Bülent ERTEKİN
Köşe Yazarı
Bülent ERTEKİN
 

ANADOLU İNSANININ VEFASI. DEMİREL'DE AĞLAR.

ANADOLU İNSANININ VEFASI. DEMİREL'DE AĞLAR. Vefa elbette bir semt ismi olsa da biz onu semt ismi olarak değil sevdiklerimizi başımızın tacı yaptığımız bir duygu olarak bilir sevgimizi, saygımızı, hürmetimizi en iyi şekilde göstermeye çalışır ve gösteririz. Unutmayız onları... Darda da olsa... Zorda da olsa... Zindanda olsa... Bostan-i cinan da da olsa... Darağacına gönderseler de. Vefâ, en temel anlamıyla bir kimsenin her türlü söz ve eyleminde sadâkati esas alarak hareket etmesidir. Dostlukların, yaşanmışlıkların ve paylaşımların kıymetini bilen insanlara vefakâr denir. İşte bu vefakar insanların olduğu yere hepimiz ANADOLU deriz. Ananın... Anaların... Merhamet ve şefkat kahramanlarının dolu dolu olduğu yerdir oraları. Onlar unutmazlar... Onlar unutturmazlar... Karşılıksız severler... Yürekten ve çıkarsız. Bir Anadolu annesi. 12 Eylül ihtilali olmuş, ülkedeki tüm siyasetçiler hepsi Zincirbozan'a mecburi ikametgahlarına götürülmüş. Korku... Endişe... Bir nine Ispartalı... Güller diyarı... Güllerin menbasın da gül kokulu bir Anadolu annesi. Korku yok... Endişe hiç yok... Görecek onu... Isparta'nın, Ispartalıların Çoban Sülo'sunu. Darbe... 12 Eylül 1980... Ve sürgün... Zincirbozan. Bir gün... Yaşlı bir nine gelir... Demirel'in memleketinden... Isparta İslamköy'den. Otobüsle... Dolmuşla... Güçlükle. Nöbetçilere, "Demirel'le görüşmek istediğini" söyler. - Teyze, akrabası mısın? - Hayır, değilim... Köylüsüyüm. - Öyleyse görüşemezsin... Yasak. Nine gitmez... Bir taşın üzerine oturur... Bekler... Saatlerce. Durum, komutana bildirilir. Komutan, "Sakın içeri almayın" der... "Kapıda görüşsünler." Demirel'e haber verilir... Demirel, kapıya doğru yürür... Diğerleri... Zincirbozan'daki siyasetçiler... Merak ederler... Onlar da kapıya gelirler. Nine, "Sülümanım" diye söze başlar: - Duydum ki seni asacaklarmış... Helalleşmeye geldim... Sana verecek bir şeyim yok... Aha sana bu Isparta elmasını getirdim. Demirel... İhsan Sabri Çağlayangil, Sırrı Atalay, Deniz Baykal, Ali Naili Erdem, Celal Doğan, Sadettin Bilgiç, Süleyman Genç, Yüksel Çakmur... Nöbet tutan askerler... Ve diğerleri... Duygu seli... Ağlamaya başlarlar. Vefa budur. Vefa hangi gözden... Hangi siyasi iradeden .. Hangi kutuptan olursa olsun karşılıksız, amasız sevmektir O gün o acı hatırayı gözyaşları ile yaşayıpta hâlâ yaşayanlara Rabbimizden sağlık afiyet huzur mutluluk diliyor, ölenlere de Rabbimizden merhamet ve şefaatlerini diliyorum. Elbette herkes hesabını Rabbimize verecektir. Burada anlatmaya çalıştığım vefanın karşılıksız sevmenin ve bunu ifade etmenin bir eğitim, kültür değil bir ahlâk meselesi olduğudur. Demirel, bir siyaset adamıdır. Günahları ve sevabları ile hesabı yüce Yaradan'a verecektir. Selâm ve dua ile. Bülent Ertekin
Ekleme Tarihi: 29 Eylül 2023 - Cuma

ANADOLU İNSANININ VEFASI. DEMİREL'DE AĞLAR.

ANADOLU İNSANININ VEFASI. DEMİREL'DE AĞLAR. Vefa elbette bir semt ismi olsa da biz onu semt ismi olarak değil sevdiklerimizi başımızın tacı yaptığımız bir duygu olarak bilir sevgimizi, saygımızı, hürmetimizi en iyi şekilde göstermeye çalışır ve gösteririz. Unutmayız onları... Darda da olsa... Zorda da olsa... Zindanda olsa... Bostan-i cinan da da olsa... Darağacına gönderseler de. Vefâ, en temel anlamıyla bir kimsenin her türlü söz ve eyleminde sadâkati esas alarak hareket etmesidir. Dostlukların, yaşanmışlıkların ve paylaşımların kıymetini bilen insanlara vefakâr denir. İşte bu vefakar insanların olduğu yere hepimiz ANADOLU deriz. Ananın... Anaların... Merhamet ve şefkat kahramanlarının dolu dolu olduğu yerdir oraları. Onlar unutmazlar... Onlar unutturmazlar... Karşılıksız severler... Yürekten ve çıkarsız. Bir Anadolu annesi. 12 Eylül ihtilali olmuş, ülkedeki tüm siyasetçiler hepsi Zincirbozan'a mecburi ikametgahlarına götürülmüş. Korku... Endişe... Bir nine Ispartalı... Güller diyarı... Güllerin menbasın da gül kokulu bir Anadolu annesi. Korku yok... Endişe hiç yok... Görecek onu... Isparta'nın, Ispartalıların Çoban Sülo'sunu. Darbe... 12 Eylül 1980... Ve sürgün... Zincirbozan. Bir gün... Yaşlı bir nine gelir... Demirel'in memleketinden... Isparta İslamköy'den. Otobüsle... Dolmuşla... Güçlükle. Nöbetçilere, "Demirel'le görüşmek istediğini" söyler. - Teyze, akrabası mısın? - Hayır, değilim... Köylüsüyüm. - Öyleyse görüşemezsin... Yasak. Nine gitmez... Bir taşın üzerine oturur... Bekler... Saatlerce. Durum, komutana bildirilir. Komutan, "Sakın içeri almayın" der... "Kapıda görüşsünler." Demirel'e haber verilir... Demirel, kapıya doğru yürür... Diğerleri... Zincirbozan'daki siyasetçiler... Merak ederler... Onlar da kapıya gelirler. Nine, "Sülümanım" diye söze başlar: - Duydum ki seni asacaklarmış... Helalleşmeye geldim... Sana verecek bir şeyim yok... Aha sana bu Isparta elmasını getirdim. Demirel... İhsan Sabri Çağlayangil, Sırrı Atalay, Deniz Baykal, Ali Naili Erdem, Celal Doğan, Sadettin Bilgiç, Süleyman Genç, Yüksel Çakmur... Nöbet tutan askerler... Ve diğerleri... Duygu seli... Ağlamaya başlarlar. Vefa budur. Vefa hangi gözden... Hangi siyasi iradeden .. Hangi kutuptan olursa olsun karşılıksız, amasız sevmektir O gün o acı hatırayı gözyaşları ile yaşayıpta hâlâ yaşayanlara Rabbimizden sağlık afiyet huzur mutluluk diliyor, ölenlere de Rabbimizden merhamet ve şefaatlerini diliyorum. Elbette herkes hesabını Rabbimize verecektir. Burada anlatmaya çalıştığım vefanın karşılıksız sevmenin ve bunu ifade etmenin bir eğitim, kültür değil bir ahlâk meselesi olduğudur. Demirel, bir siyaset adamıdır. Günahları ve sevabları ile hesabı yüce Yaradan'a verecektir. Selâm ve dua ile. Bülent Ertekin
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.