EROL AYDIN
Köşe Yazarı
EROL AYDIN
 

BİLİŞİM ÇAĞININ İLME KATKISI OLDU MU?

BİLİŞİM ÇAĞININ İLME KATKISI OLDU MU? İçinde bulunduğumuz asır; bilgi, iletişim ve enformasyon çağı olarak ifade edilmektedir. Kısaca bilişim çağı olarak da adlandırılan bu süreçte artı ve eksilerine baktığımızda götürdüklerinin daha fazla olduğunu tahmin etmek zor değildir. Özellikle sosyal medya dediğimiz sanal mecra ile birlikte kötülükler çok daha hızlı bir şekile yayılmıştır. Sosyal bir varlık olan insanın bu yeni oluşuma kayıtsız kalması düşünülemezdi. Önceleri kimse dikkate ve ciddiye almadı fakat gelinen nokta da devletler bile twitter ile yönetilir oldu. Hızlı olması, zaman ve mekân mefhumunu ortadan kaldırması açısından inanılmaz kolaylık. Olumlu kullanıldığında inanılmaz imkânlar sunuyor. Çift taraflı bıçak gibi bir de diğer tarafı var ki kötülükleri de tam yedi kat daha hızlı yayıyor. Kaos, kargaşa, dezenformasyon ve nifak sokmak isteyenler için de yine inanılmaz kolaylıklar sağlıyor. Hem de sıfır maliyet ve sıfır sorumluluk ile atış serbest. Kul hakkıymış, insanların özeliymiş, helal/harammış gibi kavramlar bu kapıdan içeri girmediği için insanlar bu özgürlüğün tadını çıkarmaktan geri durmuyorlar. Sosyal medya sayesinde birçok Bünyamin, Benjamin olurken hiçbir Benjamin’in Bünyamin olduğu vaki değildir. Doğruluğu teyit edilmeden birçok bilgi paylaşım yoluyla hızla yayılarak çoğalmaktadır. Hiçbir fani düşünme zahmetine katlanmadan, bilgi ve düşünce üretmeden fikrin fahişeliğine soyunmaktadır. Elinizin altında hazır bilgi varken düşünmeye ne gerek var? Bir tıkla paylaş gitsin; analitik düşünce yok, istişare yok, sorumluluk yok, sonuçlarını görmek yok, basiret yok, feraset yok… Yok, oğlu yok. Ama ne var; çokbilmişlik var, kibir var, gurur var, tepeden bakma var, ben bilirim var, bencillik var, enaniyet var… Var oğlu var. Sosyal medya sayesinde öyle bir hale geldik ki karşı taraf senin gibi düşünmüyorsa sil gitsin, engelle gitsin, yok etsin gitsin. Farklı düşünceye tahammül yok, yapıcı eleştiriye müsamaha yok, benim gibi düşünmüyorsan; yele ver, sele ver gitsin. Bu ortamda kitap da okunmadığından, yeni bir fikrin ve düşüncenin ortaya çıkması da mümkün olmadığı için bilişim çağının ilme bir katkısı da maalesef mümkün olmuyor. Bilim üretmesi gereken üniversiteler de bile sadra şifa olacak bir çıkış yapamıyor. Göstermelik bitirme ve doktora tezleri ile bir mesafe alınamadığı için sahte diplomalarla profesörlüğe kadar yükselmenin de önüne geçilemiyor. Sonuç olarak; toplum belki de insanlık olarak bilişim çağını efektif ve verimli kullanamadığımız için gelecekte daha büyük sıkıntılara duçar olacağımız kesindir. Okumadan, fikir ve düşünce üretmeden sadece izlemekle varılacak bir hedef yoktur. Bilişim çağını ilme katkı sunmak üzerine kontrol altına almak ve yeniden bir çerçeve ile dizayn etmekten başka çıkış yoktur. Esenlik dileklerimle, Erol Aydın
Ekleme Tarihi: 06 Aralık 2021 - Pazartesi

BİLİŞİM ÇAĞININ İLME KATKISI OLDU MU?

BİLİŞİM ÇAĞININ İLME KATKISI OLDU MU? İçinde bulunduğumuz asır; bilgi, iletişim ve enformasyon çağı olarak ifade edilmektedir. Kısaca bilişim çağı olarak da adlandırılan bu süreçte artı ve eksilerine baktığımızda götürdüklerinin daha fazla olduğunu tahmin etmek zor değildir. Özellikle sosyal medya dediğimiz sanal mecra ile birlikte kötülükler çok daha hızlı bir şekile yayılmıştır. Sosyal bir varlık olan insanın bu yeni oluşuma kayıtsız kalması düşünülemezdi. Önceleri kimse dikkate ve ciddiye almadı fakat gelinen nokta da devletler bile twitter ile yönetilir oldu. Hızlı olması, zaman ve mekân mefhumunu ortadan kaldırması açısından inanılmaz kolaylık. Olumlu kullanıldığında inanılmaz imkânlar sunuyor. Çift taraflı bıçak gibi bir de diğer tarafı var ki kötülükleri de tam yedi kat daha hızlı yayıyor. Kaos, kargaşa, dezenformasyon ve nifak sokmak isteyenler için de yine inanılmaz kolaylıklar sağlıyor. Hem de sıfır maliyet ve sıfır sorumluluk ile atış serbest. Kul hakkıymış, insanların özeliymiş, helal/harammış gibi kavramlar bu kapıdan içeri girmediği için insanlar bu özgürlüğün tadını çıkarmaktan geri durmuyorlar. Sosyal medya sayesinde birçok Bünyamin, Benjamin olurken hiçbir Benjamin’in Bünyamin olduğu vaki değildir. Doğruluğu teyit edilmeden birçok bilgi paylaşım yoluyla hızla yayılarak çoğalmaktadır. Hiçbir fani düşünme zahmetine katlanmadan, bilgi ve düşünce üretmeden fikrin fahişeliğine soyunmaktadır. Elinizin altında hazır bilgi varken düşünmeye ne gerek var? Bir tıkla paylaş gitsin; analitik düşünce yok, istişare yok, sorumluluk yok, sonuçlarını görmek yok, basiret yok, feraset yok… Yok, oğlu yok. Ama ne var; çokbilmişlik var, kibir var, gurur var, tepeden bakma var, ben bilirim var, bencillik var, enaniyet var… Var oğlu var. Sosyal medya sayesinde öyle bir hale geldik ki karşı taraf senin gibi düşünmüyorsa sil gitsin, engelle gitsin, yok etsin gitsin. Farklı düşünceye tahammül yok, yapıcı eleştiriye müsamaha yok, benim gibi düşünmüyorsan; yele ver, sele ver gitsin. Bu ortamda kitap da okunmadığından, yeni bir fikrin ve düşüncenin ortaya çıkması da mümkün olmadığı için bilişim çağının ilme bir katkısı da maalesef mümkün olmuyor. Bilim üretmesi gereken üniversiteler de bile sadra şifa olacak bir çıkış yapamıyor. Göstermelik bitirme ve doktora tezleri ile bir mesafe alınamadığı için sahte diplomalarla profesörlüğe kadar yükselmenin de önüne geçilemiyor. Sonuç olarak; toplum belki de insanlık olarak bilişim çağını efektif ve verimli kullanamadığımız için gelecekte daha büyük sıkıntılara duçar olacağımız kesindir. Okumadan, fikir ve düşünce üretmeden sadece izlemekle varılacak bir hedef yoktur. Bilişim çağını ilme katkı sunmak üzerine kontrol altına almak ve yeniden bir çerçeve ile dizayn etmekten başka çıkış yoktur. Esenlik dileklerimle, Erol Aydın
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.