28 ŞUBATIN AKADEMİK AYAĞI
28 ŞUBATIN AKADEMİK AYAĞI
Malumunuz bir kısım eski asker yargılandıkları 28 Şubat davasından "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye ve devirmeye iştirak" suçundan ceza almış ve geçtiğimiz aylarda tutuklanmıştı.
28 Şubat denilen Postmodern darbe girişimi görünüşte ülkemizde İslam’a karşı artan sempati, ilgi ve sevgiye karşı yapılmıştır.
Yani anlayışlarına göre öncelikli tehlike“İrtica”
adına ne derlerse desinler
aslında yapılan bir darbe girişimidir.
Batılılar bunu bir darbe değil de islami hükümetin doğru yola getirilmesi olarak görmüştü. Kimine göre de bin yıl sürecek (!) bir balans ayarıydı.
Denilene göre 99’ u Müslüman olan bir ülkede İslam’a karşı artan ilgi başta rant çetesi olmak üzere bir takım çevreleri rahatsız etmiş olmalı ki böyle bir darbe girişimine gerek duymuşlar.
Yahu hangi müslüman İslam’a duyulan sevgi ve ilginin artmasından rahatsız olabilir. Böyle bir ilgiden rahatsız olan müslüman olabilir mi?
O dönemde iğrenç emellerine zemin hazırlamak için değme artistlere taş çıkartırcasına rol kesen 3-5 şarlatanı kullandılar.
Tarihimizde ilk defa denk bütçeyi yapan, işçiyi, memuru ihya eden Rahmetli Erbakan Hükümetini alçakça bir oldu bitti ile devirdiler.
İleri ve orta yaşlı dostlarımız hatırlayacaktır,
birçok inançlı askeri personelin irtica bahanesi ile ordu’dan ilişiği kesildi.
Türbanlı birçok öğretmen ve şuurlu birçok müslüman kamudan ihraç edildi.
27 Şubatta Müslüman görünümlü münafıklar ise 29 Şubatta içki kadehleri ile poz verdi.
Birçok makam meraklısı bürokratın türbanlı eşi, kızı korkudan veya münafıklıktan başını açtı. Camii’de, mescitte aleni namaz kılanlar, ya gizli gizli köşe bucak saklanarak namazını kıldı.Ya da kazaya bırakıp akşam evinde kıldı.
Çünkü namaz kılanlar münafık kurum amirlerince fişleniyordu.
Günde beş vakit ezan okunan ve neredeyse her mahallede bir camii olan müslüman bir ülkede insanlar namaz kılmaktan korkar oldu.
Eğitimde 4+4+4 sistemi gibi ucube bir yöntem uygulanmaya başladı.
Amaç imam hatiplilerin önünü kesmekti. Hoş İmam Hatiplerle birlikte sanat okullarını da mahvettiler.
O yüzden sanayi için gerekli ara eleman yıllardır yetişmiyor. Sebebi işte o 4+4+4 sistemidir.
Üniversitede okuyan başörtülü kızlar, kadınlar
ya başlarını açtılar ya da peruk taktılar, takmaya zorlandılar. İkisini de reddeden şuurlu olanları da okulu bıraktılar.
Yani Anayasanın 42. Maddesi ile kendilerine verilen eğitim hakkı kanunsuz bir şekilde engellendiği için eğitimlerine ara vermek ya da bırakmak zorunda kaldılar.
Hem de engelleyici bir kanun veya yönetmelik olmamasına rağmen.
Kaldı ki Anayasanın 24. Maddesi Din ve Vicdan Hürriyetini teminat altına alıyorken. Anayasaya göre herkes inandığı şekilde yaşamakta özgür.
Örtünmekte dinin gereklerinden biri.
Bu husus şüpheye yer bırakmayacak şekilde ayetler ile sabit.Yani Müslüman bir kadının türban takması zorunlu.
Sen kim oluyorsun da Allah'ın emrine uyarak dininin vecibesini yerine getiren bir insana hem de kanunsuz nizamsız nasıl “Türbanını Çıkart” diyebilirsin.
Diyemezsin..
28 Şubatın elbette birçok ayağı vardı. Asker ayağı, sivil ayağı, siyaset ayağı tabii birde akademik ayağı.
Üniversitede bilim yapıp, öğrenci yetiştirmek yerine laiklik elden gidiyor diye cüppeleri ile sokaklarda Cumhuriyet Mitingleri yapan filim adamları.
He İşte onlar.
28 Şubat'ın akademik ayağının tetikçileri rektörler, dekanlar ve okul müdürleri o günlerde âdeta cadı avına çıkmıştı. Hedefleri türbanlı memur ve öğrenciler ile inançlı insanlardı.
Üniversitelerde ikna odaları kuruldu.Buralarda türbanlı öğrencilerin türbanı çıkartmaları için telkinler yapıldı. Kapılarda güvenlikçiler yöneticilerinin emri ile, ya peruk takar içeri girersin, ya da dışarda kalır derse giremezsin diye tehditler etti.
Yahudi kipasına gıpta ile bakanlar müslümanın türbanına tu kaka dediler.
Üniversitelere kanunsuz emri veren eski YÖK Başkanı Kemal GÜRÜZ 28 Şubat davasında yargılanarak “Ağırlaştırılmış Müebbet” cezasına çarptırıldı.
Yaptıkları karşısında aldığı ceza bence komik ya, neyse en azından ceza aldı.
Peki eski YÖK Başkanının kanunsuz emrini uygulayan rektörlere, dekanlara veya okul müdürlerine ne yapıldı?
Hiç…
Koskocaman bir hiç.
Bildiğim kadarı ile hiç biri yargılanmadı.
Hatta belki de bir kısmı hala koca koca makamlarda oturmaya devam ediyor kimbilir.
Belki de oturduğu koltukta yeni bir 28 Şubat bekliyor.
Kanunsuz bir emri sadece veren mi suçludur?
Ya da kanunsuz bir emri uygulayan sırf ast diye suçsuzmudur?
Elbette değildir.
Şimdi benim amirim "falancayı öldür" dese ben de öldürsem ceza almamam mı lazım.
Olur mu öyle şey… Olmaz
Anayasanın 137 Maddesi Kanunsuz emrin yapılmayacağını açıkça belirtmektedir.
Peki madem kanunsuz emir yapılmaz öyleyse rektör, dekan ve müdürler kendilerine verilen kanunsuz emirleri niçin uyguladılar?
Akla iki şey geliyor.
Ya adamlar müslüman değil münafıklar; ya da oturdukları koltuktan, bulundukları makamdan ayrılmak istemedikleri için verilen emirleri yaptılar.
Malum kıç koltuğa alışınca kalkmak istemez.
Gerçi sebep hangisi olursa olsun çokta önemli değil
Her ikisi de müslümana yakışmayan bir tutum.
Önemli olan inançları gereği başını örten on binlerce gencin anayasa ile teminat altına alınan eğitim haklarını engellemiş olmaları.
Yanılmıyorsam üniversitelerdeki türban yasağı 2008 yılındaki Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile sona erdi.
Yıl olmuş 2021 yasakçı rektör, dekan ve müdürlerin şikayet üzerine yargılanması artık zor.
Neden?
Hukukçu değilim ama bu tür suçlarda belli bir zaman aşımı olabilir..
Ha ortada bir hak kaybı var ve hak kaybında zaman aşımı olur mu? Derseniz
Mantığıma göre olmaz, olmamalı.
Eğer zaman aşımı var ise çıkartılacak bir kanun ile
Ünversite de türbanı yasaklayan rektör, dekan ve müdürlerin yargılanmasının önü açılmalıdır.
Tez vakitte 28 Şubatın akademik ayağı da hak ettikleri cezaları almalıdır.
Yahu zaten ahirette ettiklerini çekecekler diye sadece Allah belanızı versin diyerek buğz etmeyelim.
Bu dünyada da hak ettiklerini verelim.
Dilerim o hanzoları en kısa sürede sanık sandalyelerinde görürüz.
Zalimler için yaşasın Cehennem.
Sağlıcakla…
Mesut BALYEMEZ
05305164000
mesutb44 @gmail.com
Ekleme
Tarihi: 09 Eylül 2021 - Perşembe
28 ŞUBATIN AKADEMİK AYAĞI
28 ŞUBATIN AKADEMİK AYAĞI
Malumunuz bir kısım eski asker yargılandıkları 28 Şubat davasından "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye ve devirmeye iştirak" suçundan ceza almış ve geçtiğimiz aylarda tutuklanmıştı.
28 Şubat denilen Postmodern darbe girişimi görünüşte ülkemizde İslam’a karşı artan sempati, ilgi ve sevgiye karşı yapılmıştır.
Yani anlayışlarına göre öncelikli tehlike“İrtica”
adına ne derlerse desinler
aslında yapılan bir darbe girişimidir.
Batılılar bunu bir darbe değil de islami hükümetin doğru yola getirilmesi olarak görmüştü. Kimine göre de bin yıl sürecek (!) bir balans ayarıydı.
Denilene göre 99’ u Müslüman olan bir ülkede İslam’a karşı artan ilgi başta rant çetesi olmak üzere bir takım çevreleri rahatsız etmiş olmalı ki böyle bir darbe girişimine gerek duymuşlar.
Yahu hangi müslüman İslam’a duyulan sevgi ve ilginin artmasından rahatsız olabilir. Böyle bir ilgiden rahatsız olan müslüman olabilir mi?
O dönemde iğrenç emellerine zemin hazırlamak için değme artistlere taş çıkartırcasına rol kesen 3-5 şarlatanı kullandılar.
Tarihimizde ilk defa denk bütçeyi yapan, işçiyi, memuru ihya eden Rahmetli Erbakan Hükümetini alçakça bir oldu bitti ile devirdiler.
İleri ve orta yaşlı dostlarımız hatırlayacaktır,
birçok inançlı askeri personelin irtica bahanesi ile ordu’dan ilişiği kesildi.
Türbanlı birçok öğretmen ve şuurlu birçok müslüman kamudan ihraç edildi.
27 Şubatta Müslüman görünümlü münafıklar ise 29 Şubatta içki kadehleri ile poz verdi.
Birçok makam meraklısı bürokratın türbanlı eşi, kızı korkudan veya münafıklıktan başını açtı. Camii’de, mescitte aleni namaz kılanlar, ya gizli gizli köşe bucak saklanarak namazını kıldı.Ya da kazaya bırakıp akşam evinde kıldı.
Çünkü namaz kılanlar münafık kurum amirlerince fişleniyordu.
Günde beş vakit ezan okunan ve neredeyse her mahallede bir camii olan müslüman bir ülkede insanlar namaz kılmaktan korkar oldu.
Eğitimde 4+4+4 sistemi gibi ucube bir yöntem uygulanmaya başladı.
Amaç imam hatiplilerin önünü kesmekti. Hoş İmam Hatiplerle birlikte sanat okullarını da mahvettiler.
O yüzden sanayi için gerekli ara eleman yıllardır yetişmiyor. Sebebi işte o 4+4+4 sistemidir.
Üniversitede okuyan başörtülü kızlar, kadınlar
ya başlarını açtılar ya da peruk taktılar, takmaya zorlandılar. İkisini de reddeden şuurlu olanları da okulu bıraktılar.
Yani Anayasanın 42. Maddesi ile kendilerine verilen eğitim hakkı kanunsuz bir şekilde engellendiği için eğitimlerine ara vermek ya da bırakmak zorunda kaldılar.
Hem de engelleyici bir kanun veya yönetmelik olmamasına rağmen.
Kaldı ki Anayasanın 24. Maddesi Din ve Vicdan Hürriyetini teminat altına alıyorken. Anayasaya göre herkes inandığı şekilde yaşamakta özgür.
Örtünmekte dinin gereklerinden biri.
Bu husus şüpheye yer bırakmayacak şekilde ayetler ile sabit.Yani Müslüman bir kadının türban takması zorunlu.
Sen kim oluyorsun da Allah'ın emrine uyarak dininin vecibesini yerine getiren bir insana hem de kanunsuz nizamsız nasıl “Türbanını Çıkart” diyebilirsin.
Diyemezsin..
28 Şubatın elbette birçok ayağı vardı. Asker ayağı, sivil ayağı, siyaset ayağı tabii birde akademik ayağı.
Üniversitede bilim yapıp, öğrenci yetiştirmek yerine laiklik elden gidiyor diye cüppeleri ile sokaklarda Cumhuriyet Mitingleri yapan filim adamları.
He İşte onlar.
28 Şubat'ın akademik ayağının tetikçileri rektörler, dekanlar ve okul müdürleri o günlerde âdeta cadı avına çıkmıştı. Hedefleri türbanlı memur ve öğrenciler ile inançlı insanlardı.
Üniversitelerde ikna odaları kuruldu.Buralarda türbanlı öğrencilerin türbanı çıkartmaları için telkinler yapıldı. Kapılarda güvenlikçiler yöneticilerinin emri ile, ya peruk takar içeri girersin, ya da dışarda kalır derse giremezsin diye tehditler etti.
Yahudi kipasına gıpta ile bakanlar müslümanın türbanına tu kaka dediler.
Üniversitelere kanunsuz emri veren eski YÖK Başkanı Kemal GÜRÜZ 28 Şubat davasında yargılanarak “Ağırlaştırılmış Müebbet” cezasına çarptırıldı.
Yaptıkları karşısında aldığı ceza bence komik ya, neyse en azından ceza aldı.
Peki eski YÖK Başkanının kanunsuz emrini uygulayan rektörlere, dekanlara veya okul müdürlerine ne yapıldı?
Hiç…
Koskocaman bir hiç.
Bildiğim kadarı ile hiç biri yargılanmadı.
Hatta belki de bir kısmı hala koca koca makamlarda oturmaya devam ediyor kimbilir.
Belki de oturduğu koltukta yeni bir 28 Şubat bekliyor.
Kanunsuz bir emri sadece veren mi suçludur?
Ya da kanunsuz bir emri uygulayan sırf ast diye suçsuzmudur?
Elbette değildir.
Şimdi benim amirim "falancayı öldür" dese ben de öldürsem ceza almamam mı lazım.
Olur mu öyle şey… Olmaz
Anayasanın 137 Maddesi Kanunsuz emrin yapılmayacağını açıkça belirtmektedir.
Peki madem kanunsuz emir yapılmaz öyleyse rektör, dekan ve müdürler kendilerine verilen kanunsuz emirleri niçin uyguladılar?
Akla iki şey geliyor.
Ya adamlar müslüman değil münafıklar; ya da oturdukları koltuktan, bulundukları makamdan ayrılmak istemedikleri için verilen emirleri yaptılar.
Malum kıç koltuğa alışınca kalkmak istemez.
Gerçi sebep hangisi olursa olsun çokta önemli değil
Her ikisi de müslümana yakışmayan bir tutum.
Önemli olan inançları gereği başını örten on binlerce gencin anayasa ile teminat altına alınan eğitim haklarını engellemiş olmaları.
Yanılmıyorsam üniversitelerdeki türban yasağı 2008 yılındaki Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile sona erdi.
Yıl olmuş 2021 yasakçı rektör, dekan ve müdürlerin şikayet üzerine yargılanması artık zor.
Neden?
Hukukçu değilim ama bu tür suçlarda belli bir zaman aşımı olabilir..
Ha ortada bir hak kaybı var ve hak kaybında zaman aşımı olur mu? Derseniz
Mantığıma göre olmaz, olmamalı.
Eğer zaman aşımı var ise çıkartılacak bir kanun ile
Ünversite de türbanı yasaklayan rektör, dekan ve müdürlerin yargılanmasının önü açılmalıdır.
Tez vakitte 28 Şubatın akademik ayağı da hak ettikleri cezaları almalıdır.
Yahu zaten ahirette ettiklerini çekecekler diye sadece Allah belanızı versin diyerek buğz etmeyelim.
Bu dünyada da hak ettiklerini verelim.
Dilerim o hanzoları en kısa sürede sanık sandalyelerinde görürüz.
Zalimler için yaşasın Cehennem.
Sağlıcakla…
Mesut BALYEMEZ
05305164000
mesutb44 @gmail.com
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.