Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

Topyekün Eğitim Reformunda Yapılması Gerekenler

<p>Cumhurbaşkanı Erdoğan, İbn Haldun &Uuml;niversitesi K&uuml;lliyesi a&ccedil;ılış t&ouml;reninde &ldquo;Batı taklit&ccedil;iliğine d&ouml;n&uuml;şen&rdquo; bir eğitim sisteminden bahsederek bir itirafta bulundu. &ldquo;Eğitim, &ouml;ğretim ve k&uuml;lt&uuml;rde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadık&rdquo; dedi.</p> <p>Bir eğitimci olarak elbette konuya katkı sunmak g&ouml;revimdir. İşin ilgin&ccedil; tarafı &ouml;nceki yazımda Kıbrıs&rsquo;ta yaşadığımız acı tecr&uuml;beleri dile getirip Batılılaşma, Rumlaşma ve milli benlikten uzaklaşma konusunda benzer sorunların anavatan T&uuml;rkiye&rsquo;de de olduğunu dile getirmiştik. &Ccedil;arelerinden bir kısmını da bu makalemizde ele alacağız. Bir kısmını değerli arkadaşım Ayhan K&uuml;fl&uuml;oğlu&rsquo;ndan derlediğim bu yazının herkese faydası olduğunu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum.</p> <p>Makalenin uzunluğuna bakıp okumak istemeyenlere minnet etmem. Konu ile ilgilenenler okusun istifade etsin yeter. Zira bu kadar &ouml;nemli konuları kısaca yazıp a&ccedil;ıklamak her babayiğidin harcı değildir. İstemeyen okumaz. Kimseyi de &uuml;zmeyiz. Siz sağ ben selamette kalırız, İnşallah&hellip;</p> <p>G&uuml;n&uuml;m&uuml;z eğitim sistemi &ldquo;Bilimsellik&rdquo; adı altında insanları adeta hipnotize edip, b&uuml;y&uuml;lemektedir. D&uuml;nyaya g&ouml;z&uuml;m&uuml;z&uuml; a&ccedil;tığımız andan itibaren; evde, okulda, anaokulunda, televizyon ve internette; milyarlarca kez tekrar ve telkin edilen &ldquo;bilin&ccedil;altı&rdquo; mesajlarla; zihnimiz karıştırılmaktadır. Adeta formatlanıp, kodlanmış ve programlanmış robotlar haline getirilmeye &ccedil;alışılıyoruz.</p> <p>Bilin&ccedil;altımıza şırınga edilmiş, vir&uuml;sl&uuml; mesajlar neticesinde; d&uuml;nyayı, varlık ve eşya &ccedil;ok yanlış anlaşılmaktadır. Bilimsellik adına zihnimize kurgulanıp sokulan sahte ve sanal, hatalı bir ill&uuml;zyon; ger&ccedil;eğin kendisi zannedilmektedir.</p> <p>&ldquo;Bilimsellik&rdquo; bakış a&ccedil;ısı ile bize g&ouml;sterilen bu hatalı evren imajını; eğitim sistemimizde d&uuml;zeltecek bir dini karşılık vermek gereklidir. Bu &ccedil;aba ve gayret yapmacık ve dostlar alışverişte g&ouml;rs&uuml;n misali g&ouml;stermelik olmamalıdır.</p> <p>Tabiri caizse; inancımızı askıya alarak, aklımızı g&uuml;ya &ldquo;nesnel ve objektif bilimsellik&rdquo; diyerek &ldquo;inanmayan bir ateist&rdquo; gibi evreni g&ouml;steren bir eğitim sistemi ile m&uuml;cadele etmek gerekiyor.</p> <p>Kuran ve vicdanımızın merkezi olan kalbimiz ise, bizi İsl&acirc;m&rsquo;a &ccedil;ağırarak K&acirc;inata, bir M&uuml;sl&uuml;manın bakış a&ccedil;ısıyla bakmamızı, tavsiye etmektedir. Bu tavsiyeye uyan insanlar;</p> <p>Bilim&rsquo;in tabi&icirc; oluşumundan, İsl&acirc;m&rsquo;ın ilah&icirc; yaratılışına;Bilimin doğal nesne ve maddesinden, İl&acirc;h&icirc; ihsan ve ni&rsquo;metine;İ&ccedil;g&uuml;d&uuml; ve sevk-i tabi&icirc;sinden, sevk-i il&acirc;h&icirc; ve ilhama;Fizik ve doğa kanunlarından, İl&acirc;hi ilim ve irade&rdquo;ye&hellip; sı&ccedil;ramalar yapabilecektir.</p> <p>Aralarında mantıksal boşluklar bulunan bu kavramlar arasında, &ldquo;gerekli k&ouml;pr&uuml; ve merdivenler&rdquo; kurmadan; aralarındaki bu boşluğu kapatmadan; yapılacak &ccedil;abalar &ldquo;bilimsel bilgi&rdquo; ile &ldquo;inancımız&rdquo; arasındaki mesafeyi kapatmayacaktır.</p> <p>Kısaca insanların nesnellik ve objektiflik adına, aklı başka y&ouml;ne; subjektiflik ve M&uuml;sl&uuml;manlık adına, kalbi bir başka y&ouml;ne &ccedil;ekmektedir. İnsanlık g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde adeta sahte ve yapay ger&ccedil;eklikler &uuml;reten bir şizofren veya kişilik b&ouml;l&uuml;nmesi yaşayan, &ccedil;aresiz bir hastaya benzemektedir.</p> <p>Evet, bir yerlerde yanlış giden, arızalı bir durum olduğu a&ccedil;ıktır. Kalp ve akıl, par&ccedil;alanmış, ayrılmış hatta aralarındaki bağlantı ve k&ouml;pr&uuml;ler yıkılmıştır. Bunun neticesi olarak yaşadığımız y&uuml;zyılın insanı farklı kıbleleri g&ouml;steren, bir pusulaya benzemektedir. Evreni, fen derslerinde anlatıp; dini, sadece din derslerine hapsettiğimiz g&uuml;nden beri, bu durum hep b&ouml;yle devam edecektir.</p> <p>İnsanlık, bilimin yaptığı evren tasvirlerine ve teknolojik buluşların b&uuml;y&uuml;s&uuml;ne &ouml;yle bir kapılmıştır ki; sanki bir ill&uuml;zyonistin, varı yok ve yoğu da var g&ouml;sterdiği bir g&ouml;steride; aldatılmaya devam edilmektedir. İşin k&ouml;t&uuml;s&uuml; buna istekli ve zaten bu ama&ccedil;la g&ouml;steriye gelmiş seyircilere fazlası ile rastlanmaktadır.</p> <p>B&uuml;t&uuml;n g&ouml;sterilerde olduğu gibi ill&uuml;zyonistin dikkati &ccedil;ektiği yere bakan insanların; &ccedil;ekmediği yere bakmak, aklının ucundan bile ge&ccedil;memektedir. Kamera ve kadrajın g&ouml;sterdiğini g&ouml;r&uuml;p, kadraj dışında bırakılan şeylerin farkına bile varamayan bir asırda yaşıyoruz.</p> <p>Mesel&acirc;; yağmurun, neden, nasıl meydana geldiğini anlatan bir ders kitabında; &ldquo;Bu yağmuru kim yağdırıyor?&rdquo; sorusu, kimsenin aklına bile gelmemektedir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; &ccedil;ağımız bilimsellik adı altında dizayn edilip; neden &ndash; sonu&ccedil; ilişkisi ve kurgu şablonuyla anlatılmaktadır. Evrenin bilimsel tasvirlerinde; &ldquo;kim&rdquo; sorusuna, zaruret ve ihtiya&ccedil; yokmuş gibi tuhaf bir anlayış ile karşı &ccedil;ıkılmaktadır.</p> <p>Şu ahmak&ccedil;a tutum devam etmektedir: Nedenlerin, sonu&ccedil;ları yaptığına inanılan bir evrende; &ldquo;kim&rdquo; sorusuna, neden ihtiya&ccedil; olsun ki! Bir bilgisayar veya makine gibi; &ldquo;otomatik olarak işleyen neden &ndash; sonu&ccedil; mekanizma ve programlarının yani doğa kanunlarının olduğu bir evrende; Yaratıcıyı aramaya ne gerek vardır?</p> <p>Bilimsellik anlayışının zihnimize &ccedil;izdiği, &ldquo;determinist ve nat&uuml;ralist&rdquo; bir evrende; (Haşa) &ldquo;Allah&rsquo;a yapacak bir iş kalmamıştır&rdquo; Olsa olsa; sistemi kurup, kuralları belirleyip, programı y&uuml;kleyip; artık evrenin varlık ve işleyişine karışmayan; bir &ldquo;İlk neden tanrısı&rdquo; olabilir, denilmektedir.</p> <p>İşte Deizmin tanrısı budur. Zaten bu kabul; şartlı ve kayıtlıdır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; sonsuz evren veya evrenler olduğu tespit edilirse; evreni, yoktan yaratmak i&ccedil;in zorunlu olduğunu d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z, bu ilk neden tanrısına da gerek kalmayabilecektir. Yani tanrıya inanmak i&ccedil;in de, mantıksal bir gerek&ccedil;e kalmayacaktır.</p> <p>Kısaca bu d&ouml;nemde eğitimde &ccedil;ok moda olan &ldquo;deist&rdquo; inancındaki ifadelerinin bağlamından, mantık ve mefhumundan &ccedil;ıkan anlam ve sonu&ccedil; budur. Bilimsellik felsefesi, evrendeki fizik&icirc; bir olaya &ldquo;o işi yapan ve y&ouml;neten&rdquo; bir Yaratıcı yokmuş gibi bakmaktadır.</p> <p>Bilimsellikle y&uuml;kl&uuml; ve kodlu mesajlar; bir &ldquo;ateist&rdquo; veya &ldquo;deist&rdquo; i&ccedil;in problem teşkil etmez. Hatta onlar: &ldquo;Biz de b&ouml;yle diyoruz zaten! İşte tezimizi; bilim de, bilimsel olarak ispatladı!&rdquo; diyerek; memnun bile olurlar!</p> <p>Fakat, bir M&uuml;sl&uuml;man&rsquo;ın bunu kabul etmesi m&uuml;mk&uuml;n değildir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Allah&rsquo;ın izni olmadan yaprak bile kımıldamaz. Kayyum olan yani ayakta tutan sadece Allah&rsquo;tır.</p> <p>Maalesef bilimsellik diyerek resmen dinsizliği insanlara yutturmaktadırlar. Farkında olmadan her şeyin otomatik olarak veya kendi kendine &ccedil;alışan bir evreni benimsetmekte &ccedil;ok başarılı olmuşlardır.</p> <p>İşte eğitim kurumlarında &ccedil;ocukluğumuzdan beri empoze edilen; zihnimize, tekrar tekrar işlenen bu telkin ve tekrarlar; ateist veya deist bir neslin yetişmesi sonucunu vermiştir. Sonra da kalkıp &ldquo;yahu bu ilahiyat fak&uuml;ltelerinde yetişen hocalardan amma &ccedil;ok deist var&rdquo; veya &ldquo;Kıbrıs dinsizler y&uuml;z&uuml;nden elden gidiyor&rdquo; denilmektedir.</p> <p>Temel sorun ise bu uydurma evren hik&acirc;yesinin, ger&ccedil;eğin ta kendisi olduğuna inandırılmış olan insanlardan kaynaklanmaktadır. Zaten basit bir yalan bile, y&uuml;z kere tekrarlandığı zaman &ldquo;ger&ccedil;ek olmasın sakın&rdquo; diye soru sormaya neden olacaktır. İşte yıllardan beri Yaratıcıdan bahsetmeyen bir eğitim sistemi b&ouml;yle bir dehşetli sonuca g&ouml;t&uuml;rmektedir.</p> <p>İşte bu eğitim sistemi ve anlayışı sonucunda insanların dinden uzaklaştığı deist ve hatta ateist olduğu; vermiş olduğumuz &ouml;rneklerden de rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Demek ki eğitime yaklaşımı değiştirmek gerekiyor. Okula g&ouml;nderdiğimiz ciğerparelerimizin ateist-deist olarak karşımıza &ccedil;ıkmaması i&ccedil;in aileler başta olmak &uuml;zere devletin alması gereken tedbirler bulunmaktadır.</p> <p>1600 &ndash; 1700&rsquo;l&uuml; yıllarda &ldquo;R&ouml;nesans &ndash; Reform &ndash; Aydınlanma&rdquo; &uuml;&ccedil;geninde sistemleşen ve bunun &uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; sacayağını oluşturup, g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde de devam eden, mevcut bilimsellik anlayışının aslında &ldquo; inan&ccedil;sızlık&rdquo; tarafına ge&ccedil;tiğini ve dine d&uuml;şman olduğunu artık iyice anlamamız gereklidir. Sorunun &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml; de olduk&ccedil;a basittir. Yaratıcıyı daima akla getirecek icraatları ve delilleri ortaya koymaktır.</p> <p>Hazreti Muhammed (asm) &ldquo;Dinin direği namazdır&rdquo; buyurmuştur. İnsan, g&uuml;nde beş defa Allah&rsquo;ın huzuruna &ccedil;ıkıp ibadet ettik&ccedil;e &ldquo;Yaratıcı olan Allah&rdquo; inancı o kişide k&ouml;kleşecektir. &Ouml;ğretmenler, bilim adamları, internet yayıncıları istediği kadar dinsizlikten bahsetsin. Hi&ccedil;bir sonu&ccedil; vermeyecektir, veremez de&hellip;</p> <p>Elbette namazdan başka &ccedil;ok &ouml;nemli bir konu daha vardır. Dini kitaplar okumak ve bu alışkanlığı sağlamak. Her g&uuml;n hi&ccedil; olmaz ise 10 dakika imanını kuvvetleştirecek bir kitap okuyan kişiye b&uuml;t&uuml;n dinsiz orduları birleşip taarruz etse de Allah&rsquo;ın izni ile hi&ccedil;bir zarar veremez.</p> <p>O halde kitap d&uuml;şmanlığı yerine kitap sevgisini canımız ciğerimiz &ccedil;ocuklarımıza aşılamaya &ccedil;alışmalıyız. Nasıl ki dinsizler, ateistler ve deistler yukarıda izah etmeye &ccedil;alıştığımız gibi tekrar tekrar Allah&rsquo;ı inkar eden yaklaşımlar ile saldırıyor. Biz de aynı şekilde savunma tedbirlerini almak zorundayız.</p> <p>Eğitim, &ouml;ğretim ve k&uuml;lt&uuml;rde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayabilmek i&ccedil;in &ccedil;ocuklarımıza daha k&uuml;&ccedil;&uuml;k yaşlardan itibaren ibadet etme şuurunu aşılamamız gerekiyor. &Ouml;rneğin aile i&ccedil;inde namaz vakitlerinde ciddiyetle diğer işleri bırakıp kıbleye y&ouml;nelmemiz &ccedil;ocuklarımızın ateist ve deist tuzaklara d&uuml;şmemesindeki en &ouml;nemli işlerden bir tanesidir.</p> <p>Keza okullarda ibadetini d&uuml;zenli olarak yapan &ouml;ğrencilere &ouml;d&uuml;ller verilmesi ve rol model olarak &ouml;ğretmenlerin ibadetlerini &ouml;ğrencilerle beraber yapması inan&ccedil;sızlık hastalığının &ouml;n&uuml;ndeki en b&uuml;y&uuml;k engel olacaktır.</p> <p>Son kısımda yazdığım hususların bir &ouml;zeti olarak m&uuml;him bir &ccedil;alışmadan bahsetmek istiyorum. Yıllardan beri Deniz Harp Okuluna cami yapılması i&ccedil;in yazıp dururum. Heybeliada&rsquo;da yıktırılan okulun tarihi camisini o kadar gayret ve emeğe rağmen hala ihya edemedik. Tuzla&rsquo;da ki ana yerleşkede ise &ccedil;izimi, modeli, planı, programı kısaca her şeyi hazırlanan fakat camiye d&uuml;şman bazı şahısların engellemesi sonucu ortaya konulamayan bir cami projemiz var.</p> <p>Fakat &ouml;lmez kalırsam bunları ihya etmek i&ccedil;in yine uğraşacağım. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; vatanımı ve milletimi seviyorum. Şehit kanları ile sulanmış bu aziz vatanın ve Kıbrıs&rsquo;ın ateist ve deist kişilere kalmaması kahraman ecdadımızın emanetlerini korumak m&uuml;him bir g&ouml;revdir, vesselam&hellip;<br /> Dr. Vehbi KARA<br /> &nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 26 Ekim 2020 - Pazartesi

Topyekün Eğitim Reformunda Yapılması Gerekenler

<p>Cumhurbaşkanı Erdoğan, İbn Haldun &Uuml;niversitesi K&uuml;lliyesi a&ccedil;ılış t&ouml;reninde &ldquo;Batı taklit&ccedil;iliğine d&ouml;n&uuml;şen&rdquo; bir eğitim sisteminden bahsederek bir itirafta bulundu. &ldquo;Eğitim, &ouml;ğretim ve k&uuml;lt&uuml;rde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadık&rdquo; dedi.</p> <p>Bir eğitimci olarak elbette konuya katkı sunmak g&ouml;revimdir. İşin ilgin&ccedil; tarafı &ouml;nceki yazımda Kıbrıs&rsquo;ta yaşadığımız acı tecr&uuml;beleri dile getirip Batılılaşma, Rumlaşma ve milli benlikten uzaklaşma konusunda benzer sorunların anavatan T&uuml;rkiye&rsquo;de de olduğunu dile getirmiştik. &Ccedil;arelerinden bir kısmını da bu makalemizde ele alacağız. Bir kısmını değerli arkadaşım Ayhan K&uuml;fl&uuml;oğlu&rsquo;ndan derlediğim bu yazının herkese faydası olduğunu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum.</p> <p>Makalenin uzunluğuna bakıp okumak istemeyenlere minnet etmem. Konu ile ilgilenenler okusun istifade etsin yeter. Zira bu kadar &ouml;nemli konuları kısaca yazıp a&ccedil;ıklamak her babayiğidin harcı değildir. İstemeyen okumaz. Kimseyi de &uuml;zmeyiz. Siz sağ ben selamette kalırız, İnşallah&hellip;</p> <p>G&uuml;n&uuml;m&uuml;z eğitim sistemi &ldquo;Bilimsellik&rdquo; adı altında insanları adeta hipnotize edip, b&uuml;y&uuml;lemektedir. D&uuml;nyaya g&ouml;z&uuml;m&uuml;z&uuml; a&ccedil;tığımız andan itibaren; evde, okulda, anaokulunda, televizyon ve internette; milyarlarca kez tekrar ve telkin edilen &ldquo;bilin&ccedil;altı&rdquo; mesajlarla; zihnimiz karıştırılmaktadır. Adeta formatlanıp, kodlanmış ve programlanmış robotlar haline getirilmeye &ccedil;alışılıyoruz.</p> <p>Bilin&ccedil;altımıza şırınga edilmiş, vir&uuml;sl&uuml; mesajlar neticesinde; d&uuml;nyayı, varlık ve eşya &ccedil;ok yanlış anlaşılmaktadır. Bilimsellik adına zihnimize kurgulanıp sokulan sahte ve sanal, hatalı bir ill&uuml;zyon; ger&ccedil;eğin kendisi zannedilmektedir.</p> <p>&ldquo;Bilimsellik&rdquo; bakış a&ccedil;ısı ile bize g&ouml;sterilen bu hatalı evren imajını; eğitim sistemimizde d&uuml;zeltecek bir dini karşılık vermek gereklidir. Bu &ccedil;aba ve gayret yapmacık ve dostlar alışverişte g&ouml;rs&uuml;n misali g&ouml;stermelik olmamalıdır.</p> <p>Tabiri caizse; inancımızı askıya alarak, aklımızı g&uuml;ya &ldquo;nesnel ve objektif bilimsellik&rdquo; diyerek &ldquo;inanmayan bir ateist&rdquo; gibi evreni g&ouml;steren bir eğitim sistemi ile m&uuml;cadele etmek gerekiyor.</p> <p>Kuran ve vicdanımızın merkezi olan kalbimiz ise, bizi İsl&acirc;m&rsquo;a &ccedil;ağırarak K&acirc;inata, bir M&uuml;sl&uuml;manın bakış a&ccedil;ısıyla bakmamızı, tavsiye etmektedir. Bu tavsiyeye uyan insanlar;</p> <p>Bilim&rsquo;in tabi&icirc; oluşumundan, İsl&acirc;m&rsquo;ın ilah&icirc; yaratılışına;Bilimin doğal nesne ve maddesinden, İl&acirc;h&icirc; ihsan ve ni&rsquo;metine;İ&ccedil;g&uuml;d&uuml; ve sevk-i tabi&icirc;sinden, sevk-i il&acirc;h&icirc; ve ilhama;Fizik ve doğa kanunlarından, İl&acirc;hi ilim ve irade&rdquo;ye&hellip; sı&ccedil;ramalar yapabilecektir.</p> <p>Aralarında mantıksal boşluklar bulunan bu kavramlar arasında, &ldquo;gerekli k&ouml;pr&uuml; ve merdivenler&rdquo; kurmadan; aralarındaki bu boşluğu kapatmadan; yapılacak &ccedil;abalar &ldquo;bilimsel bilgi&rdquo; ile &ldquo;inancımız&rdquo; arasındaki mesafeyi kapatmayacaktır.</p> <p>Kısaca insanların nesnellik ve objektiflik adına, aklı başka y&ouml;ne; subjektiflik ve M&uuml;sl&uuml;manlık adına, kalbi bir başka y&ouml;ne &ccedil;ekmektedir. İnsanlık g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde adeta sahte ve yapay ger&ccedil;eklikler &uuml;reten bir şizofren veya kişilik b&ouml;l&uuml;nmesi yaşayan, &ccedil;aresiz bir hastaya benzemektedir.</p> <p>Evet, bir yerlerde yanlış giden, arızalı bir durum olduğu a&ccedil;ıktır. Kalp ve akıl, par&ccedil;alanmış, ayrılmış hatta aralarındaki bağlantı ve k&ouml;pr&uuml;ler yıkılmıştır. Bunun neticesi olarak yaşadığımız y&uuml;zyılın insanı farklı kıbleleri g&ouml;steren, bir pusulaya benzemektedir. Evreni, fen derslerinde anlatıp; dini, sadece din derslerine hapsettiğimiz g&uuml;nden beri, bu durum hep b&ouml;yle devam edecektir.</p> <p>İnsanlık, bilimin yaptığı evren tasvirlerine ve teknolojik buluşların b&uuml;y&uuml;s&uuml;ne &ouml;yle bir kapılmıştır ki; sanki bir ill&uuml;zyonistin, varı yok ve yoğu da var g&ouml;sterdiği bir g&ouml;steride; aldatılmaya devam edilmektedir. İşin k&ouml;t&uuml;s&uuml; buna istekli ve zaten bu ama&ccedil;la g&ouml;steriye gelmiş seyircilere fazlası ile rastlanmaktadır.</p> <p>B&uuml;t&uuml;n g&ouml;sterilerde olduğu gibi ill&uuml;zyonistin dikkati &ccedil;ektiği yere bakan insanların; &ccedil;ekmediği yere bakmak, aklının ucundan bile ge&ccedil;memektedir. Kamera ve kadrajın g&ouml;sterdiğini g&ouml;r&uuml;p, kadraj dışında bırakılan şeylerin farkına bile varamayan bir asırda yaşıyoruz.</p> <p>Mesel&acirc;; yağmurun, neden, nasıl meydana geldiğini anlatan bir ders kitabında; &ldquo;Bu yağmuru kim yağdırıyor?&rdquo; sorusu, kimsenin aklına bile gelmemektedir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; &ccedil;ağımız bilimsellik adı altında dizayn edilip; neden &ndash; sonu&ccedil; ilişkisi ve kurgu şablonuyla anlatılmaktadır. Evrenin bilimsel tasvirlerinde; &ldquo;kim&rdquo; sorusuna, zaruret ve ihtiya&ccedil; yokmuş gibi tuhaf bir anlayış ile karşı &ccedil;ıkılmaktadır.</p> <p>Şu ahmak&ccedil;a tutum devam etmektedir: Nedenlerin, sonu&ccedil;ları yaptığına inanılan bir evrende; &ldquo;kim&rdquo; sorusuna, neden ihtiya&ccedil; olsun ki! Bir bilgisayar veya makine gibi; &ldquo;otomatik olarak işleyen neden &ndash; sonu&ccedil; mekanizma ve programlarının yani doğa kanunlarının olduğu bir evrende; Yaratıcıyı aramaya ne gerek vardır?</p> <p>Bilimsellik anlayışının zihnimize &ccedil;izdiği, &ldquo;determinist ve nat&uuml;ralist&rdquo; bir evrende; (Haşa) &ldquo;Allah&rsquo;a yapacak bir iş kalmamıştır&rdquo; Olsa olsa; sistemi kurup, kuralları belirleyip, programı y&uuml;kleyip; artık evrenin varlık ve işleyişine karışmayan; bir &ldquo;İlk neden tanrısı&rdquo; olabilir, denilmektedir.</p> <p>İşte Deizmin tanrısı budur. Zaten bu kabul; şartlı ve kayıtlıdır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; sonsuz evren veya evrenler olduğu tespit edilirse; evreni, yoktan yaratmak i&ccedil;in zorunlu olduğunu d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z, bu ilk neden tanrısına da gerek kalmayabilecektir. Yani tanrıya inanmak i&ccedil;in de, mantıksal bir gerek&ccedil;e kalmayacaktır.</p> <p>Kısaca bu d&ouml;nemde eğitimde &ccedil;ok moda olan &ldquo;deist&rdquo; inancındaki ifadelerinin bağlamından, mantık ve mefhumundan &ccedil;ıkan anlam ve sonu&ccedil; budur. Bilimsellik felsefesi, evrendeki fizik&icirc; bir olaya &ldquo;o işi yapan ve y&ouml;neten&rdquo; bir Yaratıcı yokmuş gibi bakmaktadır.</p> <p>Bilimsellikle y&uuml;kl&uuml; ve kodlu mesajlar; bir &ldquo;ateist&rdquo; veya &ldquo;deist&rdquo; i&ccedil;in problem teşkil etmez. Hatta onlar: &ldquo;Biz de b&ouml;yle diyoruz zaten! İşte tezimizi; bilim de, bilimsel olarak ispatladı!&rdquo; diyerek; memnun bile olurlar!</p> <p>Fakat, bir M&uuml;sl&uuml;man&rsquo;ın bunu kabul etmesi m&uuml;mk&uuml;n değildir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Allah&rsquo;ın izni olmadan yaprak bile kımıldamaz. Kayyum olan yani ayakta tutan sadece Allah&rsquo;tır.</p> <p>Maalesef bilimsellik diyerek resmen dinsizliği insanlara yutturmaktadırlar. Farkında olmadan her şeyin otomatik olarak veya kendi kendine &ccedil;alışan bir evreni benimsetmekte &ccedil;ok başarılı olmuşlardır.</p> <p>İşte eğitim kurumlarında &ccedil;ocukluğumuzdan beri empoze edilen; zihnimize, tekrar tekrar işlenen bu telkin ve tekrarlar; ateist veya deist bir neslin yetişmesi sonucunu vermiştir. Sonra da kalkıp &ldquo;yahu bu ilahiyat fak&uuml;ltelerinde yetişen hocalardan amma &ccedil;ok deist var&rdquo; veya &ldquo;Kıbrıs dinsizler y&uuml;z&uuml;nden elden gidiyor&rdquo; denilmektedir.</p> <p>Temel sorun ise bu uydurma evren hik&acirc;yesinin, ger&ccedil;eğin ta kendisi olduğuna inandırılmış olan insanlardan kaynaklanmaktadır. Zaten basit bir yalan bile, y&uuml;z kere tekrarlandığı zaman &ldquo;ger&ccedil;ek olmasın sakın&rdquo; diye soru sormaya neden olacaktır. İşte yıllardan beri Yaratıcıdan bahsetmeyen bir eğitim sistemi b&ouml;yle bir dehşetli sonuca g&ouml;t&uuml;rmektedir.</p> <p>İşte bu eğitim sistemi ve anlayışı sonucunda insanların dinden uzaklaştığı deist ve hatta ateist olduğu; vermiş olduğumuz &ouml;rneklerden de rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Demek ki eğitime yaklaşımı değiştirmek gerekiyor. Okula g&ouml;nderdiğimiz ciğerparelerimizin ateist-deist olarak karşımıza &ccedil;ıkmaması i&ccedil;in aileler başta olmak &uuml;zere devletin alması gereken tedbirler bulunmaktadır.</p> <p>1600 &ndash; 1700&rsquo;l&uuml; yıllarda &ldquo;R&ouml;nesans &ndash; Reform &ndash; Aydınlanma&rdquo; &uuml;&ccedil;geninde sistemleşen ve bunun &uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; sacayağını oluşturup, g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde de devam eden, mevcut bilimsellik anlayışının aslında &ldquo; inan&ccedil;sızlık&rdquo; tarafına ge&ccedil;tiğini ve dine d&uuml;şman olduğunu artık iyice anlamamız gereklidir. Sorunun &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml; de olduk&ccedil;a basittir. Yaratıcıyı daima akla getirecek icraatları ve delilleri ortaya koymaktır.</p> <p>Hazreti Muhammed (asm) &ldquo;Dinin direği namazdır&rdquo; buyurmuştur. İnsan, g&uuml;nde beş defa Allah&rsquo;ın huzuruna &ccedil;ıkıp ibadet ettik&ccedil;e &ldquo;Yaratıcı olan Allah&rdquo; inancı o kişide k&ouml;kleşecektir. &Ouml;ğretmenler, bilim adamları, internet yayıncıları istediği kadar dinsizlikten bahsetsin. Hi&ccedil;bir sonu&ccedil; vermeyecektir, veremez de&hellip;</p> <p>Elbette namazdan başka &ccedil;ok &ouml;nemli bir konu daha vardır. Dini kitaplar okumak ve bu alışkanlığı sağlamak. Her g&uuml;n hi&ccedil; olmaz ise 10 dakika imanını kuvvetleştirecek bir kitap okuyan kişiye b&uuml;t&uuml;n dinsiz orduları birleşip taarruz etse de Allah&rsquo;ın izni ile hi&ccedil;bir zarar veremez.</p> <p>O halde kitap d&uuml;şmanlığı yerine kitap sevgisini canımız ciğerimiz &ccedil;ocuklarımıza aşılamaya &ccedil;alışmalıyız. Nasıl ki dinsizler, ateistler ve deistler yukarıda izah etmeye &ccedil;alıştığımız gibi tekrar tekrar Allah&rsquo;ı inkar eden yaklaşımlar ile saldırıyor. Biz de aynı şekilde savunma tedbirlerini almak zorundayız.</p> <p>Eğitim, &ouml;ğretim ve k&uuml;lt&uuml;rde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayabilmek i&ccedil;in &ccedil;ocuklarımıza daha k&uuml;&ccedil;&uuml;k yaşlardan itibaren ibadet etme şuurunu aşılamamız gerekiyor. &Ouml;rneğin aile i&ccedil;inde namaz vakitlerinde ciddiyetle diğer işleri bırakıp kıbleye y&ouml;nelmemiz &ccedil;ocuklarımızın ateist ve deist tuzaklara d&uuml;şmemesindeki en &ouml;nemli işlerden bir tanesidir.</p> <p>Keza okullarda ibadetini d&uuml;zenli olarak yapan &ouml;ğrencilere &ouml;d&uuml;ller verilmesi ve rol model olarak &ouml;ğretmenlerin ibadetlerini &ouml;ğrencilerle beraber yapması inan&ccedil;sızlık hastalığının &ouml;n&uuml;ndeki en b&uuml;y&uuml;k engel olacaktır.</p> <p>Son kısımda yazdığım hususların bir &ouml;zeti olarak m&uuml;him bir &ccedil;alışmadan bahsetmek istiyorum. Yıllardan beri Deniz Harp Okuluna cami yapılması i&ccedil;in yazıp dururum. Heybeliada&rsquo;da yıktırılan okulun tarihi camisini o kadar gayret ve emeğe rağmen hala ihya edemedik. Tuzla&rsquo;da ki ana yerleşkede ise &ccedil;izimi, modeli, planı, programı kısaca her şeyi hazırlanan fakat camiye d&uuml;şman bazı şahısların engellemesi sonucu ortaya konulamayan bir cami projemiz var.</p> <p>Fakat &ouml;lmez kalırsam bunları ihya etmek i&ccedil;in yine uğraşacağım. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; vatanımı ve milletimi seviyorum. Şehit kanları ile sulanmış bu aziz vatanın ve Kıbrıs&rsquo;ın ateist ve deist kişilere kalmaması kahraman ecdadımızın emanetlerini korumak m&uuml;him bir g&ouml;revdir, vesselam&hellip;<br /> Dr. Vehbi KARA<br /> &nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.