LÂ HAVLE!
<p> </p>
<p>Hani bir olumsuzlukla karşılaşınca, daralınca, sıkışınca, diyecek söz kalmadığı anda biraz da öfke ile ağzımızdan bir kelam çıkıverir ya… bir tür fren yani....</p>
<p>Sabretmek, tahammül göstermek, katlanmak, sineye çekmek, beladan ve şerden sakınmak ve daha yüzlerce söz ile anlatılan bir hakikattir bu. Ve bütün bunlara ilaveten boğazındaki yumruyu tüm zorluklara rağmen yutarken sesinin en yüksek çıkacağı bir anda tüm etkenlere karşı dimdik durup kendine hâkim olmadır aslında… Ve o anda dilden dökülen bir kelamdır. ‘Lâ havle’…</p>
<p>Lâ havle… İçimizde fırtınalar koparken sesimize ılık bir rüzgâr katma, kan beynimize sıçradığında tüm işi Allah’a havale etme…</p>
<p>Rahman ve rahîm olan, Kādir-i Mutlak olan Allah’a sığınma, O’ndan dileme, O’na tevekkül ve bel bağlama, bâki kalacak salih amelleri çoğaltma…</p>
<p> <strong>el-Bâkıyât’ü’s-sâlihât</strong></p>
<p>Bekâya erecek salih ameller, iyilikler; ürünü kalıcı ve sürekli olan dürüst ve erdemli davranışlar, çabalar, hareketler…</p>
<p>Rabbimiz ferman buyurur:</p>
<p><em>“Mallar ve çocuklar dünya hayatının süsüdür. Ama kalıcı salih işler (el-bâkıyâtü's-sâlihât) ise, Rabbinin katında, hem mükâfat yönünden hem de ümit bağlamak bakımından daha hayırlıdırlar.”</em> (Kehf, 18/46)</p>
<p>Allah Resulü; “<em>Bâkî kalacak olan salih amelleri çokça işleyiniz.”. “</em>Onlar hangileridir ey Allah'ın Rasûlü?” diye sorulunca şöyle buyurdu: <em> “Tekbîr (Allahu ekber)¸ Tehlîl (Lâ ilahe illallah)¸ Tesbîh (Sübhanallah)¸ (Tahmîd) Elhamdülillâh ve Lâ havle velâ kuvvete illâ</em> <em>billah'tır/bütün güç ve kudret ancak Allah iledir.”</em> (İmam-ı Mâlik¸ <em>el-Muvatta'</em>, "el-Kur'an" 491; Ahmed b. Hanbel¸ <em>Müsned¸ </em> IV¸ 268.)</p>
<p>İşte ulûhiyetin ancak O’na has olduğunu, O’ndan gayri her şeyin mahlûk olduğunu ilan için “<strong>Allahû ekber</strong>/ Allah her şeyden yüce ve üstündür.”; her türlü korku ve endişe için, <strong>“lâilâhe illallah/</strong>Allah'tan başka ilah yoktur<strong>”;</strong> her nimet için “<strong>elhamdülillah</strong>/hamd yalnız Allah'adır”; her kolaylık ve bolluk için, <strong>“eşşükru lillah</strong>/şükür sadece Allah'adır”; hayret ve hayranlık uyandıran her bir her bir şey için, “<strong>Sübhanallah</strong>/Allah bütün noksanlardan pak ve münezzeh, bütün kusurlardan beridir. Her bir günah için “<strong>Estağfirullah</strong>/Bağışlanmamı Allah'tan isterim.”; her darlık ve zorluk için “<strong>Hasbiyallah</strong>/Allah bana yeter.”; her musibet için “<strong>İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn</strong>/Allah’tan geldik ve O’na döneceğiz; kaza ve kaderin her türlüsü için, <strong>“tevekkeltü alellah</strong>/Allah'a tevekkül ettim”; her güzel şey için, Allah kötü bakışlardan saklasın diye <strong>“mâşallah</strong>/Allah neyi dilerse o olur.” şeklinde dillerden dökülür cümleler…</p>
<p>Bütün bunlara ilaveten başarıya, sabrın sonu selamete, güvene, tevekküle kapı açan bir cümle vardır... "Cümle kapısı" dahası... O’da <strong>“lâ havle velâ kuvvete illâ billah</strong>/ ibadetleri yerine getirebilmek ve mâsiyetlerden uzak durabilmek için, kulluk yapmak ve günaha düşmemek için ihtiyacım olan havl ve kuvvet yalnız Allah nezdindedir diyebilme…</p>
<p><strong>“Lâ havle” sırrı</strong></p>
<p>Havl; hareket, çare, güç demek… Bir şeyi değiştirmek, bir şeyi değişime uğratmak, değiştirme çabası gösterme anlamındaki muhavele ve tahavvül de aynı kökten…</p>
<p>Allah dilemedikçe insanın en küçük bir hareket yapamayacağını, bir halden bir başka hale geçemeyeceğini, hatta zihninden bir fikri geçiremeyeceğini gösteren bir cümledir “Lâ havle velâ kuvvete illâ billah” Kısaca<strong> havkale </strong>de denilmekte<strong>…</strong></p>
<p>Hayırlı işler yapabilmek, günahlardan kaçınabilmek ve gücümüzü aşan olaylar karşısında metin durabilmek için “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah …”</p>
<p>Güç ve kuvvet gerektiren her işimizde, her halimizde, her hayrımızda muhtaç olduğumuz yegâne güç, kudret ve kuvvetin yalnız Allah’tan geldiğini, her türlü değişim ve gücün kaynağının sadece Allah olduğunu haykırmak için… “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah…”</p>
<p>Esbab perdesinin ardında iş görenin O olduğunu; her şeyi O’nun çekip çevirdiğini ve O’ndan gayrı hiçbir şeyin eşyayı ve olayları o yöne yahut bu yöne sevk etmesinin mümkün olmadığını belirtmek, zamanın da, mekânın da O’nun elinde olduğunu teyit etmek için “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah …”</p>
<p> Yokluktan çıkıp vücuda gelmek için, yok olmayıp varlığını sürdürmek ve bekada kalmak için, zararı def', menfaati celb için, musibetten uzak kalıp arzu edilen şeyleri elde etmek için, günaha düşmeyip ibadete devam etmek için, azaba maruz kalmayıp nimete mazhar olmak için, zulmete düşmeyip iman nuru ile aydınlanmak için “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah …”</p>
<p>Kur’an-ı Kerîm bize bir örnek sunar, her şeyin ilâhî irade ve güce bağlı olarak gerçekleştiğinden gafil bulunan ve servetine güvenen inkârcı bir kimseyi bir müminin diliyle uyarır:</p>
<p><em>“Keşke bağına girdiğinde, ‘maşâallah lâ kuvvete illâ billah’ (Allah diledikçe; bütün güç ve kudret Allah’a aittir) deseydin!” </em>(el-Kehf, 18/39).</p>
<p>“Lâ havle” sırrı bize bütün işlerin ilâhî iradeye göre cereyan ettiğini, herkesin sadece Allah’ın verdiği güç sayesinde işlerini başarabildiğini, günahtan kaçacak gücün, ibadet edecek kuvvetin ancak Allah'ın yardımıyla kazanılabileceğini beyan eder.</p>
<p>Efendimiz (s.a.v) bazı hadislerinde Lâ Havle…'nin ebedî Cennet hayatında bir hazine olduğunu, diğer bir hadislerinde de arş hazinelerinden biri, öte yandan Hz. İbrahim (a.s)'den naklen de bir cennet fidanı olduğunu beyan eder.</p>
<p>Nitekim bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur:</p>
<p>Râvisi şehr-i asitane’nin manevi sultanı Ebû Eyyûb Halid bin Zeyd hazretleri… <em>“Hz. Peygamber (s.a.v) bana şöyle tavsiye etti: “Lâ havle ve lâ kuvvete illa billah” sözünü çokça söyle! Çünkü o, cennetin hazinelerinden bir hazinedir.”ve ekledi: “Cenâb-ı Hak bir kimseye nimet ihsan eder de o kimse de nimetin bekâsını dilerse, (Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi) zikrine çokça devam etsin” </em>(Heysemi, <em>Mecmâü’z-zevâid</em>, X, 97; Taberani, <em>el-Mu’cemül-kebîr</em>, IV, 133)</p>
<p>Yine kaynaklarda Hz. Peygamber’in, ezan okunurken “hay ‘ale”den (hayye ale’s-salâh) sonra “lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” dediği, günahları çok da olsa bu zikre devam edenlerin affedileceği bildirilmiştir (Buhârî, “Eźân”, 7; Müslim, Salât 12; Ebû Dâvud, Salât 36; Müsned, I, 66, 71, 180).</p>
<p>Enes b. Mâlik'in naklettiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:</p>
<p><em>“Kişi evinden çıkacağı zaman, 'Bismillâh, tevekkeltü ale’llah, lâ havle velâ kuvvete illâ billah.' (Allah'ın adıyla. Allah'a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet sadece Allah'tandır.) dediğinde (ona) şöyle denilir: '(İşte şimdi) sana rehberlik edilir, ihtiyaçların karşılanır ve korunursun…'” </em>(Ebû Dâvûd, “Edeb”, 102-103)</p>
<p>Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v.) bir şey yeyip içtikten sonra şu duayı okurdu:</p>
<p>“…Elhamdülllâhillezî et'amenî hâze't-taâme ve razekanî min ğayri havlin minnî velâ kuvvetin.” (Beni yediren, güç ve kuvvetim olmadığı hâlde bana bu rızkı veren Allah'a hamdolsun.) (Ebû Dâvud, “Libâs”, 1; Tirmizî, “Da'avât”, 55; İbnu Mâce, “Et'ime”, 16)</p>
<p>Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin oğlu, mutasavvıf-şair, Sultan Veled (ö. 712/1312) İbtidânâme (Velednâme) adlı eserinde şöyle der:</p>
<p> <em>“Lâ havle’ nin şerhini bilirsen, gücünün yetmediği şey, aydınlanır sana, daimî diri olan Allah’ın yardımıyla, onunla savaşabilirsin. Bu söz, sana aydınlanırsa, onun eteğinden başka bir şeye sarılmazsın, ondan başkasına güvenmezsin, gücü, kuvveti bırakır, ağlayıp sızlarsın; gururdan, cebbarlıktan vazgeçersin. Gece gündüz, Allah’a kulluk edersin; boyuna yalvarıp yakarmaktan, yanıp yakılmaktan başka bir </em><em>çare aramazsın; kulluktan başka bir şeyin ardından koşmazsın. </em></p>
<p><em>Varlığı, benliği ancak kulluk def’eder; varlığın, benliğin kafasına yüzlerce muşta vurur da senden uzaklaştırır. Onu çırpınıp durmak değil, kulluk defeder; sakınıp çekinme yayını ger de oka tut onu… Nefsin dilediğini yapma; ibadeti çoğalt, benlik, onunla eksilir. Çünkü zıt, zıddıyla yok olur; kışın afeti, Temmuz değil midir?”</em></p>
<p><strong>Son Söz </strong></p>
<p>Rabbimizden niyazımız o dur ki:</p>
<p>Ey acizlerin güç kaynağı Allah’ım! Mülkün sahibi sensin, dilediğine mülkü verir, dilediğinden alırsın. Dilediğini azîz, dilediğini zelîl edersin. Bizleri; aziz kıldığın ve nimet verdiğin kullarından eyle!</p>
<p>Ya Rabbi! Güç de kudret de senin elindedir. Elindeki güç ve kudreti gerçek sananlardan, nefsine uyarak şımaranlardan eyleme bizi.</p>
<p>Ya Rabbi! Her işinde hikmeti sonsuz olan sensin. Senden başka bize yardım edecek hiçbir güç ve kudret yoktur. </p>
<p>Tıpkı beytini tavaf ederken dillendirdiğimiz gibi bir kez daha söylüyoruz:</p>
<p>“<em>Sübhânallâhi</em> ve'l-hamdülillâhi ve lâ ilâhe illâllâhü vallâhü ekber. Ve <em>lâ havle</em> velâ kuvvete illâ billahi’l aliyyi’l azim”</p>
Ekleme
Tarihi: 09 Nisan 2019 - Salı
LÂ HAVLE!
<p> </p>
<p>Hani bir olumsuzlukla karşılaşınca, daralınca, sıkışınca, diyecek söz kalmadığı anda biraz da öfke ile ağzımızdan bir kelam çıkıverir ya… bir tür fren yani....</p>
<p>Sabretmek, tahammül göstermek, katlanmak, sineye çekmek, beladan ve şerden sakınmak ve daha yüzlerce söz ile anlatılan bir hakikattir bu. Ve bütün bunlara ilaveten boğazındaki yumruyu tüm zorluklara rağmen yutarken sesinin en yüksek çıkacağı bir anda tüm etkenlere karşı dimdik durup kendine hâkim olmadır aslında… Ve o anda dilden dökülen bir kelamdır. ‘Lâ havle’…</p>
<p>Lâ havle… İçimizde fırtınalar koparken sesimize ılık bir rüzgâr katma, kan beynimize sıçradığında tüm işi Allah’a havale etme…</p>
<p>Rahman ve rahîm olan, Kādir-i Mutlak olan Allah’a sığınma, O’ndan dileme, O’na tevekkül ve bel bağlama, bâki kalacak salih amelleri çoğaltma…</p>
<p> <strong>el-Bâkıyât’ü’s-sâlihât</strong></p>
<p>Bekâya erecek salih ameller, iyilikler; ürünü kalıcı ve sürekli olan dürüst ve erdemli davranışlar, çabalar, hareketler…</p>
<p>Rabbimiz ferman buyurur:</p>
<p><em>“Mallar ve çocuklar dünya hayatının süsüdür. Ama kalıcı salih işler (el-bâkıyâtü's-sâlihât) ise, Rabbinin katında, hem mükâfat yönünden hem de ümit bağlamak bakımından daha hayırlıdırlar.”</em> (Kehf, 18/46)</p>
<p>Allah Resulü; “<em>Bâkî kalacak olan salih amelleri çokça işleyiniz.”. “</em>Onlar hangileridir ey Allah'ın Rasûlü?” diye sorulunca şöyle buyurdu: <em> “Tekbîr (Allahu ekber)¸ Tehlîl (Lâ ilahe illallah)¸ Tesbîh (Sübhanallah)¸ (Tahmîd) Elhamdülillâh ve Lâ havle velâ kuvvete illâ</em> <em>billah'tır/bütün güç ve kudret ancak Allah iledir.”</em> (İmam-ı Mâlik¸ <em>el-Muvatta'</em>, "el-Kur'an" 491; Ahmed b. Hanbel¸ <em>Müsned¸ </em> IV¸ 268.)</p>
<p>İşte ulûhiyetin ancak O’na has olduğunu, O’ndan gayri her şeyin mahlûk olduğunu ilan için “<strong>Allahû ekber</strong>/ Allah her şeyden yüce ve üstündür.”; her türlü korku ve endişe için, <strong>“lâilâhe illallah/</strong>Allah'tan başka ilah yoktur<strong>”;</strong> her nimet için “<strong>elhamdülillah</strong>/hamd yalnız Allah'adır”; her kolaylık ve bolluk için, <strong>“eşşükru lillah</strong>/şükür sadece Allah'adır”; hayret ve hayranlık uyandıran her bir her bir şey için, “<strong>Sübhanallah</strong>/Allah bütün noksanlardan pak ve münezzeh, bütün kusurlardan beridir. Her bir günah için “<strong>Estağfirullah</strong>/Bağışlanmamı Allah'tan isterim.”; her darlık ve zorluk için “<strong>Hasbiyallah</strong>/Allah bana yeter.”; her musibet için “<strong>İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn</strong>/Allah’tan geldik ve O’na döneceğiz; kaza ve kaderin her türlüsü için, <strong>“tevekkeltü alellah</strong>/Allah'a tevekkül ettim”; her güzel şey için, Allah kötü bakışlardan saklasın diye <strong>“mâşallah</strong>/Allah neyi dilerse o olur.” şeklinde dillerden dökülür cümleler…</p>
<p>Bütün bunlara ilaveten başarıya, sabrın sonu selamete, güvene, tevekküle kapı açan bir cümle vardır... "Cümle kapısı" dahası... O’da <strong>“lâ havle velâ kuvvete illâ billah</strong>/ ibadetleri yerine getirebilmek ve mâsiyetlerden uzak durabilmek için, kulluk yapmak ve günaha düşmemek için ihtiyacım olan havl ve kuvvet yalnız Allah nezdindedir diyebilme…</p>
<p><strong>“Lâ havle” sırrı</strong></p>
<p>Havl; hareket, çare, güç demek… Bir şeyi değiştirmek, bir şeyi değişime uğratmak, değiştirme çabası gösterme anlamındaki muhavele ve tahavvül de aynı kökten…</p>
<p>Allah dilemedikçe insanın en küçük bir hareket yapamayacağını, bir halden bir başka hale geçemeyeceğini, hatta zihninden bir fikri geçiremeyeceğini gösteren bir cümledir “Lâ havle velâ kuvvete illâ billah” Kısaca<strong> havkale </strong>de denilmekte<strong>…</strong></p>
<p>Hayırlı işler yapabilmek, günahlardan kaçınabilmek ve gücümüzü aşan olaylar karşısında metin durabilmek için “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah …”</p>
<p>Güç ve kuvvet gerektiren her işimizde, her halimizde, her hayrımızda muhtaç olduğumuz yegâne güç, kudret ve kuvvetin yalnız Allah’tan geldiğini, her türlü değişim ve gücün kaynağının sadece Allah olduğunu haykırmak için… “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah…”</p>
<p>Esbab perdesinin ardında iş görenin O olduğunu; her şeyi O’nun çekip çevirdiğini ve O’ndan gayrı hiçbir şeyin eşyayı ve olayları o yöne yahut bu yöne sevk etmesinin mümkün olmadığını belirtmek, zamanın da, mekânın da O’nun elinde olduğunu teyit etmek için “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah …”</p>
<p> Yokluktan çıkıp vücuda gelmek için, yok olmayıp varlığını sürdürmek ve bekada kalmak için, zararı def', menfaati celb için, musibetten uzak kalıp arzu edilen şeyleri elde etmek için, günaha düşmeyip ibadete devam etmek için, azaba maruz kalmayıp nimete mazhar olmak için, zulmete düşmeyip iman nuru ile aydınlanmak için “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah …”</p>
<p>Kur’an-ı Kerîm bize bir örnek sunar, her şeyin ilâhî irade ve güce bağlı olarak gerçekleştiğinden gafil bulunan ve servetine güvenen inkârcı bir kimseyi bir müminin diliyle uyarır:</p>
<p><em>“Keşke bağına girdiğinde, ‘maşâallah lâ kuvvete illâ billah’ (Allah diledikçe; bütün güç ve kudret Allah’a aittir) deseydin!” </em>(el-Kehf, 18/39).</p>
<p>“Lâ havle” sırrı bize bütün işlerin ilâhî iradeye göre cereyan ettiğini, herkesin sadece Allah’ın verdiği güç sayesinde işlerini başarabildiğini, günahtan kaçacak gücün, ibadet edecek kuvvetin ancak Allah'ın yardımıyla kazanılabileceğini beyan eder.</p>
<p>Efendimiz (s.a.v) bazı hadislerinde Lâ Havle…'nin ebedî Cennet hayatında bir hazine olduğunu, diğer bir hadislerinde de arş hazinelerinden biri, öte yandan Hz. İbrahim (a.s)'den naklen de bir cennet fidanı olduğunu beyan eder.</p>
<p>Nitekim bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur:</p>
<p>Râvisi şehr-i asitane’nin manevi sultanı Ebû Eyyûb Halid bin Zeyd hazretleri… <em>“Hz. Peygamber (s.a.v) bana şöyle tavsiye etti: “Lâ havle ve lâ kuvvete illa billah” sözünü çokça söyle! Çünkü o, cennetin hazinelerinden bir hazinedir.”ve ekledi: “Cenâb-ı Hak bir kimseye nimet ihsan eder de o kimse de nimetin bekâsını dilerse, (Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi) zikrine çokça devam etsin” </em>(Heysemi, <em>Mecmâü’z-zevâid</em>, X, 97; Taberani, <em>el-Mu’cemül-kebîr</em>, IV, 133)</p>
<p>Yine kaynaklarda Hz. Peygamber’in, ezan okunurken “hay ‘ale”den (hayye ale’s-salâh) sonra “lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” dediği, günahları çok da olsa bu zikre devam edenlerin affedileceği bildirilmiştir (Buhârî, “Eźân”, 7; Müslim, Salât 12; Ebû Dâvud, Salât 36; Müsned, I, 66, 71, 180).</p>
<p>Enes b. Mâlik'in naklettiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:</p>
<p><em>“Kişi evinden çıkacağı zaman, 'Bismillâh, tevekkeltü ale’llah, lâ havle velâ kuvvete illâ billah.' (Allah'ın adıyla. Allah'a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet sadece Allah'tandır.) dediğinde (ona) şöyle denilir: '(İşte şimdi) sana rehberlik edilir, ihtiyaçların karşılanır ve korunursun…'” </em>(Ebû Dâvûd, “Edeb”, 102-103)</p>
<p>Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v.) bir şey yeyip içtikten sonra şu duayı okurdu:</p>
<p>“…Elhamdülllâhillezî et'amenî hâze't-taâme ve razekanî min ğayri havlin minnî velâ kuvvetin.” (Beni yediren, güç ve kuvvetim olmadığı hâlde bana bu rızkı veren Allah'a hamdolsun.) (Ebû Dâvud, “Libâs”, 1; Tirmizî, “Da'avât”, 55; İbnu Mâce, “Et'ime”, 16)</p>
<p>Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin oğlu, mutasavvıf-şair, Sultan Veled (ö. 712/1312) İbtidânâme (Velednâme) adlı eserinde şöyle der:</p>
<p> <em>“Lâ havle’ nin şerhini bilirsen, gücünün yetmediği şey, aydınlanır sana, daimî diri olan Allah’ın yardımıyla, onunla savaşabilirsin. Bu söz, sana aydınlanırsa, onun eteğinden başka bir şeye sarılmazsın, ondan başkasına güvenmezsin, gücü, kuvveti bırakır, ağlayıp sızlarsın; gururdan, cebbarlıktan vazgeçersin. Gece gündüz, Allah’a kulluk edersin; boyuna yalvarıp yakarmaktan, yanıp yakılmaktan başka bir </em><em>çare aramazsın; kulluktan başka bir şeyin ardından koşmazsın. </em></p>
<p><em>Varlığı, benliği ancak kulluk def’eder; varlığın, benliğin kafasına yüzlerce muşta vurur da senden uzaklaştırır. Onu çırpınıp durmak değil, kulluk defeder; sakınıp çekinme yayını ger de oka tut onu… Nefsin dilediğini yapma; ibadeti çoğalt, benlik, onunla eksilir. Çünkü zıt, zıddıyla yok olur; kışın afeti, Temmuz değil midir?”</em></p>
<p><strong>Son Söz </strong></p>
<p>Rabbimizden niyazımız o dur ki:</p>
<p>Ey acizlerin güç kaynağı Allah’ım! Mülkün sahibi sensin, dilediğine mülkü verir, dilediğinden alırsın. Dilediğini azîz, dilediğini zelîl edersin. Bizleri; aziz kıldığın ve nimet verdiğin kullarından eyle!</p>
<p>Ya Rabbi! Güç de kudret de senin elindedir. Elindeki güç ve kudreti gerçek sananlardan, nefsine uyarak şımaranlardan eyleme bizi.</p>
<p>Ya Rabbi! Her işinde hikmeti sonsuz olan sensin. Senden başka bize yardım edecek hiçbir güç ve kudret yoktur. </p>
<p>Tıpkı beytini tavaf ederken dillendirdiğimiz gibi bir kez daha söylüyoruz:</p>
<p>“<em>Sübhânallâhi</em> ve'l-hamdülillâhi ve lâ ilâhe illâllâhü vallâhü ekber. Ve <em>lâ havle</em> velâ kuvvete illâ billahi’l aliyyi’l azim”</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.