Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

Kurtuluş Doğruluktadır

<p>Gemiyle gittiğim bazı &uuml;lkelerde g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m en ciddi hastalıklardan bir tanesi hile ve yalancılıktır. &Ouml;zellikle İran ve &Ccedil;in gibi &uuml;lkelerde yaşadığım sahtek&acirc;rlıkların haddi hesabı yoktur.</p> <p>Benim gibi bu &uuml;lkelere giden her kaptan zor duruma d&uuml;şmemek ve ceza &ouml;dememek i&ccedil;in akla hayale gelmedik tedbirler almak zorundadır. Zira haksız yere para kazanmak i&ccedil;in bekleyen ve o &uuml;lkenin yasalarındaki boşlukları &ccedil;ok iyi bilen insanlar hazırda beklemektedir.</p> <p>En son gittiğim bir &uuml;lkede de benzer olayları yaşadım. Hi&ccedil; &ccedil;ekinmeden yalan yere yemin eden insanlarla karşılaştım. Fakat bu tarz sahtek&acirc;rlıklar ile o kadar &ccedil;ok karşılaşmıştım ki son zamanlarda yalancı ve yapmacık tavırlardan hi&ccedil; etkilenmemeye alıştığımı g&ouml;rd&uuml;m.</p> <p>Maalesef &uuml;lkemizin &ouml;zellikle iş d&uuml;nyasındaki en b&uuml;y&uuml;k sıkıntı da d&uuml;r&uuml;stl&uuml;k ilkelerinin ayaklar altına alınmasıdır. Bazı işadamı ge&ccedil;inen insanlar o kadar kolay ve rahat bir şekilde yalan s&ouml;yleyebilmektedirler ki; buna şaşırmamak elde değildir.</p> <p>Bu acı durum y&uuml;z&uuml;nden ticaretteki bereket kalkmış gelirler d&uuml;şm&uuml;şt&uuml;r. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; ticaretin en &ouml;nemli ayağı g&uuml;vendir. G&uuml;ven ortadan kalktı mı bundan sonra kimse ile iş yapamazsınız. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; insanları sadece bir kere aldatabilirsiniz. H&acirc;lbuki d&uuml;r&uuml;st olup az bile kazansanız verdiğiniz g&uuml;ven sayesinde uzun yıllar boyunca ticaretinizi yapar vurgun vurarak elde edilecek paradan kat kat fazlasını elde edebilirsiniz.</p> <p>Doğruluk sadece ticaret hayatında gerekli bir davranış şekli değildir. Bir M&uuml;sl&uuml;man olarak hayatımızın her safhasında bunu yaşamak zorunluluğu vardır. Zira bu konuda ayet ve hadisler &ccedil;ok a&ccedil;ıktır.</p> <p>Bir ayet meali: &ldquo;Allah ş&ouml;yle buyuracaktır: Bu, doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği g&uuml;nd&uuml;r. Onlara, i&ccedil;inde ebed&icirc; kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O&rsquo;ndan razı olmuşlardır. İşte b&uuml;y&uuml;k kurtuluş ve kazan&ccedil; budur&rdquo; (Maide Suresi 119)</p> <p>Bir hadis: &ldquo;Allah&rsquo;a verdiğiniz s&ouml;zde durun. Zira Allah sadıklarla beraberdir. Yalandan da uzak durun. Zira yalanla iman bir arada bulunmaz&rdquo;.</p> <p>İşte Muhammed-&uuml;l Emin Aleyhissal&acirc;t&uuml; Vessel&acirc;m&rsquo;ı a&rsquo;l&acirc;-yı illiyy&icirc;ne (en y&uuml;ksek makama) &ccedil;ıkaran sıdktır ve doğruluktur. Sahabeler ise sıdk ve doğruluk i&ccedil;in, can, mal, peder ve v&acirc;lidelerini hatta kavim ve kab&icirc;lelerini feda etmişlerdir.</p> <p>Bundan 110 yıl &ouml;nce zamanın k&ouml;t&uuml; gidişinden şikayet eden insanlar Bedi&uuml;zzaman Said Nursi&rsquo;ye bundan kurtulabilmek i&ccedil;in &ccedil;eşitli sorular sorarlar. Derler ki &ldquo;Her şeyden evvel bize l&acirc;zım olan nedir?&rdquo;</p> <p>Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın cevabı &ccedil;ok kısa ve yalındır: &ldquo;Doğruluk&rdquo; der. Bu cevap yeterli gelmemiş olacak ki başka daha bir şey yok mu anlamında bir soru daha sorarlar. Yine &ccedil;ok a&ccedil;ık ve net bir cevap verir. &ldquo;Yalan s&ouml;ylememek&rdquo;.</p> <p>Bu cevaplar cemiyetimizin i&ccedil;ine d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml; durumu &ccedil;ok a&ccedil;ık bir şekilde g&ouml;stermektedir. Doğruluk ve yalan s&ouml;ylememek gerektiğinin &ouml;nemini yeterince kavrayamamışlık vardır. &Uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; kez aynı soruyu sorarak sonrasında başka bir şey olup olmadığını tekrar cevaplamasını isterler.</p> <p>Cevap olarak &ldquo;Sıdk, sadakat, ihlas, sebat, tesan&uuml;t&rdquo; cevabını alırlar. Sıdk zaten doğruluk demektir. &Uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; defa bunu vurgulayarak bunun ne derece &ouml;nemli olduğunu ders vermeye &ccedil;alışır. Arkasından da şunları s&ouml;yler:</p> <p>&ldquo;Eğer biz, doğru İsl&acirc;miyet&rsquo;i ve İsl&acirc;miyet&rsquo;e l&acirc;yık doğruluğu ve istikameti g&ouml;stersek&rdquo; diye başlayarak bundan sonra diğer dinlerin bağlılarından guruplar halinde İslam&rsquo;a d&acirc;hil olacaklarını beyan eder. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; toplum hayatının esası; sıdk ve doğruluktur. Doğruluğu i&ccedil;imizde ihya edip onunla manev&icirc; hastalıklarımızı tedavi etmek zorunda olduğumuzu ifade eder.</p> <p>B&uuml;t&uuml;n bu ger&ccedil;ekleri bilen insanlar en menfaatli ve faydalı olan davranışın hilesizlik olduğunu bilirler. Evet insanın her s&ouml;ylediği doğru olmalıdır. Fakat her doğruyu her yerde s&ouml;ylemek doğru değildir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; farkından olmadan &ccedil;evresindekilere zarar verebilir. Bunun yerine s&uuml;k&ucirc;t etse yani sussa &ccedil;ok daha isabetli hareket etmiş olur. Fakat insan ve &ouml;zellikle bir M&uuml;sl&uuml;man asla yalana tenezz&uuml;l etmemelidir.</p> <p>&Ccedil;&uuml;nk&uuml; g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde doğruluk ve yalan ortasındaki mesafe azala azala, omuz-omuza gelmiştir. Bir d&uuml;kk&acirc;nda, ikisi beraber satılmağa başladığı gibi, toplum ahl&acirc;kı bozulmuştur. Siyaset ve &ccedil;eşitli gayelerle yapılan propagandalar &ccedil;ok reva&ccedil;tadır. Yalan s&ouml;ylemenin ne derece &ccedil;irkin olduğu anlaşılamamaktadır.</p> <p>Halbuki doğruluğun parlak g&uuml;zelliği g&ouml;r&uuml;nmemeye başladığı Asrı Saadet yani Peygamber Efendimiz (asm) ve Sahabeler d&ouml;neminde adalet, sıdk, ulviyet ve hakkaniyet o derece y&uuml;ksek seviyeye &ccedil;ıkmıştır ki; bir daha buna benzer bir d&ouml;nem yaşanmayacaktır. Bu nedenle hi&ccedil;bir alim ve b&uuml;y&uuml;k zat; Sahabeler seviyesine kadar &ccedil;ıkamaz. Onların manevi kuvvetlerine, metanetlerine, takvalarına yetişemez.</p> <p>Evet, yol ikidir: Ya s&uuml;k&ucirc;t edip susmak gerekir &ccedil;&uuml;nk&uuml; s&ouml;ylenilen her s&ouml;z&uuml;n doğru olması l&acirc;zımdır. Veya doğruluktur, sıdktır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; İslamiyet&rsquo;in esası, sıdktır. İmanın en &ouml;nemli &ouml;zelliği doğruluktur. B&uuml;t&uuml;n olgunluğa ve g&uuml;zelliğe sevk edici d&uuml;r&uuml;stl&uuml;kt&uuml;r. Y&uuml;ksek ahlakın hayatı, sıdktır. Terakkiyatın mihveri sıdktır. &Acirc;lem-i İsl&acirc;m&rsquo;ın nizamı, sıdktır. Ashab-ı Kiram&rsquo;ı b&uuml;t&uuml;n insanlara diğer insanlara &uuml;st&uuml;n gelmesini sağlayan onların doğruluklarıdır. İşte Muhammed-i H&acirc;şim&icirc; Aleyhissal&acirc;t&uuml; Vessel&acirc;m&rsquo;ı insanlık mertebelerinin en y&uuml;kseğine &ccedil;ıkaran, sıdktır.</p> <p>Yazımda bir istikamet şehidi ve doğruluğun sembol&uuml; olmuş meslektaşım Binbaşı Asım Bey&rsquo;den de bahsetmek isterim. 34 Sene askerlik g&ouml;revini yapmış bu zat; dindarlara yapılan baskının &ccedil;ok ağır olduğu bir d&ouml;nemde yaşamıştır. Ş&ouml;yle bir durumla karşılaşmıştır:</p> <p>1934 ve 1935 senelerinde emniyet &ccedil;ok sıkı tedbirler alıp Bedi&uuml;zzaman ve talebelerini yakından takip ediyordu. Bir g&uuml;n Binbaşı &Acirc;sım Bey&rsquo;in Burdur&rsquo;daki evinde Nasuhizade Mehmed Balkır, Sadık Ermiş Hoca, Berber Mehmed G&uuml;ler gibi kişiler dini kitaplar okuyup sohbet ederken polisler eve baskına gelirler.</p> <p>&Acirc;sım Bey, komisere, abdest alındığını ifade ederek, biraz beklemelerini s&ouml;yler. Bu arada misafirlerin yanındaki dini kitaplarla birlikte arka kapıdan sessizce &ccedil;ıkıp gitmelerini sağlar. Fakat buna rağmen, aramalarda polisler bazı kitapları yine de bulurlar. Bu olaydan sonra Binbaşı &Acirc;sım Bey tutuklanıp Isparta&rsquo;ya g&ouml;t&uuml;r&uuml;l&uuml;r.</p> <p>&Acirc;sım Bey 1935 Nisan ayında Isparta&rsquo;da sorgu h&acirc;kimliğinde ifade verirken, yalan s&ouml;ylememek ve hayatı boyunca doğruluktan şaşmadığı i&ccedil;in arkadaşlarına zarar gelmesinden endişe ederek: &ldquo;Y&acirc; Rab, canımı al!&rdquo; der ve oracıkta vefat eder.</p> <p>İfadesini alan h&acirc;kim Hikmet Bey de olay karşısında şaşırıp kalır. Binbaşı Asım Bey&rsquo;in cenazesine ancak beş-altı kişi katılır ve Isparta&rsquo;nın Al&acirc;eddin Mezarlığı&rsquo;na defnedilir. İşte bu olay o tarihlerde dindar insanlara ne derece baskı kurulduğunun apa&ccedil;ık bir g&ouml;stergesidir.</p> <p>8 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi, haberi manşetinden &ldquo;Bir m&uuml;rteci ifade verirken &ouml;ld&uuml;!&rdquo; diye vermiştir. Gazete ilk sayfada Nur Talebelerinin tutuklanmalarının boyutunu &ldquo;Bursa&rsquo;da, Isparta&rsquo;da yeni tevkifler yapıldı, 30 mevkuf var!&rdquo; şeklinde verip Binbaşı &Acirc;sım Bey&rsquo;in vefatını da &ldquo;Bir binbaşı m&uuml;tekaidi su&ccedil;lu ifadesi alınırken birdenbire d&uuml;şt&uuml; &ouml;ld&uuml;&rdquo; şeklinde duyurmuştur.</p> <p>Evet, &ldquo;istikamet şehidi&rdquo; olan Binbaşı &Acirc;sım Bey, &ldquo;Kırk yıldır ellerimi kara ve kirli işlere bulaştırmadım, Cen&acirc;b-ı Hakk&rsquo;a &ccedil;ok ş&uuml;k&uuml;r&rdquo; diyebilen bir insandı. Hayatını da yalan s&ouml;ylemeden namuslu ve istikametli bir şekilde b&ouml;ylece noktalamıştı.</p> <p>Bedi&uuml;zzaman bu konuda ş&ouml;yle demiştir: &ldquo;Binbaşı merhum &Acirc;sım Bey isticvap edildi; eğer doğru dese, &Uuml;stadına zarar gelir ve eğer yalan dese, kırk senelik namusk&acirc;r&acirc;ne ve m&uuml;stakimane askerliğinin haysiyetine &ccedil;ok ağır gelir diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;p, &lsquo;Y&acirc; Rab, canımı al!&rsquo; diyerek, on dakikada teslim-i ruh eyledi. İstikamet şehidi oldu. Ve d&uuml;nyada hi&ccedil;bir kanunun hata diyemeyeceği bir muavenet-i hayriyeye ve tasdike hata tevehh&uuml;m edenlerin &ccedil;irkin hatalarına kurban oldu&rdquo;. Vesselam&hellip;</p> <p>&nbsp;Dr. Vehbi KARA</p>
Ekleme Tarihi: 12 Ocak 2021 - Salı

Kurtuluş Doğruluktadır

<p>Gemiyle gittiğim bazı &uuml;lkelerde g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m en ciddi hastalıklardan bir tanesi hile ve yalancılıktır. &Ouml;zellikle İran ve &Ccedil;in gibi &uuml;lkelerde yaşadığım sahtek&acirc;rlıkların haddi hesabı yoktur.</p> <p>Benim gibi bu &uuml;lkelere giden her kaptan zor duruma d&uuml;şmemek ve ceza &ouml;dememek i&ccedil;in akla hayale gelmedik tedbirler almak zorundadır. Zira haksız yere para kazanmak i&ccedil;in bekleyen ve o &uuml;lkenin yasalarındaki boşlukları &ccedil;ok iyi bilen insanlar hazırda beklemektedir.</p> <p>En son gittiğim bir &uuml;lkede de benzer olayları yaşadım. Hi&ccedil; &ccedil;ekinmeden yalan yere yemin eden insanlarla karşılaştım. Fakat bu tarz sahtek&acirc;rlıklar ile o kadar &ccedil;ok karşılaşmıştım ki son zamanlarda yalancı ve yapmacık tavırlardan hi&ccedil; etkilenmemeye alıştığımı g&ouml;rd&uuml;m.</p> <p>Maalesef &uuml;lkemizin &ouml;zellikle iş d&uuml;nyasındaki en b&uuml;y&uuml;k sıkıntı da d&uuml;r&uuml;stl&uuml;k ilkelerinin ayaklar altına alınmasıdır. Bazı işadamı ge&ccedil;inen insanlar o kadar kolay ve rahat bir şekilde yalan s&ouml;yleyebilmektedirler ki; buna şaşırmamak elde değildir.</p> <p>Bu acı durum y&uuml;z&uuml;nden ticaretteki bereket kalkmış gelirler d&uuml;şm&uuml;şt&uuml;r. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; ticaretin en &ouml;nemli ayağı g&uuml;vendir. G&uuml;ven ortadan kalktı mı bundan sonra kimse ile iş yapamazsınız. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; insanları sadece bir kere aldatabilirsiniz. H&acirc;lbuki d&uuml;r&uuml;st olup az bile kazansanız verdiğiniz g&uuml;ven sayesinde uzun yıllar boyunca ticaretinizi yapar vurgun vurarak elde edilecek paradan kat kat fazlasını elde edebilirsiniz.</p> <p>Doğruluk sadece ticaret hayatında gerekli bir davranış şekli değildir. Bir M&uuml;sl&uuml;man olarak hayatımızın her safhasında bunu yaşamak zorunluluğu vardır. Zira bu konuda ayet ve hadisler &ccedil;ok a&ccedil;ıktır.</p> <p>Bir ayet meali: &ldquo;Allah ş&ouml;yle buyuracaktır: Bu, doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği g&uuml;nd&uuml;r. Onlara, i&ccedil;inde ebed&icirc; kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O&rsquo;ndan razı olmuşlardır. İşte b&uuml;y&uuml;k kurtuluş ve kazan&ccedil; budur&rdquo; (Maide Suresi 119)</p> <p>Bir hadis: &ldquo;Allah&rsquo;a verdiğiniz s&ouml;zde durun. Zira Allah sadıklarla beraberdir. Yalandan da uzak durun. Zira yalanla iman bir arada bulunmaz&rdquo;.</p> <p>İşte Muhammed-&uuml;l Emin Aleyhissal&acirc;t&uuml; Vessel&acirc;m&rsquo;ı a&rsquo;l&acirc;-yı illiyy&icirc;ne (en y&uuml;ksek makama) &ccedil;ıkaran sıdktır ve doğruluktur. Sahabeler ise sıdk ve doğruluk i&ccedil;in, can, mal, peder ve v&acirc;lidelerini hatta kavim ve kab&icirc;lelerini feda etmişlerdir.</p> <p>Bundan 110 yıl &ouml;nce zamanın k&ouml;t&uuml; gidişinden şikayet eden insanlar Bedi&uuml;zzaman Said Nursi&rsquo;ye bundan kurtulabilmek i&ccedil;in &ccedil;eşitli sorular sorarlar. Derler ki &ldquo;Her şeyden evvel bize l&acirc;zım olan nedir?&rdquo;</p> <p>Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın cevabı &ccedil;ok kısa ve yalındır: &ldquo;Doğruluk&rdquo; der. Bu cevap yeterli gelmemiş olacak ki başka daha bir şey yok mu anlamında bir soru daha sorarlar. Yine &ccedil;ok a&ccedil;ık ve net bir cevap verir. &ldquo;Yalan s&ouml;ylememek&rdquo;.</p> <p>Bu cevaplar cemiyetimizin i&ccedil;ine d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml; durumu &ccedil;ok a&ccedil;ık bir şekilde g&ouml;stermektedir. Doğruluk ve yalan s&ouml;ylememek gerektiğinin &ouml;nemini yeterince kavrayamamışlık vardır. &Uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; kez aynı soruyu sorarak sonrasında başka bir şey olup olmadığını tekrar cevaplamasını isterler.</p> <p>Cevap olarak &ldquo;Sıdk, sadakat, ihlas, sebat, tesan&uuml;t&rdquo; cevabını alırlar. Sıdk zaten doğruluk demektir. &Uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; defa bunu vurgulayarak bunun ne derece &ouml;nemli olduğunu ders vermeye &ccedil;alışır. Arkasından da şunları s&ouml;yler:</p> <p>&ldquo;Eğer biz, doğru İsl&acirc;miyet&rsquo;i ve İsl&acirc;miyet&rsquo;e l&acirc;yık doğruluğu ve istikameti g&ouml;stersek&rdquo; diye başlayarak bundan sonra diğer dinlerin bağlılarından guruplar halinde İslam&rsquo;a d&acirc;hil olacaklarını beyan eder. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; toplum hayatının esası; sıdk ve doğruluktur. Doğruluğu i&ccedil;imizde ihya edip onunla manev&icirc; hastalıklarımızı tedavi etmek zorunda olduğumuzu ifade eder.</p> <p>B&uuml;t&uuml;n bu ger&ccedil;ekleri bilen insanlar en menfaatli ve faydalı olan davranışın hilesizlik olduğunu bilirler. Evet insanın her s&ouml;ylediği doğru olmalıdır. Fakat her doğruyu her yerde s&ouml;ylemek doğru değildir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; farkından olmadan &ccedil;evresindekilere zarar verebilir. Bunun yerine s&uuml;k&ucirc;t etse yani sussa &ccedil;ok daha isabetli hareket etmiş olur. Fakat insan ve &ouml;zellikle bir M&uuml;sl&uuml;man asla yalana tenezz&uuml;l etmemelidir.</p> <p>&Ccedil;&uuml;nk&uuml; g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde doğruluk ve yalan ortasındaki mesafe azala azala, omuz-omuza gelmiştir. Bir d&uuml;kk&acirc;nda, ikisi beraber satılmağa başladığı gibi, toplum ahl&acirc;kı bozulmuştur. Siyaset ve &ccedil;eşitli gayelerle yapılan propagandalar &ccedil;ok reva&ccedil;tadır. Yalan s&ouml;ylemenin ne derece &ccedil;irkin olduğu anlaşılamamaktadır.</p> <p>Halbuki doğruluğun parlak g&uuml;zelliği g&ouml;r&uuml;nmemeye başladığı Asrı Saadet yani Peygamber Efendimiz (asm) ve Sahabeler d&ouml;neminde adalet, sıdk, ulviyet ve hakkaniyet o derece y&uuml;ksek seviyeye &ccedil;ıkmıştır ki; bir daha buna benzer bir d&ouml;nem yaşanmayacaktır. Bu nedenle hi&ccedil;bir alim ve b&uuml;y&uuml;k zat; Sahabeler seviyesine kadar &ccedil;ıkamaz. Onların manevi kuvvetlerine, metanetlerine, takvalarına yetişemez.</p> <p>Evet, yol ikidir: Ya s&uuml;k&ucirc;t edip susmak gerekir &ccedil;&uuml;nk&uuml; s&ouml;ylenilen her s&ouml;z&uuml;n doğru olması l&acirc;zımdır. Veya doğruluktur, sıdktır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; İslamiyet&rsquo;in esası, sıdktır. İmanın en &ouml;nemli &ouml;zelliği doğruluktur. B&uuml;t&uuml;n olgunluğa ve g&uuml;zelliğe sevk edici d&uuml;r&uuml;stl&uuml;kt&uuml;r. Y&uuml;ksek ahlakın hayatı, sıdktır. Terakkiyatın mihveri sıdktır. &Acirc;lem-i İsl&acirc;m&rsquo;ın nizamı, sıdktır. Ashab-ı Kiram&rsquo;ı b&uuml;t&uuml;n insanlara diğer insanlara &uuml;st&uuml;n gelmesini sağlayan onların doğruluklarıdır. İşte Muhammed-i H&acirc;şim&icirc; Aleyhissal&acirc;t&uuml; Vessel&acirc;m&rsquo;ı insanlık mertebelerinin en y&uuml;kseğine &ccedil;ıkaran, sıdktır.</p> <p>Yazımda bir istikamet şehidi ve doğruluğun sembol&uuml; olmuş meslektaşım Binbaşı Asım Bey&rsquo;den de bahsetmek isterim. 34 Sene askerlik g&ouml;revini yapmış bu zat; dindarlara yapılan baskının &ccedil;ok ağır olduğu bir d&ouml;nemde yaşamıştır. Ş&ouml;yle bir durumla karşılaşmıştır:</p> <p>1934 ve 1935 senelerinde emniyet &ccedil;ok sıkı tedbirler alıp Bedi&uuml;zzaman ve talebelerini yakından takip ediyordu. Bir g&uuml;n Binbaşı &Acirc;sım Bey&rsquo;in Burdur&rsquo;daki evinde Nasuhizade Mehmed Balkır, Sadık Ermiş Hoca, Berber Mehmed G&uuml;ler gibi kişiler dini kitaplar okuyup sohbet ederken polisler eve baskına gelirler.</p> <p>&Acirc;sım Bey, komisere, abdest alındığını ifade ederek, biraz beklemelerini s&ouml;yler. Bu arada misafirlerin yanındaki dini kitaplarla birlikte arka kapıdan sessizce &ccedil;ıkıp gitmelerini sağlar. Fakat buna rağmen, aramalarda polisler bazı kitapları yine de bulurlar. Bu olaydan sonra Binbaşı &Acirc;sım Bey tutuklanıp Isparta&rsquo;ya g&ouml;t&uuml;r&uuml;l&uuml;r.</p> <p>&Acirc;sım Bey 1935 Nisan ayında Isparta&rsquo;da sorgu h&acirc;kimliğinde ifade verirken, yalan s&ouml;ylememek ve hayatı boyunca doğruluktan şaşmadığı i&ccedil;in arkadaşlarına zarar gelmesinden endişe ederek: &ldquo;Y&acirc; Rab, canımı al!&rdquo; der ve oracıkta vefat eder.</p> <p>İfadesini alan h&acirc;kim Hikmet Bey de olay karşısında şaşırıp kalır. Binbaşı Asım Bey&rsquo;in cenazesine ancak beş-altı kişi katılır ve Isparta&rsquo;nın Al&acirc;eddin Mezarlığı&rsquo;na defnedilir. İşte bu olay o tarihlerde dindar insanlara ne derece baskı kurulduğunun apa&ccedil;ık bir g&ouml;stergesidir.</p> <p>8 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi, haberi manşetinden &ldquo;Bir m&uuml;rteci ifade verirken &ouml;ld&uuml;!&rdquo; diye vermiştir. Gazete ilk sayfada Nur Talebelerinin tutuklanmalarının boyutunu &ldquo;Bursa&rsquo;da, Isparta&rsquo;da yeni tevkifler yapıldı, 30 mevkuf var!&rdquo; şeklinde verip Binbaşı &Acirc;sım Bey&rsquo;in vefatını da &ldquo;Bir binbaşı m&uuml;tekaidi su&ccedil;lu ifadesi alınırken birdenbire d&uuml;şt&uuml; &ouml;ld&uuml;&rdquo; şeklinde duyurmuştur.</p> <p>Evet, &ldquo;istikamet şehidi&rdquo; olan Binbaşı &Acirc;sım Bey, &ldquo;Kırk yıldır ellerimi kara ve kirli işlere bulaştırmadım, Cen&acirc;b-ı Hakk&rsquo;a &ccedil;ok ş&uuml;k&uuml;r&rdquo; diyebilen bir insandı. Hayatını da yalan s&ouml;ylemeden namuslu ve istikametli bir şekilde b&ouml;ylece noktalamıştı.</p> <p>Bedi&uuml;zzaman bu konuda ş&ouml;yle demiştir: &ldquo;Binbaşı merhum &Acirc;sım Bey isticvap edildi; eğer doğru dese, &Uuml;stadına zarar gelir ve eğer yalan dese, kırk senelik namusk&acirc;r&acirc;ne ve m&uuml;stakimane askerliğinin haysiyetine &ccedil;ok ağır gelir diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;p, &lsquo;Y&acirc; Rab, canımı al!&rsquo; diyerek, on dakikada teslim-i ruh eyledi. İstikamet şehidi oldu. Ve d&uuml;nyada hi&ccedil;bir kanunun hata diyemeyeceği bir muavenet-i hayriyeye ve tasdike hata tevehh&uuml;m edenlerin &ccedil;irkin hatalarına kurban oldu&rdquo;. Vesselam&hellip;</p> <p>&nbsp;Dr. Vehbi KARA</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.