VİRANŞEHR’DEN DOĞANŞEHİR’E
<p>İstanbul’da il tanıtım günleri bütün hızıyla devam ediyor. Anadolu’yu gezme imkânı bulamayanlar en azından il tanıtım günleri vesilesiyle illerimizi ve Anadolu’muzu tanıma fırsatı yakalamış oluyorlar. Bu hafta İstanbul’a misafir olan ilimiz kayısı diyarı, Battalgazi’nin memleketi Malatya idi.<br />
Malatya’yı birçok ilçesi ile birlikte birçok defa gezip dolaşma imkânı buldum. Kayısı kent olarak da bilinen Malatya hem il merkezi hem de ilçeleri ile gerçekten görülmeyi hak eden bir ilimiz. Birbirinden güzel ilçeleri kendine has yetiştirdiği ürünleriyle de meşhur olmuş durumda. <br />
Malatya günlerinde tanışma fırsatı bulduğum Doğanşehir belediye başkan yardımcısı Hakan Ürkmez başkanımız bize biraz Doğanşehir’i anlattı. Stantta görevli olanlar da bizlere meşhur elmalarından ikram ettiler. Elma ülkemizin birçok yerinde yetişmesine rağmen ben bu kadar lezzetli elmayı ilk defa yedim. Tadı ve nefaseti oldukça güzel olan bu elmanın bir de hikayesi olduğundan bahsetti Hakan başkan. İlginç bir hikayesi olan Doğanşehir ilçesi ve elması hakkında biraz araştırma yaptım ve bunu siz okuyucularım ile paylaşmak istedim.<br />
Malatya’nın Doğanşehir ilçesinin ne zaman kurulduğuna dair kesin ve net bilgiler olamamakla birlikte şehrin M.Ö. 66 yılları ile M.S. 295 yılları arasında Roma İmparatorluğunun elinde kaldığı tarihi kaynaklarda belirtilmektedir. İlçe merkezinde yer alan içkale sur kalıntıları bu döneme ait olup, Roma İmparatorluğu tarafından Hristiyanlığı Asya’ya yaymak amacıyla yaptırttığı düşünülmektedir. İlçe Bizanslılarla Abbasiler arasında zaman zaman çekişmelere sahne olmuştur. Bizans döneminde ilçe Züpetra (Zapetra, Zipetra, Subatra) ismi ile anılmıştır. İlçenin de içinde bulunduğu bölge 1101 yılında Danişmendliler, 1105 yılında ise Anadolu Selçuklularının eline geçmiştir. Selçuklu egemenliği döneminde ilçenin adı Gülşehir olmuştur. İlçe daha sonraları 1398 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Ancak kısa bir süre sonra Anadolu’yu tarumar eden Timur’un istilasına uğramış olan Doğanşehir, bu istila sonucunda harap ve bitap hale gelmiş ve ilçenin ismi Viranşehir olarak anılmaya başlanmıştır. İlçe de yapılan kazı çalışmaları Timur dönemindeki vahşeti ortaya koymuş, ilçenin bu dönemde büyük bir yangın felaketine de maruz kaldığı bulunan yanmış insan ve hayvan fosillerinden anlaşılmaktadır.<br />
Gelelim Timur döneminde yaşanmış olan ve anlatıla gelen efsaneye; <br />
Anlatılanlara göre Timur çocukluğunu Malatya Doğanşehir'de geçirmiştir. O zamanlar Gülşehir denilen ilçede amcasının yanında yaşamıştır. Yetim bir çocuk olan Timur amcasının yanında kalır ve amcasına ait hayvanlara bakar onlara çobanlık yaparmış. Günlerden bir gün hayvanları otlatırken keçi sürüsünün içine beyaz bir Tavşan karışmış. Timur bunu keçi zannederek sürünün içinden ayrılmasına izin vermemiş ve akşam tavşanı da sürüyle birlikte köye getirip ahıra kapatmış. Doğruca amcasına giderek "Amca sizin beyaz keçi bugün bana hiç rahat vermedi. Çok aksilik yapıyor" der. Amcası beyaz keçileri olmadığını bildiği için meraklanır ve giderek ahıra bakar. Yeğeninin keçi dediğinin tavşan olduğunu görünce çok şaşırır ve hayretler içinde kalır.<br />
Çocukluğundan beri ayağı topal olan Timur daha sonra amcasının yanından ayrılarak Horasan'a gider. Başından çeşitli olaylar geçen Timur bir gün İranlı'ların başına geçer. Bu sırada da evlenir ve bir de güzel bir kızı olur. O zamanlar ise adı Gülşehir olan Doğanşehir'de bir Üfürükçü hoca yaşarmış. Bu hoca tırnağının üzerine yazı yazar, emrindeki cinlere Timur'un kızını getirtir, gece sabaha kadar kız ile eğlendikten sonra kızı tekrar evine gönderirmiş. Kız ise önceleri korkusundan ve kimsenin kendisine inanmayacağını bildiğinden bu durumu kimseye söyleyememiş. Aradan bir müddet geçtikten sonra Timur’un kızı hamile kalmış. Bundan sonra işin farkına varan babası Timur kızını sıkıştırarak yaşadıklarını anlatmasını ister. Kızı babası Timur'a bir yerlere götürüldüğünü fakat nereye gittiğini bilemediğini söyler. Bunun üzerine Timur kızına şu nasihatte bulunur; "Gittiğin yerde ne meşhursa koynuna koy onu alda gel" der. Bu nasihat sonrasında kızı o gece koynuna bir elma koyarak geriye döner. Timur kızının getirdiği elmayı eline alır ve Horasan’ın sokaklarına asar. Ardından da şunu söyler: “Bu elmanın nereye ait olduğunu bilene iyi bir ödül vereceğim.” Timur’un ödül vaadini duyan bölgedeki seyyahlardan bir tanesi elmanın Gülşehir'e ait olduğunu söyler. Bunu duyan Timur hemen ordusunu toplayarak Gülşehir'e hareket eder. Gülşehir’e gelince de taş üstünde taş koymaz, şehri baştanbaşa yakıp, yıkar ve yağmalar. Timur’un bu hareketinden sonra şehir perişan bir hal alır ve virane bir hale döner. Bundan sonra da Gülşehir olur Viranşehir. <br />
Timur bölgeden çekildikten sonra, Dulkadiroğulları beyliği egemenliğinde kalan bölge, Yavuz Sultan Selim Han’ın 1515 yılında çıktığı Mısır seferiyle yöre ile birlikte çevresi Osmanlı topraklarına katılmıştır.<br />
Cumhuriyet döneminde bir süre Besni’ye bağlı kalan ilçe,1929 yılında Besni’den ayrılarak Akçadağ’a bağlanmıştır. O dönemde yıkık bir şehir olan Viranşehir’in makus talihi değişmiştir. 1933 yılında Başbakan olarak bölgeye ziyaret yapan İsmet İnönü böylesine güzel olan bir şehir Viranşehir olamaz, bu isim buraya yakışmıyor. Burası olsa olsa Doğanşehir olur diyerek ilçenin ismini değiştirmiştir. 1946 yılında Akçadağ’dan ayrılarak Malatya iline bağlı bir ilçe olan Doğanşehir bugün tütün ile birlikte elması ile meşhurdur. Tadı, kokusu ve nefaseti damağınız da kalacak olan Doğanşehir elmasını hala tatmadıysanız büyük bir eksiklik yaşıyorsunuz demektir. <br />
İl tanıtım günleri illerimizi tanımamızın yanı sıra güzel bilgiler de edinmemize vesile olmaktadır. Bize Doğanşehir ilçesini ve meşhur elmasını tanıtan Hakan Ürkmez başkana ve Malatya tanıtım günleri organizasyonuna sahip çıkan ilin valisi kıymetli ağabeyim Aydın Baruş’a teşekkür ediyorum. <br />
Önder Güzelarslan</p>
Ekleme
Tarihi: 27 Ekim 2021 - Çarşamba
VİRANŞEHR’DEN DOĞANŞEHİR’E
<p>İstanbul’da il tanıtım günleri bütün hızıyla devam ediyor. Anadolu’yu gezme imkânı bulamayanlar en azından il tanıtım günleri vesilesiyle illerimizi ve Anadolu’muzu tanıma fırsatı yakalamış oluyorlar. Bu hafta İstanbul’a misafir olan ilimiz kayısı diyarı, Battalgazi’nin memleketi Malatya idi.<br />
Malatya’yı birçok ilçesi ile birlikte birçok defa gezip dolaşma imkânı buldum. Kayısı kent olarak da bilinen Malatya hem il merkezi hem de ilçeleri ile gerçekten görülmeyi hak eden bir ilimiz. Birbirinden güzel ilçeleri kendine has yetiştirdiği ürünleriyle de meşhur olmuş durumda. <br />
Malatya günlerinde tanışma fırsatı bulduğum Doğanşehir belediye başkan yardımcısı Hakan Ürkmez başkanımız bize biraz Doğanşehir’i anlattı. Stantta görevli olanlar da bizlere meşhur elmalarından ikram ettiler. Elma ülkemizin birçok yerinde yetişmesine rağmen ben bu kadar lezzetli elmayı ilk defa yedim. Tadı ve nefaseti oldukça güzel olan bu elmanın bir de hikayesi olduğundan bahsetti Hakan başkan. İlginç bir hikayesi olan Doğanşehir ilçesi ve elması hakkında biraz araştırma yaptım ve bunu siz okuyucularım ile paylaşmak istedim.<br />
Malatya’nın Doğanşehir ilçesinin ne zaman kurulduğuna dair kesin ve net bilgiler olamamakla birlikte şehrin M.Ö. 66 yılları ile M.S. 295 yılları arasında Roma İmparatorluğunun elinde kaldığı tarihi kaynaklarda belirtilmektedir. İlçe merkezinde yer alan içkale sur kalıntıları bu döneme ait olup, Roma İmparatorluğu tarafından Hristiyanlığı Asya’ya yaymak amacıyla yaptırttığı düşünülmektedir. İlçe Bizanslılarla Abbasiler arasında zaman zaman çekişmelere sahne olmuştur. Bizans döneminde ilçe Züpetra (Zapetra, Zipetra, Subatra) ismi ile anılmıştır. İlçenin de içinde bulunduğu bölge 1101 yılında Danişmendliler, 1105 yılında ise Anadolu Selçuklularının eline geçmiştir. Selçuklu egemenliği döneminde ilçenin adı Gülşehir olmuştur. İlçe daha sonraları 1398 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Ancak kısa bir süre sonra Anadolu’yu tarumar eden Timur’un istilasına uğramış olan Doğanşehir, bu istila sonucunda harap ve bitap hale gelmiş ve ilçenin ismi Viranşehir olarak anılmaya başlanmıştır. İlçe de yapılan kazı çalışmaları Timur dönemindeki vahşeti ortaya koymuş, ilçenin bu dönemde büyük bir yangın felaketine de maruz kaldığı bulunan yanmış insan ve hayvan fosillerinden anlaşılmaktadır.<br />
Gelelim Timur döneminde yaşanmış olan ve anlatıla gelen efsaneye; <br />
Anlatılanlara göre Timur çocukluğunu Malatya Doğanşehir'de geçirmiştir. O zamanlar Gülşehir denilen ilçede amcasının yanında yaşamıştır. Yetim bir çocuk olan Timur amcasının yanında kalır ve amcasına ait hayvanlara bakar onlara çobanlık yaparmış. Günlerden bir gün hayvanları otlatırken keçi sürüsünün içine beyaz bir Tavşan karışmış. Timur bunu keçi zannederek sürünün içinden ayrılmasına izin vermemiş ve akşam tavşanı da sürüyle birlikte köye getirip ahıra kapatmış. Doğruca amcasına giderek "Amca sizin beyaz keçi bugün bana hiç rahat vermedi. Çok aksilik yapıyor" der. Amcası beyaz keçileri olmadığını bildiği için meraklanır ve giderek ahıra bakar. Yeğeninin keçi dediğinin tavşan olduğunu görünce çok şaşırır ve hayretler içinde kalır.<br />
Çocukluğundan beri ayağı topal olan Timur daha sonra amcasının yanından ayrılarak Horasan'a gider. Başından çeşitli olaylar geçen Timur bir gün İranlı'ların başına geçer. Bu sırada da evlenir ve bir de güzel bir kızı olur. O zamanlar ise adı Gülşehir olan Doğanşehir'de bir Üfürükçü hoca yaşarmış. Bu hoca tırnağının üzerine yazı yazar, emrindeki cinlere Timur'un kızını getirtir, gece sabaha kadar kız ile eğlendikten sonra kızı tekrar evine gönderirmiş. Kız ise önceleri korkusundan ve kimsenin kendisine inanmayacağını bildiğinden bu durumu kimseye söyleyememiş. Aradan bir müddet geçtikten sonra Timur’un kızı hamile kalmış. Bundan sonra işin farkına varan babası Timur kızını sıkıştırarak yaşadıklarını anlatmasını ister. Kızı babası Timur'a bir yerlere götürüldüğünü fakat nereye gittiğini bilemediğini söyler. Bunun üzerine Timur kızına şu nasihatte bulunur; "Gittiğin yerde ne meşhursa koynuna koy onu alda gel" der. Bu nasihat sonrasında kızı o gece koynuna bir elma koyarak geriye döner. Timur kızının getirdiği elmayı eline alır ve Horasan’ın sokaklarına asar. Ardından da şunu söyler: “Bu elmanın nereye ait olduğunu bilene iyi bir ödül vereceğim.” Timur’un ödül vaadini duyan bölgedeki seyyahlardan bir tanesi elmanın Gülşehir'e ait olduğunu söyler. Bunu duyan Timur hemen ordusunu toplayarak Gülşehir'e hareket eder. Gülşehir’e gelince de taş üstünde taş koymaz, şehri baştanbaşa yakıp, yıkar ve yağmalar. Timur’un bu hareketinden sonra şehir perişan bir hal alır ve virane bir hale döner. Bundan sonra da Gülşehir olur Viranşehir. <br />
Timur bölgeden çekildikten sonra, Dulkadiroğulları beyliği egemenliğinde kalan bölge, Yavuz Sultan Selim Han’ın 1515 yılında çıktığı Mısır seferiyle yöre ile birlikte çevresi Osmanlı topraklarına katılmıştır.<br />
Cumhuriyet döneminde bir süre Besni’ye bağlı kalan ilçe,1929 yılında Besni’den ayrılarak Akçadağ’a bağlanmıştır. O dönemde yıkık bir şehir olan Viranşehir’in makus talihi değişmiştir. 1933 yılında Başbakan olarak bölgeye ziyaret yapan İsmet İnönü böylesine güzel olan bir şehir Viranşehir olamaz, bu isim buraya yakışmıyor. Burası olsa olsa Doğanşehir olur diyerek ilçenin ismini değiştirmiştir. 1946 yılında Akçadağ’dan ayrılarak Malatya iline bağlı bir ilçe olan Doğanşehir bugün tütün ile birlikte elması ile meşhurdur. Tadı, kokusu ve nefaseti damağınız da kalacak olan Doğanşehir elmasını hala tatmadıysanız büyük bir eksiklik yaşıyorsunuz demektir. <br />
İl tanıtım günleri illerimizi tanımamızın yanı sıra güzel bilgiler de edinmemize vesile olmaktadır. Bize Doğanşehir ilçesini ve meşhur elmasını tanıtan Hakan Ürkmez başkana ve Malatya tanıtım günleri organizasyonuna sahip çıkan ilin valisi kıymetli ağabeyim Aydın Baruş’a teşekkür ediyorum. <br />
Önder Güzelarslan</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.