye bile gitmemiştim. Bereket ki İzmir&rsquo;de geldiğim yer de o g&uuml;nlerde bir k&ouml;yd&uuml;. Bug&uuml;n jet sosyetenin, multi milyarderlerin yaşamayı tercih ettiği bir yer olsa da...&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Amcazadelerim dışında diğer akrabalarım Arnavut ve Boşnak ailelerden olduğu i&ccedil;in etrafımda İzmir&rsquo;in yerlisi sayılabilecek insanlar dışında kendi k&ouml;y&uuml;m&uuml; yansıtacak herhangi bir k&uuml;lt&uuml;rel unsur yoktu. Reisdere k&ouml;y&uuml;ne Sivas&rsquo;tan gelerek yerleşmiş bir aile vardı o aileyi t&uuml;m k&ouml;y &ldquo;beş &ccedil;ocuklu&rdquo; diye &ccedil;ağırırdı. Yani hen&uuml;z homojene olmamış dışarıdan gelenlerin yerel toplumla entegre olamadığı o yıllarda T&uuml;rkiye&rsquo;nin bir sınır ucu olan Artvin&rsquo;den diğer sınır ucu olan İzmir&rsquo;e gelmişim.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Şehir kavramını bile bilmiyorum. O tarihte k&ouml;y olan Ala&ccedil;atı değirmenlerde eniştemle kahve gibi bir yerde otururken bana ne i&ccedil;eceğimi sormuştu ben bir şey istemediğimi s&ouml;ylediysem de eniştem &ldquo;i&ccedil;mek zorundasın&rdquo; diyerek tercih yapmamı istedi &ldquo;&ccedil;ay mı gazoz mu&rdquo;? Ben de &ccedil;ay nasılsa bildiğim şey bilmediğim şey olan gazozu tercih ettim keşke etmez olsaydım ilk defa i&ccedil;tiğim gazozun gazı burnumdan geldik&ccedil;e ne işkence &ccedil;ekmiştim.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Oturduğum yer Reisdere k&ouml;y&uuml; muhitimiz Ala&ccedil;atı, okulum ise &Ccedil;eşme merkezdeki Namık Kemal Ortaokulu idi. Gidiş gelişim belediyenin koyduğu servisti. O otob&uuml;ste gidip gelirken farkında olmadan benimle ne kadar &ccedil;ok dalga ge&ccedil;ilirmiş sonradan fark ettim. Herkes benden K&uuml;rt&ccedil;e konuşmamı isterdi. Ben ise k&uuml;rd&uuml;n, K&uuml;rt&ccedil;enin ayrı bir millet, ayrı bir dil olduğunu bile bilmezdim. &Ccedil;ocukların kast ettiği K&uuml;rt&ccedil;enin ise bizim k&ouml;y&uuml;n şivesi, ağzı olduğu sanırdım. Din dersi okulda en sevdiğim dersti &ouml;ğretmen beni masaya &ccedil;ıkartır nasıl namaz kılınması gerektiğini g&ouml;stermemi isterdi. Bunu yapardım ama otob&uuml;sle eve giderken de adeta bir sirk maymunu gibi muamelelere maruz kalırdım farkında olmadan&hellip;&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&Ccedil;eşme&rsquo;de bir sene kaldım sonra tekrar k&ouml;ye d&ouml;nd&uuml;m. K&ouml;yde televizyonumuz da olmadığı i&ccedil;in &Ouml;zal, Barış Man&ccedil;o s&ouml;zc&uuml;klerinin bir kişi ismi olduğunu değil de bir nitelik olduğunu sanırdım. 1991 yılı se&ccedil;imlerinde babam, &ldquo;&Ouml;zalcılıktan&rdquo; feragat ederek &ldquo;Erbakancı&rdquo; olmuştu &ouml;yle diyorlardı ama o neydi bilmiyordum.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">1993 yılında tekrar İzmir Karşıyaka&rsquo;ya bu sefer dayılarımın yanına okumaya değil de berbere &ccedil;ırak olarak g&ouml;nderilmiştim. Berberde &ccedil;ırakken gazete okuma alışkanlığım gelişti. Bu &ouml;yle bir hal aldı ki gazeteleri okumadan d&uuml;kk&acirc;nı s&uuml;p&uuml;remez, kahvaltımı yapamazdım. Dayımın d&uuml;kk&acirc;na aldığı gazete ise d&ouml;nemin Yeni Asır gazetesiydi. Bu arada o d&ouml;nem T&uuml;rkiye&rsquo;de &ldquo;yeşil&rdquo; moda olmaya başlamıştı. &ldquo;Yeşil sermaye&rdquo;, &ldquo;yeşil pop&rdquo;, &ldquo;yeşil kozmetik&rdquo; &ldquo;yeşil turizm&rdquo; vesaire elbette ki bu yeşil bildiğimiz doğa dostu yeşil değil, merhum Erbakan&rsquo;la toplumsal tabana inen siyasal İslam d&uuml;ş&uuml;ncesinin toplumsal karşılığı olan İslam&rsquo;ın yeşiliydi.&nbsp;&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">O yıllarda T&uuml;rkiye&rsquo;de alttan alta g&uuml;&ccedil;lenen bir muhafazak&acirc;rlık hızla yayılıyordu. Siyasette Erbakan r&uuml;zg&acirc;rı esiyor, ekonomide devletin yaptığı bazı b&uuml;y&uuml;k &ouml;zelleştirmeleri mesela Petlas&rsquo;ı Kombassan almış, Ayta&ccedil;&rsquo;ı Yimpaş almış, harem-selamlık 5 yıldızlı Caprice otel muhafazak&acirc;r kesime hizmet ediyor, onlarca İslami i&ccedil;erikli radyo frekansı yayılar yapıyordu. Tabi bu arada cemaat ve tarikatlarda b&uuml;t&uuml;n şevkleriyle her yerde varlıklarını hissettiriyordu. İslami hareketlerin tamamı Sırran Tenevveret modelini bırakmış hepsi g&ouml;r&uuml;n&uuml;r hale gelmişti. Bu yıllarda ben babadan iltisaklı bir &ldquo;Erbakancıydım&rdquo; okuduğum gazeteler o d&ouml;nem medyasını bilenler bilir toplumda giderek makes bulan bu &ldquo;yeşil&rdquo; r&uuml;zg&acirc;rını magazin şeklinde veriyorlardı. Ciddiye alan yoktu ama varlıkları da magazin basınına malzeme oluyordu. Erbakan&#39;nın Versace markalı kravatları, kızının d&uuml;ğ&uuml;n&uuml; en &ccedil;ok konuşulan &ldquo;yeşil sosyete&rdquo; haberleriydi.&nbsp; İslamcılar hen&uuml;z M&uuml;sl&uuml;man olmuş Cat Stevens&rsquo;ın (Yusuf İslam) İngilizce m&uuml;ziğini dinliyordu d&ouml;nemin egemen basını &ldquo;hi&ccedil; biri İngilizce bilmeyen cahiller niye bilmedikleri bir dili dinliyorlar&rdquo; diye akıllarınca &ldquo;İslamcılarla&rdquo; dalga ge&ccedil;iyorlardı. Sanki Michael Jackson&rsquo;nı dinleyenlerin hepsi şakır şakır İngilizce konuşuyordu&hellip;&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Evet, sosyal ortam b&ouml;yleydi. Kamuoyunu y&ouml;nlendiren, g&uuml;ndem oluşturan medyanın ihtimal vermedikleri Erdoğan işte b&ouml;ylesi bir sosyolojide 1994&rsquo;de İstanbul&rsquo;a reis olmuştu. Gazetelerin yeşil g&ouml;mlekli, takkeli, takunyalı karikat&uuml;rize ettikleri Erdoğan hem de pop&uuml;laritesi sınırları aşmış en iddialı aday Z&uuml;lf&uuml; Livaneli karşısında İstanbul&rsquo;u almıştı. &Ccedil;ocuktum ama epey politize olmuştum. Etki tepki kanunu gereği her g&uuml;n okuduğum gazetelerin k&uuml;frettikleri siyasal İslam beni de sarmaya başlamıştı&hellip;&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Erdoğan İstanbul&rsquo;u G&ouml;k&ccedil;ek Ankara&rsquo;yı alınca egemenlerin nazarı itibara almadığı, dalga ge&ccedil;tikleri İslamcılar &uuml;rk&uuml;t&uuml;c&uuml; olmaya başlamıştı. Netice malum. Egemen g&uuml;&ccedil; olan ve devletin esas sahibinin kendileri olduğunu d&uuml;şeneler karşılarında &ldquo;yeşil pop, yeşil sermaye&rdquo; diye magazinleştirdikleri alt k&uuml;lt&uuml;r acaba devleti ele ge&ccedil;ire bilir mi? diye korku ve endişe ile 28 Şubat&rsquo;ı bin yıl s&uuml;rmesi kast ve niyetiyle hayata ge&ccedil;irdiler ve sonrası malum.&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Benim kısa hayatımda g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m bu &uuml;lkede hem siyasal İslam, hem demokratik sol, hem milliyet&ccedil;iler iktidar olmayı başarmışlardır. Yaşam s&uuml;relerinin kısalığı başka saiklerle a&ccedil;ıklanabilir. Lakin toplum sabit fikirli değildir. Israrla aynı yere oy vermemektedir&hellip;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ak Parti&rsquo;nin konjonkt&uuml;rel denklemde hesap edilemeyen 2003&rsquo;teki iktidarı 2010&rsquo;a kadar devletin esas sahibi olduğunu iddia eden gizli koruyucular (derin b&uuml;rokrasi, derin askeri erk, derin oligarşi) dışında toplumun genelini rahatsız etmedi. Ne var ki Ak Parti&rsquo;nin s&uuml;rekli iktidarı, muhalefetin hep kaybetmesi ve siyasi liderlerin tabanlarını konsolide etmek i&ccedil;in toplumu kutuplaştırmaları ve bundan da siyaseten karlı &ccedil;ıkmaları son 10 yılda toplumda derin bir yarık oluşturdu.&nbsp; Kazananlar devletin t&uuml;m mekanizmalarında h&uuml;kmetmeye başlarken kaybedenler daha da i&ccedil;ine kapandı. Kamuoyu m&uuml;thiş bir suskunluk sarmalı i&ccedil;ine girdi. Artık taraflar birbirinden nefret ediyordu, kaybedenler hep ilk fırsatı kolluyordu &ouml;&ccedil; almak i&ccedil;in...&nbsp;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Tarafların birbirine demediği, laf s&ouml;ylemediği k&uuml;f&uuml;r yoktu. Tabi geleneksel medya hem tek tipleşmiş hem de belli kanunlarla sınırlandırılmış olduğundan t&uuml;m salvolar sosyal medyadan yapılıyordu. Aynı kurumda aynı masada &ccedil;alışanlar birbirine muavenet ederken, ellerindeki &ldquo;akıllı&rdquo; cep telefonu ile de Facebook&rsquo;tan şunları yazmaktan geri durmuyorlardı &ldquo;AKP&rsquo;ye oy verenlerin Allah belasını versin, AKP&rsquo;ye oy veren beyinsizler&rdquo; bi de bunların yanında argonun da argosu galiz s&ouml;zler serbest&ccedil;e yazılıyor, salyalar akıtılıyordu. Kaybedenlere g&ouml;re b&uuml;t&uuml;n se&ccedil;imler hileli, b&uuml;t&uuml;n oylar &ccedil;alıntı, her şey şaibeliydi. Ya da toplum tam bir geri zek&acirc;lıydı. S&uuml;rekli Nesin&rsquo;in o meşhur s&ouml;z&uuml; refere ediliyordu.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu son İstanbul se&ccedil;imi &ccedil;ok iyi oldu. Acaba 10 yıldır bu m&uuml;zminlikle s&ouml;v&uuml;p sayanlar durup diyorlar mı halktan b&uuml;y&uuml;k g&uuml;&ccedil; yoktur. Halk aptal da değildir. Sen ikana edersen şaibe, r&uuml;şvet kayırma hepsi bir heyuladır&hellip;</span></p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.