Özlem Gürbüz
Köşe Yazarı
Özlem Gürbüz
 

BİTKİLERDEKİ BİLİMSEL VE BİLİNMEYEN GERÇEKLER

 Bitki'nin bilimsel anlamı; bulunduğu toprağa kökleri ile tutunan, gelişerek döl veren ve yaşama  süresi dolduktan sonra da kuruyarak varlığı sona eren ot, yosun, ağaç, çiçek, algler ve mantarlar da  dahil olmak üzere hayvan sınıfında olmayan tüm canlı varlıkların ortak adıdır. Hayvanlar gibi  kaslara, eklemlere, sinirlere sahip olmasalar da bitkiler de hareket edebiliyor.1  Bu canlı türleri  aslında sessiz ve sakin görünüşlerinin yanı sıra, sanıldığından daha fazla özelliğe sahiplerdir.   Botanik, bitkileri inceleyen bir bilim dalıdır. Bu bilimsel alan yeni keşiflere açık olup bitkiler  alemi hala bilim insanları için bitmez tükenmez heyecan duygusunu ve merak isteğini canlı kılan  gizemli bir gezegendir. Çok geniş bir çeşitliliğe sahip olan bu alem, sadece kültüre aldığımız  bitkileri, çiçekli bitkileri veya orman ağaçlarını oluşturmamakta; aynı zamanda Küsküt, Hint  Borusu, Kayın Damlası gibi asalak , klorofil içermeyen ve diğer bitkileri parazitleyen bazı bitkileri;  Venüs'ün sinek kapanı ve sürahi bitkileri gibi böcekleri yakalayan ve ''sindiren''etobur özel çiçekli  bitkileri de kapsar. İlişkili bitki gruplarını başlıca kategorileştirecek olursak: Çiçekli Bitkiler  (anjiyospermler), Kozalaklılar (Jimnospermler), Eğrelti Otları, At Kuyruğu ve Likopodlar, Ciğer  Otları, Algler, Mantarlar, Likenler olarak sıralayabiliriz.3  Bir Hadis- i Şerif'te şöyle der: ''Yarın kıyametin kopacağını bilseniz bile, bugün elinizdeki fidanı  dikin.''2  Peki hiç düşündünüz mü? Zaten kopmak üzere olan bir kıyametten ötürü elimizdeki fidanı  dikebilecek kadar vaktimiz nasıl olacak? Üstelik de kıyametten sonra tek bir canlı bile  kalmayacakken...   Büyüklerimizin bahçede veya saksıda çiçek yetiştirirken onlara güzel sözler söyledikleri takdirde daha sağlıklı büyümelerine inandıkları konusuna tanık olmuşsunuzdur. Peki onları böyle bir inanca  sevk eden düşünce ne olmuş olabilirdi? Yoksa bizlerin bilmediği gizemli bir gerçeğin mi  farkındaydılar?   Bitkiler, doğduğumuz andan ölümümüzün gerçekleşmesine kadar hayatımızın her anında bizimle beraberler. Bunlara birkaç örnek verecek olursak; Bir anne, yeni doğum yaptığı zaman onu tebrik  için ziyarete gidenler ellerinde çiçekle giderler. Doğum günlerimizden tutun, hasta ziyaretlerimize  kadar, evililik yıl dönümü olmak üzere diğer özel yıldönümlerine kadar sırf sevgimizi ve verdiğimiz değeri ifade etmek amaçlı çiçekleri kullanırız. Sevdiğimiz bir kişi ile başbaşa buluşacağımız zaman  mutlaka masada bir buket çiçeğin bulunması konusunda özen gösteriyoruz. Yakınlarımızı son  yolculuklarına uğurlarken ve geçen onca zamana rağmen yapacağımız mezarlık ziyaretleri için de  yine çiçekleri kullanıyoruz. Eğer kalabalık bir şehirde yaşıyorsak, bu kalabalıktan ve şehrin  stresinden bir süreliğine uzaklaşmak için doğayı arar oluruz ve doğa ile başbaşa kaldığımız zaman  da hiç şüphesiz ki psikolojimizin olumlu yönde nasıl değiştiği konusunda hepimiz farkındayız. Bu  yüzden Botanik Bilimi, hayatımızda böylesine geniş bir rol oynayan bitkilerin incelenmesi için  kurulmuştur; fakat bu bilim dalı bitkilerin sadece fizyolojik yapıları hakkında bilgi vermekteydi.  Oysa bitkilerin de diğer canlılarda olduğu gibi ruhsal davranışlarda bulunabilecekleri, duygu ve  düşüncelere tepki veriyor oldukları, olumsuz bir durum karşısında üzülebiliyor veya pozitif olaylar  karşısında mutlu olabiliyor olduklarını incelemeyi kimse düşünmemişti.     Amerika'nın tanınmış Yalan Makinası Uzmanı Cleve Backster, dünyanın her yerinden gelen  1 https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/bitkiler-nasil-hareket-eder 3 https://ceon.com.tr/2021/10/10/bitkilerin-bilimsel-dunyasi-bitki-insanlar-ve-biyoloji/ 2 Buharî, el-Edebül-Müfred s. 168, Heysemî, a.g.e. 4,, 63.   güvenlik güçlerine poligraf aygıtının kullanımını öğretiyordu.4  Bir gün Backster, uykusuz bir  geceyi okulda geçirmiştir. Bu sırada aklına ilginç bir fikir gelmiştir. Yalan makinelerinden birinin  elektrotlarını kaldığı odada bulunan bitkilerden birine bağladı. Dracena isimli bir bitkiydi bu ve  bitkinin dibine su döküldüğü zaman bu duruma tepki verip vermeyeceğini anlamaktı. Bir bardak  suyu, bitkinin bulunduğu saksıdaki toprağa döktüğünde karbonometrede bir reaksiyon oluşmadı,  tam tersi olarak su, bitkide fizyolojik bir etki oluşturuyordu. Backster, bunun üzerine makineyi bitki üzerinde farklı bir şekilde kullanmayı denedi. Böylece biraz daha düşündükten sonra bitkinin  yapraklarından birini, o sırada elinde tuttuğu sıcak kahve fincanının içine soktu; fakat yine  makinede herhangi bir reaksiyon oluşmadı. Bunun üzerine Bacskter, elinde bulunduğu yaprağı  yakmayı düşündü. Oysa yaprağı daha yakmadan poligraf makinesinde bir hareketlenme olduğunu  fark etti. Peki ama Backster böyle yapmayı sadece düşünmüştü ve bunu henüz gerçekleştirmemişti.  Acaba bitki O'nu algılamış ya da hissetmiş olabilir miydi? Daha sonra Backster, kibrit almak için  odadan çıkıp geri geldiğinde ise makinede bir başka ve daha etkili bir dalgalanmaya şahit oldu.  Daha sonra kibriti çaktı ve yaprağı yakacakmış gibi davrandı ve tabi yakmadı, sadece blöf yapmıştı; fakat bu sefer makinede bir tepki görmedi. Böylece bitki, gerçek ve sahte düşünceleri ayırt ediyor  olabilir miydi? Tüm bu yaşananlar tesadüf mü yoksa bir bilinmeyeni mi bulmuştu derken Backster,  yeni araştırmalarının temelini o gece atmış olacaktı. Günler geçtikçe deneyler yapmaya devam  ediyordu. Makine'nin doğru çalışıp çalışmadığı konusunda da emin olmaya çalışıyordu. Oysaki  makine doğru çalışıyordu. Böylece deneylerini ülkenin farklı noktalarından gelen diğer  meslektaşlarına da yaptırmıştı ve bunun üzerinde tartışıp öngörüye varmaya çalışmışlardı.  Meslektaşları da Backster'a hak vermeye başladılar. Daha sonra Backster, yaşama daha farklı bir  gözle bakmaya başlamıştır.    Backster; bitkilerin, bakıcıları ile aralarında duygusal bir bağ olabileceği konusunda da düşünmeye başladı. Yine bir başka deneyinde bir insanın, bitkisinden kilometrelerce uzakta dahi olsa o bitki,  sahibinin ne düşündüğünü hissederek ya da O'nu algılayarak bu durum karşısında çeşitli  reaksiyonlar verebiliyordu. Bir konferans gezisi sırasında ise daha önce yapmış olduğu deneylerin  slaytlarını salondakilere izletirken kilometrelerce uzaklıktaki makineye bağlı olan bitkilerin  reaksiyon göstermiş olduklarını saptadı. Bunun üzerine bu durumu insanların düşünceleri ile de  bağdaştırmak doğru olabilir miydi?   Hepimizin de bildiği üzere Bilim, henüz bilmediğimiz şeylerin gerçek olabileceğini kabul  etmektir.   National Geographic'in bir haberine göre; bitkiler diğer canlılardaki gibi beyin nöronlarına sahip  olmamalarına rağmen, henüz bilinmeyen bir şekilde hafıza sahibi olabilir, deneyimleri 30 gün  boyunca hatırlayabilir ve sayı saymayı bile biliyor olabilirler.   Batı Üniversitesi'nde Biyoloji Profesörü olan Monica Gabliano öyle bir makale yazdı ki  okuyanların gözleri adeta yuvalarından çıktı.5  Monica'nın bir bitkisi vardı ve bu bitki yaşadıklarını  hatırlamakla kalmıyor, üstelik bu hatıraları bir ay boyunca hafızasında tutabiliyordu. Bahsedilen  bitkinin adı Küstüm Otu veya Küstüm Çiçeği olarak da bilinir.6  Orjinal adı Mimosa Pudica'dır.  Adına 'Küstüm' denmesinin bir sebebi vardır; çünkü yapraklarına bir defa bile dokunsanız hemen  yapraklarını içe doğru kapatmaya başlar. Monica, bu durum üzerine bir deney yapmaya karar verir.  Bir çiçek düşürme makinesi yaparak birbirinden farklı 56 tane Küstüm Çiçeği saksılarını 15 cm  yükseklikten yere düşürüp kaldırmış. Saksıların düştüğü taban, yastık benzeri bir taban olduğu için  bitkilere herhangi bir zarar gelmemiştir. Fakat her düşüşlerinde yapraklarını derhal kapatıyorlarmış.  Defalarca bu düşüşlerin tekrarlanması ile neredeyse altmışar defa düşmüşlerdir. Bunun üzerine  sanki bitkiler, artık bu düşüşten etkilenmeyip adeta başlarına bir şey gelmeyeceğini öğrenmiş  duruma gelmişler de artık yaprakları herhangi bir tepki göstermemeye başlamıştır. Yaprakları açık  4 https://www.themagger.com/backster-etkisi-bitkiler-aciyi-hisseder-ve-kaydeder/ 5 https://bilimdili.com/doga-cevre/canli/nat-geo-bir-bitki-gecmisi-hatirlayabilir-mi 6 https://evrimagaci.org/kustumotu-yapraklarini-hizla-kapatabilen-bitki-931   kalmıştır. Böylece Monica bu sefer saksıları eline alıp bitkileri kendisi sarsmaya başlayınca  yaprakların aniden kapandıklarını görmüştür. Daha sonra aradan geçen bir haftanın ardından tekrar  bitkileri düşürme deneyi yapmıştır. Fakat bitkiler yine yapraklarını kapatmamışlardır. Monica  makalesinde: ''Bitkilerin beyinleri olmayabilir fakat sinyalleri ile ettikleri karmaşık bir ağa sahip  olabilirler'' diyor.   Et yiyen bitki olarak bilinen Venüs bitkisinin (Sinekkapan) de sayı sayabildiği keşfedildi.7  İçine  giren canlıların üzerinde bulunan minik dikenlerle temas etmesiyle anlayan bu bitkinin kapandıktan  sonra açılabilmesi için çok büyük bir enerjiye ihtiyacı vardır. Bu yüzden de enerjisini boşa  harcamamak için içindeki dikenlerle temas eden şeyin yiyebileceği bir canlı olup olmadığını  anlamak için buna emin olmak zorunda. Bundan dolayı bir defa temas edilmesini yeterli  bulmayarak belli bir sayıda dikenle temas edilen bir durumla karşılaştığında kapandığı gözlemlendi. Tabiki bu verdiğimiz örnekler buz dağının sadece görünen bir kısmından ibarettir. Bu konuda  Nicola Tesla şöyle demiştir: ''Doğa ve evren henüz keşfedemediğimiz titreşim ve frekans yasalarıyla donatılmış durumda.''   İslam inancına göre Son Peygamber, bir hadiste insan özelliklerine sahip olan bir ağaçtan söz  etmiştir. Söylenildiğine göre; Adem atamızın yaratıldığı toprağın arta kalanından Allah o ağacı  yaratmıştır. Bu ağaç, Hurma Ağacı'dır. Son Peygamber Hurma Ağacı hakkında şöyle buyurmuştur:  ''Halanız olan Hurma'ya saygı gösteriniz; çünkü O, babanız olan Adem'den arta kalan çamurdan  yaratıldı.''8  İnsandan bir parça olan Ağaç, kulağa ne kadar da ilginç geliyor öyle değil mi? Peki ya  İnsan ve Hurma Ağacı arasındaki benzerliklere ne demeli? Her ikisi de kafaları kesildiği zaman  ölürler. Her ikisinin ömrü de yaklaşık aynı ömür süresindedir. Hurma Ağacı da tıpkı insanlar gibi  dişi ve erkek cinsiyetlerine sahip olup o şekilde ürerler. Erkeklik poleni kokusu ile insanın meni  kokusu aynıdır.9  Hurma Ağacı'nın insanlardaki kılları gibi lifleri vardır. Farklı çeşitteki hurmaların  renkleri, farklı ten renklerine sahip insanlarınkine benzer.   Bitkiler, hayatın sessiz kahramanlarıdırlar. Peki bizler ömrümüze ömür katan bu sessiz canlılara  ne kadar önem ve değer veriyoruz? Para hırsı yüzünden katledilen ağaçlardan tutun, yakıp yok  edilen ormanlara kadar; sırf zevk uğruna çiçeklerin dalından koparılmasından, onların üzerine ayak  basılmasına kadar verilen zararlara ne demeli peki? Evrenin bize sunmuş olduğu bu güzelliklerin  değerini bilelim. Yoksa yarın çok geç olabilir...   KAYNAKÇA https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/bitkiler-nasil-hareket-eder Buharî, el-Edebül-Müfred s. 168, Heysemî, a.g.e. 4,, 63. https://ceon.com.tr/2021/10/10/bitkilerin-bilimsel-dunyasi-bitki-insanlar-ve-biyoloji/ https://www.themagger.com/backster-etkisi-bitkiler-aciyi-hisseder-ve-kaydeder/ https://bilimdili.com/doga-cevre/canli/nat-geo-bir-bitki-gecmisi-hatirlayabilir-mi https://evrimagaci.org/kustumotu-yapraklarini-hizla-kapatabilen-bitki-931 https://evrimagaci.org/sinekkapan-venus-bitkisi-nedir-hizli-harekete-sahip-bitkiler-nasil-evrimlesti-246 https://www.dunyadinleri.com/tr-TR/forum/islamiyet/oku_halaniz-olan-hurma-agacina-saygi-gosteriniz https://yucedevlet.com/insan-ve-hurma-agaci-arasindaki-sasirtici-benzerlikler.html 7 https://evrimagaci.org/sinekkapan-venus-bitkisi-nedir-hizli-harekete-sahip-bitkiler-nasil-evrimlesti-246 8 https://www.dunyadinleri.com/tr-TR/forum/islamiyet/oku_halaniz-olan-hurma-agacina-saygi-gosteriniz 9 https://yucedevlet.com/insan-ve-hurma-agaci-arasindaki-sasirtici-benzerlikler.html
Ekleme Tarihi: 21 Ağustos 2023 - Pazartesi

BİTKİLERDEKİ BİLİMSEL VE BİLİNMEYEN GERÇEKLER


 Bitki'nin bilimsel anlamı; bulunduğu toprağa kökleri ile tutunan, gelişerek döl veren ve yaşama 
süresi dolduktan sonra da kuruyarak varlığı sona eren ot, yosun, ağaç, çiçek, algler ve mantarlar da 
dahil olmak üzere hayvan sınıfında olmayan tüm canlı varlıkların ortak adıdır. Hayvanlar gibi 
kaslara, eklemlere, sinirlere sahip olmasalar da bitkiler de hareket edebiliyor.1
 Bu canlı türleri 
aslında sessiz ve sakin görünüşlerinin yanı sıra, sanıldığından daha fazla özelliğe sahiplerdir. 
 Botanik, bitkileri inceleyen bir bilim dalıdır. Bu bilimsel alan yeni keşiflere açık olup bitkiler 
alemi hala bilim insanları için bitmez tükenmez heyecan duygusunu ve merak isteğini canlı kılan 
gizemli bir gezegendir. Çok geniş bir çeşitliliğe sahip olan bu alem, sadece kültüre aldığımız 
bitkileri, çiçekli bitkileri veya orman ağaçlarını oluşturmamakta; aynı zamanda Küsküt, Hint 
Borusu, Kayın Damlası gibi asalak , klorofil içermeyen ve diğer bitkileri parazitleyen bazı bitkileri; 
Venüs'ün sinek kapanı ve sürahi bitkileri gibi böcekleri yakalayan ve ''sindiren''etobur özel çiçekli 
bitkileri de kapsar. İlişkili bitki gruplarını başlıca kategorileştirecek olursak: Çiçekli Bitkiler 
(anjiyospermler), Kozalaklılar (Jimnospermler), Eğrelti Otları, At Kuyruğu ve Likopodlar, Ciğer 
Otları, Algler, Mantarlar, Likenler olarak sıralayabiliriz.3
 Bir Hadis- i Şerif'te şöyle der: ''Yarın kıyametin kopacağını bilseniz bile, bugün elinizdeki fidanı 
dikin.''2
 Peki hiç düşündünüz mü? Zaten kopmak üzere olan bir kıyametten ötürü elimizdeki fidanı 
dikebilecek kadar vaktimiz nasıl olacak? Üstelik de kıyametten sonra tek bir canlı bile 
kalmayacakken... 
 Büyüklerimizin bahçede veya saksıda çiçek yetiştirirken onlara güzel sözler söyledikleri takdirde
daha sağlıklı büyümelerine inandıkları konusuna tanık olmuşsunuzdur. Peki onları böyle bir inanca 
sevk eden düşünce ne olmuş olabilirdi? Yoksa bizlerin bilmediği gizemli bir gerçeğin mi 
farkındaydılar? 
 Bitkiler, doğduğumuz andan ölümümüzün gerçekleşmesine kadar hayatımızın her anında bizimle
beraberler. Bunlara birkaç örnek verecek olursak; Bir anne, yeni doğum yaptığı zaman onu tebrik 
için ziyarete gidenler ellerinde çiçekle giderler. Doğum günlerimizden tutun, hasta ziyaretlerimize 
kadar, evililik yıl dönümü olmak üzere diğer özel yıldönümlerine kadar sırf sevgimizi ve verdiğimiz
değeri ifade etmek amaçlı çiçekleri kullanırız. Sevdiğimiz bir kişi ile başbaşa buluşacağımız zaman 
mutlaka masada bir buket çiçeğin bulunması konusunda özen gösteriyoruz. Yakınlarımızı son 
yolculuklarına uğurlarken ve geçen onca zamana rağmen yapacağımız mezarlık ziyaretleri için de 
yine çiçekleri kullanıyoruz. Eğer kalabalık bir şehirde yaşıyorsak, bu kalabalıktan ve şehrin 
stresinden bir süreliğine uzaklaşmak için doğayı arar oluruz ve doğa ile başbaşa kaldığımız zaman 
da hiç şüphesiz ki psikolojimizin olumlu yönde nasıl değiştiği konusunda hepimiz farkındayız. Bu 
yüzden Botanik Bilimi, hayatımızda böylesine geniş bir rol oynayan bitkilerin incelenmesi için 
kurulmuştur; fakat bu bilim dalı bitkilerin sadece fizyolojik yapıları hakkında bilgi vermekteydi. 
Oysa bitkilerin de diğer canlılarda olduğu gibi ruhsal davranışlarda bulunabilecekleri, duygu ve 
düşüncelere tepki veriyor oldukları, olumsuz bir durum karşısında üzülebiliyor veya pozitif olaylar 
karşısında mutlu olabiliyor olduklarını incelemeyi kimse düşünmemişti. 
 
 Amerika'nın tanınmış Yalan Makinası Uzmanı Cleve Backster, dünyanın her yerinden gelen 
1 https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/bitkiler-nasil-hareket-eder
3 https://ceon.com.tr/2021/10/10/bitkilerin-bilimsel-dunyasi-bitki-insanlar-ve-biyoloji/
2 Buharî, el-Edebül-Müfred s. 168, Heysemî, a.g.e. 4,, 63.

 

güvenlik güçlerine poligraf aygıtının kullanımını öğretiyordu.4
 Bir gün Backster, uykusuz bir 
geceyi okulda geçirmiştir. Bu sırada aklına ilginç bir fikir gelmiştir. Yalan makinelerinden birinin 
elektrotlarını kaldığı odada bulunan bitkilerden birine bağladı. Dracena isimli bir bitkiydi bu ve 
bitkinin dibine su döküldüğü zaman bu duruma tepki verip vermeyeceğini anlamaktı. Bir bardak 
suyu, bitkinin bulunduğu saksıdaki toprağa döktüğünde karbonometrede bir reaksiyon oluşmadı, 
tam tersi olarak su, bitkide fizyolojik bir etki oluşturuyordu. Backster, bunun üzerine makineyi bitki
üzerinde farklı bir şekilde kullanmayı denedi. Böylece biraz daha düşündükten sonra bitkinin 
yapraklarından birini, o sırada elinde tuttuğu sıcak kahve fincanının içine soktu; fakat yine 
makinede herhangi bir reaksiyon oluşmadı. Bunun üzerine Bacskter, elinde bulunduğu yaprağı 
yakmayı düşündü. Oysa yaprağı daha yakmadan poligraf makinesinde bir hareketlenme olduğunu 
fark etti. Peki ama Backster böyle yapmayı sadece düşünmüştü ve bunu henüz gerçekleştirmemişti. 
Acaba bitki O'nu algılamış ya da hissetmiş olabilir miydi? Daha sonra Backster, kibrit almak için 
odadan çıkıp geri geldiğinde ise makinede bir başka ve daha etkili bir dalgalanmaya şahit oldu. 
Daha sonra kibriti çaktı ve yaprağı yakacakmış gibi davrandı ve tabi yakmadı, sadece blöf yapmıştı;
fakat bu sefer makinede bir tepki görmedi. Böylece bitki, gerçek ve sahte düşünceleri ayırt ediyor 
olabilir miydi? Tüm bu yaşananlar tesadüf mü yoksa bir bilinmeyeni mi bulmuştu derken Backster, 
yeni araştırmalarının temelini o gece atmış olacaktı. Günler geçtikçe deneyler yapmaya devam 
ediyordu. Makine'nin doğru çalışıp çalışmadığı konusunda da emin olmaya çalışıyordu. Oysaki 
makine doğru çalışıyordu. Böylece deneylerini ülkenin farklı noktalarından gelen diğer 
meslektaşlarına da yaptırmıştı ve bunun üzerinde tartışıp öngörüye varmaya çalışmışlardı. 
Meslektaşları da Backster'a hak vermeye başladılar. Daha sonra Backster, yaşama daha farklı bir 
gözle bakmaya başlamıştır.
 
 Backster; bitkilerin, bakıcıları ile aralarında duygusal bir bağ olabileceği konusunda da düşünmeye
başladı. Yine bir başka deneyinde bir insanın, bitkisinden kilometrelerce uzakta dahi olsa o bitki, 
sahibinin ne düşündüğünü hissederek ya da O'nu algılayarak bu durum karşısında çeşitli 
reaksiyonlar verebiliyordu. Bir konferans gezisi sırasında ise daha önce yapmış olduğu deneylerin 
slaytlarını salondakilere izletirken kilometrelerce uzaklıktaki makineye bağlı olan bitkilerin 
reaksiyon göstermiş olduklarını saptadı. Bunun üzerine bu durumu insanların düşünceleri ile de 
bağdaştırmak doğru olabilir miydi? 
 Hepimizin de bildiği üzere Bilim, henüz bilmediğimiz şeylerin gerçek olabileceğini kabul 
etmektir. 
 National Geographic'in bir haberine göre; bitkiler diğer canlılardaki gibi beyin nöronlarına sahip 
olmamalarına rağmen, henüz bilinmeyen bir şekilde hafıza sahibi olabilir, deneyimleri 30 gün 
boyunca hatırlayabilir ve sayı saymayı bile biliyor olabilirler. 
 Batı Üniversitesi'nde Biyoloji Profesörü olan Monica Gabliano öyle bir makale yazdı ki 
okuyanların gözleri adeta yuvalarından çıktı.5
 Monica'nın bir bitkisi vardı ve bu bitki yaşadıklarını 
hatırlamakla kalmıyor, üstelik bu hatıraları bir ay boyunca hafızasında tutabiliyordu. Bahsedilen 
bitkinin adı Küstüm Otu veya Küstüm Çiçeği olarak da bilinir.6
 Orjinal adı Mimosa Pudica'dır. 
Adına 'Küstüm' denmesinin bir sebebi vardır; çünkü yapraklarına bir defa bile dokunsanız hemen 
yapraklarını içe doğru kapatmaya başlar. Monica, bu durum üzerine bir deney yapmaya karar verir. 
Bir çiçek düşürme makinesi yaparak birbirinden farklı 56 tane Küstüm Çiçeği saksılarını 15 cm 
yükseklikten yere düşürüp kaldırmış. Saksıların düştüğü taban, yastık benzeri bir taban olduğu için 
bitkilere herhangi bir zarar gelmemiştir. Fakat her düşüşlerinde yapraklarını derhal kapatıyorlarmış. 
Defalarca bu düşüşlerin tekrarlanması ile neredeyse altmışar defa düşmüşlerdir. Bunun üzerine 
sanki bitkiler, artık bu düşüşten etkilenmeyip adeta başlarına bir şey gelmeyeceğini öğrenmiş 
duruma gelmişler de artık yaprakları herhangi bir tepki göstermemeye başlamıştır. Yaprakları açık 
4 https://www.themagger.com/backster-etkisi-bitkiler-aciyi-hisseder-ve-kaydeder/
5 https://bilimdili.com/doga-cevre/canli/nat-geo-bir-bitki-gecmisi-hatirlayabilir-mi
6 https://evrimagaci.org/kustumotu-yapraklarini-hizla-kapatabilen-bitki-931

 

kalmıştır. Böylece Monica bu sefer saksıları eline alıp bitkileri kendisi sarsmaya başlayınca 
yaprakların aniden kapandıklarını görmüştür. Daha sonra aradan geçen bir haftanın ardından tekrar 
bitkileri düşürme deneyi yapmıştır. Fakat bitkiler yine yapraklarını kapatmamışlardır. Monica 
makalesinde: ''Bitkilerin beyinleri olmayabilir fakat sinyalleri ile ettikleri karmaşık bir ağa sahip 
olabilirler'' diyor. 
 Et yiyen bitki olarak bilinen Venüs bitkisinin (Sinekkapan) de sayı sayabildiği keşfedildi.7
 İçine 
giren canlıların üzerinde bulunan minik dikenlerle temas etmesiyle anlayan bu bitkinin kapandıktan 
sonra açılabilmesi için çok büyük bir enerjiye ihtiyacı vardır. Bu yüzden de enerjisini boşa 
harcamamak için içindeki dikenlerle temas eden şeyin yiyebileceği bir canlı olup olmadığını 
anlamak için buna emin olmak zorunda. Bundan dolayı bir defa temas edilmesini yeterli 
bulmayarak belli bir sayıda dikenle temas edilen bir durumla karşılaştığında kapandığı gözlemlendi.
Tabiki bu verdiğimiz örnekler buz dağının sadece görünen bir kısmından ibarettir. Bu konuda 
Nicola Tesla şöyle demiştir: ''Doğa ve evren henüz keşfedemediğimiz titreşim ve frekans yasalarıyla
donatılmış durumda.'' 
 İslam inancına göre Son Peygamber, bir hadiste insan özelliklerine sahip olan bir ağaçtan söz 
etmiştir. Söylenildiğine göre; Adem atamızın yaratıldığı toprağın arta kalanından Allah o ağacı 
yaratmıştır. Bu ağaç, Hurma Ağacı'dır. Son Peygamber Hurma Ağacı hakkında şöyle buyurmuştur: 
''Halanız olan Hurma'ya saygı gösteriniz; çünkü O, babanız olan Adem'den arta kalan çamurdan 
yaratıldı.''8
 İnsandan bir parça olan Ağaç, kulağa ne kadar da ilginç geliyor öyle değil mi? Peki ya 
İnsan ve Hurma Ağacı arasındaki benzerliklere ne demeli? Her ikisi de kafaları kesildiği zaman 
ölürler. Her ikisinin ömrü de yaklaşık aynı ömür süresindedir. Hurma Ağacı da tıpkı insanlar gibi 
dişi ve erkek cinsiyetlerine sahip olup o şekilde ürerler. Erkeklik poleni kokusu ile insanın meni 
kokusu aynıdır.9
 Hurma Ağacı'nın insanlardaki kılları gibi lifleri vardır. Farklı çeşitteki hurmaların 
renkleri, farklı ten renklerine sahip insanlarınkine benzer. 
 Bitkiler, hayatın sessiz kahramanlarıdırlar. Peki bizler ömrümüze ömür katan bu sessiz canlılara 
ne kadar önem ve değer veriyoruz? Para hırsı yüzünden katledilen ağaçlardan tutun, yakıp yok 
edilen ormanlara kadar; sırf zevk uğruna çiçeklerin dalından koparılmasından, onların üzerine ayak 
basılmasına kadar verilen zararlara ne demeli peki? Evrenin bize sunmuş olduğu bu güzelliklerin 
değerini bilelim. Yoksa yarın çok geç olabilir... 
 KAYNAKÇA
https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/bitkiler-nasil-hareket-eder
Buharî, el-Edebül-Müfred s. 168, Heysemî, a.g.e. 4,, 63.
https://ceon.com.tr/2021/10/10/bitkilerin-bilimsel-dunyasi-bitki-insanlar-ve-biyoloji/
https://www.themagger.com/backster-etkisi-bitkiler-aciyi-hisseder-ve-kaydeder/
https://bilimdili.com/doga-cevre/canli/nat-geo-bir-bitki-gecmisi-hatirlayabilir-mi
https://evrimagaci.org/kustumotu-yapraklarini-hizla-kapatabilen-bitki-931
https://evrimagaci.org/sinekkapan-venus-bitkisi-nedir-hizli-harekete-sahip-bitkiler-nasil-evrimlesti-246
https://www.dunyadinleri.com/tr-TR/forum/islamiyet/oku_halaniz-olan-hurma-agacina-saygi-gosteriniz
https://yucedevlet.com/insan-ve-hurma-agaci-arasindaki-sasirtici-benzerlikler.html
7 https://evrimagaci.org/sinekkapan-venus-bitkisi-nedir-hizli-harekete-sahip-bitkiler-nasil-evrimlesti-246
8 https://www.dunyadinleri.com/tr-TR/forum/islamiyet/oku_halaniz-olan-hurma-agacina-saygi-gosteriniz
9 https://yucedevlet.com/insan-ve-hurma-agaci-arasindaki-sasirtici-benzerlikler.html

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.