Öfkeni Yut
Öfkeni Yut
İstanbula geliyoruz özel arabamızla. Arkadaşım da arabayı iyi kullanır. Acizane ben de yıllardır araba kullanıyorum. İtinalı bir şekilde yolda gidiyoruz. Arabayı arkadaşım kullanıyor. Trafik normal. Aşırı yoğun değil. Yol, trafik işaret levhalarıyla sağdan daralmaya başladı. Arkamızdaki sürücü bizi zorluyor sol yanımızdan yol verin diye. Fakat sanırım arkamızdaki sürücü yolun sağdan daraldığını gösteren yoldaki yol işaretlerini görmedi ki yavaşlamıyor da. Bizi sağa, sağa itekliyor. Arkadaşım bu duruma sinirlendi, öfkelendi, bağırıp çağırıyor. Nerede ise öfkeden çatlayacak. Fakat benim yanımda ağzını da bozmadı.
Arkamızdan gelen sürücü bir yolunu bulup önümüze geçti ve yavaşlamıyor. Öndeki araçları da rahatsız ediyor. Arkadaşım bu duruma daha da sinirlendi ve bu arabanın önüne geçmek için o da süratlendi. Ben de arkadaşımın bu durumuna engel olmak için,
-" O yaptı sen yapma, sen onun düştüğü duruma düşme, insanlığını bozma, sen böyle bir kişi değildin, seni hiç böyle sinirli, öfkeli görmemiştim, sen hep güleryüzlü biriydin, noldu sana" dedim ve Peygamberimizin,
"Gerçek pehlivan, öfkelendiği zaman öfkesini yenendir.” Hafisi Şerifini hatırlattım. Arkadaşım yatıştı. Vazgeçti takip etmekten. Arkadaşıma,
-"Arkadaşım, bak, o kişinin ya hastası varsa aracında, ya doğum yapacak bir bayan varsa aracında, ya randevusu varsa hastanesine, ya karnı ağrıyan acil biri varsa aracında, ya da....ya da.... ve sonra durup sen de görmüş olsaydın adamın aciliyetini, utanırdık değil mi, yüzümüz kızarırdı değil mi?" deyip şu olayı anlattım.
-"Birgün öğretim görevlisinin biri dersine biraz geç kalmış. Kapısı kilitli olan konferans salonunun önünde bekleyen öğrencilerini içeri alacağı sırada öğrencilerden biri,
-"Öhö öhö" demiş bir kaç kez. Öğretim görevlesi çok sinirlenmiş ve açmış ağzını yummuş gözünü,
-"Kim yaptıysa bunu çıksın ortaya" demiş. Ne kadar hakaret vari sözler varsa hepsini saymış öfkesinden. Hiç kimse de 'Ben yaptım' dememiş. Ders bitmiş. Bir gün sonra bir kız öğrenci ile bir erkek öğrenci öğretim görevlisinin odasına gelip, erkek olanı,
-"Hocam, dün hakaret ettiğiniz öğrenci bendim. Ama bakar mısınız şu ağzıma, boğazıma" diyerek açmış ağzını ve ağzındaki, boğazındaki bir türlü iyileşmeyen yaraları göstermiş. Hoca bu defa öğrencisinden defalarca özür dilemiş ettiği hakaretlere." dedim. Arkadaşım bana,
-"Ben araba kullanırken değişiyorum Ahmet Abi, sabredemiyorum haksızlıklara. Beni çileden çıkarıyor bazıları. Ama bundan sonra söylediklerine dikkat edip sinirlenmemeye çalışacağım" dedi. Biraz da nasihat ettim.
-"Sadece bir hafta şunlara dikkat etsen, uyacağına söz versen Cenneti garanti edebilirsin" dedim. Bana,
-"Her şeye uyarım. Ama o zaman benim araba kullanmamam gerek."dedi. Aşağıdaki aklıma gelenleri bir çırpıda saydım:
"Faizde paran varsa faizi terket,
Gereksiz yere telefon kullanma,
Günah işlenen yerlere gitme,
Vücuda zararlı şeyler içme,
Vücuda zararlı şeyler yeme,
Ya hayır söyle ya da sus,
İşde iş harici konuşma,
Boş oturma, bir iş tut,
Bozuk yerleri tamir et,
Gereksiz dışarı çıkma,
Küfürlü söz söyleme,
Kaba sert davranma,
Kaba sert konuşma,
Beş vakit namazı kıl,
Hergün salavat getir
Her gün Kur'an oku,
Hergün sadaka ver,
Televizyon izleme,
Eşine yardımcı ol,
Hergün tövbe et,
Araba Kullanma,
Yalan konuşma,
Güleryüzlü ol.
Camiye git,
Erken yat, kalk
Oku, yaz, resim yap,
Öfkeni yut,
Bitkileri sula, hayvanları yemle,
Aramadıklarını ara, hasta ziyareti yap,
Kirli olan yerleri temizle,
Akrabalarının hal hatırlarını sor,
Okuduğu yerin anlamını da oku,
Mümkünse gideceğin yere yaya git. Dene bunları, denemekten zarar gelmez. Bir şey kaybetmezsin. Özüne dönmüş olursun." dedim.
O kadar yol geldik saatlerce yağmur yağmadı. Sonra namaz kılmak için bir tesise geldik. İhtiyaçlarımızı giderdikten sonra arkadaşım bana,
-"Ahmet abi, bundan sonra arabayı sen al" deyip arabanın anahtarını bana verdi. Yola koyulur koyulmaz bir yağmur, bir yağmur, kovadan boşaltırcasına, önümüzü göremiyoruz, silecekler yetişmiyor. Bir kesiliyor bir devam ediyor aynı şekilde. Biz ise yola devam ediyoruz. Bazı araçlar otobanda, sağ şeritte bekliyorlar yağmurun kesilmesini, yağmurun şiddetinden yola gidemiyorlar, dörtlüleri yakmış vaziyette. Bir kaçtane kaza da olmuş, yollarda trafik yavaşlamış. Fakat biz yola devam. Sağ sağlim vardık varacağımız yere şükürler olsun Rab'bimize.
Ahmet Aydın
08.09.2024
Ekleme
Tarihi: 08 Eylül 2024 - Pazar
Öfkeni Yut
Öfkeni Yut
İstanbula geliyoruz özel arabamızla. Arkadaşım da arabayı iyi kullanır. Acizane ben de yıllardır araba kullanıyorum. İtinalı bir şekilde yolda gidiyoruz. Arabayı arkadaşım kullanıyor. Trafik normal. Aşırı yoğun değil. Yol, trafik işaret levhalarıyla sağdan daralmaya başladı. Arkamızdaki sürücü bizi zorluyor sol yanımızdan yol verin diye. Fakat sanırım arkamızdaki sürücü yolun sağdan daraldığını gösteren yoldaki yol işaretlerini görmedi ki yavaşlamıyor da. Bizi sağa, sağa itekliyor. Arkadaşım bu duruma sinirlendi, öfkelendi, bağırıp çağırıyor. Nerede ise öfkeden çatlayacak. Fakat benim yanımda ağzını da bozmadı.
Arkamızdan gelen sürücü bir yolunu bulup önümüze geçti ve yavaşlamıyor. Öndeki araçları da rahatsız ediyor. Arkadaşım bu duruma daha da sinirlendi ve bu arabanın önüne geçmek için o da süratlendi. Ben de arkadaşımın bu durumuna engel olmak için,
-" O yaptı sen yapma, sen onun düştüğü duruma düşme, insanlığını bozma, sen böyle bir kişi değildin, seni hiç böyle sinirli, öfkeli görmemiştim, sen hep güleryüzlü biriydin, noldu sana" dedim ve Peygamberimizin,
"Gerçek pehlivan, öfkelendiği zaman öfkesini yenendir.” Hafisi Şerifini hatırlattım. Arkadaşım yatıştı. Vazgeçti takip etmekten. Arkadaşıma,
-"Arkadaşım, bak, o kişinin ya hastası varsa aracında, ya doğum yapacak bir bayan varsa aracında, ya randevusu varsa hastanesine, ya karnı ağrıyan acil biri varsa aracında, ya da....ya da.... ve sonra durup sen de görmüş olsaydın adamın aciliyetini, utanırdık değil mi, yüzümüz kızarırdı değil mi?" deyip şu olayı anlattım.
-"Birgün öğretim görevlisinin biri dersine biraz geç kalmış. Kapısı kilitli olan konferans salonunun önünde bekleyen öğrencilerini içeri alacağı sırada öğrencilerden biri,
-"Öhö öhö" demiş bir kaç kez. Öğretim görevlesi çok sinirlenmiş ve açmış ağzını yummuş gözünü,
-"Kim yaptıysa bunu çıksın ortaya" demiş. Ne kadar hakaret vari sözler varsa hepsini saymış öfkesinden. Hiç kimse de 'Ben yaptım' dememiş. Ders bitmiş. Bir gün sonra bir kız öğrenci ile bir erkek öğrenci öğretim görevlisinin odasına gelip, erkek olanı,
-"Hocam, dün hakaret ettiğiniz öğrenci bendim. Ama bakar mısınız şu ağzıma, boğazıma" diyerek açmış ağzını ve ağzındaki, boğazındaki bir türlü iyileşmeyen yaraları göstermiş. Hoca bu defa öğrencisinden defalarca özür dilemiş ettiği hakaretlere." dedim. Arkadaşım bana,
-"Ben araba kullanırken değişiyorum Ahmet Abi, sabredemiyorum haksızlıklara. Beni çileden çıkarıyor bazıları. Ama bundan sonra söylediklerine dikkat edip sinirlenmemeye çalışacağım" dedi. Biraz da nasihat ettim.
-"Sadece bir hafta şunlara dikkat etsen, uyacağına söz versen Cenneti garanti edebilirsin" dedim. Bana,
-"Her şeye uyarım. Ama o zaman benim araba kullanmamam gerek."dedi. Aşağıdaki aklıma gelenleri bir çırpıda saydım:
"Faizde paran varsa faizi terket,
Gereksiz yere telefon kullanma,
Günah işlenen yerlere gitme,
Vücuda zararlı şeyler içme,
Vücuda zararlı şeyler yeme,
Ya hayır söyle ya da sus,
İşde iş harici konuşma,
Boş oturma, bir iş tut,
Bozuk yerleri tamir et,
Gereksiz dışarı çıkma,
Küfürlü söz söyleme,
Kaba sert davranma,
Kaba sert konuşma,
Beş vakit namazı kıl,
Hergün salavat getir
Her gün Kur'an oku,
Hergün sadaka ver,
Televizyon izleme,
Eşine yardımcı ol,
Hergün tövbe et,
Araba Kullanma,
Yalan konuşma,
Güleryüzlü ol.
Camiye git,
Erken yat, kalk
Oku, yaz, resim yap,
Öfkeni yut,
Bitkileri sula, hayvanları yemle,
Aramadıklarını ara, hasta ziyareti yap,
Kirli olan yerleri temizle,
Akrabalarının hal hatırlarını sor,
Okuduğu yerin anlamını da oku,
Mümkünse gideceğin yere yaya git. Dene bunları, denemekten zarar gelmez. Bir şey kaybetmezsin. Özüne dönmüş olursun." dedim.
O kadar yol geldik saatlerce yağmur yağmadı. Sonra namaz kılmak için bir tesise geldik. İhtiyaçlarımızı giderdikten sonra arkadaşım bana,
-"Ahmet abi, bundan sonra arabayı sen al" deyip arabanın anahtarını bana verdi. Yola koyulur koyulmaz bir yağmur, bir yağmur, kovadan boşaltırcasına, önümüzü göremiyoruz, silecekler yetişmiyor. Bir kesiliyor bir devam ediyor aynı şekilde. Biz ise yola devam ediyoruz. Bazı araçlar otobanda, sağ şeritte bekliyorlar yağmurun kesilmesini, yağmurun şiddetinden yola gidemiyorlar, dörtlüleri yakmış vaziyette. Bir kaçtane kaza da olmuş, yollarda trafik yavaşlamış. Fakat biz yola devam. Sağ sağlim vardık varacağımız yere şükürler olsun Rab'bimize.
Ahmet Aydın
08.09.2024
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.