Mesut BALYEMEZ
Köşe Yazarı
Mesut BALYEMEZ
 

Ne hükümete verdiğimiz destekten vazgeçtik ne de darbe girişimini “İhanet” olarak görmekten vazgeçtik.

Ne hükümete verdiğimiz destekten vazgeçtik ne de darbe girişimini “İhanet” olarak görmekten vazgeçtik. İki gün önce 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik günü dolayısı ile ülke genelinde kutlamalar yapıldı. CIA’nın son zamanlarda ülkemiz üzerindeki oyunlarında piyon olarak kullandığı hain Fetö terör örgütünün yapmaya kalkıştığı darbe girişiminin, üzerinden 6 yıl geçti. İlk kez bu yıl kutlamalara katılmadım. Benim gibi birçok kişi bu kutlamalara katılmamış olmalı ki, muhalif sosyal hesaplar kutlamalara katılan sayısının azlığından dem vuruyor. Muhalefet bu azalmayı “İktidarın gidici” olduğuna yoruyor. Peki, neden bu yıl kutlamalara katılan sayısı azaldı? Halk, iktidara desteğinden mi vazgeçti yoksa geçmiş yıllarda bu kutlamalara katılanlar da muhalefet gibi darbe girişimine “Tiyatro” gözü ile bakmaya başladı. Iıııhhh hiç biri.. Ne AK Partiye oy veren halk iktidara olan desteğinden vazgeçti ne de darbe girişimine “Tiyatro” diyor. Nereden biliyorsun diyeceksiniz? Tabii ki kendimden biliyorum. 15 Temmuz gecesi Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısına uyarak 2 oğlumu yanıma alıp saat 24 olmadan meydanlara inmiştik. Sabah ezanı okunan kadar da sokaktaydık. Kâh valiliğe, kâh Emniyet Müdürlüğüne koşturup durduk. Yorgunduk, bitkindik, uykusuzduk ama gururluyduk, mutluyduk. Ülkemizi hainlere teslim etmemiştik. O gece şehit olan kardeşlerimize Allah rahmet eylesin.. Bizde en az onlar kadar bu vatan için ölüme hazırdık. Ancak, Allah nasip etmedi sabah evimize sağ salim döndük. Eşim “Evimizin üç erkeği çıkıp gittiniz? Keşke biriniz kalsaydı. Ya sizlere de bir şey olsaydı. Evimiz erkeksiz kalırdı” dedi. Bir an düşündüm, aslında haklıydı.. Lakin söz konusu vatandı .O an düşünmedik bile.. Aynı akşam tekrar meydandaydık.. Tabii bu kez kutlama için platform kurulmuştu. Ön saflar sanki siyasiler, sendika, vakıf, dernek yöneticisi gibi kalantorlara ayrılmış. Bir gece önce ortada göremediğimiz zat-ı şahaneler boy boy arz-ı endam ediyor. Üstadın dediği gibi “Ortada kimse yoktu biz sökerken bayırı, Açıldı şimdi sahte mürşitler panayırı” İhanet gecesinde sabah saat 4'e kadar meydanlarda göremediğimiz ne kadar siyasi, sendikacı, vakıf ve dernek yöneticisi, belediyeler ile iş tutan, hükümet tarafından koca koca makamlara getirilen veya getirilmeyi planlayan kim varsa hepsi platformlarda veya platforma yakın en ön saflarda boy gösterip ahkam kesiyor, demokrasi nutukları atıyorlar. İşte, o gece başlayan bu tablo artarak devam ediyor. Doğal olarak bu da benim ve benim gibi düşünenlerin midesini bulandırıyor. Sormak lazım, vatan sevdalısı garibanlar o gece sabaha dek sokakta iken sizler neredeydiniz? Kiminiz yurt dışında, kiminiz bir bağ evinde, kiminiz bir arkadaşınızın evinde kiminiz de eşinizin eteği altında saklanıp durumun netleşmesini beklediniz değil mi? Ertesi gün öğlene kadar ortalığı kolaçan eden, darbe girişimini kınayacak bir sosyal medya paylaşımı bile yapamayanlar, “Vatan kurtaran kahraman” edası ile bizlere âdeta caka satıyor. İktidar vekillerine veya Belediye Başkanlarına yaranmak isteyenler en önlerde muhataplarına görünmek için kırk takla atıyor. İktidara yakın bir STK nın il başkanı o gece sabaha dek ortalıkta yok, kim bilir nerede saklanmış. Üstüne üstlük sabaha dek darbe karşıtı bir paylaşım dahi yapmamış, ortalık yatışınca da çıkmış platformda ahkam kesiyor. Allah'tan reva mı? Ortalık sahte Demokrasi kahramanlarından geçilmiyor. Hoş tarihimiz sahte kahramanlarla dolu, onlar eksik mi kalsın(!) 14 Temmuzda Fetö elebaşına hoca efendi diyenler, 15 Temmuz’da “Darbe başarılı olsa beni asarlardı” diye acıtasyon yaptılar. Yedik bizde.. İşte bu yüzdendir ki, ben ve benim gibi o gece sabaha dek canını hiçe sayarak meydanlara çıkan masum halk, riyakarlığın, yalakalığın kol gezdiği bu törene katılmak istemiyor. Dünya’ya örnek olacak kutlu bir zaferin, destansı direnişin sinsi bir şekilde şahsi planlara alet edilmesini kabullenmiyor. Yoksa ne Hükümete verdiğimiz destekten vazgeçtik ne de rarbe girişimini “İhanet” olarak görmekten vazgeçtik. 15 Temmuz'dan sonra bir daha darbe olmaz diyenlere de bir çift sözüm olacak. ABD ve Siyonistler asla ve asla Türkiye’yi kendi haline bırakmaz. Onlar durmadan plan yaparken bizim hazırlıklı ve tedbirli olmamız lazım. 15 Temmuz'da ki hain kalkışmaya karşı bir halk direnişinin oluşması ve başarıya ulaşması bizi rehavete sürüklemesin. O geceyi ilahi bir yardımla atlatmıştık, yine aynısının olacağının garantisi yok. 15 Temmuz darbesine giden süreci ve o gece yaşananları çok iyi analiz etmeli, ona göre gerekli tedbirleri almalıyız. Ha bana sorarsanız alınan tedbirler yeterli mi? Bence değil. 15 Temmuz öncesi ile sonrasında devletin yapısı ve işleyişi arasında fark yok. Bir an önce kafamızı kumdan çıkartıp, zafer sarhoşluğundan kurtulmamız şart. Yoksa işimiz yaş.. Sağlıcakla.. Mesut BALYEMEZ mesutb44@gmail.com
Ekleme Tarihi: 17 Temmuz 2022 - Pazar

Ne hükümete verdiğimiz destekten vazgeçtik ne de darbe girişimini “İhanet” olarak görmekten vazgeçtik.

Ne hükümete verdiğimiz destekten vazgeçtik ne de darbe girişimini “İhanet” olarak görmekten vazgeçtik. İki gün önce 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik günü dolayısı ile ülke genelinde kutlamalar yapıldı. CIA’nın son zamanlarda ülkemiz üzerindeki oyunlarında piyon olarak kullandığı hain Fetö terör örgütünün yapmaya kalkıştığı darbe girişiminin, üzerinden 6 yıl geçti. İlk kez bu yıl kutlamalara katılmadım. Benim gibi birçok kişi bu kutlamalara katılmamış olmalı ki, muhalif sosyal hesaplar kutlamalara katılan sayısının azlığından dem vuruyor. Muhalefet bu azalmayı “İktidarın gidici” olduğuna yoruyor. Peki, neden bu yıl kutlamalara katılan sayısı azaldı? Halk, iktidara desteğinden mi vazgeçti yoksa geçmiş yıllarda bu kutlamalara katılanlar da muhalefet gibi darbe girişimine “Tiyatro” gözü ile bakmaya başladı. Iıııhhh hiç biri.. Ne AK Partiye oy veren halk iktidara olan desteğinden vazgeçti ne de darbe girişimine “Tiyatro” diyor. Nereden biliyorsun diyeceksiniz? Tabii ki kendimden biliyorum. 15 Temmuz gecesi Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısına uyarak 2 oğlumu yanıma alıp saat 24 olmadan meydanlara inmiştik. Sabah ezanı okunan kadar da sokaktaydık. Kâh valiliğe, kâh Emniyet Müdürlüğüne koşturup durduk. Yorgunduk, bitkindik, uykusuzduk ama gururluyduk, mutluyduk. Ülkemizi hainlere teslim etmemiştik. O gece şehit olan kardeşlerimize Allah rahmet eylesin.. Bizde en az onlar kadar bu vatan için ölüme hazırdık. Ancak, Allah nasip etmedi sabah evimize sağ salim döndük. Eşim “Evimizin üç erkeği çıkıp gittiniz? Keşke biriniz kalsaydı. Ya sizlere de bir şey olsaydı. Evimiz erkeksiz kalırdı” dedi. Bir an düşündüm, aslında haklıydı.. Lakin söz konusu vatandı .O an düşünmedik bile.. Aynı akşam tekrar meydandaydık.. Tabii bu kez kutlama için platform kurulmuştu. Ön saflar sanki siyasiler, sendika, vakıf, dernek yöneticisi gibi kalantorlara ayrılmış. Bir gece önce ortada göremediğimiz zat-ı şahaneler boy boy arz-ı endam ediyor. Üstadın dediği gibi “Ortada kimse yoktu biz sökerken bayırı, Açıldı şimdi sahte mürşitler panayırı” İhanet gecesinde sabah saat 4'e kadar meydanlarda göremediğimiz ne kadar siyasi, sendikacı, vakıf ve dernek yöneticisi, belediyeler ile iş tutan, hükümet tarafından koca koca makamlara getirilen veya getirilmeyi planlayan kim varsa hepsi platformlarda veya platforma yakın en ön saflarda boy gösterip ahkam kesiyor, demokrasi nutukları atıyorlar. İşte, o gece başlayan bu tablo artarak devam ediyor. Doğal olarak bu da benim ve benim gibi düşünenlerin midesini bulandırıyor. Sormak lazım, vatan sevdalısı garibanlar o gece sabaha dek sokakta iken sizler neredeydiniz? Kiminiz yurt dışında, kiminiz bir bağ evinde, kiminiz bir arkadaşınızın evinde kiminiz de eşinizin eteği altında saklanıp durumun netleşmesini beklediniz değil mi? Ertesi gün öğlene kadar ortalığı kolaçan eden, darbe girişimini kınayacak bir sosyal medya paylaşımı bile yapamayanlar, “Vatan kurtaran kahraman” edası ile bizlere âdeta caka satıyor. İktidar vekillerine veya Belediye Başkanlarına yaranmak isteyenler en önlerde muhataplarına görünmek için kırk takla atıyor. İktidara yakın bir STK nın il başkanı o gece sabaha dek ortalıkta yok, kim bilir nerede saklanmış. Üstüne üstlük sabaha dek darbe karşıtı bir paylaşım dahi yapmamış, ortalık yatışınca da çıkmış platformda ahkam kesiyor. Allah'tan reva mı? Ortalık sahte Demokrasi kahramanlarından geçilmiyor. Hoş tarihimiz sahte kahramanlarla dolu, onlar eksik mi kalsın(!) 14 Temmuzda Fetö elebaşına hoca efendi diyenler, 15 Temmuz’da “Darbe başarılı olsa beni asarlardı” diye acıtasyon yaptılar. Yedik bizde.. İşte bu yüzdendir ki, ben ve benim gibi o gece sabaha dek canını hiçe sayarak meydanlara çıkan masum halk, riyakarlığın, yalakalığın kol gezdiği bu törene katılmak istemiyor. Dünya’ya örnek olacak kutlu bir zaferin, destansı direnişin sinsi bir şekilde şahsi planlara alet edilmesini kabullenmiyor. Yoksa ne Hükümete verdiğimiz destekten vazgeçtik ne de rarbe girişimini “İhanet” olarak görmekten vazgeçtik. 15 Temmuz'dan sonra bir daha darbe olmaz diyenlere de bir çift sözüm olacak. ABD ve Siyonistler asla ve asla Türkiye’yi kendi haline bırakmaz. Onlar durmadan plan yaparken bizim hazırlıklı ve tedbirli olmamız lazım. 15 Temmuz'da ki hain kalkışmaya karşı bir halk direnişinin oluşması ve başarıya ulaşması bizi rehavete sürüklemesin. O geceyi ilahi bir yardımla atlatmıştık, yine aynısının olacağının garantisi yok. 15 Temmuz darbesine giden süreci ve o gece yaşananları çok iyi analiz etmeli, ona göre gerekli tedbirleri almalıyız. Ha bana sorarsanız alınan tedbirler yeterli mi? Bence değil. 15 Temmuz öncesi ile sonrasında devletin yapısı ve işleyişi arasında fark yok. Bir an önce kafamızı kumdan çıkartıp, zafer sarhoşluğundan kurtulmamız şart. Yoksa işimiz yaş.. Sağlıcakla.. Mesut BALYEMEZ mesutb44@gmail.com
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.