MİSAFİR KALEM
Köşe Yazarı
MİSAFİR KALEM
 

Bataklıkta Acan Gülün Adıdır Adalet

Bataklıkta Acan Gülün Adıdır Adalet Adaletin vıttırı zırtak adamların elinde olması mı? Yoksa adaletin, adil olmayan adaletin zulüm sahiplerinin, adalet adına, yasallaşmış halinin, adalet adına yasallaştırılmış halimidir? Günümüz insanlarının adalet derken, adaletten beklentileri ile, bir olayla karşılaştıklarında, adaletin uygulamasında, adalet adına, karşılaştıkları sonuçta ortaya çıkan adalet kavramının toplumda doğurduğu, toplumsal adalet anlayışımız, karşısında başımıza gelen veya gelebilecek toplumsal sorunların doğurduğu sessiz isyanlar elbet bir toplumu devletsiz bırakma adına, en önemli temel taşımız olan devletin altına yerleşmiş olan atom bombasının patlamasından daha beter ne olabilir ki? Ah adalet, sen neymişsin de haberimiz yokmuş. Atom bombasının patlamasından daha betermişsin de başa gelmeden anlaşılamaz halde mi, yoksa arapların Ebu Cehil kavunu misâli mis gibi kokan, yendiği zaman zehirlenilen kavun gibi misin? Ülkem de adalet nedir sorusunun tanımına çıkmaz sokağa giripte kapıların kapanmasıyla, seni gül diye diken ile karşılama anlayışının veya gaz odasına sokulan sonrada CENNETE HOŞ GELDİN DİYEREK, seni, Cennet diye Cehennemde karşılama diye tanımlanması gibi. Adalet sözlük manası ile DENKLİK, EŞİTLİK. Hak ve hukuka uygunluk; hak ve hukuku gözetme ve yerine getirme, doğruluk olarak tanımlanmaktadır . Burada suç, adalette mi, yoksa adalet adına yapılan yasalarda mı? diye sormak lazımdır. Adalet bir mağduriyetin karşısında zalimin zulmüne denk gelen yaptırım ile zalimi cezalandırmak mıdır, yoksa zalimin zulmünde, suçlunun suçu karşısında mağduru koruma adına, zalimin zulmün, suç ve suçlunun, cezasından, en az bir yaptırımla kurtulmasını sağlayan yasalar manzumesi olarak dayatılan bir anlayış mıdır diyerek bu sorunun cevabını siz değerli okuyucularımıza bırakmak istiyorum. Herkes algıladığı adalet anlayışı içerisinde cevap verecektir ki bu bile kişinin adalet algısının neye göre olduğu gibi bir anlayış ile ortaya böyle bir adalet sisteminin çıkmasına sebeb olduğunun gerçeğini de toplumsal olarak adaletten ne anladığımızla eş değerli olduğu anlaşılmaktadır. Türk Milleti olarak çağdaş dünya, çağdaşlık, medeniyet, eşitlik, adalet, derken bu kavramların geldisininde, kendi kadar önemli olduğunun bilincinde olmadan çığırtkanlığını yaparken, aradığını bulamayan, bir yaşam olgusu içerinde, milli olmamakla beraber melez bir toplumsal kimlik içerinde Nasrettin Hoca'nın kaybolan parasını lamba altında ararken ne aradığını soran birine "çarşıda kaybettiğim parayı arıyorum" cevabına karşılık "be hocam nerede kaybetti isen orada arasana" diyene "orası karanlık burada lamba var, bende bu yüzden lambanın altında arıyorum" cevabını vermesi misali. Bizler de kaybettiğimiz değerleri Avrupa lambası altında arar hâle gelince, Hocanın haline geçip güldüğümüz gerçeği karşısında bizim ne halde olduğumuz neden aklımıza gelipte kendi halimize gülmeyiz, ayrıca onu da anlamış değiliz. Ataların sözü ile iğneyi kendine çuvaldızı Nasrettin Hoca'ya batırmak gibi bir doğrunun karşısında kalmış bir millet olarak halimiz için nasıl bir ifade kullanacağımızı da şaşırmış haldeyiz. Adaletin anlamı eşit olmak, eşit kılmak, denklik, denge, doğru davranmak, hakka göre hüküm vermek olan zihniyet, bir şeyi yerli yerince yapmak veya herkese ve her şeye hak ettiği şekilde davranmak demektir. O zaman eğer adaletin tanımı olarak bunu kabul ediyorsak neden adaleti, adil olmayanlardan bekliyoruz bu da ayrıca başka bir muamma. Adalet, adaleti arayanların en doğru şekli ile adilane karar ve yasaların zatında ululiyeti altında şahsına münhasır olan Allah'ın adalet anlayışı içerisinde aramalıyız. Allah'ın ortaya koyduğu Furkan ismi ile insanlığa arz ettiği yasalarda aramıyoruz. Neden Müslüman olan Türk halkı olarak adaleti savunurken, Allah'ın adaletini kendi medeniyetimiz içerisinde hakim kılmak için mücadele etmeden bu uğurda yasalar ile yönetilmek yerine, zalimler güruhunun saltanında adalet arıyoruz. Neden! Neden.? Yoksa Allah'ın adaletinden de mi şüphe ediyoruz. Haşa.!! Peki nedir bizi Allah'ın adaletinin sosyal hayatımızda uygulanması noktasında beri kılan? Hem hakkıyla bir adalet talep ederken neden adaleti adil olmayan fıtratında, heva ve heveslerinin saltanatın da olan insan oğlunun, tanzim edeceği yasalarda ararız. Neden? Adalet, hak ve hakikatin, zulmün karşısında dimdik ayakta durabilme şeklinin, toplumsal olarak yaşandığı zaman adı, adalettir. Yoksa adalet adına yapılan yasaların zalimin, zulmün, zulüm düzeninin devamını sağlayan nitelikte kanunlar ile tanzim edilmeye kalkarsa zalimliğin, zulmün yasallaşmış hali olarak toplumun temelinde patlayan dinamit misali devletin yıkımın da en büyük bomba olacaktır. Adaletin bu manada devam etmesine de, zulmün iktidarında, yaşasın emperyalizm yaşasın sömürü çığlıklarını hakim gücün sessiz sedasız haykırmasının karşısında, bu anlayışa köle düzeni emeklerin sömürüldüğü, hakların yıkımına sebeb olan sistemleri yıkalım, adalet tecellisini yeniden topluma hakim kılalım diyenlerin, suçlu ilan edilmesi de hakim gücün adalet adına adaletsiz yasalar ile yasallaşmış olmasının gücünün göstergesi olarak karşımıza çıkar..... Bunların çözümü noktasında millete göre yasalar mı?Yasalara göre millet mi? sorusu ortaya çıkmaktadır.Her devlet kendi halkının inanç, kültür, örf, anane, gelenekleri üzerinden yasallaşır iken bizde bunun tam tersi olması ayrıca daha da vahimdir. Dünya'da Türk ve oluşturulmuş olan İslami fobimidir ne karın ağrısı olduğu belli olan güruhun karşısında, onların arzu ettiği devlet ve millet olgusunu enjekte edilir haline milliyiz diyenlerin eliylemi bizleri hazırlayarak resetliyorlar. Adiller adili olan yegane İLAH Allah'ımız bizlere adaleti emreder. Selam hakkı üstün tutan gönüllere selam olsun. Adnan Albayrak Şimşek
Ekleme Tarihi: 02 Mayıs 2024 - Perşembe

Bataklıkta Acan Gülün Adıdır Adalet

Bataklıkta Acan Gülün Adıdır Adalet Adaletin vıttırı zırtak adamların elinde olması mı? Yoksa adaletin, adil olmayan adaletin zulüm sahiplerinin, adalet adına, yasallaşmış halinin, adalet adına yasallaştırılmış halimidir? Günümüz insanlarının adalet derken, adaletten beklentileri ile, bir olayla karşılaştıklarında, adaletin uygulamasında, adalet adına, karşılaştıkları sonuçta ortaya çıkan adalet kavramının toplumda doğurduğu, toplumsal adalet anlayışımız, karşısında başımıza gelen veya gelebilecek toplumsal sorunların doğurduğu sessiz isyanlar elbet bir toplumu devletsiz bırakma adına, en önemli temel taşımız olan devletin altına yerleşmiş olan atom bombasının patlamasından daha beter ne olabilir ki? Ah adalet, sen neymişsin de haberimiz yokmuş. Atom bombasının patlamasından daha betermişsin de başa gelmeden anlaşılamaz halde mi, yoksa arapların Ebu Cehil kavunu misâli mis gibi kokan, yendiği zaman zehirlenilen kavun gibi misin? Ülkem de adalet nedir sorusunun tanımına çıkmaz sokağa giripte kapıların kapanmasıyla, seni gül diye diken ile karşılama anlayışının veya gaz odasına sokulan sonrada CENNETE HOŞ GELDİN DİYEREK, seni, Cennet diye Cehennemde karşılama diye tanımlanması gibi. Adalet sözlük manası ile DENKLİK, EŞİTLİK. Hak ve hukuka uygunluk; hak ve hukuku gözetme ve yerine getirme, doğruluk olarak tanımlanmaktadır . Burada suç, adalette mi, yoksa adalet adına yapılan yasalarda mı? diye sormak lazımdır. Adalet bir mağduriyetin karşısında zalimin zulmüne denk gelen yaptırım ile zalimi cezalandırmak mıdır, yoksa zalimin zulmünde, suçlunun suçu karşısında mağduru koruma adına, zalimin zulmün, suç ve suçlunun, cezasından, en az bir yaptırımla kurtulmasını sağlayan yasalar manzumesi olarak dayatılan bir anlayış mıdır diyerek bu sorunun cevabını siz değerli okuyucularımıza bırakmak istiyorum. Herkes algıladığı adalet anlayışı içerisinde cevap verecektir ki bu bile kişinin adalet algısının neye göre olduğu gibi bir anlayış ile ortaya böyle bir adalet sisteminin çıkmasına sebeb olduğunun gerçeğini de toplumsal olarak adaletten ne anladığımızla eş değerli olduğu anlaşılmaktadır. Türk Milleti olarak çağdaş dünya, çağdaşlık, medeniyet, eşitlik, adalet, derken bu kavramların geldisininde, kendi kadar önemli olduğunun bilincinde olmadan çığırtkanlığını yaparken, aradığını bulamayan, bir yaşam olgusu içerinde, milli olmamakla beraber melez bir toplumsal kimlik içerinde Nasrettin Hoca'nın kaybolan parasını lamba altında ararken ne aradığını soran birine "çarşıda kaybettiğim parayı arıyorum" cevabına karşılık "be hocam nerede kaybetti isen orada arasana" diyene "orası karanlık burada lamba var, bende bu yüzden lambanın altında arıyorum" cevabını vermesi misali. Bizler de kaybettiğimiz değerleri Avrupa lambası altında arar hâle gelince, Hocanın haline geçip güldüğümüz gerçeği karşısında bizim ne halde olduğumuz neden aklımıza gelipte kendi halimize gülmeyiz, ayrıca onu da anlamış değiliz. Ataların sözü ile iğneyi kendine çuvaldızı Nasrettin Hoca'ya batırmak gibi bir doğrunun karşısında kalmış bir millet olarak halimiz için nasıl bir ifade kullanacağımızı da şaşırmış haldeyiz. Adaletin anlamı eşit olmak, eşit kılmak, denklik, denge, doğru davranmak, hakka göre hüküm vermek olan zihniyet, bir şeyi yerli yerince yapmak veya herkese ve her şeye hak ettiği şekilde davranmak demektir. O zaman eğer adaletin tanımı olarak bunu kabul ediyorsak neden adaleti, adil olmayanlardan bekliyoruz bu da ayrıca başka bir muamma. Adalet, adaleti arayanların en doğru şekli ile adilane karar ve yasaların zatında ululiyeti altında şahsına münhasır olan Allah'ın adalet anlayışı içerisinde aramalıyız. Allah'ın ortaya koyduğu Furkan ismi ile insanlığa arz ettiği yasalarda aramıyoruz. Neden Müslüman olan Türk halkı olarak adaleti savunurken, Allah'ın adaletini kendi medeniyetimiz içerisinde hakim kılmak için mücadele etmeden bu uğurda yasalar ile yönetilmek yerine, zalimler güruhunun saltanında adalet arıyoruz. Neden! Neden.? Yoksa Allah'ın adaletinden de mi şüphe ediyoruz. Haşa.!! Peki nedir bizi Allah'ın adaletinin sosyal hayatımızda uygulanması noktasında beri kılan? Hem hakkıyla bir adalet talep ederken neden adaleti adil olmayan fıtratında, heva ve heveslerinin saltanatın da olan insan oğlunun, tanzim edeceği yasalarda ararız. Neden? Adalet, hak ve hakikatin, zulmün karşısında dimdik ayakta durabilme şeklinin, toplumsal olarak yaşandığı zaman adı, adalettir. Yoksa adalet adına yapılan yasaların zalimin, zulmün, zulüm düzeninin devamını sağlayan nitelikte kanunlar ile tanzim edilmeye kalkarsa zalimliğin, zulmün yasallaşmış hali olarak toplumun temelinde patlayan dinamit misali devletin yıkımın da en büyük bomba olacaktır. Adaletin bu manada devam etmesine de, zulmün iktidarında, yaşasın emperyalizm yaşasın sömürü çığlıklarını hakim gücün sessiz sedasız haykırmasının karşısında, bu anlayışa köle düzeni emeklerin sömürüldüğü, hakların yıkımına sebeb olan sistemleri yıkalım, adalet tecellisini yeniden topluma hakim kılalım diyenlerin, suçlu ilan edilmesi de hakim gücün adalet adına adaletsiz yasalar ile yasallaşmış olmasının gücünün göstergesi olarak karşımıza çıkar..... Bunların çözümü noktasında millete göre yasalar mı?Yasalara göre millet mi? sorusu ortaya çıkmaktadır.Her devlet kendi halkının inanç, kültür, örf, anane, gelenekleri üzerinden yasallaşır iken bizde bunun tam tersi olması ayrıca daha da vahimdir. Dünya'da Türk ve oluşturulmuş olan İslami fobimidir ne karın ağrısı olduğu belli olan güruhun karşısında, onların arzu ettiği devlet ve millet olgusunu enjekte edilir haline milliyiz diyenlerin eliylemi bizleri hazırlayarak resetliyorlar. Adiller adili olan yegane İLAH Allah'ımız bizlere adaleti emreder. Selam hakkı üstün tutan gönüllere selam olsun. Adnan Albayrak Şimşek
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.