VE MODERN ÇAĞ İNSANDAN ÇALDI
VE MODERN ÇAĞ İNSANDAN ÇALDI
Ülkemizde memurlar haftanın beş günü 40 saat, belli ücret karşılığı, Cumartesi Pazar ise mesaiye kalabiliyor.
Sadece hafta içini baz alırsanız, günde 8 saate tekabül ediyor. Ve memur statüsünde olanlar; işçi, mevsimlik işçi, hizmet sektörü ve asgari ücret karşılığı çalışanlara göre en konforlu çalışma şartları ve maaşına sahip.
Yine memurları baz alacak olursak, günde 8 saat çalışan bir insanın ailesine veya sinema, kitap okuma, dost meclisleri belki bir hobi uğraşı, spor, aktivite, sosyal etkinlik adına ayıracağı vakti şartları zorlaması durumunda belki bir aralık yaratabilir.
Bu bile başlı başına bu hengame içinde, zihin ve bedensel yorgunlukla birlikte sizde bu konularda bir farkındalık oluşturması durumunda gerçekleşecek.
Lâkin daha elverişsiz koşullarda çalışan alt kademedeki işçi sınıflarının aralık arası diyebileceğimiz ne kıytırık zamanları ne şartları, takat ve vakitleri yetebilir.
Sürekli işçi ve memur; işgal edilen zaman, beden ve zihinden, işsiz olanları geçim sıkıntısı ve stresinden bocalarken ömür törpülüyor.
Nüfusunun ciddi bir bölümünün gençlerin oluşturduğu ülkemizde bu enerji kaynağının, okullarda kalıpsal eğitim formatlarıyla, okul sonrası yetersizlikleri ithamıyla istihdam edilememesi, çalınan enerji, kabiliyet ve yıllarını acı bir tablo olarak göz önüne seriyor.
Halbuki liberalizmin babası Adam Smith’in “İnsan şartlarını kendisinin oluşturacağı bir işle, rahatlıkla bir ömür boyu yaşamını kazanabilir.”
İtirafçı görüşüne karşın sermaye ve rantın hükmettiği egemen güç; insanın gününü, enerjisini, zamanını ve beynini işgal etmeye ve çalmaya devam ediyor.
Enteresan olanıysa istisnalar hariç; bir ev bir araba sahipliğinden öteye gidemeyen bu çoğunluğun duruma razı olması.
Şıkır şıkır işleyen çark, gönüllü köleler oluşturmuş. Bireyin her türlü özgün kabiliyet, yeti, vakit ve enerjisinin köreltilmesi ve eritilmesi yönünde işlerken, birey durumu fark etmiş durumda bile değil. Kendisi yine kendisinden çalınmış çağın insanı.
Farklılıkları yontulmuş gönüllü esirlerin oluştuğu toplum… Mekanik ve otomatik bir şekilde işleyen karınca yuvası gibi tıpkı.
“Süngüyle her şeyi yapabileceğini ama süngünün üzerine oturamayacağını”
anlayan güç, kitlelerin rızasını bu örüntüyle almış görünüyor. Rasyonel tarafı görülmeyen insanın, bilinçaltı ve daha derin duygularına hatta fizyolojisine hükmedilmiş durumda.
“Her ay başı aldığımız maaş; hayallerinizi ve haklarınızı unutmanız için size verilmiş bir rüşvettir.” (The Judge)
Ekonomide ve yaşamda etkin faktörlerin yanı sıra toplumdaki her statü; ev hanımı, yaşlı, çocuk, öğrenci katmanları da çarkların her birinden nasibini almış durumda.
Her türlü statü, sistemin kalıpsal formatlarıyla meşgul ve işgal edilmiş… Enteresan ve acıdır ki insandan çalınan bu denli insani haklara rağmen her statü kendinden memnun kendi içinde cazip ve çekici…
Zihin, beden, beyin, zaman, yeti, kabiliyet işgali insanları relaks kılmış. Öyle olmak durumunda…
İşlevsiz olmalı; farkındalık, ayıklık, uyanıklık oluşturacak hiçbir uğraş ve girişimin içinde bulunacak düşünsel zemin ve fırsatı olmamalı. Nitekim çark böyle işliyor…
Ahsen Meryem Suveyda
Ekleme
Tarihi: 28 Ocak 2022 - Cuma
VE MODERN ÇAĞ İNSANDAN ÇALDI
VE MODERN ÇAĞ İNSANDAN ÇALDI
Ülkemizde memurlar haftanın beş günü 40 saat, belli ücret karşılığı, Cumartesi Pazar ise mesaiye kalabiliyor.
Sadece hafta içini baz alırsanız, günde 8 saate tekabül ediyor. Ve memur statüsünde olanlar; işçi, mevsimlik işçi, hizmet sektörü ve asgari ücret karşılığı çalışanlara göre en konforlu çalışma şartları ve maaşına sahip.
Yine memurları baz alacak olursak, günde 8 saat çalışan bir insanın ailesine veya sinema, kitap okuma, dost meclisleri belki bir hobi uğraşı, spor, aktivite, sosyal etkinlik adına ayıracağı vakti şartları zorlaması durumunda belki bir aralık yaratabilir.
Bu bile başlı başına bu hengame içinde, zihin ve bedensel yorgunlukla birlikte sizde bu konularda bir farkındalık oluşturması durumunda gerçekleşecek.
Lâkin daha elverişsiz koşullarda çalışan alt kademedeki işçi sınıflarının aralık arası diyebileceğimiz ne kıytırık zamanları ne şartları, takat ve vakitleri yetebilir.
Sürekli işçi ve memur; işgal edilen zaman, beden ve zihinden, işsiz olanları geçim sıkıntısı ve stresinden bocalarken ömür törpülüyor.
Nüfusunun ciddi bir bölümünün gençlerin oluşturduğu ülkemizde bu enerji kaynağının, okullarda kalıpsal eğitim formatlarıyla, okul sonrası yetersizlikleri ithamıyla istihdam edilememesi, çalınan enerji, kabiliyet ve yıllarını acı bir tablo olarak göz önüne seriyor.
Halbuki liberalizmin babası Adam Smith’in “İnsan şartlarını kendisinin oluşturacağı bir işle, rahatlıkla bir ömür boyu yaşamını kazanabilir.”
İtirafçı görüşüne karşın sermaye ve rantın hükmettiği egemen güç; insanın gününü, enerjisini, zamanını ve beynini işgal etmeye ve çalmaya devam ediyor.
Enteresan olanıysa istisnalar hariç; bir ev bir araba sahipliğinden öteye gidemeyen bu çoğunluğun duruma razı olması.
Şıkır şıkır işleyen çark, gönüllü köleler oluşturmuş. Bireyin her türlü özgün kabiliyet, yeti, vakit ve enerjisinin köreltilmesi ve eritilmesi yönünde işlerken, birey durumu fark etmiş durumda bile değil. Kendisi yine kendisinden çalınmış çağın insanı.
Farklılıkları yontulmuş gönüllü esirlerin oluştuğu toplum… Mekanik ve otomatik bir şekilde işleyen karınca yuvası gibi tıpkı.
“Süngüyle her şeyi yapabileceğini ama süngünün üzerine oturamayacağını”
anlayan güç, kitlelerin rızasını bu örüntüyle almış görünüyor. Rasyonel tarafı görülmeyen insanın, bilinçaltı ve daha derin duygularına hatta fizyolojisine hükmedilmiş durumda.
“Her ay başı aldığımız maaş; hayallerinizi ve haklarınızı unutmanız için size verilmiş bir rüşvettir.” (The Judge)
Ekonomide ve yaşamda etkin faktörlerin yanı sıra toplumdaki her statü; ev hanımı, yaşlı, çocuk, öğrenci katmanları da çarkların her birinden nasibini almış durumda.
Her türlü statü, sistemin kalıpsal formatlarıyla meşgul ve işgal edilmiş… Enteresan ve acıdır ki insandan çalınan bu denli insani haklara rağmen her statü kendinden memnun kendi içinde cazip ve çekici…
Zihin, beden, beyin, zaman, yeti, kabiliyet işgali insanları relaks kılmış. Öyle olmak durumunda…
İşlevsiz olmalı; farkındalık, ayıklık, uyanıklık oluşturacak hiçbir uğraş ve girişimin içinde bulunacak düşünsel zemin ve fırsatı olmamalı. Nitekim çark böyle işliyor…
Ahsen Meryem Suveyda
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.