BOĞAZİÇİ’NİN BOĞAZI MI SIKILIYOR?
BOĞAZİÇİ’NİN BOĞAZI MI SIKILIYOR?
Bütün dünyada üniversiteler bilimin özgür olarak ilim ve irfanla yoğrulduğu bağımsız yapılanmalardır.
Demokrasi, çok seslilik ve çoğulcu katılımın olmazsa olmaz mekânlarıdır. Fikri hür, irfanı hür ve vicdanı hür gençlerin buralardan yetişerek ülkenin kalkınmasına katkı sunmaları onlardan beklenen sonuçtur.
Üniversiteler karmaşık yapıları, öğrenci sayıları ve de kampüsleri ile yönetilmesi gereken büyük bir yapılanmadır.
Bu ortamlarda serbestlik ve tolerans üst seviyede olduğu için de ülkenin genel sorunları ve üniversite ile ilgili farklı görüş ve fikirlerin de olması doğaldır.
Şiddet ve hakarete bunun yanında mevcut işleyişe engel olunmadığı sürece bu protestolar da normal karşılanabilir.
Bu kapsamda bir süredir Boğaziçi Üniversitesi’nde meydana gelen eylemler kabul edilebilir sınırların ötesine geçmiştir.
Başta haklı gibi görülen talepler zıvanadan çıktığı için hem kamuoyuna hem de üniversiteye zarar vermektedir.
Önceki rektör istenmediği için değiştirildi fakat olaylar durulmadığına göre bunda iyi niyetten bahsetmek artık mümkün değildir.
Marjinal guruplar, yasa dışı fraksiyonlar ve de bir kısım medyanın da çanak tutması ile olaylar çığırından çıkmıştır. Rektörün makam arabasının üstünde yarı çıplak bir vaziyette tepinmeye varan görüntüler kabul edilebilir değildir.
Bu görüntüler hem üniversitenin itibarına zarar veriyor hem de iyi niyetle eğitim almak isteyen öğrencileri de sıkıntıya sokmaktadır.
Ülkenin en prestijli üniversitesine en yüksek puanlarla öğrenci alınması sonrasında geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi bu şekilde gördükçe insan gelecek adına umutsuzluğa kapılıyor.
Polis, güvenlik sağlamak için tedbir alıyor, bir avuç kendini bilmez; cumhurbaşkanına, iktidara, polise her türlü hakaret ve tehdidi savururken gözaltına alındıklarında isyan ediyorlar.
Özgürlüğün, demokrasinin olmadığına, şiddet uygulandığına feryat figan ederek provokasyonu elden bırakmıyorlar.
Zavallı aileler bin bir zorlukla çocuklarını eğitim için gönderdikleri buralarda savrularak güya hak mücadelesi adı altına piyon olmanın ötesine geçemiyorlar.
Muhalif olmayı, yönetime karşı gelmeyi, eylem yapmayı kahramanlık görüyorlar. Gerçek hayatla yüzleşmedikleri için ekmek elden, su gölden bu devranın bu şekilde devam edeceğini zannetmeleri ise vizyonsuzluklarını ortaya koyuyor.
Sonuç olarak; kimse Boğaziçililerin boğazını sıkmıyor böyle bir algı oluşturmaya çalışarak üste çıkma çabaları beyhudedir. Kamu huzurunu temine çalışan polise, üniversiteyi yönetmeye çalışan rektöre kafa tutacaklarına bilime kafa tutsunlar da dünya sıralamasına daha itibarlı bir yere gelseler de hepimiz alkışlasak. Fakat işin kolayına kaçarak aynı zamanda acizliklerini de ortaya koyuyorlar.
Hani ne oldu, Boğaziçi’nin bir kültürü vardı?
Gören, duyan, bilen var mı?
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Ekleme
Tarihi: 11 Ekim 2021 - Pazartesi
BOĞAZİÇİ’NİN BOĞAZI MI SIKILIYOR?
BOĞAZİÇİ’NİN BOĞAZI MI SIKILIYOR?
Bütün dünyada üniversiteler bilimin özgür olarak ilim ve irfanla yoğrulduğu bağımsız yapılanmalardır.
Demokrasi, çok seslilik ve çoğulcu katılımın olmazsa olmaz mekânlarıdır. Fikri hür, irfanı hür ve vicdanı hür gençlerin buralardan yetişerek ülkenin kalkınmasına katkı sunmaları onlardan beklenen sonuçtur.
Üniversiteler karmaşık yapıları, öğrenci sayıları ve de kampüsleri ile yönetilmesi gereken büyük bir yapılanmadır.
Bu ortamlarda serbestlik ve tolerans üst seviyede olduğu için de ülkenin genel sorunları ve üniversite ile ilgili farklı görüş ve fikirlerin de olması doğaldır.
Şiddet ve hakarete bunun yanında mevcut işleyişe engel olunmadığı sürece bu protestolar da normal karşılanabilir.
Bu kapsamda bir süredir Boğaziçi Üniversitesi’nde meydana gelen eylemler kabul edilebilir sınırların ötesine geçmiştir.
Başta haklı gibi görülen talepler zıvanadan çıktığı için hem kamuoyuna hem de üniversiteye zarar vermektedir.
Önceki rektör istenmediği için değiştirildi fakat olaylar durulmadığına göre bunda iyi niyetten bahsetmek artık mümkün değildir.
Marjinal guruplar, yasa dışı fraksiyonlar ve de bir kısım medyanın da çanak tutması ile olaylar çığırından çıkmıştır. Rektörün makam arabasının üstünde yarı çıplak bir vaziyette tepinmeye varan görüntüler kabul edilebilir değildir.
Bu görüntüler hem üniversitenin itibarına zarar veriyor hem de iyi niyetle eğitim almak isteyen öğrencileri de sıkıntıya sokmaktadır.
Ülkenin en prestijli üniversitesine en yüksek puanlarla öğrenci alınması sonrasında geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi bu şekilde gördükçe insan gelecek adına umutsuzluğa kapılıyor.
Polis, güvenlik sağlamak için tedbir alıyor, bir avuç kendini bilmez; cumhurbaşkanına, iktidara, polise her türlü hakaret ve tehdidi savururken gözaltına alındıklarında isyan ediyorlar.
Özgürlüğün, demokrasinin olmadığına, şiddet uygulandığına feryat figan ederek provokasyonu elden bırakmıyorlar.
Zavallı aileler bin bir zorlukla çocuklarını eğitim için gönderdikleri buralarda savrularak güya hak mücadelesi adı altına piyon olmanın ötesine geçemiyorlar.
Muhalif olmayı, yönetime karşı gelmeyi, eylem yapmayı kahramanlık görüyorlar. Gerçek hayatla yüzleşmedikleri için ekmek elden, su gölden bu devranın bu şekilde devam edeceğini zannetmeleri ise vizyonsuzluklarını ortaya koyuyor.
Sonuç olarak; kimse Boğaziçililerin boğazını sıkmıyor böyle bir algı oluşturmaya çalışarak üste çıkma çabaları beyhudedir. Kamu huzurunu temine çalışan polise, üniversiteyi yönetmeye çalışan rektöre kafa tutacaklarına bilime kafa tutsunlar da dünya sıralamasına daha itibarlı bir yere gelseler de hepimiz alkışlasak. Fakat işin kolayına kaçarak aynı zamanda acizliklerini de ortaya koyuyorlar.
Hani ne oldu, Boğaziçi’nin bir kültürü vardı?
Gören, duyan, bilen var mı?
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.