MİSAFİR KALEM
Köşe Yazarı
MİSAFİR KALEM
 

AİLE BAKANININ DİKKATİNE (AİLENİN AYAĞA KALKMASI-2)

AİLE BAKANININ DİKKATİNE (AİLENİN AYAĞA KALKMASI-2) Hak ve Kardeşlik Platformu aileyi cemiyetin temeli kabul eder. Aile toplumun temeli ve toplumsal dayanışmanın oluşmasında rol oynayan ana unsurdur. Bu nedenle aile toplumun çekirdeğidir. Çekirdek sağlam oldu mu atomu parçalamanın zor olduğu gibi toplumu parçalamakta o oranda zordur. Aile, maddi ve manevi her türlü tehdide karşı hem bir kalkan hem de bir kale gibidir. Toplumsal mutluluk, dayanışma, barış, sevgi ve saygının yolu aileden geçer. Bu sebeple ve özellikle küreselleşmenin baskın tavrı karşısında dalgakıran görevi gören kurum ve yapılar aileyi her şart altında korumalıdır. Aile hayatının istikrarlı bir nizama kavuşması için gereken bütün tedbirler alınmalı, saadet ve huzur bozucu dış tesirler giderilmeli, aile reislerinin çocuklar üzerindeki kontrol ve murakabesi cemiyet içerisinde devam ettirilmeli, çocuklar üzerinde kanunların ebeveyne sağladı ahlaki, dini ve manevi eğitim yaptırma hakkının etkili bir şekilde kullanılmasına yardımcı olunmalıdır. Sevgisiz, şefkatsiz, güven duygusundan uzak büyümüş çocukların kandırılması, sömürülmesi, kullanılması ne kadar kolay olduğunu düşünmek çokta zor olmasa gerek. Bu bağlamda Hak ve Kardeşlik Platformu, devlet politikalarında atılacak her adımda aile müessesesini öncelemeyi temel bir prensip kabul etmektedir. Bu amaçla, • Doğrudan aileye ve özellikle de çocuğa zarar veren, ahlaki değerleri tahrip edici unsurların önüne geçmek için “Çocuk ve Aileyi Koruma Yüksek Kurulu” gibi üst kurullar organize edilmelidir. Uluslararası nitelikte küresel tehditlere karşı “Dünya Medya Teşkilatı”, “Uluslararası Haber Ajansı”, “Kadın, Aile ve Çocuğu Koruma Teşkilatı” gibi koruyucu yapıların hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. • Aile yapımızı kökten sarsıcı özellik taşıyan politik uygulamalar ve uluslararası yasa koyucu müdahaleler toplumsal dinamiklerimizi tahrip etmektedir. Aileyi korumak adına “Önce Ahlak ve Maneviyat” ilkesi ile devletin ve toplumun bütün katmanlarını kapsayan topyekûn bir milli ve manevi kalkınma programı hazırlanmalı ve aile kurumunun güçlendirilmesi milli bir görev olarak benimsenmelidir. • Bu amaçla “Milli Aile Stratejisi” geliştirilmeli. Ailenin bölünmesinin ve zayıflatılmasının aksine korunmasına ve güçlendirilmesine yardımcı olunmalıdır. Aile bakanı olmak için kadın olmak şart değildir. Aile anne baba ve çocuklardan oluşur. Feminist olmak ise hiç şart değildir. • Sağlıklı aile yapısını bozan en temel problemlerin başında işsizlik gelmektedir. İşsizliğin ekonomik, sosyal ve manevi baskıları karşısında ailede ciddi çatışmalar yaşanmaktadır. İşsizlik ortadan kaldırılmalı, refah seviyesi yükseltilmeli ve milli gelirin adil paylaşımı ile aile kurumu kuvvetlendirilmelidir. • Kamuda ve özel sektörde evli çiftlere iş imkanı sağlamada derhal pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. Evlenmek isteyen ancak maddi imkânsızlıklar sebebi ile evlenemeyen gençlerimizin evlenebilmesi için fon kurularak, işadamlarımız imkanı olmayan gençleri evlendirmeye teşvik edilerek imkân ve şartlar sağlanmalıdır. İşadamları gençlerin evlenmesinde yaptıkları maddi harcamalarını vergiden düşmesi gerekir. Bu şekilde zengin fakir arasında müthiş kaynaşma olur. • Lise ve üniversitelerde “Huzurlu Aile ve Toplum” başlığı altında iki saatlik iki dönemlik ders konmalıdır. Bunun yanında ailelerin ve yuva kurmak isteyenlerin “aile danışmanlığı” hizmetlerinden faydalanmaları sağlanmalıdır. Belediye veya valiliklerin aktif şekilde böyle bir birimleri olmalıdır. • Korunmaya muhtaç çocukların aile sıcaklığını hissetmesi için “koruyucu aile” ve “aileye dönüş” projeleri olmalı. Ebeveynlerin evlatlarının ve torunlarının yanında huzurlu şekilde barınmaları sağlanmalı, bunun için gerekli tedbirlerin alınması gerekir. • Sokak çocuklarının barınma, eğitim, rehabilitasyon ve tedavi imkanlarını artırarak aile ve topluma yeniden kazandırılması çok önem arz etmektedir. Bu konuda gönüllü kuruluşlardan ve yerel yönetimlerden yardım alınabilir, işbirliği yapılabilir. • Aile içi ve dışı şiddeti önleyici tedbirler alınmalı, bu şiddetin mağdurlarını koruyacak vicdani ve kanuni düzenlemeler yapılmalıdır. Ayrıca engelli vatandaşlarımızın toplumla bütünleşmelerine imkân tanıyan ve çalışma hayatına katılmalarını özendirici tedbirler alınması gerekir. Ayrıca engellilere yönelik betonfabrik (beton + prefabrik) konut projeleri geliştirilip, uygulamaya konulmalıdır. • Zararlı alışkanlıklar ve uyuşturucu toplumumuzun baş belasıdır. Bu sebeple uyuşturucu ile mücadeleyi sosyal medyada, her türlü basın yayında vererek, ilköğretimden başlatılmalı ve en ağır müeyyide uygulanmalıdır. Valilikle irtibatlı çalışan uyuşturucu ve zararlı alışkanlıklarla mücadele birimi oluşturulmalı ve eğitim kurumlarında öğrenciler arasından gizli temsilciler seçilmelidir. Bebek ve çocuk sağlığı kanunu çıkartılmalıdır. "Sağlıklı bir nesil yetişmesi için doğmuş veya doğmamış bebek ve çocuklar sağlık hizmetlerinden azami düzeyde ücretsiz yararlanmalıdır. Kafa, kol, bacak kesilerek işlenen cinayetlere vahşet diyoruz. Kürtajlar neden vahşet olmuyor? Canlı bebeklerin kürtaj olurken parçalanarak dışarı alınması da vahşetin ta kendisidir. Şayet kürtaj yapılacaksa tam teşekküllü hastahaneden sağlık kurulu kararı olmadan yaptırılmaz, anneler kendi yöntemleriyle tıbbi ilaçlar kullanarak doğmuş/doğmamış bebeklerinin canına kıyamaz. Tam teşekküllü hastahaneden özel veya kamu hastaneleri kurul raporu almadan annenin veya bebeğin sağlığı göz ardı edilerek kürtaj işlemi gerçekleştirilse; kasten cana kıyma olduğundan/ olacağından Türkiye Ceza kanununa gör insan öldürmüş gibi hüküm giyerler" şeklinde acilen kanun çıkarılmalıdır. Selam ve dua ile… Prof. Dr. Naki ERDEMİR Hak ve Kardeşlik Hareketi Genel Başkanı
Ekleme Tarihi: 22 Eylül 2021 - Çarşamba

AİLE BAKANININ DİKKATİNE (AİLENİN AYAĞA KALKMASI-2)

AİLE BAKANININ DİKKATİNE (AİLENİN AYAĞA KALKMASI-2) Hak ve Kardeşlik Platformu aileyi cemiyetin temeli kabul eder. Aile toplumun temeli ve toplumsal dayanışmanın oluşmasında rol oynayan ana unsurdur. Bu nedenle aile toplumun çekirdeğidir. Çekirdek sağlam oldu mu atomu parçalamanın zor olduğu gibi toplumu parçalamakta o oranda zordur. Aile, maddi ve manevi her türlü tehdide karşı hem bir kalkan hem de bir kale gibidir. Toplumsal mutluluk, dayanışma, barış, sevgi ve saygının yolu aileden geçer. Bu sebeple ve özellikle küreselleşmenin baskın tavrı karşısında dalgakıran görevi gören kurum ve yapılar aileyi her şart altında korumalıdır. Aile hayatının istikrarlı bir nizama kavuşması için gereken bütün tedbirler alınmalı, saadet ve huzur bozucu dış tesirler giderilmeli, aile reislerinin çocuklar üzerindeki kontrol ve murakabesi cemiyet içerisinde devam ettirilmeli, çocuklar üzerinde kanunların ebeveyne sağladı ahlaki, dini ve manevi eğitim yaptırma hakkının etkili bir şekilde kullanılmasına yardımcı olunmalıdır. Sevgisiz, şefkatsiz, güven duygusundan uzak büyümüş çocukların kandırılması, sömürülmesi, kullanılması ne kadar kolay olduğunu düşünmek çokta zor olmasa gerek. Bu bağlamda Hak ve Kardeşlik Platformu, devlet politikalarında atılacak her adımda aile müessesesini öncelemeyi temel bir prensip kabul etmektedir. Bu amaçla, • Doğrudan aileye ve özellikle de çocuğa zarar veren, ahlaki değerleri tahrip edici unsurların önüne geçmek için “Çocuk ve Aileyi Koruma Yüksek Kurulu” gibi üst kurullar organize edilmelidir. Uluslararası nitelikte küresel tehditlere karşı “Dünya Medya Teşkilatı”, “Uluslararası Haber Ajansı”, “Kadın, Aile ve Çocuğu Koruma Teşkilatı” gibi koruyucu yapıların hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. • Aile yapımızı kökten sarsıcı özellik taşıyan politik uygulamalar ve uluslararası yasa koyucu müdahaleler toplumsal dinamiklerimizi tahrip etmektedir. Aileyi korumak adına “Önce Ahlak ve Maneviyat” ilkesi ile devletin ve toplumun bütün katmanlarını kapsayan topyekûn bir milli ve manevi kalkınma programı hazırlanmalı ve aile kurumunun güçlendirilmesi milli bir görev olarak benimsenmelidir. • Bu amaçla “Milli Aile Stratejisi” geliştirilmeli. Ailenin bölünmesinin ve zayıflatılmasının aksine korunmasına ve güçlendirilmesine yardımcı olunmalıdır. Aile bakanı olmak için kadın olmak şart değildir. Aile anne baba ve çocuklardan oluşur. Feminist olmak ise hiç şart değildir. • Sağlıklı aile yapısını bozan en temel problemlerin başında işsizlik gelmektedir. İşsizliğin ekonomik, sosyal ve manevi baskıları karşısında ailede ciddi çatışmalar yaşanmaktadır. İşsizlik ortadan kaldırılmalı, refah seviyesi yükseltilmeli ve milli gelirin adil paylaşımı ile aile kurumu kuvvetlendirilmelidir. • Kamuda ve özel sektörde evli çiftlere iş imkanı sağlamada derhal pozitif ayrımcılık yapılmalıdır. Evlenmek isteyen ancak maddi imkânsızlıklar sebebi ile evlenemeyen gençlerimizin evlenebilmesi için fon kurularak, işadamlarımız imkanı olmayan gençleri evlendirmeye teşvik edilerek imkân ve şartlar sağlanmalıdır. İşadamları gençlerin evlenmesinde yaptıkları maddi harcamalarını vergiden düşmesi gerekir. Bu şekilde zengin fakir arasında müthiş kaynaşma olur. • Lise ve üniversitelerde “Huzurlu Aile ve Toplum” başlığı altında iki saatlik iki dönemlik ders konmalıdır. Bunun yanında ailelerin ve yuva kurmak isteyenlerin “aile danışmanlığı” hizmetlerinden faydalanmaları sağlanmalıdır. Belediye veya valiliklerin aktif şekilde böyle bir birimleri olmalıdır. • Korunmaya muhtaç çocukların aile sıcaklığını hissetmesi için “koruyucu aile” ve “aileye dönüş” projeleri olmalı. Ebeveynlerin evlatlarının ve torunlarının yanında huzurlu şekilde barınmaları sağlanmalı, bunun için gerekli tedbirlerin alınması gerekir. • Sokak çocuklarının barınma, eğitim, rehabilitasyon ve tedavi imkanlarını artırarak aile ve topluma yeniden kazandırılması çok önem arz etmektedir. Bu konuda gönüllü kuruluşlardan ve yerel yönetimlerden yardım alınabilir, işbirliği yapılabilir. • Aile içi ve dışı şiddeti önleyici tedbirler alınmalı, bu şiddetin mağdurlarını koruyacak vicdani ve kanuni düzenlemeler yapılmalıdır. Ayrıca engelli vatandaşlarımızın toplumla bütünleşmelerine imkân tanıyan ve çalışma hayatına katılmalarını özendirici tedbirler alınması gerekir. Ayrıca engellilere yönelik betonfabrik (beton + prefabrik) konut projeleri geliştirilip, uygulamaya konulmalıdır. • Zararlı alışkanlıklar ve uyuşturucu toplumumuzun baş belasıdır. Bu sebeple uyuşturucu ile mücadeleyi sosyal medyada, her türlü basın yayında vererek, ilköğretimden başlatılmalı ve en ağır müeyyide uygulanmalıdır. Valilikle irtibatlı çalışan uyuşturucu ve zararlı alışkanlıklarla mücadele birimi oluşturulmalı ve eğitim kurumlarında öğrenciler arasından gizli temsilciler seçilmelidir. Bebek ve çocuk sağlığı kanunu çıkartılmalıdır. "Sağlıklı bir nesil yetişmesi için doğmuş veya doğmamış bebek ve çocuklar sağlık hizmetlerinden azami düzeyde ücretsiz yararlanmalıdır. Kafa, kol, bacak kesilerek işlenen cinayetlere vahşet diyoruz. Kürtajlar neden vahşet olmuyor? Canlı bebeklerin kürtaj olurken parçalanarak dışarı alınması da vahşetin ta kendisidir. Şayet kürtaj yapılacaksa tam teşekküllü hastahaneden sağlık kurulu kararı olmadan yaptırılmaz, anneler kendi yöntemleriyle tıbbi ilaçlar kullanarak doğmuş/doğmamış bebeklerinin canına kıyamaz. Tam teşekküllü hastahaneden özel veya kamu hastaneleri kurul raporu almadan annenin veya bebeğin sağlığı göz ardı edilerek kürtaj işlemi gerçekleştirilse; kasten cana kıyma olduğundan/ olacağından Türkiye Ceza kanununa gör insan öldürmüş gibi hüküm giyerler" şeklinde acilen kanun çıkarılmalıdır. Selam ve dua ile… Prof. Dr. Naki ERDEMİR Hak ve Kardeşlik Hareketi Genel Başkanı
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.