Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

FETÖ VE PKK’nın SONU GÖRÜNDÜ

FETÖ VE PKK’nın SONU GÖRÜNDÜ Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması sonrasında uluslararası ilişkilerde büyük değişiklikler yaşanmaya başladı. Türkiye’nin stratejik, ekonomik ve sosyo-politik önemini Amerika’daki sağır başkan bile anlamaya başladı. Özellikle Batılı devletler, Türkiye ile ilişkilerini düzeltmenin kendileri için hayati önem taşıdığını anlamaya başladılar. Türkiye ile iyi ilişkiler kurmanın zorunluluğunu en iyi anlayan ülkelerin başında İsveç ve Finlandiya geliyor. Bu ülkelerden özellikle İsveç, ABD’den sonra FETÖ’ye destek veren ülkelerin başında yer alıyor. PKK ile beraber FETÖ hainlerinin Avrupa’daki merkezi haline gelen İsveç, NATO’ya girme karşılığında Türkiye ile anlaşmak zorunda kalmıştır. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in öncülüğünde Türkiye, İsveç ve Finlandiya Cumhurbaşkanlarının bir araya gelmesi sonunda çok önemli bir mutabakat muhtırası imzalanmıştır. 10 Maddelik bu metnin FETÖ ve PKK konusuna değinen çok önemli maddeleri var. Bu mutabakata uyma konusunda İsveç ve Finlandiya’nın gerçek tutumunu yakında göreceğiz. Eğer şimdiye kadar olduğu gibi yüzümüze gülüp arkamızdan teröristlerle işbirliği yapan bu ülkeler tutumlarını değiştirmez iseler; yanıtı çok ağır olacaktır. Türkiye’nin NATO’ya yeni katılacak ülkelere uyguladığı veto hakkını kullanması bitmiş değildir. En azından Mecliste bu konu değerlendirilerek Batılı devletlerin iki yüzlü politikalarına karşı çıkmak söz konusudur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Batılı devletlere karşı uyguladığı başarılı tatlı-sert politika meyvelerini vermeye devam ediyor. İşte “veto” hakkını öne sürerek İsveç ve Finlandiya’ya uyguladığı baskı sonucunda FETÖ ve PKK terör örgütlerine karşı ilk defa uluslar arası bir anlaşma metninde maddeler yazılarak çok önemli kazanımlar elde edilmiştir. Yakında bu iki dehşetli terör örgütünün ecelinin yaklaştığını göreceğiz. Anlaşma muhtırasının hemen sonrasında NATO liderler zirvesinde ABD Başkanı Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yapılan ikili görüşmelerde uzlaşma konusunda olumlu sözler söylendi. Bu durum FETÖ ve PKK konusunda ABD’nin geri adım atması anlamına gelmektedir. Bundan sonra her iki terör örgütünün en büyük destekçisi olan ABD’nin yardım ve yatakçılığı sona ermek üzeredir. Elbette bugünden yarına FETÖ ve PKK örgütleri, bıçak kesilmiş gibi birdenbire faaliyetlerini kesmeyecektir. Fakat ABD’nin desteğini resmi olarak arkalarında göremeyecekler. Örneğin ABD’nin görevlileri ve subayları PKK yetkilileri ile gazetecilere karşı kolayca poz verip resim çektiremeyecek. ABD’nin istihbarat teşkilatının bir parçası haline gelen FETÖ, bu gelişmelerden dolayı çok rahatsız durumdadır. İsveç ve Finlandiya’da bulunan elemanlarının aynı PKK’da olduğu gibi Türkiye’ye iade edilme süreci yakında başlayacaktır. Her şeyden önce ilk defa uluslararası bir metinde FETÖ örgütü terör unsuru olarak yer almıştır. Bu husus gelecekte meydana gelecek Türkiye’nin diplomatik atakları açısından çok önemlidir. Son gelişmeler ile ilgili olarak Türkiye’nin kazanımlarını ifade edebilmek için önemli bir hususu dile getirmek gereklidir. Kimsenin yeteri kadar üzerinde durmadığı batılı ülkelerin Türkiye’ye karşı açıkça hasmane tutumu sona ermek üzeredir. En azından resmi olarak tavır değişikliği gözlenmeye başlamıştır. Unutmamak gerekir ki; Türkiye, PKK ve DAES terör örgütlerinin Suriye sınırımızdan ileriye geçip operasyon yapmalarına engel olmak maksadıyla 30 kilometrelik bir güvenli bölge meydana getirme çabasına karşılık BM Güvenlik Konseyinden çok tehlikeli bir adım gelmişti. Batılı devletler, Türkiye’nin terörle mücadele kapsamındaki sıcak takip hakkını görmezlikten gelerek bir “kınama” kararı çıkarmaya çalışıyordu. 10 Ekim 2019 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturmak için başlattığı “Barış Pınarı Harekâtı'nı” kınama oylaması yapmıştı. Harekâtın yapılmasına karşı açıklamalarda bulunan ABD ve Rusya, BM Güvenlik Konseyi'nin Türkiye'yi kınama kararını veto ederek Türkiye’nin kınanmasını önlemişti. Bu tutum BM tarihinde alışılagelmiş bir durum değildir. Almanya, Belçika, Polonya, Fransa, Britanya ve Estonya, Türkiye'ye Suriye'deki tek taraflı askeri hareketlerini sonlandırma çağrısı yapmış ve harekâtın Türkiye'nin mevcut güvenlik kaygılarına cevap olmayacağını söylemişti. Yetmedi Türkiye’yi kınayarak bunu BM zeminine getirmişlerdi. Halbuki Suriye’deki Esed yönetimi ve terör örgütleri tarafından ölümle yüz yüze kalan milyonlarca sivil akın akın ülkemize geliyordu. Bu gerçeği görmeyen Batılı devletler, Türkiye’nin BM sözleşmelerinde yer alan sıcak takip hakkından doğan terörist örgütlerle mücadelesine karşı çıkıyordu. “Dünya beşten büyüktür” diyerek “veto” hakkına karşı olan Türkiye, ilk defa bunun faydasını görmüştü. ABD harekâta karşı çıkmasına rağmen Rusya’nın kınama kararını veto etmesi nedeniyle ayıplı duruma düşmemek için Türkiye’nin yanında durmak gerektiğini düşünmüştü. 2019 Yılında yaşayarak gördüğümüz Batılı devletlerin bu iki yüzlü tutumu, açıkça Türkiye’ye karşı düşmanca tavır gösterdiğinin bir ispatıydı. İşte İsveç ve Finlandiya’ya karşı önce gösterilen sert ve kararlı tavır ve sonrasındaki NATO üyeliği için “dostluk şartlarına uyarsanız size yardımcı oluruz” kararı; çok önemlidir. Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde Batılı ülkeleri hizaya getirdiğinin bir göstergesidir. Bundan böyle Batılı ülkeler,. Türkiye’ye karşı daha dikkatli olmak zorunda olduklarının farkına varmıştır. Türkiye’nin daha önce hiç kullanmadığı “veto” ve benzeri haklarını gerektiğinde ülke menfaatleri doğrultusunda çekinmeden kullanacağını görmüş ve daha dikkatli olmaları gerektiğini anlamışlardır, vesselam… Dr. Vehbi Kara
Ekleme Tarihi: 02 Temmuz 2022 - Cumartesi

FETÖ VE PKK’nın SONU GÖRÜNDÜ

FETÖ VE PKK’nın SONU GÖRÜNDÜ Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması sonrasında uluslararası ilişkilerde büyük değişiklikler yaşanmaya başladı. Türkiye’nin stratejik, ekonomik ve sosyo-politik önemini Amerika’daki sağır başkan bile anlamaya başladı. Özellikle Batılı devletler, Türkiye ile ilişkilerini düzeltmenin kendileri için hayati önem taşıdığını anlamaya başladılar. Türkiye ile iyi ilişkiler kurmanın zorunluluğunu en iyi anlayan ülkelerin başında İsveç ve Finlandiya geliyor. Bu ülkelerden özellikle İsveç, ABD’den sonra FETÖ’ye destek veren ülkelerin başında yer alıyor. PKK ile beraber FETÖ hainlerinin Avrupa’daki merkezi haline gelen İsveç, NATO’ya girme karşılığında Türkiye ile anlaşmak zorunda kalmıştır. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in öncülüğünde Türkiye, İsveç ve Finlandiya Cumhurbaşkanlarının bir araya gelmesi sonunda çok önemli bir mutabakat muhtırası imzalanmıştır. 10 Maddelik bu metnin FETÖ ve PKK konusuna değinen çok önemli maddeleri var. Bu mutabakata uyma konusunda İsveç ve Finlandiya’nın gerçek tutumunu yakında göreceğiz. Eğer şimdiye kadar olduğu gibi yüzümüze gülüp arkamızdan teröristlerle işbirliği yapan bu ülkeler tutumlarını değiştirmez iseler; yanıtı çok ağır olacaktır. Türkiye’nin NATO’ya yeni katılacak ülkelere uyguladığı veto hakkını kullanması bitmiş değildir. En azından Mecliste bu konu değerlendirilerek Batılı devletlerin iki yüzlü politikalarına karşı çıkmak söz konusudur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Batılı devletlere karşı uyguladığı başarılı tatlı-sert politika meyvelerini vermeye devam ediyor. İşte “veto” hakkını öne sürerek İsveç ve Finlandiya’ya uyguladığı baskı sonucunda FETÖ ve PKK terör örgütlerine karşı ilk defa uluslar arası bir anlaşma metninde maddeler yazılarak çok önemli kazanımlar elde edilmiştir. Yakında bu iki dehşetli terör örgütünün ecelinin yaklaştığını göreceğiz. Anlaşma muhtırasının hemen sonrasında NATO liderler zirvesinde ABD Başkanı Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yapılan ikili görüşmelerde uzlaşma konusunda olumlu sözler söylendi. Bu durum FETÖ ve PKK konusunda ABD’nin geri adım atması anlamına gelmektedir. Bundan sonra her iki terör örgütünün en büyük destekçisi olan ABD’nin yardım ve yatakçılığı sona ermek üzeredir. Elbette bugünden yarına FETÖ ve PKK örgütleri, bıçak kesilmiş gibi birdenbire faaliyetlerini kesmeyecektir. Fakat ABD’nin desteğini resmi olarak arkalarında göremeyecekler. Örneğin ABD’nin görevlileri ve subayları PKK yetkilileri ile gazetecilere karşı kolayca poz verip resim çektiremeyecek. ABD’nin istihbarat teşkilatının bir parçası haline gelen FETÖ, bu gelişmelerden dolayı çok rahatsız durumdadır. İsveç ve Finlandiya’da bulunan elemanlarının aynı PKK’da olduğu gibi Türkiye’ye iade edilme süreci yakında başlayacaktır. Her şeyden önce ilk defa uluslararası bir metinde FETÖ örgütü terör unsuru olarak yer almıştır. Bu husus gelecekte meydana gelecek Türkiye’nin diplomatik atakları açısından çok önemlidir. Son gelişmeler ile ilgili olarak Türkiye’nin kazanımlarını ifade edebilmek için önemli bir hususu dile getirmek gereklidir. Kimsenin yeteri kadar üzerinde durmadığı batılı ülkelerin Türkiye’ye karşı açıkça hasmane tutumu sona ermek üzeredir. En azından resmi olarak tavır değişikliği gözlenmeye başlamıştır. Unutmamak gerekir ki; Türkiye, PKK ve DAES terör örgütlerinin Suriye sınırımızdan ileriye geçip operasyon yapmalarına engel olmak maksadıyla 30 kilometrelik bir güvenli bölge meydana getirme çabasına karşılık BM Güvenlik Konseyinden çok tehlikeli bir adım gelmişti. Batılı devletler, Türkiye’nin terörle mücadele kapsamındaki sıcak takip hakkını görmezlikten gelerek bir “kınama” kararı çıkarmaya çalışıyordu. 10 Ekim 2019 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturmak için başlattığı “Barış Pınarı Harekâtı'nı” kınama oylaması yapmıştı. Harekâtın yapılmasına karşı açıklamalarda bulunan ABD ve Rusya, BM Güvenlik Konseyi'nin Türkiye'yi kınama kararını veto ederek Türkiye’nin kınanmasını önlemişti. Bu tutum BM tarihinde alışılagelmiş bir durum değildir. Almanya, Belçika, Polonya, Fransa, Britanya ve Estonya, Türkiye'ye Suriye'deki tek taraflı askeri hareketlerini sonlandırma çağrısı yapmış ve harekâtın Türkiye'nin mevcut güvenlik kaygılarına cevap olmayacağını söylemişti. Yetmedi Türkiye’yi kınayarak bunu BM zeminine getirmişlerdi. Halbuki Suriye’deki Esed yönetimi ve terör örgütleri tarafından ölümle yüz yüze kalan milyonlarca sivil akın akın ülkemize geliyordu. Bu gerçeği görmeyen Batılı devletler, Türkiye’nin BM sözleşmelerinde yer alan sıcak takip hakkından doğan terörist örgütlerle mücadelesine karşı çıkıyordu. “Dünya beşten büyüktür” diyerek “veto” hakkına karşı olan Türkiye, ilk defa bunun faydasını görmüştü. ABD harekâta karşı çıkmasına rağmen Rusya’nın kınama kararını veto etmesi nedeniyle ayıplı duruma düşmemek için Türkiye’nin yanında durmak gerektiğini düşünmüştü. 2019 Yılında yaşayarak gördüğümüz Batılı devletlerin bu iki yüzlü tutumu, açıkça Türkiye’ye karşı düşmanca tavır gösterdiğinin bir ispatıydı. İşte İsveç ve Finlandiya’ya karşı önce gösterilen sert ve kararlı tavır ve sonrasındaki NATO üyeliği için “dostluk şartlarına uyarsanız size yardımcı oluruz” kararı; çok önemlidir. Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde Batılı ülkeleri hizaya getirdiğinin bir göstergesidir. Bundan böyle Batılı ülkeler,. Türkiye’ye karşı daha dikkatli olmak zorunda olduklarının farkına varmıştır. Türkiye’nin daha önce hiç kullanmadığı “veto” ve benzeri haklarını gerektiğinde ülke menfaatleri doğrultusunda çekinmeden kullanacağını görmüş ve daha dikkatli olmaları gerektiğini anlamışlardır, vesselam… Dr. Vehbi Kara
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.