KÜÇÜK GÖRÜMCE, ASLINDA KÜÇÜK DE DEĞİL!
<p>Anne-baba ve çocuklardan oluşan çekirdek ailede çok fazla problem yaşanmaz. Ne zaman çocuklar büyür, ellere karışırsınız o zaman sıkıntılar başlar. Çünkü aile, evlilikler dolayısı ile büyümüş ve genişlemiştir. Tanımadığınız, bilmediğiniz her şeyi ile başka kültürlerle kaynaşmak ve uyuşmak zorundasınızdır. Zaman içerisinde kendi evlatları ile sorun yaşayan büyükler, hısım olduğu insanlarla hasım olmakta ihtimal dâhilindedir.</p>
<p>Bu kapsamda, gelin-kaynana, gelin-görümce ve eltiler arasında amansız bir rekabet kaçınılmazdır. Çoğu zaman incir çekirdeğini bile doldurmayan mevzular yüzünden insanlar birbirine girebilirler. Mesela, gelin görümcesini bir arkadaşına tanıtırken; <em>“küçük görümcem, aslında küçük de değil!” </em>diye manasız bir laf edebilir. Bu cümle ile aslında çok şey anlatılmaktadır. Ya da kaynana gelini hakkında “<em>ben hiç istemedim ama bizim oğlan vazgeçmedi</em>!” gibi anlamsız bir lakırdı edebilir. Bunun yanında eltiler <em>“gördün mü kocacım sevgili eltim annenlere hediye almış, bunu da nispet için yapıyor!” </em>gibi anlamsız ve gereksiz söylemlerde bulunabilirler. Bundan sonra ayıkla pirincin taşını, sonu gelmez bir mücadele başlamıştır, hadi hayırlısı. Konuştuğunuzda herkes kendince haklı olmakla birlikte ortak bir payda da buluşmaları mümkün değildir. Aileler kendi evlatlarını korumak adına yeni evli çiftlerin içişlerine sürekli karışmaları problemin ana kaynağıdır. Bunu çoğu zaman iyi niyetle yaptıklarını söyleseler de bunun doğru olmadığı da aşikârdır.</p>
<p> Burada sınırları çok iyi çizmek gerekir, bu sınırlar ihlal edildiğinde ise alınacak aksiyonlar önceden belirlenmelidir. Çiçeği burnunda çiftler, uzlaşmazlık noktasında bir referansa başvurur iseler ortak noktayı bulmuş olurlar. Bu referansın kaynağı ise dinimiz İslam’ın ortaya koyduğu hükümlerdir. Bu ayet olur, hadis olur veya bir kıssa olur fark etmez. Hakem de hüküm de bu konu da dinimizin emridir. Kesin hükümdür, herkesi bağlayıcıdır ve ihtiraz hakkı da yoktur.</p>
<p> Referansımız bu şekilde evrensel kurallar olunca da hiç problem yaşanmaz. Baştan bu şekilde aile anayasası konulmaz ise dedikodu ve nifak tohumları ile yok olup gitmek içten bile değildir.</p>
<p>Bunları yapmadığınız takdirde huzur ve mutluluk sizden çok uzak olacaktır. Har-gürle günleriniz zehir olup sonunda ayrılığa varan toplumsal sorunlar yaşanmış olacaktır.</p>
<p> Sonuç olarak; değişim ve dönüşüm, hayat devam ettiği sürece sürüp gidecektir. Çekirdek aile olarak kalmak mümkün olmadığına göre bir gün mutlaka ellere karışmış olacağız. Problem yaşamamak için <em>“kendi gözümüzdeki merteği görmeden, başkalarının gözünde ki çöpü çıkarmaya çalışmayalım!” sorunlar kendiliğinden çözülecektir, </em>meselenin özü de budur. </p>
<p>Saygılarımla,</p>
Ekleme
Tarihi: 07 Kasım 2019 - Perşembe
KÜÇÜK GÖRÜMCE, ASLINDA KÜÇÜK DE DEĞİL!
<p>Anne-baba ve çocuklardan oluşan çekirdek ailede çok fazla problem yaşanmaz. Ne zaman çocuklar büyür, ellere karışırsınız o zaman sıkıntılar başlar. Çünkü aile, evlilikler dolayısı ile büyümüş ve genişlemiştir. Tanımadığınız, bilmediğiniz her şeyi ile başka kültürlerle kaynaşmak ve uyuşmak zorundasınızdır. Zaman içerisinde kendi evlatları ile sorun yaşayan büyükler, hısım olduğu insanlarla hasım olmakta ihtimal dâhilindedir.</p>
<p>Bu kapsamda, gelin-kaynana, gelin-görümce ve eltiler arasında amansız bir rekabet kaçınılmazdır. Çoğu zaman incir çekirdeğini bile doldurmayan mevzular yüzünden insanlar birbirine girebilirler. Mesela, gelin görümcesini bir arkadaşına tanıtırken; <em>“küçük görümcem, aslında küçük de değil!” </em>diye manasız bir laf edebilir. Bu cümle ile aslında çok şey anlatılmaktadır. Ya da kaynana gelini hakkında “<em>ben hiç istemedim ama bizim oğlan vazgeçmedi</em>!” gibi anlamsız bir lakırdı edebilir. Bunun yanında eltiler <em>“gördün mü kocacım sevgili eltim annenlere hediye almış, bunu da nispet için yapıyor!” </em>gibi anlamsız ve gereksiz söylemlerde bulunabilirler. Bundan sonra ayıkla pirincin taşını, sonu gelmez bir mücadele başlamıştır, hadi hayırlısı. Konuştuğunuzda herkes kendince haklı olmakla birlikte ortak bir payda da buluşmaları mümkün değildir. Aileler kendi evlatlarını korumak adına yeni evli çiftlerin içişlerine sürekli karışmaları problemin ana kaynağıdır. Bunu çoğu zaman iyi niyetle yaptıklarını söyleseler de bunun doğru olmadığı da aşikârdır.</p>
<p> Burada sınırları çok iyi çizmek gerekir, bu sınırlar ihlal edildiğinde ise alınacak aksiyonlar önceden belirlenmelidir. Çiçeği burnunda çiftler, uzlaşmazlık noktasında bir referansa başvurur iseler ortak noktayı bulmuş olurlar. Bu referansın kaynağı ise dinimiz İslam’ın ortaya koyduğu hükümlerdir. Bu ayet olur, hadis olur veya bir kıssa olur fark etmez. Hakem de hüküm de bu konu da dinimizin emridir. Kesin hükümdür, herkesi bağlayıcıdır ve ihtiraz hakkı da yoktur.</p>
<p> Referansımız bu şekilde evrensel kurallar olunca da hiç problem yaşanmaz. Baştan bu şekilde aile anayasası konulmaz ise dedikodu ve nifak tohumları ile yok olup gitmek içten bile değildir.</p>
<p>Bunları yapmadığınız takdirde huzur ve mutluluk sizden çok uzak olacaktır. Har-gürle günleriniz zehir olup sonunda ayrılığa varan toplumsal sorunlar yaşanmış olacaktır.</p>
<p> Sonuç olarak; değişim ve dönüşüm, hayat devam ettiği sürece sürüp gidecektir. Çekirdek aile olarak kalmak mümkün olmadığına göre bir gün mutlaka ellere karışmış olacağız. Problem yaşamamak için <em>“kendi gözümüzdeki merteği görmeden, başkalarının gözünde ki çöpü çıkarmaya çalışmayalım!” sorunlar kendiliğinden çözülecektir, </em>meselenin özü de budur. </p>
<p>Saygılarımla,</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.