SAKINCALI KAVRAMLAR VE İNSAN
<p>Askerde, sakıncalı piyade olarak tanımlanan kişiler mevcuttur. Bunlar devlet aleyhinde faaliyette bulundukları gerekçesi ile bir cezalandırma yöntemi olarak bu şekilde silah altına alınmışlardır.</p>
<p>Normalde tahsil durumları ve diplomaları subay olmaları için yeterli olsa da askerliklerini er olarak yapmak zorundadırlar. Bu durum bir dönem kitaplara konu olmuş ve tiyatro olarak ta sahnelenmiştir. En ünlü sakıncalı piyade ise 1971 yılında bu durumu yaşamış olan Uğur Mumcu’dur.</p>
<p> Buna benzer toplumda da bazı sakıncalı kavram ve kelimeler bulunmakta olup bunların isimlerini söylemek yasak değilse de hoş karşılanmaz. Bu durumun inanç temelli bir dayanağı olmasa da nesilden nesile sirayet ederek devam edip gider. Hiç kimse de çıkıp bu durumu sorgulamaz, demek ki öleymiş deyip mevcut düzene ayak uydurur.</p>
<p> Bazı kelimeleri şifrelemek anlamsızdır. Bir şeyi tanımlarken mutlaka ona verilmiş olan ismi ile söylemek gerekir. Mesela, cin demek varken bunu üç harfliler olarak nitelendirmek hangi akla hizmet anlamış değilim. Kuran’da ayet olarak geçen cin kavramını güya onun şerrinden korunmak adına ağzına almamak en basit tanımı ile konuya Fransız kalmaktır. Bunun gibi bir hastalığın adı olan kansere kötü hastalık diye lakap takmak yine aynı kafa yapısının ürünüdür. Kansere kötü hastalık demekle bunu kendimizden uzak tutacağımızı düşünmek yine en basit ifadesi ile evham ve saflıktır.</p>
<p>Bu durum siyaset dilinde de mevcuttur. Mesela yeni bir parti kuruluyor. Açılımı uzun olduğu için daha pratik söylem için kodlanıyor. Kısaltılan parti ismi; iyi, güzel, pak ve temizi çağrıştırdığından bu durum birilerini rahatsız ediyor. Bu güzel çağrışımları yapmasın diye kendince algı oluşturup, değiştirilerek aşağılanıyor. Burada turnusol kâğıdı gibi insanların gerçek yüzlerini görmüş oluyorsunuz. Siz kendinizi kuzu olarak ifade ediyorsunuz, hayır sen koçsun demek gibi bir jakoben dayatma en azından şık değil.</p>
<p>İşin acı olan tarafı ise, yeni nesil bu konuşmalara şahit olduğunda onlarda matah bir şeymiş gibi bu minvalde konuşarak büyüklerini taklit ediyorlar. İyi ve güzel şeylerin örnek alındığı ve taklit edildiği vaki değildir. Maalesef kötü örnekler çok çabuk ve hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Bunları daha sonra düzeltmekse paslı bir çiviyi söküp, atamak kadar zor olmaktadır.</p>
<p>Sonuç olarak; hiçbir kelime ve kavrama anlamından daha farklı mana yüklemenin doğru olmadığı düşünüyorum. Kavramların ismini değiştirmenin de sağlam bir temeli yoktur. Sakıncalı kelime ve kavramların olmadığı bir yaşam daha katlanılır ve anlamlı olacaktır.</p>
<p>Saygılarımla,</p>
Ekleme
Tarihi: 03 Ekim 2019 - Perşembe
SAKINCALI KAVRAMLAR VE İNSAN
<p>Askerde, sakıncalı piyade olarak tanımlanan kişiler mevcuttur. Bunlar devlet aleyhinde faaliyette bulundukları gerekçesi ile bir cezalandırma yöntemi olarak bu şekilde silah altına alınmışlardır.</p>
<p>Normalde tahsil durumları ve diplomaları subay olmaları için yeterli olsa da askerliklerini er olarak yapmak zorundadırlar. Bu durum bir dönem kitaplara konu olmuş ve tiyatro olarak ta sahnelenmiştir. En ünlü sakıncalı piyade ise 1971 yılında bu durumu yaşamış olan Uğur Mumcu’dur.</p>
<p> Buna benzer toplumda da bazı sakıncalı kavram ve kelimeler bulunmakta olup bunların isimlerini söylemek yasak değilse de hoş karşılanmaz. Bu durumun inanç temelli bir dayanağı olmasa da nesilden nesile sirayet ederek devam edip gider. Hiç kimse de çıkıp bu durumu sorgulamaz, demek ki öleymiş deyip mevcut düzene ayak uydurur.</p>
<p> Bazı kelimeleri şifrelemek anlamsızdır. Bir şeyi tanımlarken mutlaka ona verilmiş olan ismi ile söylemek gerekir. Mesela, cin demek varken bunu üç harfliler olarak nitelendirmek hangi akla hizmet anlamış değilim. Kuran’da ayet olarak geçen cin kavramını güya onun şerrinden korunmak adına ağzına almamak en basit tanımı ile konuya Fransız kalmaktır. Bunun gibi bir hastalığın adı olan kansere kötü hastalık diye lakap takmak yine aynı kafa yapısının ürünüdür. Kansere kötü hastalık demekle bunu kendimizden uzak tutacağımızı düşünmek yine en basit ifadesi ile evham ve saflıktır.</p>
<p>Bu durum siyaset dilinde de mevcuttur. Mesela yeni bir parti kuruluyor. Açılımı uzun olduğu için daha pratik söylem için kodlanıyor. Kısaltılan parti ismi; iyi, güzel, pak ve temizi çağrıştırdığından bu durum birilerini rahatsız ediyor. Bu güzel çağrışımları yapmasın diye kendince algı oluşturup, değiştirilerek aşağılanıyor. Burada turnusol kâğıdı gibi insanların gerçek yüzlerini görmüş oluyorsunuz. Siz kendinizi kuzu olarak ifade ediyorsunuz, hayır sen koçsun demek gibi bir jakoben dayatma en azından şık değil.</p>
<p>İşin acı olan tarafı ise, yeni nesil bu konuşmalara şahit olduğunda onlarda matah bir şeymiş gibi bu minvalde konuşarak büyüklerini taklit ediyorlar. İyi ve güzel şeylerin örnek alındığı ve taklit edildiği vaki değildir. Maalesef kötü örnekler çok çabuk ve hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Bunları daha sonra düzeltmekse paslı bir çiviyi söküp, atamak kadar zor olmaktadır.</p>
<p>Sonuç olarak; hiçbir kelime ve kavrama anlamından daha farklı mana yüklemenin doğru olmadığı düşünüyorum. Kavramların ismini değiştirmenin de sağlam bir temeli yoktur. Sakıncalı kelime ve kavramların olmadığı bir yaşam daha katlanılır ve anlamlı olacaktır.</p>
<p>Saygılarımla,</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.